• Sonuç bulunamadı

Ceza Ġnfaz TeĢkilatı ile ilgili 5397 sayılı Kanun‟da herhangi bir ibare geçmese de önleme amaçlı denetleme yapma yetkisi verilmelidir. Ceza evinde bulunan mahkûmlar için ziyaretçi ile görüĢmeler çok önemlidir. Ancak bu durum yabancı uyruklu mahkûmlar için pek mümkün görülmemektedir. Bunların telefonla görüĢmesi onlar için büyük bir ihtiyaçtır. Aynı zamanda bazı mahkûmlar kendilerini yazılı ifadeden çok sözlü olarak ifade etmekte daha rahat hissetmektedirler. Hükümlünün dıĢ dünyadan soyutlanmasını en aza indirgemek için telefon görüĢmelerinin büyük önemi bulunmaktadır316

.

Hükümlülerin, telefonla görüĢme hakları 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Ġnfazı Hakkındaki Kanunun 66. maddesinde düzenlenmiĢtir. Söz konusu maddenin birinci fıkrasında kapalı ceza infaz kurumlarındaki hükümlülerin, Ceza Ġnfaz Kurumlarının Yönetimi Ġle Ġlgili Tüzükte belirlenen esas ve usullere göre idarenin kontrolündeki ücretli telefonlar ile görüĢme yapabileceklerine yer verilmiĢtir. Ayrıca yapılan bu telefon görüĢmelerinin idarece dinleneceği ve kayıt altına alınacağı belirtilmektedir. Belirtmek gerekir ki buradaki telefonların dinlenmesi adli amaçlı dinlemeden ziyade önleme amaçlı dinleme olmaktadır. Dolayısıyla Ceza Ġnfaz TeĢkilatındaki bu maddeye istinaden önleme amaçlı dinlemelerin yapılması mümkün bulunmaktadır. Telefon dinlemelerin esas ve usulleri Ceza Ġnfaz Kurumlarının Yönetimi Ġle Ġlgili Tüzüğün 88. maddesinde düzenlenmektedir317

.

314

KOYUNCU, Tuğçe, Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan ĠletiĢimin Denetlenmesi, Hukuk Gündemi Dergisi, Ankara -Ağustos 2005, S.2, s. 79.

315 ERYILMAZ, s. 65.

316 DEMĠRBAġ, Timur, Ġnfaz Hukuku, Ankara 2008, s. 244.

317 Telefonla GörüĢme Hakkı Madde 88 - (4) Kapalı kurumlarda bulunan hükümlülerin, bu maddede

belirtilen yakınları ile yaptığı telefon görüĢmeleri, idare tarafından dinlenir ve elektronik aletler ile kayda alınır.

Cezaevindeki kiĢiler incelendiğinde, diğerlerinden farklı olarak buradaki kiĢiler hüküm giyen kiĢilerdir. Dolayısıyla bunların rahat hareket ederek suç iĢleme imkânının az olduğu ve önleme amaçlı denetlemeye gerek bulunmadığı söylenebilir. Ancak Ģu husus, göz ardı edilmemelidir ki, özellikle örgütlü suçlardan mahkûm olan hükümlüler diğer örgüt üyeleriyle telefonla konuĢarak suç iĢleyebilmekte veya suç kararlarını kuvvetlendirebilmektedirler. Ceza evindeki hükümlülerin azmettirme ve yardımda bulunma gibi iĢtirak Ģekillerinde suçları iĢleyebilmeleri mümkündür. Kanaatimizce ceza infaz teĢkilatının da, bu suçların önlenmesi amacıyla iletiĢimin denetlenmesi tedbirine baĢvurabilmelidirler.

SONUÇ

Ceza Muhakemesinde amaç maddi gerçeğin araĢtırılmasıdır. Maddi gerçeğe ulaĢmak için bütün yolların denenmesi hukukun kabul edemeyeceği bir durum teĢkil etmektedir. Özellikle bireylerin onuru, özel hayatı için hukukun özellikle de ceza muhakemesi hukukunun temel ilkeleri göz ardı edilmemelidir. Böyle yapıldığı sürece insan hakları ihlallerine yol açmadan maddi gerçeğe ulaĢılabilecek, adalet yerine getirilecek, bu sayede hukuk barıĢı sağlanacak ve ceza muhakemesinin de ulaĢmaya çalıĢtığı hedef gerçekleĢtirilmiĢ olacaktır318

.

