• Sonuç bulunamadı

5. AVRUPA BİRLİĞİ BÖLGESEL POLİTİKASI

5.5 AB Bölgesel Politika Uygulama İlkeleri

5.5.5 AB bölgesel politikası üye ülke örnekleri

AB kuruluşundan itibaren belirli dönemlerde yeni üye ülkelerin de birliğe katılmasıyla genişlemeye gitmiştir. Bu genişlemelerden en kapsamlısı 2004 yılında olmuş olup 10 yeni ülke eklenmiştir. Türkiye ile benzer sosyo ekonomik yapıda olan bu ülkelerin adaylığı ve üyelikleri sırasında atmış oldukları adımlar diğer aday ülkelere yön vermesi açısından oldukça önemlidir. Bu kapsamda Türkiye ile benzer yapıda olan bazı ülkeler incelenmiş ve ülkelere ilişkin veriler ve sonuçlar ele alınmıştır.

Macaristan

2004 yılında AB’ye katılan Macaristan, bölgesel politika konusundaki ilk adımlarını tarım politikaları üzerinden başlatmıştır. Bölgesel politikanın yürütülmesi görevi tarım ve çevre bakanlığına verilmiştir (Horváth 1998). 1996 yılında bölgesel kalkınma konusunda kanun çıkarılmış, ancak tüm koordinasyonun tek bir kurum üzerinden yürütülmesi bölgesel gelişme politikalarının oldukça yavaş ilerlemesine sebep olmuştur.

Ayrıca merkezi olarak dağıtılan kaynakların etkin bir şekilde kullanılması sağlanamamıştır (Horváth 1998). Gündem 2000 belgesi ile 2004 yılında AB’ye katılacak aday ülkelerin hangi fonlardan ne kadar kullanacağı belirlenmiştir.

Macaristan’ın mevcut durumu ile ülke olarak tüm bölgeleri ile hedef 1 kapsamında

87

olması sebebiyle yapısal fonlardan yararlanmıştır (Monasterolo 2007). 2003 yılında hazırlanan ulusal kalkınma planı ile yapısal fonların hangi konularda kullanılacağı belirlenmiştir (Monasterolo 2007). Bu konular şunlardır:

 Üretken sektörlerin rekabet edebilirliğinin artırılması

 İstihdam ve insan kaynakları gelişiminin artırılması

 Çevrenin korunması ve altyapının geliştirilmesi

 Bölgesel politikaya yönelik yerel olanakların güçlendirilmesi

Bu konulara ilişkin projelere yönelik olarak operasyonel programlar geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Uygulanan projelerden elde edilen sonuçlara göre gelişmiş bölgelerin, gelişmemiş bölgelere göre daha çok kaynaktan faydalandığı anlaşılmıştır (Monasterolo 2007). Bu durumun başlıca nedeni Macaristan’ın AB’ye rahatlıkla uyum sağlayacağı bölgeleri öncelikle desteklemesidir. Budapeşte ve sanayileşmiş bölgelerin dış bölgelerle yaptıkları ticaretin desteklenmesi sonucunda Macaristan’ın ekonomik yapısı güçlenmiş, ancak ülke içindeki bölgeler arasındaki dengesizlikler daha da artmıştır (Monasterolo 2007). Monasterolo çalışmasında, Macaristan içerisindeki bölgesel dengesizlik konusunda atılan adımların yetersiz olduğunu Almanya ile karşılaştırma yaparak vermiştir. Kıyaslama için Almanya’yı seçmesinin nedeni olarak bölgesel gelir dağılımının en adaletsiz ülke olduğunu çalışmasında belirtmiştir. Monasterolo, Almanya’da ki gelir dağılımı adaletsizliğinin bu kadar yüksek olmasının başlıca nedenini, sosyoekonomik olarak birbirinden oldukça farklı olan Batı ve Doğu Almanya’nın birleşmesi olarak vermiştir. Gelir dağılımdaki gelişmeler yıllara göre çizelge 5.21’de verilmiştir.

