• Sonuç bulunamadı

Ölçünlü Türkçede ve Ölçünlü Türkçenin Yeni Türetimlerinde Görülen İstem Nöbetleşmeleri Nöbetleşmeleri

GİRİŞ

II. BÖLÜM: İSTEM KAVRAMI (VALENCY)

8. İSTEM NÖBETLEŞMESİ (VALENCY ALTERNATION)

8.3. Ölçünlü Türkçede ve Ölçünlü Türkçenin Yeni Türetimlerinde Görülen İstem Nöbetleşmeleri Nöbetleşmeleri

2004). Günay ise Rize ağzının I. ve II. bölgelerinin (İyidere ve Çayeli civarı) bu nöbetleşmeyi azımsanmayacak derecede gösterdiğini belirtir (Günay, 1978, ss. 110-111):

(154) Evel bahar, yaz āyi+(n)da ne kaldı “Evvel bahar, yaz ayına ne kaldı?”

(155) Ben bu+(n)da eşeği duşurmişim “Ben buraya eşeği düşürmüşüm”

Aynı Türkçe Sözlük’te olduğu gibi ağız sözlüklerinde de eylemlerin ve istem potansiyelini koruyan diğer sözcüklerin istemlerine ve varsa istem değiştirmelerine ya da istem nöbetleşmelerine yer verilmesi hem ağızları bölgelere ayırmada hem ağızlararası karşılaştırmalı çalışmalar yapmada hem de Türkiye Türkçesi ve Türkçenin tarihsel dönemleriyle ağızlar arasındaki bağlantıları ortaya koymada faydalı olacaktır.

8.3.Ölçünlü Türkçede ve Ölçünlü Türkçenin Yeni Türetimlerinde Görülen İstem

dolaylı nesneler ise tümcenin dış (periphery) katılanları olarak görülür. Erdem, dillerde belirtme durumuyla işaretlenmiş HEDEF rolleri olabileceği gibi yönelme durumuyla işaretlenmiş KONU rolleri de olabileceğini belirtir (Erdem, 2015, s. 170).

(156) a. Ali at+Ø bindi.

b. Ali at+ı bindi.

c. Ali at+a bindi.

at+Ø bin- yapısı, at+ı bin- ya da at+a bin- biçiminin nesne geçişmesine uğramış halidir. İstemi değiştiren biçimbilgisel bir süreç olan nesne geçişmesi, yüklemin hemen solunda bulunan sıfır biçimcikle işaretlenmiş dolaysız nesnenin yükleme geçişmesini ya da diğer bir deyişle yüklemle birleşme eğilimini ifade eder. Bu durum nesne ile yüklemin birleşme ya da deyimleşme sürecinde olduğuna; ancak bu sürecin henüz tamamlanmadığına işaret eder. Nesne geçişmesine uğramış yapılarda nesne ve yüklemi saptamak kolaydır; fakat sözdizimi içerisindeki işlevlerini belirlerken iki ayrı öge olarak ele almak zordur. Sebzecioğlu, bu durumun sözlüksel bir boyutu olmasa bile, diğer bir deyişle ortada gerçek bir birleşik sözcük olmasa bile, tümcede işlevler belirlenirken tüm yalın durumdaki nesnelerin yüklemle beraber ele alınması gerektiği gibi bir çıkarıma neden olabileceğini belirtir. Bu sorunun ise Türkçenin hem özne hem de nesne yalın durumdayken nesneyi konumsal olarak yükleme yaklaştırdığı ve aynı zamanda nesnenin yüklendiği yalın durumu silerek nesneyi eyleme birleştirdiği açıklamasıyla çözülebileceğini belirtir (Sebzecioğlu, 2016, s. 203). at+Ø bin- biçiminin İngilizcede yalın durumla işaretlenen to ride a horse “at binmek” biçiminden çeviri yoluyla kopyalandığı veya askerlikteki “at bin!” komutundan türediği gibi bir yanılgı sözkonusu olabilir. Ancak Türkçenin tarihsel dönemlerindeki metinler tarandığında bu biçimin yalnızca ölçünlü Türkçede değil, Türkçenin tarihsel dönemlerinde de yaşadığı görülmektedir. Bugün bu yapı, askeri bir komut verme amacıyla kullanılmakta ya da

“ata binmek eylemini sportif bir aktivite olarak gerçekleştirmeyi” ifade etmektedir.

