• Sonuç bulunamadı

İstemle İlgili Türkiye’de Yapılan Çalışmalar

GİRİŞ

1. ARAŞTIRMA TARİHÇESİ

1.3. İstemle İlgili Türkiye’de Yapılan Çalışmalar

İstem, Türkolojide yeni bir kavram ve yeni bir inceleme konusudur. Ancak, bizim biçimbilgisel istem düzeyi olarak adlandıracağımız ve istemin yalnızca bir yönünü oluşturan eylemler ve durum biçimbirimlerinin ilişkisi birçok çalışmada dile getirilmektedir.

İstem terimini Türkiye’de ilk kullanan Tahsin Banguoğlu’dur. Türkçenin Grameri adlı eserinde, Cümlenin Üyeleri bölümünde nesne konusunu anlatırken eylemde istem konusuna değinmiştir. “Genellikle geçişli fiiller kimi ve kim hallerinde nesne ister (régit) deriz, (régir=istemek). Burada fiil isteyen (régissant), isim hali istenen (regime), diye anılır. Nesnenin yükleme göre bu hallenmesine de İstem deriz.” (Banguoğlu, 20078, s. 601) diyerek terimi açıklayan Banguoğlu, Takılarda İstem başlığı altında ise istem kategorilerine şu şekilde açıklık getirmektedir (Banguoğlu, 20078, s. 386):

“Fiiller nesne olan addan belli çekim halleri istedikleri gibi takılar da ilişki kurdukları addan işleyişlerine göre belli çekim halleri isterler. Başka bir deyimle bir isim halini kovarlar. Buna istem (rection) deriz. Türkçede takıların dört türlü istemi vardır: 1. Kim hali isteyen takılar, 2. Kimi hali isteyen takılar, 3. Kimden hali isteyen takılar, 4. Adı katkı alan takılar.”

Muharrem Ergin, Türkçe Dil Bilgisi’nde istem konusundan bahsetmemekle beraber durumbiçimbirimleri hakkında bilgi verirken: “Bu ekler ismi isimlere, edatlara ve bilhassa fiillere bağlayarak birçok münasebetler kurarlar ve bu münasebetlerden birçok isim, edat ve fiil gurupları ile cümleler doğar... Fakat hal ekleri esas itibariyle ismi fiile bağlayan eklerdir” (Ergin, 2013, ss. 227-228) diyerek durum biçimbirimleriyle eylemler arasındaki ilişkiye değinmiştir.

Şeyda Ozil’in 1980’de Bağlam dergisinde yayımlanan Almanca ve Türkçede İlgeçler adlı makalesinde, Bağımsal Dilbilgisi metodundan hareketle, Almanca ve Türkçede ilgeçler ve istemleri ele alınmıştır. Bu makale Türkçede, bizim ilerleyen bölümlerde (bkz. Bölüm II, 9) birincil ilgeçler olarak ele alacağımız kadar, doğru vb. ilgeçlerin istem potansiyeli olduğuna işaret etmektedir (Ozil, 1980, ss. 19-22). Ozil’in, 1982 yılında sunduğu Almanca Eylemlere Bağımsal Dilbilgisi Açısından Karşılaştırmalı Bir Yaklaşım adlı doktora tezi, bağımsal dilbilgisinin metotlarından yola çıkarak anadili Türkçe olanlara verilen Almanca öğretimine kuramsal açıdan katkıda bulunmak amacıyla yazılmıştır. Tezde, Alman dilbilimci Engel’in bağımsal dilbilgisi metodundan hareketle Almanca eylemler ve bu eylemlerin Türkçe karşılıklarının sözdizimsel yapısı karşılaştırmalı incelenmiştir. Ozil’in istem karşılığı “değerlik” terimini tercih ettiği bu tez, aynı zamanda Almanca-Türkçe, iki dilli bir istem sözlüğünü de bünyesinde barındırmaktadır. Tezin sözlük bölümü 1990 yılında Almanya’da Valenzwörterbuch, Deutsch-Türkisch adıyla yayımlanmıştır. Ozil’in bu çalışması, Türkçede istemi kuramsal olarak ele alan ilk çalışma olmasıyla oldukça dikkat çekicidir. Ayrıca istem konusunun bir dilin yabancı dil olarak öğretimindeki önemine Türkiye’de değinen ilk çalışma da bu tezdir. Ancak Ozil’in çalışmaları yalnızca biçimbilgisel ve sözdizimsel istem düzeyinde kalmış, çalışmalarda Engel’in yaklaşımına bağlı kalınması anlamsal istem düzeyinin göz ardı edilmesine neden olmuştur.

