• Sonuç bulunamadı

Özsaygı (Benlik Saygısı) veya Olumsuz Benlik

2. ERGENLİK VE RUH SAĞLIĞI

2.3. Ergenlikte Psikolojik Sağlık Sorunları

2.3.3. Özsaygı (Benlik Saygısı) veya Olumsuz Benlik

Yıldız (2006), benliği: “Kişinin kendi kimliği, değeri, yetenekleri, sınırları, değer yargıları, amaçları, vb. gibi kendisi hakkında algılayabildiği görüşlerinin, duygularının ve tutumlarının tamamı; bireyin kendi benliğine ilişkin tanımı, kendine ilişkin zihinsel tablosudur.” şeklinde tanımlar. Kişinin “ben” veya “benim” olarak ifade ettiği şeylerdir. Her birini bir diğerinden ayırt eden, farklı kılan özelliklerimiz, bireyde bütünü oluşturan parçaların, hem birbirlerine hem de çevreye karşı geliştirdikleri ilişkidir.

Benlik saygısı kavramına gelince, Bacanlı (1997: 13), James’ten bu yana kişilerin kendilerinin değeri ile ilgili yargılarının benlik saygısı (self-esteem) olarak tanımlandığını söyler. Ona göre benliğin özellikleri; kendini algılama, tutarsızlıklardan sıyrılma, davranışlarına yön verme, kendinin bilincinde olma ve ben bilinci ile kişinin davranış, duygu, düşünce ve inançlarını yönlendirmesi şeklinde sıralar. Buradan hareketle denilebilir ki dinler de koydukları kurallar yoluyla bireylerde otokontrol, iç disiplin geliştirerek benlik yapılarını etkilemektedirler.

Yavuzer’e (2000) göre ise, bireyin ne olduğu ile ne olmak istediği arasındaki farka ilişkin duyguları benlik saygısını gösterir. Diğer bir deyişle benlik saygısı, insanların birer birey olarak, değerleri konusunda ulaştıkları kanı, kendini beğenmesi, onaylaması ve kendinden hoşnut olmasıdır. Başka bir deyişle özsaygı; bireyin kendilik bilincine nasıl baktığıdır. Yani “Olduğunuzu düşündüğünüz insan tipini beğeniyor musunuz?” sorusunun cevabıdır (Burger, 2006: 486). Özsaygı ile

10 Çocuk ve ergenlerde anksiyete bozuklukları (panik bozukluk, stres bozukluğu, fobiler ve obsesif- kompulsif bozukluk) için bkz.(Gökler, 2005; Geçtan, 1995: 185; Ekşi, 2011g; DSM-IV, 1994: 171- 172).

ilgili yapılmış bir araştırmada, özsaygısı yüksek ve düşük öğrencilerin bir sınavda iyi ya da kötü not aldıklarında nasıl tepki gösterdikleri araştırılmış, deneklere girecekleri sınavın zekâyı ölçtüğü söylenmiş ve sahte geri bildirimler verilmiştir. Özsaygısı düşük bireyler birinci sınavda başarısız olduklarını öğrendiklerinde ikinci sınava çalışmaya isteksiz davranmış, başarısızlık göstermiş, hatta sınavı yarım bırakmışlardır. Özsaygısı yüksek olan bireyler ise sonuçlara takılmadan ikinci sınavda da ellerinden geleni yapmışlardır (Burger, 2006: 486).

Sayar (2003a) ise, benliğin bireyle sınırlı olmayıp, ben olmak veya benlik denilen şeyin tarihsel ve kültürel bağlamdan, içinden neşet ettiği toplumun değer ve yargılarından etkilendiğini belirtir. Dolayısıyla tarihten ve kültürden bağımsız bir benlik yoktur, evrensel bir benlik değil yerel benlikler vardır. Bu nedenden dolayı ergen benliğinin değeri, tutarlı bir inançlar ve değerler sistemi olarak bütünleşmesi sayesinde gelişir (Güvenç ve Aktaş, 2006).

Benliğin İslam psikolojisindeki karşılığı olarak, tasavvufta –tam karşılığı olmasa da “ nefs ” kavramıyla anlatılır. Kişisel gelişimde, benliğin dönüşümünde nefsin önemli bir fonksiyonu vardır. Hatta belki de en önemli fonksiyon olarak “nefs” ön plana çıkar. “Kendini bilen Rabb’ini bilir.” hadisi evrensel benlikle birleşmenin yolu olarak insanın kendi benliği bilmesini işaret eder. “Kur’an-ı Kerim insanın psikolojik varlığından söz ederken en çok “nefs” kavramını kullanmıştır. Sadece birkaç yerde geçen “ruh” kavramı ise, kullanıldığı yerlerin hiçbir yerinde insan kişiliğini niteleyici bir anlama sahip değildir. Denilebilir ki nefs, kendilik bilincine sahip canlı özneyi ifade ve işaret eden psikolojik bir kavramdır. Ruhsal hayatın temel ögesi ve kaynağı olan nefs algılarının toplayıcısı, eylemin ve ilişkilerin merkezidir.” (Hökelekli, 2006; 410-411). Tasavvuf psikolojisine yönelik yazılmış eserlerde de benliğin yani nefsin dönüşümüne dair bu olguları görmek mümkündür. (bkz. Shafii, 1988; Spiegelman, 1994; El-Muhasibi, 1998; Sayar, 2000; S.Kılıç, 2000; H.Kılıç, 2001; Schimmel, 2001; Frager, 2003; Frager, 2009).

İbn-i Rüşd (2007: 2) ise, insanda nefsin bedeni tezahürleri olarak gerçekleştirdiği; duyu algısı, gazap (öfke) ve şehvet (tutku) gibi fiillerden söz eder. Öfke, şehvet arzusu ve eğiliminin ise aklı ötelediği ve bireyin hedeflerini

gerçekleştirmesine engel olduğu söylenir (Ebu Bekir Razi, 2004: 26). Dolayısıyla olumlu bir psikolojik sağlığa sahip olmak ve sağlıklı bir benlik oluşturmak için insanın kaçınması gereken unsurlar arasında; haz, narsistik eğilim, kıskançlık, öfke, yalan, cimrilik, stres ve anksiyete düşünceleri, üzüntü, açgözlülük, sarhoşluk, aşırı cinsel eğilim, rütbe/makam düşkünlüğü gibi faktörler sıralanır (Ebu Bekir Razi, 2004: 56).

Kuşkusuz inanç ve değerler sisteminin ilk nüveleri ailede atılmaktadır. Doğal olarak aile, özsaygı ihtiyacının büyük oranda karşılandığı kurum olma özelliğine de sahiptir. Özellikle ebeveynlerin çocukları ile ilgili yaptıkları değerlendirmeler sonraki yıllarda çocuğun kendisi ile ilgili olumlu veya olumsuz değerlendirmelerini de büyük oranda belirleyecektir (Argyle, 2006b).

Musaoğlu ve Güre’nin (2005), ilk, orta ve son ergenlik dönemlerindeki 758 öğrenci ile gerçekleştirdikleri çalışmada; ilk ergenlik dönemindeki kızlar hariç diğer bütün yaş gruplarındaki kız ve erkeklerin davranışsal özerkliğini anneden algılanan kabul ve ilginin oluşturduğu tespit edilmiştir.

İnelman’ın (1996) Boğaziçi üniversitesine devam eden 18-26 yaş arası 140 kişilik öğrenci grubunda yaptığı çalışmada, özsaygıyı etkileyen faktörler arasında; kadınların başkalarınca beğenilmek, takdir edilmek, aileleri ile ilişkiler vb. konulara erkeklere oranla daha fazla önem verdikleri ve bu konularda kendilerinden memnuniyet duydukları, erkeklerin ise özel yetenek ve beceri konularında daha emin oldukları gözlenmiştir.

Erkekler, orta sınıf ergenler ve Afrika kökenli Amerikalı gençler kadınlara, daha az varlıklı gençliğe ya da beyaz ergenlere göre daha yüksek benlik saygısına sahip oldukları aktarılmaktadır (Steinberg, 2007: 312). Yüksek benlik saygısının ana- baba onayı, akran desteği ve okul başarısı ile ilişkili olduğu da bilinmektedir. Aynı şekilde yüksek benlik saygısı, daha iyi psikolojik sağlıkla da ilişkilidir. Oysa düşük benlik saygısı, çok sayıda duygusal sorunlarla ilişkilidir. Örneğin düşük özsaygının öfke ve depresyonla ilintili olduğu, düşük özsaygılı bireylerin kötü not aldıklarında daha depresif, engellenmiş ve hayal kırıklığı duyguları yaşadıkları, özsaygı kararlılığı

yüksek olan öğrencilerin ise kötü haberlere karşı aşırı bir tepki göstermedikleri, strese karşı daha dayanıklı oldukları araştırmalarla gözlenmiştir (Güngör, 1998; Burger, 2006: 496; Akdemir ve Çetin, 2008).

Ergenin benlik saygısının düşük olması ile davranış problemleri, içe yönelim, dışa yönelim, sosyal içedönüklük, anksiyete, depresyon, dikkat sorunu ve yıkıcı davranışlar arasında ilişki bulunmuştur. Saydam ve Gençöz’e (2005) göre düşük benlik saygısının nedeni; ebeveynden alınan olumsuz geribildirim, değersizleştirme, bireyselliğinin tanınmaması, önemsenmeme ve ailenin fonksiyonlarını yerine getirmemesi, aile içi iletişim, etkileşim sorunları olması ile bağlantılıdır.

Kındap, Sayıl ve Kumru’nun (2008), 7-10. Sınıflarda okuyan 200’ü kız, 209’u erkek toplam 409 ergen üzerinde yaptıkları çalışmada; davranışsal kontrolün hem kız hem de erkek öğrencilerde benlik değerini arttırdığı ancak psikolojik kontrolün benlik değeriyle ilişkili olmadığı bulunmuştur.