• Sonuç bulunamadı

Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi (Tarih 11)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi (Tarih 11)"

Copied!
77
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1. TÜRKLERDE DEVLET TEŞKILATI A) İLK TÜRK DEVLETLERINDE DEVLET TEŞKILATI

1.1. İlk Türk Devletlerinde Yönetim Anlayışı 1.2. İlk Türk Devletlerinin Teşkilat Yapısı B) İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE DEVLET TEŞKILATI

1.3. İlk Türk İslam Devletlerinde Yönetim Anlayışı 1.4. İlk Türk İslam Devletleri ile İlk Türk Devletleri Yönetim Anlayışı

1.5. İlk Türk İslam Devletleri ile İslam Öncesi Türk Devletlerinin Teşkilat Yapısı

C) OSMANLI DEVLET TEŞKILATI 1.6. Osmanlı Devleti’nde Yönetim Anlayışı

1.7. Osmanlı Devleti ile İlk Türk İslam Devletlerinin Yönetim Anlayışı

1.8. Osmanlı Devleti Teşkilat Yapısı

1.9. Osmanlı Devleti ile İlk Türk İslam Devletlerinin Teşkilat Yapısı

Ç) CUMHURİYET DÖNEMİ DEVLET TEŞKİLATI

1.10. Yeni Türk Devletinin Yönetim Anlayışı 1.11. Cumhuriyet Dönemi Devlet Teşkilatı 2. TÜRKLERDE TOPLUM

A) İLK TÜRK DEVLETLERİNDE TOPLUM 2.1. İlk Türk Devletlerinde Toplumsal Yapının Özellikleri

B) İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE TOPLUM

2.2. İlk Türk İslam Devletlerinde Toplumsal Yapının Özellikleri

C) OSMANLI DEVLETİ’NDE TOPLUM 2.3. Osmanlı Devleti’ndeki Toplumsal Yapı 2.4. Tanzimat Sonrası Osmanlı Toplumu D) MEŞRUTİYET VE CUMHURİYET DÖNEMLERİNDE TOPLUM

2.5. Meşrutiyet ve Cumhuriyet Dönemi’nde Toplumsal Yapıdaki Değişim

3. TÜRKLERDE HUKUK

A) İLK TÜRK DEVLETLERİNDE HUKUK 3.1. İlk Türk Devletlerinde Hukuki Yapı B) İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE HUKUK

3.2. İslamiyet Öncesi ve Sonrası Dönemde Türklerde Hukuk

C) OSMANLI DEVLETİ’NDE HUKUK 3.3. Osmanlı Devleti’nde Klasik Dönem Hukuk Sistemi

3.4. Tanzimat ve Meşrutiyet Dönemlerinde Hukuk 3.5. Tanzimat ve Meşrutiyet Dönemlerinde Vatandaşlık Hakları

Ç) CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE HUKUK 3.6. Cumhuriyet Dönemi’nde Hukuk Anlayışı 4. TÜRKLERDE EKONOMİ

A) İLK TÜRK DEVLETLERİNDE EKONOMİ 4.1. İlk Türk Devletlerinde Ekonomik Yapı

B) TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE EKONOMİ 4.2. İlk Türk İslam Devletlerinde Ekonomik Yapı C) OSMANLI DEVLETİ’NDE EKONOMİ 4.3. Osmanlı Devleti’nin Klasik Dönem Ekonomik Yapısı

4.4. XVII. yüzyıl Sonrası Osmanlı Devlet Ekonomisi Ç) CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE EKONOMİ 4.5. Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Ekonomik Anlayış 5. TÜRKLERDE EĞİTİM VE BİLİM

A) İLK TÜRK DEVLETLERİNDE EĞİTİM VE BİLİM

5.1. İlk Türklerdeki Eğitimin Özellikleri B) İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE EĞİTİM VE BİLİM

5.2. İlk Türk İslam Devletlerinde Eğitim ve Bilim Faaliyetleri

C) OSMANLI DEVLETİ’NDE EĞİTİM VE BİLİM

5.3. Tanzimat Öncesi Osmanlı Devleti’ndeki Eğitim ve Bilim

5.4. Tanzimat Sonrası Osmanlı Eğitim Sistemi Ç) CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE EĞİTİM VE BİLİM

5.5. Cumhuriyet Dönemi’nde Eğitim ve Bilim Alanındaki Gelişmeler

6. TÜRKLERDE SANAT

A) İLK TÜRK DEVLETLERİNDE SANAT 6.1. İlk Türk Devletlerinde Yaşam Biçiminin Sanata Etkisi

B) İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE SANAT

6.2. İslamiyet’in İlk Türk İslam Devletlerinde Sanata Etkisi

C) OSMANLI DEVLETİ’NDE SANAT 6.3. Osmanlı Sanatının Özgün Özellikleri Ç) CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE SANAT 6.4. Cumhuriyet Dönemi Sanat Anlayışı 6.5. Kültürel Mirasın Korunması 7. TÜRKLERDE SPOR

A) İLK TÜRK DEVLETLERİNDE SPOR 7.1. İlk Türk Devletlerinde Spor Faaliyetleri B) TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE SPOR 7.2. İlk Türk İslam Devletlerinde Sporun Toplumsal Hayattaki Yeri

C) OSMANLI DÖNEMİ’NDE SPOR 7.3. Osmanlı Devleti’nde Sporun Toplumsal Hayattaki Yeri

Ç) CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE SPOR 7.4. Sporun Önemi

(2)

ÜNİTE 1

TÜRKLERDE DEVLET TEŞKİLATI

A. İlk Türk devletlerinde devlet teşkilatı B. Türk-İslam devletlerinde devlet teşkilatı C. Klasik dönem Osmanlı devlet teşkilatı D. Tanzimat dönemi Osmanlı devlet teşkilatı E. Meşrutiyet dönemi Osmanlı devlet teşkilatı F. Cumhuriyet dönemi devlet teşkilatında gelişmeler

A) İLK TÜRK DEVLETLERİNDE DEVLET TEŞKİLÂTI

1.1. İlk Türk Devletlerinde Yönetim Anlayışı

Devlet Teşkilâtı İlk Türk Devletleri’nde devlet il (el) kelimesi ile ifade ediliyordu.

İl (el) kelimesi aynı zamanda barış manasına da gelmekteydi.

Devleti yöneten hükümdar yönetme yetkisini Gök Tanrı dan alır ve hükümdar yaptığı tüm işlerden de Gök Tanrı’ya karşı sorumludur.( Kut Anlayışı)

Hükümdar devleti keyfi yönetemez, hükümdarın yetkilerini Töre ve Gök Tanrı inancı kısıtlardı.

Türkler Devlete baba, Vatana (ülke) ana demişlerdir.

Türk Cihan Hâkimiyeti Anlayışı: Türklerin dünyayı yönetme ve dünyaya hâkim olma fikridir.

 Türklerde devlet dört unsurdan meydana geliyordu: Bağımsızlık (Oksızlık), Halk (Millet), Ülke (Ulus- Vatan-Toprak), Teşkilatlanma.

a) Bağımsızlık: (Oksızlık)

 Türklerde bağımsızlık candan ve maldan daha değerlidir.

 Türkler için üzerinde hür yaşadıkları toprak gerçek vatandır.

 Türklerin sahip olduğu atlı göçebe yaşam tarzı, onların özgürlüklerine düşkün olmalarını ve bağımsızlığın milli bir karakter olmasını sağlamıştır.

b) Halk (Millet):

 Türklerde halk sınıflara ayrılmamıştır.

Kişilerin ekonomik ve sosyal hakları bulunmaktaydı.

“Halk devlet için değil; Devlet halk içindir.” anlayışı hâkimdir.

 Millet, devleti yaşatan ve kağanı başarılı kılan ana unsurdur.

 Kağan da milletin haklarını korumak zorundaydı.

c) Ülke (Ulus- Vatan-Toprak):

 Ülke, bağımsız bir devletin yetkilerini özgürce kullanabileceği coğrafi mekândır.

Türkler, ülke sınırlarına yaka diyorlardı.

Türkler, özgür olarak yaşadıkları ve egemenlik haklarını tam olarak kullandıkları topraklara yurt, ülke, ulus adını vermişlerdir.

d) Teşkilatlanma:

 Tarihte birçok ülkeye hâkim olan Türklerde teşkilatlanma önemliydi.

 Bozkır yaşamının etkisi Türklerin kolay teşkilatlanmasını sağlamıştır.

 Türkler teşkilatlanma, devlet kurma becerileri yüksek bir millettir.

Tarih boyunca hiçbir zaman devletsiz kalmamışlardır. Devleti oluşturan boylar, güçlü bir siyasi birlik sağlayarak devleti yaşatmışlardır.

 Tarih boyunca Türklerin güçlü devletler kurmaları güçlü orduları sayesinde mümkün olmuştur.

Türkler Hazarlar hariç ücretli asker bulundurmamıştır.

Türklerde Ordu

 Türklerin tarih boyunca birçok büyük devlet kurmalarının temel etkenlerinden birisi güçlü ordulara sahip olmalarıdır.

 Bozkır göçebe hayatının zorlukları Türklerin mücadeleci ve disiplinli bir yapıya sahip olmalarına neden olmuştur.

(3)

Türk Ordusunun genel özellikleri şunlardır.

 Türk ordusunda ücretli askerlik yoktur.

Halk kadın erkek ayırt edilmeksizin her an savaşa hazır durumda olduğu için Türk milleti için ordu-millet deyimi kullanılmıştır.

Sürekli ordunun bulunduğu Türk devletlerinde, ordunun temeli atlı askerlere dayanır.

İlk düzenli orduyu Hun hükümdarı Mete Han onlu askeri sisteme göre oluşturmuştur. Orduyu 10, 100, 1000 ve 10.000’lere ayırmıştır. Bunların başına onbaşı, yüzbaşı, binbaşı ve tümenbaşı gibi komutanlar atamıştır.

 Ordunun başında savaşlara kağan gider, diğer hanedan üyeleri komutan olarak orduya Komuta ederlerdi.

 Türk ordusunun temel silahları ok-yay ve kılıçtır.

Savaşlarda Turan taktiği (Hilal Taktiği– Kurt kapanı- ( Pusu ve Sahte Ricat) tekniği kullanılır.

İlk Türk devletlerinde Kağanı koruyan seçme muhafız birliklerine Böri, Keşifler yapan akıncı birliklerine de Yelme denir.

Türkler Turan Taktiği (Kurt Oyunu), Keşif (Yelme) ve Yıpratma taktiklerini savaşlarda uygulamışlardır.