İsmet Cemiloğlu da, Türkçede geçişlilik-geçişsizlik ve bununla ilgili olarak nesne konumu üstlenme meselesinin yalnızca sıfır biçimcik ya da belirtme durumuyla işaretlenmiş yapılar için geçerli sayılmasını eleştirmektedir. Ona göre nesne, öznenin yaptığı işten etkilenen varlıksa bu bağlamda at+a bin- yapısındaki ata ögesini de nesne

olarak kabul etmek gerekir. Cemiloğlu, at+Ø/at+ı/at+a bin- nöbetleşmesinin zamanla yerini at+a bin- yapısına bırakmasını ise eylemin dahil olduğu anlamsal çerçeveyle ilgili bulur. bin- eyleminin anlamsal çerçevesinin “bulunduğumuz seviyeden, yerden yükselmek, yukarı çıkmak” gibi bir alanı kapsadığını belirtir. Türkçede bu anlamsal çerçeveye sahip diğer eylemler olan çık-, uç-, zıpla-, yüksel-, tırman-, sıçra- eylemlerinin de yönetim çerçevelerinde yönelme durumuyla işaretlenmiş bir katılan istediğini belirtir. at+a bin- yapısının da aynı anlamsal eylem sınıfına giren bu eylemlere örnekseme (analogy) yoluyla yaygınlık kazandığını belirtir (Cemiloğlu, 2000a).

Eylemin diğer nesnelerle kullandığı biçimlerine bakıldığında araba+(y)a bin-, gemi+(y)e bin-, otobüs+e bin-, eşeğ+e bin-, deve+(y)e bin- gibi örnekler türetilebilir.

Görüldüğü üzere eylemin nesnesi hem [+CANLI] hem [+TAŞIT] özellikli nesnelerle, diğer bir deyişle canlı ve cansız nesnelerle hep yönelme durumuyla işaretlenmiştir. at+ı bin- ve at+a bin- yapılarının tarihsel metinlerde de nöbetleşiyor olması kanımızca Türkçede nesnenin hem belirtme durumu hem de yönelme durumuyla işaretlenebiliyor olmasının başarılı bir örneğidir.

Bu nöbetleşmeye bir diğer yaklaşım da kılınış açısından yapılabilir. at+a bin- eylemi gerçek bir yönelmeli hareketle ata yaklaşıp atın üzerine çıkma işini anlatıyor olmalıdır ve somut bir eylemdir. Bir süreklilik ifade etmez, anlık gerçekleşir. at+Ø bin- ise “atın üzerinde at sürmek” anlamına gelir. Yapıldığı anda bir süreklilik sözkonusudur.

at+ı bin- ile at+Ø bin- arasındaki fark ise yemeğ+i yemek/yemek+Ø yemek, gazete+(y)i okumak/gazete+Ø okumak arasındaki farkla açıklanabilir. Belirtme durumuyla işaretlenmiş bir katılan isteyen yapıdaki nesne, konuşucu veya dinleyici için belirli, diğer bir deyişle özgül bir varlığa işaret eder. Sıfır biçimcikle işaretlenmiş nesne ise belirli ya da özgül bir varlığı ifade etmemektedir. Durumun kılınışla da bir ilgisi olmalıdır. Eylemin kılınışının belirlenmesinde bazı sözdizimsel unsurlar etkili olabilir.

Durum işaretleyicileri de bunlardan biridir. Dönüşümlüleştirme (+D) işaretleyicileri eylemin başlangıç veya bitiş evresini belirler ve anlamsal çerçevesini bitmemişlik, süreklilik, tekrarlanabilirlik vb. açılardan sınırlar. Buna göre belirtme durumuyla işaretlenen yapı ileride İstem ve Kılınış İlişkisi bölümünde değinileceği gibi kılınış açısından belirsiz olan eylemi bitimli-dönüşümlü (+bitD) olarak işaretler. Diğer bir

deyişle belirtme durumuyla işaretlenmiş at+ı bin- yapısında belli bir ata belli bir sürede binildiği anlamı mevcuttur. at+Ø bin- yapısında ise nesne belirli değildir ve bu anlamsal açıdan sürekliliği olan bir yapıyı ifade eder. Bu nedenle nesne geçişmesine uğramış, kalıplaşma sürecinde ve yüklemiyle birlikte belli bir kavrama ad olma yolunda ilerlemektedir. Dilde en az çaba yasası da bu değişimi desteklemektedir.

