• Sonuç bulunamadı

İÇ DENETİM SİSTEMLERİNİN BANKALARIN VERİMLİLİĞİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "İÇ DENETİM SİSTEMLERİNİN BANKALARIN VERİMLİLİĞİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ"

Copied!
281
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

BANKACILIK VE SİGORTACILIK ENSTİTÜSÜ BANKACILIK ANABİLİM DALI

İÇ DENETİM SİSTEMLERİNİN BANKALARIN VERİMLİLİĞİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Doktora Tezi

S. DİLEK KASIM

İstanbul, 2011

(2)

T.C.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

BANKACILIK VE SİGORTACILIK ENSTİTÜSÜ BANKACILIK ANABİLİM DALI

İÇ DENETİM SİSTEMLERİNİN BANKALARIN VERİMLİLİĞİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Doktora Tezi

S. DİLEK KASIM

DANIŞMAN: PROF. DR. TARGAN ÜNAL

İstanbul, 2011

(3)
(4)

ÖZET

Bankaların artan rekabet koşulları altında faaliyetlerini sürdürebilmesi, yeni stratejiler izlemesini gerektirmektedir. Verimlilik bu anlamda rekabet gücünü belirleyen önemli içsel faktörlerden biri olmakta ve bankaların statejilerinde önemli bir yer tutmaktadır. Bankalarda bulunan iç denetim birimlerinin bankaların bu stratejisindeki yerinin anlaşılabilmesi, verimlilik üzerindeki etkisinin belirlenmesini gerektirmektedir.

Bu amaçla çalışmada, iç denetimin verimlilik kapsamındaki işlevleri ve bu süreçte etkili olan faktörler ile bunların verimlilik üzerindeki etkisinin belirlenmesi hedeflenmektedir.

Bu kapsamda çalışmada, bankalarda iç denetim ve verimlilik ilişkisi üç boyutta ele alınmıştır. Öncelikle verimlilik kapsamında girdi ve çıktı olarak esas alınan unsurlar ele alınmış ve bunlar üzerinde iç denetimin etkisi anlaşılmaya çalışılmıştır. İkinci olarak, tezimizi destekler mahiyette olan ve tezin uygulama bölümünde yararlandığımız iç denetim- verimlilik ilişkisini içeren örnek bir çalışmaya yer verilmiştir. Son olarak, iç denetim ile verimlilik arasındaki ilişkinin anlaşılmasına yardımcı olacağı düşünüldüğünden, Türkiye’de bankacılık sektöründe verimlilik artışı olduğu dönemde iç denetime ilişkin gelişmeler araştırılmıştır.

Bu doğrultuda yapılan tespitlerin test edilmesine yönelik ise anket çalışması yapılarak sonuçları frekans ve korelasyon analiziyle değerlendirilmiştir.

Çalışmanın sonucuna göre; iç denetimin bankaların verimliliklerini artırmada önemli bir katkının bulunduğu, mevcut etki ve işlevlerinindeki etkinliğinin artırılması ve nispeten yetersiz olunan etki ve işlevlerindeki eksikliğinin giderilmesi ile bankaların verimliliklerini artırmada bir araç olarak kullanılabileceği söylenebilecektir.

Anahtar Kelimeler: Banka, iç denetim, verimlilik.

(5)

ABSTRACT

Banks need to follow new strategies in order to continue their activities under the increased competition. Productivity is an important internal factor to define competitiveness and it has also significant place in banks’ strategies. It is neccessary to define the role of internal audit divisions of banks in this strategy and to know the internal audits’ impact on productivity.

In this thesis, it is aimed to find the role of internal audit in the productivity of banks and to search how internal audit impacts on productivity. In this framework, relations between internal audits in the banks and productivity have been dealt with in three dimensions. Firstly the elements which are esential as inputs and outputs, has been dealt with and internal audits’ impact on them was searched. Secondly, case study, which includes relations between internal audit and productivity, has been used in order to support the thesis. Finally, the developments in internal audit during the era of increasing productivity of banking sector in Turkey has been analyzed in order to have better understanding of the relations between internal audit and productivity.

In order to test our findings, survey has been conducted and its results have been analyzed through frequency and correlation analysis.

As a result of the thesis it is found that internal audit has an important role to increase banks’ productivity. In order to use internal audit as a tool to increase productivity, efficiency of current functions of internal audit should be improved and deficiancies of internal audit should be corrected.

Keywords: Bank, internal audit, productivity.

(6)

İÇİNDEKİLER

Sayfa No

İÇİNDEKİLER... i

TABLOLAR LİSTESİ... iv

ŞEKİLLER LİSTESİ... v

GRAFİKLER LİSTESİ... vi

GİRİŞ... 1

1. BÖLÜM BANKACILIK VE VERİMLİLİK 1.1. Bankacılık ve Önemi... 5

1.2. Verimlilik Kavramı ve Benzer Kavramlarla Karşılaştırması... 13

1.2.1. Verimlilik... 13

1.2.2. Etkinlik... 18

1.2.3. Performans... 20

1.3. Verimliliği Etkileyen Faktörler... 20

1.4. Verimliliğin Ölçüm Teknikleri... 22

1.4.1. Oran Analizi... 22

1.4.2. Sınır Etkinliği Yöntemleri... 26

1.4.2.1. Parametrik Yöntemler... 27

1.4.2.2. Parametrik Olmayan Yöntemler... 29

1.5. Bankaların Verimli Çalışmasını Gerektiren Nedenler... 34

1.6. Literatürde ve Uygulamada Bankacılıkta Verimlilik... 41

1.6.1. Literatürde Bankaların Verimliliği... 42

1.6.1.1. Bankacılıkta Verimlilik Ölçümünde Kullanılan Girdi ve Çıktıları Belirlemeye Yönelik Yaklaşımlar... 42

1.6.1.2. Banka Verimlilik ve Etkinliği İle İlgili Yapılan Araştırma Örnekleri... 49

1.6.2. Bankacılıkta Uygulamada Kullanılan Verimlilik Göstergeleri... 63

1.7. BDDK’ca Türk Bankacılığının Verimlilik Değerlendirmesi... 66

2. BÖLÜM BANKACILIKTA İÇ DENETİM 2.1. Denetim ve Türleri... 71

2.1.1. Denetim Kavramı... 71

2.1.2. Denetimi Zorunlu Kılan Faktörler... 73

2.1.3. Denetimin Türleri... 74

2.1.3.1. Amaçlarına Göre Denetim Türleri... 74

2.1.3.2. Denetçilerin Statülerine Göre Denetim Türleri... 75

2.2. Bankacılıkta İç Denetim, Dış Denetim ve Kamu Denetimi Arasındaki İlişki... 80

2.2.1. Gözetim Otoritesi ile İç Denetim Arasındaki İlişki... 80

2.2.2. İç Denetçiler ile Dış Denetçiler Arasındaki İlişki... 81

2.2.3. Gözetim Otoritesi ile Dış Denetçi Arasındaki İlişki... 82

(7)

2.2.4. Gözetim Otoritesi, Dış Denetçiler ve İç Denetçiler Arasındaki İşbirliği... 84

2.3. İç Denetim... 84

2.3.1. İç Denetimin Görevleri... 85

2.3.2. İç Denetimin Uygulanma Nedenleri... 86

2.3.3. İç Denetim Standartları... 87

2.3.4. İç Denetime Krizin Etkisi... 91

2.4. Bankalarda İç Denetim... 95

2.4.1. Basel Kriterlerinde İç Denetim... 97

2.4.2. İç Denetimin Amaçları ve Görevleri... 100

2.4.3. İç Denetim İlkeleri... 102

2.4.4. Basel II Bankacılık Düzenlemeleri ve İç Denetim... 104

3. BÖLÜM TÜRK BANKACILIK SİSTEMİNDE İÇ DENETİM 3.1. Türk Bankacılık Sisteminde Yeniden Yapılandırma Sürecini Gerektiren Nedenler... 111

3.2. Türk Bankacılık Sisteminde Yeniden Yapılandırma Kapsamındaki Uygulamalar... 118

3.2.1. İç Denetim ve Risk Yönetimi Sistemleri Hakkında Yönetmelik ile İç Denetime Yönelik Getirilen Düzenlemeler... 3.2.2. Bankaların İç Sistemleri Hakkında Yönetmelik ile İç Denetime Yönelik Getirilen Düzenlemeler... 123

3.2.2.1. Bankaların İç Sistemi ve Organizasyonu... 124

3.2.2.2. İç Sistemlerden Sorumlu Birimler... 125

3.2.2.2.1. Yönetim Kurulunun İç Sistemler Bakımından Sorumlulukları... 125

3.2.2.2.2. Denetim Komitesi’nin Sorumlulukları... 127

3.2.2.2.3. Üst Düzey Yönetimin Sorumlulukları... 132

3.2.2.3. İç Kontrol Sistemi ve Amacı... 134

3.2.2.3.1. İç Kontrol Sisteminin Amaçlarına Yönelik Yapılması Gerekli Unsurlar... 135

3.2.2.3.2. İç Kontrol Faaliyetlerinin Kapsamı... 137

3.2.2.4. Risk Yönetimi Sistemi ve Amacı... 141

3.2.2.4.1. Risk Yönetimi Sistemi Amacına Yönelik Yapılması Gerekli Unsurlar... 142

3.2.2.4.2. Risk Yönetimi Faaliyetlerinin Kapsamı... 143

3.2.2.5. İç Denetim Sistemi ve Amacı... 144

3.2.2.5.1. İç Denetim Sisteminin Amacına Yönelik Yapılması Gerekli Unsurlar... 144

