• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL BİLGİLER VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.5. Akademisyenlikte Kariyer Gelişimi

Öğretim üyesinin akademik kariyeri ile yaşamı iç içe geçmiş iki kavramdır. Öğretim üyelerinin bulundukları konumla ilgili görevleri, eylemleri, edindiği tecrübeleri doğrultusunda sahip oldukları kariyer ile bu pozisyonun gereği harcadıkları zamana

ilişkin yaşantı, akademik kariyer yaşamı olarak kişinin hem meslek hayatında hem de genel yaşamında temel bir odak noktasını oluşturmaktadır (Özbilgin ve Healy, 2004; Aytaç, Aytaç, Fırat, Bayram ve Keser, 2001).

Kişi, akademik kariyeri doğrultusunda çeşitli evrelerden geçerek akademik yaşamına aktif olarak üniversitede çalışma düşüncesiyle başlar ve bu süreç kişinin mesleğine yönelik duygu, düşünce, inanç ve tutum gibi aidiyetleri olduğu sürece devam eder. Öğretim üyelerinin içinde bulunduğu meslekî ortam ve çevre, bilim insanının algıladığı ve hissettiği iklim doğrultusunda bireyi ve davranışını etkilemektedir. İçinde bulunulan meslekî ortamdaki örgütsel yapı, yönetsel ve teknik boyut ile diğer bireylerle olan ilişki doğrultusunda oluşan sosyal çevre ve bireyin rolü, akademik kariyeri ve yaşamı etkiler. Aynı zamanda bu fiziksel ve sosyal alan bireyin birikimlerini sergilediği, meslekî misyonuna yönelik eylemde bulunduğu iş ortamından oluşmaktadır (Aytaç ve diğ., 2001).

Günümüzde teknolojideki hızlı gelişim ve bilgi üretme oranı ile nitelikli yetişmiş kişi ihtiyacına artan talep, öğretim üyesi ihtiyacına neden olmuştur. Dünyadaki bu değişim bireylerin yükseköğretime daha fazla talepte bulunmasıyla birlikte bilim insanı düzeyinde eğitim almayla birlikte akademik kariyer yaşamına ilgiyi artırmıştır (Baruch ve Hall, 2004). Öğretim üyeleri artan bu ilgiye üniversitelerdeki çalışmalarıyla cevap verme gayretinde olup, yasal çerçevede özerk ve serbest piyasayla ilişkili olarak faaliyetlerini yürütmektedirler. Öğretim üyesi bu şartlarda, bazı temel özelliklere sahip olmalıdır (Musselin, 2013). Bunlar, soyut ve teori temelli bilgi ve beceri, meslekî kontrol temelli iş bölümü, meslekî kontrol temelli iş piyasası, meslekî kontrol temelli bir eğitim programı, ekonomik kazanç beklentisi olmaksızın iş yapmaya yönelik özveri ve şevk olarak belirtilmektedir.

Akademik kariyer oluşumunda ast üst ilişkisi çok keskin olmamakla birlikte kariyer gelişimi ile bağlantılı olarak yükseköğretimde kurumlararası hareketlilik söz konusudur. Bu da yapıya bir dinamiklik kazandırmakla birlikte akademik kariyer yaşamı içinde bu dinamizme uyum sağlayacak güdü, dayanıklılık, esneklik ile yenilikçi bakış açısı ekseninde bilişsel yeterlik önemli olarak düşünülmektedir. Akademik kariyer diğer kariyer türlerinden ve hiyerarşik yapıdan farklı olarak güçlü bir uyum sergileyerek “rol modeli”dir. Bu rolüyle büyük uluslarda eğilimlerde öncü olan akademik kariyer küresel yaklaşımla geleceğe yön vermektedir (Baruch ve Hall, 2004).

Bir öğretim üyesi kariyer yaşamında idari görevler de üstlenmekte, örneğin dekan olmakta, daha sonra bu görevi sona ermekte ve hiç terk etmediği akademisyenlik mesleğine devam etmektedir. Bu durum bir başarısızlık olarak düşünülmez ve bireyin iyi olduğu asıl işe dönüşü akademik kariyer konumunu net olarak destekler. Öğretim üyeleri performansları doğrultusunda ödüllendirilmektedirler. Öğretim üyeleri yürüttükleri araştırma programlarında, yönetim ve öğretim faaliyetlerinde özgürdürler. Akademik yaşamda entelektüel sermaye önemli olup özerklik anlayışıyla esnek çalışmanın söz konusu olduğu ilk sektörlerdendir yükseköğretim. Nitekim akademik çalışma sadece ofiste değil ev yaşamında da devam etmektedir. Bazı ülkelerde üniversitelerin iş piyasasıyla olan bağı hem yerel hem de küresel piyasayla ilişkilidir. Performansa bağlı akademik kariyer belirli kriterler kapsamında üretilen ürünle ilerlemektedir. Öğretim üyeleri yeterli düzeyde öz yeterliğe sahip olmakla birlikte yeterince esnek olmak zorundadırlar. Akademik kariyerde söz konusu özellikler günümüzdeki hızlı gelişim doğrultusunda bir değişim göstermektedir. Gelecekte bu duruma uyum sağlayamayan öğretim üyelerinin işlerine son verilebileceği düşünülebilir. Yükseköğretimde ülkesel farklılıklar ve öğretim üyelerinin farklı ekonomik durumları akademik kariyeri etkilemektedir (Baruch ve Hall, 2004).

