• Sonuç bulunamadı

Beyn-el Bahreyn

Belgede XV. yüzyılda makamlar (sayfa 114-122)

B. XV YÜZYILDA MAKAMLAR 2.1 Acem

2.16. Beyn-el Bahreyn

XIII. yüzyılda USKE’da ve XIV. yüzyılda ŞDT’da Beyn-el Bahreyn makâmına yer verilmemiştir.

XV. yüzyılda Beyn-el Bahreyn adını sadece RP’de bulabiliyoruz. Beyn-el Bahreyn şûbeler arasında sınıflandırılmıştır. Yirmidört şûbe arasında onyedinci olarak verilmiştir. RP’de yirmidört şûbenin her ikisi, bir makâm ile ilişkilendirilmiştir. Beyn-el Bahreyn de Zengüle ile birlikte, Nişâvûrek makâmı ile ilişkilendirilmiştir. “Bunların tabiatları da birbirine benzerdir.” ifadesi, bize dizilerinin benzerliği konusunda ipucu vermektedir. (Cevher, 2004b: 12, 33)

XV. yüzyılda RP dışında başka bir edvârda adı geçmeyen Beyn-el Bahreyn hakkında, XV. yüzyıldaki Nişâvûrek makâmına yakınlığından başka, herhangi bir bilgiye sahip olamıyoruz.

2.17. Beyzâ

XIII. yüzyılda USKE’da ve XIV. yüzyılda ŞDT’da Beyzâ makâmına yer verilmemiştir.

XV. yüzyılda Beyzâ adına sadece Bükeoğlu Alişâh Edvârı’nda rastlıyoruz. BAMU’de yüzotuzüç devir arasında, doksanbeşinci olarak verilmiş ve Ebced nota yazısı simgeleriyle şöyle gösterilmiştir: (Çakır, 1999: 40)

A D V H YA YD YV YH T C C T T C C

Bu perdeleri günümüz nota yazısına şu şekilde aktarabiliriz:

Bükeoğlu Alişâh’a göre Beyzâ Makâmı Dizisi

Diziyi incelediğimizde, XV. yüzyılda tanımlanan Râst dörtlüsü ve Mâhûr-ı Sağîr beşlisinden oluştuğunu görmekteyiz. Bu dizi Arel-Ezgi kuramına göre, kullanılmayan bir dizidir. Ancak bu dizi Râst beşlisi ve Râst dörtlüsü olarak düşünüldüğünde, Arel-Ezgi kuramına göre kullanılan Râst makâmı dizisinin meydana geldiği dikkati çekmektedir. (Çakır,1999: 175)

Bükeoğlu Alişâh sözel seyir tanımına yer vermediği için, Beyzâ makâmı ile ilgili başka bilgiye sahip olamıyoruz. Ancak dizi perdelerinden hareketle, Beyzâ makâmının günümüze kadar, adının değişerek Râst makâmı olarak gelebildiği kanaatindeyiz.

2.18. Bostân

XIII. yüzyılda USKE’da ve XIV. yüzyılda ŞDT’da Bostân makâmına yer verilmemiştir.

XV. yüzyılda Bostân makâmının adı sadece BAMU’de geçmektedir. Bükeoğlu Alişâh Bostân makâmını, yüzotuzüç devir arasında otuzsekizinci olarak vermiştir. Sekiz perdeden oluşan bir dizi tanımlamıştır. Bu perdeler Ebced nota yazısı simgeleriyle aşağıdaki gibi verilmiştir: (Çakır, 1999: 38, 71, 155)

A D V H YA YB Yh YH

T C C T B T T

Bu perdeleri günümüz nota yazısına şöyle aktarabiliriz:

Yukarıdaki diziyi incelediğimizde, Bükeoğlu Alişâh’ın, Edvarı’nda dörtlü ve beşlileri açıkladığı bölümde verdiği Râst dörtlüsü ve Nevâ beşlisinin bu diziyi oluşturduğunu görmekteyiz. Bükeoğlu Alişâh’ın Nevâ beşlisi olarak adlandırdığı beşli, Ladikli’de Bûselik beşlisi olarak adlandırılmıştır. Arel-Ezgi kuramında ise yine Bûselik beşlisi olarak anılmıştır. Bu kurama göre, Râst dörtlüsü ve Bûselik beşlisinden oluşan dizi kullanılmamaktadır. Günümüzde kullanılan kuram kitaplarında Bostân makâmının Acemli Râst makâmı ile yakınlığından söz edilmiştir. Ancak Arel-Ezgi kuramına göre Acemli Râst makâmı dizisi pestte Râst dörtlüsü değil, Râst beşlisini gerektirir ki bu da Bostân makâmı dizisiyle örtüşmez. Çünkü yukarıdaki dizide, pestte Râst beşlisi olduğu düşünüldüğünde, üzerinde Kürdî dörtlüsü oluşacaktır. Bu dizi de Acemli Râst dizisi ile aynı perdeleri vermez. Bu durum da Bostân makâmı dizisinin, günümüze Acemli Râst makâmı dizisi olarak gelebileceği düşüncesini çürütmektedir.