İstem konusu temel alınarak yapılan ve Türkiye’de istemle ilgili çalışmaların başlamasına öncülük eden çalışmalardan biri de Tahir Kahraman’ın 1993 yılında kabul edilen Çağdaş Türkiye Türkçesinde Fiillerin Durum Ekli Tamlayıcıları adlı doktora tezidir. Çalışmada istem kavramı “durum ekli tamlayıcı” bakış açısıyle ele alınmıştır.

Kahraman, tezinde çeşitli romanları ve Türkçe Sözlük’ü taramış ve Türkçede saptadığı eylemlerin yalın durum dışındaki diğer ad durumlarıyla kullanımını incelenmiş ve hangi eylemlerin hangi durum ekli tamlayıcılarla kullanıldığı belirlenmeye çalışılmıştır.

Çalışmada seçilen eylemler ve istemleri örneklerle gösterilmiştir. Çalışmanın son bölümünde Kahraman, eylemlerin farklı istemlerle farklı anlamlara geldiğini anlatmaya ve örneklemeye çalışmıştır. Eylemin anlamıyla aldığı istemi arasında doğrudan bir ilişki olduğu kanaatine varmıştır. Kahraman’ın, istemin anlamsal yönünü göz ardı etmesi ve aslında eylemin ilk katılanı olan yalın durumla işaretlenmiş örneklerin istemlerinin çalışmaya dahil edilmemiş olması bu çalışmanın eksiklerindendir. Çalışmanın bir diğer

eksiği adlardan durum biçimbirimleriyle türetilmiş; ancak zamanla belirteç değeri kazanmış kimi sözcüklerin de eylemin istemi olarak değerlendirilmiş olmasıdır. Ancak eylemler ve “durum ekli tamlayıcıları”nı oldukça kapsamlı biçimde inceleyen bu çalışma Türkiye’de bu konuya dikkat çekmesi bakımından önemlidir. Çalışma 1996 yılında Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanmıştır.

Zeynep Korkmaz, 1995’te yayımlanan Batı Anadolu Ağızlarında Yazı Dilinden Ayrılan İsim Çekimi Ekleri ve Fonologie-Morphologie Bağlantısı adlı yazısında, bu ağızlarda belirtme ve yönelme durumunun karışmasını (Çalışmamızda bu konu İstem Nöbetleşmesi adı altında ele alınacaktır. bkz. Bölüm II, 8.2), diğer bir deyişle kimi durumlarda durum biçimbirimlerinin nöbetleşmesini “birbirlerinin görev sınırlarına girme”; yani bir ad durum biçimbiriminin bazen bir başka ad durum biçimbiriminin yerini tutabilmesi olarak açıklar ve bu durumun özellikle “fiillerin rejimi” olarak adlandırdığı istemle ilgili olduğunu belirtir (Korkmaz, 1995, s. 224). Bu çalışma, ağızlarda kimi zaman gözlemlenen bu durumunun istemle bağlantısını kuran ilk çalışmadır.

İstem yaklaşımı Türkiye Türkolojisinde genellikle geçişlilik ve geçişsizlik dışında bir sınıflandırmaya tabi tutulmayan eylemlerin başka açılardan da sınıflandırılmasına olanak sağlamaktadır. Leyla Karahan Fiil-Tamlayıcı İlişkisi adlı makalesinde eylemlerle ilgili sınıflandırmaların “fiil-tamlayıcı” meselesinden yola çıkılarak yapılabileceğini belirtmiştir. “Tamlayıcı” olarak nitelendirdiği biçimbilgisel istemin eylemin anlamına göre belirlendiğinin altını çizen Karahan, bu bağlamda Türkçedeki eylemleri

“Tamlayıcısız Fiiller” ve “Tamlayıcılı Fiiller” olmak üzere iki gruba ayırmıştır (Karahan, 1997, s. 211). Karahan’ın bu çalışması, eylemlerin durum biçimbirimleriyle ilişkisinden yola çıkarak Türkçede eylemleri buna göre sınıflandırdığı için Türkiye’de istem çalışmaları için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Ancak Karahan, bu çalışmada özneyi bir “tamlayıcı”, bizim deyimimizle ise bir “katılan” olarak kabul etmemiştir.

