• Sonuç bulunamadı

Üreticinin ve Satıcının Ayrı Garanti Taahhüdünde Bulunduğu Durumlar

Bir satım ilişkisinde birden çok sözleşmesel garanti taahhüdünün bir arada yer aldığı bir durumda alıcının talepleri bakımından bir sıra izlemek zorunda olup olmadığı da değerlendirmeye alınmalıdır700. Böyle bir durumda sözleşme serbestîsi çerçevesinde taraflar öncelikle kime başvurulacağını belirlemiş olabilirler. Ancak uygulama bakımından çoğunlukla böyle bir belirleme bulunmamaktadır.

Satıcı ve üreticinin garanti taahhüdü birbirinden ayrı olarak değerlendirilecek iki ilişkidir. Bu sözleşmeler bir düzenleme olmadığında kendi başlarına alıcıya bir sıraya uyma yükümü getirmemektedirler701. Bundan ziyade alıcının bu talepleri

696 Oğuzman / Öz, s. 826; Eren, s. 1095

697 Resmi Gazete ile Neşir ve İlanı: 14.06.2003 - Sayı: 25138 698 Aslan, s. 161

699 Bkz. aşağıda §4, II, B, 2, a, ii

700 Sözleşmesel garanti taahhütlerinin “yasal garanti düzenine” (ayıptan doğan sorumluluk) etkisi aşağıda başlık altında incelemektedir. (Bkz. aşağıda §3, VII )

arasında bir yarışma olduğunun kabul edilmesi yerinde olacaktır702. Zira sözleşmesel garanti taahhütleri alıcının malı satın almasında rol oynayan rekabet araçlarıdır703, bu taahhütler her bir durumda alıcının durumunu iyileştirmeyi amaçlamaktadır. Bu anlamda açık bir düzenleme olmadığı halde alıcının haklarının iyileştirildiği kabul edilmelidir.

Ancak böyle bir durumda iki ayrı garanti taahhüdünde bulunan kişiler açısından BK m. 143 vd. kapsamında bir müteselsil borçluluk ilişkisinin olduğu söylenemeyecektir. Zira burada iki farklı ilişkiden doğan iki farklı talep bulunmaktadır. Müteselsil borçluluk ilişkisi ancak sözleşmede yer aldığı veya kanundan doğduğu vakit mevcut olabilecektir704.

Tedbirli davranmak isteyen bir alıcı iki talep hakkını da aynı anda ileri sürebilecektir. Böylelikle bir yandan her bir talebi bakımından işleyecek zamanaşımı süresini kesmiş olacak, diğer yandan da üretici ya da satıcıdan birinin herhangi bir nedenle borcu yerine getirememe rizikosuna karşı önlem almış olacaktır. Ancak tabidir ki alıcı her iki taahhüt sahibinden de aynı zararının iki kere karşılanmasını talep edemeyecektir705. Taleplerden birinin yerine getirilmesiyle diğer talep sona erecektir. Zira ifa talebi bir zararın tazminine ilişkin olduğuna göre zarar olmadığı bir ihtimalde talep şartı gerçekleşmeyeceğinden talep de ortadan kalkacaktır.

Özetle belirtilebilir ki hem satıcının hem de üreticinin garanti taahhüdünde bulunduğu bir ihtimalde alıcı açıkça kararlaştırılmadığı sürece bir sıra gözetmek zorunda değildir. Alıcının bu iki talebi yarışma halinde olacaktır.

Tüketici satımlarında ihtiyari garanti belgesi düzenlemesi çerçevesinde ise satıcı kanuni temele dayalı olarak üretici ile birlikte müteselsilen sorumlu olacaktır706.

702 Lips, s. 16

703 Bradgate / Twigg-Flesner, Guide, s. 171, Malinvaud, in Commentaire, s. 268 704 Lips, s. 15

705 Lips, s. 15

III. Garanti Taahhüdünün İçeriği ve İfası A. Genel Olarak

Garanti taahhüdünde bulunan satıcı veya üretici alıcının satım sözleşmesine taraf olmasına bağlı olarak gerçekleşmemesi hususunda teminat verdiği rizikonun gerçekleşmesi halinde doğan zararı karşılamakla yükümlüdür. Garanti sözleşmesinden doğan borç yukarıda da belirttiğimiz üzere707 öğretide bazı yazarların adlandırıldığı şekilde708 bir tazminat borcu değildir. Çünkü tazminat aslî bir borcun yerine geçen talî bir borçtur, burada ise garanti taahhüdünden doğan aslî borç konu edilmektedir709.

