• Sonuç bulunamadı

Türk Kamu Bürokrasisi’nde ‘üstat’ hitabı genellikle kariyer meslek mensupları arasında kullanılmaktadır. O nedenle ilk olarak kariyer meslek mensuplarından bahsetmek faydalı olabilir. Süha Oğuz Albayrak, Kariyer

Uzmanlık Sistemini anlattığı kitabında David Harvey’in “çekirdek iş gücü”

ve kurumun uzun vadeli geleceği için merkezi önem taşıyan çalışanlardır. Yeni kamu yönetimine uygun personel rejimi, çeşitli unvan ya da sınıflar altında görev yapan ama özde çekirdek personel konumunda olan çalışanlar üzerinden inşa edilir (Albayrak, 2016:26).

Kariyer mesleklerden A grubu unvanlar olarak bilinen başlıcaları müfettiş yardımcıları, stajyer kontrolörler, uzman yardımcıları, kaymakam adayları, denetçi yardımcıları, denetmen yardımcıları, murakıp yardımcılarıdır80. Bu mesleklerde genellikle nispeten iyi bir maaş, lojman, yurt dışı eğitim gibi imkânlar bulunabilmektedir. Ancak bu imkânlar kurumdan kuruma değişmektedir. Özellikle bakanlıklar açısından bakıldığında teftiş kurulları nispeten daha eski kurullardır. Kariyer uzmanlığı görece daha yenidir. Kariyer meslek mensuplarının kendilerine münhasır olarak bir yasal düzenlemesi bulunur. Yükselme, tez hazırlama süreçleri, mesleğe kabul gibi şartlar bu mevzuatta yer alır. Fransa’da, Almanya’da benzeri şekilde bazı sınıflandırmalar bulunmaktadır (Albayrak, 2016:77). 2011 yılında yapılan bir düzenlemeden sonra kariyer uzmanlığı hemen hemen bütün kamu kurumlarına yaygınlaştırılmıştır. Bunun yanında bahsi geçen düzenleme ile taşra kariyer uzmanları ile merkez kariyer uzmanları sınıflamasına gidilmiştir. Ayrıca sadece iktisadi ve idari bilimler fakültesi, hukuk bölümlerinden değil sınırlı da olsa hemen tüm öğrenim dallarında kariyer meslek mensubu olunabilmektedir.

Türkiye’de kariyer meslek mensubu olmak için iki süreçten geçilmektedir. Bunlardan birincisi kuruma atanmadan önce girilen sınavlardır. İkincisi ise yardımcılık sürecinin bitmesi için girilen sınavlardır. Genel memur alımları Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) ile yapılırken, kariyer meslek mensubu olabilmek için genellikle bunun yanında başvurulan kurumun çoğunlukla iki gün süren yazılı veya test sınavının da geçilmesi gerekmektedir. Sonrasında aday, mülakat aşamasından geçer. Nihai olarak görevine başlar. Burada da geçen 3 yıllık yardımcılık süresini tamamladıktan sonra asıl kadrosuna atanır. Bu aşamada da bir mülakat aşaması bulunmaktadır. Kariyer mesleklerin kendi aralarında bazı farklar bulunabilmektedir. Örneğin bazıları yabancı dil şartına sahipken, bazıları değildir. Çalışılan kuruma göre değişmekle birlikte özellikle eskiden beri kariyer meslek

