• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR ve YORUM

4.2. Nitel Veri Bulgu ve Yorumları

4.2.1. Öğrenci Yanlışlarına ve Öğretmenlerin Öğrenciler Üzerinde

Bu bölümde öğrencilerin matematik derslerinde yaptıkları yanlışlar, yanlışların meydana gelme sebepleri, yanlış yapan öğrencilerin hissettikleri duygular ve öğretmenlerin kullandığı dönütlerin öğrenci özgüvenleri üzerindeki etkilerine ilişkin elde edilen bulgulara yer verilmiştir.

4.2.1.1. Öğrenci Yanlışlarına İlişkin Elde Edilen Bulgular

Bu bölümde öğrenci yanlışlarına ilişkin bulgulara yer verilmiştir. Elde edilen verilerin analizi sonucunda öğrencilerin yanlış yapmaktan çekindiği bazılarının ise belli yaşantılar sonucu bu çekincelerinin azaldığı ya da arttığı belirlenmiştir.

Filiz ile Gamze yanlış yapmaktan çekindiklerini bildirmişlerdir. Filiz yanlış yapınca başarılı olamayacağı duygusuna kapılıp cesaretinin kırıldığını, derste parmak kaldırmakta zorlandığını bunun sebeplerini de sınıftaki arkadaşlarının ve

öğretmenlerinin söz ve tutumları ile öğretmenlerinin kullandıkları dönütlerin etkisi olarak ifade etmiştir.

Filiz. “Yanlış yaptığında insan çekinceli hissediyor hocam. Sanki hiçbir şey

yapamıyormuşum gibi hissediyorum. Başaramayacağım diye düşünüyorum. Hoca kötü bir şey der diye çekiniyorum. Bir de sınıftaki arkadaşlarımdan çekiniyorum yanlış yapınca. Korkuyorum. Bir dahaki sorularda parmak kaldıramıyorum.”

Gamze ise yanlış yapmaktan çekinmesini derste yanlış yaptığında öğretmeninin onu azarlayacağı dolayısıyla sınıf içinde rencide olacağı düşüncesine bağlamaktadır. Bazı öğretmenlerinin sinirli olması öğrencilerin böyle düşünmelerine sebep olabilmektedir. Gamze arkadaşlarının yanlış yapınca gülmelerinin de moralini bozduğu ve tekrar parmak kaldırmak istemediğini ifade etmiştir. Parmak kaldıranların az olmasından dolayı öğretmenlerinin onlara kızdığını ve öğretmenlerinin belli öğrencileri rencide ettiğini söylemiştir.

Gamze. “Yanlış yapmaktan çekinirim hocam. Mesela çok sinirli hocalarımız var

bizim. Mesela geçen dönem hocalar çok sinirli olduğu için yanlış yaparsam beni rencide eder falan diye düşünüyordum. Bir de sınıfta sessiz olan, parmak kaldırmayan arkadaşlarımızın çoğu rencide ediliyor. Açıkçası 30 kişinin içinde rencide olmak çok zor bir şey onlar için. O derste moralim bozulunca ben tahtaya kalkmıyorum yani.”

Öğrencilerin parmak kaldırmaktan çekindiğini anlayan öğretmen onlara yanlış yapmaktan korkmamaları gerektiğini söylemiştir. Öğrencilerin yanlış yapmaktan çekinme durumları öğretmenlerinin bu söylemiyle daha da azaldığı söylenebilir. Öğretmen öğrencilere yanlışın öğrenme sürecinin doğal bir parçası olduğunu hissettirmiş olabilir. Dolayısıyla öğrencilerin derse katılımının arttığı belirlenmiş ve gözlem notlarından da teyit edilmiştir.

Gamze. “…Hoca yanlış yaptıktan sonra parmak kaldırmaktan korkmayın bu da bir

Öğretmen dönütlerinin öğrenciler üzerinde ne kadar önemli olduğu Murat ve Reyhan’ın cümlelerinden çıkarılabilir. Murat ve Reyhan önceleri yanlış yapmaktan korktuklarını, çekindiklerini ama öğretmenlerinin tutum, davranış ve sözlerinin etkisiyle artık bu durumun ortadan kalktığını ifade etmişlerdir. Reyhan öğretmenin kızmasından korktuğu için sınıfta söz almadığını ama yanlış yapan öğrencilere öğretmenin kızmadığını görmesiyle birlikte parmak kaldırmaya başladığını bildirmiştir.