Çizelge 5.21 Macaristan en zengin ve fakir bölgeler arasındaki fark (Monasterolo 2007) Ülke En Zengin Bölge (2) En Fakir

Bölge (3)

(2)/(3) GSYH Oranı (1995)

(2)/(3) GSYH Oranı (2000)

(2)/(3) GSYH Oranı (2003) Macaristan Közep-Magyarország

Észak-Alfıld

2.02 2.40 2.45

Almanya Hamburg Dessau 2.88 2.83 2.60

88

Çizelge 5.21 incelendiğinde, 1995-2003 arası Macaristan’daki en zengin ve en fakir bölgeler arasındaki GSYH oranı artarken, Almanya’da azalma göstermektedir (Monasterolo 2007).

2004 yılında üye ülke olması ile birlikte Macaristan bölgesel politika konusunda daha ciddi adımlar atmaya başlamıştır. 2004-2006 dönemleri arasında bölgelerin ekonomik rekabet edebilirliklerini artırmaya yönelik altyapı çalışmaları ulusal programlarla finanse edilmiştir. Ayrıca diğer ülkelerle ile olan sınır ötesi işbirliği programları hazırlanmıştır. 2004-2006 dönemi için, yaklaşık 20 000 proje yapısal fonlar tarafından desteklenmiş ve bu projelerin sonunda yaklaşık 22 000 yeni iş alanı açılmış ve kadınların istihdama katılımı desteklenmiştir. Altyapı çalışmaları olarak tren yolu ve kara yolu altyapıları kuvvetlendirilmiştir. Çevre konusunda, yaklaşık 4 milyon kişinin içme suyu ve atık su sistemleri düzeltilmiştir (http://ec.europa.eu 2009c).

Atatorun (2011) Avrupa Birliği (AB) Bölgesel Politikası: Macaristan ve Türkiye Uygulamaları çalışmasında, Macaristan’ın AB bölgesel politikasına uyum kapsamında yapmış olduğu çalışmalar değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonuç kısmında Macaristan’ın bölgesel politika konusunda yaptığı çalışmaların sadece merkezi bakış açısı ile uygulanması, yerel idarelerin kapasitelerinin yetersiz olması sonucunda uyumun yetersiz kaldığı belirtilmiştir.

Macaristan, 2007-2013 döneminde bölgesel politika kapsamında yaklaşık 25 milyar € fon almıştır. Alınan fonlar ile, 1250 yeni işletme kurulmuş ve yaklaşık 75 000 kişiye istihdam sağlanmıştır. 2007-2013 dönemi ile Ar-Ge ve yenilik alanında yapılan projeler desteklenmiştir. 3500 KOBİ’ye Ar-Ge konusunda doğrudan yatırım desteği verilmiştir.

Ulaşım altyapısı konusunda, demir yolları ve kara yolları iyileştirilmiştir ve kentsel alanlarda yaşayan 4 milyon kişinin yaşam kalitesi artırılmıştır. İlgili dönemde kültürel turizme yönelik olarak Szombathely şehrinde restorasyon düzenlemeleri yapılmış ve kültür turizmine yönelik yeni iş alanları yaratılmıştır. İşsizlik konusunda oldukça problemi olan Kovács bölgesinde teknolojik gelişmeler ile bağlantılı olan sektörler için organize sanayi bölgesi oluşturulmuştur. Bölgenin bilgi işlem ve makine teçhizat altyapısı fonlar aracılığı ile finanse edilmiştir. Bu sayede bölgeye rekabet gücü yüksek

89

işletmeler çekilmiş ve yeni iş alanları yaratılarak istihdam sorununa çözüm sağlanmıştır.Sosyal projeler kapsamında, özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklara yönelik mesleki eğitim programları geliştirilmiş ve bu çocukların istihdama katılmaları sağlanmıştır (http://ec.europa.eu 2014d).

2014-2020 dönemi için Macaristan 7 alanda operasyonel program planlamıştır.

Planlanana programlar ile, işletmelerin küresel ekonomi içinde rekabet etme güçlerinin artırılması sağlanacaktır. Ayrıca akılcı büyüme, eğitim ve sosyal içerme politikaları ile istihdam artışı yaratılacaktır. Önceki dönemlerden farklı olarak 2014-2020 döneminde enerji ve kaynak verimliliği konusunda politikalar yürütülecektir. Yürütülecek politikaların yerel ve bölgesel kalkınma odaklı olması ana amaç olarak belirlenmiştir.

