• Sonuç bulunamadı

Çün ḫaṭāyeyn ān ḥesāb-ı bāṣafā Gerdedeş rūşen zibaʿd-ı dü ḫaṭā

Ol ḥesāb-ı bāṣafā ḫaṭāyeyn gibi iki ḫaṭādan ṣoñra aña rūşen (29) olur yaʿnḭ muḥāsib olanlara murādları olan ʿadedüñ ne miḳdār idügüni bilmek iki ḫaṭādan ṣoñra rūşen ve ẓāhir olduġunı ol

ḥesāb-ı bāṣafā

(30) daḫı ki andan murād maʿiyyet-i İlāhḭdür iki ḫaṭādan ṣoñra rūşen ve ẓāhir olur ol ḫaṭānuñ birisi ṣūretā seyr ü seyāḥat eylemekdür çünkim ol (31) ṣūretā seyr ü seyāḫat eylemenüñ ḫaṭāsı maʿlūm ola sālik bāṭınḭ olan seyr ü seyāḥate ibtidā eyler ve bu seyr ü seferüñ evveli mevṭın-ı ṭabḭʿatdan ḫurūc (32) olmayub nefs-i emmārenüñ menzillerini ve maḳāmlarını geçüb seyr-i ilallāh ḳılmaḳdur şol mertebeye dek ki Allāh Teʿālā̱ Ḥażretlerine ḳarḭb ve anuñ ḳurbını (33) müşāhede ḳıla bu seyr-i ilallāh itmek daḫı nihāyet bulduḳda ve bunuñ daḫı ḫaṭāsı ẓāhir olduḳda seyr-i maʿallāh rūşen ve ẓāhir olur pes (34) seyr-i maʿallāh ʿilm-i ḥesābda olan ḫaṭāyeyn gibi iki ḫaṭādan ṣoñra rūşen ve ẓāhir olmış olur ve lāzım geldi ki ol ʿilm-i ḥesābda olan ḫaṭāyeyn (35) ḳāʿidesi bu maḥalde taḥrḭr olına tā kim ol murād olınan ʿaded iki ḫaṭādan ṣoñra niçe ẓuhūra gelür biline bu

mesʾele-yi ḫaṭāyeyn merhūm-ı saʿḭd ve (36) şehḭd-i güzḭde-yi erbāb ḳılam müstaġraḳ-ı raḥmet-i ḳadem [H442a] Ḫayreddḭn Beg İbn İbrāhḭm eskenallāhu fḭdāri’n-naʿḭm kendü müʾellefātından Miftāḥu’l-Kunūz nām (37) Fārisḭ risālesinde bu ḳāʿideyi taḥrḭr ve ḫaṭāteyn19 mesʾelesini lisān-ı Fārisḭ üzre taʿbḭr eylemişdür pes ṭāliblere fehmi āsān olmadan (38) ötüri tercüme olınub bu gūne tahrḭr ḳılındı