1.2. İlk Türk Devletlerinin Teşkilat Yapısı

Türklerde devlet yönetimi kağan, ayukı (hükümet) ve kurultaydan oluşur.

a-Kağan:

 Türk devletlerinde devletin başı, hâkimiyeti Tanrıdan alan hükümdardı. Devlet başkanıdır.

 Hükümdar kutsal sayılır ve ona Tanrı tarafından bazı güçler verildiğine inanılırdı.

Tanrı tarafından verilen bu güçler; Kut ( Siyasi iktidar-Yönetme gücü, becerisi), Ülüg-Ülüş (İktisadi güç- Hükümdarın ülkeyi zenginleştirmesi ve halka bu bolluğu adil şekilde üleştirme paylaştırma gücü) Küç ( savaş Yeteneği- Savaş kazanma becerisi)’tür.

Kağan olabilmek için hükümdar ailesinden gelmek ve erkek olmak şartı vardı.

 Töreye göre hükümdar 2 şekilde tespit edilirdi;

o Kurultay tarafından seçilen o Baş hatunun en büyük oğlu.

İlk Türk devletlerinde hükümdarın unvanları; Kağan, Han, Yabgu, İl-teber, Şanyü, idikut

Hükümdarlık Sembolleri; Otağ, Taht, Sancak, Davul, Sorguç, Kemer, Kılıç ve Kamçı

Kağanın görevleri:

o Ülkeyi düşmanlardan korumak

o Ülkede birlik ve barışı sağlayıp boyları bir arada toplamak o Türk boylarını toplamak,

o Töre kurallarını uygulamak o Adaleti sağlamak,

o Halkı adaletli ve eşit yönetmek o Mahkemelere başkanlık etmek

o Halkı giydirip doyurmak, refah seviyesini artırmak o Türk milletine hizmet etmek,

o Ordunun başında sefere gitmek o Devlet görevlilerini atamak o Savaşa ve barışa karar vermek o Elçileri göndermek ve kabul etmek

o Kurultayı toplantıya çağırmak Kağan’ın görevleri arasındaydı.

Kağanın eşine hatun ya da katun denirdi.

 Hatunlar kendine has tahtına oturur, kurultay katılır, elçileri kabul eder, savaşa katılır ve hükümdar öldüğünde çocuklar küçük ise bir müddet devleti hatun yönetirdi.

Kağanın erkek çocuklarına Tigin denirdi.

Tiginler küçük yaştan itibaren Ataman (Atabey-İnal-İnanç) adı verilen öğretmenler gözetiminde şehirlere yönetici olurlardı.

 Hunlar ülkeyi Orta-Doğu-Batı olmak üzere üç kısma (üçlü teşkilat) ayırarak yönetirdi. Ortayı hükümdar doğuyu veliaht Tiginler batıyı ise hanedan üyeleri yönetirdi.

(4)

Göktürk ve Uygurlar da ise ülke doğu-batı olarak ikili teşkilatla yönetilirdi. Doğuda kağan batıda ise hanedan üyeleri vardı.

Not:

 Ülke, hanedanın ortak malı sayıldığından sık sık taht kavgaları yaşanıyordu.

b) Hükümet (Ayukı):

 Türklerde önemli kararlar Toy (kurultay)’da alınırdı.

 Toy her zaman toplanamadığından toy kararlarının düzenli olarak uygulanması için bir bakanlar kurulu (hükümet) oluşturulmuştur.

İlk Türk devletlerinde hükümete ayukı denirdi.

Ayukı’nın başında aygucı ve üge adı verilen vezir vardı.

Ayukı halk arasında sevilen ve hanedan üyesi olmayan kişilerden seçilirdi.

Hükümette birçok görevliler vardı. Bu görevlilere buyruk (Bakan) adı verilirdi.

Türklerdeki Bazı Devlet Görevlileri:

Agıçı : Hazinedar (Hazine görevlisi),

 Buyruk (bakan),

Bitigçi (Bitikçi) : Kâtip

 Erkin (İlteber devlet memuru),

Otacı (Hekim),

Subaşı : Ordu komutanı

 Tutuk : Askeri vali

 Todun (Tudun): Vergi memuru

Tamgacı : Mühürdar c) Kurultay (Toy):

 Devletin her türlü meselesinin görüşüldüğü meclistir.

İlk Türk devletlerinde devleti ilgilendiren konuların görüşülüp karar bağlandığı meclislere Kurultay denirdi.

Kurultay üyelerine Toygun adı veriliyordu.

Kağan-Hatun-Vezirler-Devlet memurları-Boy Beyleri-Komutanlar ve halkın ileri gelenleri kurultaya katılırdı.

 Hunlarda Kurultay yılda 3 defa toplanırdı.

o I. Kurultay; Kışın toplanır ve Dini mahiyette konular görüşülür.

o II. Kurultay; İlkbaharda toplanır ve kağana bağlılık kurultayıdır.

o III. Kurultay; Sonbaharda toplanır Savaş ve sayım kurultayı da denir. Halk ve hayvanlar sayılırdı.

 Kağanı da genellikle Kurultay tespit ederdi.

 Kurultayın bulunması Türklerde demokratik bir devlet yapısı olduğunu gösterir.

 Büyük kurultayın yanı sıra her boyun küçük kurultayları da vardı.

Kurultay sonrası Toy denilen şenlikler tertip edilirdi.

B) İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE DEVLET TEŞKILATI

1.3. İlk Türk İslam Devletlerinde Yönetim Anlayışı

Orta Asya da kurulan ilk Türk-İslam devleti Karahanlılar’dır.

 İlk Türk devletlerindeki anlayışlar Türk-İslam devletlerinde de devam etti.

İlk Türk Devletleri’ndeki “kut anlayışı” Türk – İslâm Devletleri’nde de devam etmiştir. Yani hükümdarlığın kendilerine Allah tarafından verildiğine inanıyorlardı. Dolayısıyla kendilerini Cihan hükümdarı olarak

görüyorlardı.

 Türk-İslam devletlerinde Devlet anlayışının dayandığı temel esaslar;

a- Töre b- İslam dini

c- Türk-Cihan hâkimiyeti d- Cihat anlayışı şeklindedir.

 Türk – İslâm hükümdarları Müslümanların dini lideri olan halifenin varlığını kabul ediyorlardı.

Türk-İslam devletlerinde Din ve devlet işlerinin ayrıldığı Laiklik ilkesi görülür.

(5)

 Tuğrul Bey’in 1058 Bağdat Seferi ile Abbasi Halifesi siyasi yönden Selçuklu hükümdarlarına bağlanmıştır.

Halife ise dini otoriteyi temsil etti.

Türk – İslâm Devletlerinde Divanlar:

1. Divanı saltanat: Devlet işlerinin yürütüldüğü büyük divan.

a) Divanı istifa: Mali işlere bakardı. Başında Müstevfi bulunur.

b) Divanı tuğra: Devletin iç ve dış yazışmalarına bakardı. Başkanına Tuğrai denir.

c) Divanı işraf: Askeri ve hukuki işler dışında devleti denetlerdi. Başkanına Müşrif denir.

d) Divanı arz: Askerlik işlerinden sorumlu divan. Başkanına Emiri arz denir.

2. Divanı mezalim: Zulme uğrayanların şikâyetlerinin dinlendiği divandır. Başkanı doğrudan sultandır.

1- Merkez Teşkilâtı

Türk – İslâm Devletleri’nde merkez teşkilâtı; hükümdar, saray ve hükümetten meydana gelmektedir.

a- Hükümdar

İlk Türk devletlerindeki Kut inancı (Tanrı tarafından Kutsanma-Tanrı tarafından verilen güçler) İslamiyet’in kabulüyle İslami anlam kazanarak Allah’ın takdiri ve nasibi olarak değiştirildi.

Ülke hanedanın ortak malı sayıldığından şehzadeler arasında taht kavgaları eksik olmuyordu.

 Tahta geçme konusunda aynı şartlar devam etti. Bu da taht kavgalarına ve iç karışıklıklara neden oldu.

İlk Türk-İslam devletlerinde Kurultay benzeri yapılar olmadığı için hükümdarın yetkileri çok genişti.

 Hükümdar Saray- hükümet-ordu ve adaletin başı olduğundan tüm güçleri (Yasama-Yürütme-Yargı) elinde toplamıştı.

Para bastırmak ve hutbe okutmak en önemli hükümdarlık alâmetiydi.

Türk-İslam Devletlerinde hükümdarın kullandığı unvanlar; İlig, Hakan, Han, Sultan’dır.

 Gazneli Mahmut sultan ünvanını kullanan ilk Türk hükümdarıdır.

Türk-İslam devletlerinde hükümdarlık sembolleri, İlk Türk devletlerindeki sembollere ilave olarak Hutbe ve Hilat’te eklendi.

Sultanın erkek çocuklarına melik ya da şehzade denilmekte olup Selçuklularda hükümdarın erkek çocukları şehirlere vali olarak gönderilirdi. Buna Atabeylik sistemi denir. Melik-Şehzade öğretmenlerine Atabey denir.

b- Saray

 Saray doğrudan hükümdara bağlıydı.

 Devlet yönetiminde hükümdarın arkasındaki en önemli kuruluştu.

 Türk-İslam devletlerinde saray 3 kısımdan oluşurdu.

a) Harem (Hükümdar ve ailesinin oturduğu bölüm)

b) Selamlık (devlet işlerinin görüldüğü yer - devletin idare edildiği bölüm) c) Enderun(devlet memuru yetiştirilen yer Memurların yetiştirildiği okul bölümü)

Karahanlılarda saraya Kapu, Selçuklularda Dergâh ya da Bargâh denirdi.

Sarayda birçok görevli bulunurdu. Bunların başında ise Hacip bulunurdu. Hacip; Sultan ve Vezirden sonra en yetkili üçüncü görevli idi.

Bazı Saray Görevlileri

o Alemdar Devlete ait bayrakları taşır. Bayrak ve sancakları korur savaşa götürür.

o Abdar (Hükümdarın Temizlik işleri) o Çaşnigir (Hükümdarın Yiyecek işleri) o Camedar (Hükümdarın Elbiseleri)

o Candar (sarayı dışarıdan gelen sadırlara karşı korur),

o Emir-i Ahur (Sarayın atlarına bakar. Hükümdarın hayvanları ile ilgilenir.) , o Emir-i Şikar (Hükümdarın av işleri)

o Hacip Divan üyeleri ile sultan arasındaki yazışmaları düzenlerdi.

o Hares Emiri (saray güvenlikçisi) o Hansalâr Saray mutfağı ile ilgilenir.

o Kapucubaşı Sarayın günlük hizmetlerinden sorumludur.

o Silahtar (Hükümdarın silahlarından sorumlu kişi. Hükümdarın silahlarını korur) o Şarabdar (Hükümdarın içecekleri),

c- Hükümet

Devlet işlerinin yönetildiği büyük divana Divanı saltanat denir.

