• Sonuç bulunamadı

YAŞAYAN GELENEKSEL MİMARİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "YAŞAYAN GELENEKSEL MİMARİ"

Copied!
240
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Araştırma ve Uygulama Merkezi (THBMER)

TÜRKİYE’DE 2003 YILINDA

YAŞAYAN

GELENEKSEL MİMARİ

M. Öcal OĞUZ Ezgi METİN Fatih MORMENEKŞE

Gazi Üniversitesi THBMER Yayını

(2)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ TÜRK HALKBİLİMİ

ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ (THBMER) YAYINLARI: 10

© Bu kitabın bütün hakları Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Araştırma ve Uygulama Merkezi’ne aittir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

Ankara 2007 ISBN 978-975-507-210-4

(3)

Türkiye’de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari



İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ... . 6

GİRİŞ... . 9

ANA.YAPILAR.(MESKEN) Abdullah Özen’e Ait Mesken (Ankara/Çamlıdere-Kargalar) ... 14

Ahmet Gafa’ya Ait Mesken (Kırşehir/Mucur) ... 15

Ahmet Salih Eseroğlu’na Ait Konak (Kastamonu/Tosya) ... 17

Ahmet Sopacıoğlu’na Ait Mesken (Çankırı/Çerkeş) ... 18

Ali Rıza Tunca’ya Ait Mesken (Safranbolu) ... 20

Ali Yılmazlar’ın Konağı (Kırıkkale/Keskin) ... 22

Ayniye Barıönü’ne Ait Mesken (Zonguldak/Çaycuma) ... 2

Ayşe Altay’a Ait Mesken (Kayseri/Gesi-Evreke) ... 25

Ayşe İlhan’a Ait Mesken (Afyon/Hocalar-Yeşilhisar) ... 27

Bayram Yücesan’a Ait Mesken (Trabzon/Beşikdüzü) ... 0

Bülbül Hoca’nın Evi (Bekir Özaşık’a Ait Mesken) (Eskişehir/Odunpazarı) ... 2

Cemal Kavuncu’ya Ait Mesken (Ankara/Haymana-Sinanlı) ...  Cevat Ağa Konağı (Eskişehir/Sivrihisar) ... 5

Çalapverdi Konağı (Ömer Çalapverdi’ye Ait Mesken) (Sivas/Divriği) ... 8

Çavuşoğlu Konağı (Tokat/Niksar) ... 40

Elif Kepikoğlu’na Ait Mesken (Antakya) ... 41

Elmas Alıcı’ya Ait Mesken (Çankırı/Çerkeş)... 4

Emine Tay’a Ait Mesken (Çankırı/Eldivan) ... 45

Eyüp Bozdağ’a Ait Mesken (Mersin/Tarsus) ... 48

Ferziye Yıldız’a Ait Mesken (Ankara/Çankara-Karataş) ... 50

Feyzullah Narlı’ya Ait Mesken (Kahramanmaraş/Pazarcık-Narlı) ... 52

Hacı Haydar Ağa’nın Evi (Perktaş Ailesine Ait Mesken) (Ankara/Şereflikoçhisar) ... 54

Hacı Hüseyin Türkoğlu Konağı (Ankara/Beypazarı) ... 55

Hacı Şeyhoğlu Konağı (Çankırı) ... 56

Hacının Mehmet Ağa’nın Konağı (Ankara/Güdül) ... 58

Hasan Çataklı’ya Ait Mesken (Zonguldak/Devrek-Çaydeğirmeni)... 60

Hatice Kurt’a Ait Mesken (Sakarya/Karaman) ... 61

Havva Türkoğlu’na Ait Mesken (Ankara/Çubuk-Kışlacık)... 6

Hayrettin Olcay’a Ait Mesken (Ankara/Çubuk) ... 65

Hoca Efendi Konağı (Ankara/Ayaş)... 67

(4)