3.2.2.5.2. İç Denetim Faaliyetlerinin Kapsamı... 146

3.2.2.5.3. İç Denetim Süreci... 147

3.2.3. Bankaların İç Denetim ve Risk Yönetimi Sistemleri Hakkında Yönetmelik ile İç Sistemler Yönetmeliğine İlişkin Değerlendirme... 150

4. BÖLÜM BANKALARDA İÇ DENETİMİN VERİMLİLİK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ 4.1. Bankalarda Verimliliğin Kapsamı... 158

4.2. İç Denetimin Bankaların Verimliliğine Katkı Sürecinde Etkilediği Unsurlar... 160

(8)

4.2.1. Aktifler... 160

4.2.1.1. Bankanın Nakit Değerleri ve Rezervleri... 160

4.2.1.2. Menkul Kıymetler... 162

4.2.1.3. Diğer Varlıklar... 163

4.2.1.3.1. Maddi Duran Varlıklar... 163

4.2.1.3.2. Alacaklar... 166

4.2.1.3.3. İştirak ve Bağlı Ortaklıklar... 167

4.2.2. Krediler... 168

4.2.2.1. Kredilerin Tanımı... 168

4.2.2.2. Kredilerin Ayrımı... 169

4.2.2.2.1. Kredilerin Karşılıklar Yönetmeliği’ne Göre Ayrımı.... 169

4.2.2.2.2. Bankaların Kullandığı Diğer Kredi Ayrımları... 176

4.2.3. Mevduat... 179

4.2.3.1. Mevduatın Tanımı... 179

4.2.3.2. Mevduatın Türleri... 180

4.2.3.2.1. Mülkiyete Göre Mevduatın Türleri... 180

4.2.3.2.2. Vadelerine Göre Mevduatın Türleri... 181

4.2.4. Toplam İşletme Giderleri, Toplam Gelirler, Kar... 183

4.2.4.1. Bankanın Gelirleri... 184

4.2.4.2. Bankanın Giderleri... 185

4.2.5. Şube ve Personel Sayısı... 188

4.3. İç Denetimin Verimliliğe Etki Sürecini Belirleyen Faktörler... 190

4.4. İç Denetimin Verimliliğe Etki Sürecine Yönelik Bir Uygulama Örneği... 191

4.5. Bankalarda Yeniden Yapılanma Sürecinin İç Denetimde Yarattığı Değişiklikler ve Bunların Banka Verimliliğine Olan Etkisi... 195

5. BÖLÜM ANKET UYGULAMASI YOLUYLA İÇ DENETİMİN VERİMLİLİĞE ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ 5.1. Uygulamanın Amacı... .... 201

5.2. UygulamanınMetodolojisi... 201

5.3. Uygulamanın Varsayımları, Kısıtları ve Değişkenleri... 203

5.3.1 Uygulamanın Varsayımları... 203

5.3.2. Uygulamanın Kısıtları... 203

5.3.3. Uygulamanın Değişkenleri ... 204

5.4. Uygulamanın Sonuçlarının Frekans Analizi ile Değerlendirilmesi... 205

5.5. Uygulamanın Genel Değerlendirmesi... 227

EKLER... 231

KAYNAKÇA... 248

(9)

iv

TABLOLAR LİSTESİ

Sayfa No Tablo 1: Banka Verimlilik ve Etkinlik Ölçümünde Kullanılan Çeşitli Girdi/Çıktı Faktörleri... 45 Tablo 2: İç Denetim Sistemlerinin Bankaların Verimliliği Üzerindeki

Etkisine İlişkin Korelasyon Analizi... 229

(10)

v

ŞEKİLLER LİSTESİ

Sayfa No

Şekil 1: İç Sistemin Unsurları... 124

(11)

vi

GRAFİKLER LİSTESİ

Sayfa No

Grafik 1: İç Denetim Fonksiyonları 1... 205

Grafik 2: İç Denetim Fonksiyonları 2... 206

Grafik 3: İç Denetim Fonksiyonları 3... 207

Grafik 4: İç Denetim Fonksiyonları 4... 208

Grafik 5: İç Denetim Fonksiyonları 5... 209

Grafik 6: İç Denetim Fonksiyonları 6... 210

Grafik 7: İç Denetim Fonksiyonları 7... 211

Grafik 8: İç Denetim Fonksiyonları 8... 212

Grafik 9: İç Denetimin Personel Üzerindeki Etkileri 1... 213

Grafik 10: İç Denetimin Personel Üzerindeki Etkileri 2... 214

Grafik 11: İç Denetimin Personel Üzerindeki Etkileri 3... 215

Grafik 12: İç Denetimin Personel Üzerindeki Etkileri 4... 216

Grafik 13: İç Denetimin Personel Üzerindeki Etkileri 5... 217

Grafik 14: İç Denetimin Personel Üzerindeki Etkileri 6... 218

Grafik 15: İç Denetimin Personel Üzerindeki Etkileri 7... 219

Grafik 16: İç Denetimin Personel Üzerindeki Etkileri 8... 220

Grafik 17: İç Denetim Etkinliğinin 2002 Önceki Dönemle Karşılaştırılması... 221

Grafik 18: Şube ve Çalışan Sayısı Üzerindeki Etkisi... 222

Grafik 19: İç Denetimin Toplam İşletme Giderleri, Personel Giderleri Üzerindeki Etkisi... 223

Grafik 20: İç Denetimin Aktifler, Kredi Tutarı, Mevduat Tutarı Üzerindeki Etkisi... 224

Grafik 21: İç Denetimin Dönem Karı, Toplam Gelirler, Komisyon Gelirleri, Net Faiz Gelirleri Üzerindeki Etkisi... 225

Grafik 22: İç Denetimin Yararının Personelce Değerlendirilmesi... 226

(12)

KISALTMALAR LİSTESİ a.g.e : Adı Geçen Eser

a.g.k : Adı Geçen Kanun a.g.m : Adı Geçen Makale A.Ş. : Anonim Şirket AB : Avrupa Birliği

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

ATM : Otomatik Para Ödeme Makinası (Automatic Teller Machine)

BCBS : Basel Bankacılık Denetim Komitesi (The Basel Committee on Banking Supervision)

BDDK : Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu DEA : Veri Zarflama Analizi (VZA)

ECIIA : Avrupa İç Denetim Enstitüleri Konfederasyonu (European Confederation of Institutes of Internal Auditing)

EU : Avrupa Birliği (European Union)

IIA : İç Denetim Enstitüsü (The Institute of Internal Auditors) IMF : Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fond) IMKB : İstanbul Menkul Kıymetler Borsası

md : Madde

OECD : Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (The Organization for Economic Co- operation and Development)

s : Sayfa

S : Sayı

SPK : Sermaye Piyasası Kurulu TBB : Türkiye Bankalar Birliği

TCMB : Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası TMSF : Türkiye Mevduat ve Tasarruf Fonu

(13)

GİRİŞ

Finansal sistem içerisinde faaliyette bulunan finasal aracılardan en önemlisi olan bankalar, finansal sistemin ve ekonominin düzgün şekilde işlemesini sağlayarak ekonomik büyümeyi artırmakta ve toplam verimlilik üzerinde etkili olmaktadır.

Bununla birlikte bankacılık sisteminin yapısı gereği güven kayıplarına ve nispi fiyat değişimlerine karşı kırılgan olması, bankaların başarısızlık ihtimalini artırmaktadır.

Bankaların başarısızlığı durumunda finansal sistem ve ekonomi bozulmakta bunun sonucunda da kamunun bankanın tek başına kaybettiğinden daha fazlasını kaybetme tehlikesi ortaya çıkmaktadır.

Kar ve risk ikilemi içerisinde faaliyet gösteren bankalar, zamanla bankacılık piyasasının ulusal olmaktan çıkıp global piyasa halini almaya başlamasının yola açtığı artan rekabet koşulları altında faaliyet göstermek zorunda kalmıştır. Böylece, karlı olarak bir bankayı yönetmek daha zor hale gelmiştir. Değişen bu çerçevede bankaların sektörde varlıklarını devam ettirebilmeleri, daha rekabet edebilir nitelikte olmalarını gerektirdiğinden verimlilik, en önemli stratejilerinden biri olarak önem kazanmaktadır.

Bununla birlikte, finansal sektör içinde ağırlıklı kurum olan bankalardaki verimlilik gelişimi, tüm ekonomik aktivitelere yaptığı katkı bakımından önemlidir. Bankaların verimlilik çerçevesinde faaliyetlerini sürdürmesi, taşın suda yarattığı halka misali, ilk etapta şirket olarak hissedarlara, dolaylı olarak hisselerin gelirinden fayda elde kişilere, işgücüne ve müşterilerine fayda sağlasa da daha büyük katkıyı daha sonraki halkalarda, sermaye aktarımında bulunma fonksiyonunu daha etkin yerine getirmesini sağlayarak ekonomik gelişimde ve toplam verimlilikte yaratmaktadır. Verimliliği artıracak her uygulama da dolaylı olarak aynı amaca hizmet edecektir.

(14)

İç Denetim birimlerinin öncelikli varlık nedeni, bankaların maruz kaldığı risklerden bankaları korumak olsa da yerine getirdiği işlevleri bakımından bankaların verimli çalışmasını sağlamada önemli bir araçtır.

