• Sonuç bulunamadı

4. GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE RUSYA ve TÜRKİYE’NİN TEMEL ÇATIŞMA

4.2. SSCB’nin Dağılmasından Sonra Kafkasya ve Orta Asya

4.2.1. Kafkasya’da Etnik Sorunlar ve Rus Siyaseti

4.2.1.1. Gürcistan’da Etnik Sorunlar ve Rus Siyaseti

4.2.1.1.1. Abhazya Sorunu

Gürcistan’da 3 Nisan 1989’da yaşanan olaylar nedeniyle görevinden istifa eden üst düzey yöneticiler ülkede komünist parti dışında yeni siyasal oluşumların temellerini attılar. Temmuz 1989’da beklenen oldu ve Rus destekli Abhaz-Gürcü gerginliği başladı.

Sovyetler döneminde Gürcistan’a bağlı özerk statüde olan Abhazya, SSCB’nin dağılmasından sonra Gürcistan’dan tek yanlı bağımsızlığını ilan etti.

Ağustos 1992’de Rusya’nın desteği ile Abhazların bağımsızlıklarını ilan etmeleri ve 200.000 Gürcü’yü Abhazya’yı terk etmeye zorlamaları üzerine ülkenin parçalanması gündeme gelince bir çıkış yolu olarak SSCB’nin son dışişleri bakanı Eduard Shevardnadze parlamento başkanlığına getirildi. Önceleri BDT’ye katılmayı reddeden ve Gürcistan’da Rus

askeri üslerine izin vermeyen Shevardnadze, birçok kere ölümle tehdit edildikten sonra, Gürcistan’ın BDT’ye katılmasına ve Rus askeri üslerine yeşil ışık yakmak zorunda kaldı.

Gürcü yönetiminin geri adımından kısa süre sonra ülkedeki iç çatışma ortamı birdenbire son buldu ve 4 Nisanda Gürcü-Abhaz ateşkes anlaşmasının imzalanabilmesi için ortam oluştu. BDT Ortak Barış Gücü adı altında 3000 Rus askeri ateşkesin devamlılığını sağlamak üzere bölgeye konuşlandı.

Abhazya’nın siyasi coğrafyadaki yeri bize etnik bölünmeye ilişkin belli başlı ip uçları veriyor. Abhazya, Gürcistan’ın kuzeyden Karadeniz’e çıkış noktasıdır. Rusya Abhaz ayrılıkçıları destekleyerek ve bölgenin Gürcistan’dan ayrılmasını büyük ölçüde gerçekleştirerek Abhazya’daki uzun Karadeniz kıyı şeridini kontrol etmekte ve Gürcistan’ın petrolü ihraç ettiği Poti, Supsa, Batum limanlarına yaklaşmış olmaktadır (COHEN,1996, s.7).

2000’de Abhazya sakinlerine Rus pasaportunun dağıtılması ve Rusya Federasyonu’nun Adler şehri ile Abhazya’nın başkenti Sohumkale arasında demiryolunun açılması nedeniyle Rus-Gürcü ilişkilerinde gerginlik yaşanmaktadır. Gürcistan’ın Abhazya’ya yönelik ekonomik-siyasi ambargoları da bu gerginliğin yeni halkasıdır.

Bununla birlikte Çeçen komando eğitim kamplarının Abhazya’dan idare edildiği yolunda söylentiler yayıldıkça Moskova Çeçenistan’ın müttefiki Abhazlara daha az destek vermeye başlamıştır.

Bunu yanı sıra 2004’te Gürcistan’da yapılan seçimleri Rusya’ya karşı Batı yanlısı aday Mihail Saakaşvili’nin, ardından Ukrayna’daki seçimlerde Batı yanlısı aday Yuşçenko’nun (biraz sıra dışı ama aynı yöntemlerle) seçilmesi Rusya’nın hakimiyet kurmak istediği bölgelerde yenilebileceğini göstermesi bakımından önemlidir. Bölge üzerine çalışan uzmanlar, Abhazya’nın da aynı rüzgardan etkilendiği görüşündedirler.

Öyle ki bu rüzgarlar 3 Ekim 2004’te yapılan Abhazya devlet başkanlığı seçimlerini beklenmedik bir adayın kazanmasına yol açmıştır. Devlet başkanlığı seçimlerini Rusya’nın desteklediği güçlü aday Raul Hacimba karşısında Sergey Bagapş’ın kazanması bu küçük ülkedeki dönüşümü ortaya koyması bakımından önemlidir. Sergey Bagapş, önceki “sıra dışı devrimler”in aksine Batı yanlısı (Gürcistan, ABD, AB) değildi. Seçimleri önemli kılan Abhaz halkının Rusya Federasyonu’nun gölgesinden ve yozlaşmış yönetimden kurtulmak istediğini açıkça ortaya koymasıdır.

Savaşa dönüşen mücadele her iki taraf arasındaki barış umutlarını büyük ölçüde tüketmiş, Abhazya’yı sosyal, ekonomik bir yıkımla karşı karşıya getirmişti; ancak Abhaz halkının değişim talebi sorunun çözümü için cılız da olsa bir umut ışığı veriyor.

