• Sonuç bulunamadı

4. BALKANLAR’IN OSMANLI DEVLETĐ’NDEN KOPUŞ SÜRECĐ

1.2. Đngiltere Osmanlı Münasebetleri

1.2.2. Đngiltere’nin Osmanlı Politikasının Değişmeye Başlaması

1869 yılında Süveyş Kanalı’nın açılmasından sonra, Đngiltere için Osmanlı Đmparatorluğu’nun toprak bütünlüğü, Hindistan’a giden stratejik yol üzerinde bulunan Mısır’ın doğrudan denetlenmesinden daha az önem taşımaya başladı. Öte yandan, 1860’lardan sonra Osmanlı Devleti, Đngiliz sanayi malları için en büyük pazarlardan biri olma niteliğini de giderek kaybetmeye başladı. Bütün bu nedenlerle 1860’ların ikinci yarısında Đngiltere, Đmparatorluğun bütünlüğünü korumak doğrultusundaki, uzun zamandan beri sürdürdüğü politikayı terk etmeye başladı. Bu politika değişikliğinin kâğıt üzerine dökülmesi ise 1870’lerin sonunda gerçekleşti. Mısır’ın işgalinden sonra, 1890’larda Đngiltere Mısır’daki egemenliğinin kabul edilmesine karşılık, Almanya ile Osmanlı Devleti üzerinde açıkça çatışmaya girmekten kaçındı51.

II. Abdülhamit’in tahta çıktığı yıllarda, 93 Harbi’nden sonra Đngiltere’nin Osmanlı politikasının değiştiği netçe görülmeye başlandı. Savaşın sonunda imzalanan Berlin Antlaşması üzerine Osmanlı Devleti’nin çaresiz olarak servet ve hukukundan bir kısmını ziyan etmiş olan padişah; ancak bu zarar ile devletin çöküşüne mani olabilmişti. Üstelik Berlin Antlaşması’nın imzalanmasından sonra henüz Osmanlı Devleti’ne yakınlık gösteren büyük devletlerin alışıla gelen yaklaşımlarında da değişiklikler olmuş; Osmanlı Devleti’nden pay almaya çalışırlarken, diğer yandan da Osmanlı Devleti’ne yakınlaşan ve dost görünen yeni devletler ortaya çıkmıştı. 1878 Berlin Antlaşması’ndan

50 M. Öztürk, “Batılı Devletlerin Osmanlı Üzerindeki Politikaları”, s. 358-360 51 Ş. Pamuk, Osmanlı Ekonomisi ve Dünya Kapitalizmi, s. 76

en az istifade eden devletler varsa da onlar da kendi aralarında savaş durumunda bulunanlardı52.

1878 Berlin Antlaşması ile birlikte Osmanlı Devleti’ne karşı büyük bir politik değişme yapan en büyük devlet hiç kuşkusuz ki Đngiltere idi. 1877’de başa geçen Salisbury hükümeti Osmanlı Devleti’nin son günlerini yaşamakta olduğunu görmüş, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda, Rusların batıda Đstanbul’a, doğuda ise Erzurum’a kadar ilerlediklerini görünce telaşa kapılmıştı. Salisbury, Osmanlı Devleti’nin bir başka Rus saldırısına karşı koyamayacağını düşünmüştü. Savaş sonrasında imzalanan 1878 Berlin Antlaşması ile Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü koruma politikasını sona erdirmiş, Osmanlı’dan hissesine düşen payı almaya karar verdiği gibi, kendi menfaatlerine dokunulmamak kaydıyla, diğer Avrupalı devletlerin toprak almalarına karışmayacaklarını bildirmişti53.

Akdeniz’in iki çıkış kapısı olan Cebelitarık ve Süveyş’te elinde tuttuğu imkânlar Đngiltere’ye, Akdeniz politikasında esas amacı olan kesin hâkimiyeti sağlamıyordu. Hatta Đngiliz donanmasının büyüklüğü de, devrin teknik şartları icabı buna yetmiyordu. Akdeniz’de Đngiliz güvenliği için yeni savaş limanları ve üslerin kurulması; XIX. yüzyılın sonlarına gelindiğinde Akdeniz çevresinde kurulan yeni siyasî güçlerin tepkisi ile karşılaşabilirdi. Bu sebepten ötürü1878 yıllarına gelindiğinde Đngiltere, sömürge imparatorluğunun yollarını güvence altına almak için, Akdeniz’de “geçici üsler” formülüne kuvvet vermeye başladı. Bunları de kendisine güçlük çıkarmayacak yarımadalar ve adalar olarak seçmeye özen gösterdi. Đşte bu geçici üs formülünün Akdeniz’deki bir uygulaması da Kıbrıs üzerinde oldu.