Hürü Hanım’a Ait Mesken (Elazığ-Pirinççi) ... 69

Hüseyin Demirörs’e Ait Mesken (Kastamonu) ... 71

Hüseyin Katırcıoğlu’na Ait Mesken (Bursa/Nilüfer-Hasanağa) ... 7

İbrahim Karakök’e Ait Mesken (Zonguldak/Çaycuma-Kayabaş)... 74

İbrahim Zorlu’ya Ait Mesken (Ankara/Sincan-Peçenek) ... 76

İlhan Koman Çiftliği (Edirne) ... 77

İlyas Baryanık’a Ait Mesken (Ankara/Çubuk-Taşpınar) ... 78

İsmail Bayrak’a Ait Mesken (Bursa/Cumalıkızık) ... 80

Kadir Kaygusuz’a Ait Mesken (Çorum/İskilip)... 82

Karakoçlar Konağı (Ankara/Çubuk) ... 8

Karakurtlar Konağı (Osmaniye) ... 85

Keleşzade Konağı (Ankara/Beypazarı) ... 87

Köstekçilerin Evi (Çorum/İskilip) ... 90

Lütfiye Aykulteli’ye Ait Mesken (İzmir) ... 91

Mahmut Şen’e Ait Mesken (Kırşehir/Özbağ) ... 92

Mehmet Akdemir’e Ait Mesken (Ankara/Kızılcahamam-Saraç) ... 94

Mehmet Aygün’e Ait Mesken (Ankara/Beypazarı) ... 96

Mehmet Haydar’a Ait Mesken (Ankara/Nallıhan-Karaköy) ... 98

Mehmet Ünsal’a Ait Mesken (Ankara/Çubuk) ... 100

Mehmet Vural’a Ait Mesken (Kütahya/Simav) ... 102

Meliha Çöme’ye Ait Mesken (Bartın) ... 10

Muharrem Özbeyoğlu’na Ait Mesken (Çankırı/Ilgaz-Yazı)... 105

Muhsin Bolat’a Ait Mesken (Samsun/Alaçam-Tepebölmesi) ... 107

Muhsin Özcan’a Ait Mesken (Isparta/Keçiborlu-Yenitepe) ... 108

Mustafa Hanedar’a Ait Mesken (Çankırı/Ilgaz-Mülayim) ... 110

Muzaffer Ereörnek’e Ait Mesken (Muğla) ... 112

Naile-Esmendar Koyun’a Ait Mesken (Aksaray/Güzelyurt) ... 114

Nazife Özer’e Ait Mesken (Hatay/Dörtyol-Özerli) ... 117

Osman Caba’ya Ait Mesken (Ankara/Beypazarı) ... 119

Osman Özgürler’e Ait Mesken (Afyon/Sandıklı) ... 121

Ömer Karakaya’ya Ait Mesken (Kahramanmaraş/Göksun) ... 12

Pembe Kel’e Ait Mesken (Kayseri/Develi)... 124

Rabie Akkaya’ya Ait Mesken (Yalova/Armutlu) ... 126

Ramazan Ertan’a Ait Mesken (Nevşehir/Ürgüp) ... 127

Rüstemoğlu Evi (Nevşehir/Ürgüp) ... 129

Satı Yalçın’a Ait Konak (Ankara/Ayaş) ... 10 Satılmış Çakıllı’ya Ait Mesken (Ankara/Kale Semti) ... 12 Sinan Tekin ve Ailesine Ait Mesken (Tokat/Erbaa-Fındıcak) ... 1

Siyami Acar’a Ait Mesken (Karabük/Yenice-Satuk) ... 14

(5)

Türkiye’de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari

5 Süleyman Uz’a Ait Mesken (Ankara/Beypazarı-Uruş) ... 16 Şatırlar Konağı (Bolu/Göynük) ... 17 Şerafettin Memiş’e Ait Mesken (Adapazarı/Poyrazlar) ... 19