Reyhan. “İlk başlarda yanlış yapmaktan çekiniyordum. Tahtaya kalktığımda yanlış

yapınca hocanın kızacağını sanıyordum. Ama sonradan hocanın kızmadığını gördüm. Yanlış yapsam bile tahtaya kalktım. Artık yapıyorum soruları.”

Bunun yanında Reyhan hala yanlış yapmaktan çekinen öğrencilerin olduğunu söylemiştir. Art niyetli olarak yanlış yapan öğrencilerin öğretmenlerinden azar işittiklerini, bilmeyerek yanlış yapanların ise öğretmenlerinden herhangi bir tepki almadıklarını bildirmiştir.

Reyhan. “Hocadan korkuyorlar mesela. Yanlış mı doğru mu emin olmadıklarında

cevaplarını hocaya söylemeye çekiniyorlar. Yani kişi bilmeyerek yanlış yaptıysa mesela bir şey olmaz falan öyle hani bir şey yapmıyor da hocalar. Bilerek yaptığında baya kızıyor.”

Murat matematik başarısının düşük olmasından dolayı ezber yaptığını söylemiştir. Konuları tam anlamadığı için de yanlış yaparım korkusuyla derslerde çok az söz aldığını bildirmiştir. Zaman zaman verdiği cevaplara öğretmenin “yanlış yaptın” dönütünü kullanması öğrencinin kendine olan güvenini azaltıp ikilemde kalmasına neden olduğu söylenebilir. Zira öğrenci bazen doğru cevabı bulsa da ikilemde kalıp cevap veremediğini, söz almak istemediğini bildirmiştir.

Murat. “Eskiden oluyordu bazen derslerde söz almak istemiyordum. Mesela geçen

sene matematiğim iyi değildi biraz. Matematikte pek fazla söz almazdım. O yüzden parmak kaldırmaktan çekiniyordum geçen sene. Matematik dersinde bazen parmak kaldırmadığım oluyor yani yanlış yaparım diye.”

Murat verdiği yanlış cevaba karşılık hocanın “yanlış yaptın” demesinin onu nasıl etkilediğini şöyle ifade ediyor.

Murat. “Hoca matematikte soruyu yazıyor mesela. 2 3 + 3 =? ü soruyor.

Tahtaya yazıyor sonra soruyu bulun diyor. Ben de diyorum mesela 4 3 buldum diyorum. Hoca yanlış diyor. Mesela bazen de 3 3 bulsam da yani doğruyu bulsam da tereddüde düşüyorum. Diyorum kalkmasam mı? Kalkmıyorum bazen. 3 3 deyince (doğru cevabı bulunca) hoca hemen kaldırıyor zaten o şekilde yani. Tereddüde düştüğüm anlar oluyor.”

Yanlış yapan öğrencilerin bu durumdan farklı farklı etkilenebileceğini bildiren Murat bazı öğrencilerin utanabileceğini, bazılarının ise umursamayacağını söylemiştir.

Murat. “Kişiden kişiye değişir. Bazıları utanır bazıları da umursamaz. Bazıları

olabilir der kişiden kişiye göre değişir. Ben yanlış yapınca tekrar uğraşırım. Yani sonucu bulmaya çalışırım, utanmam.”

İsmail, Sinem ve Burak ise matematik derslerinde yanlış yapmaktan çekinmediklerini ifade etmişlerdir. Burak ve İsmail doğruların yanlış yapa yapa öğrenileceğini, derste yanlış yapsa bile doğruyu öğreneceğini bildiği için parmak kaldırdığını söylemiştir. İsmail’i öğretmenin bu konudaki sözleri yanlış yapmanın doğruları öğrenmek için bir araç olduğunu düşünmeye ittiği söylenebilir.