ḫaṭāteyn

dimek iki ḫaṭā dimek olur bu ḫaṭāteyn daḫı bir āletdür ki ne ḳadar mechūlāt var ise (39) bunuñla istiḫrāc olınur ve ʿadād-ı emvāl-i mechūle gibi ve ādād-ı eŝlāŝ-ı emvāl-i mechūle gibi ve daḫı bunuñ emŝāli nesneler gibi ol cemḭʿsi bunuñla istiḫrāc (40) olınur ammā ḫaṭāteynde daḫı baʿżı mesʾele olur ki ḫaṭā-yı vāḥidle istiḫrāc ḳılınur ve baʿżı mesʾele olur ki ḫaṭāteyn ile istiḫrāc olınur (41) pes ḫaṭā-yı vāḥidle istiḫrāc olına ve ḫaṭāteyn ile istiḫrāc olına birer ṣūret tasvḭr idüb taʿbḭr idelüm pes imdi şol ki ḫaṭā-yı [P602b] (1) vāḥidle istiḫrāc olınur evvel anuñ ṭarḭḳin beyān idelüm [maṭlab-ı meŝʾele-yi ḫaṭāteyn +H] meŝelā bir aʿdādı mechūl māl olsa ve ol māl-ı mechūlüñ ŝülüŝ-i mechūlin ve subʿ-ı mechūlin cemʿ (2) ider olsak on dirhem olsa ol māl-ı mechūlüñ ʿadedi aṣlda ne miḳdārdur bilmek dileseñ gerekdür ki ol māluñ mechūlüñ20 ʿadedin yedi (3) farż idesin ki bu yediye māl-ı mefrūż dirler ve bu māl-ı mefrūż olan yedinüñ suʿbı bir dirhem olur ve ŝülüŝi iki dirhem ve ŝülüŝdür hem olur (4) ve bunı cemʿ idecek bundan üç dirhem ve ŝülüŝ-i dirhem ḥāṣıl olur ve buña ḫaṭā-yı vāḥid dirler zḭrā ol murād olan o dirhem bundan (5) ḥāṣıl olmadı ve bu üç dirheme ve ŝülüŝ dirheme netḭce-yi māl-ı mefrūż dirler ve bu netḭce-yi māl-ı mefrūż maḳsūmün ʿaleyh olsa gerekdür pes ol yedi (6) ʿaded ki evvel māl-ı mefrūż idi anı ol ŝülüŝ-i mechūlle subʿ-ı mechūluñ cemʿinden ḥāṣıl olacaḳ ol dirheme ḍarb idesin ve bu on dirheme netḭce-yi māl-ı (7) maṭlūb dirler ve bundan ḥāṣıl-ı ḍarb ne vāḳiʿ olursa bu maḳsūm olur ve ol maḳsūmün ʿaleyh olsa gerek didügimüz üç dirhem ve ŝülüŝ-i dirhem ki netḭce-yi māl-ı (8) mefrūżdur anı bu ḥāṣıl-ı ḍarba       

maḳsūmün ʿaleyh idüb taḳsḭm idesin ve ḫāric-i ḳısmet ne vāḳiʿ olursa aʿdād-ı māl-ı maṭlūb oldur miŝāl ʿaded-i māl-ı mefrūż (9) budur 7 ve bunuñ ŝülüŝiyle subʿından ḥāṣıl olan netḭce-yi māl-ı mefrūż budur 3 ve ŝülüŝ-i dirhem ve baʿdettaḳsḭm māl-ı maṭlūb budur 21 ve bu yigirmi bir (10) ʿadedden daḫı netḭce-yi māl-ı maṭlūb olan budur 15 pes bu yedi ʿaded ki māl-ı mefrūżdur bunı netḭce-yi māl-ı maṭlūba ki on ḍarb idesin bu ḥāṣıl (11) olur 10 ve bu ḥāṣıl-ı ḍarb olan yetmiş ʿadedi netḭce-yi māl-ı mefrūża ki 7/70 üç dirhem ve ŝülüŝ-i dirhemdür aña taḳsḭm idesin imdi bu yetmiş (12) ʿaded ol üç dirheme ve ŝülüŝ-i dirheme taḳsḭm olmaz zḭrā maʿalküsūrdur pes bunları mücennes itmek gerekdür tā kim ḳābil-i taḳsḭm ola yaʿnḭ bu maḳsūmün (13) ʿaleyh olan netḭce-yi māl-ı mefrūż ki üç dirhem ve ŝülüŝ-i dirhemdür bitamāma ŝülüŝ idesin ki üç kerre ṭoḳuz olur [H442b] ve ol bir ŝülüŝi daḫı żamm idiceñ (14) on kerre ŝülüŝ olur ve bu ḥāṣıl-ı żarbı daḫı keẕalik mücennes idesin yaʿnḭ bunı daḫı bitamāma ŝülüŝ idesin yetmiş kerre ŝülüŝ iki yüz (15) on ŝülüŝ olur ve bu iki yüz on ŝülüŝi maḳsūm idüb ve on kerre ŝülüŝ olanı buña maḳsūmün ʿaleyh idüb taḳsḭm idesin (16) ve ḫāric-i ḳısmet ne vāḳiʿ olursa aʿdād-ı meŝel-i maṭlūb oldur miŝāl taḳsḭm-i eŝlāŝ 21/210 pes bundan maʿlūm oldı ki ol (17) ŝülüŝ-i mechūlle subʿ-ı mechuli cemʿ olıcaḳ on ʿaded māl-ı mechūl aṣlda yigirmi bir ʿaded imiş zḭrā yigirmi birüñ ŝülüŝi yedi ve subʿı üç (18) olur cümle on olur ammā bu ḫuṣūṣ bir nevʿle daḫı istiḫrāc olınsa olur ki andan bu nevʿ ehven ola meŝelā çünkim bu maḥalde ŝülüŝ ve (19) subʿ yād olmadı gerekdür ki sen daḫı bir maḫrec bulasın ki anda daḫı ŝülüŝ ve subʿ ola yigirmi bir gibi pes māl-ı mechūl yigirmi bir ʿaded imiş zḭrā bu (20) yigirmi birüñ ŝülüŝi yedi ve subʿı üç ve cümle on olur ammā bu ḳażiyye bu maḥalde bu vechle taʿbḭr olmayub ḫaṭāteyn ile taʿbḭr olduġına (21) bāʿiŝ oldur ki bu maḥal anı iḳtiżā eyler saña ḳāʿide-yi ḫaṭāteyn maʿlūm ola zḭrā netḭcenüñ emŝāli mechūlāt vardur ki bu ṭarḭḳa muḫtācdur (22) ṭarḭḳ-i āḫer ile istiḫrāc olmaz pes şol ḫatā-yı vāḥidle istiḫrāc olınur o tafṣḭl olundı ve şol ki ḫaṭāteyn ile istiḫrāc olınur (23) anı