Garanti taahhütlerinde müspet zararın karşılanması gerektiği öğretide baskın olarak kabul edilen görüştür710. Zira garanti taahhüdünde bulunan alıcının davranışıyla ilgili teşebbüsünün belli bir sonuca ulaşması halinde elde edeceği ve rizikonun meydana gelmesi ile yoksun kalacağı faydayı karşılayacaktır. Buna karşılık sadece menfi zararın özellikle alıcının satım sözleşmesinin tarafı olmak için yaptığı masrafların karşılanması genellikle onu bu davranışa yöneltmek için yeteri derecede çekici olmayacaktır711. Yargıtay da garanti taahhütleri çerçevesinde söz konusu olacak borcun müspet zararın karşılanmasına yönelik olduğu yönünde görüş bildirmektedir712.

Garanti taahhüdünde bulunanın zararın karşılanması borcu kusurdan bağımsız bir sonuç sorumluluğudur713. Bu anlamda üretici veya satıcı garanti edilen

707 Bununla beraber garanti taahhüdündeki zararın karşılanması borcu, tazminat borcu ile benzerlik göstermektedir. Bu nedenle tazminat borcuna ilişkin açıklamalardan kıyasen faydalanılabilecektir. Aşağıda vereceğimiz açıklamalar bakımından bu husus dikkate alınmalıdır.

708 Tandoğan, Borçlar Hukuku, C.II, s. 855 ve orada dn. 10’da anılan yazarlar; Reisoğlu, Garanti, s. 154-155

709 Tazminat kavramının kullanılmasında ileri sürdüğümüz çekinceler ve gerekçeler için bkz. yukarıda §3, II, A, 3, b dn. 581

710 Tandoğan, Borçlar Hukuku, C. II, s. 855; Reisoğlu, Garanti, s. 154; Oğuzman / Öz, s. 811;

Eren, s.1113

711 Tandoğan, Borçlar Hukuku, C. II, s. 855; Reisoğlu, Garanti, s. 154

712 Yarg. TD. 25.02.1958 T, E. 58-56, K. 515 (İçt. Kül. C. 13, no. 456); Yarg İçt. Bir. Kur. 13.12.1967 T, E. 1966/16, K. 1967/7 (www.kazanci.com.tr)

teşebbüsün istenilen sonuca ulaşmamasından dolayı kusurlu olmadıklarını ileri sürerek sorumluluktan kurtulamazlar. Zararın bir kaza, mücbir sebep veya beklenmeyen bir halden meydana gelmesi halinde bile durum değişmeyecektir714.

Ancak rizikonun gerçekleşmesinde alıcının kendi kusurlu davranışı olması durumunda, garanti taahhüdünde bulunanın sorumlu tutulmaması gereği ifade edilmektedir. Bu görüşün temelinde dürüstlük kuralı ve zarar görenin kendi kusuruyla zarara sebep olması durumunda sorumluluğun kalkacağına ilişkin BK m. 44 hükmü bulunmaktadır715. Eğer rizikonun ve akabinde zararın gerçekleşmesinde alıcının kusuru ve bunun dışında kalan etkenler belli ölçülerde etki ediyorsa bu durumda alıcının kusuru garanti verenin zararın karşılanması borcunun indirilmesinde bir tenkis sebebi olarak kullanılabilecektir716. Bunun yanında öğretide bir görüş717, garanti taahhüdünde yer alabilecek “aksaklığın

malzeme hatasından doğması” veya “işçilik ve imalat kusurlarından doğacak arızalar” gibi ifadelerin alıcının kendi kusuruyla meydana getirdiği aksaklıkları

sınırlayan birer hüküm olarak yorumlamayı da önermektedir.

