• Sonuç bulunamadı

Ğ ERLEND İ RMES İ Ş TIRMASI VE EKONOM İ K ETK İ LER İ N İ N TÜRK İ YE AÇISINDAN DE AVRUPA TOPLULUKLARI’NDA KURUMLAR VERG İ S İ UYUMLA

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Ğ ERLEND İ RMES İ Ş TIRMASI VE EKONOM İ K ETK İ LER İ N İ N TÜRK İ YE AÇISINDAN DE AVRUPA TOPLULUKLARI’NDA KURUMLAR VERG İ S İ UYUMLA"

Copied!
140
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI EKONOMİK İLİŞKİLER (EKONOMİ-MALİYE)

ANABİLİM DALI

AVRUPA TOPLULUKLARI’NDA KURUMLAR VERGİSİ UYUMLAŞTIRMASI VE EKONOMİK ETKİLERİNİN TÜRKİYE

AÇISINDAN DEĞERLENDİRMESİ

Yükseklisans Tezi

İrem Acarkan

Ankara-2007

(2)

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI EKONOMİK İLİŞKİLER (EKONOMİ-MALİYE)

ANABİLİM DALI

AVRUPA TOPLULUKLARI’NDA KURUMLAR VERGİSİ UYUMLAŞTIRMASI VE EKONOMİK ETKİLERİNİN TÜRKİYE

AÇISINDAN DEĞERLENDİRMESİ

Yükseklisans Tezi

İrem Acarkan

Tez Danışmanı 1-Prof.Dr.Belgin Akçay 2- Prof.Dr.Nurettin Bilici

Ankara-2007

(3)

İÇİNDEKİLER

Sayfa

İÇİNDEKİLER...i

KISALTMALAR...v

TABLOLAR...vi

GİRİŞ ...1

BİRİNCİ BÖLÜM AVRUPA TOPLULUĞU VERGİ POLİTİKASI I. AVRUPA TOPLULUĞU’NDA VERGİ POLİTİKASININ GELİŞİMİ...4

A. AVRUPA TOPLULUĞU’NDA VERGİLENDİRME YETKİSİ...4

B. AVRUPA TOPLULUĞU’NDA VERGİ POLİTİKASININ HUKUKİ ÇERÇEVESİ...8

1. AVRUPA TOPLULUĞU KURUCU ANTLAŞMASI’NDA YER ALAN VERGİLENDİRME İLE İLGİLİ HÜKÜMLER ...8

2. AVRUPA TOPLULUĞU KURUMLARININ VERGİLENDİRME İLE İLGİLİ DÜZENLEMELER VE YASAL BAĞLAYICILIKLARI ...10

II. AVRUPA TOPLULUĞU’NUN VERGİLENDİRME KONUSUNDAKİ TEMEL İLKELERİ ...12

A. ORTAK GÜMRÜK TARİFESİNİN KABULÜ...12

B. EŞ ETKİLİ VERGİLERİN KALDIRILMASI ...13

C. AYRIMCI VERGİLEME VE AŞIRI VERGİ İADESİ YASAĞI ...13

D. ÇİFTE VERGİLENDİRMENİN ÖNLENMESİ ...14

III. AVRUPA TOPLULUĞU’NUN VERGİ UYUMU POLİTİKASI ...15

A. VERGİ UYUMLAŞTIRMASINI GEREKLİ KILAN NEDENLER ...15

1. KÜRESELLEŞMENİN GEREKLİ KILDIĞI VERGİ UYUMLAŞTIRMASI...17

B. VERGİ UYUMLAŞTIRMASININ HUKUKİ TEMELLERİ ...18

C. VERGİ UYUMLAŞTIRMASININ YAPILIŞI...19

(4)

İKİNCİ BÖLÜM

AVRUPA TOPLULUĞU’NDA KURUMLAR VERGİSİ UYUMLAŞTIRMASI

I. AVRUPA TOPLULUĞU’NDA KURUMLAR VERGİSİ

UYUMLAŞTIRMASI İÇİN YAPILAN ÇALIŞMALAR...20

A. UYUMLAŞTIRMA ÇALIŞMALARININ GELİŞİMİ ...20

1. KURUMLAR VERGİSİNDE UYUMLAŞTIRMA GEREĞİ...20

2. UYUMLAŞTIRMA YERİNE KOORDİNASYON KAVRAMI ...21

3. UYUMLAŞTIRMA ÇALIŞMALARININ TARİHSEL GELİŞİMİ ...22

(a) Neumark Raporu ...22

(b) Van Der Tempel Raporu ...23

(c) Direktif Tasarıları...23

(ç) Ruding Raporu...25

(d) Yeni Yaklaşım ...26

(e) Lizbon Stratejisi Sonrası Uyumlaştırma Çalışmaları...27

(f) COM (2001) 582 Sayılı Genelge...28

(g) COM (2005) 702 Sayılı Genelge...30

(h) COM (2006) 157 Sayılı Genelge...31

(ı) COM (2007) 223 Sayılı Genelge...33

B. UYUMLAŞTIRMA AMACIYLA ÇIKARILAN DİREKTİFLER VE TAHKİM ANLAŞMASI ...36

1. SERMAYE BİRİKİMİ ÜZERİNDEN ALINAN DAMGA VERGİSİ İLE İLGİLİ DİREKTİF ...36

2. FARKLI ÜYE ÜLKELERDE BULUNAN ŞİRKETLERİN; BİRLEŞMESİ, BÖLÜNMESİ, KATILMASI VEYA HİSSE SENEDİ DEĞİŞİMİ GİBİ KONULARLA İLGİLİ DİREKTİF ...36

3. ULUSLARARASI VERGİ KAÇAKÇILIĞINI ÖNLEME VE VERGİNİN TAHSİLİNDE YARDIMLAŞMA DİREKTİFİ ...38

4. FARKLI ÜYE ÜLKELERDE BULUNAN ANA ŞİRKET-YAVRU ŞİRKETİN VERGİLENDİRİLMESİ İLE İLGİLİ DİREKTİF...40

5. BAĞLI ŞİRKETLERARASI FAİZ VE GAYRİMADDİ HAK (ROYALTY) BEDELİ ÖDEMELERİNE İLİŞKİN DİREKTİF... 42

(5)

6. TAHKİM ANLAŞMASI ...44

C. ÜYE ÜLKELER ARASINDAKİ HAKSIZ VERGİ REKABETİNE KARŞI MÜCADELE ÇALIŞMALARI VE VERGİ CENNETİ KAVRAMI ...45

- HAKSIZ VERGİ REKABETİNİN ÖNLENMESİNDE EYLEM KODU (CODE OF CONDUCT) ...54

D. KURUMLAR VERGİSİ İLE İLGİLİ ÖRNEK ATAD KARARLARI ...57

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRK VERGİSİ SİSTEMİ VE AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLER ÇERÇEVESİNDE UYUMLAŞTIRMA I. GENEL OLARAK TÜRK VERGİ SİSTEMİ...62

II. TÜRK VERGİ SİSTEMİNİN AVRUPA TOPLULUKLARI VERGİ POLİTİKASINA UYUMLAŞTIRMA GEREĞİ...64

A. UYUMLAŞTIRMA GEREĞİ VE YASAL DAYANAKLARI ...64

B. UYUMLAŞTIRMA AMACIYLA YAPILAN ÇALIŞMALAR ...68

III. TÜRK KURUMLAR VERGİSİ SİSTEMİ ...72

A. KURUMLAR VERGİSİNİN TÜRK VERGİ SİSTEMİ İÇERİSİNDEKİ YERİ...72

B. TÜRK KURUMLAR VERGİSİNİN AVRUPA TOPLULUĞU KURUMLAR VERGİSİ UYUMLAŞTIRMA ÇALIŞMALARINA UYUMU AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ ...77

1. KURUMLAR VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN UYUM DURUMU ....78

2. KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİ, İLERLEME RAPORLARI KAPSAMINDA UYUMLULUK ...84

3. KURUMLAR VERGİSİ ALANINDA ÇIKARILAN DİREKTİFLER AÇISINDAN UYUMLULUK...91

(6)

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

KURUMLAR VERGİSİ UYUMLAŞTIRMA ÇALIŞMALARININ EKONOMİK AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

I. AVRUPA TOPLULUĞU’NDA KURUMLAR VERGİSİ

UYUMLAŞTIRMASININ MALİ AÇIDAN GEREKLİLİĞİ VE

TOPLULUĞA EKONOMİK ETKİLERİ ...93

A. AVRUPA TOPLULUĞU’NUN EKONOMİK VE PARASAL BİRLİK KİMLİĞİNDEN KAYNAKLANAN GEREKLİLİK...93

B. SERMAYENİN SERBEST DOLAŞIMININ SAĞLANMASI AÇISINDAN GEREKLİLİK...94

C. REKABET EŞİTLİĞİNİ SAĞLAMA AÇISINDAN GEREKLİLİK ...95

D. ZARARLI VERGİ REKABETİNİ ÖNLEME AÇISINDAN GEREKLİLİK...98

E. KURUMLAR VERGİSİ UYUMLAŞTIRMASININ AVRUPA TOPLULUĞUNA EKONOMİK ETKİLERİ...100

II. TÜRK KURUMLAR VERGİSİNİN AVRUPA TOPLULUĞU’NDA ÖNGÖRÜLEN KURUMLAR VERGİSİ MODELİNE UYUMLAŞTIRILMASININ TÜRK EKONOMİSİNE ETKİLERİ ...102

A. VERGİ REKABETİ AÇISINDAN ETKİLER...102

1. VERGİ YÜKÜ İLE İLGİLİ ETKİLER ...102

2. VERGİ GELİRLERİNE OLAN ETKİLER...106

3. VERGİ REKABETİ AÇISINDAN ETKİLERİ...109

B. SERMAYE HAREKETLERİ AÇISINDAN ETKİLER ...111

SONUÇ...115

KAYNAKÇA...120 ÖZET

ABSTRACT

(7)