(6)

Divanı saltanat’ın başında “Sahibi divanı devlet” adı verilen büyük vezir bulunur.

 Selçuklularda vezirler sultan adına ülke yönetiminden sorumlu idi. Tıpkı hükümdar gibi ferman yayımlayabilirdi.

Hükümetin başında Karahanlılarda Yuğruş, Gaznelilerde Hace-i Buzurg, Selçuklularda ise Vezir vardı. Vezir Sultan dan sonra en yetkili kişidir.

Karahanlı, Gazneli ve Selçuklularda hükümet işleri Divan adı verilen dairelerde görülürdü. Türk-İslam devletlerinde belli başlı divanlar, görevleri ve en büyük görevlileri şunlardır.

 Divan-ı Saltanat (Karahanlılarda Divan-ı Ali, Gaznelilerde Divan-ı Vezaret): Başkanı vezir olup devletle ilgili tüm işler burada görüşülür. Diğer divanların başkanları katılır.

a)

Divan-ı Tuğra (Karahanlılarda Divan-ı Tuğra- Gaznelilerde Divan-ı Risalet) : Başkanı Tuğrai olup devletin tüm iç ve dış yazışmalarını yapar.

b)

Divan-ı İstifa (Karahanlılarda Divan-ı İstifa- Gaznelilerde Divan-ı Vekâlet) : Başında Müstevfi olup Devletin her türlü mali işleriyle ilgilenir.

c)

Divan-ı İşraf (Karahanlılarda Divan- ı İşraf – Gaznelilerde Divan-ı İşraf) Başında Müşrif olup mali Teftiş divanıdır.

d)

Divan-ı Arz ( Karahanlı-Gazneli de aynı): Başında Emir-i Arız olup Askeri işlerle ilgilenir.

2- Taşra Teşkilâtı

 Türk Devletleri’ndeki ikili teşkilâtın bir benzerini Türk – İslâm Devletleri’nde de görmek mümkündür.

Karahanlılarda eski Türk ikili idare sistemi bir müddet devam etmiştir.

Ancak Karahanlı, Gazneli ve Selçuklularda ülke Eyalet-Şehir-kasaba-Köy olarak idari birimlere ayrılmıştır.

 Eyaletleri Şıhne denilen askeri vali ile Melik adı verilen Hanedan üyeleri valiler yönetirdi.

Askeri işlerden ise subaşı, Mali işlerden Amil ya da imga, Adli işlerden Kadı ya da Kadi ul-Kudat, belediye işlerinden ise muhtesipler sorumlu idi.

Şehirleri Amid adı verilen askeri valiler yönetirdi.

 Diğer yöneticiler Eyaletler ile aynı idi.

Türk-İslam devletlerinde posta teşkilatına da (Divanı Berid) önem verilmiş, ayrıca Berid adı verilen görevliler Taşradaki görevlileri kontrol eder, raporları merkeze gönderirdi.

 Türk – İslâm Devletleri’nde taşra teşkilâtı dört ayrı yönetim birimine ayrılmıştır. Bunlar;

a) Eyalet b) Sancak c) Kaza d) Köy

Taşra Görevlileri

 Melik: Hükümdardan sonra gelen eyalet yöneticisi

 Şıhne: Askeri vali

 Amid: Sivil görevliler

 Amil: Vilayetlerin vergisini toplar

 Muhtesib: Ticari hayatı düzenleyen kişiler

 Ulak: Vilayetlerdeki posta teşkilâtı

 Atabey: Büyük Selçuklularda sancaklara yönetici olarak gönderilen şehzadelerin eğitiminden sorumlu olan kişiler. Osmanlı Devleti’nde bu görevlilere “lala” adı verilmektedir.

3- Ordu Teşkilâtı

Türk-İslam Ordusunun genel özelikleri

Türkler İslamiyet’e girdikten sonra da eskiden olduğu gibi orduya büyük önem vermişlerdir.

Orduda, Abbasi ve Samanoğulları’nı örnek almışlardır.

Karahanlı ve Selçuklularda, Hunlara ait onlu sistem uygulanmıştır.

Diğer ilk Türk-İslam devletlerinde onlu askeri sistem uygulanmamıştır.

Ordunun aslı yine Türklerden oluşmasına rağmen Türk İslam devletlerinde başka unsurlar da orduya alınmaya başlamıştır.

Atlı birliklerin yanı sıra yayalarda kullanılmaya başlanmıştır.

Ok, yay, kılıç önemli silahlardır.

Hükümdarlar ordu komutanıdır.

Turan taktiği uygulanmıştır.

(7)

Orduya Gulam Sistemi ile asker yetiştirilirdi.

İlk kez Hz. Ömer Döneminde kullanılan askerî İkta ( İkta sistemi) Büyük Selçuklular tarafından geliştirilip Türk ordusunda uygulanmıştır.

Gulam Sistemi

 Gulam askerleri, çoğunluğu Türklerden olmak üzere, satın alma yoluyla savaşlarda esir edilenlerle küçük yaşlarda toplanan çocukların gulamhane adı verilen asker yetiştirme merkezlerinde yetiştirilmesi ile oluşturuldu.

Bu çocuklar burada askeri, yönetim ve protokol kuralları bakımından yetiştirilirdi.

 Not: Osmanlıda Devşirme sistemi, Pençik Usulü, benzer usullerdir.

Askeri eğitim alan çocuklar hükümdarın özel ordusu olan (Gulaman-ı saray) ve ordunun asıl önemli kısmı olan Hassa Ordusu’nu oluşturuyorlardı.

İkta Sistemi

 Ülke topraklarının vergi gelirlerine göre bölümlere ayrılarak her birinin askerî ve sivil devlet görevlilerine hizmet karşılığında maaş olarak verilmesidir.

Görevliler elde ettikleri gelirlerden maaşlarını aldİktan sonra kalan bölümü ile atlı asker (Osmanlı’da, cebelü) beslerlerdi.

“Sipahiyan” adı verilen bu askerler savaş zamanında orduya katılırlardı.

Not: İkta sisteminin Osmanlılardaki karşılığı Tımar Sistemidir.

Karahanlılarda Ordu;

a- Saray Muhafızları(Hükümdarı koruyan maaşlı askerler) b- Hassa ordusu (Asıl savaşan ordu olup maaşlıdırlar) c- Eyalet ordusu(Şehzade ve valilerin orduları) d- Gönüllü Türkmenlerden oluşurdu.

Gaznelilerde ordu;

a- Gulaman-ı saray (Sarayı ve sultanı koruyan maaşlı askerler) b- Hassa ordusu (Türklerden oluşan asıl savaşan ordu olup maaşlıdır.) c- Eyalet Ordusu (Şehzade ve valilerin orduları)

d- Ücretli askerler

e- Gönüllülerden oluşurdu.

Selçuklularda Ordu;

a- Gulaman-ı Saray(Sarayı ve sultanı koruyan maaşlı askerler) b- Hassa ordusu(Süvari olup asıl savaşan ordudur.)

c- İkta askerleri(İkta sistemiyle yetiştirilen askerler) d- Türkmenler(Akıncı birlikleridir)

e- Bağlı devletlerin askerleri

f- Yardımcı Hizmet sınıfı(Mancınıkçı-Neftçi-lağımcı) oluşur.

Mancınıkcılar: Mancınıkla taş fırlatarak kale surlarına zarar veren sınıf.

Neftçiler: Kale kuşatmalarında surlara tırmanmaya çalışan düşman askerlerinin üzerine yağ dökmekle görevli askerî sınıf.

Lağımcılar: Kale kuşatmalarında tünel kazarak kaleye girmekle görevli sınıf C) OSMANLI DEVLET TEŞKILATI

B) OSMANLI KLÂSİK DÖNEMİ DEVLET TEŞKİLÂTI

1. Osmanlı Devlet Anlayışı

Osmanlı devlet anlayışında Selçuklu izlerini görmekteyiz.

Osmanlı Devleti: Selçuklu ile birlikte İlhanlıları da örnek almıştır.

Osmanlı yönetim anlayışının temelinde hoşgörü, adalet ve himaye vardır. Bu üç unsur Osmanlı Devleti’nin 623 yıl hüküm sürmesinde etkili olmuştur. Bu özelliğinden dolayı Osmanlı Devleti için “nizamı alem” “kanunu kadim” tabirleri kullanılmıştır.

 Osmanlı devlet anlayışı genel olarak Selçukluları örnek alarak oluşturulmuştur.

Osmanlı devlet anlayışı 3 esas üzerine kurulmuştur. Bunlar;

(8)

o Devlet-i Ebed Müddet (Devletin sonsuza kadar yaşatılması)

o Nizam-ı Alem (Dünya düzeninin sağlanması adalet ve barışın sağlanması) o Kanun-ı Kadim (Kamu hukuk kurallarının üstünlüğü, büyük kanunlar) dir.

Osmanlı devletinde tüm yönetim ve kanunlar Töre ve İslam dinine uygun olarak düzenlenmiştir.

 Bunun yanında bazı hükümdarlar kanunlarda yapmışlardır. Fatih Sultan Mehmet (Fatih kanunnameleri ya da kanunname-i Ali Osman) ve Kanuni Sultan Süleyman buna örnektir.

Osmanlı Devleti’nin yönetim merkezleri olarak Söğüt, Karacahisar, Bursa, İznik, Edirne ve İstanbul’u görmekteyiz.

2. Merkez Teşkilâtı

Merkez teşkilâtında mutlak otorite padişahtı.

 Devleti yönetme yetkisi Osmanlı hanedanına aittir.

Osmanlı Devleti bir İslâm devleti olduğundan yönetimde şeri ve örfi hukuk etkili olmuştur.

 Osmanlı merkez teşkilâtı, padişah, saray ve Divanı Hümayun’dan oluşmaktadır.

a)

Padişah (Hükümdar):

Padişah devleti yönetmek, kanunları koymak ile halkın huzur ve mutluluğunu sağlamakla görevliydi.

Padişahlar I. Murat’a kadar “Bey”, “Gazi” gibi unvanları kullanırken, I. Murat ile beraber “Sultan”, Fatih’ten itibaren “Padişah, Han” ve Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi’nden sonra ayrıca “Halife-i Müslim’in” unvanını kullanmışlardır. Osmanlı sülalesine Ali Osman denilmiştir.