İsmail. “…Yok hocam yanlış yapmaktan çekinmem. Çünkü hocalar destek

verdiklerinde, yanlış yapa yapa öğrenilir deseler yapıyorum yani.”

Burak. “Yanlış yapmaktan çekinmiyorum tahtaya kalktıkça öğrenilir zaten doğrular.

Burak, Sinem ve Murat yanlış yapmaktan çekinmenin kaynaklarını öğretmenlerin kullandıkları dönütler, öğrencinin akranları arasında rencide olacağını düşünmesi, yanlış yapınca öğrencinin arkadaşlarının güleceğini düşünmesi, kitap okumama, özgüven eksikliği, öğrencinin sınıfında sevgilisinin bulunması gibi unsurların olduğunu bildirmişlerdir.

Burak. “Özel kızlar vardır belki sınıfta, sınıfta onlara rezil olurum, gülerler diye

yanlış yapmaktan çekiniyorlar hocam.”

İsmail Burak’ın dediğine ek olarak öğrencinin öğretmeninden çekindiği için yanlış yapmaktan korkabileceğini ifade etmiştir.

İsmail. “Hocam arkadaşlarından utandığı için çekinik olabilir. Bu çok oluyor

bence. Mesela bir sevgilisi olur aynı sınıftadırlar ondan utanıyor olabilir. Bundan dolayı yanlış yapmaktan çekinebilir. Öğretmenden de çekiniyor olabilir ve olumsuz etkileyebilir öğrenciyi.”

Sinem ise yanlıştan yapmaktan çekinmeyi kitap okumamaya bağlamaktadır. Kitap okumayan öğrencilerin özgüvenlerinin düşük olacağını, özgüven eksikliğinin de yanlışlardan korkmaya sebep olacağını söylemiştir.

Sinem. “Bence yanlıştan çekinmenin sebebi kitap okumama hocam. Ne kadar çok

kitap okursanız o kadar kendinizi geliştirirsiniz. Özgüveniniz o kadar artar. Bence kitap okumuyorlar.”

4.2.1.2. Öğretmenlerin Öğrenciler Üzerinde Oluşturdukları Etkilere İlişkin Elde Edilen Bulgular

Bu bölümde öğretmenlerin söz, davranış ve tutumlarının özellikle de kullandıkları dönütlerin öğrenciler üzerinde oluşturduğu etkilere ilişkin elde edilen bulgulara yer verilmiştir.

Katılımcılardan Burak, Murat ve Gamze öğretmenlerinin tavır ve davranışlarının öğrenciden öğrenciye göre değiştiğini, dolayısıyla kullanılan dönüt türlerinin de farklılık gösterdiğini bildirmişlerdir. Ayrıca kendileri öğretmenlerine nasıl davranıyorsa öğretmenlerinden de o yönde karşılık gördüklerini söylemişlerdir.

Burak. “…Matematikçimiz iyi diğer hocalar da iyi. Benim onlara tavrım nasılsa

onlar da bana öyle davranıyor yani.”

Gamze. “Öğretmenler bana karşı bir şey söylemiyorlar çünkü ben derslere aktif

katılan bir öğrenciyim. Genelde dersle ilgili konuşurum onun için gözlerine batmam hocaların.”

Gamze derslere katılan bir öğrenci olduğu için öğretmenlerinin ona herhangi kötü bir şey demediklerini söylemiştir. Murat da öğretmenlerinin kişiye göre farklı davrandığını bildirmiştir. Gamze’nin ifadelerine paralel olarak Murat da derse katılan bir öğrenci olduğu için öğretmenlerinin kendisine daha farklı davrandığını ifade etmiştir.

Murat. “Derslere katıldığım için hocalar genelde iyi davranır bana kişiye göre

değişiyor. Mesela bizim sınıftan herhangi birisi tuvalete gidebilir miyim dese ona izin vermez. Çünkü o ciddi bir insan değildir. Ama ben istesem bana verir o şekilde.”