daḫı beyān idelüm pes imdi ol daḫı bundan ḫālḭ degildür ki anuñ daḫı ḫaṭāları yā zāyid veyā nāḳıṣ ola ve eger ḫaṭānuñ ikisi bile zāyid (24) olacaḳ olursa göresin bu iki ḫaṭā-yı zāyidüñ eger biri birinden ziyādesi var ise anuñ kemteri miḳdārını bḭşterinden tefrḭḳ (25) idüb gideresin ve bāḳḭ ne ḳalursa ol bāḳḭye bāḳḭ-yi evvel dirler ve bu bāḳḭ-yi maḳsūmün ʿaleyh olsa gerekdür pes ḫaṭā-yı māl-ı mefrūż (26) ol ne ise anı ʿayn-ı māl-ı mefrūż-ı ŝāniye ḍarb idesin ve ḫaṭā-yı māl-ı mefrūż-ı ŝānḭ daḫı ne ise anı daḫı ʿayn-ı māl-ı mefrūż-ı evvelle ḍarb (27) idesin ve ikisinden ḥāṣıl-ı ḍarb ne vāḳḭʿ olursa anı daḫı göresin yaʿnḭ eger anuñ daḫı biri birinden ziyādesi var ise anuñ (28) daḫı kemterḭ miḳdārı bḭşterinden tefrḭḳ idüb gideresin ve bāḳḭ ne ḳalursa bu bāḳḭye bāḳḭ-yi ŝānḭ dirler ve bu bāḳḭ-yi ŝānḭ maḳsūm (29) olsa gerekdür pes ol iki ḫaṭā-yı zāyidüñ tefrḭḳinden ḥāṣıl olan bāḳḭ-yi evvel bu iki ḥāṣıl-ı ḍarbuñ tefrḭḳinden ḥāṣıl (30) olan bāḳḭ-yi ŝāniye maḳsūmün ʿaleyh idüb taḳsḭm idesin ve ḫarḭc-i ḳısmet ne vāḳiʿ olursa aʿdād-ı māl-ı maṭlūb oldur meŝelā eger bir yerde (31) bir miḳdār aʿdād-ı mechūle māl olsa zeyd varsa ol māl-ı mechūle bir kendü miŝli ḳadar māl daḫı ẓamm eylese içinden üç aḳçesin ḫaṭā itse ve ʿömri (32) daḫı var ise ol māl-ı mechūle bir kendü miŝli ḳadar māl daḫı żamm idüb ol içinden on akçesin ḫaṭā itse [H443a] ve bikr daḫı varsa ol māl-ı (33) mechūle bir kendü miŝli ḳadar māl żamm idüb ol daḫı içinden yedi aḳçesin ḫaṭā itse min baʿd ol māl-ı mechūl ṭoḳuz aḳçe ḳalsa ol māl-ı (34) mechūle aṣlda ḳaç aḳçedür bilmek isteseñ gerekdür ki ol māl-ı mechūlüñ ʿadedin