2014-2020 dönemi ayrılan fon miktarı yaklaşık 22 milyar € olup, 15 milyar €’luk kısmı az gelişmiş bölgelerin kalkınması için kullanılacaktır (http://ec.europa.eu 2014d).

Romanya

Romanya II. Dünya Savaşından 1989 yılına kadar komünist rejim ile yönetilmiştir.

Komünist rejimin yapısı gereği ekonomik faaliyetler merkezi planlama ile yürütülmüştür. Bölgesel olarak farklılıklar göz ardı edilmiştir. 1989 yılından sonra komünist rejimi yerini serbest ekonomi rejimine bırakmıştır. Bu durumun sonucunda Romanya’da bulunan 8 bölgenin arasındaki ekonomik ve sosyal farklılıklar ortaya çıkmıştır. Özellikle karlılık amacı gütmeyen verimsiz endüstrilerin bulunduğu bölgelerde liberal politikalar sonucunda işsizlik oranları yükselmiş, ekonomik büyüme yavaşlamıştır. Bu durum hiç şüphesiz Romanya için bölgesel farklılıkları giderecek atılımların yapılması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır (Bomher 2011).

1996 yılında başlayan PHARE (Poland and Hungary Action for the Restructuring of the Economy) programı ile Romanya bölgesel politika konusunda ilk adımları atmıştır.

Aynı yılda bölgesel politika ile ilgili kanun çıkartmış ve 8 ayrı bölgeyi NUTS sınıflamasına göre resmi olarak belirlemiştir. Bölgesel politika ile ilgili kanun 2004 yılından revize edilmiştir. 2000-2003 yılları arasında PHARE programı ile 38 proje yürütülmüştür. Yürütülen projeler başarı ile tamamlanmıştır. Proje konularının başında

90

kırsal ve tarımsal gelişmenin sağlanması ilk başta yer almaktadır. 2004-2006 arasında PHARE dışında SAPARD (Special Pre-Accession Programme for Agriculture and Rural Development) ve ISPA (Instrument for Structural Policies for Pre-Accession)’dan da yararlanılmıştır. Bu dönemde en çok fon ulaştırma ve enerji altyapı yatırımlarına aktarılmıştır (Bomher 2011).

2007 yılında üye ülke olan Romanya, AB bölgesel politika bütçesinden fon almaya başlamıştır. 2007-2013 döneminde yaklaşık 20 milyar € fon AB tarafından aktarılmıştır. İstihdam, KOBİ’lerin desteklenmesi, ulaştırma ve su yönetimi konusunda projeler uygulanmıştır (Radu ve Constantin 2008, http://ec.europa.eu 2014e).

Romanya’da fizik ve lazer üzerine yapılacak çalışmaları yönetmek amacı bölgesel bir araştırma merkezi kurulmuştur. Bu sayede AB üye ülkelerinde bu konuda çalışmak isteyen yatırımcılar bölgeye çekilmiştir. Ayrıca istihdam ve iş olanakları konusunda bölgesel eğitimler verilmiş ve iş hayatına atılacak genç nüfusa bölgelerine ve kapasitelerine uygun istihdam olanakları anlatılmıştır. Yeşil ulaşım projesi ile bölgesel ulaşımda çevre dostu altyapı ve ulaşım araçları kullanılmıştır. İçme suyu ve atık yönetimi konularında iki önemli şehirde altyapı yatırımları uygulanmaya koyulmuş ve bölgede yaşayanların hastalık riski azaltılarak ayrıca çevre koşullarının kalitesi yükseltilmiştir (http://ec.europa.eu 2014e).