KISALTMALAR

AB: Avrupa Birliği AT: Avrupa Toplulukları

ATAD: Avrupa Toplulukları Adalet Divanı COM: Avrupa Birliği Komisyonu

ECOFIN: Avrupa Birliği Ekonomi ve Maliye Bakanları EFTA: Avrupa Serbest Ticaret Alanı

GATT: Gümrük Tarifeleri Genel Antlaşması GSYİH: Gayrisafi Yurtiçi Hasıla

KDV: Katma Değer Vergisi KVK: Kurumlar Vergisi Kanunu

OECD: Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü

(8)

TABLOLAR

Sayfa

Tablo-1: Bazı AB Üye Ülkelerinde ve Türkiye’de 2006 Yılında Uygulanan Kurumlar Vergisi Oranları ...75 Tablo-2:Kurum Gelirleri Üzerinden Alınan Vergilerin Toplam Vergi İçindeki Payı ...76 Tablo-3: Gelir ve Karlar Üzerinden Alınan Vergilerin GSYİH’ya Oranı ...77 Tablo-4: Bazı OECD Ülkeleri ve Türkiye’de Vergi Yükü Oranları ...103 Tablo-5:Türkiye’de Toplam Vergi İçindeki Dolaylı-Dolaysız Vergi

Oranları ...105 Tablo-6: Bazı Avrupa Birliği Ülkeleri ve Türkiye’de Kurumlar Vergisinin GSYİH İçindeki Payı ...107 Tablo-7: Kurum Gelirleri Üzerinden Alınan Vergilerin Toplam Vergi Gelirleri İçindeki Payı...108

(9)

GİRİŞ

Temelleri 1951’de Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nu kuran Paris Antlaşması ile atılan ve günümüze dek pek çok süreçten geçerek 1992 yılında Maastricht’te bugünkü adını alan Avrupa Birliği (AB); ekonomik, siyasi ve kültürel bir birleşmeyi amaçlamaktadır.

AB, uyguladığı ortak politikalar doğrultusunda ilke, mevzuat ve kurallar ortaya koymakta, üye ülkeler arasında uygulamadan doğabilecek farklılıkları ortadan kaldırarak Birlik düzeyinde uyumu sağlamaktadır. Söz konusu ortak politikalar arasında yer almayan ancak Birlik ekonomisi açısından önemli bir yeri olan diğer bir politika da; Avrupa Toplulukları’nı (AT) Kuran Roma Antlaşması’nın “Topluluğun Politikaları” adını taşıyan III. Kısmında, VI. Başlık altındaki II. Bölümde yer alan vergi politikasıdır. AB’de, ülkelerin ulusal egemenlik alanlarından biri durumundaki vergilendirme, ekonomik ve sosyal bir birleşme için bu politikaların uygulama aracı niteliğindedir. Vergi politikası belirlenirken AB’nin amacı ve hedef aldığı bütünleşme modeli önemli rol oynamaktadır. AB’nin tüzel bir kişiliğe sahip olmaması, vergilendirme ile ilgili düzenlemelerin AT nezdinde yürütülmesini gerekli kılmıştır. Dolaylı vergilerin aksine, AT Kurucu Antlaşması’nda dolaysız vergiler için belirli bir şekilde uyumlaştırma öngörülmemiştir. Bununla beraber, Antlaşma’nın 94.

maddesi gereğince; üye ülkelerin, ortak pazarın kurulmasını ya da işleyişini doğrudan etkileyecek düzenlemelerinin ve yasalarının birbiriyle yakınlaştırılması öngörülmektedir. Ulusal vergi kanunları, Kurucu Antlaşma ile sağlanan temel özgürlüklere saygılı olmak zorundadır. Bu bağlamda üye ülkelerin birbirleriyle

(10)

uyumlu vergi politikaları izlemeleri bağlayıcı hale gelmektedir.

Vergilendirme politikası bütün üye ülkeler için, uygulamalarıyla sadece kendi içlerinde değil komşu ülkelerde de etkiler yaratabileceğinden önemlidir. Çünkü vergi, genel tüketim düzeyini etkilemede, tasarrufların teşvikinde veya şirketlerin kuruluş ve işleyiş biçimlerini şekillendirmede kullanılabilecek çok yönlü bir düzenleme aracıdır. Her bir üye ülkenin uyguladığı vergilendirme politikasındaki farklılıklar bu konuda henüz tam bir uyumlaştırma sağlanamamasına neden olmaktadır. Bu farklılıklar, aynı zamanda Tek Pazar’ın tam olarak işlemesine engel teşkil eden unsurlardır. Çünkü bu unsurlar; ekonomik ve parasal bir birleşme modeli olan AB’nin bu özelliğini, AB’nin kuruluşunda amaçlanan sermayenin serbest dolaşımını, serbest rekabet ortamının sağlanmasını engelleyebilmekte ayrıca zararlı vergi rekabetine neden olarak üye ülkeler arasında eşitsizlik yaratmaktadır. Sağlıklı bir iç pazarın kurulabilmesi için üye ülkelerin vergi düzenlemelerinin haksız rekabete yol açmayacak seviyede tarafsız olması gerekir. Bu nedenlerle de üye ülkelerde uygulanan kurumlar vergisi sistemlerinin uyumlaştırılması gerekliliği bulunmakta, bu bağlamda AT’nin kurulmasından bu yana, kurumlar vergisi; İç Pazar’ın kurulması, tamamlaması ve tam olarak işleyebilmesi için gerekli bir unsur olarak görülmektedir.

Bu çalışmada amaçlanan ise; AB’ye üye ülkelerde uygulanan kurumlar vergisi politikaları arasındaki farklılıkların neden olduğu sorunlara değinilerek bu konudaki bir uyumlaştırmanın gerekliliğine dikkat çekmek ve AB ile ilişkileri çerçevesinde tam üyeliğe doğru yol alan Türkiye’de uygulanan kurumlar vergisi

(11)

sisteminin neden Topluluk modeline ya da diğer üye ülkelerde uygulanan sistemlerle uyumlaştırılması gereğini açıklayarak, bu tür bir uyumlaştırmanın Türk ekonomisi üzerinde olası etkilerini ortaya koymaktır. Çünkü tam üyelikle birlikte Türkiye’nin de benimseyeceği bu politikalar, AB ile müzakere sürecinin temelini oluşturacaktır.

Bu çerçeveye dayanarak bu çalışmanın birinci bölümünde AT’de uygulanan vergi sisteminin gelişimi ve genel özellikleri ile uyumlaştırma biçimine, ikinci bölümde; üye ülkelerde var olan kurumlar vergisi farklılıklarının giderilmesine yönelik uyumlaştırma çalışmalarındaki gerekliliğe ve bu bağlamda yapılan çalışmalara, üçüncü bölümde de Türk vergi sisteminin genel özelliklerine ve AB ile ilişkiler çerçevesinde Türk kurumlar vergisinin, AB üye ülkelerinde uygulanan kurumlar vergisine olan uyumuna, bu uyumun nereye kadar gerekli olduğuna, dördüncü bölümde ise kurumlar vergisi alanındaki uyumlaştırmanın ekonomik gerekliliklerine ve son olarak da olası bir tam üyelikte bu konudaki uyumlaştırmanın Türk ekonomisi üzerine etkilerine yer verilmiştir.

(12)

BİRİNCİ BÖLÜM

AVRUPA TOPLULUĞU VERGİ POLİTİKASI

Birinci bölümde ilk olarak, AT’nin politikalarından biri olan vergi politikasının tarihi, hukuki ve yapısal gelişimine ve AB’nin vergi alanında kabul ettiği temel prensiplere değinilecektir. Daha sonra AB’de vergi uyumlaştırmasının yapılışı ve yasal dayanakları anlatılacaktır.

I. AVRUPA TOPLULUĞU’NDA VERGİ POLİTİKASININ GELİŞİMİ

A. AVRUPA TOPLULUĞU’NDA VERGİLENDİRME YETKİSİ

Vergilendirme Yetkisi; devletin ülkesi üzerindeki egemenliğine dayanarak vergi alma konusunda sahip olduğu fiili ve hukuki gücü ifade etmektedir. Bu yetki, devletin mali alanda sürdürdüğü egemenliğinin içerdiği yetkilerin (harcama, bütçe yapma, borçlanma vb) en önemlilerinden biridir ve sınırsız değildir. Vergilendirme yetkisi, devlet tüzel kişiliği tarafından bizzat kullanılabileceği gibi yerel idarelere ve federal devletlerde federe devletlere belli ölçütler içinde devredilebilir. 1

Vergilendirme yetkisinin ekonomik bütünleşmeler içinde sınırlandırılması ya da devredilmesi ise bu yetkinin üye ülkeler arasında belli alanlarda karşılıklı olarak kullanılmasından “vazgeçilmesi” ya da bütünleşme ile oluşturulan kurumlara

1 Mualla ÖNCEL, Ahmet KUMRULU, Nami ÇAĞAN, Vergi Hukuku, Ankara, Turhan Kitabevi, Gözden Geçirilmiş ve Yenilenmiş 11.Bası, 2003 , ss.33-34.

(13)

“devredilmesi” şeklinde olabilir.2

Avrupa düzeyinde kararların nasıl alınacağı konusu, anayasa açısından önem taşımakta olup; vergilendirme yetkisinin niteliği, özellikleri, ve kapsamı anayasal kurallarla belirlenir ve vergi meselelerinde herhangi bir Avrupa kararı Magna Carta’da yer alan standartlara uygun olmak zorundadır ki Manga Carta’da belirlenen temel ilke; ”Avrupa’da temsilsiz Avrupa vergisi olmaz.” şeklindedir. Dolayısıyla ekonomik bütünleşme hedefi çerçevesinde AB vergi politikasının, izlenmesi gereken genel ekonomik ve sosyal politikalarla uyum sorununun ortaya çıkmaması için üye devletlerin AB’ye daha fazla yetki devretmeleri gerekmektedir. Bu şekilde Manga Carta’da belirtilen standartlara uygunluk sağlanabilecektir.3

Avrupa bütünleşmesinin temelini oluşturan Roma Antlaşması, iktisat ve maliye politikasını ortak politika alanı olarak kabul etmemiştir. Dolayısıyla vergilemede de ortak bir politika öngörülememiş, vergi ile ilgili düzenlemeler, üye ülkelerin egemen yetkileri kapsamına bırakılmıştır.4 Aslında vergi konusu, AB’de malların serbest dolaşımı ile ilgili olduğu nispette üzerinde durulan bir konudur.