Modern istem çalışmalarında özne, üye hiyerarşisinde tüm eylemler için birinci katılan olarak ele alınmaktadır.

Esin İleri’nin 1997’de yayımlanan Türkçedeki Fiillerin Birleşim Değeri adlı makalesi, konunun bir dilbilimci gözüyle de ele alınmış olması açısından önemlidir. İleri, bu makalede “birleşim değeri” olarak ele aldığı istemin özellikle yabancı dil öğrenirken

bilinçli olarak edinildiğine, anadil ediniminde ise konuşurun bu bilince hali hazırda sahip olduğuna vurguda bulunur (İleri, 1997, s. 157). Bağımsal dilbilgisini kısaca tanıtan İleri, Türkçede kimi eylemlerin istemlerini çeşitli düzeylerde inceler. Bu çalışma, Türkçede eylemlerin istemlerini düzeyler halinde ve kurama bağlı bir şekilde ele alan ilk çalışma olması yönüyle oldukça önemlidir.

Abdurrahman Özkan, 1999’da yayımlanan Türkçede Fiil-Tamlayıcı İlişkisi ve Fiillerin İstem Değiştirmesi adlı çalışmasında bazı eylemlerin istemlerinin Türkçenin tarihsel dönemlerinden bugüne değiştiği üzerinde durur. Eski Anadolu Türkçesindeki Bazı Fiillerin Hâl Ekli Tamlayıcıları ve Bu Tamlayıcılarda Zaman İçinde Görülen Değişiklikler (2011) adlı makalesinde yine durum-tamlayıcı ilişkisi olarak ele aldığı istemi, kimi eylemlerin Eski Anadolu Türkçesinde ve Türkiye Türkçesindeki görünümlerine göre inceler. Bu çalışmalar eylemin isteminin eylemin anlamına göre belirlendiği ve anlam değiştikçe istemin, istem değiştikçe anlamın değiştiğini vurguladığı için önemlidir. Ancak Özkan’ın çalışmaları da yalnızca biçimbilgisel istem düzeyinde kalan çalışmalar olmuştur. Özkan’ın istem değiştirme olarak ele aldığı olgu ise bizce bir tür nöbetleşmedir. Bu konu tezimizin II. Bölümünde ayrıntılı olarak incelenmiştir.

Nadir Engin Uzun, isteme, Evrensel Dilbilgisi terminolojisini kullanarak değinmiştir.

Ana Çizgileriyle Evrensel Dilbilgisi ve Türkçe (2000) adlı kitabında istemle ilgili bilgiler Rol Kuramı çerçevesinde “Üye ve Üye Yapısı” başlığı altında ele alınır (bkz.

Uzun, 2000, s. 99). Bu çalışma Türkçede kimi ilgeçlerin, adların ve önadların da istem potansiyeli olduğuna bu bağlamda dikkat çeken ilk çalışmadır (Uzun, 2000, ss. 210-211). Uzun, 2003’te yayımlanan Modern Dilbilim Bulguları Işığında Türkçe Sözlüğe Bir Bakış (2003) adlı çalışmasında Türkçe Sözlük’te eylemlerin istemlerinin verilişiyle ilgili tutumlara değinir ve sözlüğü bu açıdan eleştirir (Uzun, 2003, ss. 285-293). Bu çalışma sözlükte istem bilgilerinin verilişiyle ilgili konuları dile getiren ve eleştiren ilk çalışmadır.

İstem konusunu ele alan önemli çalışmalardan biri de Mustafa Uğurlu’ya aittir. Uğurlu, 2001’de yayımlanan Türk Lehçelerinin Aktarımında Valenz Sözlüklerinin Önemi adlı makalesinde, Fiil Tabanının İstemi (Valenz) başlığı altında, istem kavramının ayrıntılı bir tanımını şu şekilde yapmıştır (Uğurlu, 2001, ss. 18-19):

“Bitimli bir cümlenin veya bitimsiz bir dil birliğinin merkezinde fiil tabanı, gereklilik derecesine göre anlam yönünde boşluklar açar. Bu boşlukların sayısı fiilden fiile değişiklik gösterir ve o dile hakim olanlar tarafından önceden bilinir. Buna göre fiiller bir, iki, üç boşluk açan fiiller olarak sınıflandırılabilir. Boşlukları dolduran dil birliği tamlayıcı (Aktant) olarak adlandırılmaktadır. Fiil tabanının ilk boşluğu dolduran dil birliği, birinci tamlayıcı, ikincisi ikinci tamlayıcı vd. adlandırılmaktadır. Mesela etken bir fiil tabanının birinci tamlayıcısı cümle içinde özne, ikinci tamlayıcısı nesne olarak vazife görür.