Romanya 2007-2013 döneminde bölgesel politikanın yürütülmesi ile ilgili olarak oldukça zorluklar yaşamıştır. 2008 krizinin olduğu dönemde üye devletler tarafından uygulanan mali sıkılaştırma politikalarına rağmen, Romanya’ya AB tarafından fonların aktarılmaya devam edilmesi ve fonların etkin olarak kullanılmaması oldukça eleştirilmiştir. Eleştirilerin odak noktası olarak, Romanya ve birlik üye ülkeler arasında uçurum denilebilecek farklılıklarının olduğu ve bu farklılıkların azalmadığı, aynı zamanda kendi içinde bulunan bölgeler arasındaki eşitsizliğin giderilemediği vurgulanmıştır. Bu konuda yapılan uyarılar ile farklılıkları azaltmaya yönelik herhangi bir çalışma olmaması sonucunda, aktarılan fonların miktarı konusunda AK tarafından kısıtlama getirilmiş ve 2014-2020 dönemi için yaklaşık 40 milyar € fon ayrılmıştır.

91

Aktarılan fon miktarı her ne kadar 2007-2013 dönemine kıyasla fazla olsa da, beklenenin altında kalmıştır. (Constantin 2013).

Bulgaristan

1990’lı yılların başına kadar Romanya ile aynı siyasi ve ekonomik idare tipi ile yönetilmiş olan Bulgaristan, Doğu Bloğunun yıkılması ile birlikte ekonomik olarak liberalleşmeye hız vermiştir. Merkeze yakın bölgelerde hızlı liberalleşmenin etkisi zayıf olurken, az gelişmiş bölgelerde ise daha güçlü olmuştur ve bölgesel farklılıklar daha da artmıştır (Stoev 2011). 1996 yılına kadar IMF (Uluslararası Para Fonu) ve Dünya Bankası tarafından aktarılan fonlar ile ekonomide istikrar sağlanması ve bürokratik yapının düzeltilmesi yoluyla uluslararası yatırımcılar bölgeye çekilmeye çalışılsa da başarılı olunamamıştır (Monastiriotis 2008).

1997 yılında AB’ye adaylığı kabul edilen Bulgaristan, ISPA, SAPARD ve PHARE fonlarından yararlanmaya başlamıştır. Fakat 1997 yılında çıkan küresel ekonomik kriz bölgesel politika konusunda planlanan projelerin aksamasına yol açmıştır. 2000’li yılların başında ekonomik ve sosyal yapının daha düzgün hale getirilmesi için operasyonel programlar başlatılmıştır. Programların birinci önceliği dengeli büyüme olmuştur. Bölgelerin birbirleri ile uyumlu bir şekilde eşit düzeye getirilmesi amaçlanmıştır. Fakat bütçe kısıtları ve fonların yönetiminin başarılı olacak şekilde uygulanamamasından dolayı programlardan istenilen verim alınamamıştır. AB’nin mevzuata uyum baskıları ile birlikte. NUTS II düzeyinde bölgesel kalkınma ajanları kurulmuş ve fonların yönetimi ile ilgili olarak bölgelerin kurumsal kapasiteleri artırılmıştır. 2007 yılına kadar yürütülen çalışmalar kurumsal kapasitenin artırılmasını sağlamıştır, ancak bölgelerin sosyoekonomik yapılarında büyük değişiklikler yaşanmamıştır. Bu durumun başlıca nedeni olarak bölgeler arasındaki dengesizliklerin doğru bir şekilde ölçülememesi ve uygun politikaların ortaya konulamamasıdır (Monastiriotis 2008).

AB’ye üyeliği 2007 yılında gerçekleşen Bulgaristan, bölgesel politika konusunda birlik bütçesinden pay almaya başlamıştır.2007-2013 döneminde ulaştırma, eğitim ve çevre

92

konularında çeşitli projeler başarı ile tamamlanmıştır. Ulaştırma konusunda liman şehri olan Varna ile AB’nin ve Bulgaristan’ın iç kesimlerine olan bağlantı ile ilgili altyapı çalışmaları tamamlanmıştır. Böylece bölgenin ekonomik yapısı kuvvetlendirilmiş ve turizm ekonomisi oluşturulmuştur. Ayrıca bilgi teknolojileri konusunda oluşturulmuş olan araştırma merkezleri ile teknokentlerin kurulması sağlanmıştır. Genç nüfusa yönelik olarak bölgesel mesleki eğitim programları ile bölgeler içerisinde konularında uzman nüfus yaratılmıştır. Sofya’da yapılan su ve atık yönetimi konulu çevre projeleri ile bölgedeki yaşam standartları artırılarak AB’ye uyumlu çevre dostu bir kent yaratılmıştır (https://infoeuropa.eurocid.pt 2014f).