 Tahta çıkarken belli bir kural olmadığı için taht kavgaları yaşanmıştır. Bunu önlemek için Osmanlı Hükümdarları Veraset sistemine bazı yenilikler getirmişlerdir.

o 1.Murat’a kadar “ülke hanedanın ortak malı”, I. Murat’la birlikte “ülke Padişah ve çocuklarının malı”, Fatih’ten itibaren “ülke Padişahın malıdır” prensibi ve Kardeş Katli ilkesini getirdi.

o Ekber ve Erşed Sistemi: I. Ahmet Dönemi’nden itibaren “Ekberi erşed” sistemi uygulanmıştır. Buna göre Padişahın ölümünden sonra en güçlü değil, en yaşlı ve en tecrübeli şehzade Padişah olacaktır. Amaç şehzade katlini önlemektir

o Tanzimat Fermanı ile Padişahlar kendi gücünün üstünde kanun gücünün varlığını kabul etmiştir.

o I. Meşrutiyet’in ilânı ile halk ilk defa Padişahın yanında yönetime ortak olmuştur.

Padişahlar Cülus töreni ile tahta çıkar, Eyüp Sultan da kılıç kuşanırdı. Padişah Yasama-Yürütme-Yargı güçlerini elinde toplamıştır.

Padişah çocuklarına şehzade, çelebi ya da efendi denmiştir. Şehzadeler 12 yaşlarında Lala (Padişah öğretmeni) adı verilen öğretmenler gözetiminde devlet tecrübesi kazanmak için illere(Sancak) vali olarak gönderilirdi. Bu sisteme Sancağa çıkma denir. Sancağa çıkma III. Mehmet döneminde kaldırılınca devlet yönetimi tecrübesi olmayan padişahlar başa geçti.

b) Saray

 Saray, padişahın devleti idare ettiği ve ailesi ile yaşadığı yerdir.

Kuruluş Dönemi’nde Bursa ve Edirne’de saraylar inşa edilmişse de İstanbul’un fethi ile Topkapı Sarayı devletin merkezi olmuştur.

Osmanlıda saraylar Topkapı, Edirne ve İbrahim Paşa sarayları önemli saraylardır.

19. yüzyılda ise Dolmabahçe, Yıldız ve Beylerbeyi gibi yeni saraylar inşa edilmiştir.

 Saray hem padişahın devleti yönettiği hem de devlet işlerini yürüttüğü merkezdir. Osmanlı sarayı 3 bölümden oluşmuştur.

a) Birun: Sarayın dış bölümü olup saray hizmetine bakan birçok görevli burada bulunurdu. Bu görevlilerden bazıları; Yeniçeri Ağası, Topçular – Cebeciler, Çaşnigirler (yemek işlerinden sorumlu) Çavuşlar, Çakırcılar (av işlerinden sorumlu), Seyisler (binek hayvanlarının bakımından sorumlu)

b) Enderun (İç saray ve devşirmelerin yetiştirildiği okul): Devşirme adı altında alınan Hristiyan çocuklarının yetiştirildiği saray okulu.

c) Harem(Hükümdarın özel hayatını geçirdiği bölüm): Hükümdarın eş ve çocuklarıyla aile hayatını geçirdiği yerdir. Halife adlı kadın hocalar buranın eğitiminde sorumludur. Haremin genel sorumlusuna ise Harem Ağası denir.

Enderun

 Enderun’da devşirmelerin yetiştirildiği Enderun mektebi bulunur.

 Devşirme; Hristiyan kökenli çocukların Türkleştirilip Müslümanlaştırılması demektir.

 Küçük yaşta alınan Hıristiyan kökenli çocuklar Anadolu da Türk ailelerin yanına verilir.

(9)

 Orada bir müddet kaldıktan sonra çok zeki olanları Enderun mektebine alınırdı.

 Burada padişahın özel hizmetinde bulunan çocuklar daha sonra çeşitli görevler alarak saraydan çıkarlardı.

 Devşirmeler Vezir-i azamlığa kadar yükselmişlerdir.

 Özellikle Fatih devrinden itibaren devşirme kökenli devlet görevlisi sayısı artmış ve Türk kökenli devlet adamları ile devşirme kökenli devlet adamları arasında çekişmeler yaşanmıştır.

 Enderun ayrıca her türlü devlet işlerinin görüşüldüğü yerdir. Hükümdar elçileri kabul eder, Divan toplantıları burada (Babü’s saade) yapılırdı.

c) Divanı Hümayun

Osmanlılarda diğer Türk-İslam devletlerinden farklı olarak tek divan vardır.

Osmanlıda her türlü devlet işlerinin görüşüldüğü meclise Divan-ı Hümayun denir.

Divan-ı Hümayun Orhan Bey döneminde kurulmuştur. Divanda her türlü ülke meseleleri görüşülüp, son sözü söyleme hakkı hep Padişaha aittir.

Fatih dönemine kadar Divana Padişah başkanlık ederken fatihten sonra Vezir-i azamlar başkanlık etmeye başladılar. Bu durum sadrazamlık makamının önemini artırmıştır. Divan-ı Hümayuna en yüksek devlet görevlileri katılırdı.

Divanda İlmiye, Kalemiye ve Seyfiye sınıfına mensup görevliler vardı.

Divan teşkilâtı II. Mahmut Dönemi’nde kaldırılmış ve yerine bakanlıklar kurulmuştur.

a)

Seyfiye: Asker kökenli Divan üyeleri olup Vezir-i Azam (Padişahın mutlak vekili, Padişahtan sonra en yetkili kişi günümüz başbakan benzeri) Vezirler (Veziri azamın verdiği görevleri yerine getirir. Günümüz Bakan benzeri) Yeniçeri Ağası (Yeniçeri askerinin komutanı, günümüz Kara kuvvetleri komutanı benzeri) kaptan-ı Derya (Donama komutanı günümüz Deniz kuvvetleri komutanı)

b)

İlmiye: Medrese kökenli Divan üyeleri olup Yargı ,İfta(Fetva verme) ve Eğitim işleri ile uğraşırlardı.

Kazasker (Yargı işerinden sorumlu en büyük hakim-yargıç idi günümüz Adalet Bakanı) Şeyhülislam (fetva verir , medreseleri yönetirdi.)

c)

Kalemiye: Bürokrasi yani memur kökenli devlet adamları olup devletin mali ve yazışma işlerini yürütürdü.

Defterdar (Tüm ekonomik-mali işlerden sorumlu idi.) Nişancı (Devletin tüm yazışmalarını hazırlar ve padişahın Tuğrasını çekerdi.)

Divan Üyeleri Padişah:

 Kuruluş devri boyunca divanın tabi başkanıdır. Fatih’ten sonra divan toplantıları sadrazama bırakılmıştır.

Sadrazam (Veziriazam):

 Padişahtan sonra en yetkili kişidir. Padişahın mührünü (tuğrasını) taşır. Padişahın savaşa katılmadığı zamanlar ordu komutanlığı görevini üstlenir. Bugünkü Başbakandır.

Kubbealtı Vezirleri:

 Devlet yönetiminde Sadrazama yardımcı olurlar. Bugünkü devlet bakanlarıdır.

Kazasker:

 Askeri davalara bakar.

Defterdar:

 Devletin her türlü mali işlerine bakar. Bugünkü Maliye bakanıdır.

Nişancı:

 Padişahın yazdığı ferman veya beratlara tuğrasını çeker. Ayrıca fethedilen arazileri gelirlerine göre tapu tahrir defterlerine yazar.

Kaptanıderya:

 Donanmanın başkomutanıdır.

(10)

Şeyhülislam (Müftü):

 Divanda alınan kararların İslâm dinine uygun olup olmadığına karar verir.

Yeniçeri Ağası:

 Yeniçeri Ocağı’nın sorumlusu.

Reis’ül Küttab:

 17. yüzyılda dış işleri görevine getirilmiştir.

3. Taşra Teşkilâtı

Osmanlı devletinde ülke Eyaletler (İllerin birleşmesi ile oluşur), sancak (il), Kaza (İlçe) ve köy şeklinde idari birimlere ayrılmıştır.

Eyaletler;

a) Merkeze Bağlı Eyaletler

o

Saliyaneli (Yıllıklı –maaşlı- olup Tımar sistemi uygulanmayan fakir Arap eyaletleridir.)

o

saliyanesiz(Tımar sisteminin uygulandığı eyaletler)

b)

Bağlı Beylik ve Hükümetler

o

Bağlı hükümetler (Kırım-Eflak-Boğdan)

o

Özel yönetimli eyaletler olarak 4 ana gruba ayrılırdı.

Eyaletlerin başında Beylerbeyi vardı. Eyaletlere bağlı Sancakları Sancak beyi, Kazaları kadılar Köyleri de Kethüda yönetirdi.

 Osmanlı Devleti, taşra teşkilatında Anadolu Selçuklu Devleti’ni örnek almıştır.

 Osmanlı Taşra Teşkilâtı’nda tımar ve iltizam sistemi uygulanmaktadır.

Taşrada görev yapan diğer görevliler ise şunlardır:

o Muhtesip: Çarşı ve pazarların güvenliğine bakar.

o Kapan Emini: Sebze ve meyvelerden alınacak vergiyi belirler.

o Beytü’l-mal Emini: Kamu haklarını koruyan görevli

o Gümrük ve Bac Emini: Şehirlerde ticaretle uğraşanlardan vergi toplayan görevliler.

Tımar sistemi:

 Bu sistemde devlet; bazı asker ve memurlarına maaş yerine toprak verirdi. Toprağı alan kişi hem geçimini sağlar, hem de devlete asker yetiştirirdi. Devlet bu sayede para harcamadan düzenli bir orduya sahip oluyordu.

 Sahib-i Arz (Tımarlı Sipahi) denilen bu kimse toprakları çiftçiye kiralar elde edilen gelirler ile kendi ve yanında çalışanların maaşlarının ayırdİktan sonra geri kalanı ile asker (cebeli) beslerdi.

 Bu sisteme tımar sistemi denir.

 Dirlik sistemi içerisinde topraklar 3 gruba ayrılır.

a) Has: gelirleri 100000 akçeden fazla olan topraklar olup yüksek dereceli memur ve askerlere verilir.

b) Zeamet: Gelirleri 20000 ila 100000 akçe arası olan topraklar olup orta dereceli memur ve askerlere verilir.

c) Tımar: gelirleri 20000 akçeden az olan topraklardır. Düşük dereceli memur ve askerlere verilir.

İltizam Sistemi:

(11)

 16. yüzyıldan sonra ortaya çıkan bir çeşit vergi toplama sistemi.

 Bu sistemde devlet, uzak yerlerdeki toprak gelirlerini açık artırma ile satıp parasını peşin alıyordu.