Şevki Avcı’ya Ait Mesken (Adapazarı/ Doğançay-Geyve)... 140

Şükrü Güller’e Ait Mesken (Sivas/Taşlıcak) ... 141

Talip Yanık’a Ait Mesken (İzmir/Tire) ... 144

Tüfekçi Konağı (Ankara/Kalecik) ... 146

Yadigar Gülsu’ya Ait Mesken (Adana) ... 147

Yahya Yar’a Ait Mesken (Bolu/Mengen-Akören) ... 149

Yenal Şahin’e Ait Mesken (Sivas/İmranlı-Boğanak) ... 151

Yılmazlar Konağı (Mersin) ... 152

Yusuf Uzunoğlu’na Ait Mesken (Ankara/Gölbaşı-Gökçehöyük)... 15

YARDIMCI.YAPILAR A-.MÜŞTEMİLATLAR. Ahır (Ankara/Bala-Üçem) ... 155

Ahır (Ankara/Kazan-Bitik) ... 156

Ahır (Ankara/Sincan) ... 157

Alpaslan Ailesi’ne Ait Tandır ve Güvercinlik (Ankara/Evren) ... 158

Duman Ailesi’ne Ait Samanlık (Zonguldak/Ereğli-Heybeler) ... 159

Ekmek Evi (Tandır) (Ankara/Kazan-Bitik) ... 160

Tandır (Ankara/Çubuk-Ovacık) ... 161

Tandırlık (Kırşehir/Çiçekdağı-Haydarlı) ... 162

B-.GENEL.KULLANIMA.AÇIK.YAPILAR Çamaşırhane (Ankara/Güdül) ... 16

Çamaşırhane (Çankırı/Eldivan-Gölbahçe) ... 164

Ding (Nevşehir/Nar) ... 166

Ekmek Fırını (Ankara/Beypazarı-Uruş) ... 167

Emine Akyüz’e Ait Değirmen (Ankara/Güdül) ... 168

Taş Fırın (Afyon/İhsaniye-Ayazin) ... 170

Taş Fırın (Zonguldak/Ereğli-Hasbeyler) ... 17

Un Değirmeni (Kırşehir/Kaman-Tatık) ... 175

Yunak ve Fırın ... 176

FOTOĞRAFLAR... .177

(6)

ÖNSÖZ

Elinizdeki kitap, 200 yılında Türk Dili ve Edebiyatı . sınıf öğrenci- lerinin, Türk Halkbilimi dersi için, Anadolu’nun farklı yerleşim birimle- rinde (köy, kasaba ve kent) yapmış oldukları “Geleneksel Halk Mimarisi”

derleme çalışmalarından yola çıkılarak hazırlanmıştır. Bu çalışma, Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’nin öngördüğü somut olmayan kültürel miras envanterinin çıkarılmasına katkı sağlamayı amaç- lamaktadır.

Çalışma, projeye katılan öğrencilerin seçtikleri yörelerde halk mima- risi özelliği taşıyan yapıların tespiti, derlenmesi, derlenen bu malzeme- nin orijinal haline sadık kalarak kitap formatına dönüştürülmesi ve bu aşamada yeniden metin oluşturulması, oluşturulan metinlerdeki kelime ve kavramların kaynak kişi ve derleyici bilgileri ile geleneksel halk mima- risi terim ve kavramlarına uygun olup olmadığının ve doğruluğunun tar- tışılması, metinlerin bağlamlarının görsel açıdan tamamlayıcı nitelikteki fotoğrafların seçimi ve sıralaması aşamalarından geçerek hazırlanmıştır.

Geleneksel halk mimarisinin, sosyo-kültürel ve halk tekniği açıların- dan incelenmeye çalışıldığı bu araştırma ile halk mimarisinin ortaya çıkı- şında, halkın inanç, ahlak, gelenek gibi kültür unsurlarının etkisi olduğu;

halkın teknik olarak kullandığı yöntemleri de coğrafya, iklim ve ekono- mik imkânların belirlediği sonucuna ulaşılmaktadır. Geleneksel mimari- nin ihtiyaçlar ekseninde geliştiği görülmüştür. Karadeniz Bölgesi’nin kıyı kesiminde inşa edilen bir geleneksel halk mimarisi örneği, o bölgenin coğrafya ve iklimine uygun olarak ahşap malzeme seçilerek yapılmıştır.

