• Sonuç bulunamadı

Osmanlı toplumunda esnaflar Lonca adı verilen teşkilatlara sahiptiler.

Her loncada yaşlılardan meydana gelen 6 kişilik bir "ustalar kurulu" vardı. Bunların en yaşlısı başkan olur ve Şeyh adını alırdı.

Her esnaf muhakkak bir loncaya kayıtlı olur, loncasının koruması ve denetimi altında bulunurdu.(Bugünkü tabipler odası, mimarlar odası, şoförler cemiyeti gibi...)

Dükkân açma hakkına Gedik denilirdi. Gedik'e sahip olmak için çıraklık, kalfalık yapıp, ustalık belgesini almak gerekirdi.

Esnafı a)- Üreticiler b)- Hizmet erbabı olarak ikiye ayırabiliriz.

Üreticiler: Hammaddeyi işleyerek, işlenmiş madde haline getiren esnaflardır. Örneğin: Bakırcı, kılıççı, fırıncı, demirci gibi...

Hizmet Erbabı: Toplum için gerekli bir hizmeti yapan esnaftır. Örneğin: Berberler, hammallar gibi...

Loncaların başlıca görevleri şunlardı:

o

Üye sayısını, üretilen malların kalitesini, fiyatını belirlemek

o

Esnaf arasındaki haksız rekabeti önlemek,

o

Esnaf ile devlet arasındaki ilişkileri düzenlemek,

o

Üyelerine kredi vermek.

Lonca ile ilgili bazı kavramlar

 Gedik: Bir iş yeri ya da dükkân açma hakkına verilen ad

Şeyh: Yönetim Kurulu başkanı. Çıraklık ve ustalık törenlerini yönetir ve cezaların uygulanmasını sağlardı.

Kethüda: Lonca ile devlet arasındaki ilişkileri düzenleyen kişi. Loncayı dışarda temsil eder, hükümetle ilişkileri düzenlerdi.

Yiğit başı: Esnaflara verilen cezaları uygulayan kişi. Disiplin işleri ve esnafa hammadde dağıtımını yapardı.

İşci başı: Standartları denetleyen kişi

 Ehli hibre: İki kişiydiler. Mesleğin sırlarını bilen, malların kalitesi bildiren, fiyat belirleyen uzman. (Bilirkişi)

 Narh Sistemi: Esnaf ve zanaatkârların kâr oranlarının devlet ve Lonca teşkilatı tarafından belirlenmesine narh denilmektedir.

 Nakib: Şeyhi temsil eder, esnafla şeyh arasında aracılık yapardı.

Lonca teşkilatıyla ilgili devlet görevlileri de vardı; Bunlar:

Kadı: Lonca birliklerinin en üst makamıydı. Esnaf arasındaki anlaşmazlıkları çözümler ve yukarıda belirtilen altı kişilik kurulun seçilmesini onaylar veya görevden alırdı.

 Muhtesib: Çarşı ve pazar denetlemesi yapardı. Satılan mal ve fiyatları kontrol ederlerdi.(zabıta) NARH SİSTEMİ

Narh uygulaması ürün fiyatlarının ve standartlarının belirlenmesine ve kayıt altına alınmasına yönelik bir uygulamadır.

Narhlar değişen şartlara uygun olarak değiştirilirdi. Aynı ürünün narhı, bölgeden bölgeye değişen şartlar nedeniyle ( nakliye bedeli, iklim özellikleri, maliyet farkları) farklı olabilirdi.

Narhların tespiti kadıların başkanlığında kurulan komisyonların göreviydi. Bir malın fiyat tespit komitesi, ilgili esnafın şeyh, kethüda, yiğitbaşı, ehli hibre gibi yönetici ve uzmanlarıyla halkın temsilcilerinden oluşuyordu.

Narh, toptancı ve perakendeci için ayrı ayrı tespit edilirdi. Toptancıların dükkân açıp perakendecilik yapmaları yasaktı.