Tamlayıcılar olmadıkları zaman fiilin anlamı eksik kalan “mecburi tamlayıcılar” ve bulunmaları halinde fiilin anlamını biraz daha belirginleştiren “ihtiyari tamlayıcılar” olmak üzere iki kısımda incelenmektedir. Tamlayıcılar, isim cinsinden olmak üzere tek bir kelimeden oluşabilecekleri gibi bir kelime grubundan da oluşabilirler ve fiile onun istediği halde bağlanırlar.”

Uğurlu’nun bu çalışması, istem sözlüklerinin Türk dillerinin birbirine aktarımı için gerekli olduğunu vurgulamış olması açısından da önemlidir.

Konuya durum biçimbirimlerinin ikili kullanımı bağlamında yaklaşan bir diğer araştırmacı da Mevlüt Erdem’dir. Erdem, Eski Anadolu Türkçesinde Fiiller ve Unsurları (2004), adlı çalışmasında özellikle Eski Anadolu Türkçesinde bazı eylemlerin kimi zaman belirtme durumu kimi zaman yönelme durumuyla kullanıldığını belirtir.

Eylemin anlamını tamamlamak için tümcede beraber bulunması gereken unsurları

“zorunlu ve seçimlik ögeler” olarak ele alır. Eski Anadolu Türkçesinde “ikili kullanım”larını belirlediği eylemlerin, bu görünümü Orhon Türkçesi, Karahanlı Türkçesi ve Harezm Kıpçak Türkçesi dönemlerinde de sergileyip sergilemediğini inceler (Erdem, 2004, ss. 954-957). Erdem’in konuyla ilgili bir diğer çalışması da Türk Dillerinde Belirtme-Yönelme Durum Eki Değişmesi: Bir Değerlendirme’dir (Erdem, 2015). Bu çalışmada Erdem, kimi zaman belirtme durumu kimi zaman yönelme durumu isteyen eylemlerin biçimbilgisel istemlerinin diğer Türk dillerinde nasıl işaretlendiğini araştırır. Erdem’in sözkonusu çalışmaları, istem konusunun hem Türkçenin tarihsel dönemlerinde hem de diğer Türk dillerindeki durumunu ortaya koyması açısından oldukça önemlidir.

Melek Erdem, Türkmen Türkçesinde Hareket Fiillerinin "İstem"e Göre Anlam Değişmeleri (2006) adlı çalışmasında, Bağımsal Dilbilgisini temel alarak Türkmen Türkçesindeki hareket eylemlerinin anlam değiştirmesinin sebebini istemin değişmesine bağlar. İstemi “zorunlu ve seçimlik istem” gibi ayrımları da ele alarak inceleyen bu çalışma anlamın değişmesiyle istemin değişmesi arasındaki ilişkiyi kuram dahilinde ele alan sistemli bir çalışmadır.

Kerim Demirci, 2007 yılında yayımlanan Türkçede Hal Eki Nöbetleşmeleri adlı makalesinde, normal koşullarda her durum biçimbiriminin kendi anlam çerçevesi doğrultusunda kullanılması gerekirken Türk dillerinde durum biçimbirimlerinin zaman zaman birbiriyle nöbetleştiğini belirtir. “Nöbetleşme” terimini “birbirinin yerine kullanılabilme” anlamında kullanan Demirci, bu durumun Eski Türkçeden günümüze kadar devam ettiğini ve bu nöbetleşmelerin yalnızca Türk dillerinde değil, bazı Altay dillerinde ve Ural dillerinde de görüldüğünü ifade eder. Bu görüşünü Fince ve Moğolca gibi dillerden ve Türkçenin tarihsel dönemlerinden seçilmiş örneklerle pekiştiren Demirci, bu nöbetleşmelerin sebeplerinin kuramsal olarak ayrıntılı bir incelemeye muhtaç olduğunu, bu nedenle konunun derin yapı-yüzey yapı ve istem çerçevesinde incelenmeyi hak ettiğini düşünür.

