• Sonuç bulunamadı

Çok Evlilik Uygulamasının İslam Hukuku Açısından Değerlendirilmesi

D. ÇOK EŞLE EVLİLİK

2. Çok Evlilik Uygulamasının İslam Hukuku Açısından Değerlendirilmesi

Bu başlık altında önce Afgan Medeni Kanunu’na göre sonra da İslam Hukuku’na göre çok evliliğin meşruiyeti ve şartlarını inceleyip, detaylı olarak anlattığımız Afganistan’daki uygulamanın Afgan Medeni Kanunu ve İslam Hukuku ile ne kadar uyuşup-uyuşmadığını değerlendirmeye ve mukayese etmeye çalışacağız.

Afganistan tarihine baktığımız zaman çok evliliğin tarihi çok eskiye gittiğini görmekteyiz. Afganistan Medeni Kanununda ilk değişiklik ve sınırlandırma Afgan Kralı

147 Polygamy İn Afghanistan, WCLRF, Research Report, 2006, s. 22; Early Marriage İn Afghanistan, WCLRF Research Report, 2008, 29-30.

Amanullah Han zamanında yapılmıştır. Amanullah Han, zaman zaman çok evliliğe karışı çıkması, hatta devlet memurları için birden fazla evlenmeyi yasaklamasının yanı sıra, 1924 yılında nikah düğün ve sünnetle ilgili çıkarttığı 22 maddelik yasa ile çok evliliği sınırlandırmaya çalışmıştır. Söz konusu yasaların birinci maddesinde Nisa suresinin üçüncü ayetine yer verip bu ayete göre, çok evliliğin caiz olduğunu ancak, ayette mutlak olarak herkes için değil, sadece adaletli davranabilen kişiler için bu ruhsatın verildiğini, adaletli davranamayanlar için bunun günah olduğunu açıklamıştır. İkinci maddesinde ise şeriatın çok evliliğin ruhsatı için koştuğu adalet şartına uymayanlardan şikayet geldiği takdirde ta’zir edileceğini ve kadınların bu konu ile ilgili şikayet etmek amacı ile mahkemeye gitmesini engelleyen kocaların da ayrıca cezalandırılacağı ön görülmüştür.148

Afganistan’da günümüzde yürürlükte olan 1976 tarihli medeni kanunun 86. maddesine göre bir kişi aşağıdaki üç şartın mevcut olması durumunda ancak birden fazla evliliğe başvurabilir:

1. Eşler arasında adaletsizlik endişesinin olmaması,

2. Kişinin eşlerinin, yiyecek, elbise, konaklama ve tedavisinden ibaret olan nafakasını temin edebilmesi,

3. Hanımının, kısır olması veya iyileşmesi çok zor olan bir hastalığa yakalanmış olması

Aynı kanunun 87. maddesinde ise, yukarıdaki şartın kendisinde olmadığı halde ikinci bir evliliğe başvuran kişinin birinci hanımının Afgan Medeni Kanununun 183. maddesinin kendisine verdiği hakla zarardan dolayı mahkemeden boşanma talebinde bulunabileceğini açıkça söylenmektedir.

88. Maddesinde ise kadınların nikâh zamanında kocasının, medeni kanunun 86. maddesine aykırı olarak ikinci evliliğe başvurması halinde boşanma yetkisinin

kendilerine geçmesini şart koşabileceği ancak bu şartın geçerli olabilmesi için nikâh belgesinde yazılmış olmasının gerekli olduğunu söylemektedir.149

1 Ağustos 2009 yılında yayınlanıp yürürlüğe giren 44 maddelik, Kanun-i Men’-i Huşunet Aleyh-i Zen (Kadına Karşı Şiddetin Yasaklanması kanunu) adlı kanununda çok evliliğin şartlarına yer verilmiştir. Bu kanunun da 37. Maddesinde Afgan medeni kanunun 86. ve 89. Maddelerine aykırı olarak birden fazla evlilik yapan kişinin, durumlara göre, üç aydan az olmamak şartı ile kısa zamanlı bir hapse mahkum edileceği söylnmektedir.150