mensubu istihdam eden kamu kurumlarında zorlu sınav süreçleri vardır. KPSS’nin sonuçları açıklandıktan sonra kamu kurumu hangi puan türünden personel alacağını, taban puanını belirler. Kuruma göre değişmekle birlikte genellikle üst düzey kadrolar için minimum puan belirlenir. Ancak çoğu zaman bu puan yeterli olmaz. Başvuranlar arasında alınacak kadro sayısının genellikle dört katı kadar aday çağrıldığından, kurum örneğin 80 puan barajıyla da çağırsa son başvuranın puanı bu puanın hayli üstünde olmaktadır. Yine de sınavın açıldığı zamana göre bu asgari puan değişir. Kamu kurumunun sınavı ise girilecek kuruma göre değişmektedir. Örneğin vergi müfettiş yardımcıları ve bazı üst kurul uzmanları iki gün sürecek dört oturumda yapılan yazılı bir sınavdan sonra başarılı olabilir. Bazı kurumlarda ise sınav test usulü yapılmaktadır. Bu süreçlerden sonra başarı olup atananlar meslek içi eğitim sürecine tabi tutulurlar. Bu sürecin uzunluğu da kuruma göre değişmektedir. Yardımcılık sürecinin içeriği de kurum kültürüne ve yapılacak işe göre farklılık gösterir. Yetişme süreci sonunda bir yeterlilik sınavı yapılır. Kariyer uzmanlarında bir tez hazırlama ve bunu savunma süreci vardır. Genellikle arkasından bir de yazılı sınavın geçilmesi gerekebilir. Müfettişlerde ise yazılı sınav süreci vardır. Başarısızlık durumunda yardımcılık statüsü sona erer ve memur olarak atanılır. Genellikle müfettiş yardımcılarında ingilizce dil şartı aranmazken, uzman yardımcılarında aranabilmektedir.

Memuriyete girişte sınav uygulaması kural olarak Tanzimat’la başlamış ve Cumhuriyet’le devam etmiştir. Kaymakam adaylığı, Maliye müfettiş yardımcılığı, Dışişleri Bakanlığı aday meslek memurluğu gibi özel bir mevzuatla sınav koşulları düzenlenmiş meslekler dışında sınavların çok yaygın olmadığı, formalite biçiminde olduğu (Albayrak, 2016:104) ifade edilmektedir. Memuriyete girişte gerçek anlamda bir sınavın, merkezi sınav uygulama sisteminin gelişiyle olduğu söylenebilecektir. Bu sınav 1999 yılında yapılmaya başlanmasına rağmen kariyer meslek mensupları kurumların kendi sınavlarına tabii idi. 2001 yılında yapılan bir değişiklikle, her kariyer meslek mensubu için ayrı ayrı yapılan eleme sınavları birleştirildi. Ancak bu da kariyer meslek mensupları için ayrı bir eleme (KMS), kariyer meslek mensupları dışında kalanlar için ayrı bir eleme (DMS) şeklinde sınav yapılmasına neden olduğundan son olarak 2002 yılında kamu görevlerine ilk defa atanacaklar için

yapılacak sınavlar hakkında yönetmelik ile merkezi sınav, merkezi yerleştirme ve kurumsal sınav yeniden düzenlenmiştir. KPSS adıyla anılan bu sınav A grubu kadrolar için bir ön eleme anlamına gelirken, B grubu kadrolar için seçme sınavı niteliğindedir.

Bu eleme sürecine bazı kazanımlar arzu edildiği için katlanılmaktadır. Görece daha yüksek bir aylık gelir, bu durumun temel nedenidir. Kariyer meslek mensubu olmanın avantajlarından biri kurum içi ve bazı durumlarda kurum dışı atamalarda tercih edilmeleridir. Merkezde bulunulan daire başkanı ve üstü kadrolara genellikle merkez kariyer meslek mensupları arasından atama yapılması eğilimi vardır.81 Sosyal yaşamları açısından bakılacak olursa, Özmen, kariyer uzmanlarını Beyaz Yakalı