Ancak, bununla birlikte, vergi politikası AB’nin hedeflediği amaçlara varmasında, özellikle dört temel özgürlük olan, malların, kişilerin, sermayenin ve hizmetlerin AB içinde serbest dolaşımına, kişilerin ve şirketlerin yerleşme hakkına etkisi olduğu

2 Ibid., s.64

3Fatih SARAÇOĞLU,”Vergilendirme Yetkisi ve Türkiye Avrupa Birliği İlişkileri”,Gazi Üniversitesi İİBF Dergisi, C.5,Sayı:3,Kış 2003,s.181

4Mircan TOKATLIOĞLU YILDIZ, Avrupa Birliğinde Maliye Politikası ve Türkiye Açısından Bir Değerlendirme, İstanbul, Alfa Basım, 1.Baskı, Mart, 2004, s.89.

(14)

durumlarda önemli bir araçtır. 5

AB vergi sistemi ele alındığında ise mevcut düzende yetkilendirme ile ilgili bazı temel problemlerin bulunduğu dikkati çekmektedir. Bunların başında; dolaylı vergilerde Topluluk kurumlarının açık yetkilendirilmesine karşılık dolaysız vergilerde bu mahiyette bir düzenlemenin bulunmaması olmuştur. AT’nin hukuk düzeni, “sui generis” bir hukuk sistemi olup, ulusal hukuka üstün (supremacy), doğrudan uygulanabilir, ulusüstü (supranational) bir hukuk düzeni olarak tanımlanır.

Topluluk lehine yapılan bu yetki devri sonucu, devredilen alanlardaki düzenlemeler anlaşma hükümleri ile topluluk kurumlarının bağlayıcı ve doğrudan uygulanır işlemleri ile yapılır, dolayısıyla hukuk yaratma ve uygulama işlevinin önemli bir kısmının Topluluk bünyesinde merkezileşmesi söz konusudur.6 Birliğin amacı zorunlu vergilerde ulusal sistemleri standart hale getirmek değil, sadece birbirleriyle ve AB kurucu antlaşmalarıyla uyumlu olmalarını sağlamaktır. AB’de vergileme esas olarak üye ülkelerin yetkisindedir. Fiilen AB‘de harcamaların alabildiğine çoğu, yine hala siyasal hesap verme sorumluluğunun alabildiğine çoğunu yüklenen üye ülkeler düzeyinde yapılır. Bunun için, bir uygulama meselesi olduğu kadar bir ilke meselesi olarak da tamamen makul bir şekilde, vergileme yetkisinin çoğu (oranların kontrolü, matrah ve uygulama kuralları) üye ülkelerin elindedir. 7 Üye ülkeler, anayasal ve idari yapılarına bağlı olarak bu yetkinin bir bölümünü merkezden yerel ve bölgesel yönetime devredebilir. Dolaysız vergilendirmede ise AB kurallarına uydukları sürece, üye ülkeler kendilerine en uygun olan vergi sistemini seçmekte serbesttirler.

5 Metin SAĞLAM, “Avrupa Birliği’nde Kurumlar Vergisinin Uyumlaştırılmasına İlişkin Düzenlemeler ve Son Öneriler”, Vergi Dünyası Dergisi, Sayı:291, Kasım, 2005,s.142.

6 Billur YALTI SOYDAN, Avrupa Birliğinde Dolaysız Vergiler, İstanbul, Beta Basım A.Ş, 1.Baskı, Kasım 2002, ss.1- 2.

7 Frans VANISTENDAEL, “Avrupa Birliği Vergilendirme Yetkisi Üzerine Bir Not”, (Çeviren: Savaş Çelik),Vergi Dünyası Dergisi, Sayı:173, Şubat ’03, ss.127-144.

(15)

”Kararların en uygun düzeyde alınması” (Yetki İkamesi - İkincil Yetki - Subsidiarite) ilkesine dayanılarak üye ülkelerin takdirine bırakılmıştır. Avrupa Toplulukları Antlaşması 5.maddesinde Topluluğun kendisine tanınan kesin yetkilerden kaynaklanmayan alanlarda, hedeflenen girişimlerin amaçlarının üye ülkeler tarafından yeterli biçimde gerçekleşemeyeceği ve hedeflenen girişimin boyut ya da etkileri nedeniyle AT düzeyinde daha iyi gerçekleşebileceği durumlarda

“Subsidiarite İlkesi”ne uygun olarak davranacağı belirtilmiştir. Buna ilaveten Topluluğun bu girişiminin antlaşmanın hedeflerine ulaşmak için gerekli olan düzeyi aşamayacağı da belirtilmiştir. 8 Bu nedenle üye ülkeler kendilerinde kalan yetkileri Topluluğun varlığına ve işlemlerine uygun olarak kullanmak zorundadır. Ayrıca, ekonomik ve parasal birlik bütünleşme hedefi çerçevesinde AT vergi politikasının, izlenmesi gereken genel ekonomi ve sosyal politikalarla uyum sorununun ortaya çıkmaması için üye ülkelerin Topluluğa daha fazla yetki devretmeleri gerekmektedir.9

Diğer bir sorun ise; gerek dolaylı vergilerde açık yetkinin, gerekse dolaysız vergilerde boşluk doldurma yoluyla edinilen yetkinin kullanımında Roma Antlaşması 94. maddeye dayalı olarak sistemin oybirliği üzerine kurulmuş olmasıdır. Nitelikli oy çokluğu uygulaması mali hükümler açısından uygulanamamaktadır.10 AB’de vergi ile ilgili tüm işlemler üye ülkelerin tümünün rızasına dayalı olarak oybirliğini gerektirmektedir. Vergilendirme alanında da bir direktifin oluşabilmesi için AB mezvuatına gore (Amsterdam Antlaşması madde 93), Komisyon tarafından

8 Haluk GÜNUĞUR, Avrupa Birliğinin Kurucu Antlaşmaları, EKO-Avrupa Ekonomik Danışma Merkezi Yayını, Ankara, 2005, s.4.

9 Nami ÇAĞAN, “Avrupa Topluluğu Vergi Politikasının Hukuki Çerçevesi”, ATAUM Yayınları, Ankara, 1988, s.14.

10 YALTI SOYDAN, op.cit., s.17.

(16)

hazırlanan tasarının, Avrupa Parlamentosu ve Ekonomik ve Sosyal Komite’ye danışıldıktan sonra Konsey tarafından oybirliği ile Kabul edilmesi gerekmektedir.11 Üye ülkelerin ve Topluluğun çoğu kez aynı yönde olmayan çıkarlarının uzlaştırılması oybirliğini sağlama zorunluluğu altında bazı sorunlara yol açacaktır.12 Örneğin, spesifik bir vergi önleminin uygulanmasında üye ülkelerin nüfusunun ezici bir çoğunluğunu temsil eden bir üye ülke çoğunluğu olmuş olsa bile, vergi konularında oybirliği kuralı ile birlikte uygulanan subsidiarite ilkesinin etkisi ile bu devletler, bir ya da iki üye ülkenin itirazları yüzünden, amaçlarını Avrupa düzeyinde uygulamaya koyamayacaklardır.13 Bu nedenlerle de 2004 ve 2007 genişleme süreçleri sonunda 27 üye ülkeli bir birlikte karar alma sürecinin eskisine gore çok daha zor olacağı ve hali hazırdaki oybirliği kuralı değişmedikçe, tam pazar bütünleşmesine ulaşmak için çalışan AB’nin Avrupa vergi mevzuatı alanında tıkanabileceği değerlendirilmektedir.

B. AVRUPA TOPLULUĞU’NDA VERGİ POLİTİKASININ HUKUKİ ÇERÇEVESİ

1. Avrupa Topluluğu Kurucu Antlaşması’nda Yer Alan Vergilendirme ile İlgili Hükümler

AB’nin vergi alanındaki düzenlemelerinin hukuki temeli ve çerçevesi Roma Antlaşması’na dayanmaktadır. Ancak, Roma Antlaşması’nın vergiye yönelik

11 Mehmet TUNÇER, “Avrupa Birliği Vergi Uyumlaştırması Politikası”, Avrupa Birliği Ortak Politikalar ve Türkiye; Ekonomik, Sosyal ve Siyasal Politikaların Uyumlaştırılması, Editörler;

Muhsin KAR, Harun ARIKAN, İstanbul, Beta Yayınları, 1.Bası, Ekim, 2003, s.293.

12 ÇAĞAN, op.cit., s.12.

13 VANISTENDAEL, op.cit., ss. 127- 144.

(17)

hükümleri, Topluluğun temel ilkeleri arasında değil, “Topluluğun Politikası” başlıklı 3.kısmında rekabet kurallarından hemen sonra ve mevzuat yakınlaştırılması ile ilgili hükümlerden önce yer almıştır. Roma Antlaşması’nı değiştirerek Avrupa’nın ekonomik ve parasal birliğe geçişini hazırlayan Maastrihct Anlaşması da vergiye yönelik bu genel yaklaşımı değiştirmemiştir. Bu bakımdan AB’de ortak bir “Avrupa Vergi Politikası”nın mevcut bulunmadığı söylenebilir.14 Ancak, Roma Antlaşması’nın 95, 96, 99 ve 100. maddeleri vergi hükümlerini içermektedir.