2014-2020 dönemi için bölgesel politika konusunda operasyonel programlar hazırlanmıştır. Ekonomik alanda Bulgaristan’ın ticari alanda rekabet edebilirliğini artırmaya yönelik projeler hazırlanmıştır. Ayrıca ulaştırma ağlarının çevre dostu hale getirilmesi, Ar-Ge faaliyetlerini 2020 hedeflerine uygun düzeye getirecek araştırma kurumlarının desteklenmesi ve kentsel gelişimin sağlanmasına yönelik projeler desteklenecektir. Bulgaristan’ın en büyük avantajı 2020 stratejisi kapsamında tüm bölgelerin desteklenecek olmasıdır. Böylece bölgelerin fon ihtiyacının büyük bölümü AB finansmanı sayesinde yapılacaktır (https://infoeuropa.eurocid.pt 2014f).

Çekya

Çekya bölgesel politika konusunda, diğer merkezi ve Doğu Avrupa ülkelerine benzer bir süreçten geçmiştir. Komünist rejim sonrası ani ekonomik liberalleşmenin sonuçlarından negatif yönden etkilenmiştir (Vajdová 2006). Bölgesel gelişme konusunda hızlı adımlar atılmış, 1992 yılında hazırlanan yeni anayasa ile birlikte bölgesel yönetimlerin kurulması ve merkezin yürütmekte olduğu bazı konuların yerel yönetimlere devredilmesi planlanmıştır. Ancak bu anayasanın dönemin hükümeti tarafından yürürlüğe girmesi ertelenmiştir. 1997 yılında Çekya’nın AB’ye üye olması için adaylığının kabul edilmesi ile AB tarafından yapılan baskılar sonucu, ertelenen anayasa düzenlemesi yürürlüğe girmiş ve bölgesel kalkınma konusunda yerel yönetim çalışmaları 2000 yılında başlamıştır. NUTS sınıflaması yürürlüğe konmuş ve yapısal fonlar NUTS sınıflamasına göre dağıtılmaya başlamıştır. Ayrıca 2001 yılında hazırlanan

93

ve 2004-2006 yılları arasını kapsayan ulusal kalkınma planında ISPA, PHARE ve SAPARD fonlarından hangi bölgelerin ne ölçüde yararlanacağı belirlenmiştir. Ulusal kalkınma planı üzerinde bölgeler ve merkezi yönetim arasında oldukça yoğun tartışmalar yaşanmıştır (Blazek 2001). Merkezi yönetim hangi konularda projeler üretileceğinin kendisi tarafından belirlenmesini, yerel yönetimler ise sorumluluğun kendilerinde olması gerektiğini istemişlerdir. AK tarafından da merkezi yönetim ve bölgeler arasında iş birliği şeklin de yürütülmesini tavsiye edilmiştir. Alınan nihai kararda fon aktarımının merkezden, fon yönetiminin ise bölgelerden yapılmasına karar verilmiştir. 2004-2006 döneminde alınan fonlar ile bölgelerin idari kapasiteleri artırılmış ve fon yönetimi konusunda bölgelerin deneyim kazanması sağlanmıştır (Baun ve Dan 2006).

2007 yılında AB’ye üye ülke olan Çekya, 2007-2013 dönemi fonlarından yararlanmaya hak kazanmıştır. İlgili dönemde Çekya yenilik ve nanoteknoloji konusunda bölgeleri desteklemiştir. Brno’da kurulan yenilik parkı ile bilişim, inşaat, biyoteknoloji vb. farklı konularda çalışan 60 firma desteklenmiş ve gelişmeleri konularında danışmanlık hizmeti verilmiştir. Yine Brno’da kurulan nanoteknoloji merkezi ile bölgeye yatırımcı çekilmesi yoluyla ekonomik büyüme sağlanmıştır. Ayrıca istihdam konusunda işsizliğin en yüksek olduğu Güney Bohemia bölgesinde yaşayan 25 yaşından küçük ve 50 yaşından büyük olan veya yeni üniversite mezunlarına iş olanağı sağlayacak bir proje yapılmış ve 160 kişinin 80’i istihdama kazandırılmıştır (http://ec.europa.eu 2014g).