 Devlet bu sayede sıcak para ihtiyacını karşılamış oluyordu.

Bu işle uğraşan kişilere mültezim adı veriliyordu.

4. Ordu Teşkilâtı

 Osmanlı Devleti kurulduğu sırada düzenli bir orduya sahip değildi.

 Fakat Orhan Gazi dönemi’ndeki Bursa kuşatması esnasında düzensiz orduların yetersizliği anlaşılmış ve ilk ordular yaya ve müsellem adı ile kurulmuştur.

Osmanlı Ordusu;

a) Kapıkulu Askerleri b) Eyalet Askerleri c) Yardımcı Kuvvetler d) Donanma

olmak üzere dört bölümden oluşmaktadır.

a) Kapıkulu askerleri

 Bunlar devşirme kökenli olup saray da yaşarlar.

 3 ayda bir Ulufe adı verilen maaş ve taht değişikliğinde cülus bahşişi alırlar.

 Evlenmezler askerlik dışına başka meslekle uğraşmazlardı.

Yayalar ve Süvariler olarak 2 kısımdırlar.

1- Yaya ocakları

a) Acemi Ocağı (devşirmelerin ilk geldiği ve diğer ocaklara asker yetiştiren ocaktır.) b) Yeniçeri Ocağı (Savaşlarda padişahı diğer zamanlarda sarayı koruyan askerlerdir.) c) Cebeci Ocağı (Silahların yapım ve onarımıyla görevli ocaktır.)

d) Topçu Ocağı (Top döken ve savaşlarda kullanan ocaktır.) e) Top arabacıları ocağı(Topları cepheye taşıyan ocaktır.) f) Humbaracı Ocağı(El bombası havan topu yapan ocaktır.)

g) Lağımcı Ocağı (kale kuşatmalarında kalenin altına tüneller kazan ocaktır.) 1- Süvariler

a) Sipahiler, b) Silahtarlar, c) Sağ Garipler, d) Sol Garipler, e) Sağ Ulufeciler, f) Sol Ulufeciler 2- Eyalet askerleri:

 Osmanlı ordusunun en kalabalık ve en savaşçı bölümüdür.

 Taşralarda otururlar.

 Meslekle uğraşabilirler.

 Evlenebilirler.

 Kendi evlerinde yaşarlar.

 Eyalet askerleri, tımarlı sipahiler, Akıncılar, Gönüllüler, Beşliler, Azaplar, Yayalar, Müsellemler, Deliler şeklinde teşkilatlanmıştır.

3- Donanma:

 Deniz kuvvetleridir.

Başında Kaptan-ı derya ulunur.

 Deniz askerlerine levent denir.

 Barbaros, Piri Reis, Turgut Reis, Kılıç Ali Paşa, Seydi Ali Reis, Burak Reis önemli denizcilerdir.

 İstanbul, Süveyş, Rusçuk, Gelibolu, Sinop, İzmit, Basra önemli tersanelerdir Osmanlı Ordusunda Yapılan Yenilikler

(12)

 Osmanlı Devleti 18. yüzyıldan itibaren askeri alanda Avrupa’nın gerisinde kaldığını anlayınca birçok alanda olduğu gibi askeri alanda da Avrupa’yı örnek almıştır.

 Askeri alanda yapılan ıslahatları şu şekilde sıralayabiliriz:

o Humbaracı Ahmet Paşa, topçu ve humbaracı ocaklarında ıslahat yapmıştır.

o III. Mustafa Dönemi’nde Sürat Topçu Ocağı kurulmuştur.

o I. Abdülhamit devrinde İstihkâm Okulu açılmıştır.

o III. Selim devrinde Nizamı cedit Ordusu kurulmuştur.

o II. Mahmut Dönemi’nde Sekbanı cedit ordusu kuruldu.

o II. Mahmut Dönemi’nde Yeniçeri Ocağı’nın yerine Asakiri Mansurei Muhammediye Ordusu kuruldu.

o Tımarlı Sipahilerin yerine eyaletlerde redif birlikleri kuruldu.

o Tanzimat Fermanı ile askerlik vatan borcuna dönüştürüldü.

o Hristiyanlar için Islahat Fermanı ile bedelli askerlik getirildi.

o 1869’da ordu redif, nizamiye ve mustahfız olmak üzere üç bölüme ayrılmıştır.

o Osmanlı ordu Mondros Ateşkes Antlaşması ile dağıtılmıştır.

Ç) 17. ve 18. YÜZYIL OSMANLI DEVLET ANLAYIŞI

1. 17. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nde Meydana Gelen Değişmeler

 Avrupalı Devletler Rönesans ve Reform ile bilim, teknik ve sanatta zirve yaparken, Osmanlı Devleti bu gelişmelere ayak uyduramamıştır.

 17. yüzyılda dirlikler ehil olmayan kişilere verilince tımar sistemi bozulmuştur. Buna bağlı olarak eyalet ordusu ve toprak sistemi de bozulmuştur.

Devlet gücünü kaybettiğinde mültezim veya ayan adı verilen kişiler eyaletlerde güçlenmeye başladılar.

XVIII. yy Islahatları

 Bu yüzyıllarda meydana gelen önemli değişmeler şunlardır.

Osmanlı devletinde 18. yüzyılda sadrazamın güçlenmesiyle Divan Toplantıları Bab-ı Ali de (sadrazam konağı) toplanmaya başladı.

Kalemiye sınıfı ve Reisül Küttab önem kazandı. Önceki dönemlerde Nişancı ya bağlı bir memur olan Reisül Küttab zamanla Hariciye (Dışişleri bakanı) haline geldi.

Osmanlı Devleti, Lâle Devri ile birlikte ilk kez Avrupa’yı örnek almaya başlamıştır. Lale devrinde ilk önemli ıslahatlar yapıldı.

Avrupalılar ile olan ilişkilerini sıcak tutmak isteyen Osmanlı Devleti Lâle Devri’nde geçici, III. Selim devrinde ise bazı Avrupa başkentlerine daimi elçilikler açmıştır.

III. Selim döneminde Nizam-ı Cedit ıslahatları adı verilen ıslahatlar, III. Selim’in tahttan indirilmesi ile son buldu.

2. 19. Yüzyıl Islahatları

 Bu dönemde en çok ıslahat yapan hükümdar II. Mahmut tur.

II. Mahmut Islahatları 1) Sened-i İttifak:

 1808’de II. Mahmut döneminde Vezir-i azam Alemdar Mustafa Paşa’nın katkıları ile Anadolu ve Rumeli ayanları ile Padişah II. Mahmut un imzaladığı bir anlaşma olup bu anlaşma ile Osmanlı da padişahın yetkileri ilk defa sınırlandırılmıştır.

2) Sekbanı Cedit adlı ordu kurulmuştur. Eşkinci Ocağı kurulmuştur. II. Mahmut 1826 yılında Yeniçeri Ocağını kaldırarak yerine Batı tarzında Asakir-i Mansure-i Muhammediye adında bir ordu kurdu. Tarihte Yeniçeri ocağının kaldırılması olayına Vakay-ı Hayriye denir.

3) Günümüz genelkurmay Başkanlığı yetkileri sahip Seraskerlik makamı kuruldu.

4) Divan-ı Hümayun ve Bab-ı ali kaldırılarak yerine Heyet-i Vükela ya da Nezaretler (nazırlık yani bakanlıklar) kuruldu. Kubbealtı vezirliği tamamen kaldırıldı. Divan üyeleri; Sadrazama başvekil (başbakan), Kazasker (adliye nezareti =Adalet bakanı), Reisül Küttab (Hariciye nezareti=Dışişleri bakanı) Yeniçeri ağası (yeniçeri ocağı kaldırıldığı için yerine seraskerlik=Genelkurmay), Sadaret Kethüdası (Dâhiliye Nazırı=İçişleri Bakanı), Defterdar (Maliye nazırı=Maliye Bakanı) oldu. Vezirlere (Nazır=Bakan), Kaptan-ı Derya (Bahriye Nazırı-Deniz Kuvvetleri

(13)

komutanı), Şeyhülislam ise Osmanlı Devleti yıkılıncaya kadar aynı adla devam etmiştir.

5) Devlet işlerinin kolaylaştırılması için yeni meclisler kuruldu. Askeri işler için Dar-ı Şuray-ı Askeri, Adalet işleri ve kanun yapmak için Meclis-i Ahkâmı Adliye ve yönetim işleri için Dar-ı Şuray-ı Bab-ı Ali meclisleri oluşturuldu.

6) Taşra teşkilatında ise tımar sistemi kaldırıldı ve tüm asker ve memurlara maaş bağlandı. Mahalle ve köy muhtarlıkları kuruldu. İç güvenliği sağlamak için redif adı verilen ordu kuruldu.

 Askeri amaçlı ilk nüfus sayımı yapılmıştır.

 Yurt dışı seyahatlerde pasaport uygulamasına geçilmiştir.

 Polis teşkilâtının temelleri atılmıştır.

 İlköğretim İstanbul’da zorunlu hale getirilmiştir.

 Avrupa’ya ilk kez öğrenci gönderilmiştir.

 Takvimi Vakayi adlı ilk resmi gazete çıkarılmıştır.

 Devlet memurlarına fes, pantolon ve ceket giyme zorunluluğu getirilmiştir.

 Feshane açılmıştır.

 Yerli tüccarlara gümrük indirimi yapılmıştır.

 Yerli malı kullanımı teşvik edilmiştir.

 Ayan: Bir bölgenin ileri gelenlerine verilen isim. Bu kişiler yönetim ile halk arasındaki ilişkileri düzenliyorlardı.

3. Tanzimat Dönemi Islahatları (1839 – 1876) Tanzimat Fermanı:

Abdülmecit’in hükümdarlığı döneminde 3 Kasım 1839’ da Sadrazam Mustafa Reşit Paşa tarafından Gülhane Parkı’nda halka okunan fermana Tanzimat Fermanı denir.

Gülhane Parkına okunup ilan edildiği için Gülhane Hatt-ı Hümayun da denir. Bu fermanla Osmanlı halkına bazı haklar verilmiştir. Tüm Osmanlı tebaası (Halk) eşit sayılmıştır. Tanzimat fermanı ile Osmanlı hızlı bir batılılaşma sürecine girmiş ve bu dönemde yapılan ıslahatlara Tanzimat ıslahatları denir.