Özel hayat, bireyin kiĢilik haklarından birisini oluĢturmaktadır. BaĢkalarının müdahalesinden uzak bir hayat yaĢayabilmek için bu alana yapılan müdahalelerin önlenmesi gerekecektir. Bunu gerçekleĢtirmek için de, Anayasanın 20. Maddesi konulmuĢ ve bireyin özel hayatı ve aile hayatı korunma altına alınmıĢtır. Bireyin özel hayatı, kamuya açık alan, özel yaĢam alanı ve gizli yaĢam alanı olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Bireyin topluma katılması ve toplumdaki diğer bireylerle paylaĢtığı yaĢam alanı, kamuya açık alanı oluĢturmaktadır. Bireyin sadece kendisine yakın olan kiĢilerle paylaĢtığı alan, özel yaĢam alanını oluĢtururken, toplumdaki diğer bütün bireylerin bilgisinden uzak tuttuğu ve baĢkalarının öğrenmesini istemediği alan, gizli yaĢam alanını oluĢturmaktadır.

Bireyin özel hayatına yapılan müdahaleleri önlemek amacıyla birtakım suçlar ve yaptırımlar düzenlenmiĢtir. KiĢiler arasındaki konuĢmaların dinlenmesi ve kayda alınmasında, haberleĢmenin gizliliğini ihlalde ve özel hayatın gizliliğini ihlalde Türk Ceza Kanunu‟nun ilgili hükümleri uygulanarak faillerin cezalandırılması cihetine gidilecek ve bireyler, özel hayatlarına müdahale olmaksızın güven içinde yaĢayacaklardır.

Özel hayat, iç hukukta korunma altına alındığı gibi, uluslar arası sözleĢmeler ile de korunma altına alınmıĢtır. ĠHAS md. 8 bu konuya ayrılmıĢtır. Maddenin ilk fıkrasında kiĢilerin özel hayatlarına, aile hayatlarına ve haberleĢme hürriyetlerine saygı üzerinde durulmuĢ, ikinci fıkrada ise özel hayata bazı hallerde müdahale edilebileceği üzerinde durulmuĢtur. Bu müdahalenin sınırını da demokratik toplumun gereklerinin oluĢturduğu belirtilmiĢtir.

318

ÖZTÜK, Bahri / TEZCAN, DurmuĢ /ERDEM, Mustafa Ruhan, Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara 2010, s.33

Telekomünikasyon yoluyla iletiĢimin denetlenmesi tedbiri, biranda ortaya çıkmamıĢtır. Bazı insan hakları ihlalleri yaĢanmıĢ daha sonraki süreçte de yasal düzenlemeler oluĢturulmuĢtur. Ġngiltere‟de yaĢanan 1984 tarihli Malone kararı bu konuda güzel bir emsal teĢkil etmektedir. Zira AĠHM bu kararında yasal düzenleme oluĢturulmaksızın dinleme yapıldığı için Ġngiltere‟nin SözleĢme‟nin 8. maddesini ihlal ettiği sonucuna vararak ülkeyi mahkûm etmiĢtir. Ġngiltere de akabinde yasal düzenlemesini oluĢturmuĢtur. AĠHM‟nin 2005 yılında Mehmet ġirin Ağaoğlu davasında da yasal düzenleme bulunmadan dinleme yapıldığı gerekçesiyle Türkiye‟yi mahkûm etmiĢtir.

Türk Hukuku‟nda iletiĢimin denetlenmesi tedbirinin, 1999 yılı öncesinde yasal düzenlemesi bulunmamaktaydı. Bu tarihten önceki denetlemeler 1412 sayılı CMUK md. 91-92 geniĢ yorumlanarak uygulanmaktaydı. Mülga CMUK md. 91/2‟de “ve sair mersule” kelimesi ile telefon dinleme yapılabiliyordu. 1999 yılına gelindiğinde 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu çıkarılmıĢtır. Bu Kanunla Türk Hukuku‟na ilk defa iletiĢimin denetlenmesi tedbiri yasal olarak girmiĢtir. 2005 yılında 5271 sayılı CMK md. 135 ile adli amaçlı iletiĢimin denetlenmesinin yasal çerçevesi oluĢturulmuĢtur. Önleme amaçlı denetlemelerin yasal çerçevesi ise yine 2005 yılında çıkarılan 5397 sayılı Kanunla oluĢturulmuĢtur. 5397 sayılı Kanunla Emniyet, Jandarma ve Milli Ġstihbarat TeĢkilatı kanunlarına madde serpiĢtirilmek suretiyle bu kurumların önleme amaçlı iletiĢimin denetlenmesinin yasal dayanağı oluĢturulmuĢtur.