Zararın karşılanması, nakden veya aynen olabilecektir. Hukukumuzda zararın karşılanması borcunun tarzı hakkında kanunda açık bir belirtme bulunmamaktadır. Bir başka ifadeyle kanun zararın nakden veya aynen karşılanması arasında herhangi bir seçim yapmamıştır. Zararın nakden karşılanması malvarlığı bakımından meydana gelen zararın bir miktar para ile karşılanmasıdır718. Zararın aynen karşılanması ise, malvarlığında zararı meydana getiren durumun eski haline getirilmesidir. Bu, zararın herhangi bir eşya (ayın) verilmesi suretiyle karşılanması anlamına gelmez, daha ziyade zarar gören

714 Tandoğan, Borçlar Hukuku C. II, s. 812, 856

715 Tandoğan, Borçlar Hukuku C.II, s. 856 ve orada dn. 15’te anılan yazarlar; Reisoğlu, Garanti, s. 170

716 Oğuzman / Öz, s. 579; Tekinay / Akman / Burcuoğlu / Altop, s. 594; Eren, s. 733;

Kılıçoğlu, s. 307 Ergüne, Olumsuz Zarar, s. 364; Nomer, s. 116; Tiftik, s. 107

717 Akünal, Onarım Garantisi, s. 558 ve orada dn. 31’de Götz, s. 95

718 Oğuzman / Öz, s. 575 ; Tekinay / Akman / Burcuoğlu / Altop, s. 581; Eren, s.741 ;

Kılıçoğlu, s. 306; Ergüne, Aynen Tazmin, s. 31; Ergüne, Olumsuz Zarar, s. 333; Nomer, s. 51; Tiftik, s. 65; Deschenaux / Tercier, s. 241

malvarlığı değerinin yenisinin verilerek veya onarılması suretiyle eski haline getirilmesidir719. Zararın karşılanmasının tarzı bakımından taraflar arasında bir anlaşma varsa buna itibar edilecektir. Bir anlaşma olmadığı ihtimalde ise, zararın karşılanmasına ilişkin olarak BK m. 98’in göndermesiyle haksız fiiller bahsi altında yer alan BK m. 43 uygulanacaktır. Bu hüküm uyarınca taraflar arasında bir anlaşma olmadığı takdirde zararın karşılanması borcunun tarzına hâkim karar verebilecektir. Uygulamada çoğunlukla zararın nakden karşılanmasına hükmedilmektedir720. Bunun sebebi zararın aynen karşılanmasının çoğunlukla imkânsız olmasıdır. İmkânsız olmadığı bir olasılıkta ise bu tarzda zararın aynen karşılanmasına ilişkin mahkeme kararını borçlu rızasıyla yerine getirmediği halde icra aşamasında çeşitli sorunlarla karşılaşılacaktır721. Bu anlamda hâkim, zararın aynen karşılanmasına ancak borçlunun tam olarak tatmin edilebileceğine kanaat getirdiğinde karar verebilecektir. Öte yandan zararın aynen karşılanması borcunun kapsamının tenkis sebeplerinin dikkate alınarak belirlenmesinde de güçlük bulunmaktadır.

Satım hukukunda söz konusu olacak garanti taahhütleri bakımından taraflar zararın karşılanması borcunun tarzını çoğunlukla açık olarak belirtmektedirler. Buna göre çoğunlukla bu taahhütler, satım konusu malın tamirine veya değiştirilmesine veya çeşitli parçalardan oluşan bir mal söz konusu ise parçalarının değişimine ilişkin bulunmaktadır722. Öte yandan tarafların ortaya çıkacak zarar için bir miktar paranın ödenmesini kararlaştırmaları da söz konusu olabilecektir. Ne var ki taraflar bir belirlemede bulunmadığı vakit zararın karşılanmasına ilişkin borcun tarzını yukarıdaki açıklamalarımız kapsamında hâkim tayin edecektir.

719 Oğuzman / Öz, s. 576 ; Tekinay / Akman / Burcuoğlu / Altop, s. 581; Eren, s.740 ;

Kılıçoğlu, s. 306; Ergüne, Aynen Tazmin, s. 32; Ergüne, Olumsuz Zarar, s. 334; Nomer, s. 52; Tiftik, s. 63; Deschenaux / Tercier, s. 240; Tandoğan, Mesuliyet, s. 252

720 Oğuzman / Öz, s. 575 ; Tekinay / Akman / Burcuoğlu / Altop, s. 581; Eren, s.741 ;

Kılıçoğlu, s. 306; Ergüne, Aynen Tazmin, s. 31; Ergüne, Olumsuz Zarar, s. 333 Nomer, s. 51; Tiftik, s. 65

721 Oğuzman / Öz, s. 576 722 Arbek, s. 129