TDK ağ sayfasında “Sıkça Yapılan Yanlışlara Doğrular” adlı kısımda at+Ø bin- yapısının yanlış olduğu gösterilmiş ve doğrusunun at+a bin- olduğunu belirtilmiştir.8 Kanaatimizce dilde yaygın olarak yer alan ve dil bütüncesi içerisinde var olan, var olma sebebinin açıklanması mümkün olan bu tür bir yapının bir dil yanlışı olarak ele alınması kuralcı yaklaşımın tipik bir örneğidir.

Yukarıda belirtildiği gibi söv- eylemi de hem Türkçenin tarihsel dönemlerinde hem de günümüzde zaman zaman istem nöbetleşmesine uğramaktadır. Tarihsel dönemler incelendiğinde eylemin isteminin kimi zaman yönelme kimi zaman belirtme durumuyla işaretlendiği görülür. Günümüzde eylemin istemi büyük ölçüde yönelme durumuyla işaretlenmektedir. Bunda, söv- eylemiyle aynı anlamda kullanılan Arapçadan alınma küfür sözcüğü ve et- yardımcı eylemiyle birleşmesiyle oluşan küfür et- birleşik eyleminin isteminin de yönelme durumuyla işaretleniyor olmasının etkisi olmalıdır. (Bu tür yapıların istemleri III. Bölüm’de ayrıntılı olarak ele alınacaktır.) Bugün çok yaygın olmasa kimi örneklerde söv- eyleminin nesnesinin belirtme durumuyla işaretlendiği görülmektedir:

(157) a. Ali Ayşe+(ye) sövdü.

b. Ali Ayşe+(y)e küfür etti.

c. Fanatik olmak karşı takımdan biri+(n)i sövmek değildir.9 d. Haksız yere biri+(n)i sövmek10

başla- eylemi de günümüz Türkçesinde kimi durumlarda benzeri bir istem nöbetleşmesi göstermektedir. Tarihsel dönemler incelendiğinde eylemin biçimbilgisel istem

8 http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_yanlis&view=yanlis Erişim Tar.: 18.03.17.

9 http://forum.turksportal.net/vb/showthread.php?t=52554, Erişim Tar.: 20.03.15.

10 http://yoldagame.blogspot.com.tr/2016/02/icsel-vidi-vidilarbolum-1.html, Erişim Tar.: 31.08.16.

çerçevesinin kimi zaman belirtme kimi zaman yönelme durumuyla işaretlendiği görülmüştür. Ölçünlü Türkçede ise eylem genellikle yönelme durumuyla işaretlenir.

Ancak eylem özellikle örgü nesnesiyle kullanıldığında isteminde bir yalın durum-belirtme durumu-yönelme durumu nöbetleşmesi gözlemlenmektedir:

(158) a. Örgü+Ø başladım.

b. Örgü+(y)ü başladım.

c. Örgü+(y)e başladım.

Örnekler için açıklama yine aynıdır. Sıfır biçimcikle işaretlenen nesne, geçişme sürecindedir. Belirtme durumuyla işaretlenen nesne konuşan ya da dinleyici için belirli bir nesneye işaret etmektedir ve ETKİLENEN rolünü yüklenmiştir. Yönelme durumuyla işaretlenen nesne ise AMAÇ rolü yüklenmiştir. Belirtme ve yönelme durumuyla işaretlenen nesneler üstlendikleri anlamsal roller bakımından birbirlerinden ayrılırlar.

Ölçünlü Türkçede çocuk+Ø bak-/çocuğ+u bak-/çocuğ+a bak- gibi yapılarda da bir nöbetleşme sözkonusudur:

(159) a. Ali çocuk+Ø baktı.

b. Ali çocuğ+u baktı.

c. Ali çocuğ+a baktı.