CMK md. 135 ile adli amaçlı iletiĢimin denetlenmesi dört çeĢit olarak yapılmaktadır. Bunlar, iletiĢimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi ve mobil telefon yerinin tespiti Ģeklinde olmaktadır. ĠletiĢimin içeriğine müdahale etmeden iletiĢim araçlarının diğer iletiĢim araçlarıyla kurduğu iletiĢime iliĢkin, arama, aranma, yer bilgisi ve kimlik bilgisinin tespit edilmesine yönelik iĢlemler iletiĢim tespitini oluĢturmaktadır. Telli yada telsiz telefonla veya internet üzerinden yapılan konuĢmaların dinlenmesi, iletiĢimin dinlenmesini oluĢtururken, iletiĢimin denetlenmesi tedbiri için yetkili olan kiĢinin kayıt cihazı kullanarak iletiĢimi kayıt altına alması, kayda alma iĢlemini oluĢturmaktadır. Bir Ģebekede haberleĢmenin iletimi veya faturalama amacıyla iĢlenen veriyi değerlendirme iĢlemi de sinyal bilgilerinin değerlendirilmesini oluĢturmaktadır. Önleme amaçlı denetlemede olmayan bir tür daha vardır ki, o da mobil telefon yerinin tespitidir. Bu tedbirle güdülen amaç delil elde etmek olmayıp, Ģüpheli veya sanığın yakalanması için bulunduğu yerin tespit edilmesidir.

Adli amaçlı iletiĢimin denetlenmesi tedbiri için, suç için yürütülen bir soruĢturma veya bir ceza kovuĢturmasının bulunması Ģeklinde bir önĢart öngörülmüĢtür. Ayrıca tedbirde suçlar için öngörülen cezaların ağırlığı baz alınmamıĢ, birtakım suçlar liste halinde sayılarak sadece o suçlarla ilgili olarak uygulanacağı belirtilmiĢtir. Suçun iĢlendiğine iliĢkin kuvvetli Ģüphenin bulunması ve baĢka suretle delil elde etme imkânının olmaması, bu tedbir için aranan diğer önemli Ģartlardır.

Tedbir kararını verme yetkisi hâkimin tekelinde bulunmaktadır. Gecikmesinde sakınca olan hallerde Cumhuriyet savcısı da hâkim onayından geçmek Ģartıyla karar verebilmektedir. Buradaki yetkili hâkim, ceza hâkimi olmaktadır. Hukuk hâkimlerinin böyle bir yetkisi bulunmamaktadır.

Gizli soruĢturma tedbirlerinden biri olan iletiĢimin denetlenmesi tedbiri, savcı ve emrindeki adli kolluk tarafından yerine getirilmektedir. Tedbirin süresi, örgütlü suçlar haricinde en fazla üç süre ile verilebilmekte, bir defaya mahsus olmak üzere ek üç aylık bir süre ile arttırılabilmektedir. Örgütlü suçlar için, diğer suçlarda öngörülen maksimum altı aylık sürenin yetersiz olduğu sonucuna varılmıĢtır. 5353 sayılı Kanun md. 17 ile örgütün faaliyeti çerçevesinde iĢlenen suçlarla ilgili gerekli görülmesi halinde, hâkimin bir aydan fazla olmamak Ģartıyla süreyi ilânihaye uzatabilecektir.

Söz konusu tedbir, Ģüpheli veya sanık hakkında uygulanmaktadır. ġüpheli veya sanıkla tanıklıktan çekinme hakkına sahip olanlar arasındaki iletiĢim CMK md. 135/2‟nin açık hükmü karĢısında kayda alınamayacaktır. Kayda alma iĢlemi gerçekleĢtirilmiĢ ve daha sonra iletiĢimin bu kiĢiler arasında gerçekleĢtiği ortaya çıkmıĢsa, bu kayıtlar derhal yok edilecektir. O zamana kadar elde edilen deliller de mahkeme de değerlendirmeye esas alınamayacaktır.