Sinem ise diğer katılımcıların aksine öğretmenlerin tüm öğrencilere karşı tavrının aynı olduğunu, farklılığın ders dışında oluşabileceğini bildirmiştir. Fakat ders aralarında dersle ilgili yardım istediklerinde de öğretmenlerin yardımcı olduklarını ifade etmiştir. Kendisini yakından tanıyan öğretmenlerin ona karşı daha iyi davrandığını diğerlerinin ise biraz daha farklı davrandığını söylemiştir. Bu ifadelerden Sinem’in söylediği öğretmenlerin tüm öğrencilere karşı aynı tutumu sergilediklerini çıkarmak çok mümkün değildir.

Sinem. “Öğretmenin ders esnasında herkese anlatıyor ama biz anlamadığımız

soruyoruz. Çözemediğimiz soruları çözüyorlar. Anlatıyorlar tekrar. Beni tanıyan öğretmenler genelde bana iyi davranıyor. Tanıyamayanlar daha değişik davranıyorlar.”

Katılımcılar derse katılımlarının öğretmenlerin tutumlarından ve kullandıkları dönütlerden etkilediğini, bu doğrultuda olumlu etkiler bırakabilecek dönütlerin kullanılmasının kendileri için daha iyi olacağını söylemişlerdir. Ayrıca aldıkları olumsuz dönütlerin dersten kopmalarına ve akademik başarılarının düşmesine sebebiyet verdiğini bildirmişlerdir.

Filiz. “Hocam tabi ki de yanlış yaptığımızda öğretmenin kötü bir şey söylemesinden

korkuyoruz. O yüzden biraz şey yapıyorum hani tutuluyorum. Parmak kaldırmakta zorlanıyorum.”

Filiz yanlış yaptığı zamanlarda öğretmeninin kullandığı dönütün kendini olumsuz etkilediğini bazen derse bile girmek istemediğini söylemiş ve arkadaşlarının tutumlarından da çekindiğini ifade etmiştir.

Filiz. “Yanlış yaparsam hoca kötü bir şey der diye bir de arkadaşlarımdan

çekiniyorum. Bazen olumsuz etkiliyor öğretmen, kötü bir şey söylediyse onun dersine çalışmak istemiyorum. Sonra derse girmek istemiyorsun. Etkiliyor yani.”

Burak öğretmenin olumlu yaklaşımının öğrencinin derse katılımını artıracağını bunun tersinin ise öğrencinin tahtadan uzak kalmasına sebebiyet vereceğini ifade etmiştir. Burak öğretmenlerin öğrencilere kızmasının da olumsuz etkiler bıraktığından bahsetmiştir.

Burak. “İyi bir şey söylediği zaman öğrenci iyice o soruya odaklanır. Ben kalkayım

hocanın gözüne gireyim der. Olumsuz bir şey söylediği zaman arkalarda oturur. Yani hocanın gözünden uzak kalır. Tahtadan uzak kalır. Hoca kızabilir diye tahtaya kalkmıyorlar.”

Gamze öğretmenlerinin tüm arkadaşlarına eşit davranmadığından oluşan rahatsızlığını bildirmiş ve bu tutumumun öğrencilerin derse olan isteği giderek azalttığını söylemiştir. Gamze bahsettiği arkadaşlarına da derslerde söz hakkı verildiğinde sınırlarını aşıp daha başarılı öğrenciler olabileceklerine inandığını söylemiştir. Ayrıca azarlanan öğrencilerin sessiz kaldığını ve derslere çalışmadığını ifadelerine eklemiştir.

Gamze. “…Hani herkese eşit davranılsın. Çünkü hoca öğrencileri tahtaya

kaldırmayınca öğrencilerin de tahtaya kalkma ya da başka bir şeye isteği kalmıyor. Mesela arkada oturan öğrenciler hep konuşan öğrenciler olarak biliniyor. İşte hiç kalkmıyorlar tahtaya. Hep onlara bağırılıyor, aşağılanıyorlar ve çok sessizler, çalışmıyorlar bu durumda.”