Konu ile ilgili Kur’an-ı Kerim’e baktığımız zaman, dörde kadar çok evliliğe izin verildiğini görmekteyiz. Nitekim Kur’an-ı Kerim bu konuda şöyle buyurmaktadır:

ﺴ ﻘ ﺗ ﻻ أ ﻢ ﺘ ﻔ ﺧ ن إ و اﻮ ﺤ ﻜﻧﺎ ﻓ ﻰ ﻣﺎ ﺘ ﻴ ﻟا ﻲ ﻓ اﻮ ﻄ

اﻮ ﻟ ﺪ ﻌ ﺗ ﻻ أ ﻢ ﺘ ﻔ ﺧ ن ﺈ ﻓ عﺎ ﺑ ر و ث ﻼ ﺛ و ﻰ ﻨ ﺜ ﻣ ءﺎ ﺴ ﻨﻟا ﻦ ﻣ ﻢ ﻜ ﻟ بﺎ ﻃ ﺎ ﻣ ة ﺪ ﺣا ﻮ ﻓ

اﻮ ﻟﻮ ﻌ ﺗ ﻻ أ ﻰ ﻧ د أ ﻚ ﻟ ذ ﻢ ﻜ ﻧﺎ ﻤ ﻳ أ ﺖ ﻜ ﻠ ﻣ ﺎ ﻣ و أ

“Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdir de) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helâl olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz

(cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır”.151

Ancak görüldüğü gibi mutlak olarak değil şartlı olarak ruhsat verilmiştir. Nitekim bu ayetin açıklamasında Diyanet Vakfı Meali şöyle bir açıklamada bulunmaktadır:

“Yaratılıştan gelen kıskançlık duygusuna rağmen ayetin, erkeklere birden fazla kadınla evlenme izni vermesi öteden beri –daha ziyade gayr-i müslimlerce- tenkit ve itiraza konu edilmiştir. Ancak İslam’ın bu iznini diğer talimatı ve hayatın değişen şartları içinde ele almak gereklidir. İslam’a göre zina kesin olarak haramdır; şu halde zinaya giden yolları tıkamak gerekir. Erkeğin güçlü ve yeterli, kadını ise zayıf ve isteksiz olması veya doğurgan olmaması halinde, savaş vb. sebeplerle erkeklerin azalması ve kadınların çoğalması gibi durumlarda, erkeğin birden fazla kadınla evlenmesi zaruri

149 Kanun-ı Medeni, Kabil, 1976.

150 Kanun-ı Men’ı Huşunet Aleh-i Zen, Ceride-i Resmi , 01/08/2009. 151 Nisa, 4/3.

olabilir. Böyle durumlarda erkeğin birden fazla kadınla evlenmesi bir emir değil, bir izindir; ikinci ve üçüncü... eş olacak hanım da buna mecbur değildir. Ayrıca bu izin kayıtsız şartsız olmayıp adalet şartına bağlanmış, buna riayet edemeyeceğinden korkanlara bir kadınla yetinmeleri emredilmiştir. Bütün bu kayıtlar ve şartlar bir arada düşünüldüğü zaman İslam’ın bu izninin, zaman içinde değişen şartlara ayak uydurma bakımından en müsait yol olduğu açıkça anlaşılacaktır”.

Görüldüğü gibi Allaha birden fazla evliliğin caiz olmasını adaletin sağlanabilmesine bağlamıştır. Adalet ise çok genel ve kapsamlı bir ifade olup hem erkeğin, kadınlara zulüm etmemesi ve onların haklarını vermesi hem de hanımları arasında eşit davranmasını kapsamaktadır. Böyle olunca ayette sadece şartlara uyan kişilere birden fazla evliliği ruhsat verilmekte ve şarta uymayanlara ise caiz olmadığını anlatmaktadır.