Bu çerçevede hazırlanan tezimizde bankalarla iç denetim ve verimlilik arasındaki ilişki beş bölüm halinde ele alınmıştır.

Birinci bölümde; bankaların önemi, verimlilik, verimliliği etkileyen faktörler ve ölçüm teknikleri ile bankaların verimli çalışma nedenleri genel olarak belirtildikten sonra, bankacılık sektöründeki verimliliğin literatürdeki ve uygulamadaki yeri incelenmiştir.

İkinci bölümde; bankacılıkta iç denetimin yapılanması, her ne kadar bankacılık sektörünün kendi koşullarında biçimlense de iç denetimin genel esaslarından etkilendiğinden iç denetim ile ilgili olan genel düzenlemelere ve üzerinde etkili olan gelişmelere yer verilmiştir.

Üçüncü bölümde; Türk bankacılık sisteminde iç denetim sistemi yapılanmasına etki eden gelişmelere ve bunların sonuçlarına yer verilmiştir. Bu kapsamda iç denetim sistemine getirilen yeniliklere ilişkin düzenlemelerin içeriği belirtilerek bununla ilgili değerlendirmelere yer verilmiştir.

Dördüncü bölümde, iç denetimin verimliliğe katkı sürecine ve iç denetimin bu süreçte etkili olan özelliklerine yönelik tespitlerde bulunulmaya çalışılmıştır. Ayrıca, bu kapsamda yeniden yapılanma süreci sonrasında iç denetimde gerçekleşen değişikliklerin banka verimliliği üzerindeki etkisine yer verilmiştir. Buna ek olarak, yapılan tespitleri destekleyecek mahiyette örnek bir çalışmaya yer verilmiştir.

(15)

Son bölümde ise, tezin önceki bölümlerinde verimlilik kapsamında iç denetimin işlevlerine ve etki sürecini belirleyen faktörlere ilişkin yapılan tespitlerin, her yıl denetime tabi olan personel nezdinde test edilmesine yönelik anket çalışması yapılarak sonuçlar frekans analizi ve korelasyon analiziyle değerlendirilmiştir.

(16)

BİRİNCİ BÖLÜM

BANKACILIK VE VERİMLİLİK

Makro ekonomik boyutuyla verimlilik; gayri safi milli hasıla oluĢumu, ekonomik kalkınma, yaĢam standartlarının düzeyi, ödemeler dengesi, enflasyonun kontrol altında tutulması gibi pek çok ekonomik ve sosyal olayı etkilemektedir. Artan ulusal verimlilik, kaynakların optimum kullanılmasının yanı sıra, toplumun ekonomik ve sosyal yapısında daha iyi bir denge kurulmasını da sağlamaktadır.1 Artan verimliliğin faydası, neticede tüm toplum üyelerine yansımaktadır.

Ülke ekonomisinde toplam verimliliğin artırılarak geliĢimin sağlanabilmesi, tüm iĢletmelerin yarattığı katma değer toplamının gayri safi yurt içi hasılayı oluĢturması nedeniyle iĢletme bazında verimli çalıĢmayı gerektirmektedir.

Dolayısıyla, iĢletme boyutuyla baĢlayan verimlilik süreci, ülke boyutuna taĢınabilmektedir. Finansal sektörün, sermaye mobilizasyonu ile ekonomik faaliyetlerinin yönünü ve hacmini belirleyebilmesi itibariyle, verimli çalıĢmasının toplam verimlilik üzerinde de katkısı büyük olacaktır. Finansal sektör içerisinde de bankaların büyük pay sahibi olması nedeniyle verimli çalıĢması diğer aracı kurumlara kıyasla daha da önem kazanmaktadır. Bankaların verimliliği, toplumun her kesiminde doğrudan ya da dolaylı etkili olmaktadır.

Bu kapsamda bu bölümde öncelikle bankacılığın önemi belirtilecektir. Ayrıca, verimlilik ile verimlilikte etkili olan faktörlere ve ölçüm yöntemlerine genel olarak değinildikten sonra, bankaların verimli çalıĢmasını gerektiren nedenlere, literatürde ve uygulamada bankacılıkta verimliliğe iliĢkin değerlendirmelere yer verilecektir.

1 J. PROKOPENKO, Verimlilik ve Yönetim Geliştirme Programı Verimliliği Teşvik Kuruluşları:

Evrim ve Deneyim, MPM Yayın No: 675, Ankara, 2004, s.11-13.

(17)

1.1.Bankacılık ve Önemi

Finansal sistem, finansal faaliyetlerin belirli kurallar çerçevesinde yerine getirilmesi amacıyla tespit edilmiĢ hukuki düzenlemeler çerçevesinde, idari otoritenin kontrolünün bulunduğu, finasal piyasalar, finansal aracılar ve finansal araçlardan oluĢan sistemdir.

Finansal sistemin önemi, ekonomik faaliyetlerin etkinliği ile ilgilidir.

Ekonomik kalkınmanın kıt kaynaklarla gerçekleĢtirilmesinde karĢılaĢılan temel sorunlardan biri, yatırımların finansmanına yardımcı olacak fonların teminidir. Finansal sistem; ekonominin finansman ihtiyacının karĢılanmasında, kaynakların en yüksek ölçüde, en düĢük maliyetle kullanılabilir fonlara dönüĢtürülmesinde ve mali kaynakların ekonomideki en verimli alanlara kanalize edilmesinde etkili olup, ekonomik kalkınmayı teĢvik etmekte, hız kazandırmaktadır.2

Ekonomik kalkınma, büyük miktarlardaki yeni sermaye oluĢumları ile gerçekleĢtirilmektedir. Bu, tasarruf oranlarının yatırımının niteliğine uygun ve yeterli oluĢuna bağlıdır. Finansal aracılar, tasarruf sahiplerine cazip finansal araçlar sunarken, yatırımcılara da kredi imkanları sağlayan kuruluĢlardır. Finansal aracıların, her ne kadar reel fiziki yatırım konusunda çok az etkinlikleri olsa da, sundukları hizmetlerle hem tasarruf oranlarının artmasına hem de fonların verimli yatırım fırsatlarına kaydırılmasına katkıda bulunmaktadır. Bu nedenle, reel gelirdeki büyüme ile finansal aracılığın geliĢimi arasında bağlantı bulunmaktadır.3 Bu kapsamda bankalar, geleneksel olarak kurumsal kredileriyle doğrudan üretimi finanse ederken, bireysel kredileriyle de tüketici taleplerini efektifleĢtiren bir iĢlev göstermektedir.4

2 Targan ÜNAL, Sigorta Sektörünün Ekonomik İşlevi ve Fon Yaratma Kapasitesi, Ġstanbul, ĠTO, No:4, 1994, s.43.

3 BDDK, Finansal Piyasalar Raporu, Sayı 11, Eylül 2008, s.19.

4 M. Hayati ERĠġ, Bireysel Krediler Kapsamında İpotekli Konut Kredileri ve İşlevsellik Koşulları, Arıkan Basım Yayım, 2008, s.1.

(18)

Ekonomik anlamda banka kavramı, ekonomiye (banknot ve kaydi para gibi) ödeme araçları sağlayan, nakdi sermaye ve sermayeyi temsil eden haklarla (taşınır değerlerle) ilgili ticareti alışılmış meslek olarak sürdüren ve – özellikle nakit kullanmaksızın yürütülen- başkaca finansal hizmetleri ve ödeme işlemlerini yapan, özel ya da kamu işletmeleri için kullanılmaktadır.5

Banka her Ģeyden önce, finansal araçların ticaretiyle uğraĢmakta ve gelirlerinin çoğunu krediler ile yatırımların faiz ve ücretlerinden elde etmektedir.

Bankalar; genellikle mevduat kabul eden, kredi veren, çekleri ödeyen ve kamuya yönelik hizmetleri yerine getiren Ģirket olarak tanımlanmaktadır.6

Finansal sistem içinde fon fazlası olanlar ile fon talep edenler arasında fon transferi fonksiyonunu yerine getiren finansal aracılardan en önemlisi bankalardır.

Türkiye‟de finansal piyasalar içerisinde faaliyette bulunan bankaların, Aralık 2009 itibarıyla 834 milyar TL‟lik aktif büyüklüğü ile Türk finans sektörünün (TCMB hariç) yaklaĢık % 80‟nini oluĢturduğu7 düĢünüldüğünde, diğer finansal aracılardan önemliliği nedeniyle çok bariz bir biçimde ayrıldığı görülmektedir. Kredi olarak verebileceği kaynakları mevduat olarak kabul edebilmesi, ancak mevduat sahiplerine belirli bir tarihte tüm değeriyle kabul ettiği mevduatı ödemesiyle diğer finansal kurumlardan ayrılan bankalar8 yerine getirdiği faaliyetleriyle kamu menfaatine katkıda bulunmaları9 nedeniyle de diğer ticari iĢletmelerden ayrıcalıklı bir konumdadır.

Diğer ticari iĢletmeler “Banka” ismini ticaret unvanlarında kullanamamaktadır.