Konuyla ilgili Türkiye’de yayımlanan önemli bir çalışma da Oktay Selim Karaca’nın Kazak Türkçesinde Fiil İstemleri (2011) adlı kitabıdır. Karaca, kitabın giriş bölümünde eylemin istemi ve istemi belirleyen etkenler üzerinde durmuş, istem değişikliği ve sebepleri üzerinde tespitlerde bulunmuştur.

Türkiye’de istemle ilgili en kapsamlı çalışmalar ise Nuh Doğan tarafından yapılmıştır.

Doğan’ın 2011’de savunduğu Türkiye Türkçesi Fiillerinde İsteme Göre Anlam Değişiklikleri adlı doktora tezinde Türkiye Türkçesindeki eylemler ve istem potansiyelleri Bağımsal Dilbilgisi temel alınarak incelenmiş ve Türkiye Türkçesinde bu isteme göre anlam değiştiren eylemler belirlenmiştir. Doğan, eylemlerin anlam değiştirmesinin ya da çokanlamlılık kazanmasının nedenlerinden birinin de istem olduğunu öne sürmüştür. Bu sebeple Türkiye Türkçesinde çokanlamlı olduğunu saptadığı eylemlerin istemlerini mantıksal, anlamsal ve sözdizimsel düzeyde incelemiştir. Çokanlamlı eylemlerin istemleri, bu çalışmada “bir anlam için bir istem çerçevesi” ilkesinden hareket edilerek düzenlenmiştir. Bundan sonra çalışmalarını bu alanda yoğunlaştıran Doğan, Çok İşlevlilikleri Açısından Türkçe Edatların Söz Dizimsel ve Anlam Bilimsel Yapısı (2014) adlı çalışmasında birincil ilgeçlerin istem yapısını, İstem Sözlükleri ve Türkçe (2016a) adlı çalışmasında istem sözlüklerini, Türkçe Sıfatların İstem Bilgisi (2015) adlı çalışmasında önadların istemlerini ele almıştır.

Doğan’ın çalışmaları konuyu modern dilbilim bulguları ışığında, kuramsal ve sistemli

olarak ele aldığı için, Türkiye’de şimdiye kadar istemle ilgili yapılan çalışmalar arasında kuşkusuz en kapsamlı olanlarıdır.

Ayşe İlker’in Ağız Alanlarında Yükleme ve Yönelme Eklerinin Birbiriyle Değişme Sebepleri Üzerine Yeni Bir Bakış (2013) adlı makalesi ağızlarda istemin görünümüne derin yapı ve yüzey yapı çerçevesinde karşılaştırmalı olarak yaklaşan ilk çalışmadır. Bu çalışma ağız verilerinin de tarihsel süreçte istemin değişmesi veya nöbetleşmesinin sebeplerini açıklayabilecek bilgiler barındırdığına dikkat çekmektedir. Gürkan Gümüşatam’ın Türkiye Türkçesi Ağız Sözlüklerinin Hazırlanmasında İstem (Valenz) Verilerinin Gerekliliği Üzerine (2014) adlı makalesi ise istemle ilgili bilgilerin ağız sözlüklerinde de yer alması gerektiğini savunan ilk çalışmadır.

Türkiye’de istem konusunda çeşitli tezler de yapılmıştır. Ancak konu, bu tezlerde genellikle yalnızca biçimbilgisel istem olarak adlandırılan istem düzeyini kapsayacak şekilde, “durum-tamlayıcı ilişkisi” adı altında ele alınmıştır. Son yıllarda Türkçenin tarihsel dönemlerini hem de diğer Türk dillerinde eylemlerin “durum-ekli tamlayıcılarını”, yani biçimbilgisel istemlerini konu alan çalışmalar sayıca artmıştır.