Önemli Maddeleri;

o Müslüman, gayrimüslim herkesin can, mal ve namus güvenliği sağlanacak.

o Kanun önünde herkes eşit kabul edilecek.

o Herkes gelirine göre vergi verecek.

o Rüşvet ve iltimas (adam kayırma) önlenecek.

o Mahkemeler herkese açık olacak, hiç kimse yargılanmadan, sorgulanmadan ceza almayacak.

o Askerlik, vatan borcu şeklinde olacak.

o Herkes mal mülk sahibi olacak ve bunu miras bırakabilecek.

 Not: Tanzimat Fermanı ile Osmanlı tarihinde ilk kez kanun gücü kabul edilmiştir. Bu ferman ile Padişah, kendi gücünün üstünde kanun gücünün varlığını kabul etmekle yetkilerini sınırlandırmıştır.

Islahat Fermanı:

1856 da Kırım savaşı sonrası Batılı ülkelerin Azınlıkları bahane ederek içişlerimize karışmalarını engellemek için Abdülmecit’in hükümdarlığı döneminde yayımlanan bir fermandır. Bu fermanla azınlıklar geniş haklara kavuşmuştur.

a) Merkez Yönetimi

 Tanzimat Dönemi merkez teşkilâtında önemli düzenlemeler yapılmıştır.

Bu düzenlemeler şunlardır.

o Başvekâlete çevrilen sadrazamlık makamı eski konumuna getirilmiştir.

o Tanzimat döneminde Padişahtan sonra en yetkili devlet görevlileri Serasker, Sadrazam ve şeyhülislam olmuşlardır.

o Taşra teşkilatında 1840 Nizamnamesi çıkarıldı. Bu nizamname ile ülke Eyalet (Müşir) , Sancak (kaymakam) , Kaza (seçimle Kaza Müdürü) ve köy (Muhtar) olarak bölümlere ayrıldı.

o İlk kez Eyalet ve sancak genel meclisleri açıldı.

o Daha sonra 1867 ve 1871 Nizamnameleri çıkarıldı. Nahiye (Bucak) adı verilen yeni bir taşra yönetim birimi oluşturuldu.

o Şeyhülislamlık makamının siyasi danışmanlık yönü azaltılarak devamı sağlanmıştır.

(14)

o Meclisi Vakayı Ahkâmı Adliye (yüksek mahkeme) yeniden düzenlenmiştir.

o 1854’te Meclisi Âli Tanzimat açıldı.

o 1868’de bugünkü Danıştay’ın vazifesini yürüten Şurayı Devlet kuruldu.

o 1868’de bugünkü Yargıtay’ın görevini üstlenen Divanı Ahkâm Adliye kuruldu.

Tanzimat Dönemi Meclisleri;

1. Meclisi Âli Tanzimat

2. Meclisi Vakayı Ahkâmı Adliye (yüksek mahkeme) 3. Şurayı Devlet (Danıştay)

4. Divanı Ahkâm Adliye (Yargıtay) b) Taşra Yönetimi

 Devletin en büyük idari birimi olarak eyalet kabul edildi.

 1842’ de devlet görevlilerinin yanı sıra Müslüman ve gayrimüslimlerden oluşan meclisler kuruldu. (Büyük meclis)

 1864’ te Vilayet Nizamnamesi kabul edildi.

 Vilayetler il adını aldı.

 Vilayetler liva (sancak), kaza ve köylere ayrıldı.

 1871 Vilayet Nizamnamesine göre; Liva’da mutasarrıf, kazada kaymakam, nahiyede nahiye müdürü ve köylerde ise muhtarlar yönetici oldular.

 1871’ de sancak ve kazalarda belediye örgütleri kuruldu.

 1877’ de çıkartılan Belediye Yasası, 1 Eylül

 1930’a kadar yürürlükte kaldı.

D) MEŞRUTİYET DÖNEMİ OSMANLI DEVLET TEŞKİLÂTI 1. Kanunuesasi ve I. Meşrutiyet’in İlânı (23 Aralık 1876)

 Osmanlı Devleti kuruluşundan itibaren monarşi (yetkilerin bir kişi tarafından kullanıldığı yönetim şeklidir) ile yönetiliyordu.

 Tanzimat Dönemi’nde ortaya çıkan aydın gruba Jön Türk veya Genç Osmanlılar adı verilmektedir. Bu aydınlar, imparatorluğun dağılmaması için meclisin bir an evvel açılmasını istiyorlardı.

 Meşrutiyet taraftarları meclisin açılmasına sıcak bakmayan Abdülaziz’i tahttan indirerek V. Murat’ı Padişah yapmışlardır. Fakat V. Murat’ın sağlık sorunları (akli dengesi bozulmuştu) olduğundan, onun yerine meclisi açacağına dair söz veren II. Abdülhamit’i Padişah ilan etmişlerdir.

 Hükümdarın yanında meclis açılarak halkın kısmen yönetime katıldığı devlet idare şekline meşrutiyet denir.

Osmanlı devletinde 23 Aralık 1876’da II. Abdülhamit in hükümdarlığı döneminde Mithat Paşa’nın katkıları ile I.

Meşrutiyet (hükümdarın başkanlığında toplanan meclis) ilan edildi.

II. Abdülhamit’te söz verdiği gibi 23 Aralık 1876’da Kanun-ı Esasi’yi (ilk Anayasamız) ilan etti.

 Kanun-ı Esasi 119 maddeden oluşuyordu ve Anayasa Komisyonu Başkanı Mithat Paşa’dır.

 Not: Bu anayasanın amacı özgürlükleri artırarak Osmanlı devletinin dağılmasının önlenmek istenmesidir.

1877 de seçimler yapılarak Meclis-i Mebusan ve Meclis-i Ayan adında 2 meclis açıldı.

 Not: Meclisin açılması ile Osmanlı yönetim anlayışında en önemli değişiklik yaşanmış ve halk ilk defa Padişah’ın yanında yönetime ortak olmuştur.

 Mebusan ve Ayan Meclisleri Şuray-ı Devlet tarafından hazırlanan kanunları görüşür ve padişahın onayı ile kanunlar yürürlüğe girerdi.

 Hükümeti ve Bakanları da bu iki meclis seçer, padişahın onayı ile de hükümet kurulurdu.

Kanunuesasinin Bazı Maddeleri

 Meclis; Mebusan Meclisi ve Ayan Meclisi’nden oluşmaktadır.

 Meclisi açma ve kapama yetkisi padişaha aittir.

 Hükümet meclise karşı değil, Padişaha karşı sorumludur.

 Kişisel hak ve özgürlükler anayasada yer almıştır.

 Bu ilk mecliste devletten ayrılmamalarını sağlamak için azınlıklara da temsil hakkı tanınmıştır.

 Meclis başkanlığına Ahmet Vefik Paşa getirilmiştir.

Kanunuesasi ile Gelen Yenilikler:

 Padişahın kişiliği kutsal kabul edilmiştir.

(15)

 Padişahlık, hanedanın en büyük erkek evladına aittir.

 Padişah, kararlarından dolayı kutsal değildir.

 Osmanlı Devleti’nin dini İslâm’dır.

 Yasaların anayasa ve dine uygunluğunu Ayan Meclisi denetler.

 Şeyhülislam aynı zamanda Bakanlar Kurulu’nun üyesidir.

20 Mart 1877’ de ilk toplantısını yapan meclisin üye dağılımı şu şekilde idi:

 44 Hristiyan

 4 Yahudi

 71 Müslüman

 26 Ayan Meclisi üyesi Meclis-i Mebusan:

Üyeleri halk tarafından seçilen meclistir.

4 yıllığına seçilir.

Çalışmalarını açık oturumlarla yapar.

Padişah meclisi kapatabilirdi.

Toplam 115 mebus(vekil vardır.) Meclis-i Ayan:

Üyeleri Padişah tarafından ömür boyu seçilir.

Asker, bürokrat ve ulema sınıfından oluşur.

Çalışmalarını kapalı oturumda yapardı.

Toplam 26 ayan vardır.

Şura-yı Devlet:

Padişahın ataması ile oluşan 28 Kişilik bir kurul olup Meclislerin teklifi ile Kanun-ı Esasi’ye aykırı olmamak kaydıyla Kanun hazırlar, kanunlar önce Meclis-i Mebusan daha sonra Meclis-i Ayan da görüşülür ve Padişahın onayı ile yürürlüğe girerdi.

Meclisin Kapanması (14 Şubat 1878)

 1877–78 Osmanlı-Rus savaşı (93 Harbi) sebebiyle II. Abdülhamit Kanun-ı Esasinin kendisine verdiği yetki ile 1878 de Kanun-ı esasi yi yürürlükten kaldırdı ve Meclis-i Ayan ve Meclis-i Mebusan’ı kapattı.

 Meşrutiyet isteyen Osmanlı aydınlar Genç Osmanlılar (Jön Türkler) adı verilen bir örgüt kurarak II. Abdülhamit e karşı muhalefete geçtiler. Bu Örgüt zamanla İttihat ve Terakki Partisi adını aldı.

 1908 yılına kadar II. Abdülhamit ülkeyi saltanatla yönetti.

 Ancak İttihat ve Terakkinin başlattığı muhalefet zamanla isyana dönüştü.

2. II. Meşrutiyet’in İlanı (23 Temmuz 1908)

 II. Abdülhamit tarafından ilk meclisin kapatılması Genç Osmanlıların Padişaha karşı cephe almalarına neden olmuştur.

 Genç Osmanlılar; ayrıca ekonominin bozukluğunu, Girit, Ermeni ve Makedonya olaylarını bahane ederek Padişaha karşı tepkilerini artırmışlardır.

 Belli bir süre sonra bu cemiyete bağlı subaylar kurdukları Hürriyet Taburları ile halkı ayaklandırmışlardır.

 1908’de Niyazi Bey ve arkadaşları meşrutiyet isteyerek ayaklandı.

 Ayaklanmanın daha fazla büyümesini istemeyen II. Abdülhamit isyancıların isteği doğrultusunda II.

Meşrutiyet’i ilan etmiştir. (23 Temmuz 1908) Meclisler tekrar açıldı.

 1908’de İttihat ve Terakki partisi yapılan seçimleri kazanarak mecliste çoğunluğu elde etti.

II. Meşrutiyet Dönemi Osmanlı Mebusan Meclisi’nde;

 147 Türk

 60 Arap

 27 Arnavut

 26 Rum

 14 Ermeni

 4 Musevi

 10 Slav

(16)

olmak üzere toplamda 288 mebus bulunuyordu.

II. Meşrutiyet Dönemi Siyasi Partiler 1. Hürriyet Ve İtilaf Fırkası

2. Osmanlı Ahrar Fırkası 3. Fedakâranı Millet Cemiyeti 4. İttihadı Muhammediye Fırkası 5. Osmanlı Demokrat Fırkası 6. Mu’tedil Hürriyet Pervan Fırkası 7. İttihadı Esasiyei Osmaniye Fırkası 31 Mart Olayı (13 Nisan 1909)

 Bu olay, Rumi takvime göre 31 Mart’a denk geldiğinden bu isim ile anılmıştır.