[Amsterdam Antlaşması’nın (Bundan sonra “antlaşma” olarak anılacaktır.) 90, 91, 93 ve 94. maddeleri]

Antlaşma madde 90: “Hiçbir üye devlet, diğer üye devletlerin ürünlerine, niteliği ne olursa olsun, benzer yerli ürünlere doğrudan ya da dolaylı olarak uygulananlardan daha yüksek iç vergileri doğrudan veya dolaylı olarak uygulayamaz. Öte yandan hiçbir üye devlet, diğer üye devletlerin ürünlerine, başka üretimleri dolaylı olarak koruyacak nitelikte iç veriler koyamaz.” demektedir. Bu madde üye ülkelerin, diğer üye ülkelerin ürünlerine yerli ürünlerin dolaylı olarak korunmasını sağlayacak nitelikte bir iç vergilendirmeye gitmelerini yasaklamaktadır.

Bu madde ile üye ülkelerin meşeini ya da üreticisini esas alarak bir ürünün, aynı nitelikteki ürünler arasında ayrımcılığa sebep olacak şekilde vergilendirilmesini yasaklamıştır.15 Aynı şekilde 91. madde hükmü de “Üye devletlerden birinin ülkesine ihraç edilen ürünler, doğrudan ya da dolaylı olarak uygulanan vergilerden daha yüksek bir vergi iadesinden yararlanamazlar.” diyerek, üye ülkelerin vergi önlemleri ile doğrudan ya da dolaylı olarak yerli ürünleri rakip yabancılara karşı

14 TOKATLIOĞLU YILDIZ, op.cit., s.89.

15 Sema ÇAPANOĞLU GENÇAY, Avrupa Birliği’nin Vergi Politikası, İktisadi Kalkınma Vakfi Yayınları, 15 Soruda 15 AB Politikası Serisi, No:3, İstanbul, Eylül, 2003, s.6.

(18)

korunmasını sağlayacak düzenlemeler yapmamaları ve ayrımcılık yapmama prensibine uymaları amaçlanmıştır.

Antlaşmanın 93. maddesi ise:” Konsey, Komisyon önerisi üzerine, Avrupa Parlamentosuna ve Ekonomik ve Sosyal Komiteye danıştıktan sonra, ortak pazarın kurulması ya da işletilmesine doğrudan etkisi olan üye devletlerin yasa, tüzük ve yönetmelik hükümlerinin yaklaştırılması için oybirliği ile yönerge çıkarır.”

denmektedir. Önceki kısımda da açıklandığı üzere vergilendirme ile ilgili düzenlemelerde nitelikli oy çokluğu yöntemini uygulanmamaktadır. 94. madde de oybirliğine dayalı olarak, Ortak Pazarın işleyişini veya kuruluşunu doğrudan etkileyen konularda Konseyin mevzuat uyumlaştırması değil de yakınlaştırmasına gidebileceği belirtilmiştir. Genel boşluk doldurmaya ilişkin bu düzenleme, dolaysız vergiler alanında Topluluk kurumlarının düzenleme yapma yetkisinin hukuki dayanağını oluşturur. 16

2. Avrupa Topluluğu Kurumlarının Vergilendirme ile İlgili Düzenlemeleri ve Yasal Bağlayıcılıkları

Roma Antlaşması’nın “Mevzuatın Yakınlaştırılması” başlığını taşıyan bölüm altında yer alan 100. maddesi (Antlaşma’nın 94.maddesi) hükmüne göre Konsey, üye devletlerin ortak pazarın kurulmasını ve işlemesini doğrudan doğruya etkileyen kanun, tüzük ve idari hükümleri birbirine yaklaştırmak için, Komisyonun önerisi üzerine direktifler çıkarır. Vergi uyumlaştırması da Konseyin çıkardığı bu

16 YALTI SOYDAN, op.cit., s.8.

(19)

direktiflerle gerçekleştirilir. Uygulanması bir veya birden fazla üye ülkede mevzuat değişikliğini gerektirecek nitelikte olan direktifler için Avrupa Parlamentosu ile Ekonomik ve Sosyal Komitenin görüşü alınır. Bu bakımdan, AB vergi politikasının saptanması ve uygulanmasında İkincil AB Hukuku belirleyici bir işleve sahiptir. Üye ülkeler, birincil hukukun yanı sıra, direktif ve tüzüklerle belirlenen AB’nin ikincil mevzuatını dahi ihlal edecek hiçbir vergi kanununu getiremezler. Roma Antlaşması’nda tüzüklerin her üye ülkede bağlayıcı (uyulması zorunlu) ve “doğrudan uygulanabilir” olduğu belirtildiğinden (189.madde), uygulanmaları bakımından üye ülkelerde ek bir yasama işlemine gerek göstermezler. Tüzüklerin kişilere mali yükümlülük yükleyen hükümleri, doğrudan uygulanabilir olmalarının yanı sıra, nitelikleri gereği aynı zamanda doğrudan etkilidirler.17 Ancak direktifler için aynı durum söz konusu değildir. Direktiflerin üye ülkelerde uygulanmaları için iç hukuk sistemlerine dönüştürülme işlemine tabi tutulmaları gerekmektedir. Bununla beraber, Avrupa Toplulukları Adalet Divanı (ATAD), bu direktiflerin ayrıntıya indikleri18 ve üye ülkelerin takdir yetkisine yer vermedikleri ölçüde “doğrudan etkili” olduğuna ve herhangi bir uyuşmazlık halinde aykırı ulusal mevzuata göre öncelikle uygulanacağına karar vermiştir. ATAD’ın 2 Numaralı Katma Değer Vergisi Direktifi hakkındaki kararına göre; üye ülkelerde yaşayan gerçek ve tüzel kişiler Topluluk direktifine aykırı olan ulusal mevzuatın kendilerine uygulanmamasını ulusal mahkemelerden talep etme hakkına sahiptirler.19 Bu düzenlemeler ışığında, AB’de vergilendirme ile ilgili düzenlemeler AB Konseyinin vergilendirme alanında çıkardığı direktiflerin yanı sıra ATAD içtihatlarına da dayandığı sonucuna

17 ÇAĞAN, op.cit., s.68.

18 Nitekim, direktiflerde ayrıntılı düzenlemelerin yer alması, üye ülkelerin şekil ve araç seçme serbestilerini azaltmayı amaçlamaktadır.

19 ÇAĞAN, op.cit., s.72.

(20)

ulaşılmaktadır. ATAD; uluslar arası bir yargı organı niteliğinde olmayıp kararları üye ülkeleri iç hukuk yönünden bağlayan uluslarüstü (supranasyonel) bir yargı organıdır.20 Vergilendirmede ayrımcılığın yasaklanmasına ilişkin Kurucu Antlaşma’nın 90. maddesinin uygulama esasları ve vergi direktiflerindeki kavramların tanımlanması ATAD’ın içtihatları ile şekillenmektedir. ATAD, doğrudan vergilendirme alanında, vergilendirmede ayrımcılık da dahil olmak üzere, her türlü ayrımcılığı yasaklayan AB Antlaşmaları’nın ilgili maddelerinin uygulanması hakkında da hüküm verir.21

II. AVRUPA TOPLULUĞU’NUN VERGİLENDİRME KONUSUNDAKİ TEMEL İLKELERİ

A. ORTAK GÜMRÜK TARİFESİNİN KABULÜ

AT’yi kuran Roma Antlaşması 1958 yılında yürürlüğe girdiğinde, öngördüğü ekonomik bütünleşme modeli gereği üye ülkeler dışında kalan ülkelerle ticari ilişkilerde Ortak Gümrük Tarifesi gerekliliğini dile getirmişti. Fonksiyonunu tamamlamasından dolayı günümüzde kaldırılan 9. ve 28. maddeler arasında, bu gerekliliğin 12 yıl içinde kademeli bir şekilde yapılması planlanmışken, üye ülkeler üstlerine düşeni daha erken bir tarihte yani 1968 yılında gerçekleştirmişlerdir. Bu çerçevede, üye ülkeler üçüncü ülkelerle yaptıkları ithalatta gelen mallardan günümüzde ortalama %3 oranı civarında bir ortak gümrük vergisi almaktadırlar. Bu oran küreselleşme ile devamlı aşağı çekilen gümrük vergisi oranları paralelinde, GATT ile yapılan görüşmeler sonucunda belirlenmektedir.

20 Ibid., s.77.

21 ÇAPANOĞLU GENÇAY, op.cit, s.7.

(21)

1968 yılında gümrük birliğine geçen AB’de 1985 yılında Komisyon bir

“Beyaz Kitap” onaylayarak Tek Pazar’ın başlatılmasına yönelik önlemler ile hala devam etmekte olan gümrük kontrollerinin ve teknik engellerin kaldırılmasının yanında, vergi sınırlarının da kaldırılmasını kararlaştırmıştır. 22

B. EŞ ETKİLİ VERGİLERİN KALDIRILMASI

Antlaşma’nın 25. maddesine göre; “İthalat ve ihracattaki gümrük vergileri ve eş etkili vergiler üye ülkeler arasında yasaklanmıştır.”23 Dolayısıyla, Gümrük Birliği çerçevesinde malların serbest dolaşımının sağlanması amacıyla karşılıklı olarak kaldırılması gereken gümrük vergileri yanında, bunlara eş etkili sayılan vergi ve resimlerin de kaldırılması gerekmektedir. Bunlar arasında en önemlilerini ithalat ve ihracatta alınan fonlarla, üretim vergisi, rıhtım vergisi ve damga resmi oluşturmaktadır.24

C. AYRIMCI VERGİLEME VE AŞIRI VERGİ İADESİ YASAĞI

Antlaşma’nın 90. maddesi gereğince: “ Hiçbir üye devlet, diğer üye devletlerin ürünlerine, niteliği ne olursa olsun, benzer yerli ürünlere doğrudan ya da dolaylı olarak uygulananlardan daha yüksek iç vergileri doğrudan veya dolaylı olarak uygulayamaz. Öte yandan hiçbir üye devlet, diğer üye devletlerin ürünlerine, başka üretimleri dolaylı olarak koruyacak nitelikte iç veriler koyamaz.”

22 Nurettin BİLİCİ, Türkiye Avrupa Birliği İlişkileri, Ankara, Seçkin Yayınları, İkinci Baskı, 2005, ss.148-149

23 GÜNUĞUR , op.cit., s.9.

24 İktisadi Kalkınma Vakfı resmi internet sitesi, http://www.ikv.org.tr/sozluk2.php?ID=1080 . erişim:17/06/2007.