Banka adı altında faaliyet gösterebilmek için, bankanın kurulacağı ülkede ilgili kamu otoritesinden kuruluĢ izni almak gerekmektedir. Örneğin Türkiye‟de, bir bankanın

5 A.Sait YÜKSEL, Aslı YÜKSEL, Ülkü YÜKSEL, Bankacılık Hukuku ve İşletmesi, 10. Bası, Beta, 2004, s. 3.

6 Christian JOHNSON and George G. KAUFMAN, a.g.m., s.3.

7 BDDK, Finansal Piyasalar Raporu, Sayı 16, Aralık 2009, s.33.

8 Christian JOHNSON and George G. KAUFMAN, “When a Bank Is Not a Bank: The Case of Industrial Loan Companies”, Financial Institutions And Markets, Macmillan, 2008, s.3.

9 Dilek AKKAġ;”Türkiye‟de Bankacılıkta Kamu Denetimi” Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2003, s.14.

(19)

kurulmasına veya yurt dıĢında kurulmuĢ bir bankanın Türkiye'deki ilk Ģubesinin açılabilmesi ve sonradan faliyete geçebilmesi Bankacılık Kanunu‟nda öngörülen Ģartların yerine getirilmesi kaydıyla Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu‟nun izniyle mümkün olabilmektedir.10 Ġlân ve reklamlarında veya kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda banka adını ya da banka gibi faaliyet gösterdikleri ya da banka gibi mevduat veya katılım fonu topladıkları izlenimini uyandıracak söz ve deyimleri kullanan gerçek kiĢiler ile tüzel kiĢilerin görevlilerinin cezalandırılması hatta bu tekrar edildiğinde iĢyerlerinin sürekli olarak kapatılmasına karar verilebilmektedir.11

Banka imtiyazına sahip olmanın hem avantajları hem de dezavantajları vardır.

Örneğin bu avantajlardan biri, mevduatların sigortalı olmasıdır. Amerika‟da FDIC tarafından $100.000‟a kadar sigortalı olan mevduat, Türkiye‟de 50.000 TL‟ye kadar sigortalıdır. Dezavantajları bakımından ise; sahipliğinin sınırlandırılması, kredi ve mevduat faiz oranlarının sınırlandırılması, banka düzenleyici otoritelerince yapılan düzenlemelere uyma ve kontrol, düzenli raporlama, sunulacak ürün ve hizmetlerle ilgili sınırlamalara tabi olma örnek olarak verilebilir.12

Bankanın ekonomideki temel iĢlevleri; güven, taĢıma (hareketlendirme), dönüĢtürme (iletim) iĢlevleridir. Bu iĢlevleriyle bankalar; paralarını iĢletmek isteyen yatırımcılara; çalıĢanlarının uzman bilgisi, finansman güçlerinin yüksekliği, kredi müĢterilerini özenle seçmeleri, kredilerini maddi ve hukuki yönden güvenceye bağlamaları, bankaların devletçe denetim altında tutuluyor olmaları bakımından güven vermektedir. Ayrıca, bankalar, irili ufaklı bütün mevduat için temel toplanma havuzu özelliği üstlemekte ve bunları ekonominin anlamlı biçimde yararlanabileceği tutarlara dönüĢtürmektedir. Bankalar, fon talep edenler ile fon arz edenler (borçlu- alacaklı) arasındaki kredi süresineki çıkar çatıĢmasında, köprü iĢlevi görmektedir.13

10 5411 S. Bankacılık Kanunu, 19.10.2005 Tarihli ve 25983 R.G., md. 6, md.10.

11 5411 S. Bankacılık Kanunu md.150.

12 5411 S. Bankacılık Kanunu md.150.

13 A.Sait YÜKSEL, Aslı YÜKSEL, Ülkü YÜKSEL, a.g.e., s. 10.

(20)

Bankaların, ekonomi açısından yararlı olacak yatırımları gerçekleĢtirecek kiĢilere fon yaratmadaki rolü, finansal sistemin ve ekonominin düzgün, etkin Ģekilde iĢlemesini sağlamada önemlidir. Dolayısıyla, finansal sektörün geliĢmesi ile ekonomik geliĢim arasında doğru orantılı bir iliĢki vardır. Amerika‟da Ģirketlerin dıĢ finansman ihtiyaçlarının %53.3‟ü kredilerden sağlanmaktadır. Bu durum, bankaların Ģirket faaliyetlerinin finansmanında en önemli rolün bankalara ait olduğunu göstermektedir.

GeliĢmekte olan ülkelerde ise bankaların reel sektörü fonlamadaki rolü, Amerika‟da olduğundan çok daha önemlidir.14

Nitekim, Türkiye‟de de 1970-2004 yılları arasındaki veriler dikkate alınarak yapılan çalıĢmada; finansal geliĢmenin, ekonomik büyümenin nedeni olduğu tespit edilmiĢtir.15

Finansal geliĢim, büyük yatırımlara sermayenin mobilizasyonunu sağlayarak geliĢmiĢ ülkelerde sanayileĢmenin artmasına yardımcı olmuĢtur. Ġyi iĢleyen bankacılık veya diğer finansal aracılar, risk sermayesi gibi aynı zamanda teknolojik inovasyonu, yeni üretim süreçlerini uygulamak ve yeni ürün geliĢtirmek Ģansına sahip olmayı isteyen giriĢimcileri fonlamak yoluyla teĢvik etmektedir.16 Finansal sistemler, yeni teknolojilerin yayılması ve sermaye birikiminin gerçekleĢebilmesine yönelik fon tedarikinde bulunma fonksiyonunu üstlenmelerinden dolayı, ekonomik büyüme sürecinde önemlidir. GeliĢmiĢ ve fonksiyonlarını etkin Ģekilde yerine getiren finansal sistemler, bireylerin ellerinde bulunan küçük değer taĢıyan mevduatları, büyük yatırımlara yönlendirmeleri ile yatırım çeĢitlenmesini mümkün kılmakta, tasarruf

14 Frederic S. MISHKIN,Stanley G. EAKINS, Financial Markets and Institutions, Addison Wesley Longman, 2003, s.474.

15 Finansal geliĢme ve ekonomik büyüme iliĢkisinin nedensellik boyutunun tartıĢmalı bir alan olduğu görülmektedir. Bazı yazarlar bu iliĢkide, finansal geliĢmenin ekonomik büyümeyi belirlediğini belirtmekte, diğer görüĢün taraftarları iliĢkinin yönünün ekonomik büyümeden finansal geliĢmeye doğru olduğunu savunmaktadırlar. Ġlk görüĢ arz-öncüllü hipotez, ikinci görüĢ ise talep takipli hipotez olarak adlandırılmaktadır. Daha geniĢ açıklamalar için Bkz. Özgür ASLAN, Ġsmail KÜÇÜKAKSOY, “Finansal GeliĢme ve Ekonomik Büyüme ĠliĢkisi: Türkiye Ekonomisi Üzerine Ekonometrik Bir Uygulama”

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Ekonometri ve İstatistik Dergisi, S.4, 2006, s.12-28.

16 Rakesh MOHAN, “Reforms, Productivity and Efficiency In Banking: The Indian Experience” at the 21st Annual General Meeting and Conference of the Pakistan Society of Development Economists, Islamabad, 21 December 2005, http://www.bis.org/review/r060308e.pdf. (15.01.2009), s.2.

(21)

sahiplerinin risklerini azaltmakta, uygulanması düĢünülen projeler hakkında bilgi toplama ve değerlendirme maliyetlerini uzmanlaĢmıĢ kurumları vasıtasıyla azaltmakta ve ayrıca kaynakların yönetilmesini izleme gibi fonksiyonlar üstlenerek, verimliliği dolayısıyla ekonomik büyümeyi arttırabilmektedir17 Bu nedenle, finansal sektörün, göreceli olarak küçük olmasına rağmen toplam verimlilik üzerinde geniĢ etkisi vardır.18

Finansal sistem içerisinde en önemli paya sahip olan bankaların, kendine ait olmayan fonları kullanarak faaliyet göstermesi güven müessesesi olmaları esasına dayandığından, güvenilirliklerinin devam etmesi, varlıklarının devam etmesi anlamına gelmektedir. Bankaların varlıklarını devam ettirebilmesi, iyi yönetilmeleri ve varlıklarını tehdit eden riskleri iyi yönetmeleri ile ilgilidir.

Bankalar kar ve risk arasındaki çeliĢkiyle karĢı karĢıyadırlar. Bankalar firma olarak karlarını maksimize ederken, beklenen karlarını daha fazla kredi, faiz oranı ve likidite riskini alarak artırabilirler ve bunların hepsi bankaların güvenliğini tehdit eder.

Bankanın güvenliği, ayakta kalabilme yeteneği ile ilgilidir. Bir bankanın ayakta kalabilmesi ise, üç grubun talebini karĢılamasına bağlıdır. Bunlar; hisse senedi sahipleri, mudiler ve banka düzenleyicileridir. Eğer banka yeterli kar elde edemezse, hissedarlar banka yönetiminden memnun olmaz ve mevcut hisse senetlerini, bankanın hisse senetlerinin değerini daha da düĢmesine yol açarak satarlar. Eğer banka yöneticileri aĢırı risk alırlarsa, mudiler (özellikle sigorta kapsamında olmayan) mevduatlarının güvenliği konusunda endiĢelenebilirler ve mevduatlarını bankadan likidite krizine yol açarak çekerler. Eğer banka düzenleme otoriteleri, banka yöneticilerinin uygulamalarının mantıklı olduğuna inanmazsa, banka yönetimine karıĢabilir veya en son noktada ise bankacılık imtiyazını iptal edebilir. Banka yöneticileri, bir çok riskten

17 ASLAN, KÜÇÜKAKSOY, a.g.m., s.26.

18 Jürgen STARK, “Growth And Productivity Of The Financial Sector – Challenges For Monetary Policy” at the High-Level Central Bank of Luxembourg Policy Panel, Luxembourg, 2008, http://www.bis.org/review/r081114d.pdf, (15.01.2009). s.2.

