• Sonuç bulunamadı

VI BÖLÜM: ĠSLAMCI KADINLARIN SĠVĠL ÖRGÜTLENME PRATĠKLERĠ: VAN ÖRNEĞĠ

4.7. Ġslamcı Kadınların Tüketim AlıĢkanlıkları Ve Algıları

4.7.8. AKP’nin Etkis

İslamcı kadınlar, İslami kesimin yaşam tarzlarında ve tüketim alışkanlıklarında hızlı bir değişim geçirdiklerini ve bunun israf boyutunda olduğunu ısrarla dile getirirken AKP‟nin iktidar olmasından sonra bu sürecin daha da hızlı bir şekilde ilerlediğini ifade etmektedirler. Örneğin Mazlum-Der üyesi 41 yaşındaki lise mezunu N isimli üye bu konuya ilişkin şu eleştirel düşünceleri dile getirmektedir:

Kapitalist düzen Müslüman kesimin de tüketim alışkanlıklarını etkiledi. Maalesef Müslüman kesimin bazılarında aşırı bir tüketim yani israf görüyoruz. Çok pahalı eşarplar, kılık kıyafetler, mobilyalar vs. böyle olunca da zaman zaman gündeme bile taşınıyorlar lüks evleri, arabaları ile. Bu süreç özellikle de AKP‟nin iktidara gelmesi ile başladı ve halen de devam ediyor. Ekonomik güç sanırım insanı özünden uzaklaştırıyor. İslami kesimin güçlenmesi elbette ki güzel ama Müslüman‟ın söylediği ve yaptığı da aynı olmalı, kendisi ile çelişmemeli. Bugün kızlarımız kimlik bunalımı yaşıyorlar. Başörtüsü takıyor ama giyiminin açık bayandan farkı yok. Ya da adam israf israf diye ortalıkta vaaz veriyor ama israfın alasını yapıyor. Tüm bu manzaranın karşısında ben, “Bir nehir kenarında abdest alsanız bile suyu israf etmeyiniz.” diyen peygamber hitabını düşünüyorum ve üzülüyorum.

Umut Işığı Derneği üyesi 36 yaşındaki ilkokul mezunu G isimli üye ise bir yandan AKP iktidarını eleştiren diğer yandan ise İslami kesimin kendi içinde sosyal ve ekonomik olarak ayrıştığını içeren düşüncelerini şu ifadelerle dile getirmektedir:

Tüketimleri ve ilişkileri değişti bu kesimin. Bunlar da daha çok iktidarda olanlar ve ekonomik olarak güçlerine güç katanlar. Yoksa bizim hayatlarımız değişmedi. Yaşam standartlarımız artmadı. Ben çok lüks markalar giyinen, lüks mobilyalar alanlar, evler alanları görünce üzülüyorum. Bu değişim AKP ile başladı diye düşünüyorum. Bunlar da daha çok iktidarda ve göz önünde olanlar ve ekonomik olarak güçlerine güç katanlar. Yoksa bizim hayatlarımız değişmedi. Yaşam standartlarımız artmadı. Ama maalesef bu gibiler yüzünden genellemeler yapılması bir vebaldir aynı zamanda.

Gökkuşağı Derneği üyesi 23 yaşındaki lise mezunu S isimli üye ise son dönemde İslami kesim arasında oluşan tüketim özentilerinin kimliksel bir melezleşmeye yol açtığını belirterek şu ifadelerde bulunmaktadır:

Evet son yıllarda bir değişim yaşandığını görüyoruz. Bizim için olumlu tarafları da oluyor ama ne yazık ki olumsuz tafraları da oluyor. Sonuçta insanız ve nefsimizin kötü isteklerine uyabiliyoruz. İslami kesimdeki bazı kimseler parasal anlamda, itibar anlamında güç kazanınca ne oldum delisi oldular. Kadınların giyimleri tercihlerini de gösteriyor. Modern, şehirli ve tesettürlü hepsini bir arada yapmaya çalışınca ortaya tuhaf bir şey çıkıyor. AKP‟den önce de vardı yani Özal ile başladı ama AKP ile tavan yaptı. Ama ben genelleme yapıp diğerlerine haksızlık edemem. Bu süreci de bir imtihan süreci

olarak değerlendiriyorum. Batıyı örnek alan zihniyet, modern yaşam özentisi insanların kimliklerini belirsizleştirdi.

İslamcı kadınlar arasında İslami kesimin geçirdiği değişimin normal olduğunu ve çok da abartılmaması gerektiğini savunanlar da bulunmaktadır. Örneğin Sevgi Kadınlar Derneği üyesi 29 yaşındaki ön lisans mezunu R isimli üye konuya ilişkin düşüncelerini şu şekilde ifade etmektedir:

İktidarda olan kişilerin hayat tarzları eleştiriliyor. Ya bu konuşmalar bana abartı geliyor. Çünkü yok Emine Erdoğan‟ın giyimi yok Hayrun Nisa Gül‟ün giyimi. Hangisi daha şık tartışmaları. O insanlar uluslar arası ilişkiler yürütüyorlar. Herhalde günlük kıyafetler giymeyecekler ya. Ya da tüketimleri aynı kalamaz ya. Mesela ben TV‟de izledim. Kılıçdaroğlu‟nun bir gömleğinin ücreti 300-400 lira. Bu da abartı. Yani onlar neden eleştirilmiyorlar. Bilinçli bir Müslüman gelirinin zekâtını veriyorsa, infak yapıyorsa bence sorun olmamalı. Haa şayet çevresindeki ihtiyacı olan kişileri görmüyorsa, zekâtını vermiyorsa o zaman vay halimize. Kazandıklarının ne İslam‟a ne de kendisine faydası olur.