(22)

Ayrıca 91. maddede de ;” Üye devletlerden birinin ülkesine ihraç edilen ürünler, doğrudan ya da dolaylı olarak uygulanan vergilerden daha yüksek bir vergi iadesinden yararlanamazlar.” ifadesine yer verilerek üye ülkelerin aşırı vergi iadesi yapması yasaklanmıştır. Bu kurallar ile kendi aralarındaki ithalatı caydırıcı ve ihracatı özendirici bazı önlemler almamaları amaçlanmaktadır.

Dolaylı vergilerin uygulanması ile ilgili olan bu yasaklar, Antlaşma’nın 92.

maddesi ile dolaysız vergileri de kapsayacak şekilde genişletilmiştir.25

D. ÇİFTE VERGİLENDİRMENİN ÖNLENMESİ

Ortak Pazar içerisinde yerine getirilen kişisel ve işletme faaliyetlerinin sınır geçişleri nedeniyle vergi sorunlarıyla ve farklı üye ülke mevzuatları yüzünden birçok vergilendirmeyle karşı karşıya kalmaları, AB kuruluş anlaşması ile de çelişen bir durum yaratmaktadır. Bu nedenle Komisyon konu ile ilgili özellikle problemlerin yasal analizlerini, ATAD kararlarını ve vergi açısından bilimsel incelemeleri içeren çeşitli çalışma belgeleri sunmuştur. Ancak, konu ile ilgili genel yaklaşım OECD modelini esas alır. Bu yaklaşım çerçevesinde çifte vergilendirme konusunda Birlik bünyesinde bağlayıcı bir uyumlaştırma direktifi yerine, üye ülkeler arasında ikili anlaşmalarla konu ile ilgili sorunların aşılması beklenmiştir.26

25 BİLİCİ , op.cit., ss.150-151.

26Mehmet YÜCE, Rahmi YÜCEL, “AB’ye Üyelik Sürecinde Vergi Politikalarının Uyumlaştırılması”, AB Yolunda Türkiye: Müzakere Sürecinin Ekonomi Politiği, Editör: DİKKAYA Mehmet, Alfa Aktüel, 2006, İstanbul, s.121. (99- 141).

(23)

Roma Antlaşması’nın 320. maddesindeki yetkiye dayanarak ülkelerin ikili anlaşmalar yoluyla çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları yoluyla gelir ve servet üzerinden alınan vergiler alanında çifte vergilendirmeyi önleme çabaları bulunmaktadır.

III. AVRUPA TOPLULUĞU’NUN VERGİ UYUMU POLİTİKASI

A. VERGİ UYUMLAŞTIRMASINI GEREKLİ KILAN NEDENLER

AB’de vergi uyumlaştırmasının amacı, bireylerin, malların, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımı içi engel teşkil eden olumsuzlukların ortadan kaldırılmasıdır.27

Avrupa Ekonomik Topluluğu kurulduğunda, başlangıçta muamele vergilerinin ve özel tüketim vergilerinin üye ülkelerarası ticareti, kurumlar vergisinin de üye ülkeler arasındaki sermaye hareketlerini engellediği düşünülmüştür. 28

Ayrıca 1 Ocak 1993 tarihinde gerçekleştirilen İç Pazar’ın en etkili şekilde işlemesi için de gerekli olan;29

 Sermayenin bir üye ülkeden diğerine sapmaya uğramadan akışının sağlanmasının,

27 SAĞLAM, op.cit, s.143.

28 YALTI SOYDAN, op.cit., s.7.

29 Ibid., s.27.

(24)

 Sınır-ötesi işlemlerde engellerin ortadan kaldırılmasının,

 Serbest rekabet ortamının sağlanmasının,

 Ekonomik verimliliğin arttırılmasının,

 Üye ülkelerin Topluluktaki gerçek ve tüzel kişilere ayrımcılık yapan yasalarının ortadan kaldırılmasının

gereği olarak da Topluluk içinde ortak, üye ülkelerde bireysel biçimde uygulanan vergilerin uyumlaştırılması, farklılıklarının giderilmesi gerekmektedir.

Gelir vergisinin sermaye ve emeğin serbest dolaşımı üzerindeki etkisine rağmen Komisyon, üye ülkelerin olumsuz tepkilerini düşünerek gelir vergisini kısa ve orta vadede uyumlaştırma programına almamıştır. Buna karşılık, kurumlar vergisindeki farklılıkların sermaye hareketlerini kesin olarak etkilediğinden Komisyon tarafından uyumlaştırma programına alınmıştır.

Vergi uyumlaştırması aşağıdaki hedefleri gerçekleştirmeye yönelik bir araç niteliğindedir.

-Gümrük vergisi uygulamasına son vererek, bu verginin dış ticareti daraltıcı etkilerini ortadan kaldırmak,

-Üretim faktörlerinin ölçek ekonomilerden yararlanarak verimli çalışmasını önleyici mali engelleri ortadan kaldırmak,

-Gümrük ve sınır kontrollerini kaldırarak üretim maliyetlerini düşürmek, -Ortak bir para birimi olarak kabul edilen Euro’yu uygulamaya koyarak ekonomik ilişkilerde etkinliği sağlamak,

(25)

-Topluluğun diğer araçlarına uygun bir vergi sistemini oluşturmak.

Dolayısıyla vergi uyumlaştırması, ekonomik ve parasal bütünleşme ile siyasal bütünleşme hedeflerine ulaşmak için Topluluğun kullanabileceği önemli bir araçtır.30

1998 ve sonrası dönemde meydana gelen gelişmeler, AB bünyesinde meydana gelen genişlemenin de etkisiyle sadece Birlik bünyesindeki düzenlemelerden daha çok uluslar arası vergi uyumlaştırma çalışmaları paralelinde bir ilerleme göstermektedir.

AB bünyesinde görülen gelişmelerin özellikle içerisinde AB ülkelerinin de yer aldığı OECD bünyesinde yaşanan ve haksız vergi rekabeti, vergi kanunlarının uyumlaştırılması, sermayenin dolaşımı ve vergilendirilmesi gibi konularında yoğunlaştığı görülmektedir.31

Uluslararası vergi politikası alanında yaşanan gelişmelerin arkasındaki en önemli neden şüphesiz dünya ticaretinde yaşanan küreselleşmedir. Küreselleşme süreci 3 ana aşamada ele alınabilir:

(1) Geleneksel ticari engellerin kaldırılması; Kotalar, ithalat ve ihracat üzerindeki vergi engelleri gibi engellerin ortadan kaldırılmasıdır.

30 TOKATLIOĞLU YILDIZ, op.cit., s.90.

31 YÜCE, YÜCEL, op.cit., s.104.

(26)

(2) Yasal düzenlemelerin azaltılması ve özelleştirme; AB bünyesinde ülke ekonomilerinin yeniden yapılandırılması ve ortak pazarın oluşturulmasını hedefler.

(3) Uluslar arası koordinasyon, uyumlaşma ve standardizasyonu amaçlar.32

B. VERGİ UYUMLAŞTIRMASININ HUKUKİ TEMELLERİ

Dolaylı Vergilerin uyumlaştırılması; Roma Antlaşması’nın 93. maddesinde yer almakta, dolaysız vergilerin uyumlaştırılması hakkında ise özel bir hüküm bulunmamakta ve tek pazarı doğrudan etkileyen hususlar çerçevesinde dolaysız vergilerin mevzuat yakınlaştırılması 94. maddeye göre yapılmaktadır.

Dolaysız vergiler alanındaki uyumlaştırma AB’nin dört temel özgürlüğüne engel oluşturmaları durumunda gereklilik arz etmektedir. Bu çerçevede ihtiyaç ortaya çıktığı zaman, Roma Anlaşması’nın 94. ve 308. maddelerinin verdiği yetki çerçevesinde uyumlaştırma yapılabilmektedir.

C. VERGİ UYUMLAŞTIRMASININ YAPILIŞI

AB’de vergi ile ilgili yaklaşım, sadece, üye ülkelerin kendilerine özgü vergi sistemlerinin ortaya çıkardığı haksız rekabet ortamlarının önlenmesi yönünde bir uyumdan ibarettir. Vergi uyumlaştırması; ortak serbest piyasanın oluşturulmasına ve

32 Johan DEPREZ, “International Tax Policy: Recent Changes and Dynamics Under Globalization”, Journal of Post Keynesian Economics, Spring, 25 (3), s.368- 72 (367- 382).

(27)

işleyişine engel olan unsurları bertaraf etmek amacıyla, üye ülkelerin vergileme alanında gereken hukuksal ve idari önlemleri gönüllü olarak ele almalarıdır. Böyle bir uyumlaştırma kavramı, vergilerin tanımı, matrahı ve oranları yönünden uyumlaştırmayı içermektedir. Üye ülkelerin AB organlarınca bu konularda alınan kararlara uyma zorunluluğu söz konusudur. 33

Vergi konusunda yapılan yasal düzenlemeler Anlaşma’nın 249. maddesinde belirlenen, tüzük, direktif, karar, tavsiye, görüş şeklinde çıkarılabilecek hukuki düzenlemelerle gerçekleştirilmektedir. Bu düzenlemeler ikincil hukuk kuralları olarak adlandırılır ve kurucu antlaşmaların uygulanmasını sağlar. Ancak bunlar arasında en çok kullanılanı direktiflerdir. Çünkü direktifler, üye ülkede doğrudan yürürlüğe girmemekte, üye ülkenin direktifin içeriğini kendi iç hukukunda yapacağı düzenleme ile aktarması mümkün olmaktadır.

33 TOKATLIOĞLU YILDIZ, op.cit., s.89.

(28)

İKİNCİ BÖLÜM

AVRUPA TOPLULUĞU’NDA KURUMLAR VERGİSİ UYUMLAŞTIRMASI

Birinci Bölümde Avrupa Birliği’nin vergilendirme politikası ve vergi uyumlaştırma çalışmalarına değinildikten sonra bu bölümde de esas olarak tez konusunu teşkil eden Kurumlar Vergisi uyumlaştırmasına yer verilecektir. Bu bölümde Avrupa Birliği’nde kurumlar vergisi uyumlaştırmasının tarihsel gelişimi ve bu amaçla yapılan düzenlemeler incelenecektir.