Ahşap malzemenin bölgedeki ormanlardan temin ediliyor olmasının da etkisini hatırlatmak gerekir. Orta Anadolu’da Nevşehir-Ürgüp-Göreme

(7)

Türkiye’de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari

7 civarındaki evlerde, yörede Erciyes Dağı’nın tüflerinden oluşmuş kayalar ve bu kayalardan elde edilen taşlar, yöredeki geleneksel halk mimarisi- nin teknik ve malzeme olarak niteliğini etkilemektedir. Doğu Anadolu’da, yörenin soğuk iklimine dayanıklı malzeme ve yapım tekniği kullanıldığı, pencerelerin bu sebepten küçük, duvarlarınsa kalın yapıldığı görülmek- tedir.

Çalışma teknik ve işlev yönünden “halk mimarisi” sayılabilecek yapı- ları incelemek üzere kurulmuştur. Farklı yöre ve bölgelerde bulunan ya- pıların, yöreye has kelime ve anlatımlarında “edebi metin oluşturma” kay- gıları gözetilirken, yerel kullanımlar da dikkate alınmıştır. Bu kullanımlar gerekli görüldüğü yerlerde dipnot ile açıklanmıştır. Dipnotlarda teknik, malzeme ya da bağlam yönünden aynı, ancak adlandırma yönünden farklı ifadelerin, değişik yörelerdeki kullanımlarına da gönderme yapıl- mıştır.

Mimari terimlerin açıklanmasında, farklı kaynaklara ve sözlüklere başvurulmuş, derleyen ve kaynak kişilerin verdiği bilgilerin tutarlılığı bu sayede sağlanmıştır.

Çalışmada geçen teknik, malzeme ve bağlam açıklamaları fotoğraf- larla desteklenmeye çalışılmış, görsel malzeme metin içerisinde numara- landırılarak çalışmanın sonuna eklenmiştir.

Çalışma öncesinde yapılan literatür taramasında bu çalışmadaki kadar bölgesel ve teknik açıdan çeşitlilik gösteren ikinci bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu da çalışmayı, konuya ilgi duyan okuyucular ve halk mimarisi alanında çalışma yapan araştırmacılar için önemli kılmaktadır.

Yapıların teknik ve işlev yönünden analizinin yapıldığı bu çalışmada, yapı içinde bulunan “araç-gereç ve eşyalar” ile somut olmayan kültürel miras kapsamında değerlendirebileceğimiz “uygulama örnekleri” de bu- lunmaktadır.

Kaynak kişi kimlik bilgileri, yapının adı, yapım yılı, yapının bulundu- ğu konum, yapım tekniği ve yapının işlevi hakkında bilgiler her bir yapı örneğinin başında verilmiştir. Yapının özel adının olmadığı örneklerde, yapının kullanıcıları veya ev sakinlerinin isimleri tercih edilmiştir.(örn:

İsmail BAYRAK’ a ait mesken) Bu şekilde halk mimarisi konusunda araş- tırma yürütenlerin kaynak kişilere ve kaynağa kolayca ulaşabilmelerine imkân sağlanmıştır. Kaynağın detaylı adresi verilmemiştir. Ancak Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi Arşivinde çalışmaların orijinalleri ve her

(8)

türlü derleme kaydı saklanmaktadır.

Yapılar, işlevlerine göre (Ana Yapılar, Yardımcı Yapılar, a-Müştemi- latlar b-Genel Kullanıma Açık Yapılar) sınıflandırılmıştır. Bu sıralamada alfabetik sıra ile varsa yapının özel adı, yoksa kullanıcısının adı verilmiş, yapının bulunduğu yerleşimin adı da belirtilmiştir.

