• Sonuç bulunamadı

4. Bulgular ve Yorum

4.2. Araştırmanın Temel Değişkenlerinin Test Edilmesi

4.2.3. Öğrencilerin Arkadaş Çevresi İle İlgili Değişkenler

4.2.3.1. Öğrencilerin arkadaş çevresi ve grubu

Genç suçluluğunda çocuğun içinde yaşadığı çevre son derece önemlidir. Bu nedenle aileden sonra çocuğun sosyalleşmesinde ve kişilik yapısının şekillenmesinde arkadaş çevresi ve grubu önemli bir rol oynamaktadır.

Araştırmaya katılan öğrencilere arkadaşlarının hangi cinsiyet grubundan ve çevreden olduğu sorulmuş ve öğrencilerin bu soruya birden çok şık işaretledikleri görülmüştür. Her şık için bir değişken açılarak veri setine kodlanan sorunun multiple responses yoluyla frekansı alınmıştır. Öğrencilerin arkadaş grubu ve çevresini cinsiyet bağlamında tespit etmek amacıyla cinsiyet ve okul türü sabit tutularak multiple responses yoluyla ilgili sorunun frekansı alınmıştır. Sonuçların sunulduğu Ek Tablo 34’e göre cinsiyet bağlamında öğrenciler arkadaş grupları için genel olarak kızların %82’si ve erkeklerin

%60’ı arkadaş gruplarının hem kız hem de erkeklerden oluştuğunu belirtmiştir. Okul türü bağlamında Anadolu lisesi (%59), meslek lisesi (%46) ve düz lise (%75) öğrencilerinin önemli bir bölümü arkadaş gruplarının “hem kız hem de erkek” arkadaşlardan oluştuğunu belirtmiştir.

Öğrenciler arkadaş çevrelerini cinsiyet bağlamında kız öğrencilerin %88’i ve erkek öğrencilerin %71’i “okuldan” olduğunu belirtirken ikinci olarak da kızların %29’u ve erkeklerin %49’u arkadaş çevresinin “mahalleden” olduğunu belirtmiştir. Okul türü bağlamında ise üç okul türü içerisinde Anadolu lisesi (%91), meslek lisesi (%71) ve düz lise (%83) öğrencileri arkadaş çevrelerinin genellikle “okuldan” oluştuğunu ifade etmişlerdir. Tablodan da anlaşılacağı üzere öğrencilerin cinsiyet ve okul bağlamında arkadaş grupları ve çevreleri büyük oranda okuldan ve hem kız erkek arkadaşlardan oluşmaktadır.

164

Görüşme yapılan idarecilerden biri öğrencilerin arkadaş çevrelerinin mahalleden oluşmasıyla ilgili şu şekilde bilgi vermektedir; “Öğrenciler kötü bir çevrede oturuyorlar, mahallerindeki çocuklar hep burada ya da A’da. Çocuk farklı bir çevreye giremiyor, haliyle çevresinin, geldiği çevrenin çok etkisinde kalıyor ve aynı alışkanlıkları okula da taşıyor.”

“Çocuğun geldiği ortam, çevre çok önemli. Suç oranının yüksek olduğu bir mahalleden geldiğinde arkadaşları, çevresindekiler de o muhitten oluyor. Haliyle öğrenci mahalledeki geleneği okulda da sürdürmeye çalışıyor.”

Görüşme yapılan bir başka idareci ise öğrencilerin arkadaş çevresinin okuldan oluşmasıyla ilgili şu şekilde bilgi vermektedir; “Öğrenci 9. sınıfta bu okula geldiğinde, geldiği okulda da aynı şekilde sorunluysa burda hemen kendine bir grup oluşturuyor, kendisi gibi öğrencileri etrafına topluyor, çoğu öğrenci de dışlanmamak, bir yere ait olmak için bu gruplara katılıyor. Önce kendi sınıfında birkaç kişilik bir grup oluşturuyor, kendine bir hakimiyet alanı kuruyor, bu grup içinde sivrilen öğrenci reis oluyor. Sınıfta oluşturulan grup okul çapında genişliyor ta ki buna rakip bir grup oluşana kadar.”