2.19. Buhârî

XIII. yüzyılda USKE’da ve XIV. yüzyılda ŞDT’da Buhârî makâmına yer verilmemiştir.

XV. yüzyılda Buhârî makâmının adı sadece BAMU’de geçmektedir. Bükeoğlu Alişâh Buhârî makâmını, yüzotuzüç devir arasında dördüncü olarak vermiştir. Sekiz perdeden oluşan bir dizi tanımlamıştır. Bu perdeler, Ebced nota yazısı simgeleriyle aşağıdaki gibi verilmiştir: (Çakır, 1999: 38, 71, 155)

A D Z H YA YC Yh YH

T T B T C C T

Bu perdeleri günümüz nota yazısına şöyle aktarabiliriz:

Yukarıdaki diziyi incelediğimizde Bükeoğlu Alişâh’ın, Edvarı’nda dörtlü ve beşlileri açıkladığı bölümde verdiği, Uşşâk dörtlüsü ve Pençgâh beşlisinin bu diziyi oluşturduğunu görmekteyiz. Uşşâk dörtlüsü Arel-Ezgi kuramında Çargâh dörtlüsü olarak, Pençgâh beşlisi ise Râst beşlisi olarak adlandırılmıştır. Çargâh dörtlüsü ve Râst beşlisinden oluşan bu dizi Arel-Ezgi kuramına göre, kullanılmayan bir dizidir. 2.20. Bûselik

XIII. yüzyılda USŞ ve USKE’da Bûselik, oniki makâm arasında üçüncü olarak verilmiştir. Urmiyeli, eserlerinde Bûselik makâmını tanımlamadan önce, “Bûselik cinsi” üzerinde durmuştur. Yine üçüncü sırada tanımladığı “Bûselik cinsi” için dört perde tanımlamıştır. USŞ’de de Ebûselik adıyla verdiği perdeler Ebced nota yazısı simgeleri ile aşağıdaki gibi gösterilmiştir: (Uygun, 1999: 158; Arslan, 2007: 83)

A B h H B T T

Bu perdeleri günümüz nota yazısına aşağıdaki gibi aktarabiliriz:

Urmiyeli’ye göre Bûselik Dörtlüsü

Urmiyeli Bûselik dörtlüsünü açıkladıktan sonra, her iki eserinde de üçüncü makam olarak sekiz perdeden oluşan Bûselik makâmı dizisini tanımlamıştır. Yirmiyedinci devir olarak verilen dizi, Ebced nota yazısı simgeleri ile aşağıdaki gibi gösterilmiştir. (Uygun, 1999: 184; Arslan, 2007: 86)

A B h H T YB Yh YH

B T T B T T T

Urmiyeli’ye göre Bûselik Makâmı Dizisi

Yukarıda verilen diziyi incelediğimizde, Urmiyeli’ye göre Bûselik dörtlüsü ve yine bir Bûselik dörtlüsünün bir tanini ilavesiyle ardı ardına sıralanmasından meydana geldiğini görmekteyiz. Arel-Ezgi kuramına göre Kürdi dörtlü ve beşlisinden oluşan bu dizi kullanılmamaktadır.

XIV. yüzyılda ŞDT’da Bûselik makâmı yine oniki makâm arasında üçüncü olarak verilmiş ve dizisi Ebced nota yazısı simgeleri ile aşağıdaki gibi gösterilmiştir: (Levendoğlu, 2002: 63)

A B h H T YB Yh YH YT KB Kh

B T T B T T T B T T

Bu perdeleri günümüz nota yazısına aşağıdaki gibi aktarabiliriz:

Şirazlı’ya göre Bûselik Makâmı Dizisi

Şirazlı’nın tanımladığı bu dizi, Urmiyeli’nin tanımladığı Bûselik makâmı dizisi ile aynıdır. Sadece ses alanı bir dörtlü daha genişlemiştir. Bu dörtlü de yine Bûselik dörtlüsüdür.

XV. yüzyılda Maragalı, eserlerinde Urmiyeli gibi öncelikle Bûselik dörtlüsünü açıklamıştır. Sonra bir tanini ilavesiyle meydana gelen beşliyi ve daha sonra da oniki makâm arasında üçüncü sırada yer verdiği Bûselik makâmı dizisini vermiştir. Maragalı’nın Bûselik makâmı ile ilgili görüşleri, tamamıyle Urmiyeli’nin görüşleri ile aynıdır.

