• Sonuç bulunamadı

Öz Saygı ve Dindarlık İlişkisi

3. ERGENLİKTE PSİKOLOJİK SAĞLIK VE DİN

3.4. Öz Saygı ve Dindarlık İlişkisi

Bireylerin, ne olup olmadıklarına yani kendilerinin değerine yönelik yargıları James’ten bu yana benlik saygısı, diğer adıyla öz saygı olarak ifade edilmektedir (Bacanlı, 1997: 13). Esasen “kendini bilme” bütün kadim geleneklerde ve kutsal metinlerde sıklıkla işlenen bir kavramdır. “Kendini bilen Rabbini bilir” hadisi buna örnek gösterilebilir. Kuşkusuz öz saygıyı etkileyen demografik değişkenlerle birlikte birçok faktörden sözedilebilir. Doğal olarak din, bu faktörlerden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Dinler beraberlerinde getirdikleri dünya görüşü ile inanan insanların iç dünyalarına hitap ettikleri gibi sosyal çevreleriyle nasıl bir ilişki içerinde olacaklarını da belirlemekte, uyumlarını kolaylaştırmaktadırlar (Yapıcı ve Kayıklık, 2005). Bu yönüyle din, psikolojik sağlık göstergeleri arasında yer alan öz saygı kavramını bir şekilde etkilemektedir.

Bu etkinin hangi yönde gerçekleştiğine gelince; Beit-Hallahmi ve Argyle’e (1997: 165) göre birkaç araştırma haricinde geri kalan araştırmaların büyük çoğunluğu din ile öz saygı arasında pozitif bir ilişkinin olduğunu göstermektedir. Farklı beş kültürden gelen Katolik ergenler üzerinde yapılan bir çalışmada dindarlık ile özsaygı arasında olumlu ilişki bulunmuştur. Hatta bazı araştırmalar olumlu Tanrı tasavvuru ile öz saygı arasında pozitif bir ilişkinin varlığını göstermektedir.

Öz saygı ve din arasındaki ilişkiye yönelik örneklere devam edecek olursak; Maltby ve Day (2000), 188' i kız 172' si erkek toplam 360 üniversite öğrencisi üzerinde depresif semptomlar ile dini uyum arasında ilişkiyi araştırdıkları çalışmalarında, depresif semptomların, dini uyum, kaygı, nörotizm, başa çıkma stili ve kendine saygıdan önemli ölçüde etkilendiğini, kadınlarda ve dışa dönük dindarlarda depresif semptomların daha yüksek çıktığını, içe dönük dindarlık, iyimserlik, özsaygı ve problem odaklı başa çıkma tarzlarının depresif semptomlarla negatif bir ilişki içinde olduğunu tespit etmişlerdir. Onlara göre; içe dönük dindarlık ile öz saygı düzeyi arasında yüksek anlamlı bir pozitif korelasyon vardır. Yine depresif belirtilerin çokluğu ile özsaygı arasında negatif ilişki ve dışa dönük dindarlık ile kaygı arasında pozitif ilişki bulunmuştur.

Maltby ve Day’in (2003), dindarlık tipi, dinsel yönelim ile psikolojik sağlık arasındaki ilişkiyi inceledikleri bir diğer çalışmalarında, içe dönük dindarlığın özsaygıyı daha olumlu etkilediğini de belirtiyorlar. Yazarlar, 46 farklı kolej ve üniversitelerin 3.sınıf öğrencileri üzerinde yapılan ulusal düzeydeki 3680 adet araştırmanın bir bölümüne göre aşırı dindar öğrencilerin diğer dindar öğrencilere göre daha yüksek düzeyde dini endişeye sahip olduklarını fakat aynı zamanda daha yüksek düzeyde öz saygıları bulunduğunu ifade ederler. Pargament’e (1997: 302) göre ise din, dindarlık ile depresyon, anksiyete, intihar, özsaygı, fiziksel sağlık gibi diğer alanlar arsında olumlu bir ilişki olduğuna yönelik çok sayıda araştırmalar mevcuttur.

Yine Maltby, Lewis ve Day (1999), din eğitiminin psikolojik sağlık semptomları üzerinde 474 İngiliz öğrenci üzerinde gerçekleştirdikleri çalışmada, kiliseye devam etme sıklığı ile depresif semptomlar, anksiyete ve benlik saygısı arasındaki ilişkiler incelenmişler ve sonuçta, dindarlık düzeyi yükseldikçe psikolojik mutlulukta kayda değer yükselme gözlemişlerdir. Yine, özellikle içe dönük dindarlık ile içsel huzur ve mutluluk arasında pozitif korelasyon tespit edilmiş ve bireysel dua etme davranışının sıklığı, dindarlıkla psikolojik huzur arasındaki ilişkide belirleyici faktör olmaktadır.

Markstrom ise (1999), dini tutum ile Erikson’un psiko-sosyal teorisindeki psiko-sosyal olgunluk arasındaki ilişkiyi incelediği çalışmasında, 11. sınıfa devam eden 62 Afro-Amerikalı öğrenci ile 63 Amerikalı öğrenci üzerinde çalışma yapmış ve neticede; dini tutumun, amaç sahibi olma, sadakat, sevgi, umut ve ego gücü ile olumlu ilişkisi bulunmuştur. Ancak genel benlik saygısı ile dini tutum arasında herhangi bir ilişki bulunamamıştır. Afro-Amerikalı grupta dini katılımın daha yüksek olduğu da bu çalışmada görülmüştür.

Bir başka çalışmada Ball ve arkadaşları (2003), seksüel aktivite, benlik saygısı ve genel psikolojik fonksiyon arasındaki ilişkiyi inceledikleri araştırmada dinin ergenlerin hayatında önemli bir rolü olduğunu, dindarlık düzeyinin artması ile birlikte benlik saygılarının da arttığını belirlemişlerdir. McGree ve arkadaşları (2001), dindar olanların olmayanlara göre benlik saygılarının daha yüksek olduğunu

tespit etmişlerdir. Ancak dindarlık ile benlik saygısı arasında bazı çalışmalarda aksi bulgulara da ulaşılmaktadır. Örneğin bu çalışmalardan birisinde, Pradhan (2001) iç yönelimli dindarlık ve kiliseye devam etmenin benlik saygısı ile negatif yönde ilişkili olduğunu belirlemiştir (akt. Dirik ve Günay, 2009).

Türkiyede ise bu konu ile ilgili Şahin’in çok sayıda araştırma yaptığını görüyoruz. Bu çalışmalardan birinde Şahin (2007a: 108-130), dindar ergenlerin, diğerlerine göre daha yüksek oranda duygusallığa, sosyal ilişkilerine, bireysel değerlere, meslek ve eğitim hedeflerine, ailesel benliğe, çevre uyumuna, problemlerle baş etme gücüne sahip olduklarını ifade etmiştir. Şahin (2007b) bir başka araştırmasında dindar ergenlerin, dindar ebeveyn tutumu ve çocuk yetiştirme tutumları arasındaki ilişkiyi daha olumlu bir şekilde etkilediğini bulmuştur.

Bir başka çalışmasında Şahin (2005), benlik saygısı yüksek olan ergenlerin, problemlerle doğrudan yüzleşmeyi sağlayan stresle başa çıkma yöntemlerine yöneldiklerini, imtihan düşüncesine daha az sahip olduklarını, daha az ölüm korkusu yaşadıklarını, akademik başarılarının daha yüksek olduğunu, olumlu bir beden imgesi, aile desteğine yönelik pozitif düşünce, etnik kimlikleriyle gurur duyan bireyler olduklarını ifade etmektedir. Bu anlamda, ergenin hayatında dinin, yaşamın çatışan ihtiyaçları ve arzuları ile genel bir başa çıkma tarzı oluşturduğu düşünülebilir (Paloutzian, 1996).

3.5. Somatizasyon, Diğer Ruhsal ve Fiziksel Hastalıklar İle Dindarlık