• Sonuç bulunamadı

ÇEKİRDEK ENFLASYON VE PARASAL BÜYÜKLÜKLERLE İLİŞKİSİ

Belgede 1999 YILLIK RAPOR (sayfa 126-129)

GRAFİK II.4.6 REEL PARA ARZLARI

ÇEKİRDEK ENFLASYON VE PARASAL BÜYÜKLÜKLERLE İLİŞKİSİ

Kısa dönem fiyat değişimleri uzun dönem enflasyon trendiyle birlikte geçici fiyat dalgalanmalarının etkilerini de yansıtmaktadır. Geçici olarak görülen bu etkiler genellikle arz şoklarından kaynaklanmaktadır. Kısa dönemli maliyet kaynaklı fiyat şokları, sektörel şoklar ya da mevsimsel nedenlerle düşen fiyatlar kısa dönem fiyat hareketlerini uzun dönem eğiliminden saptırmakta ve uzun dönem fiyat hareketlerinin yanlış değerlendirilmesine yol açabilmektedir. Merkez bankalarının para politikalarını kısa dönemdeki geçici değişimleri içeren enflasyon oranlarına dayandırmaları uzun dönemde sakıncalar doğurmaktadır. Merkez bankalarının kısa dönemdeki geçici fiyat değişimlerinden arındırılmış yeni fiyat endeksleri arayışına girmeleri sonucu ortaya çıkan çekirdek enflasyon kavramı günümüzde oldukça tartışılan bir konudur. Üstünde anlaşılmış ortak bir tanım olmamakla birlikte, genel olarak çekirdek enflasyon kavramı iki şekilde ele alınmaktadır. Birinci tanıma göre çekirdek enflasyon, ölçülen enflasyonun kalıcı kısmı olarak tanımlanabilir. İkinci tanım ise çekirdek enflasyonu ölçülen enflasyonun genel öğesi olarak almaktadır. Bu tanıma göre enflasyon genel ve göreli fiyat değişimleri olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Genel fiyatlar beklenen enflasyon ve parasal genişlemeyi yansıtırken, göreli fiyatlar arz hareketlerini göstermektedir.

Çekirdek enflasyonun tanımında olduğu gibi ölçümünde de tek bir yöntem bulunmamaktadır. Genel olarak bunları istatistiksel ve ekonomi teorisine dayanan yöntem ler olarak ikiye ayırmak mümkündür. İstatistiksel yöntemlerin içinde en çok kullanılan yöntem dalgalanması yüksek olan gıda ve enerji fiyatlarının tamamen fiyat endekslerinden çıkarılmasıdır. Bir diğer yöntem ise limitli etki tahmin edicileridir. Bu yöntem her ay en yüksek ve en düşük fiyat artışlarının belirli bir oranda endeksten çıkartılmasıyla oluşturulan ortalamaları (trimmed means) ve medyanı kapsamaktadır. Ekonomi teorisine dayanan yöntemlerin başında Quah ve V ahey’in yöntemi gelmektedir. Quah ve Vahey çekirdek enflasyonun uzun ve orta dönemde reel üretim üzerinde etkisi olmadığından yola çıkarak yapısal bir vektör otoregresyon modeli oluşturmuşlardır. Sık kullanılan bu yöntemlerin dışında da hesaplamalar mevcuttur.

T.C. Merkez Bankası’nda çekirdek enflasyonu hesaplamak üzere iki çalışma yapılmıştır. Birinci çalışmada, 1994 bazlı TÜFE için, geleneksel dışlama yöntemlerini kullanarak iki yeni endeks oluşturulmuştur. İlk endeks TÜ FE’den

kamu tarafından belirlenen ve dışsal faktörlerden etkilenen fiyatların

çıkartılmasıyla elde edilmiştir. Toplam 103 alt kalemden yüzde 29,7 ağırlığa sahip 14 kalem endeksten çıkartılmıştır. Yıllık değişimlere bakıldığında, yeni endeksin M art 1996 ile Şubat 1998 arasında TÜFE’nin altında kaldığı, Şubat 1998’den sonra ise TÜ FE’den daha yüksek yıllık değişimler sergilediği görülmektedir. İkinci

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

endeks ise katılık olduğu düşünülen fiyatların endeksten çıkartılm asıyla elde edilmiştir. Toplam 103 alt kalemden yüzde 22,5 ağırlığa sahip 14 kalem endeksten çıkartılmıştır. Özellikle 1997 yılının ilk aylarından itibaren yıllık TÜFE değişimi yeni oluşturulan endekteki yıllık değişimlerin üstünde seyretmektedir.

İkinci çalışmada 1987 bazlı fiyat endeksleri için, her ay en yüksek ve en düşük fiyat artışlarının belirli bir oranda endeksten çıkartılmasıyla oluşturulan ortalam alar (trimmed means), medyan, gıda ve enerji fiyatlarının çıkartılm asıyla oluşturulan üç yeni çekirdek enflasyon tanımlanmıştır. Aralarından her ay en yüksek ve en düşük fiyat artışlarının belirli bir oranda endeksten çıkartılm asıyla oluşturulan ortalamalar, en verimli seri olarak bulunmuştur. Türkiye'de fiyatların endeksten çıkartılacağı oranlar TÜ FE’de yüzde 19, TEFE’de yüzde 12 olarak belirlenmiştir. Diğer bir deyişle her ay en yüksek ve en düşük fiyat artışları

belirtilen oranlarda hesaplamalardan çıkartılmaktadır. Hesaplam alar aylık

değişimler için yapılmıştır. Yeni endeks TÜFE ve TEFE değişimlerindeki dalgalanmayı hafifletmiştir. Orijinal endeksteki değişim oranları bazı aylarda yüksek olurken diğer aylarda altta kalmaktadır.