I. AVRUPA TOPLULUĞU’NDA KURUMLAR VERGİSİ UYUMLAŞTIRMASI İÇİN YAPILAN ÇALIŞMALAR

A. UYUMLAŞTIRMA ÇALIŞMALARININ GELİŞİMİ

1. Kurumlar Vergisinde Uyumlaştırma Gereği: AB’de ekonomik ve parasal birliğin kurulmasıyla birlikte bir ülkede faaliyet gösteren herhangi bir şirket sadece o ülke sınırları içini değil, bütün AB’yi faaliyet alanı ve Pazar olarak görmektedir. Bu gelişmeler, şirketleri yapısal bir değişime zorlamakta ve AB çapında bir yeniden yapılanmaya yöneltmektedir. Yeniden yapılanma ise şirket birleşmeleri ve satın almaları ya da yurt dışı şubelerinin oluşturulması ile sağlanmaktadır. AB şirketleri ekonomik açıdan AB’yi bir bütün olarak algılamaya yönelirken vergilendirme sisteminin aynı bütünlüğü taşımaması nedeniyle sorunlar yaşanmakta ve Tek Pazar’ın tam anlamıyla işlemesi gerçekleşememektedir. Çünkü, üye ülkeler arasında, bir ülkenin kendi ulusal vergi politikasının diğerinin faaliyet yapısı

(29)

üzerinde yayılma etkisine (spill over effect) neden olan mali dışsallıklar bulunmaktadır.34 Bu nedenle üye ülkelerin kurumlar vergisi alanında gerekli uyumlaştırma çalışmalarına başlaması zorunlu hale gelmiştir. Bu bakımdan, yeni yapılanmada kurumlar vergisinde, ekonomik depresyonların maliyetini, faiz harcamalarını ve üretim aşamasında uğranılan diğer zararları şirketlerin mahsup etmelerine izin verecek şekilde düzenlemeler yapmak gerekmektedir.35

2. Uyumlaştırma Yerine Koordinasyon Kavramı: Avrupa Birliği’nde son yıllarda vergi uyumlaştırması (harmonisation) kavramı yerine vergi koordinasyonu (coordination) kavramı kullanılmaktadır. 36

Özellikle 1996 yılında uygulanmaya başlanan yeni yaklaşım, vergi politikaları açısından zorlayıcı noktalarının tartışılmasını gerektirmiş ve bunun sonucunda da büyük çaplı vergi uyumlaştırması yerine vergi koordinasyonuna gidilmesi neticesine ulaşılmıştır. Vergi koordinasyonu; üye ülkelerin vergi uygulamalarını etkileyici nitelikteki “eylem ve önlemler” olarak tanımlanmaktadır.

Vergi koordinasyonu, vergi uyumlaştırmasına göre daha az zorlayıcı ve yaptırımları olmayan bir eylemler dizisidir.

Vergi Uyumlaştırması ise; Birlik düzeyindeki etkinlikler sonucunda sağlanan yakınlaşmadır. 37 Ancak, kanunların uyumlaştırılması ile vergi oran ve çeşitlerinin

34 Michael KEEN, “The Welfare Economics of Tax Coordination in the European Community”, The Economics of Tax Policy, ed. Michael P. Devereux, Oxford, Oxford University Press, 1996, (ss.189- 214), s.191.

35 Jack MINTZ, “The Corporation Tax”, The Economics of Tax Policy, ed. Michael P. Devereux, Oxford, Oxford University Press, 1996, (ss.137-187), s.141.

36 TOBB, Vergilemede Global Eğilimler-AB ve Türk Vergi Sistemi, Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Ankara, TOBB Genel Yayın No:359- BÖM- 59, Mayıs, 2001, s.31- 32.

(30)

uyumlaştırılması arasında fark bulunmaktadır. AB çapında yapılan vergi uyumlaştırması daha çok kanunların uyumu olarak ortaya çıkmakta, oran ve çeşit uyumlaştırması ise buna konu olmamaktadır.38

3. Uyumlaştırma Çalışmalarının Tarihsel Gelişimi: Avrupa Ekonomik Topluluğu Komisyonu 1959 yılı başlarında üye ülkelerin uzmanları ile birlikte gider vergilerini uyumlaştırma imkanlarını aramaya başlamıştır. Bunun ardından Mart 1961’de, Düsseldorf Toplantısı’nda dolaysız vergileri alanında da bu tür incelemeler yapılması eğilimi belirlenmiştir. Aşağıda AB çapında yapılan vergi uyumlaştırma çalışmalarının tarihsel gelişimi ana hatları ile verilmiştir.

(a) Neumark Raporu: 1962 yılında yayınlanan Neumark Raporu’nda kurumlar vergisi uyumlaştırması ile ilgili ilk öneriler yer almıştır. Neumark Komitesi çalışmalarını tamamlayıp Birlik içinde serbest rekabet gerçekleştirmek için üye ülkeler arasındaki gümrük sınırlarının yanı sıra vergi sınırlarının da kaldırılmasını, muamele vergisi olarak yatırımları vergi dışı bırakan tüketim tipi KDV, ilke olarak da çıkış ülkesinde vergilendirme ilkesinin kabul edilmesini önermiştir. Ayrıca yine aynı komite raporunda; dağıtılan karlara, dağıtılmayan karlardan daha düşük vergi oranı uygulayan ikili oran (split rate) sistemiyle uyumlaştırılmış bir kurumlar vergisi sistemini önermiştir. Bu raporda önerilen üç aşamalı vergi uyumlaştırma takviminde ise; birinci aşamada, tahvil ve faiz gibi temettülerin vergilendirilmesi konusu, ikinci aşamanın başlangıcında, şirket kazançları üzerinden alınan vergilerin uyumlaştırılması ve üçüncü aşamada da

37 Ibid., s.31- 32

38 Arthur DALE, Tax Harmonisation in Europe, London, London Taxation Publishing Company Limited, 1963, s.24.

(31)

şirketlerin birleşmesinde ortaya çıkan vergi engellerini ortadan kaldırmak ve

“Avrupa Boyutunda Şirketler” in oluşmasına yardımcı olmak söz konusu idi. 39

(b) Van Der Tempel Raporu: Çalışma grubu 1967 yılında dolaysız vergileri uyumlaştırma memorandumu hazırlamış, Kasım 1969’da ise Komisyon tarafından görevlendirilen Van Der Tempel, Toplulukta uygulanmakta olan sistemlere ilişkin rapor ve öneriler yayınlamıştır. Bu raporda kurumlar vergisi sistemi olarak üç ana sistem öngörülmektedir; “Klasik Sistem” yönetimi kolay ve uluslar arası sermaye hareketlerine karşı tarafsız, “Kısmi Bütünleşme Sistemi” temettüler üzerindeki stopaj oranlarının uyumlaştırılması amacına yönelik ve “Tam Bütünleştirme Sistemi” ise dağıtılmamış kurum kazançlarının vergilendirilmesinde bir ortak sistem olarak nitelendirilmişlerdir.40 Bu rapora göre; Topluluk içinde özellikle temettülere, hisse senedi, sabit faizli tahvil vb faizlere uygulanan vergi sistemlerinin uyumlaştırılmasının sağlanması ile ilgili olan klasik kurumlar vergisi sistemi savunulmuştur.

(c) Direktif Tasarıları: 1969 yılında Komisyon, uyumlaştırma konusundaki çalışmalarını somutlaştırarak Birleşme ve Ana Şirket-Yavru Şirket Direktifi için tasarıları ortaya koymuştur. 1975 yılında Komisyon % 45-55 bandı içindeki oran ile kısmi imputasyon (vergi alacağı) sistemi önerisini ortaya koymuştur. Kurumlar vergisine tabi olmayan şirketlerin sahipleri, kazancın işletmede kalıp kalmaması göz önüne alınmaksızın, artan oranlı gelir vergisine tabidirler. Kazancın yüksek olması

39 Yaşar METHİBAY, Avrupa Topluluğu’nda Vergi Uyumlaştırması ve Türk Kurumlar Vergisi, Ankara, Turhan Kitabevi, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar:4, 1996, s.92.

40 Ibid., s.98.

(32)

halinde, bu kişiler çoğunlukla, kurumlar vergisinden daha yüksek oranda vergi vermektedirler. Böylece, kurumlar vergisi oranı ile gelir vergisinin en yüksek oranı arasındaki fark ne kadar büyük olursa, bu kişiler kurumlar vergisine tabi olan şirketlere nazaran, o kadar dezavantajlı duruma düşmektedirler. Bu dengesizlik özellikle dağıtılmayan kazançlar açısından ortaya çıkmaktadır. Çünkü kurumlar vergisinin uygulandığı bir şirkette dağıtılmayan kazanç sadece kurumlar vergisine tabi tutulmakta, gelir vergisi alınması söz konusu olmamaktadır. Halbuki kurumlar vergisinin uygulanmadığı bir şirketin sahibi, kazancın büyük olması halinde yüksek oranda gelir vergisi vermektedir. İşte “Imputation System” in yararı buradadır.

