• Sonuç bulunamadı

III. TÜRK KURUMLAR VERGİSİ SİSTEMİ

A. KURUMLAR VERGİSİNİN TÜRK VERGİ SİSTEMİ

büyüklüğünün yetersizliği, muhasebe ve kayıt düzeninin eksikliği, düşük gelir ve eğitim düzeyi nedenleri ile kurumlar vergisi bu dönemde mali amaçlara ulaşmakta bir araç görevi görememiştir. 1960-1980 yılları arasındaki dönemde ise Türkiye’nin planlı kalkınmaya da geçmesi sonucu yapılan vergi reformları ile birlikte kurumlar vergisine yeni unsurlar eklenmiştir. Bunlar; vergi teşvik önlemleri içerisinde yer alan yatırım indirimi128, azalan bakiyeler yönteminde amortisman ayrılması129, zararların nakli ve vergi uzlaşması gibi yeniliklerdir. 24 Ocak Ekonomik Kararlarının alındığı, ardından da siyasi anlamda bir darbenin yaşandığı 1980 sonrası dönemde, genel anlamda Türk vergi sisteminde kurumlar vergisi ile ilgili gerekli düzenlemeler ve iyileştirmeler yapılmıştır. Gerek oranında gerekse uygulama şeklinde yapılan değişikliklerle bu dönemde çağdaş bir kurumlar vergisi sistemi oluşturulmuştur.

1990’lı yılarda kurumlar vergisi ile ilgili çalışmalar devam etmiştir. 1980’li yıllarda

%50 ile %40 arasında uygulanan oran, 26 Aralık 1993 tarih ve 3946 sayılı kanun ile getirilen “vergi alacağı” sistemine paralel olarak %25’lere indirilmiş, ayrıca asgari bir vergi tabanı uygulaması da getirilmiştir. Buna göre; bu oranın kullanılması suretiyle hesaplanan kurumlar vergisinin, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancının %20’sinden az olamayacaktır. 1993 yılındaki değişikliklerle birlikte, daha önce uygulanmakta olan çoğu kurumlar vergisi istisnası da mükelleflerden elde edilen vergi gelirlerini artırmak amacıyla kaldırılmıştır. 130 Aynı yıl ayrıca 1965 yılından bu yana çoğu Avrupa ülkesinde uygulanan, Türkiye’de de

128 Yatırım İndirimi; geliri bilanço esasında tespit edilen mükellefler için öngörülen ve matrahı azaltıcı etkisi olan bir vergi avantajıdır.1963 yılında kabul edilmiş, 2006 yılında ise yürürlükten kaldırılmıştır.

Daha ayrıntılı bilgi için bknz. BİLİCİ Nurettin, Vergi Hukuku, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 16. Baskı, 2007, s.160.

129 Vergi Usul Kanunu, md.315,”Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerden dileyenler, amortismana tabi iktisadi değerlerini, azalan bakiyeler üzerinden amortisman usulü ile yok edebilirler.

Bu usulün tatbikinde; her yıl, üzerinden amortisman hesaplanacak değer, evvelce ayrılmış olan amortismanlar toplamının tenzili suretiyle tespit olunur.”

130 METHİBAY , op.cit., s.328-337.

1980 yılında uygulamasına başlanan ancak 1986’da son verilen “vergi alacağı” esası 1.1.1995 tarihinden itibaren tekrar uygulanmaya başlanmıştır. Bu sistem ile dağıtılan kurum kazançları gelir vergisine tabi olacağından gerek verginin mali fonksiyonunun arttırılması gerekse vergi ödeme gücü ilkesinin hakim kılınması ile bu sistemin uygulandığı Avrupa ülkeleri ile uyum tekrar sağlanmıştır. Bununla beraber, kanunda yer alan istisnaların pek çoğunun kaldırılmasına paralel olarak asgari kurumlar vergisi uygulaması ise tamamen kaldırılmıştır.131

Uzun süredir üzerinde uğraşılan, AB’deki kurumlar vergisi uyum çalışmaları dikkate alınarak yeni baştan hazırlanan ve bu konuya atıfta bulunan pek çok maddeye yer vererek 21 Haziran 2006 tarihinde 26205 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5520 Sayılı yeni KVK’nın 36’ıncı maddesi ile 5422 sayılı KVK’yı, yürürlükten kaldırılmış ve kurumlar vergisi alanında pek çok yenilik getirmiştir. Bu yeniliklerden en önemlisi ise kurumlar vergisi oranının 01.01.2006 tarihinden geçerli olmak üzere %30’dan %20’ye indirilmesidir.132 Böylece, Tablo-1‘e bakıldığında; Türkiye’de 2006 yılından itibaren AB’ye 2004 yılında yeni üye olan çoğu ülke ( Bulgaristan, Romanya, Letonya, Litvanya, Kıbrıs, Polonya, Slovakya ve Macaristan) ve İrlanda dışındaki AB üyesi ülkelerde uygulanan kurumlar vergisi oranından daha düşük bir oran uygulanmaya başlandığı görülmektedir. Bu durumda, kurumlar vergisi oranının sermaye ve yatırımları çekme potansiyeli düşünüldüğünde, Türkiye’nin Avrupa’daki rekabet gücünün artmasına katkıda bulunacaktır. Ayrıca, Türkiye’deki kurumlar vergisi oranlarını, kurumlar

131 Şükrü KIZILOT, Cem KILIÇ, Okan MÜDERRİSOĞLU, AB Yolunda Mali Dünyamız, Ankara, TİSK Yayınları, 2.Baskı, Temmuz, 2006, ss.40-41.