TÜFE-En Düşük ve En Yüksek Artışların Çıkartılması (Aylık Değişimler %)

T U F E

...Yü zde 19 O ranında Kesilmiş Endeks 11 f \ \ / \ r/ \f\ l A - * * V- /

v - v

1 96 01 1 9 60 4 96 07 9 61 0 97 01 970 4 9 70 7 9 71 0 9 801 9 80 4 9 80 7 9 8 1 0

Not: En yüksek v e en düşük artışların çıkartılmasıyla oluşturulan endeks verileri TEFE için Şubat 1999 dönem ine, TÜ FE için ise Aralık 1998 dönem ine kadar gelmektedir.

Tüketici fiyatlarından elde edilen üç adet çekirdek enflasyon ile parasal büyüklükler arasındaki ilişki incelenmiştir. Çekirdek 1, TÜ FE’den kamu tarafından belirlenen ve dışsal faktörlerden etkilenen fiyatların çıkartılm asıyla oluşturulmuştur. Çekirdek 2, katılık olduğu düşünülen fiyatların endeksten çıkartılmasıyla, çekirdek 3 ise, en düşük ve en yüksek fiyat artışlarını belirli bir

-TEFE

• yüzde 12 Kesilmiş Endeks TEFE-En Düşük ve En Yüksek Artışların

oranda çıkartarak geri kalanların ortalamasının alınmasıyla hesaplanmıştır (trimmed means). TÜ FE’nin, Çekirdek l ’in, Çekirdek 2 ve Çekirdek 3 ’ün dar para arzları; M İ, M1Y ve M IY +repo, geniş para arzları; M2 ve M 2Y, ile döviz sepeti, ihale faiz oranları ve bankalararası para piyasası gecelik faiz oranlan ile ilişkisi teker teker incelenmiştir. İncelemede Engle-Granger iki aşamalı eşbütünleşme yöntemi kullanılmıştır. Bir diğer deyişle önce değişkenlerin uzun dönemli ilişkileri saptanmış, sonra kısa dönemde herhangi bir sapmanın uzun dönem ilişkisine dönüp dönmediği kontrol edilmiştir.

Sonuçlara göre TÜFE ile yalnızca M IY +repo, döviz sepeti ve ihale faiz oranları arasında uzun ve kısa dönemde ilişki saptanmıştır. Bunların arasında hem uzun, hem kısa dönemde en kuvvetli ilişki döviz sepetine aittir. İhale faiz oranlarının ve M IY +reponun katsayıları oldukça küçük çıkmaktadır. Diğer bir deyişle, hizmet sektörünün ağırlık kazandığı TÜFE ile para arzları ve faiz oranlan arasında sıkı bir ilişki bulunmamaktadır. Kısa dönemde uzun dönem dengesinden sapma bir sonraki dönemde en çabuk ihale faiz oranlarında düzelmektedir.

Çekirdek 1 ile yalnızca M IY +repo ve döviz sepeti arasında bir ilişki bulunmuştur. M IY +reponun uzun dönemdeki ilişkisi, TÜFE ile ilişkisine göre daha zayıftır. Ama kısa dönemde uzun dönem dengesine daha çabuk ulaşmaktadır. Döviz sepetinde uzun dönemde bir ilişki saptanmasına rağmen kısa dönemde bir ilişki bulunamamıştır. Dolayısıyla, TÜ FE’den kamu tarafından belirlenen, subvanse edilen ve dışsal faktörlerden etkilenen fiyatların çıkartılması faiz oranlan ile olan ilişkinin kaybolmasına, döviz sepeti ve para arzlarıyla olan ilişkinin de zayıflamasına yol açmıştır.

Çekirdek 2 ile yalnızca döviz sepeti ve ihale faiz oranları arasında ilişki bulunmuştur. Döviz sepeti ile Çekirdek 2 arasındaki ilişki hem uzun dönemde hem kısa dönemde TÜ FE’ye nazaran daha kuvvetlidir. İhale faiz oranlarıyla olan ilişki ise bir m iktar düşüktür. Kısaca, katılık yarattığı düşünülen fiyatların endeksten çıkartılması para arzları ile TÜFE arasındaki ilişkinin kaybolmasına yol açarken, döviz sepetiyle olan ilişkiyi kuvvetlendirmiştir.

Çekirdek 3 ’ün, TÜFE'de olduğu gibi M IY +repo, döviz sepeti ve ihale faiz oranları ile ilişkisi olduğu saptanmıştır. M IY +reponun uzun dönem katsayısı TÜ FE’dekine göre bir m iktar daha yüksektir. Kısa dönemde de uzun dönemdeki dengeye daha hızlı ulaşmaktadır. Döviz sepeti ile çekirdek 3 arasındaki ilişki TÜ FE’ye göre oldukça kuvvetlidir. Uzun ve kısa dönem katsayılannm daha yüksek olmasının yanı sıra, kısa dönemde uzun dönemden bir sapma bir sonraki dönemde daha hızlı bir şekilde düzelmektedir. İhale faiz oranlarıyla çekirdek 3 arasındaki ilişki de TÜ FE’ye göre bir m iktar daha güçlüdür. Sonuç olarak uç noktaların çıkartılmasıyla hesaplanan endeksin dar para arzı, faiz oranı ve döviz sepeti ile olan ilişkiyi kuvvetlendirdiğini söyleyebiliriz.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

Belgede 1999 YILLIK RAPOR (sayfa 126-129)