Kurumlar vergisi oranı yükselmekte, böylece gelir vergisi en yüksek oranı ile kurumlar vergisi oranı arasındaki fark da azalmaktadır. Sonuçta, kurumlar vergisine tabi olmayan şirketler aleyhine işleyen bu vergi faktörü, işletme şekillerinin tercihinde belirleyici unsur olmaktan çıkmaktadır.41

Komisyon 1975 yılında ayrıca, kurumlar vergisi sistemi, matrah ve oranlar için sınırlı seviyede bir uyumlaştırma amacıyla direktif taslağı ve 1976 yılında da tahkim direktifi taslağını sunmuştur. Bu direktif taslağı daha sonradan çok taraflı anlaşmaya dönüşmüştür. Bununla beraber tüm girişimlerin sonuçsuz kalması üzerine Komisyon, 1975, 1984 ve 1985 önerilerini geri çekmiş ve 1990’da ikincilik (subsidiarity) ilkesi etrafında bütün girişimlerin üye ülkelere danışma usulü altında geliştirilmesini önermiştir. Gerçekten de üye ülkelerin isteksizliği karşısında, 1988 yılında hazırlanan kurumlar vergisi matrahlarının uyumlaştırılması öneri taslağı masaya dahi getirilmemiştir. 1990 yılının sonlarında Komisyon, Yavru Şirket ve İş

41 Ibid., s.114.

(33)

yerlerinde Doğan Zararların Sınır Ötesi Mahsubunu ve Farklı Üye Ülkelerdeki Bağlı Şirketler Arasında Gerçekleşen Faiz ve Gayri maddi Hak Bedeli Ödemelerine Uygulanan Vergileri Ortadan Kaldırmayı konu alan iki direktif önerisini daha sunmuştur. Bu öneri 1994 yılında geri çekilmiş, 1998’de yeni bir öneri halinde tekrar gündeme gelmiş ve 2003 yılında da direktif olarak kabul edilmiştir. (2003/49/EC) 42

(ç) Ruding Raporu: AT, 1992 sonrasında işletmelerin vergi alanlarının genişletilmesi, böylelikle Tek Pazar’ın ekonomik potansiyelinden büyük ölçüde yararlanmayı umduğundan kurumlar vergisinin uyumlaştırılmasının hızlandırılması gereğini duymuştur. Bu amaçla da eski Hollanda maliye bakanı Onno Ruding başkanlığında bir komite görevlendirilmiştir. Ruding Komitesi sorun ve önerileri içeren kapsamlı bir rapor hazırlamıştır. Bu raporda, üye ülkelerin birbirinden bağımsız hareketleriyle, iç pazarın işleyişini bozan uyumsuzlukların ortadan kaldırılabilmesini mümkün görmemiş ve bu amaçla AB seviyesinde davranma gerekliliğinin altını çizmiştir. Ruding Raporu, % 30-40 bandında vergi oranlarının ve kurumlar vergisi matrahının uyumlaştırılmasını önermiştir. Komitenin yayınladığı raporda, üye ülkelerin kurumlar vergisi yasaklarındaki farklılıkların iç pazarın gereksinmelerini karşılamayacağı sonucuna varılmıştır. Bununla beraber, bu rapordaki ayrıntılı ve değerli bulgu ve öneriler, sınırlı bir destek görmüş ve ilerleme sağlama konusunda başarısız olmuştur.43

42 YALTI SOYDAN, op.cit., s.21-22.

43COM (2001) 582 final

http://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/site/en/com/2001/com2001_0582en01.pdf, , s.4.

(34)

(d) Yeni Yaklaşım: 1996 yılında Komisyon vergilemede global ve daha kapsamlı yeni arayışlara girmiş, bunun bir sonucu olarak da “Yeni Yaklaşım”ı sunmuştur. Yeni Yaklaşım;

(1) Üye ülkelerin vergi gelirlerinin istikrara kavuşturulmasını, (2) Tek pazarın düzgün işleyişinin sağlanmasını,

(3) İstihdamın arttırılmasını hedeflemektedir.

Geçmiş birkaç on yıl içinde vergi uyumlaştırması üye ülkelerin ulusal egemenliklerinin kaybı anlamında değerlendirilirken, uluslararası vergi rekabeti baskısının, mali hareket alanını vergi yasalarının ulusüstü bir kurum tarafından koordine edilmesinden çok daha fazla oranda sınırlayacağı korkusu ile yeni yaklaşım ECOFIN’de kabul görmüştür.44 Yeni yaklaşımın somutlaştırılmış biçimi olan “Vergi Paketi” 1 Aralık 1997’de açıklandığında üç temel unsur içermekteydi. Bunlar;

•Şirketlerin vergilendirilmesinde Eylem Kodu (Code of Conduct for Business Taxation),

•Topluluk içinde faiz gelirlerinin asgari düzeyde vergilendirilmesi yönerge önerisi,

•Bağlı şirketler arası faiz ve gayrimaddi hak bedeli ödemelerine ilişkin yönerge önerisi.

44YALTI SOYDAN, op.cit., s.32.

(35)

Bu yönerge önerilerinden sadece Bağlı Şirketler Arası Faiz ve Gayrimaddi Hak Bedeli Ödemelerine İlişkin Yönerge hayata geçirilebilmiştir. Vergi paketinin amacı zararlı vergi rekabetinin üstesinden gelmek ve ortak pazardan sapmaların önüne geçilmesi ve aynı zamanda, emeğin artan vergilendirilmesine ilişkin eğilimleri tersine çevirerek vergi sistemlerini daha fazla istihdam sağlayan bir yapıya kavuşturmaktır.45

(e) Lizbon Stratejisi Sonrası Uyumlaştırma Çalışmaları: Konsey’in Lizbon’da Mart 2000’de yapılan toplantısında, daha önce kabul edilen

“Koordinasyon için Açık Yöntem” (Open Method of Coordination-OMC) de ele alınmıştır. Bu çerçevede Bu yeni yaklaşım ile daha önce benimsenen Eylem Kodu (COC) arasında benzerlikler olduğu görülmektedir. Özellikle ana hatlara başvuru, emsal incelemeler, zaman programı ve kötü uygulamaların tanımlanması açısından benzerlikler söz konusudur. Buna karşı Eylem Kodu’nun politik mantığı, Açık Yöntem’in sosyal öğrenme ve katılımcı yönetim amaçlarıyla örtüşmemektedir.46

Komisyon 23 Mayıs 2001’de, AB’nin gelecekteki vergi politikası için global bir strateji ortaya koymuştur. Bu strateji, birliğin vergi politikasının, Avrupa Konseyi’nin Lizbon zirvesinde aldığı, Birlik ekonomisini 2010 yılına kadar dünyanın en rekabetçi ekonomisi haline getirme kararını hayata geçirmek gibi daha gerçekçi politik amaçlara dayanması gerektiğine işaret etmektedir. Komisyon, vergilemeye

45 Batuhan L.BOZKURT, “Avrupa Birliği’nde Kurumlar Vergisi”, Maliye Dergisi, Sayı:150, Ocak- Haziran, 2006, ss.90-106, s.104.

46 M. Claudio RADAELLI , “The Code of Conduct Against Harmful Tax Competition”, Public Administration, 2004, 81(3), ss.513-533, s.513.

(36)

ilişkin benimsediği bu yeni yaklaşımda, tüm dikkatini iç piyasada faaliyette bulunan kişi ve işletmelerin karşılaştığı vergi sorunlarına yöneltmektedir.47

(f) COM (2001) 582 Sayılı Genelge: Önceki çalışmalar çerçevesinde 23 Ekim 2001 tarihinde “Vergi Engelleri Olmayan Bir İç Pazar’a Doğru – Şirketlerin AB Çapındaki Faaliyetleri için Konsolide Kurumlar Vergisi Matrahı Sağlayan Strateji” başlıklı ve COM(2001) 582 sayılı genelge Komisyon tarafından kabul edilmiştir.48

Komisyon, Mart 2000 tarihinde kabul edilen Lizbon Stratejisine uygun olarak AB’yi dünyanın en rekabet edilebilir ve dinamik bilgi temelli ekonomisi haline getirme kararını yinelemiştir. Vergilendirme Komiseri Firts Bolkestein da bir konuşmasında bu çabayı destekleyerek; Birliğin kurumlar vergisi politikasının, 2010 yılı itibariyle AB’yi dünyanın en rekabet edilebilir ekonomisi yapma amacını desteklemesi gerektiğini belirtmiştir. 49 Komisyon ayrıca, AB bünyesindeki kurumlar vergisi rejiminin devam eden küreselleşme ve ekonomik entegrasyon trendine uygun olmadığını ve uygulanan oranlardan ulusal hükümetlerin sorumlu olduğunu, AB’nin bu konu ile ilgili rolünün sınır geçiş faaliyetlerindeki vergi engellerinin kaldırılması olduğunu kabul etmiştir.50 Bu genelgede, İç Pazar’da konsolide kurumlar vergisinin sahip olması gereken özelliklere, AB’ye üye ülkelerde uygulanan kurumlar vergisi oranlarındaki farklılıkların neden olduğu olumsuz etkilere, mevcut direktifler ve

47TOKATLIOĞLU YILDIZ, op.cit., s.89.

48 Avrupa Komisyonu Resmi Sitesi,

http://ec.europa.eu/prelex/detail_dossier_real.cfm?CL=en&DosId=168921, (05/09/2007).

49IP/01/1468, 23.10.2001, Brussels,

http://europa.eu/rapid/pressReleasesAction.do?reference=IP/01/1468&format=HTML&aged=1&lang uage=en&guiLanguage=en, , (10/05/2006).

50 Elizabeth DE BONY, “Corporate Taxes:Slow Ahead Towards Harmonisation”, EIU European Policy Analyst, March, 2003, ss.76-85, s.80-81.

(37)

diğer düzenlemelerde yapılması gerekli değişikliklere, kurulmaya çalışılan “Avrupa Şirket Tüzüğü” çalışmalarına, “İki Boyutlu” yeni stratejinin özelliklerine ve oluşturulma çalışmaları devam eden “Ortak Konsolide Vergi Matrahı (Common Consolidated Tax Base-CCTB) ile ilgili konulara yer verilmiştir.51

Genelgede bahsedilen “İki Boyutlu” stratejinin ilk boyutu; ekonomik ajanların, İç Pazarın tüm imkanlarından yararlanmaları önünde vergi düzenlemelerinin hala bir engel yaratmakta olması, ikincisi ise; küreselleşme ile beraber genel ekonomik çerçevede son yıllarda e-ticaret ve şirketlerin sınır-ötesi birleşmeler ve diğer yapılanmalar sonucu evrenselleşmesi gibi önemli değişimlerle karşı karşıya bulunmaktır. Bu nedenle de şirketlerin AB çapındaki faaliyetleri için konsolide bir kurumlar vergisi matrahı ihtiyacı kaçınılmaz olmuştur.

