• Sonuç bulunamadı

Acem Zîrkeşîde

Belgede XV. yüzyılda makamlar (sayfa 96-102)

B. XV YÜZYILDA MAKAMLAR 2.1 Acem

2.5. Acem Zîrkeşîde

XIII. yüzyılda USKE’da ve XIV. yüzyılda ŞDT’da adına rastlamadığımız Acem Zîrkeşîde terkîbi, XV. yüzyılın ilk dönemlerinde Maragalı ve Ahmedoğlu Şükrullah edvârlarında da tanımlanmamıştır.

Acem Zîrkeşîde ilk kez karşımıza KYRM’de çıkmıştır. Ellialtı terkîb arasında kırkyedinci olarak verilmiş ve şöyle açıklanmıştır: “Çârgâh-ı Acem âgâz ide Rehâvî

yüzinden Dügâh karâr ide.” (Demir, 1985: 62; Doğrusöz, 1997: 29)

KE’da Acem Zîrkeşîde ellisekiz terkîb arasında kırkdokuzuncu olarak verilmiş ve şöyle açıklanmıştır: “Acem-i Zîrkeşîde oldur ki Terkîb-i Acem dahi dirler

Çargâh âğâz ide ine Rehâvî temâm göstere yine ine Hicâz temâm karâr ide.”

(Cevher, 2004a: 15, 49)

RP ve BDM’de Acem Zîrkeşîde terkîbine yer verilmemiştir.

AHKE’da Acem Zîrkeşîde ellidokuz terkîb arasında kırkyedinci olarak verilmiş ve şöyle açıklanmıştır: “Çargâh Acem âğâz ide Rehâvî yüzinden Hicâz

karâr ide.”(Özçimi 1989: 207)

ŞFMM, K, LF, LZE ve BAMU’de Acem Zîrkeşîde terkîbi ile ilgili herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir.

SEM’da Acem Zîrkeşîde, ellisekiz terkîb arasında kırksekizinci olarak Acem Bâ-Zîrkeşîde adıyla şöyle açıklanmıştır:

“Ser-âgâz eyle Çârgâh-ı Acemden Rehâvi göster inüben keremden Döniben yine tamam eyle Hicâzı

Bu terkîbin bilesin noldı râz” (Arısoy, 1988: 157)

KRM’de de Acem Zîrkeşîde terkîbine yer verilmemiştir.

XV. yüzyılda terkîbler arasında yerini alan Acem Zîrkeşîde, edvarlarda sadece sözel seyir tanımlarıyla açıklanmıştır. Bu yüzyılın başından sonuna kadar hiçbir değişikliğe uğramayan Acem Zîrkeşîde terkîbi, öncelikle Çargâh-ı Acem ile seyrine başlar, Rehâvî gösterir ve daha sonra da Hicâz makâmı sesleri ile Dügâh perdesinde karar verir. Acem Zîrkeşîde KE’da belirtildiği gibi, Terkîb-i Acem adıyla da anılmıştır. XV. yüzyıldan sonra unutulmuş olan Acem Zîrkeşîde için bu bakımdan, XV. yüzyıl’a ait terkîblerdendir demek doğru bir tespit olacaktır.

2.6. Arabân

XIII. yüzyılda USKE’da ve XIV. yüzyılda ve ŞDT’da Arabân makâmına yer verilmemiştir. Urmiyeli ve Şirazlı’nın, eserlerinde adından hiç bahsetmediği Arabân makâmı, ancak XV. yüzyıl sonlarında edvârlarda açıklanmaya başlanmıştır. Maragalı, Ahmedoğlu Şükrullah, Kırşehirli, Bedri Dilşâd, Abdullahoğlu Hızır ve Şirvanlı, edvârlarında bu makâma yer vermemişlerdir. Bu durumdan da anlaşılıyor ki, II. Sultan Murad zamanında Arabân makâmı henüz bilinmemektedir.

Arabân adı ilk kez BAMU’de karşımıza çıkmıştır. Bükeoğlu Alişâh, eserinde sözel bir tanıma yer vermemiştir. Herhangi bir sınıflandırmaya da tabi tutmadığı Arabân için üç perde tanımlamıştır. Bu perdeler Ebced nota yazısı simgeleri ile aşağıdaki gibi verilmiştir: (Çakır, 1999: 90)

A C V Son

Bu perdeleri günümüz nota yazısına şu şekilde aktarabiliriz:

Bükeoğlu Alişâh’a göre Arabân Perdeleri

Anlaşılacağı gibi Arabân, XV. yüzyıl sonunda üç perdeden oluşan iki aralığa verilen addır. Başka herhangi bir açıklamaya yer verilmediği için bu oluşumla ilgili fikir yürütmek yanlış olacaktır. XV. yüzyılda Bükeoğlu Alişâh’dan sonra gelen kuramcılar da bu oluşuma yer vermemişlerdir. XVII. yüzyıldan itibaren kuram kitaplarında açıklanmaya başlanılan Arabân makâmının temellerinin XV. yüzyıl sonunda atılmaya başlanıldığı, ancak XVII. yüzyılda tamamen oluştuğu ve kullanılmaya başlanıldığı kanaatindeyiz.