evvelā

sekiz farż idesin ve bu sekize māl-i mefrūż-ı (35) evvel dirler pes bu sekizüñ üzerine heşt-i dḭger daḫı żamm idesin on altı olur ve bu on altınuñ üçin naḳṣ idiceñ on (36) üç ḳalur ve bu on üçe on üç daḫı żamm idesin yigirmi altı olur ve bu yigirmi altınuñ daḫı onın naḳṣ idiceñ on altı ḳalur (37) ve bu on altıya on altı daḫı żamm idesin otuz iki olur ve bu otuz ikinüñ daḫı yedisin naḳṣ idiceñ yigirmi beş ḳalur (38) pes ṭoḳuz ḳalmaḳ gerek idi ki ṣaḥḭḥ olaydı imdi bunda on altı ʿaded-i ḫāṭā-yı zāyid vāḳḭʿ oldı bu ḫaṭā-yı zāyid olan on altı (39) ʿadede ḫaṭā-yı zāyid-i māl-ı mefrūz-ı

evvel dirler pes imdi

ŝāniyen

ol māl-ı mechūlüñ ʿadedin yedi farż idesin ve bu yediye māl-ı mefrūż-ı (40) ŝānḭ dirler pes bu yedinüñ üzerine heft-i dḭger daḫı żamm idesin on dört olur ve bu on dördüñ üçün naḳṣ (41) idiceñ on bir ḳalur ve on bire on bir daḫı żamm idesin yigirmi iki olur ve bu yigirmi ikinüñ daḫı onın naḳṣ [P603a] (1) idiceñ on ikiye on iki daḫı żamm idesin yigirmi dört olur ve yigirmi dördüñ daḫı yedisin naḳṣ idiceñ on yedi ḳalur (2) pes bu daḫı ṭoḳuż ḳalmaḳ gerek idi ki ṣaḥḭḥ olaydı imdi bunda daḫı sekiz ʿaded-i ḫaṭā-yı zāyide vāḳiʿ oldı ve bu ḫaṭā-yı zāyid olan ʿadede daḫı (3) ḫaṭā-yı zāyid-i māl-ı mefrūż-ı ŝānḭ dirler pes imdi bu ḫatā-yı ŝānḭ-yi ṭarḭḳ-i basḭṭ üzre ḫaṭā-yı evvelden tefrḭḳ idüb gideresin ṣūret-i (4) zāyid-i māl-ı mefrūż-ı evvel budur 16/2=8 ve ṣūret-i ḫaṭā-yı zāyid-i māl-ı mefrūż-ı ŝānḭ budur 8 ve ṣūret-i tefrḭḳ-i ḫatateyn-i evvel budur 8 imdi bilkülli (5) ki bu tefrḭḳde bāḳḭ olan sekiz ʿaded bunuñ fevḳinde ol bāḳḭ-yi evvel didügimüzdür ki maḳsūmün ʿaleyh olsa gerek dinmişdür pes imdi (6) bu ḥaṭā-yı māl-ı mefrūż-ı evvel ki on altı ʿadeddür anı bu māl-ı ferūż-ı ŝānḭnüñ ʿaynına ḍarb idesin ki ʿayn-ı māl-ı mefrūż-ı ŝānḭ yedi- (7) dür ṣūret-i ḍarb budur 16*7=211 pes bundan ṣoñra ḫaṭā-yı māl-ı mefrūż-ı ŝānḭ daḫı ki sekiz ʿadeddür anı daḫı māl-ı mefrūż-ı evvelüñ ʿaynına (8) ḍarb idesin ki ʿayn-ı māl-ı mefrūż-ı evvel daḫı sekiz ʿadeddür ṣūret-i ḍarb budur 8*8=64 pes bu ḫaṭā-yı māl-ı mefrūż-ı evvelüñ ḍarbından (9) olan aʿdād-ı bḭşterdür ve ḫaṭā-yı māl-ı mefrūż-ı ŝānḭnüñ ḍarbından ḥāṣıl olan ʿaded-i kemteri daḫı ol ḫaṭā-yı evvelüñ ḍarbından ḥāṣıl (10) olan sekiz ʿadād-ı bḭşterden [H443b] tefrḭḳ idüb gideresin ṣūret-i tefrḭḳ-i ḥaṭāteyn-i ŝānḭ budur 112-64=48 imdi bu tefrḭḳden bāḳḭ olan ḳırḳ (11) sekiz ʿaded daḫı bunuñ fevḳinde ol bāḳḭ-yi ŝānḭ didügimüz maḳsūm olsa gerek dinmişdür pes bu bāḳḭ-yi ŝānḭ olan farḳ sekiz ʿadedi ol bāḳḭ-yi (12) evvel olan sekiz ʿadede taḳsḭm idesin ve ḫāric-i ḳısmet ne vāḳiʿ olursa aʿdād-ı māl-ı maṭlūb oldur ṣūret-i taḳsḭm-i ū 48/8 bāḳḭ-yi ŝānḭ (13) pes bu daḫı maʿlūm oldı ki ol māl-ı mechūl aṣlda altı ʿadeddür bāḳḭ-yi evvel imiş zḭrā bu altıya altı daḫı żamm idiceñ on iki olur üçi