(22)

çok az risk alarak, belirtilen bu problemlerden kaçınabilir ama o zaman da banka çok banka karlı olamaz.19

Bankacılık sisteminin, yapısı gereği yüksek kaldıraç (düĢük sermaye) ve kısmi rezerv esaslarına göre çalıĢmakta olması, güven kayıpları ve nispi fiyat değiĢimlerine karĢı kırılgan olmasına neden olmaktadır. Örneğin, mevduat sahiplerinin tamamı, mevduatlarını vadesinde nakde dönüĢtürmemekte, acil likidite ihtiyaçlarını veya mevduatının bir kısmını çekmektedir. Mevduatların aynı anda tamamının çekilmek istenmesi (likidite riski) halinde, kısa vadeli borçları uzun vadeli krediye çeviren bankaları cezalandıracaktır. Diğer taraftan, bankalardaki vade uyumsuzluğundan kaynaklanan faiz riski, bankaları büyük zararlar karĢılığında varlıklarını nakde çevirmeye zorlayacaktır. Merkez bankasının son kredi mercii iĢlevinin yeterince çalıĢtırılmaması da mevduat sahiplerinin taleplerinin karĢılanmamasına neden olacaktır.

Her iki durumda da bankalar büyük zararlarla karĢılaĢarak kapanmak zorunda kalacaktır. Faiz oranlarındaki aĢırı yükseliĢler de bankaları zor durumda bırakacaktır.

Bankaların sahip oldukları varlıkların ve yükümlülüklerin değerleri arasındaki iliĢkinin ani bir Ģekilde değiĢmesi, banka sermayesinin ve belirli fonların kaybedilmesi veya küçülmesine neden olacağından bankaların kırılganlığı artacaktır.20

Bankaların bilançosu, bankaların kredi vermesinde önemli olduğundan, bilançosunda ve buna karĢılık olarak sermayesinde bozulma olması durumunda, bankaların verdiği krediler azalır ki bu da yatırım harcamalarını azaltır. Bu durum, ekonomik faaliyeti yavaĢlatır. Eğer, bankanın bilançosundaki bozulma daha da Ģiddetli ise, banka baĢarsız olmaya baĢlar ve bu sağlıklı bankaların bile batmasına yol açarak birinden diğerine yayılabilir. Bir çok bankanın baĢarısızlığı, banka paniği olarak sonuçlanmaktadır. Bu bulaĢıcı hastalığın kaynağı asimetrik bilgidir. Panik durumunda, mevduat sahipleri fonlarının güvenliğinden korktuğundan (mevduat sigortasının

19 David S. KIDVWELL, David W. BLACKWELL, David A. WHĠDBEE, Richard L. PETERSAN, Financial Institutions, Markets, and Money, Ninth Edition, 2005, s. 414-415.

20 Halil ALTINTAġ, “Bankacılık Krizleri, Nedenleri Ve Ekonomik Maliyetleri” Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, S. 22, Ocak-Haziran 2004, s. 46.

(23)

yokluğu durumunda) ve kredi portföyünün kalitesini bilmediklerinden mevduatlarını bankalardan çekerler. Bu durum, kısa süre içinde bir çok bankanın ortadan kalkması, finansal piyasalarda bilgi üretiminin yok olması ve böylece bankacılık sektörünce sağlanan finansal aracılığın kaybolması anlamına gelmektedir. Finansal kriz sırasında, bankalar, kredi talep edenlere verdiği kredileri düĢürerek faiz oranlarının artmasına yol açmaktadır. Bunun sonucunda; kredi piyasalarında ters seçim( adverse selection) ve ahlaki tehlike (moral hazard) problemlerinde artıĢ ortaya çıkmakta, verimli yatırımlara verilen kerdilerdeki düĢüĢle ekonomik faaliyette güçlü bir daralma ortaya çıkmaktadır.21

Bir bankanın iflası söz konusu olduğunda, bankanın baĢarısızlığını diğer herhangi bir Ģirketin baĢarısızlığından daha ciddi ve önemsenir kılan, bankalara olan güven eksikliğinin bankacılık sistemine sirayet etme endiĢesinin oluĢmasına yol açmasıdır. Bu nedenle, bankalar katı kurallar çerçevesinde faaliyet göstermektedir.

Diğer deyiĢle bankacılığın uymak zorunda olduğu katı düzenlemeler; bankaların baĢarısız olması durumunda finansal sistemin, ekonominin bozulması bunun sonucunda da kamunun bankanın tek baĢına kaybettiğinden daha fazlasını kaybedeceğine olan inançtan kaynaklanmaktadır.22

Bankacılık krizlerinin maliyeti ve ekonomilere verdiği kayıplar para krizlerinden çok daha büyüktür. Maliyetin büyüklüğü, bankacılık krizlerinin hem çok daha fazla üretim kaybına yol açmalarından hem de finansal sektörün yeniden yapılanması için gerekli olan mali desteğin, yeniden yapılanma maliyetlerinin yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.23

Bankacılık krizlerinin oluĢumunda, makroekonomik istikrarsızlıklar, bankacılık sektörünün kurumsal kalitesi, döviz kuru rejimleri, finansal liberalizasyon, açık mevduat sigortası uygulamaları, ekonomik durgunluk ve ani dıĢsal Ģoklar

21 MISHKIN, EAKINS, a.g.e., s.411-412.

22 KIDVWELL, David W. BLACKWELL, David A. WHIDBEE, Richard L. PETERSAN, a.g.e., s. 478.

23 ALTINTAġ, a.g.e., s.39.

(24)

tetiklemiĢ olsa da göz ardı edilmemesi gereken nokta, bankacılık krizlerin sorumluluğunun, bu Ģoklara ve potansiyel krizlere karĢı hazırlıklı olmak, mevcut bulunan riskleri algılamak ve yönetmekle görevli olan finansal kurumların sahiplerine, yöneticilerine ve yasal düzenleyicilere ait olması gereğidir.24

Sistemik bankacılık krizlerinin çıktı kaybı (GDP‟nin eğiliminden sapmalar olarak ölçülen) büyük olabilir. Etki oranı, krizlerin ilk dört yıllık sürecinde ortalama olarak GDP‟nin yaklaĢık % 20‟si civarında olup, GDP‟nin % 0‟dan baĢlayarak % 98‟ine uzanacak..Ģekildedir.25

Dünyada son yıllarda ortaya çıkan bankacılık krizleri, sadece geliĢmekte olan ve piyasa ekonomisine geçiĢ sürecindeki ülkelerle sınırlı kalmamıĢ, aynı zamanda sanayileĢmiĢ ülkelerde de gözlenmiĢtir.26 Bankacılık krizleri yıllar içerisinde uluslar arası finansal sistemdeki istikrarsızlığı ciddi bir Ģekilde tehdit etmeye baĢlamıĢtır.

A.B.D. de 1981 öncesinde yılda ortalama 6 olan banka iflasları, 1987 yılında dramatik bir Ģekilde artarak 200‟e çıkmıĢtır.27 1970 - 2007 yılları arasındaki dönemde 124 sistemik bankacılık krizi tanımlanmıĢtır.28 Global krize dönüĢen ABD merkezli mortgage kaynaklı bankacılık krizi de, bu duruma örnek teĢkil etmektedir. Bunun sonucunda, dünyadaki bir çok ülke ekonomisinde gerileme olmuĢtur.

Hemen hemen tüm ülkeler, bankaları korumak ve olumsuz sonuçları hafifletmek için özel, geleceğe yönelik düzenlemeler uygulamaya koymuĢtur.29

24 Hicabi ERSOY, “Finansal Krizlerin Çözümleme Süreçleri ve Yöntemleri- (Türkiye-Kore-Meksika Deneyimlerinin KarĢılastırmalı Analizi)”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, 2007, s.5.

25 Luc LAEVEN ve Fabian VALENCĠA, “Systemic Banking Crises: A New Database”, IMF Working Paper, WP/08/224, November 2008, s.24.

26 ALTINTAġ, a.g.e., s.39.

27 Edward J.KANE, Aslı DEMĠRGÜÇ-KUNT, “Deposit Insurance Around the Globe: Where Does It Work?”, NBER Working Paper, S. 8493, September 2001, s.2.