İslamcı kadınlar İslami kesimin yaşam tarzlarında ve tüketim alışkanlıklarında meydana gelen değişimin Müslümanları özlerinden uzaklaştırdığını, Müslüman kesimin (özellikle de genç neslin) kimlik bunalımı yaşadıklarını, kendilerini bir yere ait hissedemediklerini, bunun İslam‟a bir katkı sağlamayacağını ayrıca kendi hayatlarının aslında pek de değişmediğini belirtmektedirler. Ayrıca katılımcılarımızdan bazıları İslami kesimin tüketim alışkanlıklarına, giyim-kuşamlarına yönelik eleştirileri haksız bulduklarını, Müslüman‟ın da günün nimetlerinden faydalanma hakkının olduğunu ve bu kesimin yaşam biçiminden hareketle tüm Müslümanlara atıfta bulunmayı yanlış bulduklarını ifade etmektedirler.

4.7.9. Moda, Tesettür Reklam Ve Defileler

Tesettür ve moda kavramlarının yan yana çokça zikredildiği bir dönemden geçilmektedir. 1970‟li yıllarda tek tip ve birkaç renkle sınırlı olan Müslüman kadın kıyafeti özellikle 80‟li yılların ilk yarısından başlayan bir hareketlenmeyle tesettür defileleri ile modalaşma sürecine girdi. Barbarosoğlu‟na göre “tüketim kalıplarının Müslüman kadına nasıl bir rol verdiği özellikle “başörtü” reklamlarıyla belirginleşmektedir. 1970‟lerin en

önemli tartışma meselelerinden olan “Müslüman kadının görünürlüğü” özellikle 1990‟ların başından itibaren “en şık şekliyle görünmeye” dönüştürülmüştür. Tesettür ve defile kelimelerinin yan yana ve birbirini tanımlar ve tamamlar bir şekilde kullanıyor olması bile “görüntü” ve “görünür” probleminin geldiği noktayı gözler önüne sermektedir” (2006:149- 150). Katılımcılardan Kardelen Kadın Derneği üyesi 38 yaşındaki lise mezunu N isimli üye tesettür defilelerine ve modaya yönelik eleştirilerini şu şekilde ifade etmektedir:

Modern hayatın gerektirdiği teknolojiden, imkânlardan faydalanabiliriz buna hakkımız var ama abartmamak gerekiyor. İlk defa Tekbir Giyim tarafından 1995 yılında tesettür defilesi gerçekleştirilmişti. Tesettür defilelerine bakıyorsunuz, mankenlerin yüzlerinde bir ton makyaj, vücut hatlarını saran kıyafetler sergileniyor. Pardösü bile bulamıyoruz. Belden oturtmalı, dar oluyorlar. Böyle mi örnek olmak gerekiyor ya da teşvik böyle mi olur. Bir moda rüzgarıdır esiyor. Ama moda sürekli yenilenmesi gereken bir şeydir. Müslüman modaya göre hareket ederse bunu yaparsa tesettür tesettür olmaktan çıkacak. Çıkmaya da başladı zaten. Moda ve tesettür yan yana olmamalı.

Defileler moda konusunda daha olumsuz ve eleştirel bir tutuma sahip olan İnsan Der üyesi 40 yaşındaki üniversite mezunu M isimli üye ise konuya ilişkin düşüncelerini şu şekilde ifade ediyor:

Tesettür defilelerine baktığımızda her anlamda sorunlu. Mankenleri, kıyafetleri, ben buradayım dedirten renk seçimleri. Tesettür giyim diye bir şey kalmadı. Kapalı kadın ve açık kadın aynı giyiniyor sadece birinin başında eşarp var. Eşarplar başa takılan örtü olmaktan çıkmış boyunlara takılan bir aksesuar olmuş. Başörtü takan, pantolon ve üzerine kısacık bir şey giyen kadınları bir düşünün. Bunlar size şöyle bir mesaj veriyor. Yani bir taraftan başörtüsü ile dini kurallara uyduğunu ama bir taraftan da geleneksel kadın imajından sıyrılmak istediğini anlatmaya çalışıyor. Bütün bunların İslami ilkeler ile uzaktan yakından ilgisi yok. Eteklerin boyları uzuyor, kısalıyor, renkler sürekli değişiyor. Bir bakıyorsunuz Tekbir giyim ahlaki sorunları olan mankenlere giydiriyor tesettür kıyafetlerini. Bu da bir çelişki. Biz eskiden dikkat çekmemek için elimizden geleni yapardık ama bugün dikkat çekmek için her türlü yola başvuruluyor.

İslamcı kadınların ifadelerinden de yola çıkarak tesettür ve moda kavramlarının yan yana gelmemesi gereken iki kavram olduğu söylenebilir. Çünkü tesettür, örtmek, göstermemek ve buradan hareket ile sadece bedensel olarak algılanmaya karşı koymak

manasına gelir. Fakat moda, dış görünüşü itibarıyla doğrudan dikkat çekmeye yöneliktir. İslamcı kadınların hem “tesettür modası” adı altında bugün yapılan defilelere hem de tesettür giyimi ile bağdaşmayacak şekilde tesettür kıyafetlerinin giydirildiği mankenlere yönelik olumsuz tutumlarının olduğu ileri sürülebilir. İslamcı kadınlar örtülü olmayı aynı zamanda ahlaklı olmakla eş değer tutmaktadırlar. Son zamanlarda İslami kesim kadınlarının da ilgi gösterdiği tesettür defilelerinin İslami tesettür biçiminden uzaklaştığına ve ayrıca bu defilelerde kıyafetlerin giydirildiği mankenlerin ahlaki sorunları olduğuna dair eleştirileri olduğu söylenebilir.