gidicek (14) ṭoḳuz ḳalur ve bu ṭoḳuz ṭoḳuz daḫı żamm idiceñ on sekiz olur ve onı gidicek sekiz ḳalur ve bu sekize sekiz daḫı żamm idiceñ on altı (15) olur yedisi gidicek ṭoḳuz ḳalur ki ol māl-ı maṭlūbdur pes ḫaṭāteyn ile istiḫrāc olub ve iki ḫaṭāsı daḫı zāyid olan budur (16) ammā yine ḫaṭāteynle istiḫrāc olınsa ammā anuñ ḫaṭālarınuñ biri zāyid ve biri nāḳıṣ olsa ol daḫı niçe olur ve anı daḫı beyān idelüm (17) imdi bilkülli ki eger ḫaṭānuñ biri zāyid ve biri nāḳıṣ olsa pes ḫaṭā-yı zāyid ne ise ve ḫaṭā-yı nāḳıṣ ne ise hemān ḥāli (18) üzre cemʿ idesin ve bu cemʿe mecmūʿ-ı evvel dirler ki bu mecmūʿ-ı evvel maḳsūmün ʿaleyh olsa gerekdür pes bundan ṣoñra yine sābiḳan ẕikr (19) olan gibi ḫaṭā-yı māl-ı mefrūż evlā̱ ne ise ʿayn-ı māl-ı mefrūc-ı ŝāniye ḍarb idesin ve ḫaṭā-yı māl-ı mefrūż-ı ŝānḭ daḫı ne ise anı daḫı (20) ʿayn-ı māl-ı mefrūż-ı evvel ḍarb idesin ve bu ḫaṭāteyn ḥāṣıl-ı ḍarblardan cemʿ idesin ve bu cemʿe mecmūʿ-ı ŝānḭ dirler bu mecmūʿ-ı ŝānḭ maḳsūm (21) olsa gerekdür pes ol mecmūʿ-ı evvel bu mecmūʿ-ı ŝāniye maḳsūmün ʿaleyh idüb taḳsḭm idesin ve ḫāric-i ḳısmet ne vāḳiʿ olursa aʿdād-ı māl-ı (22) maṭlūb oldur meŝelā eger bir yerde bir miḳdār ʿadedi mechūl māl olsa zeyd varsa o māl-ı mechūle beş aḳçe żamm idüb içinden bir aḳçe (23) ḫaṭā itse ve ʿAmr daḫı varsa ol māl-ı mechūle altı aḳça żamm idüb içinden iki aḳçe ḫaṭā daḫı varsa ol māl-ı mechūle (24) yedi aḳçe żamm idüb içinden on iki aḳçe ḫaṭā itse min baʿd ol māl-ı mechūl-i mużāʿaf olsa yaʿnḭ iki evvelki ḳadar olsa ol (25) māl-ı mechūl aṣlda ḳaç aḳçedür bilmek dileseñ gerekdür ki ol māl-ı mechūlüñ ʿadedin evvelā bir farż idesin ve bu bir ʿadede daḫı māl-ı (26) mefrūż-ı evvel dirler ve bu birüñ üzerine beş daḫı żamm idesin altı olur ve bu altınuñ birin naḳṣ idiceñ beş ḳalur ve bu beşe altı (27) daḫı żamm idesin on bir olur ve bu on birüñ daḫı ikisin naḳṣ idiceñ ṭoḳuz ḳalur ve bu ṭoḳuza yedi daḫı żamm ideceñ on altı (28) olur ve bu on altınuñ daḫı on ikisin naḳṣ idiceñ dört ḳalur pes bu iki ḳalmaḳ gerek idi ki ṣaḥḭḥ olaydı zḭrā (29) māl-ı mefrūż bir ʿaded idi imdi bunda iki ʿaded ḫaṭā-yı zāyid vāḳiʿ oldı ve buña daḫı ḫaṭā-yı zāyid-i māl-ı mefrūż-ı evvel dirler pes [H444a] ŝāniyen ol