Bu çalışmanın esas sahipleri kuşkusuz Türk Dili ve Edebiyatı lisans öğrencileridir. Ancak onların sağladığı verilerin kitap formatına dönüştü- rülmesi editörlük mesaisi gerektirmektedir. Bu da ortak karar ve düşün- celerimizin Türk Halkbilimi Yüksek Lisans öğrencileri Ezgi METİN ve Fatih MORMENEKŞE tarafından gerçekleştirilmesiyle mümkün olmuştur.

Türk kültürünün zenginliğini sürdüren, geliştiren ve gelecek kuşak- lara aktaran Türk halkına, derleme ve yayına hazırlama çalışmalarına katı- lan öğrencilerime, projeye katkı ve desteğini esirgemeyen herkese, özel- likle bu tür çalışmalarımızı her bakımdan destekleyen Gazi Üniversitesi’

ne Rektör Prof. Dr. Kadri YAMAÇ’ ın şahsında teşekkür ederim.

Prof. Dr. M. Öcal OĞUZ Gazi 2007

(9)

Türkiye’de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari

9

GİRİŞ

“El yordamıyla mimarlık Geleneksel Türk halk mimarisinin özelliklerini; yapıların usta-çırak ilişkisi içinde yetişen kişiler tarafından inşa edilmesi, yapı sahibinin inşa sırasında bizzat çalışması, sofa merkezli olması, coğrafya ve iklime bağlı olarak malzeme tercihi ile tercih edilen bu malzemenin bölgenin doku- su ile bütünlük sağlaması, yapı sahibinin ve bölgenin ekonomik uğra- şılarına göre şekillenişi, bahçe içerisinde bulunması, inanç değerleri, ev sakinlerinin büyük aile özelliği göstermesi ve buna bağlı olarak yaşam alanları oluşturması, komşuluk ilişkilerinin şekillendirmesi, kiler ve am- bar gibi depolama ihtiyacı duyulan anlayışlar şeklinde sıralayabiliriz. Türk halk mimari geleneğinde öne çıkan özelliklere, yapıların eğimli arazi üze- rine kurulması, ana yapının ve yardımcı yapıların son derece fonksiyonel olması, sağlamlık ve estetiğin gözetilmesi, ahşap malzemenin ağırlıklı kullanılmasından dolayı esnek olmaları eklenebilir.

Geleneksel mimarinin kuramsal olarak karşıtlık ilkesi üzerine kurulu olduğunu öne süren değerlendirmelerin yanı sıra dini anlayış ve kabul- lerin şekillendirdiği ve etnik-millî kültür bağlamında yaşam tarzının evri- mi doğrultusunda şekillendiğini ifade eden çalışmalar da vardır. Ancak yapılan saha araştırmaları ve incelenen evlerin, bu değerlendirmelerin tamamına örnek olacak nitelikte yapılar olduğu sonucuna varılmaktadır.

Günümüzde geleneksel mimari niteliği taşıyan yapıların daha çok kırsalda ve az nüfuslu yerleşimlerde bulunduğunu ve üretimine devam edildiği; kentlerde bulunan yapıların ise bir kısmının “Eski Eserler Koruma Kanunu kapsamında” yaşatılmaya çalışıldığı ve yeni halk mimarisi yapıla- rının üretilmediği bilinmektedir.

1 Bkz. Ayşen Savaş, “El Yordamıyla Mimarlık: Paralaks, Bilinç, İçgüdü ve Steven Holl”, Steven Holl, Boyut Yayınları, 2000, s.29-

(10)

İnsanın barınma ihtiyacını karşılayan yapıları, geleneksel halk mima- risi bağlamında değerlendirildiğimizde, bu yapıların barınmanın ötesin- de, kültürün şekillendirdiği bir yaşam alanı olduğu görülecektir. Doğanın verdiklerine karşı, insanın üretimi olarak “kültür”, mimari yapıların şekil- lenişinde de etkili olmuştur. Ağaç kovuğu ve mağaralardan, taşınabilir barınaklara, kolay üretilebilir yapılara, malzeme ve teknik açıdan uzun ömürlü yapılara doğru bir dönüşüm gerçekleşmiştir. Bu dönüşümün, kültürü oluşturan tüm özellikler ve değerlerden etkilenerek gerçekleş- tiği de aşikârdır.