2.7. Aşîrân

XIII. yüzyılda USKE’da ve XIV. yüzyılda ve ŞDT’da Aşîrân makâmına yer verilmemiştir.

XV. yüzyılda Maragalı eserlerinde Aşîrân, yirmidört şûbe arasında beşinci olarak verilmiştir. Maragalı’ya göre Aşîrân iki çeşittir. Birincisi, MACE’a göre altı perdeden oluşmuştur. Bu perdeler Ebced nota yazısı simgeleri ile aşağıdaki gibidir:

H YA YC Yh YH KA Son

T C C T T Başlangıç

Bu perdeleri günümüz nota yazısına şöyle aktarabiliriz:

Maragalı’ya göre ikinci çeşit Aşîrân şûbesi, on perdeden meydana gelmiştir. Üç ayrı eserinde farklı perdelerle tanımladığı II. Aşîrân şûbesi için MACE’da dokuz perde vermiştir. Bu perdeler aşağıdaki gibi gösterilmiştir: (Bardakçı, 1986: 71) MACE’da; A D V H YA YC Yh YH KA

MAFA’de ; A D V H Y YD YV YH K KA MAME’da; A D V H Y YA YC Yh YZ YH Bu perdeleri günümüz nota yazısına aktaracak olursak;

MACE’a göre II. Aşîrân Şûbesi Perdeleri

MAFA’ye göre II. Aşîrân Şûbesi Perdeleri

MAME’a göre II. Aşîrân Şûbesi Perdeleri

AŞEM’de Aşîrân, ellidokuz terkîb arasında sekizinci olarak verilmiş ve şöyle açıklanmıştır: “Aşîrân oldur ki Hüseynî başlana Râst karâr ide.” (Kamiloğlu, 2007: 168)

KYRM’de Aşîrân, ellialtı terkîb arasında sekinci olarak verilmiş ve şöyle açıklanmıştır: “Âşirân oldur kim Hüseynî âgâze ede, ine Râst karâr ede.” (Demir, 1985: 58)

KE’da Aşîrân, ellisekiz terkîb arasında sekizinci olarak verilmiş ve şöyle açıklanmıştır: “Aşîrân oldur ki Hüseynî âğâz ide ine Râst evinde karâr ide.” (Cevher, 2004a: 12, 47)

RP’de Aşîrân, yirmidört şûbe arasında sekizinci olarak verilmiştir. Ancak perdeleriyle ilgili herhangi bir açıklama yapılmamıştır. (Cevher, 2004b: 11)

BDM’de Aşîrân, ellidört terkîb arasında sekizinci olarak verilmiş ve şöyle açıklanmıştır:

“Hüseynî’den âgâz idüb Râst’ı Karâr eylese eydiyim Râstı Aşîrân didiler onun adına

Dönüben bana sormagıl adı ne” (Ceyhan, 1997: 731)

AHKE’da Aşîrân, ellisekiz terkîb arasında Aşrân adıyla sekizinci olarak verilmiş ve şöyle açıklanmıştır: “Aşrân oldur kim Hüseynî âgâz ide ine Râst evinde

karâr ide.” (Özçimi, 1989: 206)

ŞFMM’de Aşirân, yirmidört şûbe arasında beşinci olarak verilmiştir. Sözel bir açıklama yapılmamıştır. (Akdoğan, 1996: 226)

K’da Aşîrân, ellidört terkîb arasında sekizinci olarak verilmiştir. Aşîrân terkîbi için yapılan açıklama BDM’deki ile aynıdır. (Cevher, 2009: 9)

LF’de Aşîrân, eski bilginlere göre yirmidört şûbe arasında beşinci, yeni bilginlere göre ise otuz terkîb arasında dokuzuncu olarak verilmiştir. Eski bilginlere göre Aşîrân şûbesi, beş aralığı kapsayan altı perdeden oluşmuştur. Perdeleri Ebced nota yazısı simgeleri ile aşağıdaki gibi verilmiştir: (Tekin, 1999: 163)

H YA YC Yh YH KA Son

T C C T T Başlangıç

Bu perdelerin Maragalı’nın verdiği Aşîrân şûbesi perdeleri ile aynı olduğu dikkati çekmektedir. Ladikli ayrıca, Aşîrân şûbesinin başlangıç ve bitiş perdelerini de vurgulamıştır. Başlangıç perdesi Hüseynî, bitiş perdesi ise Yegâh perdesidir. (Tekin, 1999: 163)