Öğrencilerin arkadaş çevrelerinin ve gruplarının büyük oranda okuldan ve mahalleden oluşması öğretmen ve idarecilerin ifadeleri ile birlikte düşünüldüğünde öğrenciler açısından bir dezavantaj oluşturmaktadır. Öğrencilerin bir çoğu mahalle arkadaşlarıyla aynı okula gitmekte ve aynı arkadaşlarıyla hem okulda hem de mahallede vakit geçirmektedir. Bu durumda arkadaşlar aileden fazla görüşülen kişiler olurken ailenin de yerini almakta ve birçok öğrenci arkadaşları için “kardeşim” şeklinde bahsetmeye başlamaktadır. Bu durumun en önemli dezavantajı ise öğrencilerin birçoğunun sosyo-ekonomik olarak düşük konumdaki mahallelerde yaşaması ve bu mahallelerin bazılarında suç oranlarının görece yüksek olmasıdır. Örneğin öğrencilerin yaşadığı mahallelerle ilgili bir idareci okulunda bir öğrencinin ateşli silahla adam yaralamadan tutuklandığını ancak yaşadığı mahalle suç oranının nispeten yüksek olduğu bir mahalle olduğu için mahallenin belirli bölgelerinde mobese kameralarının olduğunu ve bu kameralar sayesinde çocuğun

165

kendini savunmak için silah kullandığının ortaya çıktığını belirtmiştir. Bu ifadeler bazı öğrencilerin suç oranlarının yüksek olduğu mahallelerde yaşadıklarını ve arkadaşlarının da aynı mahalleden olmasının onları suç ve benzeri durumlara itebileceğini göstermektedir.

Öğrencilerin arkadaşları tarafından nasıl tanımlandığı arkadaşları ile ilişkileri açısında önem taşımaktadır. Akranları tarafından reddedilen, sevilmeyen gençler, antisosyal ya da sapkın davranışları olan akran gruplara yönelebilmekte ve suç ve şiddet davranışları sergileyebilmektedirler.

Araştırmaya katılan öğrencilere arkadaşları arasında nasıl biri olarak tanındıkları sorulmuş ve ilgili sorunun cinsiyet ve okul türü bağlamında ki-kare analizi yapılmıştır..

Sonuçlar ek tablo 35’te sunulmaktadır.

Ki-kare analizi sonuçlarına göre öğrencilerin önemli bir bölümü (%48) arkadaşları arasında “çok iyi bir arkadaş” olarak tanındığını belirtmiştir. Öğrencilerin verdikleri cevaplar genel olarak arkadaşları arasında olumlu bir şekilde tanındıklarını göstermiştir.

Cinsiyet bağlamında kızların %51’i ve erkeklerin %46’sı arkadaşları arasında “çok iyi bir arkadaş” olarak tanındıklarını belirtirken cinsiyet ve arkadaşlar tarafından tanınma arasında anlamlı ilişki bulgulanmamıştır (X2(5)=8,453 p.133>.05 n=520). Kızların %15’i ikinci olarak “sırdaş bir arkadaş” yanıtını verirken, erkeklerin %38’i “güvenilir bir arkadaş” cevabı vermiştir. Kız öğrenciler genel olarak arkadaşları arasında sır tutmaya önem verirken erkek öğrencilerin güvenilirliğe önem verdiği görülmektedir

Öğrencilerin arkadaşları arasında tanınması ve okul türü arasında anlamlı ilişki gözlenmiştir (X2(10)=26,873 p.003<.05 n=520). Anadolu lisesi (%57), meslek lisesi (%43) ve düz lise (%53) öğrencilerinin önemli bir bölümü arkadaşları arasında “çok iyi bir arkadaş” olarak tanındıklarını belirtirken; ikinci olarak Anadolu lisesi öğrencilerinin

%21’i “sırdaş bir arkadaş” cevabını verirken; meslek lisesi öğrencilerinin %36’sı ve düz lise öğrencilerinin %38’i “güvenilir bir arkadaş” olarak tanındıklarını belirtmişlerdir.

166

Sonuçların yer aldığı ek tablo 35’e bakıldığında öğrencilerin genel olarak arkadaşları arasında olumlu bir şekilde tanındığı görülmektedir.