Türkçenin tarihsel dönemlerinde ve bu dönemlere ait metinlerde “durum-tamlayıcı”,

“durum ekli tamlayıcı” ya da “fiil-tamlayıcı” ilişkisini ele alan tezler şunlardır: Arzu Özdemir Eski Anadolu Türkçesindeki Fiillerin Durum Ekli Tamlayıcıları (2004), Nesrin Arı Harezm Türkçesinde Birleşik Fiiller ve Durum Ekli Tamlayıcıları (2010), Gülderen Tokmak Ermeni Harfli Kıpçakça Zebur'da Fiil-Tamlayıcı İlişkisi (2015). Vildan Emre ise bu ilişki için Dede Korkut Hikâyelerindeki Fiillerin Birleşim Değerleri (2000) adlı tezinde kimi dilbilimcilerin yaptığı gibi “birleşim değeri” terimini tercih etmiştir. Aysun Demirez Güneri’nin Yeni Uygur Türkçesindeki Fiillerin Durum Ekli Tamlayıcıları (2007), Serkan Etiler’in Kırgız Yazarı Tölögön Kasımbekov'un 'Sıngan Kılıç' Romanındaki Fiillerin Durum Ekli Tamlayıcıları (2014) adlı çalışmaları ise biçimbilgisel istemi diğer Türk dillerinde “durum ekli tamlayıcı ilişkisi” adı altında ele alan tezlerdir.

Kimi tezler ise tarihsel dönemlerde ve ölçünlü Türkçede, yardımcı eylemlerle kurulan birleşik eylemlerde biçimbilgisel istemi “durum tamlayıcı ilişkisi” olarak ele almıştır.

Bu tezler şunlardır: Gülsel Sev Etmek Fiiliyle Yapılan Birleşik Fiiller ve Bunların Hal Ekli veya Hal Eksiz Tamlayıcılarla Kullanılışı (1997), Yasemin Kaya Olmak Fiiliyle

Yapılan Birleşik Fiiller ve Tamlayıcılarla Kullanılışı (2007), Seçkin Uysal Nehcü'l-Ferâdîs'te kıl- Fiiliyle Yapılan Birleşik Fiiller ve Tamlayıcılarla Kullanılışı (2010).

Kimi tezlerde ise biçimbilgisel istem, istem terimi kullanılarak ele alınmıştır: Hilal Uzunboy Türkmen Türkçesinde İstem (Valenz) (2008), Dursun Ahmet Atacık Türkiye Türkçesinde İstem (Valenz) (2008), Feyzi Çimen Özbek Türkçesinde İstem (Valenz) (2009), Alper Kara Uzun Kervan Romanı (Dionis Tanasoglu) Metin-Tercüme ve Gagavuz Türkçesinde Fiil İstemleri (2011), Tuba Arı Özdemir Gagauz Türkçesinde İstem (2012), Cüneyt Çetinkaya Kazak Türkçesinde Fiilin İstemi: Valenz (2012), Hanife Çiçekli Azerbaycan Türkçesinde Fiillerin İstemi (2013), Süleyman Barlas Kırgız Türkçesinde İstem (Valenz) (2015), Ferhat Baytürk Türkmen Türkçesinde Fiillerin İstemi (2015). Bu çalışmalar değerlendirildiğinde, Arı Özdemir ve Çetinkaya’nın çalışması hariç tutulursa, genellikle istemin yalnızca istatistiksel bir bilgi gibi, biçimbilgisel istemle sınırlı tutulmuş olduğu ve konunun kuramsal altyapısının ele alınmadığı görülecektir. İstem kavramı Türkiye’de hazırlanan birçok tezde kuramsal olarak ele alınmamış, geleneksel bir yöntemle ve seçilmiş örneklerle sözlükler üzerinden yola çıkılarak Türkçenin çeşitli tarihsel dönemlerinde veya Türk dillerinde eylemlerin aldıkları “durum-ekli tamlayıcılar” belirlenmiş ve listelenmiştir.

Habib Abdi Golzar’ın 2016’da hazırladığı Türkçe Fiillerde İstem (Ettirgen Yapılarda) adlı tezde ise istem konusuna kuramsal bir giriş yapılmış ve bu konu ettirgen yapılar kapsamında ele alınmıştır. Golzar, tezinde istem kuramını Türkçe eylemlere uygulamaya çalışmış ve ettirgenliğin eylemlerin istemi üzerindeki etkisini incelemiştir.

Bağımsal Dilbilgisinden hareketle, eylemleri yalnızca geçişlilik-geçişsizlik bakımından sınıflandırmanın yetersiz olduğunu vurgulamıştır. Bu çalışma, istem ve ettirgenlik gibi birçok yönden birbiriyle ilişkili iki kavramı incelemesi açısından önemlidir.