• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.2. Çevre Sorunları ve Ortaya ÇıkıĢı

Ġnsan varoluĢundan günümüze kadar doğa ile iç içe bir yaĢam sürmüĢtür. Bu yaĢamı sırasında sürekli ondan faydalanmıĢ, ona karĢı mücadele etmiĢ ve onu denetimi altına almaya çalıĢmıĢtır. Ne yazık ki bu mücadelesinde insanoğlu kendisine cömert davranan doğaya karĢı çok acımasız ve bencilce davranmıĢ ve çevre üzerinde kendisine de zarar verecek büyük tahribatlar yapmıĢtır (Ergün, 2009: 57). Ġnsanı etkileyen ve ondan etkilenen dıĢ Ģartların bütünü olarak ele alabileceğimiz çevrenin bir sorun olarak ortaya çıkıĢı, çevre-insan iliĢkilerinin bozulması ve insanın hakimiyet kurma çabaları ile yakından ilgilidir (Öktem, 2003: 131).

Ġnsanoğlunun doğal çevre iliĢkilerini bozucu ve taĢıma gücünü zorlayıcı etkinlikleri sonucu, yenilenemez kaynakların hızla tükenmesi, yenilenebilir enerji kaynakların tahribi, fiziksel çevrenin kirlenmesi gibi, insanın geleceğini ve sağlığını ilgilendiren olumsuzluklar gittikçe artmaktadır. Nitekim 20. yüzyılın son çeyreğinde, hızlı nüfus artıĢı ve çarpık kentleĢme, doğal çevreyi dikkate almayan sanayileĢme, insanın doğal çevre sistemlerinde bazı dengesizliklerin ortaya çıkmasına ve “çevre sorunları” adı verilen bir takım sorunların önem kazanmasına neden olmuĢtur (Ertürk, 1994: 33).

Ġnsanın çevre üzerindeki bu etkisi Sanayi Devrimi’nden itibaren çok hızlı bir Ģekilde artmıĢ olmasına rağmen, çevre değiĢiminde insan en az 40.000 yıldan, Pleistosen buzul devrinin en son safhasından beri önemli bir faktör olmuĢtur. Ġlk insan, çevre üzerinde değiĢiklik yapmada kullandığı ilk araç olan ateĢi önceleri avlanırken hayvanları sürmek için kullanmıĢtır. Böylece bitki örtüsünün, özellikle de ormanların ortadan kaldırılmasında ateĢ baĢrolü oynamıĢtır. Ġlk insanın tarım alanları elde etmeye

baĢlamasıyla ilkel insanların çevre üzerinde etkisi önemli ölçüde artmaya baĢlamıĢtır (Tümertekin, 1994: 18). Böylece tarım alanlarının geniĢlemesiyle birlikte ekosistemler değiĢmeye baĢlamıĢ ve klimaks orman biyomlarının yerini önce otlaklar sonra da tarım arazileri almıĢtır. Tarım alanlarının artması sonucu kara ekosistemler büyük zarar görmüĢtür. Ormanlar zarara uğrayan bu ekosistemlerin baĢında gelmiĢ ve bu tahribat orta çağda da devam etmiĢtir. Örneğin Neolotik Çağ’da Çin’in % 90’ı ormanlarla kaplı iken Orta Çağ’da bu oran % 5’e düĢmüĢtür (Akman ve Diğerleri, 2000: 48,49).

Görüldüğü gibi doğa hiçbir zaman kendi kendine bir çevre sorunu ortaya çıkarmamıĢtır. Ġnsanoğlunun avcı-toplayıcı yaĢam tarzından yerleĢik tarıma geçmesi sonucunda yerleĢik toplulukların ortaya çıkması ve bu toplulukların nüfuslarının sürekli bir Ģekilde hızla artması çevre üzerinde artan bir baskının oluĢmasına neden olmuĢtur (Özey, 2005: 8). Ġlk gündeme gelen çevre konusu, su kullanımı ve kirlenmesi olmuĢtur. Ġlk kentlerde içme suyu ve atık su önemli konular arasında yer almıĢtır (Karabağ, 2002: 157).