Bu nöbetleşme, bin- eylemindeki nöbetleşme ile karşılaştırıldığında buradaki nöbetleşmenin tarihsel kanıtları olmadığı görülür. çocuk+Ø /çocuğ+u bak-/çocuğ+a bak- yapılarının nöbetleşmesi görece daha yeni bir nöbetleşme örneği olmalıdır. Çocuğ+u bak- yapısı diğerlerine nazaran daha az kullanılmaktadır.

Nöbetleşmenin sebepleri ele alındığında çocuk+Ø bak- yapısının da at+Ø bin- gibi sözdizimsel açıdan nesne geçişmesine uğradığı görülür. Bu yapı artık temelde “çocuk yetiştirmeyi meslek olarak yapmak” gibi bir anlama gelmektedir. Eylemin nesnesi yüklemine bitişmiştir ve onunla beraber yüklem görevinde kullanılmaktadır. Bu yeni oluşma yolunda yüklemcil yapı eylemin yapılış süresi açısından bir süreklilik de ifade eder. Çocuğ+a bak- ise devamlılık arz etmeyen, eylemi meslek olarak yapılma ya da

gerçekleştirme anlamı taşımayan bir yapıdadır. Muhtemelen bir çocuğa birkaç saatliğine göz kulak olma gibi bir anlamı işaret etmektedir veya gerçek anlamda yönelme içeren ve nesnesine HEDEF rolü yükleyen bir bak- anlamı taşımaktadır. çocuğ+u bak- ise

“belli bir çocuğa bakmak” anlamını taşımaktadır. Diğer bir deyişle konuşur ve dinleyici için bakma eyleminden etkilenen çocuk belirli veya özgül bir varlıktır.

Hasta+Ø bak-/hasta+(y)ı bak-/hasta+(y)a bak- yapıları için de benzer bir nöbetleşme sözkonusudur. hasta+Ø bak- da diğer örneklerde olduğu gibi nesne geçişmesine uğramıştır. Bu eylem doktorun sürekli gerçekleştirdiği, süreklilik arz eden bir eylemdir.

Nesnesi belirsizdir, genel olarak [+İNSAN] nesneleri ifade eder. Diğer bir deyişle konuşucu ya da dinleyici için eylemin nesnesi olan “hasta” özgül bir varlık değildir.

hasta+(y)ı bak- ise “belli bir hastayı muayene etmek” anlamındadır. Diğer bir deyişle konuşur ya da dinleyici için eylemin nesnesi belirli, özgül bir varlıktır. hasta+(y)a bak- yine yönelmeli bir durum ifade eder.

Yukarıda ele aldığımız tipte nöbetleşmelerin sebepleri belli bir çerçevede açıklanmıştır.

Ancak bu açıklamalar genel olarak her nöbetleşmeyi açıklayamazlar. Genel olarak düzenli bir yapı sergileyen istem nöbetleşmelerinde, derin yapıda konuşurun belirlediği mantıksal istem yapısının yüzey yapıya nasıl yansıdığı etkili olmaktadır. Belki derin yapıda bu eylemlerin çiftgeçişli olduğu sonucuna varılabilir. Ancak konuşur yüzey yapıya bu nesnelerin sadece birini yansıtmakta ve nöbetleşen iki durum işaretleyicisinden birini seçerek yüzey yapıda işaretlemektedir.

Türkçede bazı öbek yapılarda ilgi durumu yerine ayrılma durumu ya da ayrılma durumu yerine ilgi durumunun kullandığı görülmektedir. Ayrılma durumu bir parçayı belirten sözcük (partitive) işlevinde kullanıldığında ilgi durumuyla nöbetleşebilmektedir. Buna ayrılma durumunun bu işlevinin ilgi durumunun işlevine oldukça yakın olması sebep olmaktadır. Sebzecioğlu, bu tip öbeklerde ayrılma durumuyla işaretlenmiş yapının “alt kümeye ait birini”, ilgi durumuyla işaretlenmiş yapının ise “ana kümeden herhangi birini seçme anlamı” taşıdığını belirtir (Sebzecioğlu, 2016, s. 211):

(160) a. Konuşmacılar+ın biri ayağa kalktı.

b. Konuşmacılar+dan biri ayağa kalktı.