Geleneksel halk mimarisini barınma ihtiyacının ötesinde bir bakış açısıyla değerlendirmek gerekmektedir. Doğan Kuban, Türk şehrinin ad- sız kahramanları olarak adlandırdığı ev olgusunu, mekân kullanımı ve şe- killenmesindeki “ortaklıkların” ortaya çıkardığını belirtir2. “Dini imar plânı”

anlayışının da Necdet Sakaoğlu’nun Divriği’de Ev Mimarisi adlı eserine atıf yapılan çalışmada, kıble faktörünün hayatın her yönüne etkisine deği- nilmiştir. Ayrıca Türk mimarisinde arsa konumu, mahremiyet ve güvenlik özelliklerinin de sıralandığı çalışmada, şehirdeki mimarinin oluşumu an- latılmaktadır.

Göçebe geleneğinin geleneksel mimari yapılardaki yansımasını, otağların konumlandırılması ve merkez-çevre bağlamında değerlendire- rek, iç mekân olan sofanın ve sofaya açılan odaların bu geleneği devam ettirdiği yönündeki görüşler mevcuttur. Bu hali ile sofa, konumu ve işlevi itibariyle “merkezi yapı”yı temsil eder ve aynı zamanda bir geçiş/servis alanıdır. Sofaya açılan her bir oda, “otağ”ın etimolojik kökenine yapılan atıfların yanı sıra4 birer çekirdek ailenin yaşayabilmesini mümkün kıl- maktadır. Her odada bulunan gömme dolaplar ki geleneksel halk mima- risinde vazgeçilmez bir özellik olarak karşımıza çıkar, bu dolaplar içinde gizlenmiş, mahremiyetin ve içe dönüklüğün odalardaki ifadeleri “ab- desthane/gusülhane/banyoluk” yanı sıra ısınmanın sağlandığı “ocaklar”, odaları çekirdek ailenin yaşadığı küçük birer “ev” konumuna sokmakta- dır. Anadolu’nun birçok yerinde odaya ev denilmesinin sebebi de burada aranmalıdır.

2 KUBAN, Doğan; “Anadolu Kentlerinin Tarihsel Gelişimi Üzerine Gözlemler”, Türk ve İslam Sanatı Üzerine Denemeler, İstanbul, 1982.

 DEMİREL, Dr. Ömer, TUŞ, Muhuddin, GÜRBÜZ Adnan, “Osmanlı Anadolu Ailesinde Ev, Eşya ve Giyim-Kuşam XVI-XIX yy”, Sosyo-Kültürel Değişme Sürecinde Türk Ailesi, C.II, T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Yay.1992, 70–755.

4 ESİN, Emel; Türklerde Maddi Kültürün Oluşumu, İstanbul, 2006, s.0.

(11)

Türkiye’de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari

11 Göçebe geleneğini devam ettirdiği düşünülen bir başka tespit ise, halk mimarisi yapılarının yazlık ve kışlık kat ya da odalar şeklinde karşı- mıza çıkmasıdır. Yazlık kat ya da odalar, evin durumuna göre ilk ve üst katlarda olabileceği gibi tavanlarının yüksekliği de göze çarpar. Bu özel- lik hava dolaşımını hızlandırarak içerinin serinliğini sağlamaktadır. Buna karşın pencerelerin küçük, duvarların kalın ve tavanların alçak yapılması soğuk iklim ve bölgelerin tercihidir.

Geleneksel halk mimarisinin genel özelliklerini sıralarken dinin et- kisinden bahsetmiştik. Dini/tasavvufi anlayışın kullanılan malzemeye yansıması, kalıcı ve gelip geçici özellikte aranabilir. Geleneği, kültürün kendini koruma refleksi olarak kabul eden Ayvazoğlu, geleneksel mesken mimarisinde kullanılan dayanıksız malzemenin fâniye ait olmasına karşın, baki olan/olması gereken mimarinin dini ve sosyal mekânlar olduğu tespi- tini yabancı bir gezginin görüşünü destekleyerek yapmaktadır5. Dinin, mimari şekillenmeye katkısı olarak yapıların içinde bulunan “kıblegâh”

lar başka birer örnektir.