Narh tespitinden örnekler:

“Kanunname-i İhtisab-ı Bursa” dan (2. Beyazıt dönemi 1447-1512) Karpuzun ilkin dört okkası bir akçeye, iki günden sonra altı okkası bir akçeye, beş-altı günden sonra sekiz okkası bir akçeye olacak.

Eskiden etin 250 dirhemi bir akçeye olunca, tava biryanın okkası 3,5 ‘ a olacak.

Asma Koyun Biryanın okkası 4 akçe olup, küfe kebabının soğandan gayrı 90 dirhemi 1 akçeye olacak.

Kemikli tandır kebabının 125 dirhemi 1 akçe olacak.

Not: Ağırlık ölçüsü kabul edilmeden önce Osmanlı döneminde kullanılan ağırlık ölçü birimine Dirhem denir.1 dirhem 3.2 kgdır.

4.4. XVII. yüzyıl Sonrası Osmanlı Devlet Ekonomisi

 Osmanlı ekonomisinin bozulmasında Coğrafi Keşifler sonrası bol miktarda altın ve gümüşün Osmanlı ülkesine girmesi, Maden Ocakları’nın kapanması ve buna paralel darphanelerin kapanması etkili olmuştur. Bu yüzyılda ithalatı kısıtlayan ihracatı teşvik eden Merkantilizm anlayışı Avrupa’nın ana politikası olmuş. Osmanlı, Avrupa için açık bir pazar olmuştur. Osmanlı Devleti’nde ilk bütçe Tarhuncu Ahmet Paşa tarafından yapılmıştır.

 Osmanlı ekonomisi 17. ve 18. Yüzyıllarda ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalmıştır. Uzun süren ve yenilgiyle sonuçlanan savaşlar, Celali İsyanları bütçe açıklarının meydana getirdiği, Tağsişler (devalüasyon) yönetim, ordu ve Tımar Sistemi’nin bozulması ekonominin bozulmasında başlıca etken olmuştur.

 Bu sebeplerden en önemlileri şunlardır:

o

İç karışıklıklar, Celali İsyanları

o

Avrupa yaşanan gelişmeler; coğrafi keşifler yeni ticaret yollarının sanayi inkılabı, fabrikalaşma keşfedilmesi

o

Savaşlarda alınan yenilgiler, toprak kayıpları, önemli limanların, ticaret merkezlerinin, hammadde kaynaklarının elden çıkması

o

Vergi gelirlerinin azalması

o

Tımar sisteminin bozulması, üretimde yaşanan aksamalar

o

İltizam sisteminin bozulması vergilerin toplanmasındaki aksamalar

 Osmanlı devleti ekonomik sıkıntılardan kurtulmak için çeşitli önlemler almaya çalışmıştır bu önlemlerden bazıları şunlardır:

o Osmanlı Devleti 17. yüzyıldan itibaren Tımar Sistemi’nden yavaş yavaş vazgeçerek İltizam Sistemi (toprak gelirlerinin açık artırma ile satılıp parasının peşin alındığı sistem) usulüne yönelmiştir. Devlet bu sayede azda olsa nakit para ihtiyacını gidermiştir.

o Bu uygulamayı daha sonra Malikâne Sistemi (mukataa topraklarının hayat boyu kiralanmasıdır) takip etmiştir.

Devlet 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra nakit ihtiyacını karşılamak için “esham kanunu” (hisse senedi)ni çıkarmıştır.

o İltizam( mukataa) sisteminden Malikâne sistemine geçilmiştir. Böylece vergiler daha düzenli ve aksama yaşanmadan toplanılmıştır.

Not: İltizam sistemi: Bu sisteme göre devlet bazı işletmelerin ( mukataaların) vergi gelirlerini kişilere ihale yöntemi ile belirli sürelerle kiralıyordu. İhaleyi alan kişi ( mültezim) karşılığında hazineye peşin bir ödeme yapıyor;

mukataa gelirlerini ise kendisi alıyordu. Bu sistem devletin kasasına peşin para sağlamak, uzak bölgelerin

vergilerini kolaylıkla toplayabilmek gibi yararlar sağlamıştır. Ancak sistemde sonraları oluşan bozulmalar, etmesi sebebiyle bu sistemde değişikliğe gidilerek, malikâne sistemine geçilmiştir.