Amerika, Avrupa ve Asyalı bilim adamlarınca araştırma programlarına rehberlik eden akademik kariyer yaşamı içinde tercih edilen üç yaklaşım bulunmaktadır. Avrupa ve Amerika üniversitelerinde meslekî dernekler, yayıncılar ve dergiler tarafından kullanılan evrenselliği benimseyen Batı yaklaşımı bunlardan ilkidir. Diğeri ise yerel ve bölgesel üniversitelerin meslekî derneklerin dergilerini kullandığı Asya yaklaşımıdır. Sonuncusu ise, Asya ve Batı kaynakları için kullanılan bütünleştirici yaklaşımdır. Yaklaşımların yanı sıra, üniversitelerin çalışma alanlarında da farlılıklar bulunmaktadır. Sözgelimi Asya’da tıp, mühendislik, biyoloji ve fizik gibi insan hayatını merkeze alan geleneksel ve fen ağırlıklı bilim dalları ön plandadır. Bu alanların evrensel geçerliği bu dalları üniversitelerde ön plana çıkarmaktadır. Sosyal bilimlerde ise bunun tam aksi bir durum söz konusu olup bu alanlarda çalışan öğretim üyeleri daha çok ulusal konulara eğildiklerinden evrensel ölçütlere dayanmayan beşeri ve sosyal dalları daha geri planda kalmaktadır. Sosyal bilimlerde yerel konuların çalışılması, dünya ölçeğinde bu alanlara daha az ilgi çekmektedir. Fen bilimlerindeki en iyi çalışmaların başarılı bilim insanlarınca batı dergilerinde, beşeri ve sosyal bilimlerde ise başarılı öğretim üyelerince yerel

dergilerde yayınlanması bunun en önemli göstergesi olarak açıklanabilir. Fakat küresel ölçekte öğretim üyelerinin gözünden, yerel başarılar ve yerel öğretim üyeleri üniversitelere uluslararası alanda katkı sağlamamaktadır. Bu durum da ulusal ölçekli çalışmalar yapan bilim insanlarının akademik kariyerlerinde, araştırma desteklerinde ve bulundukları pozisyonlarda gittikçe artan zorluklarla karşılaşmalarına neden olmaktadır (Leong ve Leung, 2004).

Dünyada öğretim üyeliğini cazip kılan şey, elde edilen maddi kazançtan çok sahip olunan sosyal statü ile çalışma özerkliği gibi finansal olmayan haklardır. Bu durum, özellikle gençlerde öğretim üyeliğini çekici hale getirmektedir. Psikolojik doyum öğretim üyeliğinde elde edilebilecek en önemli kazançtır (Pedro, 2009). Lisans düzeyinde eğitim yapan kurumların %86’sında entellektüel düzey akademik kariyer seçiminde ilk sırada yer almaktadır. Bunun dışında yaratıcılık, kendini ifade etme isteği, kendi kararında özgürlük, esnek çalışma imkânı, ilginç ve farklı insanlarla bir arada bulunma ve yararlı bilgileri takip etme gibi duygu ve imkânlar akademisyenliği seçmede diğer önemli güdüsel özelliklerdir. Ayrıca merak duygusu akademik çalışmalar da gelişimi sağlamaktadır. Öğretim üyelerinin çalıştığı disiplinlerarası farklılıklar ile cinsiyet farklılıklarına yönelik içsel güdüler akademik kariyer seçiminde ve bilimsel çalışmalarda benzer özellik göstermektedir (Lindholm, 2004). Öğretim üyeliği mesleği her geçen gün daha fazla uluslararası bir nitelik kazanırken hareketliliğe açık bir konuma erişmektedir. Ancak akademik kadroların oluşturulmasında yapılan yerel düzenlemeler kendi içinde etkili olmakla birlikte öğretim üyeliği diğer mesleklerden farklı bir istihdam alanı olarak kendine özgü bir yapıya kavuşturmaktadır (Musselin ve Enders, 2008).