(30) māl-ı mechūlüñ ʿadedin dört farż idesin ve bu dörde daḫı māl-ı mefrūż-ı ŝānḭ dirler ve bu dördüñ üzerine beş żamm idesin ṭoḳuż (31) olur ve bu ṭoḳużuñ birin naḳṣ idiceñ sekiz ḳalur bu sekize altı daḫı żamm idesin on dört olur ve bu on dördüñ daḫı (32) ikisin naḳṣ idiceñ on iki ḳalur ve bu on ikiye yedi daḫı żamm idesin on ṭoḳuz olur ve bu on ṭoḳuzuñ daḫı on ikisin (33) naḳṣ idiceñ yedi ḳalur pes bu daḫı sekiz ḳalmaḳ gerek idi ki ṣaḥḭḥ olaydı zḭrā bunda māl-ı mefrūż-ı ŝānḭ dört idi pes bunda daḫı (34) bir ʿadedi ḫaṭā-yı nāḳıṣ vāḳiʿ oldı ve buña daḫı ḫaṭā-yı nāḳıṣ-ı māl-ı mefrūż-ı ŝānḭ dirler pes imdi bu iki ʿaded-i ḫaṭā-yı zāyid ve bir ʿaded daḫı ḫaṭā-yı (35) nāḳıṣı cemʿ idesin üç olur ve bu üç ʿaded bunuñ fevḳinde ol mecmūʿ-ı21 evvel didügimizdür ki maḳsūmün ʿaleyh olsa gerek dinmişdür pes (36) bundan ṣoñra yine sābıḳan endek olan gibi ḫaṭā-yı zāyid-i māl-ı mefrūż-ı evveli ki iki ʿadeddür anı ʿayn-ı māl-ʿayn-ı mefrūż-ʿayn-ı ŝānḭye ḍarb idesin (37) ki dört ʿadeddür ṣūret-i ḍarb-ʿayn-ı ū 2*4=8 min baʿd bu ḫaṭā-yı nāḳıṣ-ı māl-ı mefrūż daḫı ki bir ʿadeddür bunı daḫı ʿayn-ı māl-ı mefrūż-ı evvel (38) ḍarb idesin ki o daḫı bir ʿadeddür ṣūret-i ḍarb-ı ū 1/1=1 pes bu ḫaṭāteynüñ daḫı [ḥaṣıl-ı ḍarbın cemʿ idesin ṣūret-i cemʿ-i ū 8+1=9 ve bu ṭoḳuz ʿaded daḫı bunuñ fevḳinde ol +H]mecmūʿ-ı ŝānḭ didügimdür ki maḳsūm olsa gerek (39) dinmişdür imdi bu ṭoḳuz ʿaded ki maḳsūmdur ol mecmūʿ-ı evvel didügimüz üç ʿadedi buña maḳsūmün ʿaleyh idüb taḳsḭm idesin ve ḫāric-i (40) ḳısmet ne vāḳiʿ olursa aʿdād-ı māl-ı maṭlūb olur ṣūret-i taḳsḭm-i ū 9/3=3 pes bu daḫı maʿlūm oldı ki ol māl-ı mechūl (41) aṣlda üç ʿaded imiş zḭrā üç ʿadede beş daḫı żamm idiceñ sekiz olur biri gidicek yedi ḳalur diyü yediye altı [P603b] (1) daḫı żamm idiceñ on üç olur ikisi gidicek on bir ḳalur ve bu on bire yedi daḫı żamm idiceñ on sekiz olur ve on ikisi gidicek (2) altı ḳalur ki aṣl murād olan aʿdād-ı maṭlūb daḫı oldur ve zübde-yi ʿulemā olan merḥūm ʿAlḭ Ḳuşcı hem bu mesʾeleyi ḥesāba müteʿalliḳ olan risālesinde (3) lisān-ı ʿArabḭ üzre muḥtaṣır u müfḭd bu gūne taʿbḭr idüb buyurur” (P602a-P603b)       