Murat, Reyhan, Gamze ile Burak öğretmenleri onlara kızdığı zaman olumsuz etkilendiklerini bildirmişlerdir. Murat öğretmenin sinirli olduğu zamanlarda anlamadığı bir yeri sormaktan çekindiğini, soruyu kendi kendine anlamaya çalıştığını, düşüncelerini ortaya koymakta zorlandığını ve soru sormaya çekindiğini; Reyhan azarlanmaya maruz kalan bu öğrencilerde öğretmene karşı tepkilerin oluştuğunu ve rencide olduklarını; Gamze azarlanan öğrencilerin sınıf içinde normal bir soru ile karşı karşıya kaldıklarında bile kızardıklarını; Burak ise azarlanan öğrencilerin dayak yemiş gibi olduklarını ifade etmiştir.

Murat. “Mesela şimdi hoca kızgınsa bir şey demekten korkarım, konuşmam yani

pek. Her aklıma geleni söylemem. Mesela bir problem veriyor anlamadığım bir şeyi oraya niçin koyduğunu sormam da kendim niçin öyle olduğunu anlamaya çalışırım.”

Gamze. “…Azarlanınca çok kızarıyorlar. İlk kalktıkları zaman bile yani normal bir

soru sorulduğunda bile kızarıyorlar.”

Sinem soruyu yanlış çözmenin problem olmadığını söylemiştir. Fakat yanlış yapan öğrencilerin azarlanmasının öğrencinin dersten kopmasına neden olacağına inandığını bildirmiştir.

Sinem. “Soruyu yanlış çözmek önemli değil hani ilkinde çözemez sonrasında çözer.

Öğretmen ne kadar o soruyu çözemedi diye kızarsa o öğrenci zaten o dersi bırakır. Sevgisini kaybeder.”

Burak öğretmenin olumsuz ifadelerinden nasıl etkilendiğini, olumlu yaklaşımlarının ne manaya geldiğini şöyle ifade etmiştir:

Burak. “Öyle yani. Bazen bağırıyorlar öğretmenler. O zaman kızıyorlar, dövmüyor

ama dövmüş gibi bir şey oluyor sizi. Olumlu bir şey söylediği zaman tahtaya kalkmak istersin hep. Olumsuz bir şey söylediği zaman susarsın.”

Reyhan sınıf içinde azarlanan öğrenciler rencide olduğunu bu durumdan olumsuz etkilendiğini söylemiştir.

Reyhan. “…Hoca kızınca öğrenciler hocadan korkuyorlar, olumsuz etkileniyorlar.

Hocaya bir şey söylemeye çekiniyorlar. Bağırıyorlar ne yapıyorsun sen? İşte bunlar öğrencileri kötü etkiliyor. Öğrenciler küçük düşürüldüğünde kötü oluyor.”

Reyhan ve İsmail bilmeyerek yanlış yapan öğrencilere öğretmenlerin genelde kızmadığını söylemişlerdir. İsmail öğretmenlerin şakayla karışık kızmalarına alınmadığını ifade etmiştir.

Reyhan. “Yani bilmeyerek yaptıysa mesela bir şey olmaz da bilerek yaptığında baya

kızıyorlar.”

İsmail. “Hocam genelde şaka yaptıklarında anlıyorum. Ama ciddi olduklarında

alınıyorum (olumsuz dönüt, söz, tutum, davranış).”

Sinem İsmail’in söylediğine yakın olarak öğretmenin ciddi bir şekilde azarlamadığı durumlarda fazla alınmadığını söylemiş ve öğretmenin kendi faydaları için kızdığına inandığını belirtmiştir.

Gamze öğretmenlerinin derste konuya ilişkin fazla soru sormamalarının da dersi monotonlaştırdığını söylemiştir.

Gamze. “Ya bazı öğretmenler hani soru sormuyorlar. Direkt konuyu anlatıp

gidiyorlar falan. Sıkıcı geçiyor onlar.”

Katılımcılar yanlış yaptıkları zaman öğretmenlerin kullandıkları dönütlerin etkileri üzerine şu şekilde ifadeler kullanmışlardır:

Gamze öğretmenlerin ve sınıf arkadaşlarının kendi üzerinde etkileri olduğunu ifade etmiştir. Sınıfta yanlış yaptığında arkadaşlarının ve öğretmeninin gülmesi üzerine bir daha tahtaya kalkmak istemediğini bildirmiştir.