Ayetin baş tarafını delil gösterip birden fazla evlilik yapmak ve devamını dikkatte almamak da parçacı bir yaklaşım olur ki, bu da kuranı doğru anlama metoduna aykırı bir şeydir hatta kişinin, ayetin ةﻼﺼﻟا اﻮﺑﺮﻘﺗ ﻻو kısmını okuyup devamını okumamasına benzemektedir. Üstelik görüldüğü gibi ayette sadece zulüm korkusu ve endişesi varsa bile tek evlilikle yetinmek emredilmiştir.

Bir hadiste de Hz. Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur:

ﻰﻠﻋ ﺎﻤهاﺪﺣﻹ ﻞﻴﻤﻳ نﺎﺗأﺮﻣا ﻪﻟ نﺎآ ﻦﻣ لﺎﻗ ﻢﻠﺳ و ﻪﻴﻠﻋ ﷲا ﻰﻠﺻ ﻲﺒﻨﻟا ﻦﻋ ةﺮﻳﺮه

ﺢﻴﺤﺻ ﻞﺋﺎﻣ ﻪﻴﻘﺷ ﺪﺣأ ﺔﻣﺎﻴﻘﻟا مﻮﻳ ءﺎﺟ ىﺮﺧﻷا

Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu: “Kimin iki karısı olur da birine fazla meylederse ve diğerini de ihmal ederse, kıyamet günü bir tarafı çarpık eğilmiş durumda haşredilir.”152

Görüldüğü gibi birden fazla eşle evlenip birine fazla meyleeden erkekler için bile hadiste böyle bir ifade kullanılmış ve uhrevî bir müeyyide ile karşılaşacağı ifade edilmiştir.

Hatta fıkıh kitaplarında tek evliliğin bile, bazılar için farz, vacip, sünnet, mekruh ve mustahab olduğunu söylerken, zulüm yapma endişesi olan kişilere mekruh ve zulüm yapması kesin olan kişiler için haram olduğunu söylenmiştir nitekim el- Bahru’r-raık’ta şöyle demektedir:

حﺎ ﺒ ﻣ و ، ﻩو ﺮ ﻜ ﻣ و ، ما ﺮ ﺣ و ﺔ ﻨ ﺳ و ﺐ ﺟا و و ض ﺮ ﻓ ﻪ ﺘ ﻔ ﺻ و ﻟ ؛ ﻪ ﻨ ﻋ زا ﺮ ﺘ ﺣﺎ ﻟا ﻪ ﻨ ﻜ ﻤ ﻳ ﺎ ﻟ ﺚ ﻴ ﺤ ﺑ ر ﻮ ﺠ ﻟا فﺎ ﺨ ﻳ ن ﺄ ﺒ ﻓ ﻊ ﺑا ﺮﻟا ﺎ ﻣ أ و ﻦﻴ ﺼ ﺤ ﺗ ﻦ ﻣ ﺔ ﺤ ﻠ ﺼ ﻤ ﻟ ع ﺮ ﺷ ﺎ ﻤ ﻧإ ﻪ ﻧ ﺄ ، ﺪ ﺳﺎ ﻔ ﻤ ﻟا ﻩ ﺬ ه نﺎ ﺤ ﺟ ﺮ ﻟ ﺢ ﻟﺎ ﺼ ﻤ ﻟا م ﺪ ﻌ ﻨ ﺘ ﻓ تﺎ ﻣ ﺮ ﺤ ﻤ ﻟا ﺐ ﻜ ﺗ ﺮ ﻳ و ﻢ ﺛ ﺄ ﻳ ر ﻮ ﺠ ﻟﺎ ﺑ و با ﻮ ﺜﻟا ﻞﻴ ﺼ ﺤ ﺗ و ﺲ ﻔ ﻨﻟا ﺔ ﻴ ﺜ ﻴ ﺤ ﻟﺎ ﺑ ﺎ ﻟ ﻪ ﻓﺎ ﺨ ﻳ ن ﺄ ﺒ ﻓ ﺲ ﻣﺎ ﺨ ﻟا ﺎ ﻣ أ و ، ﻢﻳ ﺮ ﺤ ﺗ ﺔ ها ﺮ آ ﻲ ه و ، ة رﻮ آ ﺬ ﻤ ﻟا