4.2.3.2. Öğrencilerin arkadaşları ile yakınlık durumları

Akran grupları gençler açısından özellikle ergenlik döneminde büyük önem kazanmaktadır. Bu dönemde arkadaşlara bağlılık artarken bu bağlılık, şiddet ve suç davranışı üzerinde hem olumlu hem de olumsuz bir etkiye sahiptir. Bu bağlılık bir yandan sosyal ilişkileri geliştirme, yabancılaşma tecrübelerinden kaçınma ve saldırganlığı önlemede etkiliyken diğer yandan, arkadaşlara bağlılık, okula ya da aileye bağlılıktan daha yüksek olmakta hatta genç ailesinin yerine artık arkadaşlarını merkezine koymaktadır. Bu durum ise gençlerin suç ve şiddet davranışları sergileme riskini artırmaktadır.

Cinsiyet Farklılıkları

Araştırmaya katılan öğrencilere okul, mahalle ve akraba olduğu arkadaşlarıyla ne sıklıkla görüştükleri sorulmuştur. Öğrencilerin cinsiyet bağlamında arkadaşlarıyla görüşme sıklığı ile ilgili T-test sonuçları Ek Tablo 36’da sunulmaktadır. Tabloya göre öğrencilerin mahalle arkadaşlarıyla görüşme sıklığı cinsiyet bağlamında anlamlı fark göstermektedir (t=-5,291, p.001<.05). Kız öğrenciler (X̄=3,05) mahalle arkadaşlarıyla bazen görüştüğünü belirtirken; erkek öğrenciler (X̄=3,62) sık sık görüştüklerini ifade etmişlerdir. Buna göre erkekler mahalle arkadaşlarıyla kızlardan daha yakın arkadaşlık bağlarına sahiptir. Öğrencilerin okul arkadaşlarıyla görüşme sıklığı cinsiyet bağlamında anlamlı farklılık göstermektedir (t=3,598, p.001<.05). Kız öğrenciler (X̄=3,54) okul arkadaşlarıyla sık sık; erkek öğrenciler ise (X̄=3,18) bazen görüştüklerini belirtmişlerdir.

Buna göre kızlar okul arkadaşlarıyla erkeklerden daha sık görüşmektedir.

Ek Tablo 36’ya göre öğrencilerin akraba oldukları arkadaşlarıyla görüşme sıklığı ile cinsiyet arasında anlamlı farklılık bulgulanmamıştır (t=-1,201, p.230>.05). Kız öğrenciler (X̄=3,28) ve erkek öğrenciler (X̄=3,40) akraba oldukları arkadaşlarıyla bazen

167

görüştüklerini belirtmişlerdir. Sonuçlara göre kız öğrenciler genel olarak okul arkadaşlarıyla diğer arkadaşlarına oranla daha fazla görüşürken erkek öğrenciler mahalle arkadaşlarıyla diğer arkadaşlarına oranla daha fazla görüşmektedir.

Okul Türü

Öğrencilerin arkadaş çevresi ile yakınlık derecesi okul türü bağlamında farklılık gösterip göstermediğini test etmek amacıyla ANOVA testi yapılmıştır.

Okul türünün öğrencilerin arkadaşlarıyla görüşme sıklığı üzerinde herhangi bir farklılaşma yapıp yapmadığını test etmek amacıyla gerçekleştirilen ANOVA testinin sonuçları Ek Tablo 37’de sunulmuştur. Tabloya göre “mahalle arkadaşları” (F(2-540)=19,791, p.001<.05), “akraba olan arkadaşlar” (F(2-540)=4,784, p.009<.05) ve

“okul arkadaşları” (F(2-540)=10,441, p.001<.05) ile görüşme sıklığı okul türü bağlamında anlamlı farklılık göstermektedir.

Yapılan ANOVA testinin anlamlı fark sonuçlarına göre meslek lisesi öğrencileri diğer lise öğrencileri ile karşılaştırıldığında mahalle (X̄=3,67) ve akraba olduğu (X̄=3,45) arkadaşlarıyla daha sık görüştüğünü ifade etmişlerdir. Anadolu lisesi öğrencileri ise diğer lise öğrencileri ile karşılaştırıldığında okul arkadaşlarıyla (X̄=3,66) daha sık görüştüklerini belirtmişlerdir. Bu noktada öğrencilerin yaşadıkları mahalleler ve devam ettikleri okul türü birlikte düşünüldüğünde meslek lisesi öğrencilerinin diğer lise türlerine göre mahalle arkadaşlarıyla daha sık görüşmesi aynı mahalleden kişilerle aynı okula devam ettikleri şeklinde değerlendirilebilir.

