• Sonuç bulunamadı

1.3. YABANCI HUKUK DÜZENLERİNDE KAMU DÜZENİ KAVRAMINA

1.3.1. AB Hukukunda Kamu Düzeni Kavramına Genel Bakış

1.3.1.2. AB İdare ve Ceza Hukuklarında Genel Olarak Kamu Düzeni

sahip bulunmaktadır. Üye devletlerce müştereken hükme bağlanan ve tüzük ve yönerge şeklinde ortaya çıkan kurallar da ikincil olarak idare hukuku açısından önem taşımaktadırlar. Bu bakımdan topluluk hukukunun iç hukuklara etkisi sorununun çözümü büyük önem taşımaktadır.Ayrıca üye devletlerce müşterek hukuka ilişkin görevlerin organizasyon, prosedür ve usul hukuku açısından ne şekilde yerine getirileceği ve topluluk hukukunun nasıl bir etkisinin olacağı da önem arz etmektedir.

192 Ünal ( AB ) s. 51.

Sadece üye devletlerin kendileri değil, aynı zamanda devletlerdeki merkezi ve ademi merkeziyetçi kurumları da topluluk hukuku ile bağlıdırlar. Bu kurumlar topluluk hukukunu, milli hukuklarını uygularken göz önünde bulundurmak zorundadırlar. Ancak Federal Almanya gibi federal şekilde organize olmuş devletler için federe devletlerin, federal devletin ve belediyelerin birbirlerinden bağımsız ve münferit yetkilerinin olduğu alanlarda bir takım problemlere karşılaşmak mümkündür. Bu durumlarda dahi üye devletlerin ilgili hukuk kurumlarının topluluk hukukuyla bağlılığı prensibi geçerliliğini korumaktadır. Bu prensip eyleme geçirildiği müddetçe pratik önemini devam ettirir. Ancak topluluğun çoğu zaman kendi normlarının ilgili üye devlet tarafından uygulanıp uygulanmadığı konusunda denetlemeyi sağlama olanağı bulunmamaktadır Topluluk bu konuda yalnızca tüzük ve yönerge çıkarabilmektedir. İhlallerin söz konusu olduğu durumlarda davalar sadece üye devletler aleyhine yürütülebilmektedir. Münferit kurumların sözleşme ihlali, o devlete isnat edilmektedir. Topluluğun bu durumda müdahale edebilmesi, sadece özel sözleşme ihlallerinin ihbar edilmesi durumlarında söz konusu olabilmektedir.

Yönergenin direkt ve açık olması hallerinde bireyler ilgili yönergenin zamanında hayata geçirilebilmesini, yönergeden çıkan hak ve menfaatleri devletten talep edebileceğine yönelik Avrupa Adalet Divanının kararları bulunmaktadır. Avrupa adalet Divanı tarafından topluluk kurallarına uyma yükümlülüğü esaslı bir şekilde sağlanabilmiştir. Divan yönergelerin hayata geçirilmesi konusunda “zararın tazmini mekanizması”nı araç olarak kullanmaktadır Bu mekanizmanın da işleyebilmesi için şu koşullar gerekmektedir.

* Yönerge zamanında hayata geçirilmelidir

* Yönerge bireye ilişkin bir takım subjektif hakları öngörmelidir.

* Yönergede bu hakların içeriği yeterince açıklığa kavuşturulmuş olmalıdır * Topluluk Anlaşmasının ihlali ile bireyin zararı arasında illiyet bağı bulunmalıdır.

Adalet Divanı zararı tazmin yükümlülüğünün milli hukuktan bağımsız Topluluk Hukukundan kaynaklandığını belitmiş ve sayılan bu 4 şartı da böylece tespit etmiştir.

Üye devletlerin kurumlarının yanı sıra iç hukukun da topluluk hukukuna uyumunun sağlanması gerekmektedir. Organlar topluluk hukukunu evleviyetle uygulamak durumundadırlar. İç hukukun topluluk hukuku ile uyuşmaması durumunda da iç hukuk kuralları uygulanmayacaktır.

Ayrıca topluluk hukuku idarenin çalışma usulleri ve organizasyonu konusunda da etkilidir. Üye devletlerin idareleri topluluk hukukunu icra etmen zorundadırlar. Topluluğun, uygulamanın usul ve tarzını belirlediği durumlarda da bu hükümlere uyulacaktır.