28 Luc LAEVEN ve Fabian VALENCĠA, a.g.e., s.5.

29 George KAUFMAN, “Bank Failures, Systemic Risk and Bank Regulation”, The Cato Journal Cato Journal, Vol. 16, No. 1, 1996, http://www.cato.org/pubs/journal/cj16n1-2.html

(25)

Bankalar, kendileri için konulan bu düzenlemeleri kabul etmeye istekli olsalar da, karlarını daha da artırabilmek için düzenlemelerden kaçınma güdüsüyle hareket ederler.30 Kuralların konması düzenlemenin bir kısmını oluĢturmaktayken, bunların uygulanması diğer bir kısmını oluĢturmaktadır. Örneğin, otobanda hız sınırının tabelaya konması insanların çok hızlı araba kullanmasını engellemek için ilk adımdır. Polis otobanda devriye gezmediği ve hızlı araba kullananlara ceza kesmediği sürece, bu tür kuralların kıymeti yoktur. Aynı Ģey bankacılık için de geçerlidir. Dünyanın en iyi düzenlemeleri olsa da bu kuralların uygulaması izlenmediğinde değeri olmaz. Kamu gözetim ve denetim otoriteleri, bankacılık sektörünün otobanda devriye gezen polisleri gibidir. Bu otoriteler, bankaların uyması zorunlu kurallara uyup uymadıklarını izlemekte, denetlemekte ve araĢtırmaktadır.31 Otoritelerin zamanında müdahalesi ile kriz süreçleri daha baĢlangıcında önlenebilmekte ya da ekonomiye olan olumsuz etkileri sınırlandırılabilmektedir.32

1.2. Verimlilik ve Benzer Kavramlarla Karşılaştırması

1.2.1. Verimlilik

Verimliliğin gerek makro ve gerekse iĢletme düzeyinde değiĢik açılardan büyük önem taĢımasına, “verimlilik” kelimesinin XVI. yüzyıldan bu yana kullanılmasına karĢın, bugün dahi üzerinde tam bir görüĢ birliği sağlanmıĢ tanımının yapılamamıĢ olduğu görülmektedir.33 Bunun nedeninin; “verimlilik ölçüm ve değerlendirme çalışmalarının, farklı disiplinlerden kişilerin, farklı misyonları olan kurum ve kuruluşların “çeşitli” gereksinimlerini karşılamak üzere gündemlerine

30 KIDVWELL, David W. BLACKWELL, David A. WHIDBEE, Richard L. PETERSAN, a.g.e., s 476.

31 Stephen G. CECCHETTĠ, Money, Banking, and Financial Markets, McGraw-Hill Irvin, 2006, s.361- 362.

32 KAUFMAN, a.g.e., s.2.

33 Üzeyme DOĞAN, "Verimlilik Analizleri ve Verimlilik-Ergonomi ĠliĢkileri", Ġzmir Ticaret Borsası Yayınları, No:31, 1987, Ġzmir s.19.

(26)

girme”34sinden kaynaklandığı düĢünülmektedir.

Bir mühendisin verimlilik ölçüm yaklaşımı ve verimlilik ölçülerini kullanımı ile bir ekonomistin, sosyal bilimcinin, istatistikçinin, muhasebecinin, sosyal psikoloğun ya da diyetisyenin yaklaşımı ve kullanımı farklılaşmaktadır. Bunun nedeni verimliliğin, her düzeyde ve her konuda kişileri, kurumları ve toplumları etkilemesi olduğu kadar, aynı zamanda verimliliğin kendisinin de her uygulamadan, her yaklaşımdan etkilenmesidir.

Bu durum ise verimliliğin genel anlamda bir ürün/hizmet üretim sürecinde üretilenlerin, üretim için kullanılan girdi ya da girdilere oranı biçiminde tanımlanan ve bu tanımı her düzeyde “ değiĢmeyen ” bir kavram olmasından kaynaklanmaktadır. Ancak verimlilik ölçülerinin gösterimi ve kullanımı, “ ölçüm amacına ”, “ ölçüm düzeyine ”, “ üretilen ürün/hizmete ” ve “ kullanılan girdi ya da girdilere ” göre farklılaşabilmektedir. Ölçüm yapılan süreçlerdeki, amaçların değişimlerine bağlı olarak verimlilik kavram ve tanımına “ çevre ”, “ iĢgücü kalitesi ”, “ yönetim kalitesi ”, “ yenilik ” gibi yeni boyutlar eklenmesi ise verimliliğin “ dinamik ” bir olgu olmasına; her dönemde ve düzeyde “ önemli ” olmasına kaynaklık etmektedir. 35

Verimlilik kavramı, klasiklerden günümüze kadar kazandığı yeni boyutlarla insanın doğaya ve kendi kaderine egemen olma mücadelesinde çok etkili olabilecek bir ilke’dir. Etkinlik ve etkililik kavramlarıyla beraber düşünüldüğünde doğada, hayatta

"doğru işleri doğru biçimde yapmanın" yolunu, yordamını göstermektedir.36Bu bakımdan verimlilik, bankalara da Ģimdi ve gelecek için ne yapmaları gerektiği konusunda izlemeleri gereken bir rota olmaktadır. Verimliliğin genel tanımı yapıldığında; “...bir üretim ya da hizmet sisteminin ürettiği çıktı ile, bu çıktıyı

34 Deniz BÜYÜKKILIÇ, Verimlilik ve Toplam Faktör Verimliliği El Kitabı, MPM Yayın No: 699, Ankara, 2008, s.19.

35 BÜYÜKKILIÇ, a.g.e., s.2.

36 Halit SUĠÇMEZ, “Verimlilik ve Etkinlik Terimleri (Tarihsel BakıĢ)”, Mülkiye Dergisi, Cilt:

XXVI,Sayı: 234,

http://www.mulkiyedergi.org/?option=com_rokdownloads&view=file&Itemid=63&id=874:verimlilik-ve- etkinlik-terimleri-tarihsel-bak-halit-suicmez&fontstyle=f-larger, (16.11.2010), s.178.

(27)

yaratmak için kullanılan girdi arasındaki ilişkidir”37denebilir.

Verimlilik ile ilgili yapılan diğer tanımlardan bazıları da aĢağıdaki biçimde ifade edilmiĢtir:

*Verimlilik, çıktı (üretim sonucu) ile çıktının üretiminde kullanılan girdiler (üretim öğeleri) arasında ilişki kuran bir kavramdır. En basit anlatımla verimlilik, elde edilen toplam fiziksel gelirin kullanılan fiziksel gidere oranıdır.38

*Aynı nitelikteki ve nicelikteki çıktıyı daha az kaynakla elde etmek ya da aynı kaynak kompozisyonu ile tanımlanmış daha fazla çıktıyı elde etmektir.39

*Verimlilik; üretkenlik olup, üretim faktörlerini en uygun biçimde kullanarak gerçekleştirilen üretim düzeyi veya daha kısa bir ifade ile, fert başına yaratılan faydadır. Buna göre, en az iki üretim döneminin birbiriyle kıyaslanması gerekmektedir.40

*Verimlik kısaca, katma değer (VA) üretebilme becerisidir. Katma değer kimi zaman veri teknoloji ile kimi zaman da "yeni teknolojiler" aracılığıyla arttırılabilir.

Katma değerin oluşmasını ve artmasını sağlayan temel unsur ise doğa ürünlerini üretimin fiziksel girdilerine dönüştüren ve üretim esnasında harcanan fiziksel ve zihinsel emektir. Verimlilik artışının en doğru tanımı ise, ekonomik ve kaynak etkinliğinin "optimum" seviyede olduğu bir ortamda "yeni teknolojiler" sayesinde çalışan kişi başı veya bir birim sermaye karşılığında daha fazla katma değer (VA)

37 PROKOPENKO, a.g.e., s.3.

38 Hulusi DEMĠR, Oktay ALPUGAN, Mete OKTAV, Nurel ÜNER, “İşletme Ekonomisi ve Yönetimi”, Beta, Ġstanbul, 1995 s.13.

39 Orhan KURUÜZÜM, “Verimliliği Artırmada ĠĢ Etüdü Teori ve Uygulamaları”, İ.T.Ü Matbaası.

Ġstanbul, 1992, s.1.

40 Bülent KOBU, “Üretim Yönetimi”, İ.Ü. İşletme Fakültesi, Yayın No: 181, Ġstanbul, 1987, s.4.

(28)

üretebilme becerisidir.41

*Yüksek verimlilik, aynı miktar kaynakla daha çok üretmek ya da aynı girdiyle daha çok çıktı elde etmektir. Verimlilik aynı zamanda sonuçlarla, bu sonucu elde etmek için harcanan zaman arasındaki ilişki olarak da tanımlanabilir. Zaman çoğu kez evrensel bir ölçü olduğu ve insan denetimi dışında kaldığından iyi bir paydadır. İstenen sonucu sağlamak için harcanan zaman azaldıkça, sistemin verimliliği artar.42

Bazı tanımlarda ise verimliliğin ne olmadığına iliĢkin açıklamalar yapılmıĢtır.

Bunlardan bazıları Ģunlardır:

*Verimlilik, karlılık demek değildir. Karlılık, verimlilikte düşme olmasına rağmen fiyatların yükselmesi nedeniyle kendiliğinden de oluşabilir. Öte yandan, verimli üretilen her mala mutlaka talep olmayacağından, yüksek verimlilik, yüksek kar demek değildir.43

*Verimlilik çok çalışmak değildir. Çağdaş anlamda verimlilik; müşterilerin ve çalışanların en yüksek tatmin düzeyinde, olabilecek en yüksek kaliteyle, olabilecek en kısa zamanda, olabilecek en küçük maliyetle, olabilecek en yüksek düzeydeki üretimi sağlamaktır. Böylece verimlilik, sadece ekonomik boyutu olan bir kavram değil, toplumsal, bireysel boyutları da olan çok yönlü bir olgu, bir teknik, bir yaklaşımdır.44

*Verimlilik ile kalite de aynı şey değildir. Kalite daha yüksek verimlilik için en önemli etken ve koşullardan biridir. Yüksek kalite ile daha az iade, daha az yeniden çalışma, daha az israf, daha düşük maliyet ve böylece daha çok satış ve daha yüksek

41 Hasan GÜRAK, Economic Growth and Productive Knowledge, YK-Economic Review, June 2000, Vol.11, No:1, Istanbul, http://www.google.com.tr/search?sourceid=navclient&ie=UTF- 8&rlz=1T4TSHB_enUS299US299&q=Hasan+G%c3%bcrak%2c+Economic+Growth+and+Productive+

Knowledge, (16.04.2009).