132 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/mevzuat/metinx.asp?

mevzuatkod=1.5.5520&sourceXmlSearch=, (24/03/2007).

vergisi gelirinin toplam vergi gelirlerindeki payı arasında bir bağ kurarak yorumlayacak olursak özellikle son yıllarda düşüş eğiliminde olan kurumlar vergisi oranının azaltılmasının vergi gelirlerinde bir azalmaya yol açmadığı, zaten kurumlar vergisi payının toplam içinde çok önemli bir yere sahip olmadığından etki derecesinin de az olduğu söylenebilir.

Tablo-1: AB’ye Üye Ülkelerde ve Türkiye’de 2006 Yılında Uygulanan Kurumlar Vergisi Oranları (%)

Fransa 34 Almanya 38

İtalya 33 Yunanistan 29

Çek Cumhuriyeti 24 Polonya 19

Slovakya 19 Macaristan 16

Belçika 33 İngiltere 30

Danimarka 28 İrlanda 12,5

İspanya 35 Lüksemburg 22

Hollanda 25,5 Avusturya 25

Portekiz 25 Finlandiya 26

Malta 35 Kıbrıs 10

Slovenya 25 Estonya 23

Letonya 15 Litvanya 13

Bulgaristan 15 Romanya 16

Türkiye 20 İsveç 28

Kaynak:OECD Vergi İstatistikleri, Tablo II.1, http://www.oecd.org/document/

60/0,3343,en_2825_495698_1942460_1_1_1_1,00.html, (30/05/2007). KPMG’s Corporate Tax RateSurvey,http://www.kpmg.co.nz/download/102964/110012/KPMG's%20Corporate%20Tax%20R ate%20Survey%202006.pdf

Aşağıdaki tabloda (Tablo-2) Türkiye, OECD ve AB’de kurum kazançları üzerinden alınan vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payları gösterilmiştir. Buna göre; kurumlar vergisinin toplam vergi gelirleri içinde en ağırlıkta olduğu dönemin Türkiye için sermaye hareketlerinin serbestleşmesinin hız kazandığı 1985 yılına denk geldiği görülmektedir. Ancak daha sonraki yıllarda ağırlığını kaybettiği gözlemlenmektedir. Dolayısı ile ilk serbestleşme hareketlerinin kurumlar vergisini daha popüler kıldığı söylenebilir. OECD ve AB’ye baktığımızda ise rakamların genel olarak istikrarını koruduğu görülmektedir. Ayrıca bu rakamlar Türkiye’deki durum ile de uyumludur. Mevcut uyum, kurum gelirlerinden alınan vergilerin toplam içindeki payının karşılaştırılan tüm birimlerde az olduğudur. Tablo-3‘e bakılacak olursa; OECD ve AB’de gelir ve karlar üzerinden alınan vergilerin toplamda daha fazla pay sahibi olduğu görülmektedir. Ancak burada Türkiye uyumu bozmakta ve gelir vergisi paylarında da düşük bir oran sergilemektedir. Bu durumun nedeni olarak daha sonra da değinilecek olan Türkiye’deki toplam vergi içindeki dolaylı-dolaysız vergi ayrımının eşitsizliğinden kaynaklanmaktadır. Sonuç olarak; hem Türkiye’de hem de OECD ve AB’de kurumlar vergisinin, diğer vergilere göre toplam vergiler içindeki payının az ve oranların birbirlerine yakın olduğu gözlemlenmektedir.

Tablo-2:Kurum Gelirleri Üzerinden Alınan Vergilerin Toplam Vergi İçindeki Payı (%) 1980 1985 1990 1995 2000 2003 2004 Türkiye 4,1 9,5 6,7 6,7 7,3 8,0 7,3 OECD Toplam 7,6 8,0 8,0 8,1 10,1 9,3 9,6 OECD Avrupa 5,9 7,0 6,7 6,9 9,2 8,4 8,6 AB-15 Ortalama 5,8 6,4 6,7 6,8 9,3 8,1 8,2

Kaynak: T.C Gelir İdaresi Başkanlığı, http://www.gib.gov.tr/fileadmin/ HTML/VI/OECD10.htm,

(23.05.2007) ve OECD in Figures 2007,

http://oberon.sourceoecd.org/vl=1745719/cl=29/nw=1/rpsv/figures_2007/en/page27.htm (AB-15:

Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Almanya, Fransa, İtalya, Avusturya, Finlandiya, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsveç, Portekiz, Yunanistan, Danimarka)

Tablo-3: Gelir ve Karlar Üzerinden Alınan Vergilerin GSYİH’ya Oranı

(%) 1980 1985 1990 1995 2000 2001 2002 2003 2004 Türkiye 9,3 5,7 6,7 6,4 9,5 10,1 7,7 7,8 6,9 OECD Ortalama 12,2 13,1 13,5 13,4 14,6 14,2 13,7 13,4 13,4 AB-15 Ortalama 12,1 12,4 13,0 12,5 13,5 13,2 12,7 12,4 12,5 Kaynak: OECD Factbook 2007: Economic, Environmental and Social Statistics – ISBNa92-64-02946- Xa-a©aOECDa2007, http://stats.oecd.org/wbos/viewhtml.aspx?

queryname=334&querytype=view&lang=en, (23.05.2007).

B. TÜRK KURUMLAR VERGİSİNİN AVRUPA TOPLULUĞU