Ayrıca topluluk, üye devletlerin hukuklarının denkleştirilmesine ilişkin yönergeler çıkararak topluluk hukukunun icrasına ilişkin prosedüre doğrudan doğruya etkide bulunabilir. Bu şekilde kısmen de olsa yeknesak hukukun yaratılması temin edilmiş olmaktadır194.

Geleneksel olarak ceza ve ceza yargılama hukukunun üye devletlerin ulusal egemenliğinine keskin ifadesi olduğu ve bu iki hukuk dalının ilgili üye devletin münferit tasarrufunda olduğu kabul edilmektedir. Üye devletlerin imtina edememeleri nedeniyle topluluk bağımsız bir ceza ve yargılaması hukukuna sahip bulunmamaktadır.

Topluluğun düzenleme yetkisine sahip olmama durumu sadece ceza hukuku ile sınırlıdır. Topluluk kural koyma yetkisine sahip olmasa da bazen direkt olarak topluluk hukukunun milli ceza hukukuna etki ettiği de olmaktadır.

İdari ceza hukukunun şekillendirdiği İktisadi ceza hukuku eskiden beri topluluk hukuku tarafından düzenlenmektedir. Uygulama alanı da eskiden beri

rekabet hukukudur. Avrupa Konseyi Topluluk rekabet Hukuku’ nun oluşturulabilmesi için maksada uygun olan her türlü tüzük ve talimatname çıkarma konusunda tam olarak yetkilendirilmiştir. Buna dayanarak özellikle zorlama parası, ve hafif para cezasını içeren cezalar öngörülebilmektedir. 6.2.1962 tarihli Konsey 17 nolu Tüzükte de belirtildiği üzere tüzükteki bu tür normların ceza hukuku normları olmadığı belirtilmiştir.

Pek çok açıdan topluluk hukuku iç ceza hukukuna etki edebilmektedir. Bu etkinin olumlu ve olumsuz olmak üzere iki boyutu bulunmaktadır. Olumsuz etkisine göre, topluluğa üye devletlerin kanun koyucuları topluluk hukukuna aykırı ceza normu koyamazlar Bu bağlamda üye devletlerin kanun koyucuları ifrat derecesinde ağır cezalar öngörememektedirler. Yine milli hukuku uygulayan hakim de işlenilen suça oranla çok ağır cezalara hükmedememektedir. Bu açıdan oranlılık ilkesi kabul görmüştür. Aşırı ağır cezaların uygulanması oranlılık ilkesine aykırılığı gündeme getirirken temel hak ve özgürlüklerin ihlaline ya da malların serbestçe dolaşması serbestisine halel getirmiş olur. Olumlu etkisinde ise iç hukukta yargıç, mevcut olan milli ceza normlarını geniş yorumlayacaktır.

Topluluk Hukuku, topluluğun ekonomik menfaatlerinin korunması bağlamında tüm topluluk üyelerine her türlü dolandırıcılıkla mücadele için gerekli önlemleri alma hususunda yükümlülük yüklemiştir. Buna göre her devlet topluluk menfaatini zedeleyecek nitelikte olan dolandırıcılık eylemlerine, tıpkı kendi finansal menfaatine yönelik olan dolandırıcılık olaylarında aldığı tedbirlerin aynısını almakla mükelleftir.

Topluluk hukuku kaynaklarının iç hukuktaki bir takım yasalara yapmış olduğu atıflar da etkili olmaktadır. Bu atıflar sayesinde milli hukukun uygulama alanı doğrudan doğruya genişletilmiş olmaktadır.

Kısmen de olsa topluluk hukukunun ceza hukuklarına etkisinin olduğu söylenebilir. Yönergelerde , yönerge hükümlerinin uygulanmasını temin edici etkili yaptırımların bulunması durumlarında bu etki doğrudan doğruya olmaktadır.

Avrupa Adalet Divanı’nın milli hukuktaki herhangi bir ceza hukuku normunun topluluk hukuku ile bağdaşıp bağdaşmadığı hususunda denetlemeye tabi tuttuğunda, topluluk hukukunun dolaylı etkisi görülmektedir. Böyle bir durumda esasa ilişkin inceleme sırasında sadece topluluk hukuku yorumlanmaktadır. Fakat yapılan bu yorum, daha sonradan iç hukuktaki ceza normunun uygulanmasına dolaylı olarak bir etkide bulunmaktadır195.

1.3.2. Avrupa’da Bazı Milli Hukuklarda Kamu Düzeni Kavramına Genel