Not: Malikâne sistemi: Bu sistemde mukataalar mültezimlere ömür boyu kiralanmıştır. Mültezimler 2

dönemde devlete para ödemişlerdir. İlk olarak ve bir defaya mahsus yüklü miktarda bir para (Muaccele) ödedikten sonra, her yıl belirlenen oranlarda bedel hazineye aktarılmıştır. Mültezim mukataayı başkasına devrederse bu devir işleminden devlet devir ücreti alırdı. Mültezimin ölmesi halinde mukataa boşta kalır ve tekrar ihale edilirdi.

Not: Malikâne sistemi uzun vadede olumsuz sonuçlar ortaya çıkarmış, büyük toprak sahipleri ortaya çıkmış ve ayanlar güçlenmiştir.

Sanayi İnkılabı ve Sonuçları

Osmanlı ticaretine ilk ciddi zarar veren olay Coğrafi Keşifler’dir. Bunu başlangıçta Osmanlı Devleti’nin lehine olan fakat daha sonra aleyhine döndüğü Kapitülasyonlar izlemektedir.

Osmanlı ticareti özellikle Sanayi İnkılabı ile çok ciddi yara almıştır.

1750’li yıllarda İngiltere’de başlayan ve zamanla Avrupa’ya yayılan Sanayi İnkılabı sonucunda; Osmanlı ülkesi yabancıların açık pazarı hâline gelmiştir. Avrupa’da bol, ucuz, kaliteli üretim sağlanmıştır.

 İşçi sınıfı ortaya çıkmıştır.

 Üretimde makine gücü ve seri üretime geçilmiştir.

 Köyden şehre göç başlamıştır.

 Sömürgecilik gelişmiştir.

 Dünya Savaşlarına sebep olmuştur.

 Osmanlı el sanayi çökmüş küçük atölyeler kapanmıştır.

Alınan borçlar ve imzalanan Antlaşmalar (1838 Balta Limanı Ticaret Antlaşması) devleti Avrupalıların nüfusu altına itmiştir.

 Meşrutiyetle birlikte sanayide yerli atılımlar gerçekleştirilmek istendiyse de oldukça sınırlı sanayi girişimleri yabancı ve azınlık sermayecilerinin yatırımlarından ibaret kalmıştır.

Sanayi Üretiminin Artırılması için yapılan çalışmalar

o İthal ürünlerden alınan vergiler artırılarak, çuha, kumaş, ipek, feshane ve demir fabrikaları kurulmuş Avrupa’dan ustalar getirilmiş, Avrupa’ya öğrenci gönderilmiş Yeni kurulan fabrikalar vergiden muaf tutulmuş Islahı sanayi Komisyonu kurulmuştur.

Tüketim:

 Tanzimat Döneminde özellikle tüketim alışkanlıklarında önemli değişimler yaşanmıştır.

 Avrupa mallarının Osmanlı ülkesine girmesi ve yoğun kültürel etkileşim ile birlikte Avrupa tarzı giyinme, yeme –içme, eğlenme, konuşma alışkanlıkları hızla yayılmıştır.

Ticaret:

 Avrupa da ortaya çıkan Sanayi İnkılabının Osmanlı üretimini olumsuz etkilemesi, Balta Limanı Antlaşması gibi ticaret antlaşmaları ile farklı ülkelere ticari imtiyazlar verilmesi gibi sebeplerle Osmanlı sanayisi, ticareti çökme noktasına gelmiş, Osmanlının elindeki ham maddeler elden çıkmış ve Osmanlı pazarı Avrupa’nın açık pazarı haline gelmiştir.

Tarım

 Tanzimat Döneminde her alanda olduğu gibi tarım alanında da gelişmeler olmuştur.