42 PROKOPENKO, a.g.e., s.3.

43 PROKOPENKO, a.g.e., s.5.

44 MPM, “AB Kobileri ile ĠĢbirliği”, 2.Kobi’ler ve Verimlilik Kongresi, 02-03 Aralık 2005, s.17.

(29)

verimlilik olacaktır. Dolayısıyla, hizmetlerin, süreçlerin ve ürünlerin kalitesi daha yüksek verimliliğe katkıda bulunur.45

MPM‟ne göre de verimlilik, aĢağıdaki Ģekilde açıklanmıĢtır46:

En genel tanımıyla; üretilen mal veya hizmetin yani son ürünün, bu ürünün/hizmetin elde edilmesinde kullanılan girdiye oranlanmasıyla elde edilen değerdir. Diğer bir deyişle, üretim sürecine sokulan çeşitli faktörlerle (girdiler) bu sürecin sonunda elde edilen ürünler (çıktılar) arasındaki ilişkiyi ifade eden verimlilik, savurganlıktan uzak, kaynakları en iyi biçimde değerlendirerek üretmek demektir.

Bundan dolayı teknik anlamda verimlilik, "üretilen mal ve hizmet miktarı ile bu mal ve hizmet miktarının üretilmesinde kullanılan girdiler arasındaki oran" olarak tanımlanmakta ve genellikle bu ölçü, çıktı/girdi olarak formüle edilmektedir. Çıktı kavramıyla başlangıçta, üretim faktörlerinin tam katılımıyla gerçekleşen “son ürün”

kastedilmektedir. Ancak bu son ürünün, “nasıl bir ürün” olduğu sorusu, ister istemez

“kalite”yi de gündeme getirmekte ve “kalite” verimlilik tanımı içerisine de alınmaya başlanmaktadır. “Çıktı” nın “son ürün” olması, işletmenin bu ürünü ambalajlanmasının ötesinde tüketicinin kullandığı ana kadar uzanarak kalitenin yanı sıra pazarlama ve satış etkinliklerini, “satış sonrası hizmetleri, son kullanıcının memnuniyeti tanım kapsamına aldığı gibi, ürün ambalajının çevresel etkileri ile tanım kapsamı daha da genişlemiştir. Böylece, işletmenin ya da kurumun amaçları, hedefleri, vizyon ve misyonu, tanınırlığı, marka oluşturması da verimliliğin kapsamına alınmaktadır. Dolayısıyla “girdi” ile kullanılan hammadde/ara malın kalitesi, işgücünün niteliği, üretimde kullanılan teknolojisi; çıktı (nihai ürün, son ürün) ile, işletmenin çevreye duyarlılığından, tüketici haklarına saygısı, ürünün arkasında duruşu, ürünün kalitesine kadar çok geniş bir çerçeve tanımlanmaktadır. Çıktı’nın Girdi’ye oranlanması, bu yönüyle ele alındığında; Girdi olarak kullanılan tüm faktörlerin etkileme ve etkilenme süreçlerini, çıktı ile, ürünün üretildiği andan tüketildiği ana kadar

45 MPM, a.g.e., s.17.

46 MPM, http://www.mpm.org.tr/verimlilik/ (23.04.2009).

(30)

çevresel etkilerinden tüketicinin kullanım sonrası oluşturduğu ambalaj atığına kadar oluşan tüm süreç, bu sürecin her aşamasında yapılan ölçümler, değerler, analizler, karşılaştırmalar sonucunda çıktı/girdi oranlamasıyla kaynakların optimum düzeyde kullanılmasını hedeflemektedir.

Verimlilik matematiksel olarak ise; Verimlilik = Çıktı / Girdi Ģeklinde ifade edilmektedir.47 Buna göre; “eğer herhangi bir üretim birimi, kullanılan üretim faktörleri bileĢiminden daha önceki dönemlere göre daha fazla veya daha iyi ürün elde etmiĢse verimliliği artmıĢtır”, sonucuna varılmaktadır. Bu sonuç, üretim sürecinde uygulanan yöntemlerle, girdi miktarlarında, üretim kapasitesinde, çıktı bileĢiminde oluĢan değiĢimlerin göstergesi olup, bu değiĢimler üç Ģekilde ifade edilebilir. Diğer bir ifadeyle, verimliliği artırmak üç yöntemle mümkündür48:

- Aynı girdi ile daha çok çıktı elde etmek,

- Aynı çıktıyı daha az girdi ile elde etmek,

- Çıktıyı girdilerden daha fazla artırmak.

1.2.2. Etkinlik

Etkinlik, her ne kadar verimlilik ile zaman zaman aynı anlamda kullanılıyor olsa da, verimlilikten farklı ama yakından ilgili bir kavramdır.

Etkinlik iktisadi bakımdan, Pareto optimumu olarak esas alınmaktadır. Pareto optimumu ile; kaynakların ve malların bir kısmının yeniden dağılımı ile kendi değer

47 DEMĠR vd., a.g.e., s.14.

48 Fehim BAKIRCI, Üretimde Etkinlik ve Verimlilik Ölçümü Veri Zarflama Analizi Teori ve Uygulama, Atlas Yayınları, Ankara, 2006, s.40.

(31)

yargıları içerisinde diğer kiĢileri daha kötü duruma getirmeden, insanların bir kısmını veya tamamını, yine kendi değer yargıları içinde, daha iyi bir konuma getirme imkanının olmadığı durum kastedilmektedir.49

Etkinlik ile ilgili olarak iĢletme literatüründe ise, farklı tanımlar yapılmıĢtır.

Genel olarak etkinlik; girdilerin ve çıktıların cari değerlerinin optimal değerlerine oranı50 olup, fiili çıktı/maksimum çıktı Ģeklinde ifade edimektedir. Etkinlik bir yerde

"yapılan iĢ" ile "yapılabilecek iĢ" arasında bağ kurmaktır.51 Etkinlik, verimlilikten farklı olarak göreli bir kavramdır.52 Bir iĢletmenin etkin olup olmadığı, kendisine rakip olan iĢletmelerin verimlilikleriyle karĢılaĢtırılmasıyla belirlenebilir.53

ĠĢletme literatüründeki etkinlikle ilgili yapılmıĢ olan diğer tanımlardan bazıları aĢağıda belirtilmiĢtir:

*Etkinlik ilkesi, “gösterilen çabaların amaca ulaştırıcı nitelikte olması”

biçiminde tanımlanabilir. Etkinlik, işletme çalışmalarında göz önünde tutulması gereken ve rasyonellik kavramını da içeren bir tanıma sahiptir.54

*Verimlilik, yapılanların doğru yapılması, etkinlik ise doğruların yapılması şeklinde tanımlanmaktadır.55

Etkinlik, çeĢitli (teknik- tahsis, ölçek, yapısal, fiyat- ekonomik gibi) ayrımlara tabi tutulmuĢtur56. Teknik etkinlik; girdi bileĢiminin en uygun biçimde kullanarak

49 Muammer YAYLALI, Mikroiktisat , 3. Baskı, Beta, Ġstanbul, 2003, s.488.

50Yasemin Türker KAYA, Ela DOĞAN, “Dezenflasyon Sürecinde Türk Bankacılık Sektöründe Etkinliğin GeliĢimi”, BDDK, ABD Çalışma Raporları, 2005/10, s.3.

51 SUĠÇMEZ, a.g.e., s.178.

52 Armağan TARIM, “Veri Zarflama Analizi Matematiksel Programlama Tabanlı Göreli Etkinlik Ölçüm YaklaĢımı”, Sayıstay Baskanlığı Arastırma/İnceleme/Çeviri Dizisi:15, Ankara, 2001, s.11.

53 DĠKMEN, a.g.e, s.3.

54 DEMĠR vd., a.g.e., s.23.

55 SUĠÇMEZ, a.g.e.,s. 180.

56 BAKIRCI, a.g.e., s.89-97.

(32)

mümkün olan maksimum çıktıyı üretme baĢarısıdır. Ölçek etkinliği ise; uygun ölçekte üretim yapma baĢarısı iken fiyat etkinliği ise, girdi ve çıktılarla fiyatların göz önünde bulundurulması ve buna göre en uygun bileĢimi sağlama baĢarısıdır. 57

1.2.3. Performans

Sözlük anlamıyla iĢ baĢarımı, herhangi bir iĢte gösterilen baĢarı derecesi olan performans; önceden belirlenmiĢ nicel ve/veya nitel hedeflere ne ölçüde ulaĢıldığını gösteren bir ölçütttür.58

BaĢka bir tanıma göre ise; “bir işi yapan bir bireyin, bir grubun ya da bir teşebbüsün; o işle amaçlanan ve planlanan hedefe yönelik olarak, bellirlenmiş bir zaman diliminde ya da birim zaman içerisinde, amaçlanan ve hedeflenen noktaya ne kadar varabildiğinin, başka bir deyişle neyi sağlayabildiğinin nicel ve nitel olarak anlatımıdır.59

Verimlilikten farklı olarak, performansta bir hedefle mevcut durumun karĢılaĢtırılması söz konusudur. Hedef olarak belirlenecek olan kriter ise, iĢletmenin kendi tercihine göre belirlenebilmektedir. Kriterin gerçekçi ve doğru bir Ģekilde belirlenmesi, performansın doğru Ģekilde ölçülmesinde oldukça önemlidir.

1.3. Verimliliği Etkileyen Faktörler

Verimliliği etkileyen faktörler; dıĢ faktörler ve iç faktörler olmak üzere iki temel gruba ayrılmaktadır. DıĢ faktörler ile, bir iĢletmenin denetimi dıĢında olmakla

57 Selçuk ÇĠNGĠ, ġ.Armağan TARIM, “Türk Bankacılık Sisteminde Performansın Ölçümü: DEA- Malmquist TFP Endeksi Uygulaması”, 2000,T.B.B. Araştırma Tebliğleri Serisi Sayı: 2000-01, s.2.

58 Ġ. Melih BAġ, Ayhan ARTAR, İşletmelerde Verimlilik Denetimi, MPM Yayın No: 435, Ankara, 1991, s.3.

59 Prodüktivite Merkezi http://www.mpm.org.tr/verimlilik/ (30.04.2009).

(33)

birlikte doğrudan ya da dolaylı olarak iĢletmeyi etkileyen dıĢsal çevre kastedilmektedir. Bunlar; yapısal düzenlenlemeler (ekonomik, sosyal vs.) doğal kaynaklar (enerji, insangücü vs), hükümet ve altyapı ( politik yapı, kurumsal mekanizmalar vs) genel baĢlıkları altında toplanan faktörler olup, iĢletme açısından denetlenemez niteliktedir. Ġç faktörler ise; iĢletme içerisinde bulunan ve iĢletmece denetlenebilen, yönlendirilebilen iĢletmenin iç çevresinden oluĢur. Ġç faktörler kendi içinde, esnek ve esnek olmayan faktörler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır60:

Esnek olmayan faktörler; kolay değiĢtirilemeyen faktörler olup ürünler, teknolojiler, fabrika, teçhizat, malzeme ve enerjiden oluĢmaktadır.

Esnek faktörler ise; kolay değiĢtirilebilen faktörler olup insan(emek gücü), örgütsel sistemler ve prosedürler, yönetim ve iĢ metodlarından oluĢmaktadır.

Esnek olan bu faktörlerin verimlilik artıĢında kullanılabilmesi için61;

1) Emek gücü(insan), verimlilik artırma çabalarının genel kaynağı olduğundan motivasyonunun artırılması gereklidir.

2) Örgüt ve sistemlerin, örgütün amaçlarını gerçekleĢtirmeye yöneltilmesi, dinamik olmasının sağlanması gereklidir.

3) ĠĢ metodlarının, prosedürlerinin geliĢtirilmesi; iĢin yapılma biçimini, kullanılan araçları, iĢyeri düzenini, makinelerin kullanım tarzının geliĢtirilmesi, gereksiz iĢlemlerin ortadan kaldırılması, yapılması gerekli iĢlerin daha az çaba, zaman ve maliyetle yapılmasını sağladığı için gereklidir.

60 BAKIRCI a.g.e, s.47-53, PROKOPENKO, a.g.e., s.25-37.

61 PROKOPENKO, a.g.e., s.25-37.

(34)

4) Yönetim biçimi; örgütsel tasarımı, personel politikasını, iĢ tasarımını, iĢlemlerin planlanması ve kontrolünü, bakım ve satın alma politikalarını, sermaye maliyetlerini, sermaye kaynaklarını, bütçe sistemlerini ve maliyet kontrol tekniklerini belirlediğinden etkili olmalıdır.

1.4. Verimlilik Ölçüm Teknikleri

Verimlilik ölçümünde birbirine göre eksiklik ve üstünlükleri olan farklı yöntemler geliĢtirilmiĢtir. Hangi yöntemin ne Ģekilde uygulanacağı, verimlilik ölçümünün yapılıĢ amacına göre farklılık göstermektedir. Verimliliğin ölçüm amacı, verimlilik ölçümünü yapan kiĢilerin kimlikleriyle ilgili olup, bu kiĢiler; yatırımcılar, yöneticiler, müĢteriler, bankaların gözetim ve denetimini yapanlar vs. olabilir. Bunun yanında, sektörel farklılıklar da verimlilik ölçüm yöntemlerinin belirlenmesinde etkili diğer bir faktör olmaktadır.

Verimlilik analiziyle ilgili olarak literatürde; geleneksel yaklaĢımlar ve yeni yaklaĢımlar Ģeklinde bir ayrım olduğu göze çarpmaktadır. Yeni yaklaĢımlar daha çok etkinlik ağırlıklı yaklaĢımlar iken, geleneksel yaklaĢımlar üretim fonksiyonlarına ve oransal hesaplamalara dayanmaktadır. Bu hesaplamalarda girdi ve çıktı arasındaki oransal iliĢkiden hareketle verimlilik değerleri elde edilmektedir.62

1.4.1. Oran Analizi

Oran (rasyo); mali tablolarda yer alan herhangi iki kalem arasındaki iliĢkinin basit matematik ifadesidir. Mali tablolardan çok sayıda oran hesaplamak mümkünse de analiz açısından çok sayıda oran değil, az sayıda fakat anlamlı oranlar hesaplamak gerekmektedir. Önemli olan, hesaplanan oranların yorumlanması, değerlendirilmesidir.

62 Recep KÖK, Ertuğrul DELĠKTAġ, “Endüstri İktisadında Verimlilik Ölçme ve Strateji Geliştirme Teknikleri”, Dokuz Eylül Üniversitesi Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi, Yayın K.No. 25-8/1, Ġzmir, 2003, s.200.

(35)

Oranların değerlendirilebilmesi için belli ölçülere gereksinim vardır. Bunlar; firmanın geçmiĢ faaliyet dönemlerindeki oranları, benzer firmaların oranları veya firmanın faaliyette bulunduğu endüstri kolundaki tipik oranlar veya endüstri ortalaması, deneyimler sonucu bulunarak belirlenen oranlar olup karĢılaĢtırmalarda referans olarak ele alınmaktadır.63 Bankacılık sektörünün değerlendirilmesinde de aynı Ģekilde belli ölçülere gerek vardır. Bunlar64;

- Ġlgili bankanın geçmiĢ faaliyet dönemlerine iliĢkin oranları,

- Benzer bankaların ya da sektörün tipik oranları,

- Bankacılık düzenleme ve denetleme organlarının belirlemiĢ olduğu oranlar,

- Bankacılık alanında deneyimler sonucu belirlenmiĢ oranlar

olarak belirtilebilir. Bankalar, diğer iĢletmelerden farklı olarak, BDDK‟nın belirlediği oranlara uymak zorundadır.

Oran analizi, uygulamada yaygın olarak kullanılmaktadır. Buna neden olarak, uygulanmasının basit, açık bir yöntem olması ve diğer yöntemlerle karĢılaĢtırıldığında daha kolay durum tespiti yapmasına olanak tanıması gösterilebilir.

Oranlar, farklı dönemlerde karĢılaĢtırmalı olarak analiz edildiğinde, geliĢmelerin yönünü, hatta performansın yeterli olup olmadığını gösterirler. Ayrıca bunlar, bankalar ile ilgili olarak erken uyarı modelinin oluĢturulmasında yararlanabilecek göstergelerdir. Bir bankanın baĢarısızlığa, tasfiyeye sürüklenip sürüklenmediği konusunda sağlıklı öngörülerde bulunmaya olanak verecek ipuçları

63 Öztin AKGÜÇ, Finansal Yönetim, YenilenmiĢ 7. Baskı, Avcıol Basım Yayın, s.20-22.

64 AKGÜÇ, a.g.e., s.102-103.

Referanslar

Benzer Belgeler

METEMTUR OTELCİLİK VE TURİZM İŞLETMELERİ A.Ş... METEMTUR OTELCİLİK VE TURİZM

yoluyla borçluyu zorlayabileceği, ayrıca alacaklının konkordatonun feshini (Art. 316) talep edebileceği ileri sürülmüştür 47. Kanaatimizce mahkemece payın

Hesabı’na yansıtmıştır. Bu proje ile ilgili olarak tahsilatların % 20’sini oluşturan 2.756.308 TL mali tablolarda Kısa Vadeli Diğer Borçlar Hesabı’na alacak, Uzun

a) 6 Ağustos 1996 tarihli, 4096 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayınlandığı üzere, Şirket, ticari ünvanının 31 Temmuz 1996 tarihi itibarıyla Alarko

Şirket, ilişkili taraflardan mamul alımları yapmaktadır. Şirket’in ilişkili taraflara olan satışları ciro primi, hizmet bedeli ve muhtelif mal

Grup, bir mal veya hizmetin kontrolünü zamanla devreder ve dolayısıyla ilgili satışlara ilişkin edim yükümlülüklerini zamana yayılı olarak yerine getirirse, söz konusu

YİKOB’ların, vadesi 31/8/2020 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olduğu hâlde 17/11/2020 tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan ve 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen

Tahmin edilen şüpheli alacakların dışında, ilgili bulunduğu dönemde vadesi geçtiği halde tahsil edilemeyen veya dava veya icra aşamasında bulunan veya yapılan protestoya