Yaşam Tarzları adlı doktora tezinde ele almaktadır. Özmen’e göre kariyer

uzmanları yaşam tarzı bakımından bir plaza insanı olup bunun temelleri Bourdieu’nun en temel kültürel sermaye aracı olarak gördüğü bir eğitim sürecinden geçerek, “sıçrama yaparak” atılmıştır. Bunlar (plaza profesyonelleri ve kariyer uzmanları) birçoğu holdinglerde, bankalarda, kamu kuruluşlarında yani modern ve büyük örgütlerde çalışır, uzun bir eğitimi tamamlamışlar ve buna ilişkin unvanları almışlardır. Yaşamları boyunca mesleki gelişmeleri izlemeleri ve kendilerini geliştirmeleri beklenir. Genelde toplum ortalamasından daha fazla kazanır ve kendilerine benzeyen insanların çoğunlukta olduğu bir semtte yaşayıp öyle ya da böyle bir ev sahibi olurlar. Mütemadiyen alt sınıflardan kaçar ve üst sınıfları kovalarlar. Sosyal çevreleri de kendi gibi insanlardan meydana gelir. Gelişmiş zevklerinin olduğu düşünülür ya da onlar öyle düşünürler (Özmen, 2017:15-16).

Türk Dil Kurumu Sözlüğü’ne göre “üstat” kelimesinin iki anlamı vardır: “1) Bilim ve sanat alanında üstün bilgisi ve yeteneği olan kimse, 2) genellikle erkekler arasında senli benli konuşmada kullanılan bir seslenme sözü.”82 Kelimenin kökeni Farsça’dan gelmekte olup Türkçe’de daha çok “usta” kelimesi kullanılmaktadır. ‘Üstat’ dendiğinde bir işi, zanaatı iyi bilen, tecrübeli gibi anlamlar akla gelir. ‘Üstat’ tabiri özellikle edebiyatta Ahmet Haşim, Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç gibi

81 Kariyer meslek mensuplarının tamamını kapsamamakla birlikte bunlardan kariyer uzmanlık

sisteminin anlatıldığı Kariyer Uzmanlık Sistemi adlı kitapta konunun hukuki ve mevzuatla ilgili boyutları etraflıca anlatılmaktadır.

şairler için kullanılabilmektedir. Ancak kelimenin genel olarak kullanılabildiği de müşahede edilmektedir. Örneğin “Üstat felsefesi: Nasıl hacker olunur?”83 gibi kullanımlar vardır. Kelimenin ingilizce karşılığı olan “master”; erkek öğretmen, dini lider, çıraklara eğitim veren zanaatkâr ya da işçi, başkasına otorite uygulayan kişi gibi anlamlara gelir.84 ‘Üstat’ kelimesi masonlukta da kullanılmaktadır ve masonlukta ilk üç dereceden birine üstat denmektedir. Ahmet Haşim “Bize Göre” adlı kitabında üstat kelimesine ilişkin şöyle söyler:

“Eskiden üstad herkesçe musaddak ehliyetlere verilen büyük bir pâyenin ismiydi. Üstad, dâhiden bir rütbe aşağıda idi. Üstad Ekrem, edebi meratipte, dâhi-i âzamın arkasından gelirdi. Üstad, ehliyetin son olgunluk merhalesini ifade ettiğinden yaş, baş, saç ve sakal mefhumlarını da ihtiva ederdi. İhtiyarın hürmet gördüğü, sakalın çenede çirkin görünmediği devirlerde, üstad kelimesinin de utanılacak bir mânası olamazdı. Son senelerde, maddi hayat zevkinin istilâi bir şekil almasıyla, üstad kelimesinin de tedricen itibardan düştüğü görülür… bizde bu kelime şimdi, yarı yarıya tezyif ve istihzayı tazammun eden bir garip şaka lafzıdır. Üstad, okuyup yazmakla vaktini beyhude geçirmiş bir aptal ve bir bunağın sıfatı şeklinde mânidar bir tebessümle söylenir. Bu kelimenin macerası birçok içtimaî kıymetlerin etrafımızda nasıl değiştiğini gösterir.” (Haşim, 2016:39)

Nihat Alayoğlu’nun “Üstatlık: Kadim bir Eğitim ve Kariyer Geliştirme Yöntemi” başlıklı makalesinde konuya insan kaynakları yönetimi perspektifinde bakılmaktadır.