Genelgeye göre, Avrupa Birliği’nde bugün AB çapında faaliyette bulunan işletmelerin kurumlar vergisi sistemlerinde karşılaştıkları güçlüklere kesin bir çözüm ancak konsolide kurumlar vergisi matrahı ile bulunabilecektir. Bu düzenleme ile AB içinde uluslar arası ve sınır-ötesi faaliyetlerde bulunan şirketler gelecekte kendilerine bağlı olan tüm grupların gelirlerini belirli kurallar bütününe bağlı kalarak hesaplayacaklar ve vergileri için konsolide tek bir hesap oluşturabileceklerdir. Ayrıca genelgede, bu görüşün üye ülkelerin kurumlar vergisi koyma yetkilerini ellerinden almadığına da dikkat çekilmiştir.52

51 Avrupa Komisyonu Resmi Sitesi,

http://ec.europa.eu/prelex/detail_dossier_real.cfm?CL=en&DosId=168921, (05/09/2006).

52 Avrupa Komisyonu Resmi Sitesi,

http://ec.europa.eu/prelex/detail_dossier_real.cfm?CL=en&DosId=168921, (05/09/2006).

(38)

Komisyon daha sonra 24 Kasım 2003 tarihinde “Kurumlar Vergisi Engellerinin Bulunmadığı bir İç Pazar; Başarılar, Devam Eden Çalışmalar, Kalan Zorluklar” başlıklı ve COM(2003)726 sayılı yeni bir genelge sunmuştur.

2004 yılının Eylül ayında toplanan ECOFIN tarafından verilen karar doğrultusunda, “Ortak Konsolide Vergi Matrahı” uyumlaştırma çalışmalarını yürütmesi amacıyla bir çalışma grubu kurulmuştur. (Common Consolidated Tax Base Working Group-CCTBWG) Bu grubun temel amaçları;53

 AB içinde işlem yapan şirketler için Konsolide Vergi Matrahının belirlenmesini teknik perspektiften incelemek/gözden geçirmek.

 Temel vergi prensiplerini tartışmak,

 Ortak konsolide vergi matrahının temel yapısal unsurlarını tartışmak,

 Konsolide vergi matrahının üye ülkeler arasında paylaşımı gibi diğer teknik ayrıntıları tartışmak

olarak sayılmıştır.

(g) COM (2005) 702 Sayılı Genelge: Komisyon, 2005 yılı Aralık ayında ise

“İç Pazar’daki Küçük ve Orta Boy İşletmelerin Karşılaştıkları Kurumlar Vergisi Engelleri- Olası Home State Taxation Pilot Uygulama Taslağı” [COM(2005) 702]

başlıklı bir genelgeyi kabul etmiştir. Avrupa Birliği’nin konsolide kurumlar vergisi matrahı çalışmalarında küçük ve orta boy işletmelere olan muhtemel etkiler ön planda tutulmakta ve izlenmektedir. Bu genelge, projenin tüm detaylarını içermekte ve üye ülkeleri bu projeyi göz önünde bulundurmaları konusunda teşvik etmektedir.

53 Avrupa Komisyonu Resmi Sitesi, Gümrük ve Vergilendirme Genel Müdürlüğü,

http://ec.europa.eu/taxation_customs/taxation/company_tax/common_tax_base/index_en.htm, (10/02/2007).

(39)

(h) COM (2006) 157 Sayılı Genelge: Komisyon 5 Nisan 2006 tarihinde bir genelge [COM(2006) 157] daha kabul etmiştir.54 Bu genelge, “Topluluk Lizbon Programı’nın Uygulanması: Konsolide Vergi Matrahına Doğru Gelecek Adımlar ve Bugüne Kadar Olan Gelişmeler” adını taşımaktadır. Genelgede; konsolide kurumlar vergisinin getireceği avantajlara yer verilmiştir. Bu avantajlar şunlardır:

İç Pazar’da faaliyet gösteren şirketlerin maliyetlerini azaltmak,

Var olan transfer fiyatlaması problemlerini çözmek,

Kar ve kayıpların konsolidasyonunu sağlamak,

Bir çok uluslar arası yeniden yapılanma işleminin basitleştirilmesi,

 Uluslar arası vergilendirmede (kişisel vergi alanına girmeden) hem klasik hem de muafiyete dayalı yaklaşımların bir arada yer almasından kaynaklanan bazı karışıklıkları azaltmak,

Çifte vergilendirme durumlarından kaçınmak,

Pek çok ayrımcı durum ve kısıtlamaları kaldırmak.

Ayrıca konsolide vergi matrahının kurumlar vergisi sistemlerinde şeffaflık, kolaylık, etkililik, verimlilik sağlayacağı ve ulusal sistemler arasındaki farklılıkları ortadan kaldıracağı öngörülmüştür.

Genelgede, Lizbon hedefleri doğrultusunda ve 2004 yılında Konsolide Vergi Matrahı Çalışma Grubu’nun kurulması ile birlikte çalışmaya yön verici hedefler şu şekilde belirtilmiştir.

54 COM(2006) 157, http://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/site/en/com/2006/com2006_0157en01.pdf, (10/02/2007).

(40)

İç Pazar’ın düzgün ve verimli işlemesini engelleyen kurumlar vergisi engellerini ortadan kaldıracak yolları bulmak,

Şirketlerin ve vergi idarelerinin üzerindeki idari yükleri ortadan kaldırmak ve basit ve şeffaf kurallar koymak,

Avrupa şirketlerinin uluslar arası rekabet edebilirliklerini artıracak ve 21’inci yüzyılın ekonomik gerekliliklerini karşılayacak Konsolide Kurumlar Vergisi Matrahının olası ilke ve esaslarını tanımlamak,

Özellikle vergi kaçırma ve vergiden kaçınma kapsamında yapılacak kısmalarla üye ülkelerin kendi yasal finansal karlarını koruyabilecekleri garantisini vermek.

Genelgede ayrıca, Eylül 2004’te resmi olmayan ECOFIN toplantısında sunulan belgede yeni konsolide vergi matrahı çalışmasının taşıması gereken özelliklerine değinilmiştir.55 Bu özellikler şu şekilde sıralanabilir:

 Mevcut vergilendirme düzeyini değiştirmemek

amaçlanmaktadır.

 Tüm üye ülkelerin bu sürece dahil edilmeleri teşvik edilmelidir.

 Uluslar arası Muhasebe Standartları ve Uluslar arası Finansal Raporlama Standartları (IAS/IFRS) matrahı belirlemede bir araç olarak kullanılmalıdır.

55 Ibid., s.4.

(41)

 Çalışma, kurulmuş olan vergilendirme prensipleri rehberliğinde ve Lizbon hedeflerini yansıtacak şekilde yürütülmelidir.

Eğer yeni matrah, bazı üye ülkelerin mevcut vergi matrahlarından daha geniş ya da dar olursa; mevcut bu vergileme düzeyi, kendi vergi oranlarını düzenleyen üye ülkelerce sürdürülebilecektir.

Genelgede, Konsolide Vergi Matrahı Çalışma Grubu ile ilgili işleyişe ve yapısal özelliklere de yer verilmiştir. Buna göre; çalışma grubu üç ayda bir Avrupa Komisyonu Vergilendirme ve Gümrük Birliği Genel Müdürlüğü’nden bir yetkilinin başkanlığında toplanmakta ve temelde üye ülke yönetimlerinden uzmanlardan oluşmakta ancak geçici olarak iş ve akademik çevrelerden de uzmanlar gruba katılmaktadır.56 Grup, ilki 23 Kasım 2004’te ve sonuncusu da 13 Mart 2007’de olmak üzere 10 kez toplanmıştır. Onbirinci toplantının da Eylül 2007’de yapılması planlanmaktadır.57 Grubun çalışmalarında dört tane temel tartışma konusu belirlenmiş ve bu konuları araştıran dört alt grup oluşturulmuştur. Belirlenen çalışma alanları:

Varlıklar ve değer kayıpları,

Rezervler, karşılıklar ve yükümlülükler,

Vergilendirilebilir gelir,

Konsolide Vergi Matrahına ilişkin uluslararası görüşler.

56 Ibid., s.5.

57 Avrupa Komisyonu Resmi Sitesi, Gümrük ve Vergilendirme Genel Müdürlüğü,

http://ec.europa.eu/taxation_customs/taxation/company_tax/common_tax_base/index_en.htm, (10/02/2007).

Referanslar

Benzer Belgeler

11 BAŞAK EYLÜL ALTER İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Yetersiz ÖSYM Puanı. 12 SELİN GÜNEŞ İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Yetersiz

6. Derneğin, gerek kamu kuruluşları, gerekse ulusal ve uluslararası kuruluşlara yaptığı işbirliği ve anlaşmalarda, Yönetim Kurulu kararları

Yine oyun, çocukların sosyal uyum, zeka ve becerisini geliştiren, belirli bir yer ve zaman içerisinde, kendine özgü kurallarla yapılan, sadece1. eğlenme yolu ile

Okul birincileri, genel kontenjan (öncelikle) ve okul birincisi kontenjanı göz önünde tutularak merkezî yerleştirme ile yerleştirme puanlarının yeterli olduğu en üst

Meslek, kişilerin belli bir eğitimle edindikleri ve hayatlarını kazanmak için sürdürdükleri düzenli ve kurallı faaliyetler bütünü olarak.. tanımlanabilir. Meslek

Yusuf’un kursu vardı ve Nil eve yalnız gitti eve vardığında çok şaşırdı çünkü pati onu görür görmez yanına geldi ama şaşırdığı şey bu değildi,

lhaleyi alan firma cihazın teslimi sırasında cihaz için orijinal kullanım, bakım, onarlm Ve teknik servisi için gerekli dökümanlardan herbir cihaz için birer

Özetle bu e-kitapta, modelleme, sorgulamaya dayalı eğitim, 5E öğrenme modeli ile hazırlanan ders planları ve bilgi işlemsel düşünmenin ana