 İsyan doğrudan Meşrutiyet rejimine karşı yapılmıştır.

 Yönetimi eleştiren İstanbul gazeteleri isyanın çıkmasında etkili olmuştur.

 İsyan merkezi, Selânik olan Hareket Ordusu tarafından bastırılmıştır.

 İsyan sonrası İttihat ve Terakki Partisi, olaylara karıştığı gerekçesiyle II. Abdülhamit’i tahttan indirerek yerine V. Mehmet Reşat’ı getirmişlerdir.

1913 te Enver Paşa önderliğinde İttihatçılar Bab-ı Ali Baskını adı verilen olayla Meclis-i Mebusan’ı basarak muhalefeti yok ederek idareyi ele aldı. Bab-ı Ali Baskınından sonra Padişahların hiçbir yetkisi kalmadı.

 Talat Paşa-Enver Paşa ve Cemal Paşa devleti 1918 I. Dünya savaşı sonrasına kadar yönetti.

 Savaştan sonra İttihatçılar öldürüldü ya da sürüldü.

 1918–1922 arası Hürriyet ve İtilaf Fırkası ülkeyi yönetti. (En meşhur Hürriyet ve İtilaf partili Damat Ferit Paşa’dır.).

 II. Meşrutiyet döneminde 1908–1912–1914 ve 1919 da olmak üzere 4 tane seçim yapılmıştır.

D) CUMHURİYET DÖNEMİ DEVLET TEŞKİLATI

 Dünya savaşı sonrası Osmanlı Devleti 1918’de İmzalanan Mondros Ateşkes anlaşması ile fiilen tarihi karışmıştır. Ancak Osmanlı devletinin resmen yıkıldığı tarih 1 Kasım 1922 de Saltanatın Kaldırılması iledir.

Savaşın kaybedildiğini gören yönetimdeki İttihat ve Terakki Partisi kendini feshederek Teceddüt Fırkası adını aldı. Ayrıca bu partinin önde gelen adamlarından Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa ülkeyi terk etmiştir.

Tüm bu olaylar yaşanırken 21 Aralık 1918’de Osmanlı Mebusan Meclisi dağıtılmıştır.

 İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan) özellikle Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 7.

maddesine dayanarak Anadolu topraklarını işgale başlamışlardır.

 Anadolu yer yer işgal edilince bu işgallere boyun eğmeyen halkımız işgallere ilk tepki olarak cemiyetleri kurmuşlardır.

 Bu olaylar yaşanırken Suriye’deki Yıldırım Orduları Grup Komutanı Mustafa Kemal 13 Kasım 1918’de İstanbul’a gelmiştir.

 Aynı gün İstanbul’a İtilaf Devletleri’ne ait bir donanmada gelmiş ve başkent adeta fiilen işgal edilmişti. Bu manzarayı gören Mustafa Kemal o meşhur sözünü söylemiştir: Geldikleri Gibi Giderler

 Kurtuluş için İstanbul’da kalmanın yeterli olamayacağını gören Mustafa Kemal 16 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru ile 9. Ordu Müfettişi olarak yola çıkmış ve 19 Mayıs 1919’da Samsun’a varmıştır.

 Mustafa Kemal’in Samsun’a varması ile milli mücadele resmen başlamıştır. Samsun’a varan Mustafa Kemal, ülkenin içine düştüğü durumu görmüş.

 Mustafa Kemal, Samsun’dan sonra daha güvenli bir yer olan Havza’ya geçerek protesto mitinglerini başlatmıştır.

 Havza’dan Amasya’ya gelen Mustafa Kemal 22 Haziran 1919’da tarihi Amasya Genelgesi’ni yayımlamıştır. Bu genelge ile milli mücadelenin amacını, gerekçesini ve yöntemini belirtildiği gibi ileride millet egemenliğine dayalı yeni bir devletin kurulacağının da ilk sinyalleri verilmiştir.

 Mustafa Kemal, Amasya’dan sonra askerlik mesleğinden istifa etmiş ve sivil bir vatandaş olarak Erzurum’a gelerek kongre çalışmalarına katılmıştır.

 Erzurum Kongresi ile

o Milli Egemenlikten kesin olarak bahsedilmiştir.

o Mebusan Meclisi’nin açılması istenmiştir.

o Manda ve himaye ilk kez gündeme gelmiş ve reddedilmiştir.

o Temsil Heyeti oluşturulmuştur.

(17)

o Doğuda birlik ve beraberlik sağlanmıştır.

 Mustafa Kemal’in başkanlığında 4-11 Eylül 1919 tarihlerinde milli bir özellik taşıyan Sivas Kongresi toplanmıştır.

 Erzurum ve Sivas Kongreleri ile Amasya Görüşmelerinde gündeme gelen ortak madde Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin bir an evvel açılması idi.

Nitekim Osmanlı Mebusan Meclisi 12 Ocak 1920’de İstanbul’da toplandı. Bu meclis 28 Ocak 1920’de tarihi Misakı Milli kararlarını almıştır.

 Misakı Millinin ilanı ile İtilaf Devletleri İstanbul’u resmen işgal ettiği gibi toplantı halindeki meclisi basarak milletvekillerini de tutuklamışlardır.

 Padişah VI. Mehmet (Vahdettin) ise hiçbir etkisi kalmayan Son Osmanlı Mebusan Meclisi’ni kapatmıştır. (11 Nisan 1920)

TBMM’NİN AÇILIŞI (23 Nisan 1920)

 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi açılarak Milli Egemenliğe ilk adım atıldı.

 Büyük Millet Meclis başkanlığına Mustafa Kemal seçilmiştir.

 TBMM’nin açılışı ile millet egemenliğine dayalı yeni bir devlet resmen kurulmuştur.

 TBMM, 20 Ocak 1921’ de ise Yeni Türk Devleti’nin ilk anayasası olan Teşkilâtı Esasi’yi ilan etmiştir.

“1921 Anayasası’na (Teşkilatı Esasiye) göre egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.” ilkesi

benimsenmiştir. 1921 Anayasası savaş dönemi şartları içinde hazırlandığından yeterli bir anayasa değildi. Bu eksikliği gören TBMM, 1924 Anayasası’nı hazırlamıştır. (Türkiye devleti sırasıyla 1921, 1924, 1961 ve 1982 anayasalarını kullandı).

 1921 Anayasasının genel özellikleri şunlardır.

o Savaş dönemi anayasasıdır.

o 24 maddelik kısa bir anayasadır.

o Meclis hükümeti sistemi vardır.

o Not: Meclis Hükümeti Sistemi: Hükümet üyelerini meclis seçer herhangi bir parti yoktur. (Ancak Mustafa Kemal in önderliğindeki Müdafaa-i Hukuk grubu vardır.)

o Güçler Birliği esası vardır.

o Not: Güçler Birliği: Yani devletin temelini oluşturan Yasama (Kanunları yapma), Yürütme (Yapılan Kanunları uygulama) ve yargı (Yasalara uymayanların cezalandırılması) gücünün tek elde toplanması TBMM de toplanması demektir.

o Not: Güçler Ayrılığı: Yasama, Yürütme ve Yargının ayrı kurumlarda toplanmasıdır.

 Güçler birliği sadece 1921 Anayasasında vardı. 1924, 1961, 1982 anayasalarında ise Güçler ayrılığı esası vardır.

Günümüzde Yasama, Yürütme ve yargı birbirinden ayrıdır. Yasamayı TBMM, Yürütmeyi Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar Kurulu ver tüm bürokrasi, Yargıyı ise bağımsız mahkemeler yerine getirir.

 Yeni Türk Devleti, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’i ilan ederek yönetim şeklini belirlemiştir. Yönetim şeklinin Cumhuriyet olduğu 1924 Anayasası’na eklenmiştir.

 1924 Anayasası kabul edildi. (Bu anayasada Güçler ayrılığı esası var, İlke ve İnkılap anayasasıdır.)

 1928’de Anayasamızda bulunan ‘‘Türkiye’nin dini İslam’dır.’’ maddesi anayasadan çıkarıldı.

 1937’de Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, İnkılapçılık ve Laiklik temel Atatürk ilkeleri anayasamıza girmiştir.

Cumhuriyet dönemi ilk siyasi partiler

TBMM’de Atatürk başkanlığındaki Müdafaa-i Hukuk Grubu Cumhuriyet Halk Fırkası adını alarak Türkiye’nin ilk siyasi partisi oldu.

 1924’te Kazım Karabekir ve arkadaşları Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kurdular ancak bu parti Şeyh Sait İsyanı ile kapatıldı.

 1930 da Ali Fethi Okyar tarafından kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası da Menemen Olayı dolayısıyla kapatıldı.

 Bundan sonra 1945’ya kadar Türkiye de tek parti CHP iktidarı yaşandı. (Demokrat Parti’nin kuruluşu ile çok partili hayata geçildi)

 1945’den sonra tekrar çok partili rejime geçildi.

 TBMM, kadınlara verdiği ayrıcalıklar yönüyle birçok Avrupa devletine örnek olmuştur.

Türk kadını;

 1930 yılında belediye seçimlerine

(18)

 1933 yılında muhtarlık seçimlerine

 1934 yılında ise milletvekili seçimlerine katılma hakkını elde etmiştir.

ÜNİTE 1 SONU

ÖLÇME DEĞERLENDİRME ETKİNLİĞİ KLASİK SORULAR

1 ) – Türklerde Devleti Oluşturan Unsurları yazarak kısaca açıklayınız.

a) Bağımsızlık (Oksızlık) : Türklerin sahip olduğu atlı göçebe yaşam tarzı, onların özgürlüklerine düşkün olmalarını ve bağımsızlığın milli bir karakter olmasını sağlamıştır.

b) Halk (Millet) : Türklerde halk sınıflara ayrılmamıştır. Kişilerin ekonomik ve sosyal hakları bulunmaktaydı.

“Halk Devlet İçin Değil; Devlet Halk İçindir.” Anlayışı hâkimdir.

c) c-Ülke (Vatan-Toprak) : Türkler özgür olarak yaşadıkları ve egemenlik haklarını tam olarak kullandıkları topraklara yurt, ülke, uluş adını vermişlerdir.

d) Teşkilatlanma: Türkler teşkilatlanma, devlet kurma becerileri yüksek bir millettir. Tarih boyunca hiçbir zaman devletsiz kalmamışlardır. Devleti oluşturan boylar, güçlü bir siyasi birlik sağlayarak devleti yaşatmışlardır.