“İnsan kaynakları yönetiminin temel fonksiyonlarından biri olan kariyer yönetimi uygulamaları içinde, özellikle organizasyona yeni katılan ve/veya nitelikleri itibariyle ilerleme potansiyeline sahip genç işgörenlerin, iş ortamına ve kurum kültürüne hızlıca uyum sağlamalarını, yeteneklerinin farkına varılarak potansiyellerinin açığa çıkarılmasını, mevcut yetenek ve becerilerinin organizasyon hedefleri doğrultusunda geliştirilerek gelecekte daha üst pozisyonlara hazırlanmalarını sağlamaya yönelik kullanılan etkili araçlardan biri de “üstatlık” tır.” (Alayoğlu, 2012:103).

83http://docs.comu.edu.tr/howto/hacker-howto-phil.html.(İnternet erişim tarihi: 17.05.2017) 84www.etymonline.com, Erişim Tarihi:17.05.2017

Alayoğlu’na göre enformel bir ilişkiye dayalı olarak çok eski bir geçmişe sahip olan üstatlık uygulaması, 1950’li yıllardan bu yana yapılan araştırmalar neticesinde organizasyonlar için öneminin anlaşılmasıyla, uygun nitelikte her iş görenin yararlanabileceği formel (resmi) bir hüviyet kazanmıştır. Başta ABD olmak üzere birçok gelişmiş ülkede kullanılan üstatlık ülkemizde de gerek teorik bağlamda gerekse uygulamada gündeme gelmeye başlamıştır. Geçmişimizde “Atabeylik”, “Lalalık”, “Ahilik” gibi kurumlar tarafından hayata geçirildiği kayıtlarda yer almaktadır. Bununla birlikte batıdaki kullanımıyla “mentor”, “mentoring” terimlerinin Türkçeye henüz yerleşmediği belirtilmektedir (Alayoğlu, 2012:104). Yazar makalesinde üstat yerine “mentor”, üstatlık yerine de “mentoring” ifadelerinin kullanıldığını belirtmekte ve kelimeye bu anlamın verilmesiyle özellikle insan kaynakları yönetimi alanında literatürün genişlediğini söylemektedir. Uygun bir kurum kültürünün varlığı altında değişik rol ve statülerle organizasyon içinde yer alan bilgili ve deneyimli kişilerin, örneğin rol model olarak görülen girişimciler ya da üst düzey yöneticiler, başarılı işgörenler, eğitimciler, danışmanlar, kurum psikologları, deneyimli iş arkadaşları, takım liderleri, koçlar, meslektaşlar ve hat yöneticilerinin bu süreçte gönüllü veya zorunlu olarak yer alabileceği ve üstat olarak fonksiyon görebileceği belirtilmektedir. Üstadın nitelikleri ise,

“a) insan odaklı olma, insanları seven, kendisiyle ve çevresiyle barışık olma, b) belirsizliklere ve hatalara hoşgörüyle yaklaşma, c) kurumuna ve işine değer verme, d) kendine güvenme, özgüvenini karşısındakine hissettirerek başarı duygusunu aşılayabilme, e) astlarına saygı ve güven duyma, onların ihtiyaçlarına karşı duyarlı olma, f) esnek ve yaratıcı olma g) iletişim, özellikle aktif ve empatik dinleme becerilerine sahip olma” (Budak,2008;Barutçugil 2004’ten aktaran Alaycıoğlu) şeklinde ifade edilmiştir. Üstadın olduğu yerde ise bir çömezin85 olması muhakkaktır. Üstat, çömezlere üstatlık yapmaktadır. İşe yeni başlayanın, kıdemsiz olanın çömez olması, işe olan yabancılıkla ilgilidir. Söz konusu çalışmada üstatlık, koçluk ve danışmanlıkla karşılaştırılmıştır. Benzeri anlamlarda kullanılmalarına rağmen her birinin farklı perspektifleri olduğu belirtilmektedir.