LF’de yeni bilginlere göre terkîbler arasında yerini alan Aşîrân için ayrı bir dizi tanımlanmamıştır. Ladikli yeni bilginlerin, eski bilginlerin tanımladığı diziyi

kabul ettiğini belirtmiştir. Sadece sınıflandırmada terkîbler arasında saydıklarını vurgulamıştır. (Tekin, 1999: 194)

LZE’da Aşîrân, otuzüç terkîb arasında otuzuncu olarak verilmiştir. Yine altı perdeden oluşan dizi Ebced nota yazısı simgeleriyle şöyle gösterilmiştir: (Dalkıran, 1983: 65)

A D V H YA YD Son

T C C T T Başlangıç

Bu perdeleri günümüz nota yazısına şöyle aktarabiliriz:

LZE’a göre Aşîrân Terkîbi Perdeleri

Ladikli’nin iki eserinde de Aşîrân’ın aynı şekilde açıklandığı dikkati çekmektedir. Perdeler arasındaki aralıklar aynıdır. Perdelerin farklı olarak gözükmesi sadece dizinin başka perde üzerine aktarılarak yazılmasından kaynaklanmaktadır. Başlangıç ve karar perdeleri de her iki eserde Hüseynî ve Yegâh perdeleri olarak verilmiştir. Tek ayrıldığı konu, LF’de şûbe, LZE’da terkîb olarak sınıflandırılmış olmasıdır.

BAMU’de Aşîrân, üç terkîb arasında ikinci olarak verilmiştir. Bükeoğlu Alişâh’ın, Aşîrân kaydı yanına Nigâr ve Nigârek isimlerini de eklediği belirtilmiştir. Dizisi bir oktavı aşan birleşik bir dizidir. Pençgâh-ı Zâid beşlisine Nevrûz dörtlüsü ve bir “T” eklenmesiyle oluşmuştur. Bu dizi Ebced nota yazısı simgeleri ile aşağıdaki gibi verilmiştir: (Çakır, 1999:190)

A D V H Y YA YC Yh YH KA

T C C C B C C T T Bu diziyi günümüz nota yazısına şöyle aktarabiliriz:

Bükeoğlu Alişâh’a göre Aşîrân Terkîbi Perdeleri

Nevrûz dörtlüsü ve bir tanini aralığının, Ladikli ve Bükeoğlu Alişâh’a göre Hüseynî beşlisini oluşturduğunu daha önce belirtmiştik. Bükeoğlu Alişâh’ın verdiği bu beşli ile sözel seyir tanımı yapan kuramcıların terkîbin seyrine Hüseynî ile başlar görüşü örtüşmektedir.

SEM’da Aşîrân, ellisekiz terkîb arasında onuncu olarak verilmiş ve şöyle açıklanmıştır:

“Hüseynîden çıkuben eylesen ün

İnüb Râstun evinde itsen temekkün” ( Arısoy;1988: 131)

KRM’de Aşîrân, kırksekiz terkîb arasında ikinci olarak verilmiş ve şöyle açıklanmıştır: “Hüseynî temâm âgâz idüb Râst hânesinde karâr ider.” ( Tezel, 1996: 35)

XV. yüzyılda Aşîrân makâmı, ilk olarak Maragalı eserlerinde açıklanmaya başlanılmıştır. Maragalı, şûbeler arasında sınıflandırdığı Aşîrân için iki çeşit diziden söz etmiştir. İkinci çeşit Aşîrân şûbesi için de üç ayrı eserinde farklı diziler tanımlamıştır. MACE’da verdiği dizi, birinci çeşit diziye üç perde eklenmesiyle elde edilmiştir. Diğer iki eserinde ise sözel tanımında belirttiği on perdeden oluşan iki dizi daha tanımlamıştır. Maragalı’dan sonra Ladikli, her iki eserinde de Aşîrân terkîbini aynı şekilde tanımlamıştır. Bu dizi, Pençgâh-ı Asl beşlisine bir “T” eklenmesi ile oluşmuştur. Bükeoğlu Alişâh da Aşîrân terkîbi dizisini daha da genişleterek, Pençgâh-ı Zâid beşlisine Nevrûz dörtlüsü ve bir “T” ilavesiyle oluştuğunu belirtmiştir. Bu üç kuramcı dışında XV.yüzyılda Aşîrân için yapılan açıklamalar, sözel tanımlardır. Kuramcıların hemfikir olduğu düşünce, Aşîrân terkîbinin, seyrine Hüseynî ile başlayıp Râst perdesinde karar verdiğidir.

Belgede XV. yüzyılda makamlar (sayfa 96-102)