Tarım araştırmaları ve tarımın çeşitlendirilmesi için Ziraat ve Sanayi Meclisi ve Nafia Hazinesi kurulmuştur.

 1858 yılında Arazi Kanunnâmesi çıkarılarak özel mülkiyete geçilmiştir. Vergi yükleri hafifletilmiştir. Yollar yapılmıştır. Nehirlerin ulaşıma açılmasına çalışılmıştır.

 Zirai eğitim ve uygulama kurumları oluşturuldu. Osmanlı ülkesinde yapılan tarım özellikle Avrupa devletlerinin ham madde ihtiyacını karşılayacak üretime dönüştü

 Devlet tekelleri kaldırılmıştır. Bütün bu düzenlemeler tarımın gelişmesine katkıda bulunmuştur.

Yabancı Yatırımlar

 19. yüzyıldan itibaren Osmanlı ülkesine yabancı yatırımlar artmıştır.

 Bu yatırımlar daha çok demir yolları, limanlar, fenerler, su, havagazı, tramvay, elektrik hizmetleri ve madencilik gibi Batılı yatırımcıların Osmanlı Devleti’ndeki ekonomik çıkarları ile ilgili altyapı alanlarında yoğunlaştı.

Para ve Bankacılık

 Daha önce “Kaimei Muteberei Nakdiye” adıyla basılan kağıt paranın sahteleri basılınca 1863 yılında tedavülden kaldırılmıştır.

 Sultan Abdülmecit Dönemi’nde 20 kuruş değerinde Mecidiye adı verilen gümüş para basılmıştır.

Bankacılık

Osmanlı Devleti’nde 1847 yılında Galata Bankerleri Bankı dersaadet’i kurdular.

Daha sonra merkezi Londra’da olan İngiliz sermayeli Bankı Osmani-i şahane kuruldu.

Temelini Mithat Paşa’nın kurduğu Memleket Sandıkları’nın oluşturduğu Ziraat Bankası ise 1888 yılında kuruldu.

Osmanlı Devleti’nin İç ve Dış Borçları

 18. yüzyıldan itibaren açık veren Osmanlı maliyesi, devlet için borçlanma kapısını açmıştı.

 Başlangıçta halktan alınan iç borçla (esham uygulaması) bu açık kapatılmaya çalışılmıştır.

1854 yılına kadar ara ara Galata sarraflarından borç alınmış. Osmanlı Devleti ilk dış borcu 1854 yılında İngiltere’den almıştır.

Her yıl katlanarak artan dış borç 1875 yılında devletin borç ödemelerini durdurmasına ve Moratoryum (borçların ertelenmesi) ilan etmesine sebep oldu.

Osmanlı Devleti borçları ödemeyecek duruma gelince 20 Aralık 1881 yılında Muharrem

Kararnâmesi yayınlanarak Duyunû umumiye İdaresi kurulmuş ve Osmanlı Devleti’nin mali kaynaklarına alacaklı devletler el koymuşlardır.

24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması ile “Duyunu umumi İdaresi” kaldırıldığı gibi Osmanlı Devleti’ne ait borçlarda çözüme kavuşturulmuştur.

D) CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE EKONOMİ (1938’ e kadar)

4.5. Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Ekonomik Anlayış

Mondros Ateşkes Antlaşması ile Osmanlı ülkesi siyasi, askeri ve ekonomik açıdan tam bir yıkıma uğramıştı.

 Milli Mücadele Dönemi’nde Ankara’da toplanan TBMM çok büyük ekonomik sıkıntılar çekti.

Mustafa Kemal; siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun ekonomik zaferler ile taçlandırılmaz ise elde edilen zaferin kalıcı olmayacağının farkındaydı.

Bu nedenle hiç zaman kaybetmeden milli mücadele devam ederken 17 Şubat – 4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir’de Türkiye İktisat Kongresi’ni topladı.