85 Çömez ibaresini Erhan Bener de anılarında zikretmektedir (Bener, 2016:65). Ertan Özdemir ise

Türkiye tarihi açısından bakıldığında ise benzeri uygulamaların 11. Yüzyıldan günümüze kadar geldiği söylenmektedir. Selçuklular döneminde “şehzade-atabey”, Osmanlılar döneminde “şehzade-lala” ve Ahilikte “usta-çırak” ilişkisi bu kapsamda değerlendirilmektedir. “Lala ve Atabey”in formel üstatlık olarak değerlendirilebileceğini belirten Alayoğlu, şehzadelerin öğrendiklerini hayatın içinde uygulayarak gelecekte devleti yönetmeye hazır hale geldiğini belirtmektedir. Bu uygulamaları değerlendiren yazar; enformel üstatlığın karşılıklı etkileşime bağlı olarak kendiliğinden oluşması, gönüllülük esasına dayalı ve niteliği, süreç içinde ilişkide ortaya çıkabilecek zorlukları aşmaya imkan vermesi nedeniyle, formel üstatlığın ise eşleştirmenin üst yönetim tarafından atama yoluyla yapıldığından bahisle zorluklar ve sorunlar çıkması nedeniyle, enformel üstatlık ilişkisinin daha başarılı olduğu sonucuna varmaktadır. Buna göre formel üstatlıkta iki tarafın birbiri hakkında olumsuz düşüncelere sahip olması durumunda ortaya ciddi sıkıntılar çıkabilecektir. Özellikle Ahi teşkilatında birebir yetiştirme tarzında gerçekleşen usta çırak ilişkisini temel alan yazar, günümüzde üstatlığa Maliye Teşkilatının hesap uzmanlığı, gelirler kontrolörlüğü ve vergi denetmenliği ile bankaların teftiş kurullarında uzman adayı olarak işe başlayan tecrübesiz gençlerin uzmanlar tarafından yaklaşık 3 yıl süren eğitim sürecinde bir uzmanın gözetimi ve rehberliğinde uygulamalı olarak yetiştirilmesini örnek vermektedir (Alayoğlu, 2012:103-131).

Anlaşıldığı kadarıyla üstat kelimesi bilgi ve tecrübesiyle “üst”te olana hitap biçimi olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmanın inceleme konusu olarak ele aldığı bu ifade, kamu kurumlarının özellikle teftiş kurullarında kıdem sırasına göre aşağıda olanların yukarıda olanlara hitap şekli olarak ortaya çıkan bir tabirdir. Resmi olarak kullanılmayan bu hitap biçimi, bir usta çırak ilişkisi şeklinde kullanılmaktadır. Hali hazırda birçok kamu kurumunda kullanılan bu tabir, kamu kurumlarına Maliye Bakanlığı’ndan geçmiştir. Maliye müfettişleri derneğinin86 www.mmd.org.tr adresli internet sitesinde üstatlık şöyle ifade edilmektedir:

86 Kamu kurumlarında A grubu kadrolarda görev yapan müfettiş ve uzmanların birçoğunun kendi

derneği bulunmaktadır. Gümrük ve ticaret uzmanları derneği, sosyal güvenlik müfettişleri derneği, hazine uzmanları derneği, iş müfettişleri derneği gibi.

