• Sonuç bulunamadı

YKS HAZIRLIK TARİH KONU ANLATIMI Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni Adana 2017

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "YKS HAZIRLIK TARİH KONU ANLATIMI Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni Adana 2017"

Copied!
169
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 1 / 169

YKS HAZIRLIK

TARİH KONU ANLATIMI

Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni

Adana 2017

(2)

Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 2 / 169

TARİH VE TARİHİN ÇAĞLARA AYRILMASI

❖ Tarih ve Özellikleri

• Geçmişte yaşamış olan toplulukları belgelere dayanarak, yer ve zaman göstererek, sebep-sonuç ilişkisi içerisinde izleyen (inceleyen) ve objektif olarak açıklayan (araştıran) bir bilimdir.

• İnsan topluluklarının geçmişteki yaşayışlarını, kültür ve uygarlıklarını, sosyo-ekonomik yapılarını neden-sonuç ilişkisi içerisinde yer ve zaman göstererek inceleyen, elde ettiği bulguları, belgelere dayanarak objektif bir şekilde açıklayan sosyal bilim dalına tarih denir.

❖ Tarih Biliminin Konusu

• İnsanların her türlü faaliyetleri tarihin konusunu oluşturur.

• Daha geniş anlamda tarih, geçmişte yaşayan insanların siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik vb. faaliyetlerini konu edinir.

• Büyük depremler, tufanlar, kuraklıklar, göçler, salgın hastalıklarda tarihin ilgi alanına girer.

❖ Olay- Olgu

• Hayat içinde tek tek meydana gelen değişmelere olay denir

• Olayı olgudan ayıran diğer önemli bir özellik ise olayın başlangıç ve bitiş tarihinin belli olmasıdır.

• Olay kısa sürede olup biter.

• Anadolu’nun fethi, Kurtuluş Savaşı olaydır.

• Olgu aynı türdeki olayları bir bütün olarak anlatmak için kullanılan bir kavramdır.

• Olgu olaya göre daha soyut ve geneldir.

• Olguda belli bir yer ve zaman söz konusu değildir.

• Olgu uzun bir zaman diliminde oluşur.

• Anadolu’nun Türkleşmesi ve Türkiye’nin çağdaşlaşması olgudur.

• Örnek:

o Olay-Malazgirt savaşı, Olgu-Anadolu’nun Türkleşmesi o Olay-Talas Savaşı, Olgu-Türklerin Müslüman olması o Olay-İstanbul’un Fethi, Olgu-İstanbul’un Türk şehri olması o Olay-Atatürk’ün çeşitli alanlarda inkılaplar yapması, Olgu- Türkiye’nin çağdaşlaşması

• Tarih, geçmişteki olaylar ve o olayların zaman içindeki akışıyla ilgilenir. Tarih biliminin konusu içerisine giren herhangi bir fikir, olay, olgu veya düşüncenin incelenip yorumlanabilmesi için; incelenecek ve yorumlanacak materyalin ait olduğu zaman da bilinmelidir. Zamanı belli olmayan, hangi döneme ait olduğu belirlenmemiş bir olgunun tarihi açıdan yorumlanması imkansızdır.

• Tarihte hemen bütün eski devletler, dünya imparatorlukları, umumiyetle kenar bölgelerde kurulmuştur. (Deniz kenarında veya nehir kenarlarında kurulmuştur.)

• Örnek olarak;

o Mısır Medeniyeti Nil Nehri kenarında

o Hint Medeniyeti Ganj ve İndus Nehri kenarlarında o Çin Medeniyeti Sarı Irmak Kenarında

o Türklerin Medeniyeti Orhun ve Selenga Nehirleri Kenarlarında

o Mezopotamya Medeniyeti Fırat ve Dicle nehri kenarlarında o İyon Medeniyeti Ege Denizine sahili var

o Yunan Medeniyeti Ege Denizine sahili var o Fenike Medeniyeti Akdeniz’e sahili var.

Tarihin Özellikleri:

1- Geçmiş olayları inceler.

2- Belgelere dayanmalı ve objektif olunmalıdır.

3- Yer ve zaman belirtilmelidir.

4- Sebep sonuç ilişkisi olmalıdır.

5- İnsanlar tarafından meydana getirilirler.

6- Tarihi olaylar tekrarlanamaz.

7- Deney ve gözlem yapılamaz.

8- Olayın meydana geldiği devrin şartları ve değer yargıları iyi bilinmelidir.

9- Araştırma mümkün olduğu kadar olayın geçtiği yerde yapılmalıdır.

❖ Tarihçinin Özellikleri:

1- Tarafsız olmalıdır.

2- Olayın gerçekleştiği şartları ve dönemi iyi bilmelidir.

3- Araştırmayı olayın geçtiği yerde yapmalıdır.

❖ Tarihin Çeşitleri:

1- Hikayeci (Rivayetçi) Tarih: Herodot (Historia) (Herodot:

Tarihin babası)

2- Öğretici (Pragmatik) Tarih: Tukidides (Peleponnes Savaşı)

3- Araştırıcı (Bilimsel) Tarih: Günümüz Tarih anlayışı.

1-Hikâyeci (Rivayetçi)Tarih Yazıcılığı:

• İlk tarih yazıcılığıdır.

• Bu yazıcılıkta olaylar rivayet olunur ki, denilene bilir ki gibi anlatım tarzıyla başlar genellikle hikâye ve destanlara dayandırılır.

• Olaylar aktarılırken yer ve zaman belirtilir ancak olayların sebep ve sonuçlarına değinilmez.

• Bu yöntemin kurucusu Herodot’tur.

• İlk olarak Eski Yunanda MÖ V. yüzyılda yaşamış olan Herodotos (Herodot)’un yazdığı Tarih (Historia) bu türün ilk örneğidir.

• Herodot Historia eserinde Yunan ve komşu ülke tarihlerini bu yöntemle yazmıştır.

• Bu yöntem XVIII yy. kadar Avrupa ve İslam dünyasında kullanılmıştır.

2-Öğretici (Pragmatik) Tarih Yazıcılığı:

• Geçmişteki tarihi olaylardan ders çıkartarak topluma fayda sağlamak-öğüt vermek, milli birlik ve ahlaki değerlere geliştirmek amaç edinilmiştir.

• Olaylarda genellikle zaferler ve kahramanlar ilgi çekilerek anlatılmıştır.

• Bu akımın öncüsü Tukidides’dir.

• Bu Tarih yazıcılığı Avrupa ve Türkiye’de XIX yy. kadar devam etmiştir.

• Büyük yenilgileri takip eden zamanlarda ya da toplumun fikir yönünden birlik içinde olmadığı dönemlerde bu eserler ilgi çekmiştir.

• Özellikle Avrupa’da ve Türkiye’de XIX. yüzyıla kadar bu tarih yazıcılığı devam etmiştir.

3-Araştırmacı Tarih Yazıcılığı:

• Bu yöntem XIX yy. ortalarından itibaren ortaya çıkmıştır.

• Bir tarihi kitap ortaya çıkarılırken olayın yer ve zamanı, kaynaklara dayandırılması, olayın sebep ve sonuçlarının araştırılması ve objektiflik ilkesine bağlı kalınması şartlarıyla hazırlanmış olup daha bilimsel bir yöntemdir.

• Şu an tarihçilerin büyük bir kısmı bu yöntemi kullanmaktadır.

❖ Tarih Yazıcılığı

• Tarih yazıcılığının ilk örnekleri;

• Hitit yıllıkları (Anallar)

(3)

Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 3 / 169

• Köktürk Kitabeleri) Orhun Abideleri

• Rus Kronikleri

• Osmanlı Vakayinameleri

• Osmanlı Tarihçileri:

• Şehnameci, Vakanüvis: Osmanlı tarih yazıcısı

• İlk Osmanlı Vakanüvisi: Naima Efendi, Naima Tarihi

• Diğer Önemli Osmanlı Vakanüvisleri: Cevdet Paşa, Peçevi, Selaniki, Aşıkpaşazade, Oruçbeyoğlu,

Cumhuriyet Dönemi Tarihçileri:

• M. Altay KÖYMEN

• Fuat KÖPRÜLÜ

• İ. Hami DANİŞMEND

• Ö. Lütfi BARKAN

• Halil İNALCIK

❖ Tarihe Yardımcı Bilimler

• Coğrafya: Yer bilimi

• Arkeoloji: Kazı bilimi

• Etnografya: Öz kültür bilimi

• Paleografa: Yazı bilimi

• Nümizmatik (Meskûkât): Para bilimi

• Sosyoloji: Toplum bilimi

• Kronoloji: Takvim bilimi

• Filoloji: Dil bilimi

• Heraldik: Arma bilimi

• Sigilografya: Mühür bilimi

• Antropoloji: Irk Bilimi

o Fiziki Antropoloji: İnsanların ırki özelliklerini araştırır.

o Sosyal Antropoloji: İnsanların sosyal ve kültürel etkinlik/erini inceler.

• Kimya (Karbon14): Yaş bilimi

• Geneoloji: Şecere, soy kütüğü bilimi

• Hukuk: Kanun bilimi

• Onomastik: Yer adları bilimi

• Diplomatik: Devletlerarası antlaşmalar bilimi TARİH BİLİMİNİN YÖNTEMLERİ

• Bir sonuca ulaşmak amacıyla, bilime, mantığa ve tecrübeye dayanarak izlenen araştırma şekline yöntem denir.

• Her bilimin kendine uygun bir yöntemi vardır. Fen bilimleri;

gözlemlere, deneylere, laboratuvar ölçümlerine, formüllere, kural, yasa ve sonuçlara dayalı bir yöntem kullanır.

• Sosyal bir bilim olan tarih ise geçmişte yaşanmış, bitmiş ve tekrarlanmayan olayları konu edindiğinden deney ye gözlem gibi yöntemler kullanamaz. Tarihin yöntemi, tarihi olayları inceleyerek anlamak ve açıklamaktır.

• Uyarı: Tarihi olaylar hakkında doğru bilgi edinmek ancak o dönemden kalan ve olayı aydınlatmamıza katkıda bulunacak belge ve bulguların değerlendirilmesi ile mümkündür.

• Tarih biliminin konusu, insanlığın geçmişi hakkında doğru bilgi elde etmektir.

• Tarihi olaylar ancak belgelere dayalı olarak açıklanır. Belge bulabilmek içinde Tarihçiler belli bir yöntem ve teknik kullanırlar.

• Neden -Sonuç ilişkisi Kurmak

• Yer ve zaman göstermek

• Objektif olmak

• Belgelere dayanmak o Belgelerin incelenmesinde o Tasnif

o Tenkit o Tahlil

o Terkip

• Diğer bilimlerden faydalanmak

TARİH ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ 1-Kaynak Arama: (Tarama)

• Tarih hakkında bize bilgi veren, onu doğru anlayabilmemiz için tanıklık yapan her türlü malzemeye kaynak (belge, vesika) denir.

• Olayı doğru anlamaya yarayacak her türlü malzeme kaynaktır.

Kaynaklar kapsadıkları bilginin değerine göre üçe ayrılır:

a. Ana kaynak: Doğrudan doğruya tarihi olayı yaşayan, gören veya olayın yaşandığı zamanda bulunan yazarların verdikleri bilgi ve eserlere denir. Hatıralar, seyahatnameler, kitabeler, paralar, arkeolojik malzemeler ve sanat

eserleri bu tür kaynaklardandır.

b. Birinci elden kaynak: Bilgilerini bir ana kaynağa dayandırarak veren kişi ve yazılara denir.

c. İkinci elden kaynak: Birinci elden kaynaklardan

yararlanılarak yazılan eserlere denir. Bunlar genelde geçmişte yazılmış tarih kitaplarıdır.

Kaynaklar bilgi veren kaynağın ve malzemenin cinsine göre dört bölüme ayrılır:

A- Yazılı kaynaklar: Yazıya geçirilmiş her türlü kitabe, yıllık, kanunname, biyografi, hatıra arşiv belgesi, para, tuğra gibi belgelerdir. En güvenilir kaynaktır.

B- Sözlü kaynaklar: Yazıya geçirilmeden halk arasında söylenerek günümüze gelen destan, atasözü, masal, hikâye gibi eserler buna örnek verilebilir.

C- Yazısız kaynaklar- kalıntılar: Arkeolojik kazılardan elde edilen eserler, heykel, mezar taşları, resimler gibi yazısız eserler bu gruba girer.

D – Çizili, sesli ve görüntülü kaynaklar: Ayrıca günümüz teknolojisi ile elde edilen sesli plak, cd, vcd gibi

kaynaklarda görüntülü belge olarak kullanılmaktadır.

2-Tasnif (Sınıflandırma):

• Tarihsel verilerin zamana, yere ve konuya göre bölümlere ayrılarak düzenlenmesine Tasnif denir. Tarihçi çalışmasının amacına ve konusuna göre bilgi ve verileri istediği şekilde sınıflandırabilir.

• Tasnif aşamasında “Atatürk’ün Samsun’a Çıkışı” hakkında bir araştırma yapan tarihçi gerekli kaynaklara ulaştıktan sonra öncelikle elde ettiği bilgi ve verileri kronolojiyi dikkate alarak konuya göre sınıflandırır. Böylece araştırdığı konunun planını oluşturur.

• Ana başlıklar ve içindekiler bölümü ana hatlarıyla ortaya çıkmış olur:

• “Mondros Ateşkes Anlaşması’ndan Atatürk’ün Samsun’a Çıkışına Kadar Meydana Gelen Siyasi Gelişmeler”

• “Atatürk’ün Dokuzuncu Ordu Müfettişliği Görevine Getirilme Süreci”

• “Atatürk’ün Samsun’a Çıkışı ve Buradaki Çalışmaları” gibi.

3-Tahlil (Çözümleme):

• Elde edilen verilerin kaynak ve bilgi yönünden yeterli olup olmadığının tespitine Tahlil etme denir. Bu aşamada eksiklikler tamamlanır, veriler gruplanır. Eldeki veriler kullanıma hazır ve işe yarar hale getirilir.

4-Tenkit (Eleştiri):

(4)

Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 4 / 169

• Kaynakların kullanılmadan önce gerçek veya sahteliğinin incelenmesi, araştırılmasıdır.

• Kaynakların (belgelerin) eleştirisi dış ve iç tenkit olmak üzere iki aşamada yapılır.

Dış tenkitte kaynağın yazarı, basıldığı yer ve zamanı gibi unsurlara bakılarak belge değerinin olup olmadığına karar verilir.

İç tenkit de ise kaynağın içinde yer alan bilgilerin güvenilir olup olmadığı üzerinde durulur. Bu eleştirilerin yapılmasından sonra belge güvenilir bulunulursa araştırmalarda kaynak olarak kullanılır.

5- Terkip – sentez (birleştirme)

• Terkip, bir araya getirmek, sentez yapmak demektir.

Kaynaklar sınıflandırma, çözümleme ve eleştiri aşamasından geçtikten sonra çalışmaları birleştirmek, bir araya getirmek ve sonuca gitmek işlemine Terkip, sentez yapma,

birleştirme denir.

Tarihi Olaylar İncelenirken Uyulması Gereken Kurallar 1. Olaylar, neden-sonuç ilişkisi içerisinde incelenmelidir.

2. Olayın geçtiği yer ve zaman belirtilmelidir.

3. Olayda rolü olan kişilerin katkılarının doğru olarak değerlendirilebilmesi için olayın geçtiği günün şartları göz önünde bulundurulmalıdır.

4. Olayın geçtiği yerde araştırma yapılmalıdır.

5. Olaylar objektif olarak değerlendirilmelidir.

Tarih Araştırmalarında Uyulması Gereken Kurallar

• Doğal etkenler (dağlar, denizler, iklim, tabiat olayları), ruhsal etkenler (üzerinde araştırma yapılan kişi veya toplumların karakteri), medeni etkenler (toplumun yaşayış tarzı, kültür seviyesi, ekonomik ve ticari etkenler (toplumların üretim şekilleri, geçinme şartları, yollar, gemicilik, kervan ticareti), kültürel etkenler (toplumun bilim, edebiyat, din anlayışı, devlet yönetim biçimi ve kültür düzeyi) göz önünde bulundurulmalıdır.

• Olaylar güvenilirliği test edilmiş olan kaynaklara dayandırılmalıdır.

• Olaylar arasında neden – sonuç ilişkisi kurulmalıdır. Çünkü bir olayın sonucu diğer olaya neden olmaktadır.

• Olayların açıklanmasında yer ve zaman unsurları

belirtilmelidir. Bir olayın geçtiği yerin bilinmesi, olayın ortaya çıkmasında ve sonuçlanmasında coğrafi koşulların etkisinin anlaşılmasını sağlar. Olayın zamanının belirtilmesi ise önceki ve sonraki olaylarla ilişkilerinin açıklanmasını, günün koşullarının ortaya konulmasını kolaylaştırır.

• Tarihi olaylarla ilgili kural koymak, genelleme yapmak mümkün değildir. Her olayın başka olaylarla benzer yönleri olduğu gibi kendine özgü özellikleri de vardır. Bu nedenle iyi bilinmeyen bir olay benzer başka bir olayın neden ve sonuçları açıklanamaz.

• Yeni belgeler bulundukça, bu belgeler ile ilgili tarihi olaylar yeniden değerlendirilmelidir.

• Tarafsız olmaya özen gösterilmelidir. Kanıtlanabilir ve nesnel olan bilgilerin kullanılmasına dikkat edilmelidir.

Tarih araştırmalarında tarafsızlığın (Objektifliğin) sağlanması için,

1-Tarihi gelişmelerin sonuçlarının bütün boyutları ile ortaya çıkması için olayların üzerinden belli bir süre geçmelidir.

2-Olaylar birçok kaynaktan yararlanılarak incelenmelidir.

3-Olaylar meydana geldiği dönemin koşulları ve değer yargıları ile değerlendirilmelidir.

4-Araştırmacılar kendi değer yargıları, dinsel ve milli (ulusal) duygularıyla hareket etmemelidirler.

Tarihin Tasnifi (Sınıflandırılması)

• Var oluşundan günümüze kadar insanlığın yaşadığı tarih bir bütündür.

• Ancak bu bütünü, bir defada inceleyip öğrenebilmek, ya da bu bilgilerin tamamını başkalarına öğretebilmek mümkün değildir. Bu nedenle sınıflandırmalar yapılır.

• Tarihi sınıflandırmamızın nedeni öğrenmeyi, öğretmeyi, araştırmayı kolaylaştırmaktır.

• Uyarı: Tarihin sınıflandırılması geçmişte yaşanan olayların incelenmesini ve tarih öğretimini kolaylaştırır.

Tarih; konusuna, yerine (mekân) ve zamanına göre sınıflandırılmıştır.

1-Mekâna (Yere) Göre Sınıflandırma

• Tarihin, mekâna göre sınıflandırılmasına coğrafi sınıflandırma da denir. Bu sınıflama belirli bir bölgenin tarihini incelemek amacıyla yapılır.

• Burada kıtaların, ülkelerin, bölgelerin, şehirlerin hatta köylerin tarihi söz konusudur. Örnek: Avrupa tarihi, İstanbul tarihi vb.

2-Konuya Göre Sınıflandırma

• Bu sınıflandırma insan topluluklarının siyasal, ekonomik, zihinsel, sosyal, dini, sanatsal vb. yönlerini ayrı ayrı inceler.

• Bu sınıflamada öğrenilmek istenen konu ayrıntılarına inilerek araştırılır.

• Örnek: Uygarlık tarihi, düşünce tarihi, ekonomi tarihi, sanat tarihi, bilim tarihi vb.

3-Zamana Göre Sınıflandırma

• Tarih, zamana göre yıl, dönem, yüzyıl, çağ gibi bölümlere ayrılarak sınıflandırılır.

• Bu sınıflandırmada tarih, kronolojik dilimlere ve çağlara bölünmüştür.

• Örnek: Orta Çağ tarihi, 19. yüzyıl tarihi, Fatih dönemi vb.

❖ Süreklilik: Kesintisiz süren, devamlı.

❖ Kanıt: Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği hakkında fikir verici belge, delil.

❖ Nesnellik (objektif olma): Gerçekleri olduğu gibi görmek ve yansıtmak, tarafsız kalmak.

❖ Kaynak (belge): Tarihi bir olayı doğru olarak anlamaya yarayan her türlü malzeme.

TAKVİM ve ZAMAN

• Tarih biliminde olayların oluş sırasını belirleme ihtiyacı belli zaman dilimlerinin oluşturulmasında etkili olmuştur.

• Tarihin yüzer yıllık bölümlere ayrılmasıyla yapılan bölümlenmeye yüzyıl denmiştir.

❖ Çağ:

• Tüm insanlığı etkileyip önemli bir olay ile başlayıp yine önemli bir olayla biten, siyasi, sosyal, ekonomik yönden benzerlikler gösteren dönemlere ise çağ denmiştir.

• Dönemler arasında ekonomik, sosyal, kültürel siyasi farklılıklar vardır.

• Siyasi, sosyal, ekonomik açıdan benzer özellikler taşıyan, insan yaşamında birçok değişikliklere ve yeniliklere yol açan önemli bir olayla başlayıp yine önemli bir olayla biten zaman dilimine çağ denir.

• Taş Çağı, Maden Çağı, İlk Çağ, Orta Çağ, Yeni Çağ, Yakın Çağ gibi.

(5)

Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 5 / 169

❖ Milat:

• Güneş yılı esasına dayalı olarak hazırlanan ve Roma uygarlığı tarafından son şekli verilen takvimin adıdır.

• Hz. İsa’nın doğumu O (sıfır) başlangıç olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle takvime doğum anlamına gelen milat adı verilmiştir.

• Milattan sonraki tarihler günümüze yaklaştıkça rakamsal olarak büyürken, milattan önceki tarihler günümüze yaklaştıkça küçülmektedir.

❖ Yüzyıl:

• İçinde 99 yıl barındıran asıra verilen isimdir.

• Yüzyıllık süre, asır. Milat başlangıç alınarak 1-100, 101 – 200, 201 – 300 vb. olarak sayılan yüzyıllık dönemlere verilen genel isim.

Yüzyılı tarihe Çevirme:

• 15 yy - 1=14 1400-1499 yılları kapsar Tarihi yüzyıla çevirme:

• 1453- 15 yy.

Takvim:

• Olayların oluş sırasını belirleyen çizelgelere takvim denmiştir.

• İnsan yaşamını kolaylaştırmak için zamanı gösteren en güzel araçtır.

• Takvim, zamanı yıllara, aylara, haftalara ve günlere ayırma yöntemidir. Zamanı bilme ve verimli kullanma gerekliliği takvim gibi önemli bir buluşun ortaya çıkmasına yol açmıştır.

• İnsanlar tarihin akışı içinde zaman ölçüsü olarak çeşitli takvimler kullanmışlardır. Yaptıkları astronomik gözlemler sonucunda yıldızların, Ay’ın ve Güneş’in hareketlerine dayanan takvimler meydana getirilmiş ve geliştirilmiştir.

• Dünyada iki türlü takvim çeşidi vardır. Bunlar Ay yılı ve Güneş yılı takvimdir.

o Ay yılı: Ayın dünya etrafında 12 defa dönemsi sırasında geçen 354 günlün zaman dilimidir.

o Güneş yılı: Dünyanın Güneş etrafında 1 defa dönmesi sırasında geçen 365 gün 6 saattir.

• Takvimin kullanılmasında Sümerler ve Mısırlılar öncü olmuşlardır.

• İlk “Güneş takvimi”ni Mısırlılar oluşturmuştur. Mısırlılar ise güneş yılını 365 gün olarak kabul ederek 12 aya

bölmüşlerdir. Dünyanın Güneş çevresinde bir kez dönmesi güneş yılını oluşturur.

• İlk “Ay takvimi”ni ise Sümerler oluşturmuştur. Sümerler, 360 günden ibaret olan ay yılını, 30 günlük 12 aya

bölmüşlerdir. Ay’ın dünya çevresinde 12 kez dönmesi, bir ay yılını oluşturur.

• Tarihte Türkler, Mısırlılar, Sümerliler, Çinliler, Romalılar ve Yunanlılar takvim icat etmiştir.

• Bütün takvimlerin başlangıç tarihleri vardır. O başlangıç tarihler o medeniyetin önemli tarihî olaylar esas alınmıştır.

• İbraniler, MÖ 3761 yaratılış yılını;

• Yunanlılar, ilk olimpiyat oyunlarının yapıldığı MÖ 776;

• Romalılar, Roma şehrinin kuruluşu olan MÖ 753;

• Müslümanlar da Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicret ettiği 622 yıllarını başlangıç olarak kabul etmişlerdir.

• Miladi takvim Hz. İsa’nın doğum tarihi o (sıfır)

TÜRKLERİN KULLANDIĞI TAKVİM ÇEŞİTLERİ 1-12 Hayvanlı Takvim:

• Güneş yılı esaslıdır.

• Her yıla bir hayvan ismi verilir.

• 12 aydan oluşur. 1 yıl 365 gün 5 saat.

• Bu takvimi Çin ve Tibetlilerde kullanmıştır.

• 21 Mart tarihi yılbaşı kabul edilmiştir.

• Yıllar sayı yerine hayvan isimleri ile adlandırılmıştır.

• 1.Sıçan-Fare 2.Ud-Sığır 3.Bars-

Pars 4.Tabışgan-Tavşan 5.Lu-Ejder 6.Ilan- Yılan 7.Yunt-At 8.Koy-Koyun 9.Biçin- Maymun 10.Taguk-Tavuk 11.İt-

Köpek 12.Tonguz-Domuz 2- Hicri (Kameri) Takvim:

• Ay yılı esaslıdır.

• İlk kez Hz. Ömer zamanın da kullanılmaya başlanmıştır.

(639)

• Hicret başlangıçlıdır. (622).

• 1 yıl 354 Gün 4 saat gündür.

• Bugün Bayram, mevlitler gibi dini günlerde bu takvimi kullanmaktayız.

4- Celali Takvim:

• Büyük Selçuklu Devleti’nde Melikşah. (1079-1092) zamanında ayrıca Harzemşahlar ve Babürler tarafından da kullanılmıştır.

• Güneş yılı esaslıdır.

• Ömer Hayyam hazırlamıştır.

• İran kökenlidir.

• Başlangıç tarihi Miladi 1079 yılıdır.

• Bu takvimin yılbaşı günü 21 Mart yani nevruz günüdür.

5- Rumi (Mali) Takvim:

• Güneş yılı esaslı bir takvimdir.

• Osmanlılarda IV. Mehmet zamanında (1839) kullanılmaya başlanmıştır.

• Sadece ekonomik alanda kullanılmıştır.

• Hicret başlangıçlıdır.

• Bu takvim Osmanlı’da hem resmi hem de mali bütün alanlarda resmen kullanılmaya başlandığında Hicri olarak yıl 1255 idi,

• Miladi yılda 1839’du, bu yüzden Miladi yıl ile Rumi yıl arasında 584 yıl vardır.

• Rumi yılda Mart ayı yılbaşıdır.

• 1926’da Miladi takvim kabul edilmesine rağmen 1982 yılına kadar Mali yılbaşı Mart ayı olmuştur.

• Rumi takvimde yıl; Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Teşrinievvel, Teşrinisani, Kanunuevvel, Kanunusani ve Şubat aylarından oluşuyordu.

6- Miladi Takvim:

• 1 Ocak 1926’dan itibaren kullanılmaya başlanmıştır.

• Mısırlılar ve Romalılar geliştirmiştir.

• Hz. İsa’nın doğumu (Milad-0) başlangıç kabul edilmiştir.

• Mısırlılar tarafından güneş yılı esasına göre oluşturulan takvim Roma Hükümdarı Julius Caesar (Jül Sezar) zamanında yeniden düzenlenmiş ve “Jülien (Jülyen) takvimi” adıyla kullanılmaya başlanmıştır.

• Daha sonra Jülien takvimi, 1582 Papa XIII. Gregorious tarafından yeniden oluşturularak “Gregoryen takvimi” adını almıştır.

• Zaman içerisinde kullanımı yaygınlaşarak günümüze kadar ulaşmıştır. Bugün dünya genelinde bu takvim

kullanılmaktadır.

(6)

Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 6 / 169

HİCRİ TAKVİMLE MİLADİ TAKVİM ARASINDAKİ FARKLAR

1)- Hicri Takvim AY yılını, Miladi Takvim GÜNEŞ yılını esas alır. Bu yüzden ikisi arasında 11 gün fark vardır.

2)- Hicri Takvimde 0 yılı yani başlangıç yılı Peygamberin Mekke’den Medine’ye göç ettiği yıldır. Miladi Takvimde ise 0 yılı yani başlangıç yılı Hz. İsa’nın doğum yılıdır.

Örnek: 1699 miladi yılı hangi hicri yıla karşılık gelir?

1. 1699-622=1077 2.1077 =33 33

3. 33+1077=1110

Miladi tarihlerin Rumi tarihe çevrilmesi:

Rumi tarih = Miladi tarih – 584

TARİHİN ÇAĞLARA AYRILMASI TARİH ÖNCESİ DEVİRLER

A- Taş Devri (Taş Çağı (MÖ 600.000 – 5.500)) Üç devre ayrılır:

a-Kabataş: (Eski Taş (Paleolitik) Çağı (MÖ 600.000 – 10.000))

• Araç gereç yapımı yoktur.

• İnsanlar toplayıcılıkla geçinmektedir.

• En ilkel ve en uzun dönemdir.

• Dünyada Paleolitik Döneme ait ilk izlere İspanya’daki Altamira, Fransa’da Lasque (Laskö) mağaralarında rastlanmıştır.

• Türkiye’de bu döneme ait kalıntıların bulunduğu yerlere Antalya’da Karain, Beldibi ve Belbaşı; İstanbul’da Yarımburgaz mağaraları örnek gösterilebilir.

• Yarımburgaz Mağarası, Türkiye’deki bilinen en eski yerleşim yeridir.

b-Yontmataş ( Orta Taş (Mezolotik) Çağı (MÖ 10.000 – 8.000))

• Ağaç-gereç yapımı başlamıştır.

• Avcılık başlamış.

• İnsanlar mağaralara çekilmişlerdir.

• Mağara duvarlarındaki resimlere ilk defa rastlanmıştır.

• Devrin sonlarına doğru ateş bulunmuştur.

• Orta Asya’da Mezolotik Çağa ait en eski yerleşim yeri Güney Tacikistan’daki Kuldara (Ceyhun Nehri’nin yukarı kısmı) bölgesidir.

• Türkiye’de bu dönemi aydınlatan merkezlerden bazıları Adıyaman Palanlı Mağaraları, Antalya Beldibi, Ankara Macunçay, Göller yöresi Baradiz, Samsun Tekkeköy mağaralarıdır.

c- Cilalıtaş: (Yeni Taş (Neolitik) Çağı (MÖ 8000 – 5500))

• Topraktan araç-gereç yapımı başlamış seramik sanatının temeli atılmıştır

• Üreticilikle birlikte yerleşik hayat başlamıştır.

• Tarım ve yerleşik hayat (köy) başladı.

• Hayvanlar evcilleştirilmiştir.

• Bitki liflerinden elbiseler yapılmış.

• Ticaretin temelleri atılmıştır.

• Yeni Taş Çağına önce Ön Asya’da (Mezopotamya, Anadolu, İran, Suriye) girilmiştir.

• Türkiye'nin bu döneme ait yerleşim merkezleri: Diyarbakır Çayönü, Konya Çatalhöyük, Burdur Hacılar, Gaziantep Sakçagözü

• Diyarbakır-Çayönü Türkiye’de ve Güneydoğu Avrupa’da Yeni Taş Çağında kurulan ilk köy yerleşim yeri,

• Konya- Çatalhöyük ise insanlık tarihinin ilk şehir yerleşmesi olarak kabul edilmektedir.

• Menhir: Bir çizgi veya daire oluşturacak şekilde dizilmiş 4m. yüksekliğinde dikili taşlardan oluşan anıtlardır.

• Dolmen: Üzerine yassı büyük bir taşın konulduğu yan yana sıralanmış taşlardan oluşan anıtlardır.

• Not: Cilalıtaş ile Bakır Dönemi arasındaki geçiş dönemine Kalkolitik Dönem denir.

B- Maden Devri:

Üç devre ayrılır:

a. Bakır (Kalkolitik) Dönemi:

• İnsanlığın ilk kullandığı maden bakırdır.

• Bakırın kullanılması ile maden devri başlamıştır.

• Türkiye’de bu döneme ait merkezler arasında Çorum Alacahöyük, Denizli Beycesultan, Çanakkale Kumtepe ve Truva, Samsun İkiztepe gibi yerleşim yerleri bulunmaktadır.

b. Tunç (Bakır-Kalay= Bronz(Tunç)) Dönemi:

• İnsanlar bakır ve kalayı karıştırıp tunç elde etmişlerdir.

• Devlet düşüncesi ortaya çıktı.

• İlk site devletleri, arkasından büyük devletler kuruldu.

• Türkiye’de bu dönemi aydınlatan en önemli merkezler arasında Ankara’da Ahlatlıbel, Kayseri’de Kültepe yer almaktadır.

c. Demir Dönemi:

• Devrin sonlarına doğru yazı bulunmuştur.

• Türkiye'nin bu döneme ait yerleşim merkezleri: Çanakkale Truva, Denizli Beycesultan, Kayseri Kültepe, Van Tilkitepe, Burdur Hacılar, Yozgat Alişar ve Çorum Alacahöyük.

• Hacılar Höyüğü’nün etrafı duvarlarla çevrilidir. Bu duvar, düşman tehlikesine karşı yapılan surların ilk örneklerindendir.

Tarih Öncesi Devirlerin Özellikleri:

1- Tarih öncesi dönemlerin devirlere ayrılmasında, kullanılan araç ve gereçlere dikkat edilir.

2- Tarih öncesi dönemlere Karanlık Dönemlerde denir.

3- Devirler tüm toplumlarda aynı anda yaşanmamıştır.

4- Her toplum bütün devirleri sırasıyla yaşamamıştır.

5- İnsanların ihtiyaçları icatları ortaya çıkarmıştır.

TARİHİ ÇAĞLAR 1- İlkçağ (MÖ 3000 – MS 375) Başlangıç: Yazının bulunması Bitiş: Kavimler Göçü

Çağlar içerisinde en uzun olanıdır.

2- Ortaçağ ( MS 375 - 1453) Başlangıç: Kavimler Göçü Bitiş: İstanbul’un Fethi 3- Yeniçağ (1453 – 1789 ) Başlangıç: İstanbul’un Fethi Bitiş: Fransız İhtilali 4- Yakınçağ ( 1789 - ? ) Başlangıç: Fransız İhtilali

Bitiş: Günümüzde hala devam ediyor.

Tarihi Çağları Özellikleri

(7)

Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 7 / 169

1. Yazının bulunuşundan günümüze kadar geçen süreyi kapsar.

2. Tarih, öğrenmeyi ve araştırmayı kolaylaştırmak içindir çağlara ayrılmıştır.

3. Önemli toplumsal olaylar çağ başlangıcı olarak kabul edilmektedir.

4. Bütün devirler tüm toplumlarda aynı anda yaşanmamıştır.

İLK ÇAĞ MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI

❖ Mezopotamya:

• Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan bölgeye tarihte Mezopotamya denir.

• Mezopotamya Aşağı ve Yukarı Mezopotamya diye iki kısma ayrılır.

o Aşağı Mezopotamya tarıma,

o Yukarı Mezopotamya ise hayvancılığa elverişlidir.

❖ Mezopotamya’nın;

• Göç yolları üzerinde bulunması

• Verimli topraklarının olması

• Elverişli iklime sahip olması

• Sulama olanaklarının bol olması

o Burada birçok uygarlığın kurulmasına neden olmuştur.

❖ Mezopotamya’da taş bulunmadığı için mimari eserler kerpiç veya tuğladan yapılmıştır

❖ Mezopotamya medeniyeti Mısır, Anadolu ve Yunan medeniyetlerinin temel kaynağı olmuştur.

❖ Mezopotamya Uygarlıkları (ASABE)

• Sümerler

• Asurlular

• Akadlar

• Babilliler

• Elamlılar

Sümerler (MÖ 4000 – MÖ 2350)

• Mezopotamya’da ilk uygarlık.

• Mezopotamya’da ilk şehir (site) devletlerini Sümerler kurmuşlardır.

• En önemlileri Ur, Uruk, Kiş, Lagaş olan bu şehir devletlerine “site” adı verilmiştir.

• Bu devletlerarasında siyasi ve ekonomik nedenlerle sık sık savaşlar yapılmıştır.

• Siteler, etrafı surlarla çevrili, “ziggurat” adı verilen tapınak ve onun etrafındaki evlerden meydana gelmiştir.

• Sitelerin başlarında Patesi (Ensi – Rahip Krallar) adı verilen krallar bulunur ve Tanrı adına ülkeyi yönettiklerini iddia ederlerdi.

• Patesi çevresindeki sitelere hâkim olursa “Lugal” Sümer ülkesine hâkim olursa “Lugal Kalma” unvanını alırdı.

• Devlet yönetiminde krala yardımcı olan danışma meclisleri (Aksakallılar Meclisi) de bulunurdu.

• Aynı zamanda Sümer kralları, dinî törenleri idare eder, savaş sırasında ordunun başında bulunur ve hukuki yetkileri elinde toplardı.

• Kraliçe devlet işlerinde oldukça etkiliydi.

• Sümer Devleti’nde krallar ve rahipler en üst sınıfı oluşturur.

• Halk ise hürler ve köleler olmak üzere sosyal sınıflara ayrılmıştı.

• Sümerlerde köleler haricinde her erkek asker sayılmış, ordu yaya ve savaş arabalı süvarilerden (arabalı askeri birlik) oluşmuştur.

• Çok tanrılı bir inanca sahip Sümerler ölümden sonraki yaşama inanmamışlardır.

• Gılgamış, Yaratılış, Tufan gibi dini nitelikli destanları vardır.

• Sümerler, ev ve tapınaklarını ateşte pişirilmiş kerpiç ve tuğlalardan yapmışlardır.

• Kerpiçten ev ve heykeller yapmışlardır. Günümüze kalan evleri yok.

• Mimaride sütun, kubbe, kemer tarzını kullanmışlardır.

• Oymacılık, kuyumculuk, heykel vb. sanat dallarıyla ilgilenmişlerdir.

• Sümerler kara sabanı kullanarak ve Sulama kanalları ile barajlar inşa ederek tarımın gelişmesini sağlamışlardır.

• Sümerler, astronomi alanında gelişmiştir.

• Ay Takvimi ve burçları bulmuşlardır. (Ay Takvimi: 1 yıl; 12 ay, 360 gün)

• Ayrıca matematik ve geometride gelişme göstererek dört işlemi kullanmışlar, bölme ve çarpma cetvelleri hazırlamışlar, yüzey ve hacim ölçmeyi gerçekleştirmişler, daireyi 360 dereceye bölmüşlerdir.

• Ziggurat denilen çok katlı, çok amaçlı tapınakları vardır.

Eğitim, Tapınak, Depo, Rasathane olarak kullanılırdı.

• Çivi yazısı ilk yazısı Sümerlere aittir. M.Ö. 3000 yılında çivi yazısını bulmuş ve tarihi çağları başlatmışlardır.

• Tarih çağlarına geçen ilk kavim.

• Urgakina kanunları tarihte bilinen ilk yazılı kanunlardır.

(Bilinen ilk hukuk devleti Sümerler). MÖ 2375

• Kanunlar hafiftir ve fidye esası vardır.

• Taş olmadığı için kalıcı mimari eserleri yoktur.

• Elamlıların saldırıları sonucu yıkıldılar.

ZİGGURATTAN YAZIYA

• Ziggurat, Mezopotamya ve çevresinde piramitlere benzeyen bir çeşit tapınaktır. Bu özelliğinin yanında çok fonksiyonlu olması kültürel gelişmelere de öncülük etmesini sağlamıştır.

Bu kültürel gelişmelerden biri de yazının icadıdır.

• Sümerlerde tapınaklara teslim edilen tarım ürünleri, satılan ve satın alınan her türlü ticari mal, rahipler tarafından kil tabletler üzerine resimler ve işaretlerle kaydedilmiştir.

Zamanla bu resim ve işaretlerin heceye dönüşmesiyle yazı ortaya çıkmıştır.

• Zigguratlar tahıl ambarı, gözlemevi gibi işlevleri yanında ilk dönemlerde Sümerlerde okul olarak kullanılmıştır. Okullarda eğitim ilk olarak tapınak ve sarayın yazmanlarını yetiştirmek için yapılmıştır. Bu okullarda, matematik, botanik, zooloji ve coğrafya gibi konularda dersler verilmiştir.

• Eğitimin yaygınlaşması ve gelişmesiyle okullar bilim ve kültür merkezi hâline gelmiştir. Okullar zamanla dinden bağımsız bir kurum olmuştur.

• Okullarda varlıklı ailelerin erkek çocukları eğitim almıştır.

• Fakir aileler eğitim masraflarını karşılayamadığından çocuklarını okullara gönderememiştir.

• Sıkı bir disiplin anlayışının olduğu okullarda tam gün eğitim yapılmıştır.

Elamlar (MÖ 3000 – MÖ 640)

• Mezopotamya bölgesinin dışında; Mezopotamya’nın güneydoğusunda Sümer ülkesinin doğusunda yaşamışlardır.

• Tarımsal topraklara sahip olmak için, Sümerlere son veren Elamlar, ilk dönemlerinde şehir devletleri şeklinde

örgütlenmişlerdir.

• MÖ 3000 yıllarında Sus sitesi prensi, diğer siteleri de egemenliği altına alarak krallığını merkez Sus olmak üzere Elam Krallığı’nı kurmuştur.

(8)

Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 8 / 169

• Elamlar madencilik, çömlek yapımı ve seramik sanatında ilerlemişlerdir.

• Elamlar çivi yazısını kullanmışlardır.

• Elamlara Asurlular son vermiştir.

Asurlular (MÖ 2000 – MÖ 609)

• Asya kökenli kavimlerle Arabistan kökenli Samilerin karışımından oluşan Asurlular, Yukarı Mezopotamya’da yaşamışlardır.

• Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Suriye, Filistin ve Mezopotamya’da egemen oldular.

• Yaşadıkları topraklar tarıma elverişli olmadığı için hayvancılık ve ticaret ile uğraşmışlardır.

• Askerî güce dayalı bir imparatorluk kurmuşlardır.

• Başkentleri Ninova olan Asurlular, Anadolu’da Kayseri Kültepe, Yozgat Alişar ve Çorum Boğazköy’de ticaret kolonileri kurmuşlardır.

• Bu koloniler aracılığıyla çivi yazısını Anadolu’ya taşımışlardır. Kolonilerden en önemlisi ve Anadolu’daki ilk yazılı kaynaklar, Asur tüccarlarının bıraktıkları, Kayseri, Kültepe’de Kaneş/Karum’da bulunan kil tabletleridir.

• Ticareti canlandırmak amacıyla Lidyalıların açtığı Sard’dan başlayıp Ninova’ya kadar uzanan Kral Yolu’nu

kullanmışlardır.

• Asurlular, Mezopotamya’da kurulan diğer devletlerde olduğu gibi Sümer çivi yazısı kullanmışlardır.

• Asurlular, tarihte bilinen ilk kütüphaneyi Ninova’da kurmuşlardır.

• Heykeltıraşlıkta önemli gelişmeler gösteren Asurlular’ın kabartmaları ünlüdür.

Akadlar (MÖ 2350 – MÖ 2100)

• Sami kökenli Akadlar, MÖ 4000’de Arap Yarımadasından gelerek Orta Mezopotamya’ya yerleşmişlerdir.

• Kral Sargon döneminde devlet hâline gelmişler; kısa sürede Mezopotamya’ya hâkim olmuşlardır.

• Başkentleri Agade şehridir.

• İlk düzenli ordu sistemini meydana getiren Akadlar, tarihte bilinen ilk imparatorluğu kurmuşlardır.

• Sümer kültüründen etkilenen Akadlar, onlar gibi çok tanrılı bir inanca sahiptiler; kurdukları imparatorluk sayesinde Sümer kültürünü Ön Asya’ya yaymışlardır.

• Merkezi otoritenin geliştirilememesi, iç isyanlar ve dış saldırılar sonucu yıkıldılar.

• Akadlar, MÖ 2100 yıllarında Sümerler tarafından ortadan kaldırılmıştır.

Babiller (Amurrular) (MÖ 2100 – MÖ 539)

• Samilerin bir kolu olan Amurrular tarafından kurulmuştur.

• Başkenti Babil’dir.

• I. Babil Devleti’nin Hititler tarafından yıkıldı. Hititlerin yıkılmasından sonra Asur egemenliğine girdiler.

• Medlerle ittifak yaparak Asurluları yıktılar.

• MÖ 612’de II. Babil Devleti kurulmuş.

• Dönemin en güçlü kralı Nabukadnezar’dır.

• II. Babil Devleti MÖ 539 yılında Persler tarafından ortadan kaldırılmıştır.

• I.Babil Devleti’nin en güçlü Kralı Hammurabi dine dayalı devlet anlayışı yerine, gücünü ordudan alan mutlak krallık anlayışını getirmiştir.

• Hammurabi, ceza, mülkiyet, ticaret alanlarında döneminin en gelişmiş kanunlarını yapmıştır. Yasalarında kısas özelliği vardır.

• Babiller, Sümerlerin etkisi altında kalmışlar, tapınaklarına ziggurat adını vermişlerdir.

• Babiller, tıp ve astronomi alanında ilerlemişlerdir.

• Başlıca geçim kaynakları tarım ve ticarettir.

• Mimari açıdan Mezopotamya’nın en gelişmiş uygarlığı Babillerdir. Babil’in Asma Bahçeleri bu alandaki en güzel örnektir.

• Persler tarafından yıkıldılar.

BABİL’İN ASMA BAHÇELERİ

• Bir efsaneye göre, Babil’in Asma Bahçeleri, II. Babil Devleti’nin kurucusu Kral Nabukadnezar tarafından yaptırılmıştır.

• Nabukadnezar Amyitis isimli bir prensesle evlenir. Dağlık ve yeşil bir ülkeden gelen Amyitis Mezopotamya’nın farklı coğrafi yapısına ve iklimine alışamaz. Sıla hasreti çeken eşini memnun etmek isteyen Nabukadnezar, onun memleketinin bir benzerini yapmaya karar vererek yapay dağlar, içinde sular akan yemyeşil bahçeler yaptırır.

• Bir piramit oluşturacak biçimde taraçalar hâlinde yükselen bu bahçeler, 80 km uzunlukta,100 m yükseklikte ve 30 m genişliktedir.

• Fırat’tan getirilen sularla yeşillendirilen taraçalara dünyanın dört bir yanından getirilmiş ağaç ve çiçekler dikilir. Güzellik ve ihtişamlarıyla görenleri hayrete düşüren bu bitkiler asıl yapıyı saklayarak uzaktan bakıldığında sadece havada asılı gibi duran bahçeler görüntüsü verir.

MEZOPOTAMYA’DA HUKUK

• Sümerlerde ilk kanuni düzenleme Urgakina tarafından MÖ 2750’de yapılmıştır.

• Urgakina, kitabelerde kölelik devrine son vermek; dulları, öksüzleri ve diğer güçsüzleri koruyacak bir düzen kurmak için kanunlar koyduğunu söylemiştir. Onun koyduğu kanunların bir maddesinde rızası alınmayan köylüye ait hayvanın, bir bey tarafından satın alınamayacağına dikkat çekilmiştir.

• Urgakina’dan sonra Sümerlerde Kral Urnamu bazı hukuki düzenlemeler yapmıştır.

• Onun yaptığı düzenlemelere göre;

• Bir adam, bir adamın ayağına bir aletle vurur ve ayağını kırarsa 10 şegel gümüş verir.

• Bir adam, bir adamı silahla vurup kemiğini kırarsa bir mana gümüş verir.

• Bir adam, bir adama bir aletle vurup burnunu koparırsa bir mana gümüşün üçte ikisini verir.

• Babil Kralı Hammurabi, Sümerlerin eski kanunlarından yararlanarak yeni kanunlar hazırlamıştır. Büyük bir taş üzerine yazılmış olan bu kanunlar, mülkiyet, ticaret ve ceza gibi konulara değinmiştir.

• Hammurabitarafından hazırlanan kanundaki esaslardan bazıları şunlardır:

o Birisini suçlayan ispata mecburdur. İspat edemezse ölüm cezasına çarptırılır.

o Bir tapınakta veya hükümdar hazine-sinde hırsızlık yapanın cezası idamdır.

o Bir hırsız duvar delerek bir eve girmişse idam edilerek açtığı deliğin önüne gömülür.

o Babasını döven evladın iki eli kesilir.

o Bir adamın gözünü çıkaranın gözü çıkarılır.

• Mezopotamya’nın diğer sakinlerinden olan Asurlular da Hammurabi Kanunları’ndan faydalanmışlardır. Yalnız Asur kanunlarında cezalar daha şiddetlidir.

MISIR MEDENİYETİ

(9)

Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 9 / 169

• Mısır Medeniyeti, Afrika’nın kuzey doğusunda Nil Nehri havzasında kurulmuştur. Mısır’ın kuzeyine aşağı güneyine yukarı Mısır denilmiştir. Bunun temel nedeni Nil’in akış yönüdür.

• Mısır’ın etrafı doğal savunma sınırlarıyla çevrili olduğundan, diğer medeniyetlerden fazla etkilenmeyerek, kendine özgü bir uygarlık oluşturdular. Bu yüzden tarih öncesi dönemleri sırasıyla yaşayan tek toplumdur.

• Mısır’ın siyasi tarihi üçe ayrılmaktadır.

o Eski Mısır o Orta Mısır o Yeni Mısır

• Önceleri Nom (veya Nomos) denilen şehir devletleri vardır.

• Sonraları merkezi krallık gerçekleşmiştir. Dünya tarihinde ilk merkezi devlettir.

• Ülkenin başında (Kral Menes’le birlikte) Firavunlar (Tanrı Kral) bulunur ve yetkileri sınırsızdı.

• Firavunlar Tanrı- Kral özelliği gösterirler. Bu özelliklerinden dolayı hukuk sistemi gelişmemiştir.

• Siyasi yapı Teokratik Monarşi’dir.

• Yukarı Mısır’ın kralı Menes, İ.Ö. 2850 yılında Aşağı Mısır’ı da fethederek bütün Mısır’ın kralı oldu. Yukarı Mısır krallığının sınırları bugünkü Assuvan bölgesinden Kahire’ye, Nil’in deltasına kadar uzanıyordu.Yukarı Mısır Kralı

Menes‘in koni biçiminde beyaz bir tahtı vardı. Aşağı Mısır krallarının tahtı ise kırmızı idi ve bir sandalyeye benziyordu.

• Değişik hanedanlar yönetime hâkimdir.

• İlk vezirlik (kâtip) sistemi Mısırlılar'da görülür.

• Ülke yönetiminde Firavun’a Vezir, Asiller, Askerler ve Katipler yardımcı olmuştur.

• Çok tanrılı dinler görülür. En büyük tanrı güneş tanrısıdır.

(Ra)

• Ahiret inancı kuvvetlidir. Bu nedenle mumyacılık ve anıt- mezar (piramit) yapımı gelişmiştir.

• Mezarları oda biçiminde yaptılar ve içine eşyalar koydular.

• Firavunlar için Piramitler yaptılar.

• Labirent denilen Halk mezarları var.

• Tıp, eczacılık, kimya, matematik, geometri, takvim, hiyeroglif (resim yazısı) gelişmiştir.

• Hiyeroglif (Resim) yazısını kullandılar.

• Papirüs kağıdını yaptılar.

• Güneş takvimini hazırladılar. (Nilin taşma zamanını önceden bilmek için.)

• Ondalık sayıları ve Pi sayısını, dört işlemleri kullandılar.

• Sfenks (İnsan başlı aslan gövdeli heykel) yaptılar.

• Halk sosyal sınıflara ayrılmıştır. Aralarında hukuki eşitlik yoktur.

• Vergiler tarıma ürünlerinden oluşmuştur.

• M.Ö. 1280'de Hititler ile yaptıkları ve Suriye'yi paylaştıkları

"Kadeş Antlaşması" bilinen ilk dostluk ve ittifak, aynı zamanda ilk yazılı antlaşmadır.

• En önemli mimari eserleri Piramitlerdir.

• Özellikle; Keops ve Neferti. “Lüksor, Karnak” tapınakları da Mısır’ın önemli sanat eserlerindendir.

• İstanbul’da Sultanahmet Meydanı’nda bulunan Dikilitaş M.Ö. 14. y.y.’da Mısır kralı III. Tutamis zamanında yaptırılmış. Bizans İmparator’u Teodosyus zamanında dikilmiştir.

İRAN MEDENİYETİ

• İran'da ilk Partlar, sonra Medler yaşamıştır.

• İran Uygarlığı’nın temsilcileri Med (MÖ 7.yy-MÖ 550) ve Persler (MÖ 550-MÖ 330) bu kavimleri oluşturur.

• Medler, Keyeksar döneminde bağımsız oldular.

• Kiyrus, Medleri yıkarak Pers Devletini kurdu. (MÖ 550)

• Ön Asya ticaretine kısa sürede hâkim olan Persler sınırlarını Balkanlara kadar genişletti.

• Çok büyük bir imparatorluk kurmuşlardır. (İndus Nehri'nden Ege Denizi'ne, Kafkaslar'dan Basra Körfezi'ne kadar)

• İran, Anadolu, Suriye ve Mısr’a egemen oldular. İlkçağın en büyük imparatorluğu oldular.

• MÖV. yy da Yunanlılar ile yaptıkları Pers Savaşları ünlüdür.

• Persler, Mutlakiyetle yönetilmişlerdir. Pers Kralının yetkileri sınırsızdı.

• Persler’de ülke I. Darius döneminden itibaren sartaplığa (illere, eyaletlere) ayrılmış ve her ile satrap adında bir askeri vali atanmıştır.

• Eyaletleri sürekli denetleyen yüksek rütbeli kişilere

“müfettiş- şah gözü” denirdi.

• Persler döneminde düzenli ilk posta teşkilatı ve istihbarat örgütü İran’da kuruldu.

• Sanatta Pers Uslubunu oluşturdular.

• Kabartmacılığa önem verdiler.

• Kayaları oyarak mezarlar yaptılar.

• İnsan yüzlü, boğa vücutlu sfenksler yaptılar.

• İran’da Zerdüş tarafından kurulan Mecusilik (Zerdüştlük- ateşperest) Dini yaygındı. Mecusilik’te iyilik tanrısına Ahura Mazda (Hürmüz), kötülük tanrısına Ehrimen denilmekteydi.

• Mecusiler ateşe tapar ve ateşgede denilen yerlerde tanrıları için sürekli ateş yakarlardı.

• Pers ordusu halktan toplanan daimî ordu birlikleriydi.

• Zırhlı olan askerler, ok, yay, kama, mızrak ve kalkanla donatılmışlardı.

• Eski İran sanatının en önemli ürünleri, krallar adına yapılan büyük saraylar ve türbelerdir.

• Merkez Persepolis’teki saray ve 1. Daryus’a ait Zafer Kabartması önemlidir.

• Tarım, ticaret ve hayvancılıkla ilgilenen İranlılar Ege’den İran’a kadar uzanan kral yolunu onararak ticareti

geliştirmişlerdir. (Ticaret yolları üzerinde oldukları için)

• Pers Devleti’ne M.Ö 330′da Makedonya Kralı Büyük İskender son verdi.

Aşkâniyân (Partlar (Parthlar) İmparatorluğu) MÖ 247 – MS 224

• Hazar Denizi'nin güneybatısında (Parth Ülkesi) yerleşmiş, İran kökenli yarı göçebe halk. İ.Ö. 250'ye doğru, bağımsız bir imparatorluk kurdular.

• I. Mitridates döneminde, egemenlikleri İran ve Babil'e kadar genişledi. II. Orodes (Orod) dönemindeyse, Part orduları Romalıları Harran'da büyük bir yenilgiye uğrattılar (İ.Ö. 53).

• Daha sonra Suriye ve Filistin'e kadar ilerleyen Partlar, İ.Ö.

20'de, Romalılar ile Fırat'ın sınır olarak kabul edildiği bir antlaşma yaptılar.

• Ancak, Romalılar ile Partlar arasındaki anlaşmazlık, Ermenistan bölgesine egemen olma konusunda sürdü. İ.S. 63 yılında Ermenistan, Roma egemenliğine geçti.

• Daha sonra, Romalı General Trajanus, Mezopotamya'yı ve Asur'u da işgal etti.

• Septimus Severus döneminde ise, Partların başkenti Ktesiphon, Romalılar tarafından yağmalandı. Son Part Kralı IV. Artaban, İran Sasani hanedanının kurucusu Ardaşir tarafından bir ayaklanma sırasında öldürüldü (224).

• Artaban daha sonra başkent Ktesiphon'a yerleşti ve böylece Part İmparatorluğu son bulmuş oldu.

(10)

Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 10 / 169

• Partlar, savaşçı bir halk olarak bilinirlerdi. Ülkenin yönetimi, savaşçı bir aristokrasinin elindeydi

SASANİ İMPARATORLUĞU (224-651)

• İran'a hâkim bulunan Part Devleti (M. Ö. 247-M.S. 224) zayıflayınca, devlete bağlı hanedanlardan olan Sasan'ın oğlu Babek bağımsızlığını ilan ederek Sasaniler Devleti'ni kurdu.

• Sasaniler zamanla güçlenerek Suriye ve Yemen'e kadar yayıldılar.

• Batı Göktürk Hakanı İstemi Han (Yabgu) ile anlaşarak Akhun Devleti'ni ortadan kaldırdılar ve topraklarını paylaştılar.

• Hint ticaret yolu için Göktürklerle savaştılar. Bir taraftan da Bizans ile mücadeleye giriştiler.

• Bizans-Göktürk ittifakı sonucu zayıfladılar.

• Hz. Ömer zamanında Kadisiye (636), Celula (637), Nihavend (642) savaşlarını Müslüman Araplar kazandı ve Sasani Devleti yıkıldı. (651).

• Sasani Devleti Pers ve Hellen kültürünü yaşatmıştır.

• Dinleri olan Zerdüştçülüğe İslamiyetin yayılmasına kadar bağlı kaldılar.

HİNT UYGARLIĞI

• Hindistan güneydoğu Asya’da bir yarımadadır.

• Zengin ve verimli topraklara sahiptir.

• Hindistan’da ilk şehirler İndus Vadisi’nde kurulmuştur.

• Hindistan’da ilk uygarlıklar İndus nehri kıyısında ortaya çıkmıştır. (MÖ 4000)

• Coğrafi konumu, zengin topraklara sahip olması ve iklimin etkisiyle sık sık dışarıdan istilalara uğramıştır. Farklı uygaralıklar egemen olmuşlardır. Bu nedenle tarih boyunca siyasi birlik oluşamamıştır.

• Siyasi birliğin olmamasıyla birlikte din, dil ve ırk birliği de oluşmamıştır. Bu durumun oluşmasında en önemli etken kast örgütüdür.

• M.Ö.1500’lerde Ari kavimler Hindistan’a gelmişlerdir.

• M.Ö.1200’lerde Ari kavimler Hindistan’ı istila ederek egemenliklerini kurmak için “Kast” denilen sosyal bir yapılaşmayı oluşturmuşlardır.

• Yerlilerin “Jati” dedikleri ve meslek örgütü olarak biçimlenen bu örgütte 4 ana sınıf vardır:

• Brahmanlar: Tanrısal güçlerinin olduğuna inanılan din adamlarıdır. Topluma liderlik yapmışlardır. Din adamları.

• Kşatriyalar: Askerler, komutanlar ve yöneticilerin oluşturduğu sınıftır. Soylular, askerler.

• Vaysiyalar: Çiftçi, tüccar ve zanaatkarlar.

• Südralar: Sanatkârlar, İşçiler, köylüler

• Bunlardan başka Kast dışında kalan ve toplumun en alt kısmını oluşturup hiçbir hakları olmayan “Parya(köle)”lar da bir sınıf oluşturmuşlardır.

• Kast örgütü, ekonomik ve sosyal hayatta örf ve hukukça birbirinden ayrılmış ve birbirine kapalı, meslekleri ve sosyal statüleri babadan oğla geçen ve aynı toplumsal değerlere bağlı olan sınıflar topluluğudur.

• Sınıflar arasında kesinlikle geçiş yoktur. Herkes kendi sınıfı içinde evlenir ve kendi sınıfının mesleğini yürütür. İslamiyetin Hindistan’da yayılmasıyla birlikte sarsıntıya uğramışsa da varlığını sürdürmüştür.

• Yaygın din Hinduizm dir. Kutsal metinleri Vedalardır.

• İlk inançları Veda dinidir. Bu din önceleri sözlü olarak yaşatılmış, sonra da Veda denilen kitaplara aktarılmıştır.

Vedalar “Kutsal Bilgi” anlamında olup Deva (Gökten nur saçan tanrı) adlı tanrılara ateş yakarak ve kurban keserek taparlardı.

• Brahmanizm; Brahman denilen rahiplerin Veda dinine yeni fikirler ve yorumlar katmasıyla oluşmuştur.

• Budizm; Kşadriya (soylu) sınıfına mensup olan Buda, zengin ve soylu olmasına rağmen, Hindistan’daki sosyal sorunlara ve eşitsizliklere karşı açıkladığı fikirlerden oluşmuştur. Ancak Brahmanların karşı çıkması nedeniyle yayılamamış, Çin ve Uzakdoğu ülkelerinde taraftar bulmuştur.

• Konfüçyüslük, Taoizm ve Maniheizm dinleri de vardır.

• Gazneli Mahmut Hindistan’a 17 sefer yaparak İslam’ın yayılmasını sağladı.

• Hindistan Baharat yolunun merkezidir.

• Sanskritçe ve İndus yazısını kullanmışlardır.

ÇİN UYGARLIĞI

• Çin uygarlığının oluşumunda Çin Kültürünün yanında Türk, Moğol ve Tibet kültürleri de etkili olmuştur.

• Tarih boyunca çeşitli hanedanlar tarafından yönetilen Çin, MÖ 3. Yy’dan itibaren siyasi birliğini tamamlayarak güçlü bir imparatorluk olmuştur.

• Çin ordusu yaya ve arabalı askerlerden oluşurken Türklerle temas edildikten sonra atlı askerler de ordu içinde görev almışlardır.

• Barut, pusula, kâğıt, dümen, ipek, mürekkep ilk defa bu uygarlık tarafından kullanılmıştır. Bu durum Çin uygarlığının dünya medeniyetine katkıda bulunduğunu gösterir.

• Ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayanan Çin, İpek Yolu aracılığı ile de Avrupa içlerine kadar ticari faaliyetlerde bulunmuşlardır.

• Çok tanrı inanışının olduğu Çin’de Taoizm, Budizm ve Konfüçyüsçülük en yaygın dinlerdir.

• Çin’de iki türlü mimari gelişmiştir.

• Askeri mimari; Türk akınlarından korunmak için Çin Seddini inşa etmişlerdir.

• Dini mimariye Budist tapınakları örnektir.

• Çinicilik, porselen, seramik, resim, heykelcilik gibi sanatlar gelişmiştir.

• Çin’de tarih yazıcılığı da gelişmiştir. Türkler hakkında ilk bilgilerimizi Çin kaynaklarından almaktayız.

DOĞU AKDENİZ UYGARLIKLARI FENİKE UYGARLIĞI (MÖ 2800-MÖ III. yy)

• Sami kavimlerindendir.

• Doğu Akdeniz kıyılarında, bugünkü Suriye ve Lübnan’ın dağlık kıyı kesiminde yaşadılar. (MÖ 1200)

• Bu bölgeden Suriye kıyılarına doğru yayılan Fenikeliler şehir (site) devletleri kurdular. Merkezi devlet

kuramamışlardır.

• En güçlü kent devletleri Sayda, Biblos (Sidon) ve Sur (Tir) idi.

• Yaşadıkları bölge dağlık ve tarıma elverişli toprakları az olduğu için balıkçılığa ve denizciliğe yönelmişler.

• Denizcilik faaliyetlerine ve ticaretine önem veren Fenikeliler, Akdeniz ve Karadeniz kıyılarında koloniler kurdular.

• Tarihin ilk deniz kolonilerini kurdular. İlk “deniz kolonici”

devlet. Bunların başlıcaları Kartaca, Biblos, Sidon, Gades ve Tir'dir.

• En ünlü ticaret kolonisi, Kuzey Afrika’daki Kartaca idi.

• Fenikeliler deniz ticaretiyle Doğu ve Ön Asya kültürünü Ege bölgesine (Akdeniz’e) taşıyarak kültürel etkileşimi sağlamıştır.

(11)

Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 11 / 169

• Mısır ve Mezopotamya ile ilgili teknik gelişmeleri ticari faaliyetler yoluyla Akdeniz’in diğer kavimlerine

tanıtmışlardır.

• Şehircilik ve şehir kültürünü geliştirmişlerdir.

• Fenike kolonilerinin karşısına İyon ve Yunanlılar rakip olarak çıkınca Fenikeliler kolonilerini kaybettiler. Çünkü Fenikeliler kolonilerini sadece kâr amacıyla kurmuşlardır.

• İyonlar ve Yunanlılar ise kolonilerini yeni bir vatan kabul etmişler ve bu doğrultuda etkili politikalar izlemişlerdir.

• Siyasi açıdan güçlü olmayan Fenikeliler varlıklarını Mısır, Asur, Babil, Pers, Yunan ve Roma vergi vererek

sürdürmüşlerdir.

• Genel Özellikleri:

o Fenikeliler ürettikleri zeytinyağı, kereste, boya ve camdan oluşan ürünleri Akdeniz’in diğer bölgelerine satmışlardır.

o Fenike sanatı, Önasya ülkelerinin bir taklididir.

o Şehirler gelişmiştir.

• Fenikeliler, Sümer çivi yazısı ile Mısır Resim yazıyı geliştirmişler ve 22 harfli bir alfabe kullanmışlardır. İlk harf alfabesi olarak İyonlar ve Yunanlılar ve Romalılar tarafından geliştirilen Fenike alfabesi, bu günkü Latin alfabesinin temelidir.

• Fenikeliler cam yapımını ve kırmızı boya üretimimi gerçekleştirmiştir.

• Sümerlerin dini inançlarının etkisinde kalan Fenikeliler yüksek yerlere tapınaklar yaptılar. Her şehrin bir tanrısı vardı.

• İbraniler alfabelerini Fenikelilerden almışlardır.

İBRANİLER

• Sami kökenli olan İbraniler, önceleri Yukarı Mezopotamya (Fırat nehri) ve Suriye’de (Sina Yarımadası) göçebe olarak yaşıyorlardı.

• M.Ö 1200 yıllarında bugünkü Filistin’e yerleştiler.

• Bugünkü İsraillilerin atalarıdırlar.

• Hz. Musa önderliğinde Mısır’dan Kudüs bölgesine geldiler.

• MÖ 1000 yıllarında Hz. Davut tarafından kurulan İbrani Devleti’nin başkenti Kudüs idi.

• Hz. Süleyman zamanında ticarete önem vererek zenginleşmişler ve altın çağını yaşamışlardır.

• Hz. Süleyman ölümünden sonra İsrail ve Yahudi (Yuda) devletleri olmak üzere ikiye ayrıldı.

• Merkezî Samaria olan İsrail devletine Asurlular (M. Ö.

721);

• Merkezî Kudüs olan Yahudi devletine ise Babilliler tarafından son verilmiştir (M. Ö. 587).

• Babil kralı Nabukadnezar Yahudileri Babil’e sürdü.

Perslerin Babil’i ele geçirmesi ile yurtlarına dönen Yahudiler, iki yüz yıl kadar Pers egemenliğinde yaşadılar.

• Kudüs’te büyük bir ayaklanma çıkardıkları için 2. kez MS.70’de Romalılar tarafından sürülecek ve dünyaya yayılacaklardır.

• Dini esaslara dayalı krallıkla yönetilen İbraniler, Dünyada ilk tek tanrılı din olan Yahudiliği kabul etmişlerdir.

Yahudiler kendilerini diğer kavimlerden üstün gördüklerinden bu din diğer tek tanrılı dinler olan Hıristiyanlık ve

Müslümanlık kadar yayılmamıştır (ırk dini olarak benimsenmesi)

• İbrani dininin en önemli özelliği milli din anlayışının egemen olmasıdır. Yani Yahudiler bu dinin sadece kendilerine gönderilmiş olduğuna inanmışlar ve yayma ihtiyacı

duymamışlardır.

• İbranilerin inancına göre Tanrı Yehova, Tevrat adlı kutsal kitabi Hz. Musa’ya göndermiştir. Tevrat’ın içeriğini On Emir oluşturmaktadır. Yahova sadece İbranilerin tanrısıdır.

• Hz. Musa’nın adından dolayı Musevi olarak adlandırılmışlardır.

• İbranilerden günümüze kalan en önemli yapı “Süleyman Mabedi” (Süleyman Tapınağı (Mescid-i Aksa)) dir.

• Kudüs ise, her üç dine ait ibadet yerlerinin bulunması nedeniyle, bu dinlerin mensupları tarafından kutsal kabul edilmektedir.

• Tarihlerine, dinlerine ve kültürlerine bağlılık bu toplumun günümüze kadar gelmesini sağlamıştır.

ANADOLU’NUN TARİH ÖNCESİ DEVİRLERİ

A- Taş Devri

1- Paleolitik Devir (Eski Taş-Kaba Taş):

İnsanlık tarihinin en uzun dönemini kapsar

Yerleşim Merkezleri: Antalya’da Karain ve Belbaşı mağaraları

2- Mezolitik Devir (Orta Taş-Yontma Taş):

İnsanlık tarihinin toplayıcılık ve avcılıktan üretim aşamasına geçiş dönemidir.

Yerleşim Merkezleri: Antalya’da Karain, Beldibi ve Belbaşı Mağaraları, Göller bölgesinde Baradiz, Ankara çevresinde Macunköy, Samsun’da Tekkeköy

3- Neolitik Devir (Cilalı Taş-Yeni Taş):

Tarımla birlikte yerleşik hayata geçilmiş köyler kurulmuşutur.

Yerleşim Merkezleri: Diyarbakır’da Çayönü, Gaziantep’de Sakçagözü, Konya’da Çatalhöyük. Burdur Hacılar

B- Maden Devri

1- Kalkolitik (Taş-Bakır devri):

Taş devrinden maden devrine geçiştir. Bu dönemde ilk kullanılan maden bakır olmuştur. Dini inançlar, Tarım ve Hayvancılık gelişmiştir. Çeşitli aletler ve süs eşyaları yapılmıştır.

Yerleşim Merkezleri: Çanakkale’de Turuva, Denizli’de Beycesultan, Burdur’da Hacılar, Yozga’t’ta Alişar, Çorum’da Alacahöyük, Van’da Tilkitepe

2- Tunç Devri

Bu dönem üçe ayrılmaktadır.

a) Eski Bronz (Bakır) Devri:

Tarihi dönemlere geçiş sürecidir. Asur koloni çağını kapsar.

Bu dönemde üretim artmış, ticari hayat gelişmiştir. Anadoluya Asurlar tarafından yazının gelmesi bu dönemin sonuna rastlar.

b) Orta Bronz Devri c) Yeni Bronz Devri

İLK ÇAĞDA ANADOLU UYGARLIKLARI

❖ Anadolu tarih boyunca birçok göç ve istilaya uğramıştır.

Bunun sebepleri:

• Üç tarafın denizlerle kaplı olması

• Olumlu iklim şartları

• Verimli toprakları

• Bol su kaynaklarına sahip olmasıdır.

❖ Anadoluda Kurulan Medeniyetler

1- Hattiler, Hititler, Urartular, Lidyalılar, Frigler, İyonyalılar, (HULFİ) (MÖ 2000-MÖ 600)

2- Persler (MÖ 543-MS 333) 3- İskender İmparatorluğu 4- Roma İmparatorluğu

(12)

Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 12 / 169

5- Bizans İmparatorluğu

6- Türkler (Selçuklular, Beylikler, Osmanlı, Türkiye 1071-

….)

❖ HATTİLER (MÖ 2500-MÖ 1700)

• Hattiler hakkında bilgi kısıtlıdır.

• Göçler sonucu Anadoluya geldikleri sanılmaktadır.

• Hititlerin Hattiler’den etkilendikleri belirlenmiştir.

• Hattiler’ ait en eski yer Alacahöyük’tedir.

• Kazılarda; güneş kursları, altın kupalar, heykelcikler, bulunmuştur.

• Hattilere ait birçok süslemeye Anadolunun değişik yerlerinde rastlanmaktadır.

• Hattiler’de boğa figürü önemli bir simgedir.

• Hattiler Hititlerle kaynaşmış ve Hatti kültürü Hitit kültürünün içerisinde yaşamaya devam etmiştir.

• Hatti eserleri Anadolu Müzesinde sergilenmektedir.

• Not: Anadolunun tarih öncesi ilk medeniyeti Hattilere aittir.

Hattiler hakkında yazıyı kullanmadıklarından dolayı çok fazla bir bilgiye sahip değiliz.

❖ HİTİTLER (ETİLER) (MÖ 2000-MÖ 700)

• M.Ö. 2000 yılında Kafkaslardan gelerek Kızılırmak çevresine yerleştiler. Hattileri dağıtarak bu bölgeye yerleşmişlerdir.

• Başkentleri Hattuşaş’dır. (MÖ 1800)

• Devletin kurucusu Hattuşili’dir.

• II. Tuthalia ile imparatorluk dönemi başlamıştır.

• İlk Çağ’da Anadolu’da kurulan devletler krallıkla yönetilmekteydi.

• Kralların geniş yetkileri vardı.

• Hititlerde kral başrahip olarak ayinleri yönetir,

• Başyargıç olarak adaleti uygular, başkomutan olarak orduyu komuta ederdi.

• Hititlerde Tavananna denilen Kraliçe’de yönetimde söz sahibi idi.

• Kral olmadığı zaman ayinleri yönetirdi.

• Hititlerde asillerden oluşan Pankuş Meclisi vardı.

• Önemli konular bu mecliste görüşülürdü. Kral meclise karşı sorumluydu.

• Hititliler, Suriye için Mısırlılarla 16 yıl savaş yaptılar. Bu savaşlar sonunda tarihte ilk yazılı antlaşma olan Kadeş Antlaşması imzalandı (M.Ö. 1280). Hititliler bu antlaşma ile Kuzey Suriye’ye egemen oldular.

• Hititliler Anadolu medeniyetinin temelini oluşturur.

• Anadolu’da demir çağını başlatmışlardır.

• M.Ö. 1800 yıllarında Hititler, Asurlu tüccarlardan öğrendikleri Çivi Yazısını kullanarak, Anadolu da Tarih Çağlarını başlatmışlardır. Anadolu’da ki ilk yazılı belgeler Asurlu tüccarlar tarafından Kayseri Kültepe’ye getirilen tabletlerdir. Hititliler Hiyeroglif (resim) yazısını da kullanmışlardır.

• Hititlerin geçim kaynağı tarım ve hayvancılık idi.

• Halk soysal sınıflara ayrılmıştı.

• Kral, ailesi ve soylular en geniş yetkilere sahipti.

• Kölelerin hakları ise yok denecek kadar azdı.

• Yalnız Hititlerde kölelere bedelini ödeyerek özgürlüklerini elde etmelerine izin verilmiştir.

• Hitit kralları öldükten sonra Tanrıya hesap vereceklerine inandıkları için yaptıkları işleri Anal adı verilen yıllıklara yazdırmışlardır. Böylece ilk tarih yazıcılığı başlamıştır.

• Çok tanrılı din vardır. Bu dönemde Anadolu’ya “Bin Tanrı İli” denildi.

• Frigler, Hitit Devleti’ne son verdiler. (MÖ 1200)

• Hititler şehir devletleri kurdularsa da Asurlular tarafından yıkılmışlardır.

• Hititler kayaları düzleştirerek tanrı kabartmaları yapmışlardır.

• İvriz ve Yazılıkaya kabartmaları.

❖ İYONYALILAR

• İyonya İzmir ve Büyük Menderes arasındaki bölgenin adıdır.

• Yunanistan’dan göç eden Akalar Anadolu’da şehir devletleri kurdular.

• İlk çağda Efes, İzmir, Foça ve Milet arasında kalan bölgeye İyonya denmekteydi.

• İyonyalılar M.Ö 11. yüzyılda Ege üzerinden buralara gelip yerleşmiş denizci bir toplumdu.

• İyonya’da her şehir bir devlet durumundaydı.

• Bu nedenle aralarında siyasi birlik yoktu. (Efes, Milet, Foça, İzmir)

• İyonyalılarda hür olanların yönetime katılma hakkı vardı.

• Denizcilik ve deniz ticaretine önem veren İyonyalılar bu sayede oldukça zenginleştiler.

• Akdeniz, Karadeniz ve Ege kıyılarında koloniler kurdular.

• MÖ 7. yy. da Lidya’nın egemenliğine girdiler.

• Daha sonra Perslere bağlandılar.

• İyonya şehir devletlerini önce krallar, MÖ 500’den itibaren Asillerin kurmuş oldukları oligarşiler, sonradan da demokratik hükûmetler yönetmiştir.

• Denizcilik ve deniz ticareti nedeniyle Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarından etkilendiler.

• İyonyalılar Fenike Alfabesini kullanmışlardır ve bu yazıyı Batıya taşıdılar.

• En Önemli eserleri Homeros’un İlyada ve Odesa Destanı’dır.

• İyonyalılar Yunan tanrılarına da taparlardı. Tanrılar yarı insan şeklinde düşünülüyordu.

• Bilim, sanat ve edebiyata büyük önem vermişlerdir.

• Matematik; Tales, Pisagor

• Tıp Hipokrat

• Felsefe Diojen

• Efes’te Artemis Tapınağı İyonyalılara aittir.

• Anıtsal mimaride ve heykeltıraşlıkta başarılı eserler ortaya koydular. İyon Nizamı

• Denizcilikte ilerleyen devletler birçok koloniler kurmuşlardır. Bu durum sömürgecilik anlayışının başlamasına neden olmuştur.

İlk Çağ’da: Fenike, İyonya, Yunanistan Orta Çağ’da: Venedik, Ceneviz

Yeni Çağ’da: Portekiz, İspanya, Hollanda Yakın Çağ’da: İngiltere başı çekmişlerdir.

❖ URARTULAR (MÖ 900- MÖ 600)

• M.Ö. 9. yy’da Van ve çevresinde kurulmuşlardır.

• Başkentleri Tuşpa (Van) dır.

• Tarım ve Hayvancılık gelişmiştir.

• Kale ve Sulama kanalları yapmışlardır.

• İlk barajları yaptılar.

• Madencilk gelişmiştir.

• Uratular öldükten sonra yaşamın devam ettiğine inanırlardı.

Bu nedenle mezarlarını ev şeklinde yaparlar, ölünün yanına yiyecek, içecek ve çeşitli eşyalar koyarlardı.

• Urartular resim ve çivi yazısını kullanmışlardır.

• Kral ülkeyi savaş tanrısı Haldi adına yönetirdi.

• Urartular Medler tarafından yıkılmışlardır.

• Mimaride ilerlemişlerdir. En önemli eserleri:

–Van’da; Van Kelesi, Çavuş Tepe Kalesi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ortada bir şayia var: «Me safeler»i satın alıyormuş, tabii sonra da bize satacak.İnsan Ticarelten mezun olur­ da ticaretin yolunu bilmez mi?. Havadan para kazanmak

Bu yazarlar aşağıdaki senaryolardan herhangi birinin oluşması durumunda aynı ürüne sürekli olarak yorum yazan bir yorumcu grubun olası bir sahte yorum yazıcı

Kanemoto K, Janz D: The temporal sequence of aura-sensations in patients with complex focal seizures with particular attention to ictal aphasia.. Taylor DC, Lochery M: Temporal

烏梅 三百枚 細辛 六兩 乾薑 十兩 黃連 十六兩 當歸 四兩 附子 去 皮,炮,六兩 蜀椒 出汗,四兩 桂枝 六兩 人參 六兩 黃柏

The purpose of combining of carbazole moieties with phthalocyanine on the peripheral position is to enhance some properties such as photo and electrochemical properties because

The most important finding of the study is that there were differences among the Tr, FTcir and FTcod tests in terms of the heart rate, blood lactate responses and final velocities

Bir eserin zaman içinde fiziksel, kimyasal, biyolo- jik olaylar gibi nedenlerle bozulması sonucunda sa- hip olduğu özellikleri kaybetmesini engellemek için alınan tedbirler,

 Türk-İslam devletlerinde yerleşik hayat tarzının önem kazanması imar faaliyetlerine önem kazandırmış; cami, medrese, kervansaray, köprü, anıt mezar vb. eserler