ġüpheli veya sanığın mahkemede savunmasını yapan müdafide, iletiĢimi denetlenemeyecek kiĢilerdendir. Ancak müdafiin, Ģüpheli veya sanık konumunda olması müdafii iletiĢimin denetlenmesi kapsamı içerisine dâhil edecektir. Hâkimler ve savcılar, avukatlar, milletvekilleri, Yargıtay üyeleri gibi denetimi özel usule tabi kiĢiler bakımından tedbirin uygulanacağına iliĢkin CMK‟da açık bir düzenleme bulunmamaktadır. ġartlar mevcut olduğu sürece bu kiĢiler hakkında da iletiĢimin denetlenmesi uygulanabilecektir. Adli amaçlı iletiĢimin denetlenmesi tedbiri, sürenin bitmesi, suçun aydınlatılması ya da suçlunun ortaya çıkarılması, soruĢturmanın sonuçlanması, kararın uygulanması sırasında

Ģüpheli hakkında kovuĢturmaya yer olmadığına dair kararın verilmesi, CMK md. 135/1‟e göre hâkim onayının alınmaması, tedbirin uygulanmasına iliĢkin koĢullardan birinin ortadan kalkması Ģekillerinden birisinin gerçekleĢmesiyle son bulmaktadır. Sona erme iĢlemi gerçekleĢtikten sonra 10 gün içerisinde Cumhuriyet savcısı gözetiminde yok edilerek bir tutanakla bu iĢlemler kayıt altına alınacaktır. Sonraki aĢamada ise tedbirle ilgili kanuni haklarını da kullanmaları amacıyla tedbir uygulanan kiĢilere bildirim yapılacaktır.

ĠletiĢimin denetlenmesi elde edilen deliller ancak hukuka uygun olduğu sürece kullanılabilecek ve yargılama da değerlendirilebilecektir. Tedbirin uygulandığı sırada suçla ilgili olmayan baĢka bir suçun iĢlendiği tespit edilmiĢse, tespit edilen suçun tesadüfen elde edilen delil mahiyetini alabilmesi için katalog suçlardan birisine girmesi gerekecektir.

Mevcut düzenlemede, 5397 sayılı Kanunla önleme amaçlı iletiĢimin denetlenmesi yapılmaktadır. Önleme amaçlı iletiĢimin denetlenmesi tedbiri, iletiĢimin tespiti, dinlenmesi ve kaydedilmesi ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi Ģeklinde üç türden oluĢmaktadır. Mobil telefonun yerinin tespiti burada yer almamaktadır. Zira burada iĢlenmiĢ olan bir suç için aranan Ģüpheli veya sanık Ģeklinde kiĢiler bulunmamaktadır.

Önleme amaçlı olarak yapılan bu tedbirde, katalog suç kriteri esas alınmıĢ, bu suçlarda CMK md. 250‟de belirtilen suçlardan oluĢturulmuĢtur. Ancak MĠT için katalog suçların benimsenmediği görülmüĢtür. Bu tedbirde de karar verme yetkisi hâkimin tekelindedir. Yetkili hâkim, CMK md. 250‟de belirtilen ağır ceza mahkemesi üyeleridir. Bu tedbirde adli amaçlı denetlemeden farklı olarak, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yazılı emir verebilecek Emniyette, Jandarmada ve MĠT‟de baĢkan veya müsteĢar bulunmaktadır. Ancak verilen bu kararların hâkimin onayından geçmesi bir zorunluluktur. Sürenin, örgütlü suçlar hariç en fazla üç ay verilebileceği, bu süreninde uzatma süresinin maksimum üç defa uzatılabileceği 5397 sayılı Kanun‟un ilk maddesinde belirtilmiĢtir. Örgütlü suçlar içinse ek sürenin üç aydan fazla olmamak üzere ilânihaye uzatılabileceği düzenlenmiĢtir.

Önleme amaçlı iletiĢimin denetlenmesi sona erdikten sonra ilgiliye bildirim yapılmamakta ve elde edilen deliller sadece suçun iĢlenmesinin önlenmesi amacıyla kullanılabilmektedir. BaĢka suretle delil elde imkânı olsa bile bu tedbir uygulanabilmektedir. Zira önleme denetlenmesinde bu Ģarta yer verilmemiĢtir.