Dördüncüsü ( yani haram olduğu durum) ise zulümden kaçınması mümkün olmayan durumdur. Çünkü nikah, nefsin korunması ve sevap kazanma maslahatı için meşru kılınmıştır, zulümle günahkar olup haramları işlemiş olur. Bu mefsedelerin rüchanından dolayı maslıhatlar yok olur.

Beşincisi (yani mekruh olduğu durum) yukarıdaki kadar kesin olarak korkmaması-yani sadece zulüm yapma endişesi olduğu durumda- tahrimi olarak mekruhtur.153

Dolayısıyla sadece zulüm endişesi ile çok evlilik tek evliliğe iniyor ve tek evlilik de mekruh hükmünü alıyorsa, zulmün kesin olduğu durumlarda tek evlilik haram oluyorsa çok evliliğin haram olmasında hiçbir şüphe yoktur.

Afganistan’da yapılan son zamanlardaki bir araştırma sonucunda-önceki başlık altında değindiğimiz gibi-çok eşli adamlarla evli olan kadınların % 88’i kocaların eşler arasında eşit davranmadıklarını iddia ederken, insanların % 86.5’i eşler arasında adaletin tamamen imkânsız olduğu kanaatinde olduğu ortaya çıkmıştır. Söz konusu araştırmada “Günümüz Afganistan’ında çok evlilik mümkün mü-yani ülkenin durumu buna müsait mi-diye sorulunca yine de ankete katılan insanların % 75’i mümkün olmadığını % 12’ si ise bilmediklerini söylemişlerdir.

Dolayısıyla Afgan halkı, ne Afgan Medeni Kanununun ne de Kuran-i Kerimin çok evlilik için koştuğu şartlara uymadıklarını görmekteyiz. Böyle olunca da çok evliliğin ruhsatından hiçbir şekilde yararlanamazlar.

Kur’an-i Kerim evlilikte huzur bulma şefkat ve sevgiden bahsetmektedir.154 Böyle olunca evliliğin amacı evde huzursuzluk yaratmak değil, huzur getirmek olmalıdır. Çok evlilik ise genellikle evde sürekli bir kavganın çıkmasına ve sürekli bir huzursuzluğa neden olmaktadır. Dolayısıyla asıl olan tek evliliktir. Ancak belli şartlarda belli zaruretten dolayı, zulüm endişesinin olmadığı durumlarda caizdir diyebiliriz.155

Burada ayrıca daha önce anlattığımız, Afganistan’daki çok evliliğin sebeplerinin bazılarına yeniden bakacak olursak yine de hiç birinin çok evliliği gerektiren, hatta bazı sebeplerin çok evliliği caiz kılan bir sebep olmadığını görmekteyiz. Mesela erkeklerin çok evlilik için gösterdiği sebeplerin bazıları şunlar idi:

1. Aileler Arasındaki Yarışmalar: Erkekler, bazen evliliğin amacı ile hiç

bağdaşmayan sadece başkaları ile yarışmak amacı ile evlenmektedirler. Böyle olunca da evlenmeyi, tıpkı mal edinme gibi görüp kendisini ailesine karşı hiçbir şekilde sorumlu hissetmemektedir. Buna da nereden bakarsak bakalım, çok evlilikten de ötesinde tek bir evlilik için bile İslam’ın öngördüğü bir evlenme amacı olmadığı ortadadır.