Geleneksel halk mimarisinin şekillenmesine etki eden bir diğer fak- tör, suyun yapıların içine kadar taşınabilmiş olmasıdır. Tuvaletin çeşitli se- beplerle yapıların dışında yardımcı yapı olarak inşa edildiği dönemlerde su ihtiyacının avlu, bahçe gibi özel alanlardaki çeşmelerden ya da sosyal mekân özelliği de gösteren ortak kullanıma açık çeşmelerden taşınarak sağlandığı bilinmektedir. Ancak su ve yanı sıra elektriğin yapıların içine taşınarak hayatı kolaylaştırdığı dönemde, tuvalet yapının içine taşınmış, mutfak, banyo gibi bölümlerin yapıların şekillenişinde de etkisi olmuş- tur.

Geleneksel halk mimarisi deyince aklımıza gelenler kuşkusuz konut/

meskendir. Ancak bu kategorideki konutlar yardımcı yapılar ile birlikte bütün oluştururlar. Fırın, tandır, ocak gibi kimi zaman konutun içinde yer alan bu yapılar, kimi zaman da yapının dışında ama ulaşımı ve kullanımı en kolay olacak şekildedir. Ekonomik uğraşın şekillendirdiği ahırlar da aynı şekilde yapıdan ayrı olabildiği gibi yapının içinde de yer alabilir. Ya- pının giriş katında bulunan ahırların, konutun ısınmasına katkısının yanı sıra, hava muhalefetinin fazla olduğu bölge ve iklimlerde insanların hay- vanlarına rahatça ulaşabilmesini mümkün kılmaktadır. Hatta evin içinden yatay kapaklarla kapatılmış merdivenlerle ahıra geçiş sağlanmaktadır.

Elinizdeki çalışmada yer alan örnekler Türkiye ile sınırlıdır. Ancak ge- leneksel Türk halk mimarisi coğrafi olarak Türkiye’ ye sıkıştırılmamalıdır.

5 AYVAZOĞLU, Beşir, “İnsan Ev ve Çevre”, Sosyo-Kültürel Değişme Sürecinde Türk Ailesi, C.II, T.C.

Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Yay., 1992, 770-785.

(12)

Hatta bu görüşü daha iddialı bir yaklaşımla değerlendiren çalışmasında Tayla, Anadolu’ daki bu mimari örneklerine sahip çıkılıp korunmadığı tak- dirde, Türk mimarisini görmek için Balkanlara gidilmesi gerekebileceğini ifade etmiştir6. Bu bağlamda kültürün siyasi sınırlara sığdırılamayacağı düşünüldüğünde, geleneksel mimari, Osmanlı coğrafyasında işlev, tek- nik ve diğer özellikleri ile aranabilecektir.

Sözünü ettiğimiz coğrafyada görülen, geleneksel yapıların Türk evi olarak tespit edeceğimiz örneklerinde, cumba diye de bilinen çıkmalar görülür. Çıkmalar evin sokağa açılan parçalarıdır. Aynı zamanda sokağı üç cepheden görebilen çıkmalar, egemenliğin ifadesi olarak da kabul edilirken, güvenlik açısından da önemlidirler. Çıkmaların bir başka özelli- ği ise mahremiyet ihtiyacına göre şekillenişidir. Dışarıdan ızgara kafes ile evin içinin görülmesi engellenmektedir.