Sınıf Düzeyi

Sınıf düzeyinin öğrencilerin arkadaşlarıyla görüşme sıklığı üzerinde herhangi bir farklılaşma yapıp yapmadığını test etmek amacıyla gerçekleştirilen ANOVA testinin sonuçları Ek Tablo 38’de sunulmaktadır. Tabloya göre sınıf düzeyi öğrencilerin “mahalle arkadaşları” (F(3-539)=4,383, p.005<.05), “akraba olan arkadaşlar” (F(3-539)=2,700,

168

p.045<.05) ve “okul arkadaşları” (F(3-539)=3,560, p.014<.05) ile görüşme sıklığı üzerinde anlamlı fark yaratmaktadır.

Yapılan ANOVA testinin anlamlı fark sonuçlarına göre 10. sınıf öğrencileri diğer sınıf düzeyinden gelen öğrenciler ile karşılaştırıldığında mahalle (X̄=3,64) ve akraba olduğu arkadaşları (X̄=3,57) ile daha sık görüştüğünü ifade etmişlerdir. 12. Sınıf öğrencileri ise diğer sınıf düzeyindeki öğrencilerle karşılaştırıldığında okul arkadaşlarıyla daha sık görüştüklerini belirtmişlerdir (X̄=3,58). Buna göre öğrenciler okula yeni başladıkları yıllarda mahalle arkadaşlarıyla daha sık görüşmekle birlikte zaman içerisinde mahalle arkadaşlarının yerini okul arkadaşları almakta ve son sınıfa gelene kadar okul arkadaşlarıyla daha sık görüşmeye başlanmaktadır.

Araştırmaya katılan öğrencilere “Herhangi bir sorununuz olduğunda genellikle kime gidersiniz?” sorusu sorulmuş ve öğrencilerin bu soruya birden çok şık işaretledikleri görülmüştür. Her şık için bir değişken açılarak veri setine kodlanan sorunun multiple responses yoluyla frekansı alınmıştır. Öğrencilerin herhangi bir sorunları olduğunda kime gittiklerini cinsiyet ve okul türü bağlamında tespit etmek amacıyla cinsiyet ve okul türü sabit tutularak multiple responses yoluyla ilgili sorunun frekansı alınmıştır. Sonuçlar Ek Tablo 39’da sunulmuştur. Tablo’ya göre öğrencilerin herhangi bir sorunları olduğunda kime gideceği sorusuna cinsiyet bağlamında kız (%46) ve erkek (%47) öğrencilerin önemli bir bölümü “arkadaşlarıma” cevabını vermiştir. Arkadaşlarından sonra ikinci olarak kız öğrencilerin %41’i ve erkek öğrencilerin %20’si “aileme” yanıtını verirken erkek öğrencilerin %20’si aynı zamanda “kimseyle paylaşmam” cevabını da vermiştir.

Okul türü bağlamında ise Anadolu lisesi (%40), meslek lisesi (%48) ve düz lise (%46) öğrencileri herhangi bir sorunları olduğunda arkadaşlarına gideceklerini belirtmişlerdir.

Bu anlamda tabloya göre öğrencilerin yardım alma konusunda arkadaşlarını ailelerinden daha ön planda gördükleri söylenebilir. İlgili literatürle doğru orantılı olarak aile yavaş yavaş etkisini kaybederek arkadaşlar daha önemli bir konuma gelmektedir.

169

Ergenlik döneminde gençler açısından arkadaşlar aileden daha önemli hale gelmektedir.

Özellikle ailesiyle iyi iletişim kuramayan gençler belirli arkadaş gruplarına katılarak bu grupta kabul görme ve statü elde etme ve gruptan dışlanmama adına her türlü davranışı sergileyebilmektedir. Bu durumu rehberlik servisinde görevli bir öğretmen şu şekilde dile getirmektedir: “Çocuk grup arkadaşlarından dışlanmamak için onlarla birlikte hareket etmek zorundaymış gibi hissediyor kendini. Devamsızlık yapınca grup halinde devamsızlık yapıyorlar. Öğrenci dışlanmamak adına yok ben derse girecem diyemiyor.”