5397 sayılı Kanunla, hem adli amaçlı iletiĢimin denetlenmesine hem de önleme amaçlı iletiĢimin denetlenmesine yeknesaklık sağlamak amacıyla, tek bir merkezden yürütmekle görevli Telekomünikasyon ĠletiĢim BaĢkanlığı oluĢturulmuĢtur. TĠB iletiĢimin denetlenmesini yapmamakta sadece arada bir vasıta görevi üstlenmektedir. 5397 sayılı Kanunla önleme amaçlı iletiĢimi denetlemekle görevli üç kurum öngörülmüĢtür. Bunlar Emniyet TeĢkilatı, bunun görev sahası dıĢında kalan alanlarda Jandarma TeĢkilatı ve son olarak Milli Ġstihbarat TeĢkilatıdır.

Adli amaçlı denetlemede, baĢvuracağımız madde CMK 135‟tir. Burada tedbir, Ģüpheli veya sanık hakkında kuvvetli suç Ģüphesi olan hallerde ve ancak katalogda belirtilen suçlara iliĢkin olarak hâkim kararıyla uygulanabilmektedir. Katalogda yer alan suçlara, teknolojinin, bilimin geliĢmesiyle yeni suç tipleri ortaya çıkacak ve ekleme yapılması kaçınılmaz olacaktır. Ancak bu değiĢiklikler yapılırken denge iyi kurulmalı ve mümkün olduğunca yaptırımı ağır olan suçlar eklenmelidir. Gizli soruĢturma tedbirlerinden olan bu tedbirin mukayeseli hukukta olduğu gibi hâkim kararına istinaden verilmesi, gecikmesinde sakınca olan hallerde savcının da bu tedbire hâkim onayından geçme Ģartıyla baĢvurabilmesi buna karĢılık kolluğun bu tedbire hâkim onayı olsa dahi bu tedbire baĢvurma yetkisinin olmaması yerinde bir düzenleme olmuĢtur.

Ülkemizde de 06.12.2005 yılındaki Mehmet ġirin AĞAOĞLU-Türkiye davasında hükümetin geniĢletici yorum yaparak bu tedbire baĢvurduğunu ve Türkiye‟nin haberleĢme hürriyetini ihlal ettiğini dolayısıyla da Türkiye‟yi mahkûm ettiğini görmüĢ bulunmaktayız. Adli amaçlı dinlemelerin, her ne kadar yasal zemine kavuĢturulması önemli bir husus arz etse de bunu uygulayacak olan Yargı mensuplarına, kolluk kuvvetlerine büyük görev düĢmektedir. Büyük bir gizlilik ve titizlik içerisinde yürütülmesinin, bu bilgilerin basına sızmasının önemli hak ihlallerine sebep olacağının unutulmamasının ve son derece dikkatli ve özenli bir Ģekilde hareket edilmesinin, gerektiği kanaatindeyiz.

Adli amaçlı iletiĢimin denetlenmesi tedbirine iliĢkin tartıĢılan bir husus, sürenin ne zaman baĢlayacağı konusunda olmaktadır. Bu kanunun uygulanmasına yönelik çıkarılan yönetmelikte sürenin baĢlangıcı konusunda kararın BaĢkanlıkta sisteme tanıtıldığı andan itibaren baĢlayacağı düzenlenmekteydi ancak DanıĢtay bu maddenin yürütülmesinin durdurulmasına karar vermiĢtir. DanıĢtay‟ın vermiĢ olduğu karara katılmak gerekecektir. Zira kanunla düzenlenmesi gereken bir konu yönetmelikle düzenlenmiĢtir. Bu konunun CMK 135/3‟e eklenmesi daha yerinde bir düzenleme olacağı kanaatindeyiz. Sürenin

baĢlangıcı konusunda doktrinin katıldığı çoğunluk görüĢ, hâkimin vermiĢ olduğu kararın baĢlangıç anı olduğudur.

CMK md. 137/4‟te tespit ve dinlemeye iliĢkin kayıtların yok edilmesi halinde soruĢturma evresinin bitiminden itibaren, en geç onbeĢ gün içinde, Cumhuriyet BaĢsavcılığı, tedbirin nedeni, kapsamı, süresi ve sonucu hakkında ilgilisine yazılı olarak bilgi vereceğini belirtmektedir. Ancak hukuka uygun bir Ģekilde gerçekleĢtirilen önleme amaçlı denetlemelerde böylesine bir düzenlemeye yer verilmemiĢtir. Ġstihbari amaçlı denetlemeler özellikle organize suçlulukla daha çok mücadele içerisinde olduğundan dolayı böyle bir bildirimin yapılması tedbirin amacını sarsabileceğinden ötürü yer verilmemesi isabetli olmuĢtur.