2)- Türk-İslam Ordusunun genel özeliklerinden 5 tanesini maddeler halinde yazınız.

a) İlk Türk devletlerinde onlu askeri sistem uygulanmamıştır.

b) Ordunun aslı yine Türklerden oluşmasına rağmen Türk İslam devletlerinde başka unsurlarda orduya alınmaya başlamıştır.

c) Atlı birliklerin yanı sıra yayalarda kullanılmaya başlanmıştır.

d) Ok yay kılıç önemli silahlardır.

e) Hükümdarlar ordu komutanıdır.

f) Turan taktiği uygulanmıştır.

g) Orduya Gulam Sistemi ile asker yetiştirilirdi.

h) İlk kez Hz. Ömer Döneminde kullanılan askerî İkta ( İkta sistemi) Büyük Selçuklular tarafından geliştirilip Türk ordusunda uygulanmıştır.

3)- Gulam sistemi hakkında kısaca bilgi veriniz.

 Gulam askerleri, çoğunluğu Türklerden olmak üzere, satın alma yoluyla savaşlarda esir edilenlerle küçük yaşlarda toplanan çocukların gulamhane adı verilen asker yetiştirme merkezlerinde yetiştirilmesi ile oluşturuldu.

4)- İkta sistemi hakkında kısaca bilgi veriniz.

 Ülke topraklarının vergi gelirlerine göre bölümlere ayrılarak her birinin askerî ve sivil devlet görevlilerine hizmet karşılığında maaş olarak verilmesidir.

Görevliler elde ettikleri gelirlerden maaşlarını aldİktan sonra kalan bölümü ile atlı asker beslerlerdi.

“Sipahiyan” adı verilen bu askerler savaş zamanında orduya katılırlardı.

5)- Osmanlı devlet anlayışını oluşturan esasları yazarak kısaca açıklayınız.

 Osmanlı devlet anlayışı 3 esas üzerine kurulmuştur. Bunlar ; o Devlet-i Ebed Müddet (Devletin sonsuza kadar yaşatılması)

o Nizam-ı Alem (Dünya düzeninin sağlanması adalet ve barışın sağlanması) o Kanun-ı Kadim (Kamu hukuk kurallarının üstünlüğü, büyük kanunlar)dir.

6)- Osmanlı veraset sisteminde ( tahta çıkma usulü )yaşanan değişimleri kısaca yazınız.

 Tahta çıkarken belli bir kural olmadığı için taht kavgaları yaşanmıştır. Bunu önlemek için Osmanlı Hükümdarları Veraset sistemine bazı yenilikler getirmişlerdir.

 Bunlar

o

I. Murat ‘‘Ülke hanedanın ortak malıdır’’ anlayışının yerine ‘‘Ülke padişahın oğullarının malıdır’’ anlayışını getirdi.

o

Fatih Kardeş Katli ilkesini getirdi.

o

I. Ahmet Kardeş Katli ilkesini kaldırarak Ekber ve Erşet(yaşı en büyük hanedan üyesinin tahta geçmesi) getirdi.

7)- Divan-ı Hümayunu oluşturan sınıfları yazarak; bu sınıfların görevleri hakkında bilgi veriniz. Divan-ı Hümayun İlmiye, Kalemiye ve Seyfiye sınıflarından oluşmaktadır.

o Seyfiye: Yönetim ve askerlik işleri ile ilgilenen sınıftır. Vezir-i Azam, Vezirler, Yeniçeri Ağası, Kaptan-ı Derya

(19)

gibi asker kökenli divan üyeleri bu sınıfa mensuptur.

o İlmiye: Yargı, İfta (Fetva verme) ve Eğitim işleri ile ilgilenen sınıftır. Kazasker Şeyhülislam gibi medrese kökenli divan üyeleri bu sınıfa mensuptur.

o Kalemiye: Devletin mali ve yazışma işlerini yürütürdü. Defterdar ve Nişancı gibi memur kökenli divan üyeleri bu sınıfa mensuptur.

8)- Sened-i İttifak hakkında kısaca bilgi veriniz.

 1808 de II. Mahmut döneminde Vezir-i azam Alemdar Mustafa paşanın katkıları ile Anadolu ve Rumeli ayanları ile Padişah II. Mahmut un imzaladığı bir anlaşma olup bu anlaşma ile Osmanlı da padişahın yetkileri ilk defa sınırlandırılmıştır.

9)-Tanzimat Fermanı hakkında kısaca bilgi veriniz.

 1839 da Abdülmecit in hükümdarlığı döneminde sadrazam Mustafa reşit Paşa nın katkıları ile ilan edilen bir fermandır.

Gülhane Parkına okunup ilan edildiği için Gülhane Hatt-ı Hümayun da denir. Bu fermanla Osmanlı halkına bazı haklar verilmiştir. Tüm Osmanlı tebaası(Halk) eşit sayılmıştır. Tanzimat fermanı ile Osmanlı hızlı bir batılılaşma sürecine girmiş ve bu dönemde yapılan ıslahatlara Tanzimat ıslahatları denir.

10)- Islahat Fermanı hakkında kısaca bilgi veriniz.

1856 da Kırım savaşı sonrası Batılı ülkelerin Azınlıkları bahane ederek içişlerimize karışmalarını engellemek için Abdülmecit in hükümdarlığı döneminde yayımlanan bir fermandır. Bu fermanla azınlıklar geniş haklara kavuşmuştur.

11)- 1. Meşrutiyetin ilanı ile ilgili olan aşağıdaki metinde eksik bırakılan bölümleri doldurunuz.

Osmanlı devletinde 1876 da II. Abdülhamit in hükümdarlığı döneminde Mithat paşa nın çalışması ile I.

Meşrutiyet ilan edildi. Meşrutiyetle birlikte Kanun-ı Esasi (ilk Anayasamız) ilan edildi ve 1877 de seçimler yapılarak Meclis-i Mebusan ve Meclis-i Ayan adında 2 meclis açıldı. Bu Meclisler Şuray-ı Devlet tarafından hazırlanan kanunları görüşür ve padişahın onayı ile kanunlar yürürlüğe girerdi. Hükümeti ve Bakanları da bu iki meclis seçer, padişahın onayı ile de hükümet kurulurdu.

 1877–78 Osmanlı-Rus savaşı sebebiyle II. Abdülhamit Anayasanın kendisine verdiği yetki ile 1878 de meşrutiyete son verdi, meclisleri kapattı. Meşrutiyet isteyen Osmanlı aydınları Genç Osmanlılar (Jön Türkler) adı Verilen bir örgüt kurarak II. Abdülhamit e karşı muhalefete geçtiler. Bu Örgüt zamanla İttihat ve Terakki Partisi adını aldı. 1908 yılına kadar II. Abdülhamit ülkeyi saltanatla yönetti. Ancak İttihat ve Terakkinin başlattığı muhalefet zamanla isyana dönüştü. Niyazi Bey ve arkadaşları meşrutiyet isteyerek ayaklandı ve 1908 de II.

Abdülhamit anayasayı tekrar yürürlüğe koydu. Meclisler tekrar açıldı. 1908 de İttihat ve Terakki partisi yapılan seçimleri kazanarak mecliste çoğunluğu elde etti. Ancak II. Abdülhamit 1909 da tarihimizde 31 Marta olayı denilen bir isyan hareketiyle tahttan indirildi ve yerine Mehmet Reşat Padişah yapıldı.

KAVRAM BİLGİSİ:

 Tigin: İlk Türk Devletlerinde Kağanın erkek çocuklarına verilen ad.

 Ataman: İlk Türk Devletlerinde Kağanın erkek çocuklarının eğitiminden sorumlu öğretmen

 Kurultay: İlk Türk devletlerinde devleti ilgilendiren konuların görüşülüp karar bağlandığı meclislere Kurultay denir.

 Melik: Türk İslam Devletlerinde Sultanın erkek çocuklarına verilen ad.

Meşrutiyet: Hükümdarın yanında meclis açılarak halkın kısmen yönetime katıldığı devlet idare şekline meşrutiyet denir.

EŞLEŞTİRME

** Aşağıdaki Türk İslam Devletlerindeki Saray görevlileri ile görev alanlarını uygun şekilde eşleştiriniz.

Saray Görevlileri Görev Alanlarını

( a ) Hares Emiri ( c ) Hükümdarın Yiyecek işlerini yürütür.

( b ) Abdar ( e ) Hükümdarın Elbiseleri ile ilgilenir.

( c ) Çaşnigir ( a ) Saray güvenlikçisidir.

( d ) Candar ( f ) Bayrak ve sancakları korur savaşa götürür ( e ) Camedar ( b ) Hükümdarın Temizlik işlerini yürütür.

( f ) Alemdar ( d ) Sarayı dışarıdan gelen sadırlara karşı korur ( g ) Emir-i Ahur ( h ) Hükümdarın av işlerini yürütüri

( h ) Emir-i Şikar ( g ) Sarayın atlarına bakar

Referanslar

Benzer Belgeler

Fetvalarında Hilafeti destekleyen, Gladstone’a karşı İslam cemaatini harekete geçirmeye çalışan Abdullah Quilliam hakkında daha sonraki yıllarda Londra’dan

Merkez teşkilâtında mutlak otorite padişahtı. Devleti yönetme yetkisi Osmanlı hanedanına aittir. Osmanlı Devleti bir İslâm devleti olduğundan yönetimde şeri ve örfi

Ermeni teröristlerin baskını üzerine G enelku rm ay İkinci Başkanı Necdet (h.torun, 4. Kolordu ve Ankara Sıkıyönetim Komutam Recep Ergün derna! olay yerine

Oynayanlar: Emel Sayın, Ediz Hun Yönetmen: HulkiSaner Yapım Yılı: 1972.. İKİ aile, çocuklarını beşik kertmesi yaparlar, sonra

H A : Sakız ve İvesi koyunlarının günlük süt verim ortalamaları birbirine eşit değildir.

(Adli işler için kadılar tayin edildi. Ebu Bekir vefat etmeden önce halifeliğe Hz. Ömer’i tavsiye etmişti. Ömer adaleti, doğruluğu ve cesareti ile ün yapmıştır.

• İlk Türk devletlerinden olan Hunlar ve Kök Türklerde örgün eğitim (planlı, programlı eğitim) kurumlarının olduğuna dair kesin bir bilgi yoktur.. Ancak uygarlık ve

Sarayda, saray orkestra şeil İken, İzm ir zaferini müteakip İstiklâl Mar şını bestelemiş ve,bunu duyan Ata­ türk, Zeki Üngörü Ankaraya düve t ederek