• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL BİLGİLER VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.16. Akademik Stres

Araştırma sonuçlarına göre en stresli meslekler öğretmenlik, polislik, askerlik, pratisyen hekimlik, borsacılık, gazetecilik, müşteri hizmetleri, garsonluk, sekreterlik şeklinde sıralanmaktadır (Lewis, 1995). İnsanlarla birebir ilişkinin kurulduğu mesleklerde stresin yaşanma nedeni daha yoğun duygusal süreçlerin varlığından kaynaklanmaktadır (Çakır, 2006).

Öğretme süreci diğer faktörler hariç kendi başına bir stres kaynağı olup (Hartney, 2008) okul hayatının taleplerine karşı geliştirilen ve bireyin zihinsel ve duygusal anlamda hissettiği baskı, zorlanma, gerginlik gibi duygulara akademik stres denir (DeDeyn, 2008).

Akgün ve Ciarrochi (2003) akademik stres veya akademik faaliyetlerle ilişkili stresin zihinsel ve fiziksel sağlık ile okul hayatını etkin bir şekilde kullanma becerisini olumsuz yönde etkileme eğilimi, depresyon, kötü akademik performans gibi çeşitli olumsuz sonuçlarla bağlantılı olduğunu vurgulamışlardır.

Bir dizi çalışmada stres ile kötü akademik performans arasında bir ilişki olduğu ortaya konmuştur (Akgün ve Ciarrochi, 2003). Mevcut akademik stresin kaynakları; sınavlar, bireyden beklenen üstün performans, zaman yetersizliği, arkadaşlar arasındaki rekabet, çeşitli baskı grupları gibi birçok neden sıralanabilir (Leung, 2010). Bu büyük etki bireyde başarısız olma korkusu ve utanç duygusu oluşturur ve akademik stres psikolojik ve fizyolojik değişimler meydana getirir (Yavuz ve Akagündüz, 2004; Anand, 2013). Akademik strese neden olan etmenler (Goff, 2011) fiziksel, psikolojik ve davranışsal olmak üzere üç grupta sınıflanmıştır. Fiziksel etkileri; eklem ağrıları, uyuşukluk, alerjik reaksiyonlar, kas gerginlikleri, baş dönmesi, bulantı, soluk artışı, kan basıncı artışı şeklinde örneklenmiştir. Psikolojik etkiler arasında; anksiyete, özgüven eksikliği, hayal kırıklığı, aşırı kızgınlık, zihinsel durgunluk, depresyon, hüzünlenme, sinirlilik ve adaptasyon eksikliği gösterilmiştir. Davranışsal etkiler ise kötü alışkanlıklar, yeme ve içme bozukluğu, sürekli erteleme davranışı, kendini kısıtlama ve soyutlama, ilaç kullanımları, akran dayatmaları ve ilişkilerdeki sorunlardır. Akademik strese sebep olan etmen birey tarafından tehdit olarak algılandığında tüm bu belirtilerin yanı sıra motivasyonda azalma ve düşük akademik başarı gibi olumsuzlukların baş göstermesi olasıdır.

2.16.1. Akademisyenlik Mesleğinde Stres

Arı (2007)’nın öğretim elemanları üzerine yapmış olduğu araştırmasında akademisyenlikte yükselme zorluğu, stres oluşumunda baştan ikinci sırada yer almaktadır. Araştırmaya katılan öğretim elemanlarının yaklaşık beşte biri görevde yükselmeyi en önemli stres sorunları arasında göstermiştir. Gillespie, Walsh, Winefields, Dua ve Stough (2001), meslekî stres hakkındaki çalışmalarında akademisyenlik mesleğindeki stres kaynaklarını; fon kaynakları ve destek hizmetleri eksikliği, fazla çalışma, zayıf yönetim uygulamaları, yetersiz tanınma ve ödül, iş güvensizliği, rol çatışması ve rol belirsizliği şeklinde ifade etmektedir.

Araştırma fonları eksikliği ve araştırma amaçlı seyahatlere katılmak için kaynak esasına dayalı dağılım, akademisyenlerin moral bozukluğu hissetmeleri ve iletkenlik konusunda hayal kırıklığına uğramaları sonucunu doğurmaktadır. Bir başka potansiyel stres kaynağı, personel sayısındaki azalmadır. Öğrenci sayısındaki artış, fakültenin iş yüküne neden olmaktadır ve bu fazla mesai gerektirir. Tasarlanması ve öğretilmesi beklenen derslerin sayısındaki artış, yeni öğretim yöntemlerinin ortaya çıkması (örneğin, Web tabanlı), araştırma bilgisindeki hızlı gelişmeler ve bazı üniversitelerde yıl boyunca öğretim yapılması iş yükünü önemli ölçüde artırmıştır. Öğretim üyelerinin idari görevlerinde meydana gelen artış da strese neden olur. Fakülte üyelerini etkileyecek önemli kararlara katkıda bulunma imkânının olmadığı durumlar akademisyenlerin güçsüz ve çaresiz hissetmesine neden olur. Teşvik için sınırlı fırsatlar olması ve iş yerindeki yüksek düzeyde rekabet, strese neden olmaktadır. İşten ayrılma, sözleşmeli statüler, meslektaşlar arasındaki rekabet ortamı ve iş güvensizliği nedenleri akademik strese daha fazla neden olmaktadır (Gillespie ve diğ., 2001).