Gamze. “Öğrenci yanlış yapmaktan çekiniyorsa sınıftakilerin güleceğini falan

düşünür. Gülüyorlar da zaten genelde. İşte biz kalkınca yanlış söylüyoruz örneğin. Hoca da başka komik bir şey söylüyor. Böyle olunca öğretmen olumsuz etkiliyor baya. Ben tahtaya kalkmıyorum böyle olunca.”

Reyhan önceleri yanlış yaptığında öğretmeninin kızacağını düşündüğünü ama zamanla öğretmeninin yanlış yapanlara kızmadığını görmesiyle derse katılımının arttığını ve soruları yapabildiğini söylemiştir.

Reyhan. “İlk başlarda tahtaya kalktığımda yanlış yapınca hocanın kızacağını

sanıyordum. Ama sonradan yanlış yapsam bile gördüm hocanın kızmayacağını. Artık soruları yapıyorum.”

Burak sorulara yanlış cevap verdiği zamanlar zor durumda kaldığında öğretmenlerinin yardımcı olduğunu, yanlış yapsa bile doğru cevabın yanlış yapa yapa öğrenilebileceğini düşündüğü için söz almaktan çekinmediğini söylemiştir.

Burak. “…Yok, hiç olmuyor söz almaktan çekindiğim. Yanlış yapsam da

öğretmenlerin doğruları söyleyeceklerini bildiğim için parmak kaldırıyorum. Yardım ediyorlar zaten sıkıştığımız zamanlarda. Tahtaya kalktıkça öğrenilir zaten.”

Filiz, Reyhan ve İsmail yanlış yaptıklarında motive edici dönütlerin kullanılmasının başarılı olmaları adına gerekli olduğunu bildirmiştir.

Filiz. “…Mesela aferin, yaptın, başarabiliyorsun, daha fazlasını yapabilirsin, senin

elinden geliyor gibi sözlerle daha fazla motive olup, başarılı olabiliriz hocam.”

İsmail. “Mesela her doğru cevaptan sonra aferin demesi lazım öğretmenin. Tahtaya

kalktığında aferin dediğinde iyi oluyor hocam. Mesela fizik öğretmeni var. Aferin diyor. O derste tahtaya kalkmayı dört gözle bekliyorum. Hocam sen yaparsın, edersin dense ben yaparım hocam o dersi.”

Reyhan. “Mesela size güveniyorum. Yapabilirsiniz. Soruyu çözebilirsin. Zaten

gayretli bir öğrencisin diyebilir. Yani böyle sözler öğrencileri başarılı olduğuna inandırıyor yani.”

Reyhan motive edici dönütlerin başarılı olduğuna inanmasını sağladığını söylemiştir. Ayrıca aldığı bu dönütlerin özgüvenini artırdığını söylemiştir.

Reyhan. “Yani güveniyorlar bana. Yapabileceğime inanıyorlar. Kendime güvenim

artıyor.”

Gamze yanlış yapan öğrenciye öğretmenin yanlış yaptın demesi yerine öğrenciye biraz daha zaman verip tahtaya kaldırmasının daha güzel olacağını ve öğrenciyi tahtaya kaldırılarak aktif katılımını sağlayan öğretmenlerinin olduğunu şöyle ifade etmektedir:

Gamze. “Mesela bizim matematik öğretmenimiz yanlış cevap verince hemen yok

baştan yap diyor. Yani cevabı direkt söylemez. Biz de baştan yapmaya çalışırız hiçbir zaman beklemeden yaptığını görmedim. Hep bekler yapana kadar. Sonucu bir iki kişi bulunca tahtaya kaldırır.”

Yanlış yapan öğrenciye ipucu vermenin güzel olacağını bildiren Gamze bir arkadaşının öğretmeninden ipucu içeren dönütler aldıkça derse daha fazla ısındığını ifade etmiştir.