“Mesela sigara içmiş kız öğrenci, grup olarak, arkadaşlarına uymuş, hayır diyememiş dışlanmamak adına...mesela gruptan dışlanmamak için arkadaşının çantasını taşıyan var.”

Öğrencilere “Kendinize anne-babanızdan sonra en yakın gördüğünüz kişi kimdir?”

sorusu sorulmuş ve kızların %59’u ve erkeklerin %57’si “arkadaşlarım” yanıtını vermişlerdir. Öğrencilerin cinsiyet bağlamında anne-babalarından sonra kendilerine en yakın buldukları kişi için ikinci olarak kızların %30’u ve erkeklerin %32’si

“kardeşlerim” cevabını vermişlerdir. Ancak bazı öğrencilerin arkadaşlarını kardeş gibi görme anlamında bu sorunu cevabını “kardeşlerim” şeklinde işaretledikleri de görülmüştür. Yapılan ki-kare analizinde anlamlı ilişki bulgulanmamıştır (X2(4)=1,303 sd(4), n=511 p.861>.05). Sonuçlar tablo 26’da sunulmaktadır.

Tablo 26. Cinsiyet Bağlamında Öğrencilerin Anne-babalarından Sonra Yakın Gördükleri Kişi İle İlgili Ki-Kare Sonuçları

Kız Erkek Toplam

N % N % N %

Arkadaşlarım 115 59 178 57 293 57

Öğretmenlerim 9 5 17 5 26 5

Rehber öğretmenim 2 1 5 2 7 1

Kardeşlerim 59 30 102 32 161 32

Diğer 11 5 13 4 24 5

Toplam 196 100 315 100 511 100

Ki-kare X2=1,303 df(4), n=511 p.861>.05

170

Sonuçlara göre öğrencilerin genel olarak cinsiyet bağlamında erkek öğrencilerin mahalle ve okul arkadaşlarıyla sık sık görüşürken kız öğrencilerin okul arkadaşlarıyla sık sık görüştüğü görülmektedir. Bu durum toplumsal cinsiyet bağlamında kızların erkeklere oranla dışarıda daha az vakit geçirmesi sonucu arkadaş çevresinin okul ile sınırlı kaldığı şekliden değerlendirilebilir. Öğrencilerin okulun ilk yıllarında mahalle arkadaşları ile daha sık görüşürken dördüncü sınıfa kadar okul arkadaşlarının mahalle arkadaşlarının yerini aldığı görülmektedir. Ayrıca öğrencilerin neredeyse yarısı (yaklaşık %47) herhangi bir sorunla karşılaştıklarında ilk olarak arkadaşlarına gideceklerini belirterek arkadaş çevresinin ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu da ortaya koymuşlardır.

4.2.3.3. Öğrencilerin arkadaş çevresinde suç ve şiddet davranışı tanıklığı ve bu davranışlara karşı gösterilen tepki

Sosyal öğrenme kuramına göre gençler suç ve şiddeti aile ve arkadaş çevresi gibi yakın kişilerle iletişim sürecinde öğrenmektedir. Gençler şiddeti aile içinde çeşitli şekillerde öğrenebildiği gibi arkadaş çevrelerinde tanık olarak da öğrenebilmektedir. Bu açıdan gencin arkadaş çevresinde şiddete tanık olması, bu davranışları öğrenmesi açısından önem taşımaktadır.

Araştırmaya katılan öğrencilere “Arkadaş ortamında arkadaşlarınızın birbirine karşı hangi davranışı sergilediğine şahit oldunuz?” sorusu sorulmuş ve öğrencilerin bu soruya birden çok şık işaretledikleri görülmüştür. Her şık için bir değişken açılarak veri setine kodlanan sorunun multiple responses yoluyla frekansı alınmıştır. Öğrencilerin arkadaş çevrelerinde suç ve şiddet davranışı tanıklığını cinsiyet ve okul türü bağlamında tespit etmek amacıyla cinsiyet ve okul türü sabit tutularak multiple responses yoluyla ilgili sorunun frekansı alınmıştır. Sonuçlar Ek Tablo 40’ta sunulmuştur. Tabloya göre öğrencilerin arkadaş çevresinde suç ve şiddet davranışı tanıklığı cinsiyet bağlamında kız (%56) ve erkek (%48) öğrencilerin önemli bir bölümü “alay etme” davranışına tanık olduklarını belirtmişlerdir. Cinsiyet bağlamında kızların %50’si ve erkeklerin %44’ü arkadaş çevrelerinde ikinci olarak “kavga etme” davranışına tanık olduklarını ifade etmişlerdir. Diğer seçeneğinin işaretleyen öğrenciler arasında kızların %37’si ve

