M a h a l l e d e n b i r g ö r ü n ü ş
S A R A Ç O Ğ L U M A H A L L E S İ
Proje : Prof. Paul Bonatz Tatbik : Emlâk' Yapı Şirketi
Ankaradaki mesken buhranını önlemek üzere iki yıldanberi bakanlıkların güneyindeki sahaya 180 dairelik müteaddit bJ oklardan yeni bir mahalle inşa edilmektedir. «Saraçoğlu» mahallesi adı veri-len bu mahalveri-lenin yapılarından bir çoğu bitmiş ve iskân edilmişlerdir.
Mahallenin ge:ek şehircilik projesi, gerekse a-partmanlarııı planlan Millî Eğitim Bakanlığı tek-nik bürosu mütehassisi profesör Paul Bonatz tara-fından tertip edilmiştir.
Saraçoğlu mahallesi, Ankarada «Bahçeli evler» «Güven evleri», «Tasarruf evleri» gibi yeni teşek-kül etmiş ayrı nizamda yapıların, hilâfına olarak; bitişik yanı gurupland irilmiş apartmanlardan iba-rettir. Bunun sebebi, topraktan ve yapının maliyetin-den ekonomi temimi içindedir. Saraçoğlu mahallesi-ni Emlâk Ltd. Şirketi her türlü masraflar çıkdıktan sonra r/c 7 nisbe tinde bir komisyon alarak emanet usulile yapmaktadır.
«Ulus» gazetesinde yazılan bir yazile, yeni Türk mimarîsine bir örnek gibi gösterilmek istenen Bu yapılar hakkında «Mimarlık» dergisinde, ar-kadaşımız Orhan Alsaçm bu iddaya taban taban
zıt, kuvvetli bir tenkidinden son-a devlete milyon-larca liraya mal olmakta bulunan, bu mahallenin planlanması, apartmanlarının tertibi ve inşaatile
ilgilenmeği faydalı bulduk.
Mahalle şehirciliği, arazinin topografik imkân-larından faydalanılmak suretile iyi hal edilmiştir. Sahanın şuku- yerlerine küçük ve kat adedi az a-partmanlarm yerleşdirilmesi, tepeciğe yüksek blok-ların konulması, yapı gurupları içinde kademeler yaratmakta bu suretle perspektifini zEiıginleşdir-v
mekte ve tepeyi bu kitle içinde taçlandırmaktadır. Bu itibarla mahallenin araziye oturuş plânı ba-şarılı bir şekilde hal edilmiştir. Apartmanların planlan, müteaddit tip üzerine hazırlanmıştır. Bun-lar 2, 3, 5 odalı dairelerden ibarettir.
T i p i e v l e r
Planlarda yzun incelemelere lüzum kalmadan yapılan hataları kolaylıkla görmek kabildir. Me-murlar için yapılan bu ikametgâhların planları ucuz mesken prensiplerine hiç de uymadığı gibi, Plânlayış itibarile de aile bayatımızla kabili telif de-ğildir.
A. B. C. D. E. F. tipleri üzerine hazırlanan
plan-larda, ne bir ucuz mesken bünyesi nede konfor var-dır. Dairelerin plânları umumiyetle iyi tertiplenme-miş, fikrimize göre cephelerin mimarisine feda edil-miştir. Bn yüzden bazı tplerde garip bir taksimat mey dana gelmiştir. A. tipi buna bir misaldir. Bu tipte her katta üç daire vardır. Her iki başda'ki dairelerde, servis sahası (koridorlar, helâ, mutfak, banyo,
j t
jC
i
d g
u
n
00B1GI ] , D u • Q
i
|İE
m
s o
d
0
i
man •01
]
1• G • 0
I
kon) ikamet sahasının a 83 ü kadar yer işgal etmek-tedir. Hele iki yatak edası arasındaki aralığı oda saymamak icap ederse bu nisbet çok fazlalaşır ki, bu da halk tipi yapı prensiplerine katiyen uygun de-ğildir.
D tipinde koridorla-m, lüzumundan çok fazla saha işgal ettiği bu suretle kullanılır sahalara tesir ettiği kolaylıkla görülmektedir. Plan tertibi bakı-mından en kullanışlı gibi gözüken F tipi daire-lerde ise, servis kısımları o kadar birbirlerinden ayrılmışdır ki, temiz ve pis su tesisatında mütead-dit ayrı kolonlara ve fuzuli tesisata sebebiyet ve-rilmiştir. Bu da, plânların tertiplenirken, bugün bilinen yapı ekonomisi prensiplerinin, hiç göz önün-de tutulmamış olduğunu göstermektedir.
A tipi planda banyodan helâya ge;iş «F» tipi plânda keza banyodan hizmetçi ve sandık odasına geçiş gibi, bizim sosyal hayatımızla hiıçde telifi ka-bil olmayan garip suret; hallere tesadüf olunmak-tadır.
Her daire en basit tir şekilde yalnız odalara ve servislere ayrılan bölmelerden ibavettix denilebilir.
Bugünkü ikametgâhda yerli dolapların rolü başlı başına bir problemdir. Evin iç hayatının tanzimin-de rol alan tanzimin-delablarm ihmal edilmesi, hiçtanzimin-de doğru olmamışdır. Esasen banyolara ve koridorlara ibzal edilerek pek küçültülmüş olan yatak odalarının pek azında yerli dolah:. rasladık- Binaları gezdiğimiz zaman mutfakla"da ise dolap ve etajer ve saire gibi modern teçhizata hemen hemen hiç tesadüf
edilme-diğini hayretle gördük. Halen İngilterede, Ameri-ksda, yapılmakta olan amele ve halk tipi ikametgâh-lardaki plân konsepsiyoııunun, dolayisile sağlana-cak konfor vasıtalarının en küçük nişanesine bile
maalesef Saraçoğlu mahallesi evlerinin hiç birinde
(Arkası 86 ncı sayıjada)
Leonhard bu kabartmalar üzerinde milâttan önce 4 üncü yüz yılın başlarında çalışıldığın kabul et-mektedir. (20). İleride izahına çalışacağımız veçhile biz kabartmaların da kaya mezarile beraber yapıl-dığını tahmin ediyoruz.