 Mustafa Kemal bu kongrede alınan birçok kararın yanı sıra tarihteki başarı veya başarısızlıkların tümünün ekonomi ile bağlantılı olduğunu çağımızda ekonominin önemli olduğunu ve buna önem verilmesi gerektiğini dile getirdi.

İzmir İktisat Kongresi yeni hükümetin mali ve iktisadi politikasının temellerini oluşturmuştur. Kongre’de alınan kararların uygulanmasıyla ilgili;

o Osmanlıdan kalan ve ülke ekonomisini olumsuz yönde etkileyen kapitülasyonlar, Lozan Anlaşması’yla tamamen kaldırılmıştır.

o Dış borçlar imparatorluk üzerinde kurulan yeni devletlerarasında paylaştırılmıştır.

o Sanayicilerin kredi ve sermaye ihtiyaçlarını karşılamak üzere 1924 de “Türkiye İş Bankası” kurulmuştur.

o 1925 te tarımda öşür vergisi kaldırılmıştır.

o 1926’da “Kabotaj Kanunu” kabul edilmiştir

o 1925 te bankacılık ve madencilik faaliyetlerini yürütmek üzere “Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası”

kurulmuştur.

o 1927 de Teşviki Sanayi Kanunu’nun kabulü ile özel sektörün sanayi faaliyetleri desteklenmiştir o Esnaf ve sanatkârın kredi ihtiyacının karşılanması amacıyla kurulan “Halk bankası” 1938’de faaliyete geçmiştir.

o 1931’de para piyasasını düzenlemek, fiyat istikrarını sağlamak üzere “Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası”

kurulmuştur.

o 1933’te tekstil, demir-çelik, kâğıt vb. olmak üzere farklı alanlardaki fabrikaları bünyesinde toplayan ve aynı zamanda bir banka olan “Sümerbank” kurulmuştur.

o 1934’te “Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı” uygulamaya konulmuştur.

o 1935’te yer altı kaynaklarını işletmek ve değerlendirmek üzere “Etibank”, ardından da “Maden Tetkik Arama Enstitüsü” kurulmuştur.

Ekonomide Özel Sektör

 Cumhuriyet’in ilk yıllarında özel sektöre önem verilmiş ve bu konuda bazı adımlar atılmış ise de özel sektörün devletten beklenti içinde olması, yeterli sermaye, nitelikli iş gücü ve teknik eleman eksikliğinden dolayı istenilen sonuç elde edilememiştir.

29 Ekim 1929 Dünya Ekonomik Buhranı

Türkiye’yi de derinden etkilemiş devlet 1930 yılından sonra ekonomide devletçi, müdahaleci ve korumacı politikalar izlemiştir.

Türkiye’de benimsenen devletçilik politikası çerçevesinde 1931 yılında Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın kurulmasını değişik alanlardaki fabrikaları bünyesinde toplayan “Sümer Bank”ın kurulması izledi.

1934 yılında 1. Beş Yıllık Sanayi Planı ile devlet iktisadi hayata doğrudan doğruya girerek ülke genelinde planlı sanayileşmeye geçilmiştir.

1935 yılında yer altı kaynaklarını değerlendirmek üzere Etibank daha sonra Maden Tetkik Arama Enstitüsü kurulmuştur.

 1938 yılında esnaf ve sanatkârların kredi ihtiyacı için Halk Bankası kurulmuştur.

Ayrıca tarımla ilgili reformların yanı sıra devlet sermayeli büyük çiftlikler kurulmuştur. Devlet dış ticarette ithalata sınırlamalar getirerek Türk lirasının değerini korumaya çalışmıştır.

Yapılan ekonomik hamleler sonucunda Türkiye 1938 yılına gelindiğinde pek çok alanda yeni fabrikalarının açıldığı, ulaştırma alanında ciddi atılımların yapıldığı, tarımda modern teknik ve araçların kullanılmaya başladığı ve sanayileşme yolunda ilerlenen modern bir ülke durumuna gelmiştir.

ÜNİTE 4

DEĞERLENDİRME ETİNLİĞİ