Bütün bunlara ek olarak Gürcistan Devlet Başkanı Saakşvili’nin Gürcistan’ın Batı dünyası ile hızla bütünleşebilmesi için toprak bütünlüğünü tekrar sağlamak konusunda acele etmekte olduğu hatta Acaristan’ı merkezi yönetime bağlamayı başardığı ileri sürülmektedir. Bölgeyi kendisine bağlamak için dış dünyayla bağlantısını kesen Gürcistan, bölge halkını kazanmak için de çeşitli adımlar atmaktadır. Bu amaçla bölgenin Türkiye ile olan bağlantısını sınırlandırmış; ancak Rusya ile olan bağlantısına dokunulmamıştır. Saakaşvili’nin “biz karşılıklı anlayışla aramızdaki meseleyi halledebiliriz, bizim komşu ve kardeş olarak Abhaz halkından daha yakınımız yoktur” ifadeleri ve Gürcistan Başbakan’ı Zurab Jvaniya’nın hükümetin basın sekreterliğine Abhaz kökenli gazeteci Leyla Avidzba’yı ataması bölge halkını kazanmaya yönelik girişimlerdir. Böylece Rusya’nın “divide et impera” böl ve yönet politikasına karşı bölgede istikrar için gerekli olan birleşme umutlarını canlandıracak bir çok neden var elimizde.

Bunlara karşın henüz sevinmek için çok erken sayılır çünkü seçimlere Rus aday itiraz etmiş ve Abhazya genelinde seçimlerin yenilenmesi talebiyle Yüksek Mahkemeye başvurmuştur. Yüksek Seçim Kurulu mahkeme’nin kararını beklemeden Baagapş’ın seçimleri ilk turda %50,08 ile kazandığına hükmetmiştir.

Kararın ardından Bagapş, 6 Aralık 2004’te yemin ederek devlet başkanlığı koltuğuna oturacağını ilan ettiyse de 5 Aralıkta Sohum’da dört bombanın patlaması ve Hacimba taraftarlarının devlet başkanlığı sarayını işgal etmesi ile ipler gerilince Bagapş, yemin töreninden vazgeçmiş buna karşılık Hacimba da geri adım atarak devlet başkanlığından vazgeçtiğini açıklamıştı.

Bu arada adayı kazanamayan Rusya bölge ile arasındaki sınır kapılarının kapatılabileceğinin ve bölge ile Rusya arasındaki demir yolu ulaşımının durdurabileceği tehdidinde bulunuyordu. Aslında Türkiye ile olan çok küçük ölçekli ticareti göz ardı edilirse bölge için Rusya önemli ticaret ortağıdır. Rusya’ya ulaşımın durması ticaretin de tümüyle sona ermesi demektir. Böylece Moskova, Bagapş üzerinde baskı kurmak amacındaydı ve de başarılı oldu (ASLANLI, 2005(c), s.19).

Tarafların geri adım atmaları tansiyonu düşürmüş, Rusya Federasyonu Başsavcı yardımcısı Kolesnikov’un arabuluculuğu ile eski devlet başkanı Vladimir Ardzınba, Sergey Bagapş, Raul Hacimba arasında bir anlaşma imzalanmıştır. Anlaşmaya göre Bagapş, devlet başkanlığı için, Hacimba ise devlet başkan yarımcılığı için tek liste halinde seçime gideceklerdi.

14 Ocak 2005’te 12 Ocakta yapılmış olan seçimlerin sonuçları ilan edilmiştir. Buna göre, Bagapş devlet başkanlığını Hacimba ise başkan yardımcılığını garantilemiştir. Her ne kadar seçimler değişimi amaçlasa da Rusya Abhazya sorununa dahil olarak istediğinin tam karşılığı olamasa da onun bir eksiğini elde edebilmiştir. Aslında bu küçük ülkede yaşanan gelişmelerin gelecek açısından umut verici büyük anlamları vardır. Bu gelişmeler umut vericidir zira Buttanrı’nın da belirttiği gibi Gürcistan’daki sorunların çözümü Kafkasya’nın barış ve istikrar havzasına dönüşmesi açısından hayati önem taşımaktadır.

Aslanlı’ya göre yaşanan gelişmeler, 2005 için olmasa bile orta vadede Gürcistan’ın birleşeceğini gösteren işaretlerdir. Bununla birlikte Abhazya’daki seçimlerde yaşananlar, Rusya’nın bölge üzerinde kontrol mücadelesini uzunca bir süre bırakmayacağını ve Batı- Rusya arasında bölge üzerinde yaşanan kontrolü altına alma sürecinde Rusya’nın ancak yavaş yavaş geri adım atacağını ortaya koyması bakımından da önem taşımaktadır.

Kanbolat’a göre, 3 Ekimdeki seçimle başlayan süreç, özelde, değişim ve kimlik isteyen Abhaz halkının karşısında Rusya Federasyonu’nun Abhazya’da sonun başlangıcına geldiğini göstermektedir. Süreç işledikçe günden güne Abhazya’da Rusya’nın işgalci görünümü artacaktır. Şayet Gürcistan ve Ukrayna kalelerinin yitirilmesini Abhaz kalesinin de yitirilmesi (ki bunu zaman gösterecek) izlerse o zaman SSCB sonrası kurulan BDT için de sonun başlangıcına geldiği söylenebilecektir çünkü Gürcistan, Ukrayna ve Abhazya’daki gelişmeler ister istemez Azerbaycan, Ermenistan ve Orta Asya ülkelerini etkileyecektir (KANBOLAT, 2004, s.15).