Sütujılerle - bilhassa başlıklar - Griffonlarm biçimi, Persepolis'tekilere benzemekte iseler de Paf-lagonyadakiler İran devrinden önceye tesadüf et-mektedirler. Persepolis eserlerinin menşei de küçük Asya ve Suriye'dir. (21).
Mimarî tipine göre bu mezar Paflagonyanm en eski bir kaya mezarıdır. Bunu, kabartma grupları-nın alınlıksız yere yapılması da teyid etmektedir. (22). Böyle olmakla beraber bu mezar inşa bakımın-dan, alınlığın olmaması ve sütünlarm tıknazlığı ba-kımından kabartma grupunu tesisatın tabanına ka-dar bütün kenarları da kaplaması bakımından Paf-lagonya kaya mezarlarından ayrılmaktadır. (23).
Yine R. Leonhard Kemerlerin Anadolu ve Paf-lagonya kültüründe boşluk husule getirmediklerini, bilhassa mevcut kültüre canlılık verdiklerini ve bu kaya mezarının da ayıı: zamanda yapıldığını kabul etmektedir. (24).
Hülâsa: Bu mezarın milâttan önce 7 inci yüz yılda yapıldığı ve kabarlmalarm tedfinden sonra
-14-15-16— R . L e o n h a r d , P a f l a g o n y a , B e r l i n , 1915 S a h . 254 17-18— „ „ „ „ „ „ 255
19— „ „ „ „ „ „ 256 2 0 - 2 1 - 2 2 - 2 3 - 2 4 - 2 5 , , „ „ „ „ „ 257
milâttan önce- 4 üncü yüz yılın başlarında - konuldu-ğu zannolunmakta ise (25) biz mücadele halindeki buğanın, hörküçlü öküz ve sıçrayan arslanlarm milâttan önce 7 inci yüz yıl Asur eserlerine benze-mesi ve griffonlarm da son Eti griffonlarma yakın-lık gösteımeleri hasebiie kabartmalarında aynı de-virde - M. E. 7 nci asır - yapıldıklarım zannediyoruz.
D ü z e l t m e :
Kastamonu müzesi müdürü Ahmet Gökoğlunun numaralı sayılarımızın 223 üncü sayfasında neşret-tiğimiz (Patlagonya'aa Ambar kaya mezarı) başlıklı yazısında tertip ve kontrol hatası olarak aşağıda ve-receğimiz bibliyoğrofyanm derci unutulmuştur.
1 — Derginin 224 üncü sayfasındaki metnin 1 No. lu bibliyoğrafyası: Annals of the British school XIII. P. 18. Fig, 18 a.
2 — Aynı sayfanın 2. No. lu bibliyografyası: Hogarth, Excavation at Ephesus P. 110. T. 111, 10, VIII, 4.
3 — Aynı sayfadaki 3 No. lu bibliyografya: Wolters, Archaeolcgike Ephemeris 1892 Athen P, 272, T, 10.
4 — 23 üncü sayfadaki 4 No. lu bibliyografya: G. Hirschfeld, Paphlagonische felsengraber tac 1. II. 5 — A y m sayfada 5 No. lu bibliyografya: Pa-phlagonia 1915 Berlin P. 268.
Arkitekt
(59 uncu sahıjadan devam)
raslayamadık. Bu evlerdeki, iç hayatı kolaylaşdıra-cak vasıtaların bu harbden önce Almanya da ya-pılmış olan ucuz evlerdeki teçhizat fikrinden bile çok geride hattâ mahrum olduğunu esefle gördük. Mahaleni-; dış mimarisine gelince, yine Bonatz'-m asistanlarından Bonatz'-miBonatz'-mar Fasihin «Ulus» daki ya-zısındaki iddaa huâfma olarak, bu binalar, bugünkü ve gelecekteki yapılarımız? örnek olacak bir özel-lik taşımıyorlar. Saçakları, konsolları ve beton ar-me bir bünye içindeki tpkma saç, sutunlarile, yine saçdan kafes örgüsü paTmaklıklarile bu yapıların
benzerlerini, biz çok önce görmüştük. Bunlar, Ve-dat ve Kemalettin beylerden sonra açılan mimarî çığırda yapılmış kötü numunelere benzemektedir-ler. Bunlar bize Cumhuriyetin hemen akabinde
yapılmış bir sürü ilk okul ve hükümet konaklarının mimarî çeşnisini hatırlatıyorlar.
Saraçoğlu mahallesinin mimarlık yönünden kri-tiğini burada keserken, inşaat tatbikatının kötülü-ğünü kaydetmeden geçemiyeceğiz. İstanbulda «Kal-fa yapısı» diye kökleşmiş olan bir tabiri, Emlâk Yapı Şirketinin bu şantiyesine hiç çekinmeden iza-fe edebileceğiz. Mahalleyi gezerken yeni başlanmış olan bloklardakı- kaba yapı kısımlarından bitmiş doğrama, çini, mozaik, sıva, boya, taş işçiliği gibi ince işlere kadar hepsinde bir itinasızlık, bir kabalık gördük.
«Saraçoğlu» evlerinin plânlan ve mimarisi nasıl bir şöhrete kurban edilmişse; yapısı da, himayeli bir şirkete verildiği için muvaffak olmamıştır.