• Sonuç bulunamadı

I. Genel Olarak

ABD hukukunda, satıcının, satılanın nitelikleri ve durumuna ilişkin olarak yaptığı bildirimler ile satılanda açıkça bildirilmemiş olsa bile bulunması gereken özellikleri düzenleyen hukuk kuralları ve ayrıca akdî nitelikteki ürün garantilerinin tamamının tek bir yapı ve başlık altında –garanti/tekeffül hukuku (‘warranty law’)-

263 Benjamin/Guest, s. 810.

264 SoGA m. 48A/3’te teslimden sonra ilk 6 ayda çıkacak ayıpların teslim tarihinde mevcut bulunduğunun varsayılacağına dair bir yasal karine vardır. İngiliz hukukunda bunu bir zorunlu garanti olarak değerlendirenler olmuşsa da, aslında sadece ispat yükünün ters çevrilmesi olarak kabul edilmelidir. Bkz. Benjamin/Guest, s. 644; ayrıca bkz. s. 807-808.

265 Benjamin/Guest, s. 806.

değerlendirildiği görülmektedir. Garanti hukukunun federal düzeyde ve eyaletler düzeyinde yasalar, idari nitelikli düzenlemeler ve yine federal mahkemeler ile eyalet mahkemelerinin vermiş olduğu sayısız karardan oluşan, karmaşık bir kurallar bütünü arz ettiği, ayrıca motorlu taşıtlar gibi bazı ürünlerin özel düzenlemeye konu edildiği anlaşılmaktadır266. Bu da eyaletten eyalete ve üründen ürüne değişen bir hukuk düzeni anlamına gelmektedir. Şüphesiz burada ABD garanti hukukunun tüm yönleriyle incelenmesi düşünülemez. Bu bakımdan incelememizi 1952 tarihli UCC model kanunu ve 1975 tarihli Magnuson Moss Act ile sınırlıyoruz.

II. UCC Model Kanunu

Daha önce de işaret ettiğimiz üzere, UCC, satım hukuku ve diğer ticaret hukuku konularına ilişkin model bir kanun olup, eyaletten eyalete değişiklik göstermektedir. UCC 1952’de yayımlandıktan sonra ABD’de tüm eyaletler tarafından –eyaletten eyalete değişen içeriklerle de olsa- kabul edilmiştir267.

Satım hukuku UCC’nin 2. maddesi altında yer alan yedi bölüm altında düzenlenmiş olup, satıcının, satılanın niteliklerine ilişkin bildirimleri (‘express warranty’= Türk hukukundaki ‘zikir ve vaad edilen vasıflar’a karşılık gelmektedir) ile açıkça bildirmese dahi satılanda bulunmasından sorumlu olduğu nitelikler (‘implied warranty’= Türk hukukundaki ‘lüzumlu vasıflar’a karşılık gelmektedir)

266 Bkz. Guarino, “USA”, Martin Kurer/Stefano Codoni/Klaus Günther/Forge Santiago Neves/Lawrence Teh (Ed.), Warranties and Disclaimers Limitation of Liability in Cosumer-Related Transactions, London 2002, içinde, s. 567.

267 Wharton, s. 39.

üçüncü bölüm altında düzenlenmiştir. UCC hem ticarî, hem tüketici satımlarında uygulanmaktadır268.

İngiliz hukukuna benzer şekilde ABD hukukunda satıcı, açıkça bildirmese bile, satılanın iki koşulu sağlamasından sorumlu tutulmuştur.

Bunlardan ilki (m. 2-314), satılanın ticarete elverişli (‘merchantable’) olmasıdır. Bu koşul, satılanın sıradan bir alıcının beklentisine uygun olmasını ifade etmektedir269. Bunun için satılanın, normalde o tanımlama ile satılan maldan ne bekleniyorsa o beklentiyi karşılaması gerekir. Bu koşul, kusur şartı aranmaksızın satıcının sorumluluğundadır ve ancak satıcının tacir olması halinde aranır270.

İkinci koşul ise (m. 2-315) satılanın belirli bir amaca uygunluğudur (‘fit for the particular purpose’). Şayet satıcı satım sözleşmesi kurulurken, “alcının satılanı belirli bir amaçla aldığını biliyorsa veya bilmesi gerekiyorsa”271 ve ayrıca alıcı da satıcının bu husustaki değerlendirmesine güvenmişse, satılanın belirtilen amaca uygun olması şartı aranmaktadır. İlkinden farklı olarak bu koşul, tacir olmasa da satıcının sorumluluğundadır.

268 Guarino, s. 570.

269 Guarino, s. 568.

270 Guarino, s. 570.

271 Yasada geçen ifade “seller … has reason to know of any particular purpose”dır.

Taraflar yukarıda sayılan iki koşulu da sözleşme ile değiştirebilirler (m. 2-316). Hatta tüketici satımlarında dahi açık ve anlaşılır olmak kaydıyla bu koşulların sınırlandırılmasına ve kaldırılmasına imkan verilmiştir.

Satıcının satılanın niteliklerine ve durumuna ilişkin bildirimlerinde (‘express warranty’) ise (2-313), bu bildirimlerin, ‘garanti’ ve ‘tekeffül’ ifadelerini içermese dahi, taraflar arasındaki sözleşme müzakeresine temel teşkil ettiği kabul edilmekte ve satıcı satılanın bildirime uygun olmamasından sorumlu tutulmaktadır. Buna karşın UCC övgü niteliğindeki beyanların bağlayıcı olmadığını belirtmektedir. Satıcının belirli bir duruma karşı herhangi bir giderim taahhüdünde bulunması halinde – onarım garantisi gibi- bu durumun gerçekleşmesi halinde satıcı açısından bu giderim yolunu ifa borcu doğmaktadır.

Satılanın gerek yasada belirtilen, gerekse satıcı tarafından bildirilen koşullara uygun olmaması halinde, alıcı zararlarının tazminini talep edebilir. İngiliz hukukunda olduğu gibi ABD hukukunda da asıl olan tazminatla giderim olduğu ve UCC’nin sınırlı hallerde aynen ifa taleplerine imkan verdiği belirtilmektedir272. Bununla birlikte UCC m. 2-719 giderim yolları hususunda tarafların farklı bir kararlaştırma yapabileceklerini, örneğin onarım yolunu öngörebileceklerini kabul etmektedir. Bu da büyük ölçüde standart garantilerle olmaktadır. Değinilen madde, tarafların öngördüğü giderim yolundan sonuç alınamaması halinde, yasada belirtilen giderim yollarının devreye gireceğini belirtmektedir.

272 Wharton, s. 49. İstisnai hallerden biri, m. 2-508’de düzenlenmiştir. Buna göre, alıcının satılanı reddetmesi halinde, henüz kararlaştırılan ifa zamanı geçmemişse, satıcı onarım yoluna gideceğini alıcıya bildirebilir.

III. Magnuson Moss Kanunu

1975 tarihli Magnuson Moss Act ile tüketici garantileri federal boyutta ‘ABD kanunlar külliyatı’nın273 15. başlığının (‘title’) 50. bölümünde (‘chapter’) on iki madde halinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

Yasa tüketicilere garanti verilmesini zorunlu tutmamakta, ancak verilecek garantilerde uyulması gereken koşuları belirlemektedir274. Garantinin açık olması, satış öncesinde incelenebilir olması gibi.

Yasa, garanti taahhüdünün, yazılı olması halinde, yasadan doğan hakların sınırlandırılmasına dair kayıtlar içeremeyeceğini belirtmekte, ancak garanti süresi açısından açık olmak kaydıyla makul sınırlamalara izin vermektedir.