Gamze. “Bilemediği soruyu ipucu vererek anlatsa bize güzel olur. Benim çok yakın

bir arkadaşım var. Ona anlatsan da o soruyu yapamıyor gerçekten öyle biri. İşte hocalar da hep onu kaldırdığında tüyo falan veriyorlar. O da derse ısınıyor yani.”

İsmail de Gamze gibi öğretmenin yanlış yapan öğrenciye yanlış yaptın dememesi gerektiğini, biraz daha zaman vererek doğruya ulaşmasına fırsat vermesinin gerektiğini söylemiştir. Öğretmenin kendini beğenmiş tavırlarının da öğrenci üzerinde olumsuz etkiler bırakacağını bildirmiştir.

İsmail. “Hocam derste yanlış yapınca yanlış dememesi lazım hocanın. Bir daha

uğraş demesi lazım. Çünkü hocam öğretmenden çekiniyor olabilir öğrenci.”

İsmail yanlış yaptığında aldığı olumlu ve olumsuz dönütlerden örnekler vererek yanlışa verilecek dönütün nasıl olması gerektiğine ilişkin aşağıdaki ifadeleri kullanmıştır.

İsmail. “…Mesela derste yanlış cevap veriyorduk. O da kafadan atıyorsun, yanlış

demeye getiriyor o yüzden derse katılma isteğimiz hiç olmuyordu. Doğru cevabı bulduysak bile yanlış cevabı vereceğiz diye düşünüyorduk hocam. Ama destekleyici şeyler söylediğinde olumlu etkilenirim.”

Sinem yanlış yaptıklarında kızmayan öğretmenlerinin olumlu etkiler bıraktığını şöyle ifade etmiştir:

Sinem. “Genelde soruları çözdüğümüz zaman cevabı söylüyoruz. Hoca yanlış diyor,

Filiz ve İsmail bahsettikleri olumsuz dönütlerin özgüvenlerini olumsuz etkilediğini, kullanılmasının daha güzel olacağını bildirdikleri dönütlerin ise özgüveni olumlu etkileyeceğini söylemişlerdir.

Filiz. “…Öğretmenin sözleri kendime güvenimi etkiliyor yani hocam.”

İsmail. “Bahsettiğim hocaların yanlışa verdikleri tepkilerin bazıları kendime

güvenimi olumlu bazıları da olumsuz etkiliyor hocam. Hoca dalga geçerse, küçümserse olumsuz etkiler güvenimi mesela.”

Sinem kendisini sevmeyen bir öğretmeninin tavırları ve sözleri sebebiyle dersten nefret ettiğini, o derse hiç girmek istemediğini ve özgüveninin bu durumdan olumsuz etkilendiğini söylemiştir.

Sinem. “Ben o dersten soğudum yani onun dersinden nefret ediyorum. Derse çok

güzel bir şekilde gelenler vardır. Benim hiç giresim gelmez o derse. Yapabiliyorum diye düşünüp de hoca tarafından öyle bir şey alınca özgüven düşüyor yani.”

Sinem başarılı olduğunu düşünüp öğretmenden böyle olumsuz bir dönüt aldığında öğrencini özgüvenin azalacağını söylemiştir. Ama yapamadığının farkındaysa onun fazla bir etki bırakmayacağını ifade etmiştir. Ayrıca Sinem sınıfında bazı dönütleri alan öğrencilerin olumlu gelişmeler kaydettiğini, diğer bir takım dönütleri alan öğrencilerin ise olumsuz etkilendiğini bildirmiştir.

Sinem. “…Hoca ne kadar destek olursa sen bu dersi yapabilirsin derse iyi olur.

Bizim sınıfta mesela ilk dönem dersi yapamayıp da hocanın söyledikleri ile ikinci dönem dersi daha iyi olanlar oldu. Hani bu çok etkiliyor. Sınıfta var böyle yükselenler. (Öğretmenin bazı olumsuz sözleri) Söyledikleriyle notları düşenler oldu. Bu her iki durum da öğretmenlerden kaynaklanıyor.”

4.2.2. Yanlışa Verilen Dönüt Türlerinin Öğrenci Özgüvenleri Üzerindeki