AŞEM’de Bûselik, oniki makâm arasında üçüncü olarak verilmiştir. Ahmedoğlu Şükrullah’ın tanımladığı sekiz perdeden oluşan Bûselik makâmı dizisi, Urmiyeli’nin tanımladığı dizi ile aynıdır. (Kamiloğlu, 2007: 127)

KYRM ve KE’da Bûselik, oniki makâm arasında onuncu olarak verilmiştir. Her iki eserde de dizisi ile ilgili yeterli açıklamaya yer verilmemiştir. (Demir, 1985: 81; Cevher, 2004a: 10)

RP’de Bûselik, hem oniki makâm arasında onbirinci olarak, hem de elli terkîb arasında yirmidokuzuncu olarak verilmiştir. Bûselik makâmı ile ilgili yeterli açıklamaya yer verilmezken, Bûselik terkîbi şöyle açıklanmıştır: “Bûselik oldur kim

Gerdâniye âğâz idüp Râst karâr eyleye.” Gerdâniye Bûselik Kırşehirli’nin belirttiği

gibi Nigârnik ile Muhayyer arasındadır. Bûselik adı ile anılmıştır ancak yapılan tanım bu yüzyılın edvârlarındaki Gerdâniye Bûselik tanımı ile aynıdır ve muhtemelen terkîbler arasında yanlışlıkla Bûselik adıyla yazılmıştır. (Cevher, 2004b: 10, 19, 39)

BDM ve K’da Bûselik, oniki makâm arasında onikinci, AHKE’da da onbirinci olarak verilmiştir. Ancak bu eserlerde de makâm ile ilgili herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir. (Ceyhan, 1997: 727; Cevher, 2009: 4; Özçimi, 1989: 141)

ŞFMM’da Bûselik, oniki makâm arasında üçüncü olarak ve Ebûselik adıyla verilmiştir. Şirvanlı’nın Bûselik dörtlü, beşli ve makâm dizisi için yaptığı açıklamaların tümü Urmiyeli ile aynıdır. (Akdoğan, 1996: 219, 220, 222)

LF’de Bûselik oniki makâm arasında eski bilginlere göre üçüncü, yeni bilginlere göre ise Ebûselik adıyla onuncu olarak verilmiştir. Ladikli’nin eski bilginlere göre tanımladığı Bûselik makâmı dizisi, Urmiyeli’den itibaren kabul edilen dizidir. Ladikli yeni bilginlerin ise Ebûselik adını verdikleri makâmın seyrine, tiz bölgeden başlanılması gerektiğini vurgulayarak, şu diziyi verdiklerini belirtmiştir: (Tekin, 1999: 146, 131, 190)

A D h H YA Son

T B T T Başlangıç

LF’de Yeni Bilginlere göre Ebûselik Makâmı Dizisi

Ladikli bu perdeleri “H” perdesi üzerine de aktararak aşağıdaki gibi göstermiştir:

H YA YB Yh YH Son

T B T T Başlangıç

Bu perdeleri de günümüz nota yazısına aktardığımızda, Arel-Ezgi kuramına göre Râst perdesinde bir Bûselik beşli oluştuğunu görmekteyiz. Bu beşli Arel-Ezgi kuramına göre Nihâvend Makâmı dizisinin beşlisidir.

LF’de Yeni Bilginlere göre “H” Perdesi Üzerinde Ebûselik Makâmı Dizisi

LZE’da Bûselik, oniki makâm arasında onuncu olarak verilmiştir. Ladikli bu eserinde, Bûselik makâmını, sadece dörtlüsünü vererek açıklamıştır. Bu dörtlü de Urmiyeli’den itibaren kabul edilen, “B T T” aralıklarını veren dörtlüdür. (Dalkıran, 1983: 13, 37)

BAMU’de Bûselik, oniki makâm arasında üçüncü olarak verilmiştir. Bükeoğlu Alişâh’da öncelikle Bûselik dörtlü ve beşlisini açıklamıştır. Daha sonra verdiği dizi de yine Urmiyeli’den itibaren kabul gören dizidir. (Çakır, 1999: 123, 152)

SEM’da Bûselik, oniki makâm arasında dokuzuncu olarak verilmiştir. Eserde makâmın karar perdesinin Dügâh perdesi olduğundan başka bir bilgi mevcut değildir. (Arısoy, 1988: 108)

KRM’de Bûselik, oniki makâm arasında onuncu olarak verilmiş ve şöyle açıklanmıştır: “Bûselik oldur ki Segâh hânesin Çargâh hânesine karîb idüb Hüseynî

seyridüb inüb Dügâh hânesinde karâr idesin. Seyride karârgâhıda heman Hüseynî gibidir ancak fark Segâh hânesi böylece olduğudur.” (Tezel, 1996: 29, 45)