Ölçünlü Türkçede merdiven+i in-/çık- ve merdiven+den in- /çık- yapılarında da belirtme ve ayrılma durumunun birbiriyle nöbetleştiği görülür:

(161) a. Ayşe merdiven+i indi/çıktı.

b. Ayşe merdiven+den indi/çıktı.

Genel olarak belirtme durumuyla işaretlenmiş nesneler YER ya da KONUM bildiren roller yüklenmişlerse eylem nesnenin bütününü kapsar. Diğer bir deyişle belirtme durumunun bütünlük işlevi nesne görevindeki katılanı etkiler. İlk tümceden öznenin merdiveni sonuna kadar indiği ya da çıktığı, diğer bir deyişle merdivenin tamamını indiği ya da çıktığı anlaşılır. İkinci tümcede ise ayrılma durumuyla işaretlenmiş dolaylı nesnenin bütün içerisindeki bir parçası kastedilmektedir. Yani merdivenin tamamı değil, bir bölümü inilmiş veya çıkılmıştır.

Kimi nöbetleşmelerin yüklemcil eylemin kökeniyle ilgisi vardır. (Yabancı dilden kopyalanan eylemlerin ve Türkçe karşılıklarının istemleri III. Bölümde daha ayrıntılı incelenecektir.) Konuşma dilinde saptanan bir nöbetleşme örneği olan aşağıdaki tümcede belirtme durumuyla işaretlenmiş bir katılan bulunması beklenirken katılan ayrılma durumuyla işaretlenmiştir. Çünkü Arapçadan alınan bu eylemin Arapçadaki istemi ayrılma durumudur.

(162) a. Günahlarım+ı affet.

b. Günahlarım+dan affet.

Türkçede kimi yeni dizilişlerin ve anlamsal çerçevelerin, bu yapıların kullanımı yeterince yaygınlaşmadığından ya da konuşur için henüz yeni olan kavramlar ifade ettikleri için, ikili bir istem yapıları vardır. Diğer bir deyişle bu yapıların sözdizimsel istemleri dili kullanan kişilerce belirlenir; ancak böyle yeni türevlerde tek bir anlam ya da bağlam için tek bir istem yapısının olmadığı görülür. Yeni türevlerdeki bu nöbetleşmeler özellikle anlam alanları birbirine oldukça yakın olan bulunma ve ayrılma durumları arasında olmaktadır:

(163) a. Duyuruyu pano+da gördüm.

b. Duyuruyu pano+dan gördüm.

(164) a. İlanı ağ sayfasın+da gördüm.

b. İlanı ağ sayfasın+dan gördüm.

(165) a. Dosyayı Google Drive+da paylaştım.

b. Dosyayı Google Drive+dan paylaştım.

(166) a. Sınav sonuçları ağ sayfasın+da yayımlanacaktır.

b. Sınav sonuçları ağ sayfasın+dan yayımlanacaktır.

Aslında Türkçe için yeni olan kavramlar yayımla-, görmek-, paylaş- eylemleri değildir;

bu eylemlerin eşdizimsel yapılarına, teknolojinin gelişmesi, yaşam biçiminin değişmesi vb. sebeplerle eklenen pano+da/pano+dan görmek, ağ sayfasın+da/ağ sayfasın+dan paylaşmak gibi olguların bu eylemlerin anlam alanlarına yeni girmesi ve sözdizimsel açıdan da dolaylı nesne işlevindeki pano ve ağ sayfası gibi katılanlarla birlikteliğidir.

Ancak bu örnekler incelenirken bu katılanların şimdilik seçimlik istemler olduğu da göz ardı edilmemelidir.

Temel olarak böyle yeni türevlerde bulunma ve ayrılma durumunun birbiriyle nöbetleştiği görülmektedir. Bulunma durumu genel olarak YER rolünü işaretlerken ayrılma durumu KAYNAK rolünü işaretlemektedir. Ancak temel olarak her iki durum da yer ve yön bildiren durumlardır. Bu tür yeni türevlerde görülen nöbetleşmeler haliyle tarihsel sebeplere bağlanamaz. Bu gibi yapılar İstem ve Eşdizimlilik İlişkisi başlığı altında yeniden ele alınacaktır.