2014-2020 döneminde 22 milyar € destek alacak olan Çekya, ulaştırma altyapısının iyileştirilmesi, işgücü sermayesinin eğitimlerle geliştirilmesi ve yenilik yapan KOBİ’lere araştırma desteği verilmesi konularında projeler hazırlamıştır (http://ec.europa.eu 2014g).

Polonya

Demografik ve coğrafi olarak Türkiye’ye benzeyen Polonya, AB bölgesel politikasına uyum sürecinde oldukça hızlı yol almıştır. 1990 yılında hazırlanan reform tasarısı ile birlikte merkezi yönetimin bazı yetkileri yerel yönetim birimlerine (gmina)

94

devredilmiştir. Gmina olarak tanımlanan şehirler sadece kendilerine ait politikaları üretmekte olup bölgesel düzeyde etkin değillerdir. Bu nedenden dolayı bölgesel politika kapsamında etkin rol alamamışlardır.

1998 yılında hazırlanan ikinci bir yasa tasarısı ile voyvodalık ve poviat isimli bölge yönetim birimleri idari sisteme eklenmiştir. Voyvodalıkların belirlenmesinde benzer ekonomik ve demografik yapıyı içeren bölgelerin bir araya getirilmeleri amaçlanmıştır.

Voyvodalık sistemi ile bölgelere kendilerini yönetme imkanı sağlanmıştır. Bölgesel politika konusunda yapılacak programların hazırlanması ve yürürlüğe konulmasında voyvodalıklar merkezden bağımsız olarak ama merkez adına karar alabilmektedirler.

Voyvodalıklar bölge içindeki dengesizliklerin giderilmesinde faydalı olmuş, ancak bölgeler arası dengesizliklerin giderilmesi konusunda yetersiz kalmışlardır (Churski 2010, http://www.espon-usespon.eu 2011j).

Mayıs 2004 yılına kadar AB aday ülke statüsünde olan Polonya’da, bölgesel politika konusunda ilk hedef olarak işsizlik oranı yüksek olan bölgelere odaklanmış ve istihdama yönelik programlar hazırlanmıştır. Hazırlanan programlar, ISPA ve PHARE tarafından finanse edilmiştir. Ayrıca 2001-2006 dönemi için ulusal kalkınma planı hazırlanmış ve 2000 yılında yürürlüğe konmuştur. 2004 yılı ile birlikte üye ülke konumuna gelen Polonya, bölgesel politika yapısal fonlarından doğrudan yararlanmaya başlamıştır. 2004-2007 yılları arası için yaklaşık 23 milyar € fon aktarılmıştır. Ayrılan fonlar ile yaklaşık 85 000 proje desteklenmiştir. Yapılan projelerin büyük bir kısmı altyapı yatırımlarına aktarılmıştır. Özellikle ulaştırma altyapısı desteklenmiş ve bölgelerin kendi aralarındaki ulaşımı sağlanıştır. Ayrıca KOBİ’lerin rekabet edebilirliklerini güçlendirmeye yönelik olarak hibe usulü ile finansal destek sağlanmıştır. Aynı dönemde, Polonya işletmelerin Ar-Ge yatırımlarını desteklemiştir.

Bu kapsamda araştırma laboratuarları kurulmuş, teknolojik gelişmeyi sağlayacak teknokentlerin temelleri atılmıştır. Kültür, turizm, sağlık ve eğitim kurumlarının modernize edilmesine yönelik projeler desteklenmiştir (http://ec.europa.eu 2009d).

2007-2013 döneminde, istihdam ve odaklı politikaların yanında büyüme odaklı politikalarda yürürlüğe konulmaya başlanmıştır. Ar-Ge alanında, bilimsel çalışmaları

95

yürütmeye yönelik olarak Aşağı Silesia bölgesinde yapılan teknolojik park biyoteknoloji ve nanoteknoloji üzerinde araştırmalar yürütmektedir. Yapılan park ile bölgede yeni iş alanları yaratılmış ve istihdam sağlanmıştır. Aynı dönemde yapılan 9500 mm’lik ulaşım ağı ile az gelişmiş bölgelerin, gelişmiş bölgelere erişimi sağlanmıştır. Yapılmış olan ulaşım ağı toplam nüfusun %90’ını kapsamaktadır. 2007-2013 döneminde uzun dönem işsizlik konusunda pilot çalışmalar yapılmıştır. Finlandiya tarafından uygulanmakta olan istihdam modeli kullanılmıştır. Warmińsko-Mazurskie bölgesinde test edilen modele göre, işgücünün özelliklerine uygun iş alanları bulunmuştur. Test edilen modele göre işgücü talebi ile işgücü arzı %80 oranında eşleştirilmiştir (http://ec.europa.eu 2009d).