Telefon dinleme tedbirine baĢvurulmuĢ olsa bile soruĢturmanın bitmesinden sonra bu kiĢilere sona erdiğine dinlenildiğine dair bilgi verilmeli ve dinleme kayıtları da imha edilmeden içerikleri sunulması gerekmektedir. Buradaki amaç adli amaçlı baĢvurulan bu tedbirin uygulanıĢında herhangi bir hukuka aykırılık olduğunda, dinlenilen birey ya da bireyler kanun yollarına baĢvurup maddi manevi zararlarını karĢılayabilmelidirler.

Yine 5271 sayılı Kanunun 138.maddesinde eğer tedbir devam ederken katalogda yer alan suçlardan birisinin iĢlediğine dair Ģüpheli bir durumla karĢılaĢıldığında elde edilen bulgular muhafaza altına alınıp derhal Cumhuriyet savcılığına haber verilmesi gerektiğini

düzenlemiĢ. Ancak burada da bu muhafaza altına alma iĢleminin ne kadar süreceği düzenlenmemiĢ. 24 saat gibi bir süre içerisinde savcının buna iliĢkin bir karar vermesi gerektiği gibi bir düzenlemenin yapılması yerinde olacağı kanaatindeyiz.

Önleme amaçla denetlemeler sonucu elde edilen delillerin baĢka amaçla kullanılamayacağı da önem arz eden diğer bir noktadır. Çünkü bu tedbir adli amaçlı iletiĢimin denetlenmesine nazaran daha kolay Ģartlara haizdir, böyle bir açık noktanın bırakılması adli amaçlı denetlemeyi bırakıp bütün suçlar için daha kolay olan önleme amaçlı iletiĢimin denetlenmesine doğru gidebilir. Böyle bir sonuç kanun koyucunun iradesine ters düĢeceği gibi hukuk âleminin de kabul edemeyeceği bir sonuç olacağını ifade etmek isteriz.

Türk Hukuku‟nda yapılan önleme amaçlı yapılan denetlemelerinde, Fransa‟daki gibi bir düzenlemeye ihtiyacı bulunmaktadır. Fransa‟da 1991 yılında çıkarılan bir kanunla 6 yıllığına atanan üyelerden oluĢan kurulun oluĢturduğu Ulusal Teknik Ġzleme Denetim

Komisyonu (Commission National de Control des Ġnterceptions de Securite) gibi bir denetim komisyonu bulunmakta ve yapılan dinlemeler bu komisyona rapor halinde sunulmaktadır. Böyle bir kurulun oluĢturulması söz konusu tedbirin daha dikkatli uygulanmasını da sağlayacağı kanaatindeyiz.

Sonuç olarak, hem CMK, hem de 5397 sayılı Kanunun ve dolaylı olarak PVSK, 2803 sayılı Jandarma TeĢkilatı Hakkındaki Kanun ve 2937 sayılı MĠT Kanunu, adli ve önleme amaçlı iletiĢimin denetlenmesinde önemi haiz bulunan kanunlarımızdır. Kanuni düzenlemelerin zamanla Ģekilleneceği, uygulamada çıkacak problemler ve bunun sonucunda kanunlarda eklemeler, çıkarmalar Ģeklinde kanun değiĢiklikleriyle uygulamanın Ģekilleneceğini düĢünmekteyiz. Özellikle AĠHM vermiĢ olduğu kararların, Yargıtay, DanıĢtay ve Anayasa Mahkemesi ve yerel mahkemelerin vermiĢ olduğu kararların, kanunların yorumlanmasında, maddelerin ruhunun anlaĢılmasında ıĢık tutacağını belirtmek isteriz. OluĢturulan düzenlemeler sayesinde de, toplumda insan hakları ihlalleri yaĢanmadan suçluların yakalanması sağlanacak ve bunun sonucunda bireyler daha huzur içinde güven verici bir ortamın oluĢturduğu adalet duygusunu, hukukun üstünlüğünü ruhlarında hissedeceklerdir.

KAYNAKÇA

ALTIPARMAK, SavaĢ : Büyük Biraderin Gözetiminden ÇıkıĢ, TBB Dergisi, 2006, S.63.

ARMAĞAN, Servet : En Son DeğiĢiklikleriyle 1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Eski Anayasalarımız, Ġstanbul 2000.