Đngiltere’nin Akdeniz’deki en büyük rakibi Rusya idi. Bu nedenle Çarlık Rusya’sının geleneksel politikasının hedefleri ile Đngiltere’nin çıkarları, Osmanlı topraklarında çatışmaktaydı. Bu nedenle Đngiltere, Rusya’yı mümkün olduğu kadar kuzeyde tutmak siyasetini kendisine esas almıştı 54.

Akdeniz’de tam bir güvenlik koridoru oluşturmak isteyen Đngiltere, Kıbrıs’ı üs edinmek, bir müddet sonra da Mısır’ı işgal etmek için harekete geçecekti. Mısır,

52 BOC, Y.PRK.HR, D. No: 17/ 63, s. 1.

53H. Bayram Soy, Almanya’nın Osmanlı Devleti Üzerinde Đngiltere ile Nüfuz Mücadelesi (1890-1914)

Phoenix Yayınları, Ankara, 2004, s. 17

Akdeniz’i koruyan bir karakol durumundaydı ve Đngiltere’nin eline geçerse zaten Osmanlı Devleti’nin varlığının devamına ihtiyacı kalmayacaktı. Ve bundan sonra Osmanlı Đmparatorluğu’nun mevcudiyeti Đngiltere’yi zaten ilgilendirmezdi. Çünkü Kıbrıs ve Mısır’ı alarak bölge üzerindeki denetimini ele geçirmiş, Hindistan’ın güvenliğini sağlamış olcaktı.

1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi neticesinde Osmanlı Devleti’ni gözden çıkarmış olan Đngiltere, yeni politikası için hiç vakit kaybetmeden harekete geçti. Đngiltere artık, Rusya’nın güneye sarkıp Đngiliz Đmparatorluğunu tehdit etmesini, Osmanlı aracılığıyla değil, bizzat kendisi, bir takım tedbirler alarak önlemeye karar vermişti. Bu tedbirlerden birincisi, Osmanlı topraklarından bazılarını kendi kontrolü altına almaktı. Bu amaçla da yerleştiği ilk yer Kıbrıs (1878) oldu. Berlin Kongresi kararlarıyla olmasa bile aynı günlerde Đngiltere’nin baskı ve tehditleriyle Türkiye ve Đngiltere arasında yapılan gizli bir antlaşma ile Đngilizlerin Kıbrıs’a yerleşmesi sağlanmıştır. Yani Berlin Kongresi ile Osmanlı topraklarının bir tür paylaşılması yapılmıştır. Kıbrıs, Đngiltere’nin, Osmanlı Devleti’nden fiilen koparıp eline geçirdiği ilk toprak parçasıydı. Kırk yıllık Osmanlı- Đngiltere dostluğu böylece sona ermiş oluyordu. Bir zamanlar Osmanlı’nın toprak bütünlüğünü savunan Đngiltere şimdi onun yıkıntıları üzerinde, kendisine bağlı devletler kurma politikasını benimsiyordu. Böylece Rusya’nın güneye sarkmasını engelleyecekti. Çünkü 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi neticesinde kuzeydoğu Anadolu bölgesindeki stratejik kentler Rusya’nın eline geçmişti. Bununla birlikte, Đngiltere’nin Kıbrıs’a daha önce göz koyduğu ve Rusya’nın bu kentleri eline geçirmesinin; ancak bir bahane olduğu açıktır.

Đngiltere’nin Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü koruma politikasından vazgeçtiğinin belirginleştiği dönüm noktası ise Türklerden nefret etmesiyle tanınan Liberal Parti Lideri Gladstone’un iktidara geçmesidir55.

Zaten bu dönemden sonra özellikle Balkanlar’da çıkan isyanların kısa bir süre sonra muhtariyet ve bağımsızlıkla neticelenmesinin önemli sebeplerinden biri de Đngiltere’nin bu politika değişikliğidir. Yüzyılın sonlarındaki rekabetin ana hedefini de Osmanlı coğrafyasını paylaşmak amacı taşıdığını söylemek de mümkündür. Bu rekabet,

55Oral Sander, Ana’nın Yükselişi ve Düşüşü, Đmge Kitabevi, Ankara, 2006, s. 253; F. Armaoğlu, 20.

Yüzyıl Siyasî Tarihi, c. I, s.530; Bekir Sıtkı Baykal, “100. Yıldönümü Münasebetiyle Berlin Kongresi Hakkında Bazı Düşünceler”, Belleten, c. III, s. 207.

Avrupa’da bilinen silahlanma yarışlarının doğmasına ve bloklaşmaların ortaya çıkmasına, bu da yirminci yüzyılın başlarında I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesine neden olacaktır56.

1.3. Đngiltere ve Rusya’nın Akdeniz’de Hâkimiyet Kurma Mücadelesi