171

erkeklerin 18’i “hiçbiri” ve kızların %37’si ve erkeklerin %27’si “küfür etme”

davranışına tanık olduklarını ifade etmişlerdir.

Ek Tablo 40’a göre okul türü bağlamında Anadolu lisesi (%54) ve düz lise (%58) öğrencilerinin önemli bir bölümü arkadaş çevrelerinde “alay etme” davranışına tanık olduklarını ifade ederken meslek lisesi öğrencileri (%48) “kavga etme” davranışına tanık olduklarını belirtmişlerdir. Öğrenciler okul türü bağlamında Anadolu lisesi öğrencilerinin

%41’i ve düz lise öğrencilerinin %44’ü ikinci olarak “kavga etmek” davranışına şahit olduklarını belirtirken meslek lisesi öğrencilerinin %45’i ikinci olarak “alay etme”

davranışına tanık olduklarını ifade etmişlerdir. Tabloya göre Anadolu lisesi ve düz lise öğrencilerinin arkadaş çevresinde sözlü şiddet davranışlarına, meslek lisesi öğrencilerinin ise fiziksel şiddet davranışlarına daha sık şahit oldukları söylenebilir.

Araştırmaya katılan öğrencilere “Yakın arkadaşlarınızdan birinin suç teşkil eden bir davranışına şahit olduğunuzda ne yaparsınız?” ve “Arkadaşlarınızdan biri size karşı şiddet içeren bir davranışta bulunduğunda ne yaparsınız?” soruları sorulmuş ve sorulara cinsiyet ve okul türü bağlamında Ki-kare testi uygulanmıştır. Sonuçlar Ek Tablo 41’de sunulmuştur.

Yapılan ki-kare testine göre cinsiyet ve arkadaş çevresinde suç/şiddet davranışına tepki arasında anlamlı ilişki bulgulanmıştır (X2(5)=23,302 p.001<.05 n=537). Cinsiyet bağlamında kız öğrencilerin %76’sı ve erkek öğrencilerin %67’si arkadaşlarının suç teşkil eden bir davranışına tanık olduklarında “uyarırım” yanıtını vermişlerdir. İkinci olarak öğrencilerin %18’i arkadaşlarının suç teşkil eden bir davranışına tanık olduklarında verecekleri tepki için “hiçbir şey yapmam” yanıtını vermişlerdir. Bu noktada arkadaşların birbirini kollama ve koruma eğilimi dikkat çekmektedir. Bir öğrenci ilgili sorunun yanıtı için “hiçbir şey yapmam” şıkkını işaretledikten sonra anket formuna “kardeşim sonuçta”

şeklinde yazdığı görülmüştür. Bu durum öğrencilerin arkadaşlarını korumak adına bu tür davranışları görmezden gelebileceğini göstermektedir.

172

Benzer şekilde okul türü ile arkadaş çevresinde suç/şiddet davranışına tepki arasında anlamlı ilişki bulgulanmıştır (X2(10)=22,760 p.012<.05 n=537). Anlamlı ilişki sonuçlarına göre Anadolu lisesi (%80), meslek lisesi (%65) ve düz lise (%77) öğrencilerinin önemli bir bölümü arkadaşlarının suç teşkil eden bir davranışına tanık olduklarında “uyarırım”

yanıtını verirken ikinci olarak (%18) “hiçbir şey yapmam” yanıtını vermişlerdir.

Ek Tablo 41’e göre cinsiyet bağlamında kız öğrencilerin %60’ı ve erkek öğrencilerin

%61’i arkadaşlarından herhangi biri kendisine karşı şiddet içeren bir davranış sergilediğinde vereceği tepkinin “karşılık veririm” şeklinde olacağını belirtmişlerdir.