“Ortaçağlardan bu yana doğu ve batı medeniyetinde, hatta uzak doğu medeniyetinde çeşitli mesleklerdeki ustalık-çıraklık ilişkisi içinde, meslekte kıdemli olanın farklı bir hitapla veya unvanla anılması geleneksel bir ilişki biçimi olmuştur. Daha sonraları kimi cemiyetlerde de bu hitaplar yerleşmiştir. Ferit Devellioğlu'nun Osmanlıca- Türkçe Ansiklopedik Lugat'ında (Ankara, 1997) "üstad" kavramı, "bir ilim veya sanat alanında üstün yeri olan kimse" (s.1129) olarak kullanılmıştır. Maliye Teftiş Kurulu'nda bu tarihsel arka plan içinde, kurul üyeleri içinde karşılıklı sevgi ve saygının bir tezahürü olarak "üstad" kavramı (70) numaralı Maliye Müfettişi İsmail Hakki ÜLKMEN (1901-1965) ile başlamıştır. Kavram geleneksel olarak, nispeten kıdemli olan Maliye Müfettişlerine kıdemsiz olanlarca kullanılmaktadır. Maliye Müfettişlerinin yerleştirdiği güzel bir ayrıntı olarak "üstad" kavramı, Maliye Bakanlığı başta olmak üzere kamu ve özel sektördeki tüm denetim organlarında yaygın bir biçimde kullanılmaktadır.”

Yine maliye teftiş kurulu tarafından yayınlanan “Maliye Teftiş Kurulu 130. Yıl Belgeseli” nde aynı bilgiler yanında üstat tabirinin “yüksek bir mesleki ve ahlaki seciyeyi” ifade ettiği belirtilmektedir. Aynı belgeselde önce Maliye Bakanlığı’nda kullanılmaya başlanan bu tabirin daha sonra “devlet denetim camiası”nda yaygın olarak kullanıldığı ifade edilmektedir.87 Dursun Ali Yaz’ın “Maliyenin Üstadları” adlı anı kitabında özellikle Maliye Bakanlığı’nda yetişmiş vergi inceleme elemanlarıyla yapılan söyleşilere yer verilmektedir. Yaz’a göre ihtisas gerektiren bütün işlerde usta çırak ilişkisi vardır.

“Katı disiplin içerisinde yetişen inceleme elemanları, birikimlerini bir sonraki kuşaklara, yani yardımcılarına hem sözlü, hem yazılı, hem de davranışlarıyla aktarmayı kutsal bir vazife bilmişlerdir. Bunun adına ‘refakat’ çalışması denir ve eğitimin en meşakkatli safhasıdır.” (Yaz, 2015: giriş)

Yaz, çalışmayı yapma gerekçelerinden biri olarak Osmanlıdaki Kalemiyye sınıfının “DNA”sını çözmek olduğunu ifade eder ve okuyucunun; görüşme yaptığı kişilerin özel bir kulübün üyeleriyle sohbet ediyormuş hissine varacağını ifade eder (Yaz, 2015: giriş).

Ekşi sözlük adlı popüler internet sitesinde üstatlıkla ilgili paylaşılan“enrty”88 ler şunlardır:

“Bilumum müfettişlerin ve bankalar yeminli murakıplarının kendi aralarındaki hiyerarşisinde alt kademede olanların kendinden kıdemli olanlara hitap şekli. A kişisi B kişisinden 1 gün bile daha kıdemli olsa B kişisi hayatının sonuna kadar A kişisine ‘üstad’ demektedir. A kişisi de B kişisine her zaman ‘muavin’ der. Yani bu alemlerde bir kişi bazılarına göre ‘muavin’ bazılarına göre de ‘üstad’ konumundadır sürekli olarak.”,“Maliye teftiş geleneğinden kalan, kamu kurum, kuruluşlarinin teftis kurullarinda üstlere olan hitap şekli. Gelenekçi banka teftiş kurullarında da varlığını sürdürmektedir (iş bankasi, akbank vs.).”,“Tarım bakanlığı kontrolörlerince, kıdemce üst olan kişilere verilen unvan. Genelde yaşları 50’ nin üzerinde olup yılda bir kaç kere Anadolu’nun çeşitli yerlerinde göreve giderler ve görev esnasında öğretmen evlerinde ve Tarım Bakanlığı misafirhanelerinde kalıp her şeyi bedavaya getirirler.”,“Müfettişlerin anlamsızca birbirlerine papağan gibi söyledikleri şey. Hazmedemeyen bünyelerde yan etki yaratabilir.”,“Maliye teftiş kaynaklı, üst devrelere hitap kelimesi. Daha ziyade kamuda teftiş, kontrolör ve denetim kadroları arasında kullanılır. Mantıklı olanı da budur. Üstadlık kavramının özellikle muavinken refakat döneminde kutsallığını fark edersiniz. Birisi size mevzuatla ilgili tilkinin aklına gelmeyecek bir şey sorar, siz hemen üstadı ararsınız, o her şeyi bilir. Bilmese de kılıfına uydurur. Özellikle Maliye Bakanlığı'nda üstadlık -yarı-geyik konusu da olur; "üstadın odasına kendi fikrinle girer, üstadın fikriyle çıkarsın." gibi. Doğrudur”, “Kamuda, sayıştay, mülkiye teftiş gibi yerlerde üstad yerine "abi" kullanılır. "abilik" tabi yaşa göre değil de kıdeme göredir. Son olarak üstad, işleri kolaylaştıran da bir kelimedir. İnsanların isimleri ezberlemekte zorluk yaşayanlar için birebirdir.”,“Benim bildiğim ve profesyonel hayatta gördüğüm kadarıyla, aynı meslekten insanların birbirlerine hitabet biçimidir üstad. Böyle belli belirsiz bir alttan alma, onore etme saiki ve hafif bir resmiyet de taşıyor görebildiğim kadarıyla. Fakat acı bir biçimde görülüyor ki, ekşi sözlük dolaylarında bazı insanlar büyük yazarlardan üstad diye bahsediyor; adamın asabını bozuyorlar. Bu durumda mesleki ortamdaki karşıdakini onore etme saikinden ziyade, farklı bir biçimde kendini övme çabası şeklinde tezahür ediyor benim gözümde. Belki

88 Konunun birçok boyutuna ışık tuttuğu düşünüldüğü için uzun olmasına rağmen ilgili yerler

kullananlar farkında değildir bunun, bilemiyorum. Ama yani sen kimsin ki Aziz Nesin'den, Arthur Clarke'dan falan üstad diye bahsediyorsun çocuğum? Kimsin ha? Sözlük yazarı olmak sana 224353 tane kitabı yayımlanan, Dünya'da/Türkiye'de gayet bilinen bir adamdan üstad diye bahsetme hakkını verir mi sanıyorsun? Çok yanılıyorsun... Komik oluyorsun.”,“Teftiş kökenli meslektaşın diğerinin üstünlüğünü kabul ettiğine delalet eden hitabet şekli. Burada bence dikkat çekilmesi gereken nokta ise "üstad" diyen kişinin aynı zamanda kendi kökenini de belli etmesi ve üstadını yüceltirken kendini de diğer çalışanlardan ayırmasıdır.”,“Banka teftiş kurullarında halen çok kullanılan söz. Hatta diğer birimler de görür alışırlar bir süre sonra. Eski bir teftiş alışkanlığı olarak kaldı gitti ama 1980'lerde müfettişlik yapmış bir büyüğümle tanışıp fıkrasını dinledikten sonra, hem saygı hem de alay ifadesi haline döndü. Üstadın kullanımına bir örnek olarak vermek gerekirse: adam çeşitli evcil hayvanlar satılan bir dükkâna girer. Kediler, köpekler, papağanlar, her biri bir telden bağırıp duruyor. Bakar ki maymunlar da var bir kafeste. İlgisini çeker, satıcıya sorar: - Merhaba; maymun da varmış burda. Mesela, şu hop hop zıplayanın fiyatı ne kadar? - 2.000 dolar efendim. Çok maskara bir maymundur, işten yorgun argın geldiğiniz zaman sizi eğlendirir.-Peki şunun fiyatı? - O efendim, 10.000 dolar. Hem maskaralık yapar,