Kadıoğlu’na göre Bûselik makâmının seyri ve kararı yukarıdaki ifadesinden de anlaşılacağı gibi Hüseynî gibidir. Ancak Bûselik makâmının kullandığı Segâh perdesi, Çargâh perdesine yakın olan bir perde olarak ifade edilmiştir. Hüseynî makâmı ile aralarındaki tek farkın da bu olduğu belirtilmiştir. Kadıoğlu’na göre Bûselik makâmı seyrine, Hüseynî perdesinden başlanılarak Pençgâh, Çargâh ve Segâh perdeleri seslendirildikten sonra Dügâh perdesinde karar verilir. Kadıoğlu’nun bu tanımını dizek üzerinde şöyle göstermek mümkündür:

Kadıoğlu’na göre Bûselik Makâmı Perdeleri

Kadıoğlu’nun bu tanımına göre oluşan aralıkların, Ladikli’nin yeni bilginlere göre tanımladığı Bûselik makâmı dizisinin aralıkları ile aynı olduğu da dikkati çekmektedir.

Yukarıdaki açıklamalarımızdan da anlaşılacağı gibi Bûselik makâmı, XIII. yüzyıldan itibaren XV. yüzyıl sonuna kadar varlığını sürdürmüş ve hemen her edvârda yerini almıştır. Urmiyeli’nin tanımladığı “B T T” aralıklarını veren Bûselik dörtlüsü, bir tanini ilavesi ile oluşan Bûselik beşlisi ve bu dörtlü ve beşlinin birbirine eklenmesi ile oluşan Bûselik makâmı dizisi XV. yüzyıl sonuna kadar benimsenmiştir. Ancak Ladikli, yeni bilginler adını verdiği kuramcıların bu görüşten ayrılarak, tanini aralığını dörtlünün başına ekleyerek “T B T T” aralıklarını veren beşlinin Bûselik beşlisi olduğunu, savunduklarını belirtmiştir. Daha sonra Kadıoğlu da yaptığı sözel açıklamasında, aynı görüşü destekler nitelikte, “T B T T” aralıklarını veren Bûselik beşlisini açıklamıştır. Bu beşlinin Arel-Ezgi kuramına göre tanımlanan Bûselik beşlisi ile aynı olduğu dikkati çekmektedir. Hüseynî perdesinin bu makâm için önemli bir perde olduğunun da vurgulandığı dikkat çekicidir. Yine Kadıoğlu’nun vurguladığı, Bûselik makâmının kullandığı Segâh perdesinin, Çargâh perdesine yakın olan bir perde olduğu ifadesi de XV. yüzyıldan günümüze Bûselik makâmının

pek de fazla bir değişime uğramadığının kanıtıdır. Hatta temellerinin XV. yüzyılda atıldığı kanaatimizce doğru bir düşüncedir.

Hatırlanacağı gibi, XV. yüzyılda kuramcıların, makâmlarla âvâzeleri birleştirerek, yeni terkîbler meydana getirdiklerinden sözetmiştik. Özellikle Abdullahoğlu Hızır’ın “Garîb Terkîbler” adını verdiği terkîbler, döneme damgasını vuracak çokluktadır. Gerek Abdullahoğlu Hızır, gerekse diğer kuramcıların edvârlarında yer verdiği bu terkîbler arasında, Bûselik makâmı da kullanılarak oluşturulan terkîbler vardır. Bunlar altı adettir ve adları aşağıdaki gibi verilmiştir:

1. Bûselik Gerdâniye 2. Bûselik Geveşt 3. Bûselik Mâye 4. Bûselik Nevrûz 5. Bûselik Selmek 6. Bûselik Şehnâz 2.21. Bûselik Gerdâniye

XIII. yüzyılda USKE’da ve XIV. yüzyılda ŞDT’da Bûselik Gerdâniye terkîbine yer verilmemiştir.

XV. yüzyılda Bûselik Gerdâniye terkîbi sadece AHKE’da bulunmaktadır. Bûselik Gerdâniye, Abdullahoğlu Hızır’ın “Garîb Terkîbler” adını verdiği terkîbler arasında yetmişinci sırada yer almış ve şöyle açıklanmıştır: “Bûselik Gerdâniyye

oldur kim Hüseynîde Bûselik âğâz ide ine Pençgâhdan nermine Gerdâniyye karâr ide.” (Özçimi, 1989: 212)

Abdullahoğlu Hızır “Garîb Terkîbler” adını verdiği terkîbleri açıklarken, bunların bir makâmla bir âvâzeden oluştuklarını belirtmiştir. Bûselik Gerdâniye terkîbi de Bûselik makâmına Gerdâniye âvâzesinin eklenmesi ile oluşmuştur.

Belgede XV. yüzyılda makamlar (sayfa 114-122)