İkinci olarak ise öğrencilerin %15’i arkadaşlarının şiddet içeren davranışına karşılık olarak “bana sorun yaratan arkadaşlara daha çok sorun yaratırım” şeklinde tepki vereceklerini belirtmişlerdir. Öğrencilerin genel olarak arkadaşlarına saldırgan bir şekilde tepki verecekleri görülürken diğer seçeneğini işaretleyen bir öğrencinin “bu okulda bana öyle bir şey yapacak kimse yok” şeklinde cevap vermesi dikkat çekicidir.

Benzer şekilde okul türü bağlamında ise Anadolu lisesi öğrencilerinin %55’i, meslek lisesi öğrencilerinin %61’i ve düz lise öğrencilerinin %62’si arkadaşlarından biri kendisine karşı şiddet içeren bir davranış sergilediğinde vereceği tepkinin “karşılık veririm” şeklinde olacağını belirtmişlerdir. Verilen cevaplar öğrencilerin arkadaşları da olsa şiddet içeren herhangi bir davranışa karşı saldırgan bir tavır sergilediklerini ortaya koyarken öz-denetim geliştiremedikleri yönündeki bulguları da destekler niteliktedir.

Genç suçluluğunda çeşitli etkenlerin yanı sıra gencin içinde yaşadığı sosyal çevre de son derece önemlidir. Bu nedenle aileden sonra gencin sosyalleşmesinde arkadaş çevresi önemli bir rol oynamakla birlikte özellikle ergenlik döneminde, bulguların da belirttiği gibi, aileden çok arkadaşlarla vakit geçirilmektedir. Arkadaş grubu gencin sosyal ilişkiler geliştirmesi ve yabancılaşma tecrübelerinden kaçınması açısından büyük önem taşımakla birlikte, herhangi bir otoriteye tabi olmadığı ve bu nedenle de kendini en özgür hissettiği yer haline gelmektedir. Özellikle ergenlik döneminde arkadaş çevresi genç açısından ailesinden daha önemli bir konuma gelmekte, çok defa ailesiyle paylaşmadığı şeyleri arkadaşlarıyla paylaşmakta ve herhangi bir sorunu olduğunda ilk olarak arkadaşlarına

173

gitmektedir. Öyle ki arkadaşlar ailenin yerini alırken bazı arkadaşlar kardeş kadar yakın görülmektedir. Arkadaşlarla yakınlık açısından erkek öğrenciler mahalle arkadaşlarıyla kız öğrenciler ise okul arkadaşlarıyla daha sık görüşmektedir. Bu durum toplumsal cinsiyet bağlamında değerlendirildiğinde kız çocuklarının okul sonrasında dışarıda vakit geçirememesi sonucu arkadaş çevresi okul ile sınırlı kalırken erkek çocuklarının okul dışında da zaman geçirmesi arkadaş çevresinin hem okuldan hem de mahalleden oluşmasına ve mahalle arkadaşlarıyla daha fazla vakit geçirebilmesini sağlamaktadır.

Diğer yandan öğrencilerin önemli bir bölümü herhangi bir sorunla karşılaştığında arkadaşlarına başvuracağını belirtirken yine büyük çoğunluğu (yaklaşık %60) anne-babasından sonra en yakın arkadaşlarını gördüklerini ifade etmişlerdir. Bu durum özellikle ergenlik döneminde arkadaş çevresinin ne kadar büyük bir önem teşkil ettiğini ortaya koymaktadır. Yapılan çalışmalar, ergenlik döneminde ailenin etkisinin azaldığını ve arkadaş çevresinin daha önemli bir hale geldiğini ortaya koymaktadır (Demir, vd.,

Diğer yandan öğrencilerin önemli bir bölümü herhangi bir sorunla karşılaştığında arkadaşlarına başvuracağını belirtirken yine büyük çoğunluğu (yaklaşık %60) anne-babasından sonra en yakın arkadaşlarını gördüklerini ifade etmişlerdir. Bu durum özellikle ergenlik döneminde arkadaş çevresinin ne kadar büyük bir önem teşkil ettiğini ortaya koymaktadır. Yapılan çalışmalar, ergenlik döneminde ailenin etkisinin azaldığını ve arkadaş çevresinin daha önemli bir hale geldiğini ortaya koymaktadır (Demir, vd.,