2.16.2. Akademisyenlerde İş Stresi

Öğretim elemanının meslek stresi üniversitenin temel fonksiyonundan kaynaklı olabilir. Bu temel işlev öğretim, araştırma ve toplum hizmetidir. Bu işlevleri yerine getirirken öğretim elemanlarının rol çatışması, kişiler arası ilişkiler, iş yükü, kaynak ve zaman sorunu gibi iş stresörlerine dayalı olarak stres yaşadıkları söylenebilir (Balcı, 2000).

Akademisyenler iş stresi nedeniyle sağlık, bilimsel verimlilik ve iş doyumu gibi birçok alanda kötü etkilenmektedir. Ancak bu etki kişinin içinde bulunduğu örgütün yapısına göre şekillenmektedir. Örgüt yapısı akademisyeni pozitif şekilde etkiliyorsa olumlu, negatif şekilde etkiliyorsa olumsuz bir stres oluşması muhtemeldir. Literatür taramasında akademisyenlerin farklı faktörlerden kötü bir şekilde etkilendiği görülmektedir. Yapılanların takdir edilmemesi ve toplumda yapılanların yeterince bilinmemesinin bu durumda etkili olduğu söylenebilir.

Akademisyenler bağlı oldukları kurum koşullarına yönelik birtakım sorunlarla karşılaşmaktadır. Amerika’da 80 üniversitede yapılan bir araştırmada yaklaşık 1200 öğretim elemanının iş stresinin %60’ının iş kaynaklı olduğu tespit edilmiştir. Temel stres

yapıcıların; yüksek beklenti, araştırma faaliyetleri için kaynak arama, alandaki değişim ve yenilikleri takip edecek zaman bulamama, yetersiz ücret, çalışmalarının çoklukla sekteye uğraması, rol çatışması, kariyerlerindeki yükselişin yavaş seyretmesi olduğu vurgulanmaktadır (Roberts, 2006).

Açıkgöz ve Açıkgöz (1992), yapılan işin niteliğini stres faktöründen etkilendiğini belirtmişlerdir. Üst düzeyde çalışma, zaman baskısı duyma, örgütsel yapının tam anlamıyla oturmamış olması, çalışanların birçoğunun sözleşmeli olması, rol belirsizliği, yapılan iş ile ilgili yeterli bilgiye sahip olmama durumları stres etkenleri arasında yer almaktadır. Özellikle araştırma görevlilerine yaptırılan kayıt işlemleri, dosyalama, evrak getir-götür işleri, zaman zaman yüklenen memur, sekreter ve hizmetli görevleri, asıl işi araştırma yapmak olan bireyin iş yükünü artırmakta ve onların rol belirsizliği yaşamalarına neden olmaktadır. Bunun sonucunda da stres faktörü ile karşılaşılmaktadır (Akt. Korkut, Yalçınkaya ve Muştan, 1999).

Stresin oluşumunda en yaygın olarak karşımıza çıkan şey, aşırı iş yükünün olmasıdır. Akademisyenlerin büyük bir kısmı bu faktör nedeniyle örgütsel stres hissetmektedir. Lisans ve lisansüstü düzeyde verilen derslerin, öğrenci danışmanlıklarının, yapılan bilimsel araştırmaların ve benzeri görevlerin yoğunluğu akademisyenlerde bir baskı oluşturabilmektedir. Ayrıca fakültedeki öğretim üyesi sayısının azlığı ders yükünü daha da arttırmakta ve dolayısıyla olması gerekenden daha az bilimsel araştırma yapılmaktadır. Bunun doğal bir sonucu olarak da öğretim üyesini olumsuz yönde etkileyen stres ortaya çıkmaktadır. Aşırı iş yükünün yanında yabancı dil bilgisinin yayın takip etmede yetersiz kalması, zorbacı yönetim uygulaması, gelişimdeki eksiklik ve yetersizlikler, ücret, izin gibi etkenlerin dayandığı çalışma koşulları, işin geleceği, birey kayırma olayları, kümeleşmeler, birlik ve destek olmaması vb. faktörlerin de strese neden olduğu bilinmektedir (Ellez, 1999).