Polonya 2014-2020 dönemi için bölgesel politika bütçesinden yaklaşık 78 milyar € fon alacaktır. 28 üye ülke içerisinde en büyük pay Polonya’ya aittir. Söz konusu dönem için 22 operasyonel program hazırlanmıştır. Desteklenmesi planlanan önceliklerin en başında modern bir altyapının oluşturulması gelmektedir. Altyapı yatırımları ulaşım, enerji ve bilgi işlem odaklı olacaktır. Ekonomik alanda yeniliklere açık, Ar-Ge odaklı, çevreye duyarlı, kaynak etkin bir iş çevresi yaratılması amaçlanmıştır. Ayrıca istihdama yönelik bir işgücü piyasasının oluşturulması için sosyal içermenin sağlanması ve eğitime önem verilmesi planlanmaktadır (http://ec.europa.eu 2014h).

Hırvatistan

2013 yılında AB’ye katılmış olan Hırvatistan, Yugoslavya’nın dağılması ile kurulan yeni bir ülkedir. 90’lı yılların başında yaşanan iç savaş sonrası yeniden yapılanma sürecine girmiş ve AB ile olan ilk ilişkileri başlamıştır. 1991-2000 yılları arasında insani yardım programı, 2001-2004 yılları arasında ise CARDS (Community Assistance for Reconstruction, Development and Stabilisation) programı ile AB fonlarından yararlanmıştır. CARDS programı ile Hırvatistan’ın sosyal ve ekonomik reformlarının yapılabilmesi ve AB’ye uyumunun en üst seviyede yapılabilmesi planlanmıştır.

2004 yılında adaylığı kabul edilen Hırvatistan, 2005 yılından başlayarak 2013 yılına kadar IPA kapsamına alınmıştır. 2013 yılında üye olan ülke IPA kapsamında aldığı

96

fonlar dışında AB bölgesel politikasından kaynaklı yeni fonları da kullanmaya başlamıştır (Puljiz ve Maleković 2013). 2009 yılında hazırlanmış olan bölgesel kalkınma kanunu ile bölgesel politika konusunda yeni perspektif oluşturulmuştur.

Oluşturulan bölgesel kalkınma stratejisi ile merkezi ve yerel kurum kuruluşların görev paylaşımı belirlenmiş ve kurumsal kapasitenin artırılması için projeler başlatılmıştır.

Bölgesel politika ile ilgili objektif sosyoekonomik göstergeler belirlenmiş ve böylece hangi bölgelerin desteklenmesi gerektiği ortaya çıkarılmıştır (Đulabić ve Manojlović 2011).

Hırvatistan ulusal kurumları, yürüttüğü IPA projeleri ile AB fonlarının yönetimi konusunda oldukça deneyim kazanmıştır. Bölgesel ve yerel paydaşlar, ulaştırma, çevre, Ar-Ge ve AB müktesebatına uyum konularında çeşitli çalışmalar yürütmüşlerdir. Çevre konusunda Kastijun ve Marišćina bölgelerinde atık yönetim tesisleri, ayrıca farklı dört ayrı bölgede su temini ve arıtma tesisleri kurulmuştur. Bu sayede az gelişmiş bölgelerin su kalitesi artırılmıştır (http://ec.europa.eu 2014i).

Bölgesel politika kapsamında, Zagreb Üniversitesinde kurulan biyoteknoloji merkezi ilgili küçük ve büyük iş çevrelerine araştırma ve deney konularında destek vermiştir. Bu destekler sonucunda Hırvatistan bulunduğu çevrede biyoteknoloji konusunda uzman bir ülke haline gelmiştir (http://ec.europa.eu 2014i).