2. Kız Çocuğunun Olup Erkek Çocuğun Olmaması veya Az Olması: Bunu

sebep gösterip ikinci evliliğe başvuran kişi de kızları çocuk saymamaktadır. Kur’an-ı Kerime baktığımızda erkek çocuğu sevip kız çocuklardan nefret eden, erkek çocuğu beklerken kız çocukları olunca rahatsız olan bir cahiliye toplumundan bahsedip onları kınamaktadır.

“Onlar, kızların Allah'a ait olduğunu iddia ediyorlar. Hâşâ! Allah bundan münezzehtir. Beğendikleri de (erkek çocuklar) kendilerinin oluyor.

Onlardan birine kız müjdelendiği zaman öfkelenmiş olarak yüzü kapkara kesilir.

154 Rum, 30/21.

Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir. Onu, aşağılık duygusu içinde yanında mı tutsun, yoksa toprağa mı gömsün! Bakın ki,

verdikleri hüküm ne kadar kötüdür!”156

Başka bir ayette de şöyle buyurulmaktadır:

“Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Dilediğini yaratır; dilediğine kız

çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder. Yahut onları, hem erkek hem de kız çocukları olmak üzere çift verir. Dilediğini de kısır kılar. O, her şeyi bilendir, her şeye

gücü yetendir”157

Gördüğümüz gibi kız çocukların dünyaya gelmesinden rahatsız olmak ve onları çocuk bile saymamak cahiliye dönemin batıl inançlarından biridir. Kaldı ki bu çok evlilik için meşru bir sebep olsun.

3. Diğer bir sebebi, kocaları ölmüş kadınların, ölünün varisleri tarafından miras

gibi alınması idi. Bu da bilindiği gibi cahiliye dönemindeki bir uygulama olup Allah Müslümanlara“Ey iman edenler! Kadınlara zorla vâris olmanız size helâl değildir…”158 buyurarak bunun Müslümanlar için helal olmadığını anlatmaktadır.

4. Bazı erkekler ise iş, ticaret ve benzeri neden ile iki şehirde yaşamasının

gerektiğini dolayısı ile her şehirde ayrı bir hanımının olmasının gerektiğini sebep göstermişler. Buna da baktığımız zaman hem dini ve ahlaki bakımından hem de akıl bakımından açık bir zulüm olduğunu görmekteyiz. Çünkü erkek her iki şehre gittiği ve kaldığı müddetçe hanımsız kalmayacak ama hanımların her biri aylarca kocasız kalacaklar. Demek ki bu insan sadece kendisini düşünüp hanımlarının da insani ihtiyaçlarının olabileceğini düşünmemektedir.

Bunların dışında da İslam adaletsizlik endişesinin olduğu durumda bile tek evliliği emrederken bizim toplumda-anlattığımız gibi-çok evliliğin bir kısmı ya zor ve aldatma yoluyla gerçekleşmekte ya da ikinci evlilik yaptıklarında birincisini tamamen- Kur’an’ın tabiri ile-Muallaka (askıdaymış gibi bırakmak =ne evli ne dul) olarak

156 Nahl, 16/57-89. 157 Şura,42/ 49-50. 158 Nisa, 4/19.

bırakmaktadırlar. Üstelik ülkedeki aile içi şiddetin birçoğunun sebebi çok evlilik olarak gösterilmiştir.