Giderek çevresine egemen olan, çevresel koĢulları değiĢtirmeye baĢlayan insanlar diğer canlıların tehdidinden kurtulup kendileri ile rekabet etmeye baĢlamıĢ, bu dönemde yapılan her Ģey yine de çevrenin kendini yenileyebilme sınırları içerisinde kalmıĢtır (Güven ve Aka, 2009: 42). Çünkü çevre sorunları ve kirlenmeleri üst üste yığılmıyor, birikmiyordu. Endüstrisi olmayan küçük bir kasabada dereye, nehre, göle, deniz kıyısına dökülen çöpler her türlü insan atıkları doğa tarafından kısa sürede zararsız duruma getiriliyordu (Yavuz ve KeleĢ, 1983:1). Aynı zamanda dünyanın doğal kaynakları da mevcut nüfusun ihtiyaçlarını fazlasıyla karĢılamaktaydı. Ancak hızla artan dünya nüfusu, doğal kaynaklar üzerinde büyük bir baskı oluĢturmaya baĢlamıĢ (Çevre Bakanlığı, 1998:1) ve artan nüfusu besleyebilmek için de kaynakların kullanılması sorunu ortaya çıkmıĢtır. Bu sorun özellikle sanayi devrimi ile baĢlamıĢtır (Görmez, 2003: 20-22). Sanayide fosil yakıt kullanımı ve metal üretiminden dolayı havaya karıĢan kükürtdioksit, azotoksit gibi gazların su ile tepkimeye girmesi sonucu oluĢan sülfürik asit ve nitrik asitin yol açtığı asit yağmurları, ilk kez 1850 tarihinde Ġngiliz sanayi Ģehri olan Manchester’da görülmüĢ ve tanımlanmıĢtı (Çevre Bakanlığı, 1998: 17; Karabağ, 2002, 158).

Sanayi devrimi ile artan tüm bu sorunlara rağmen 20. yüzyılın ikinci yarısına kadar dünyanın ekolojik dengesini koruyabildiğini görmekteyiz. Bu dengenin bozulmasına neden olan en önemli etmenin son iki asır içerisinde özellikle de 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra gözlenen aĢırı nüfus artıĢı olduğunu artık biliyoruz (Akın, 2009: 5,6).

II. Dünya SavaĢından sonra ölüm oranının düĢmesi patlayan bir nüfus büyümesine yol açtı. Özellikle az geliĢmiĢ ülkelerde ki nüfus patlaması ile dünyanın birçok bölgesinde insanlık kendisini besleyecek imkânları olmadığı için açlık tehlikesi ile karĢı karĢıya kaldı. Artık doğa insanı ne kadar daha besleyebilir sorusu yüksek sesle sorulmaya baĢlandı (Beck, 1990: 75-78).

Ġkinci dünya savaĢından sonra sanayideki değiĢikliklere bağlı olarak ortaya çıkan bir baĢka çevre sorunu da kirlilik türlerinin farklılaĢmasıyla ortaya çıkan kimyasal kirlilik olmuĢtur. Bunu atık maddelerin boĢaltıldığı alanlardaki çevresel problemler, yeni teknolojilerle ortaya çıkan ve atık saklanması ve kaza ihtimali ile büyük bir tehdit oluĢturan nükleer tehlike, kullanımı giderek artan ve ozon tabakasını incelterek bitki ve hayvan yaĢamına zarar veren CFC’ler (kloroflorokarbon) gazları ve küresel ısınmaya neden olan sera gazları izlemektedir (Karabağ, 2002: 158,159).

Tüm bu geliĢmelerden sonra çevre sorunları özellikle içine girdiğimiz yüzyılda insanlığı tehdit eden en önemli sorunlardan birisi haline gelmiĢtir. Kirlilik daha önce benzeri görülmemiĢ düzeye ulaĢmıĢ, sanayi bölgelerini, okyanusları, kıtaların tamamını etkilemiĢ ve bunun sonucunda da çevre sorunları küresel bir nitelik kazanmıĢtır (Güven ve Aka, 2009: 42,43).

Güney (2004) çevre sorunları isimli eserinde insanın çevreye yaptığı etkileri Ģu baĢlıklar altında incelemiĢtir:

1. Hava Kirlenmesi 2. Su Kirlenmesi 3. Toprak Kirlenmesi

4. Biyocoğrafik Değerlerin Bozulması (ormansızlaĢma, otlakların yok edilmesi, relik ve endemiklerin tahribi, insanların faunaya verdiği zarar)

5. Kültürel Çevre Kirlenmesi 6. Görüntü Kirliliği

7. Katı Atık Sorunu 8. Radyoaktif Kirlenme 9. Ses Kirliliği

10. Besin Kirlenmesi 11. IĢık Kirlenmesi

12. Ozon Tabakasının Ġncelmesi 13. Küresel Isınma

Ġnsanoğlu, kendisine daha fazla bir Ģeyler kopartabilmek sevdasıyla dünyanın her türlü yaĢama destek olabilme kapasitesini gitgide azaltmaktadır. Artık ekonomik hayatta herkesin serbestçe hareket edebileceği günler, ekonomik geliĢmeyi ve yaĢam standartlarını sürekli kalkındıracak sınırsız kaynakların elimizin altında olduğu devirler sona ermiĢtir (Postel, 1994: 1,2).