AYCĠ, Emrullah : ĠletiĢim Özgürlüğü ve Özel Hayatın Gizliliği, Polis Dergisi, Temmuz-Ağustos-Eylül-2005,S.45.

BALTACI, Vahit : Yeni TCK ve CMK‟ da Terör Suçları ve Yargılaması, Ankara-2007.

BAYRAM, Levent : Adli Bilimlerde Ses ve KonuĢma Ġncelemeleri, Ankara 2008.

CENTEL, Nur : Ceza Muhakemesi Usulü Kanunu 2000 Tasarısına EleĢtirel YaklaĢım, Mahmut Tevfik Birsel’e Armağan, Ġzmir 2001.

CENTEL, Nur / ZAFER, Hamide: Ceza Muhakemesi Hukuku, Ġstanbul-2008. COġKUN, Enis: Küresel Gözaltı Elektronik Gizli Dinleme ve Görüntüleme, Ankara- 2000.

COġKUN, Enis : Gizli Dinleme, May Yayınları,1974- Ġstanbul. ÇETĠN, Erol : Son DeğiĢikliklerle Basın Hukuku, Ankara 2008. ÇOLAK, Haluk / TAġKIN, Mustafa: Açıklamalı KarĢılaĢtırmalı Uygulamalı Ceza Muhakemesi Kanunu, Ankara- 2007.

DEMĠRBAġ, Timur : Ġnfaz Hukuku, Ankara 2008.

DĠNÇ, Güney : Özel Hayatın ve Aile Hayatının Korunması, Ġnsan Hakları (Konferanslar), Ankara 2006.

DOĞRU, Osman : Ġnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Ġçtihatları I,Ankara 2003.

ERDEM,Mustafa Ruhan : 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu‟nda Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletiĢimin denetlenmesi, http://www.cezabb.adalet.gov.tr/makale/115.doc, EriĢim Tarihi, 20.05.2009.

ERDEM, Mustafa Ruhan : Ceza Muhakemesinde, Organize Suçlulukla Mücadelede Gizli SoruĢturma Tedbirleri, Ankara 2001.

ERDEM, Mustafa R. / ÖZBEK, Veli Özer: 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu Çerçevesinde Uzakla HaberleĢmenin Denetlenmesi, Seyfullah Edis‟e Armağan, Ġzmir-2000.

ERGÜL,Ozan:YargıdanTelefonDinlemeyeYeniBirYorum,http://www.yasayanana yasa.ankara.edu.tr/dokumanlar/analizler/telefon_dinleme.pdf EriĢim Tarihi, 24.03.2010.

ERMUMCU, Osman : Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi'nin

8.maddesininTahlili,http://www.aydinbim.adalet.gov.tr/MAKALELER/A.%C4%B 0.H.S.8.Maddesi.htmEriĢimTarihi: 24.06.2009.

ERSOY, Yüksel : Özel Telefon ĠĢletmelerinin Dinleme ve Bilgi Verme Sorunları, Prof. Dr. Çetin Özek’e Armağan, Ġstanbul-2004.

ERYILMAZ, Mesut Bedri :Ġnsan Hakları Prensipleri IĢığında Kolluk Uygulamalarının Denetimi, Nisan 2009.

GELERĠ, Aytekin : Telefon Dinlemesiz Bir Suçla Mücadele Mümkün Mü?,Stratejik DüĢünce Dergisi,Yıl 1,S.4,Mart 2010.

GÖLCÜKLÜ, Feyyaz / GÖZÜBÜYÜK, ġeref: Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi ve Uygulaması, Ankara 1996.

GÖKCEN, Ahmet : Ceza Muhakemesi Hukukunda Basit Elkoyma ve Postada Elkoyma, Ankara-1994.

GÖZLER, Kemal : Türk Anayasa Hukuku Dersleri, Ekin, Bursa 2008. GÜLER, Ahmet : Özgürlük ve Anayasa Sorunları, Ġstanbul 1973. GÜMÜġAY, Mert, :Türk Hukukunda Adli Ve Önleme Amaçlı Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan ĠletiĢimin Denetlenmesi, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, Ġstanbul 2009.

HAKERĠ, Hakan : Yeni Ceza Muhakemesinde ĠletiĢimin Tespiti, DinlenmesiveKaydaAlınması,http://portal.hakanhakeri.com/index.php?option=com