Bazı insanlar, Nisa suresinin 129. ayetine dayanarak eşler arasında adaletin imkansız olduğunu ve dolayısıyla Allah’ın çok evliliği imkansız bir şarta bağladığı-ki buna ta’lik bil’muhal denir-ve bunun için hiçbir şekilde çok evliliğin caiz olmadığını öne sürmüşlerdir. Çünkü Allah Nisa suresinin üçüncü ayetinde;

اﻮ ﺤ ﻜﻧﺎ ﻓ ﻰ ﻣﺎ ﺘ ﻴ ﻟا ﻲ ﻓ اﻮ ﻄ ﺴ ﻘ ﺗ ﻻ أ ﻢ ﺘ ﻔ ﺧ ن إ و اﻮ ﻟ ﺪ ﻌ ﺗ ﻻ أ ﻢ ﺘ ﻔ ﺧ ن ﺈ ﻓ عﺎ ﺑ ر و ث ﻼ ﺛ و ﻰ ﻨ ﺜ ﻣ ءﺎ ﺴ ﻨﻟا ﻦ ﻣ ﻢ ﻜ ﻟ بﺎ ﻃ ﺎ ﻣ

ﻚ ﻟ ذ ﻢ ﻜ ﻧﺎ ﻤ ﻳ أ ﺖ ﻜ ﻠ ﻣ ﺎ ﻣ و أ ة ﺪ ﺣا ﻮ ﻓ اﻮ ﻟﻮ ﻌ ﺗ ﻻ أ ﻰ ﻧ د أ

“Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdir de) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helâl olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır” buyurmuş ve aynı surenin 129. Ayetinde ise:

اﻮ ﻟ ﺪ ﻌ ﺗ ن أ اﻮ ﻌﻴ ﻄ ﺘ ﺴ ﺗ ﻦ ﻟ و ﻟﺎ آ ﺎ هو ر ﺬ ﺘ ﻔ ﻠ ﻴ ﻤ ﻟا ﻞ آ اﻮ ﻠﻴ ﻤ ﺗ ﻼ ﻓ ﻢ ﺘ ﺻ ﺮ ﺣ ﻮ ﻟ و ءﺎ ﺴ ﻨﻟا ﻦ ﻴ ﺑ

ن ﺈ ﻓ اﻮ ﻘ ﺘ ﺗ و اﻮ ﺤ ﻠ ﺼ ﺗ ن إ و ﺔ ﻘ ﻠ ﻌ ﻤ

ﻪ ﻠﻟا ﺎﻤﻴ ﺣ ر ارﻮ ﻔ ﻏ نﺎ آ

“Üzerine düşüp uğraşsanız da kadınlar arasında âdil davranmaya güç yetiremezsiniz; bâri birisine tamamen kapılıp da diğerini askıya alınmış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir, günahtan sakınırsanız Allah şüphesiz çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir” diye buyurmaktadır.

Ancak müfessirlerin zikrettiği gibi üçüncü ayette kast edilen adaletten maksat insanın elinde olan şeylerde adaletli davranmak ve yüz yirmi dokuzuncu ayetteki adaletten maksat insanların elinde olmayan gönüldeki sevgide eşitliktir. Nitekim ayetin son kısmı da bunu desteklemektedir. Çünkü ayet şunu anlatmaktadır: Gönüldeki sevgi gerçi sizin elinizde olmayan bir şeydir ama yine de siz tamamen birine meyil edip diğerini askıya alınmış gibi bırakmayınız. Yani burada bir kişiden değil tam tersine en az iki hanımdan bahsetmekte ve birisini tamamen sevgi odağı yapıp da diğerinin ihmal etmesini yasaklamaktadır.

Kısacası, günümüzde Afganistan’da çok evliliği gerektiren herhangi meşru bir sebebin olmadığı gibi, ülkenin ekonomik durumu başta olmak üzere bütün olumsuz şartları da buna imkân vermemektedir. Üstelik çok evliliklerde İslam’ın koştuğu adalet şartına uyulmadığı gibi Afgan Medeni kanuna da uyulmamaktadır.

Bütün bunların sonucunda çok evliliğin nedeninin islamdan değil, sosyal drum, şart ve gelenekten kaynaklandığını bunlarla birlikte birçok aile içi sorun ve problemin ortaya çıkmasına da sebep teşkil ettiğini görmekteyiz.

E. MEHİRDEKİ KISITLAMALAR VE BAŞLIK PARASI