4.3.4. Soru Sorup Cevap Verme

Ankaravî, şerhte verdiği anlamları pekiştirmek ve okuyucuya daha kolay anlatmak için zaman zaman soru-cevap tekniğini kullanır:

“Buraya gelmeklüge mūceb-i teʾḫḭr faḳd-ı (12) istiʿdād ve żaʿf-ı ten idi bu beyt suʾāl-i muḳaddere cevāb olur keenne muʿarrif dir ki eger siz dirseñüz ki çünkim bu ʿāşıḳ-ı ṣādıḳdur ve bu āna dek (13) bu dergāha gelmege mūceb-i teʾḫir nedür cevāb virüb dir ki bu dergāha gelmeklüge anuñ teʾḫir ne mūceb ü bāʿiŝ ola idi ki anuñ teni żaʿḭf (14) idi ve istiʿdādı daḫı yoḳ idi istiʿdādsuz eger filmeŝel bir maʿdene gidesin bir ḥabbeye muḥtevḭ olamazsın yaʿnḭ istiʿdādsuz bir dāneyi cemʿ ḳılamaz- (15) sın ve aña mālik olmazsın” (P611b)

“Hey ḳande idüñ ey birāder diseñ hḭç cā dir hey (22) yemekden ötüri ne bişürdüñ diseñ hḭç bā dir

bunda şorba maʿnāsınadur bu beyt-i şerḭfüñ her bir mıṣraʿı hem suʿāl (23) ve hem cevāb olur ve taḳdḭr-i kelām böyle dimek olur ki bu bāzār-ı ṭarḭḳate tehḭ dest giden ve bḭsermāye ḳaṣd u ʿazḭmet iden kimse- (24) ye sen diseñ hey birāder ḳande idüñ ve ne yerde gezersin ol saña lisān-ı ḥālle cevāb virüb dir hḭç yerde idüm yaʿnḭ hḭç (25) nefʿ ü fāyidesi olmayan yerde idüm dir ve dönüb aña diseñ yemekden ötüri bu ana dek ne bişürdüñ ve eṭʿime-yi rūḥānḭ (26) ve aġdıye-yi nūrānḭden kendü rūḥuñ içün şimdiye dek ne puḫte itdüñ ol saña dir hḭç şorbasın bişirürüm ve kendümi (27) bḭmaʿnā̱ ve bḭfāyide olan yerlere düşürdüm aṣlā kendü rūḥum ve ḳalbim içün hḭç bir şūrbā-yı nūrānḭ ve ġıdā-yı rūḥānḭ puḫte ide- (28) meyüb şöyle muḥtāc u gedā ve bḭnevā ve bḭġıdā ḳaldum dir” (P431a)

Şârih, Mesnevî’nin altıncı cildinin şerhini yaparken şerhte sunduğu ifadeleri destelemek için bazen şair ismi zikrederek bazen de bir isim söylemeden örnekler vererek ana şerhe yardımcı olur:

“kemā ḳāle Kaʿb bin ezZüheyr

Beyt

İnne’r-Resūle

(26)

liseyfun yusteḍāʾubih