Türk halk mimarisinde, gayr-i Türk ve gayr-i Müslim unsurlarla kar- şılıklı etkileşimden de bahsedilebilir. Bu etkileşimi mimarinin evrim çizgisinde izah eden bir çalışmada, 9. yy da batılı etkiden kaynaklanan şehirleşmede dış denetim söz konusu iken geleneksel yapının kendine özgü iç denetimi benimsenir7 tespiti yapılmıştır. Aynı çalışmada ev mimarisinin anıtsal mimariyi kapsayan bir tarihsel süreçte değerlendirebileceği ifade edilmiştir. Bu yorum kuramsal olarak mümkün olmakla birlikte, bu çalış- ma geleneksel mimari örneklerini anıtsal mimarinin dışında kalan, sivil mimari diye de tanımlanan “halk üretimleri/yapıları” üzerinden yürütül- dü. Nitekim anıtsal mimari devlet eli ile gerçekleştirildiğinden, kapsam ve sınırlılıklarımız dışında kalmıştır.

Tüm bu değerlendirmelerin sonunda mimari üretim gerçekleştiri- lirken kimi uygulama ve inanışlar (inşaatın temeline kurban kesilmesi, dua edilmesi vb.), yapıların iç ve dış tasarımlarında kullanılan inanç yan- sımaları (geyik boynuzu, at nalı, nazarlık vb. asılması), yapı bölümlerinin işlevlerindeki sayısız örnek ile geleneksel halk mimarisi, somut olmayan kültürel miras örneği olarak günümüzde yaşamakta, modern kentlerdeki modern yaşam alanlarına aktarımları da hem kültürel hem sosyal olarak devam etmektedir.

6 TAYLA, Hüsrev, “ Türk Evlerinin Belgelenmesi”, Türk Halk Mimarisi Sempozyum Bildirileri 5–7 Mart 1990, Konya, Kültür Bakanlığı Yayınları, 201–204.

7 TANSUĞ, Sezer, “Türk Ev Mimarisin Değişimi ve Gelişme Çizgisi”, Sosyo Kültürel Değişme Sürecin- de Türk Ailesi, C.II, T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu, 1992, 756–769.

(13)

Türkiye’de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari

13

ANA YAPILAR (MESKEN)

(14)

Abdullah Özen’e Ait Mesken (Ankara/Çamlıdere-Kargalar)

Derleyen: Ayşe ÖZEN

Derleme Yeri: Ankara/ Çamlıdere-Kargalar Köyü Kaynak Kişi: Abdullah ÖZEN, 1961, taksi şoförü Yapıda Kullanılan Malzeme: Ahşap, taş Yapının Bulunduğu Konum: Bahçe içerisinde Yapım Yılı: 1940

Yapım Tekniği: İki katlı olan yapının birinci katı taş, ikinci katı ise ahşaptır. Kanatlı ve ahşap odaların duvarları “kis” denilen toprak ile sıvanmıştır. Isı yalıtımı için, ahşaplar kimi zaman dik, kimi zaman eğimli

“şamdolma” denilen teknikle yerleştirilmiştir.

Yapının İşlevi: Yapı mesken olarak kullanılmaktadır. Alt katında ahır bulunmaktadır. Birinci kat ahırın üzerine yapılmıştır. Bu katta hayvanla- rın giriş çıkışı için büyükçe kanatlı bir kapı, bunun yanı sıra insanların giriş çıkışı için küçük bir kapı daha bulunmaktadır. Giriş kısmın hemen bitişiğinde, evin ustası ve ilk sahibinin çalışma odası olarak yapılmış olan oda, bugün odunluk olarak kullanılmaktadır. Evin giriş kısmında bir tane çeşme vardır.

Ahırda biriken hayvan dışkılarını dışarı atmak için yapılmış pen- cereye “temek” denilmektedir. Yapının tuvaleti üst kattadır. Büyükbaş hayvanların barınağı “dam”, yem yedikleri kısım ise “ahır” olarak adlan- dırılmaktadır. Evin çatı kısmında yiyecek kurutabilecek bölüm bulun- maktadır. Bacalar taştan yapılmıştır. Yıpranınca tuğla ile örülerek restore edilmiştir. Evin içinden direkt dama inilen merdivenler bulunmaktadır.

Merdiven altları odunluk olarak kullanılır.

Yapının birinci katında üç oda, bir tuvalet bulunmaktadır. