• Sonuç bulunamadı

2. Y AŞADIĞI D ÖNEMDE M ISIR VE E NDÜLÜS ’ DEKİ S İYÂSÎ H AYAT VE İ LMÎ F AALİYETLER

2.1. Endülüs’teki Siyâsî Hayat

Ebû Hayyân’ın yaşadığı dönemde (hicrî yedinci ve sekizinci asır) Endülüs’te arka arkaya üç devlet hüküm sürmüştür. Bunlar, Muvahhidler (540-630/ 1145/1233), Benî Hûd (625-635/1228-1238) ve Benî Ahmer (635-897/1238/1492) devletleridir.

Muvahhidler, 540 yılında Abdulmu’min b. Ali (ö.558/1163) zamanında Endülüs’e girmişler99 ve 630/1233 yılına kadar burada varlıklarını devam ettirmişlerdir. Bu süre içerisinde birçok hükümdar başa geçmiştir. Devletin kurulduğu ilk yıllarda idareciler, devleti istikrarlı bir şekilde yönetmişler, fakat hicrî yedinci asırdan itibaren iç çekişmelerle ve Hıristiyanlarla savaşmak zorunda kalmışlardır. 609/1212 yılında Muhammed b. Nâsır’ın Alfonso ile yaptığı İkâb savaşı ve neticesindeki mağlûbiyet Muvahhidlerin Endülüs’teki hâkimiyetlerinin sonuna gelindiğinin işaretçisiydi. Bu mağlûbiyetten sonra Fas’a çekilen en-Nâsır’ın 610/1213 yılında vefat etmesi, ondan sonra tahta geçen oğlu Yûsuf’un (ö.620/1223) tecrübesizliği, idarenin amcalarının ve vezirlerin eline geçmesine sebep olmuştur. Ülkede istikrarsızlık ve karışıklık baş göstermeye başlamış ve bu devletin yıkılmasına sebep olmuştur. Muvahhidlerin Endülüs’teki varlıkları Ebu’l-‘Alâ İdris el-Me’mûn’un 630/1233’te ölümüyle sona ermiştir.100

Muvahhidler devletinin Endülüs topraklarındaki hâkimiyetinin sona ermesiyle, bu-rada otorite boşluğu meydana gelmiştir. Bu dönemde devletin içerisindeki taht kavgaları

98 Es-Safedî, el-Vâfî, V, 281.

99 Yûsuf Aşbâh, Târihu’l-Endelus fî ‘Ahdi’l-Murâtibîn ve’l-Muvahhidîn ( trc. Muhammed Abdullah

‘Inân), C.I, Mektebetu’l-Hancî, Kahire-1996, 231; Sa’dûn Nasrullah, Târîhu’l-‘Arabi’s-Siyâsî fi’l-Endelus, Dâru’n-Nahdati’l-‘Arabiyye, Beyrut-1998, 317.

100 Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Târihi, (red. Hakkı Dursun Yıldız), C.V, Çağ Yay., İstanbul-1998, 367-368; Muhammed İmâmuddin, Endülüs Siyâsî Tarihi, (trc. Yûsuf Yazar), Rehber Yay., Ankara-1990, 318-322; Aşbâh, a.g.e., II, 94.

44 sebebiyle bir taraftan iç karışıklıklar devam ederken diğer taraftan da Hıristiyanların Endülüs üzerindeki baskıları iyice artmıştır. İspanyol krallar ittifak ederek Muvahhidlerin hakimiyetinden çıkan şehirleri bir bir almaya başlamışlardır. Bu ittifaka karşı ilk ciddi direniş, Muhammed b. Yûsuf b. Hûd tarafından gösterilmiştir. Muvahhidler ordusunda bir asker olan İbn Hûd 625/1228 yılında Mursiye’de101 bağımsızlık için bayrak açmış, bir yandan Muvahhidlerle, diğer yandan da Hıristiyanlarla savaşa girişmiştir. Kurtuba102, İşbîliye103, Gırnâta104, El-Meriyye105, Mâlaka106 gibi şehirleri kendi idaresi altına almıştır.

Fakat bir müddet sonra 633/ 1236 yılında iç çekişmeler nedeniyle 525 yıl Müslümanların hakimiyetinde kalan ve Endülüs Emevî devletine başkentlik yapan Kurtuba Hıristiyanların eline geçmiştir. 635/1238 yılında İbn Hûd, el-Meriyye valiliğine atadığı İbn Remimî tarafından öldürülmüş ve böylece Endülüs’ü tek çatı altında toplama idealini gerçekleşti-rememiştir. Onun ölümüyle de Benî Hûd devleti fiilen sona ermiştir.107

İbn Hûd, İspanya’nın doğusunda Mursiye’de kendi hükümdarlığını kurmak için gayret sarfederken Benî Nasr (Benî Ahmer) ailesi de Muvahhidlerin Endülüs’teki zayıf iktidarından yararlanmıştır. Hazrec kabilesinden Sa’d b. Ubâde’nin soyundan olduklarını iddia eden bu aileden İbn Ahmer olarak bilinen Muhammed b. Yûsuf b. Nasr (ö.671/1272), 627/ 1231 yılında Kurtuba bölgesinde Ceyyân’a108 yakın Arjona kalesinde bağımsızlığını ilan etmiştir. İdarecilik kabiliyeti üst düzeyde olduğu için dikkatleri üzerine toplamıştır.

İbn Hûd’un vergi zorbalığı sebebiyle halk kendisinden uzaklaşmış ve bu İbn Ahmer’in işine yaramıştır. Bunu fırsat bilen İbn Ahmer 628/1232 yılında önce Ceyyân’ı sonra

101 Endülüs’te Kurtuba’nın doğusunda Tudmir’e bağlı bir şehir olup Abdurrahman b. el- Hakem b. Hişâm tarafından kurulmuştur. (el-Hamevî, a.g.e., V, 107).

102 Atlas okyanusuna 200 km. uzaklıkta İşbîliyye ile Ceyyân arasında Vâdi’l-Kebîr kenarında kurulmuş Endülüs’ün büyük şehirlerinden biridir. Bu şehir Endülüs Emevî Devleti’ne başkentlik yapmıştır.(el-Hamevî,a.g.e., IV,324; B. Thomas Irving, “Kurtuba” DİA, XXVI, 451 ).

103 İber yarımadasının güneyinde Kurtuba’nın batısında yer alan ve bugün Sevilla adıyla anılan Endülüs’ün büyük şehirlerindendir. (el-Hamevî, a.g.e., I, 195; Câsim el- ‘Ubûdî, “ İşbîliye”, DİA, XXIII, 428.

104 Endülüs’ün büyük yerleşim bölgelerinden biri olan İlbîre bölgesinin bir şehridir. Kaynaklarda Garnâta ve Ağarnâta olarak geçmektedir. Endülüs lehçesinde nar anlamına gelen bu sözcük yörenin güzelliği sebebiyle verilmiştir. (el-Hamevî, a.g.e., IV, 195; Dımaşkî, a.g.e., III, 68; İbn Hacer, a.g.e., IV, 402.)

105 İber yarımadasının güneyinde Endülüs’ün en büyük sahil şehirlerinden biri olup deniz ticaretinde merkezi bir liman konumundadır. (el-Hamevî, a.g.e, V, 119.)

106 Endülüs’te el-Cezîretü’l-Hadrâ ile el-Mer’iyye arasında yer alan sahil şehridir. (el-Hamevî, a.g.e, V, 43)

107 İbnü’l-Hatîb, el-İhâta fî Ahbâri Gırnâta, II, 128-132; Aşbâh, a.g.e., II, 184-187; Mehmet Özdemir,

“Hûdîler” mad., DİA, XVIII, 301.

108 Kurtuba’nın doğusunda, İlbîre bölgesinde geniş yerleşim sahasına sahip büyük bir şehirdir. (el-Hamevî, a.g.e, V, 43).

45 Vâdîâş’ı109 İbn Hûd’un elinden almış ve nihayet 635/1238 yılında Gırnâta’yı ele geçirmiş-tir. Aynı yılda İbn Hûd’un öldürülmesi ona geniş bir hareket alanı sağlamıştır. Bu saatten sonra Endülüs Müslümanları için Hıristiyan tehlikesine karşı sığınabilecekleri tek lider İbn Ahmer olmuştur.110

İbn Ahmer, 642/1245 yılında Ceyyân ve Gırnata’yı kuşatan Kastilya kralı Ferdi-nand’la antlaşma yaparak vergi ödemeyi kabul etmiştir. Bu antlaşma, Ceyyân şehri ile civardaki bazı kalelerin Hıristiyanların eline geçmesine sebep olmuştur. 646/1248 yılında da İşbîliye uzun süren muhasaradan sonra anlaşma yoluyla Ferdinand’a teslim edilmiş-tir.111

Öncelikle doğu Endülüs İslâm şehirlerinin, daha sonra da Ceyyân ve İşbîliye gibi şehirlerin düşmesi Benî Ahmer devletinin birer birer coğrafi ve politik üslerini kaybetmesi anlamına geliyordu. Yaklaşık bir asır önce yarımadanın yarısına sahip olan Endülüs İslâm devletleri, otuz yıla yakın bir süre içinde Gırnata bölgesinde dar bir alana sıkışıp kalmış-tır.112

İbn Ahmer, Hıristiyanların gücünü kırmak ve onlarla ittifak kuran valileri cezalan-dırmak için kuvvet toplamayı başarabildiyse de, bunu yapmaya ömrü yetmemiş ve 671/1272 yılında 79 yaşında vefat etmiştir. Bu görev, kendisinden sonra iktidara gelen oğlu II. Muhammed’e kalmıştır.113

Gırnâta’da 633/1236 yılında doğan II. Muhammed âlim olup bir çok dil bilirdi. İl-me düşkün ve âlimleri gözetip kollayan bir yöneticiydi. El-Fakîh lakabıyla anılırdı.

671/1272’de babasının yerine geçtikten sonra ülkede çıkan birtakım isyanları bastırmıştır.

Kastilya kralının Gırnâta üzerindeki tazyikleri artınca Merînî114 sultanından yardım istemiş ve Merînîlerin katkısıyla 674/1275 yılında İspanyolları ağır bir hezimete uğratmıştır. Bu

109 Endülüs’te Gırnâta ile Beccâne arasında İlbîre bölgesinde yer alan ırmaklarının ve ağaçlarının bolluğu ile tanınan bir yerleşim yeridir. (el-Hamevî, a.g.e, I, 198.)

110 İbnü’l-Hatîb, a.g.e., II, 92; Hüseyin Algül, İslâm Tarihi, C.III, Gonca Yayınevi;İstanbul-1987, 508-509.

111 İbn Haldûn Abdurrahman b. Muhamed b. el-Mağribî, Târîhu İbn Haldûn (el-‘İber), C.I, Müessesetu Cemmâl, Beyrût-1979, 171; Muhammed Abdullah ‘Inân; Nihâyetu’l-Endelus ve Târîhu’l-‘Arabi’l-Mutanassirîn, Mektebetu’l-Hancî, Kahire-1987, 42-43; Sa’dûn Nasrullâh, Târîhu’l-‘Arabi’s-Siyâsî fi’l-Endelus, Dâru’n-Nahdati’l-‘Arabiyye, Beyrût-1998, 353.

112 Nasrullah, a.g.e., 357.

113 İmâmuddîn ,a.g.e., 329.

114 Mağrib’de 592-869/ 1196-1465 yılları arasında hüküm süren Berberî hânedanıdır.(İbn Haldûn, a.g.e., VII, 166; İsmail Ceran, “Merînîler” mad., DİA, XXIX, 192.

46 tarihten sonra gerek İspanyollarla gerekse Merînîlerle ilişkiler inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. Bu durum II. Muhammed’in 701/1032 yılında ölümüne kadar devam etmiştir.115 II. Muhammed’den sonra yerine oğlu III. Muhammed olarak meşhûr olan Ebû Ab-dillah Muhammed (ö.708/1309) geçmiştir. Kardeşi Nasr b. Muhammed(ö.713/1314) tarafından tahttan indirildiği için el-Mahlû’ lakabıyla anılmış olan bu hükümdar döneminde ilişkiler bozulmuş ve bu durum III. Muhammed’in tahttan indirildiği 708/1309 yılına kadar devam etmiştir.116 El-Mahlû’dan sonra yerine geçen kardeşi Nasr b. Muhammed zamanın-da zamanın-da Kastilya kralı ile ilişkiler bozulmuş ve 709/1310 yılınzamanın-da İspanyollar Cebel-i Târık boğazını ele geçirmişlerdir. Hariçte bunlar yaşanırken dâhilde Gırnâta sarayındaki iç çekişmeler tüm hızıyla devam etmiştir. En-Nâsır’ın yeğeni Ebu’l-Velîd (ö.725/1325) tahtı ele geçirmeye çalışmış ama başaramamıştır. Yine Nâsır’ın hasta düştüğü bir zamanda kardeşi III. Muhammed tahtı ele geçirmeye çalışmış, fakat yakalanarak hapsedilmiştir.117

Yukarıda zikredilen dört Benî Ahmer hükümdarından başka daha birçok idareci Gırnâta’ya hakim olmuştur. Özet olarak şunu söyleyebiliriz ki, bundan sonraki dönemler iç çekişmelerin ve taht kavgalarının yaşandığı ve Hıristiyanlara karşı yapılan savaşların çokça görüldüğü zaman dilimleri olmuştur.