Ulaştırma konusunda Zagreb merkez tren istasyonu geliştirilmiş ve yenilenmiştir.

Bölgeler ile merkez arasındaki ulaşım imkanı daha da hızlanarak, yerel bölgelerde yaşayanlar ile firmaların gelişmiş bölgelere erişim imkanı sağlanmıştır. Hırvatistan komşu ülkeler ile yapmış olduğu sınırlar arası işbirliği projeleri ile üye ülkelere ve balkan ülkeleri ile ticaret ağında lojistik avantaj sağlamıştır. Hırvatistan ayrıca Tuna projesinde aktif rol almaktadır (http://ec.europa.eu 2014i).

97 Sırbistan

Yugoslavya’nın parçalanması ile birlikte ortaya çıkan iç savaş döneminde hem ülke geneli hem de bölgesel olarak oldukça zayıflayan Sırbistan bölgesel politika konusuna oldukça önem vermektedir. 1990’lı yılların başlarında Yugoslavya’nın dağılması ile kurulan Sırbistan, merkezi planlama ile yürütülen ekonomik faaliyetlerini yerel düzeye yayma konusunda yapılan çalışmalara hız kazandırmıştır. 2009 yılında üye adaylığının kabul edilmesi ile bölgesel politika konusunda yürütülen çalışmalar AB müktesebatına uyum baskısı altına girmiş ve çeşitli yasal düzenlemeler yapılmıştır. Bu bağlamda hazırlanan bölgesel kalkınma stratejisi belgesi ile hangi alanlarda bölgesel kalkınmanın destekleneceği ve sorumlu kuruluşları belirlenmiştir. AB kapsamında alınan fonların kullanımı konusunda yapılacak adımları belirleyen bölgesel kalkınma fonları programı belgesi, bölgesel politika ile ilgili olarak hazırlanan projelerin belirli bir plan çerçevesinde hangi kaynaktan ne kadar süre ile hangi bölge için kullanılacağını belirtmiştir (Ðurić vd. 2011).

Sırbistan bölgesel politika konusunda yürüteceği projeleri için IPA kapsamında fon kullanmaktadır. IPA çerçevesine kurumların kapasitesinin artırılması, sınır ötesi işbirliği, bölgesel ve kırsal gelişme konularında projeler üretilmiştir (Ðurić, Ivanović, Balaban 2011).

AB ülkelerinin bölgesel uyum politikasına uyum kapsamında yapılan çalışmalara yönelik olarak, Türkiye’de bazı çalışmalar yapılmıştır. Yapılan çalışmalar incelenmiş ve elde edilen bulgular çalışma ayrımında verilmiştir.

Yanık (2011) Regional Policy of The European Union and Cases of Two Mediterranean Countries: Spain and Greece isimli çalışmasında, bölgesel politikaya uyum konusunda İspanya ve Yunanistan tarafından çalışmalar incelenmiştir. Çalışma kapsamında İspanya ve Yunanistan kişi başına düşen GSYİH, altyapı hizmetleri, işsizlik oranları ve eğitim alanlarındaki bölgesel politikanın etkinliği açısından incelenmiştir. Çalışma sonucunda bölgesel politikanın merkezi yönetim tarafından uygulandığı Yunanistan’da tam olarak

98

istenilen sonuçlara varılmamasına karşın politikanın büyük oranda bölgeler tarafından yönetildiği İspanya’da daha etkin sonuçlar elde edildiği görülmüştür.

Telci (2012) Avrupa Birliği’nde Bölgesel Politika ve Bölgeler Arası Dengesizlik:

Belçika Örneği isimli çalışmasında, bölgesel politika uygulamasının Belçika’da ki bölgesel farklılıkları derinleştirdiğini belirtmiştir. Politika kapsamında AB’den alınan mali fonların büyük kısmının hedef olarak bölgelerin rekabet edebilirlikleri ve inovasyon üzerine dağıtılması sonucunda, ticari anlamda faaliyet gösteren zengin bölgelerin, kırsal alana göre daha fazla faydalandığını ve bu durumun ülkedeki bölgesel farklılıkları daha da büyüttüğünü belirtmiştir.

99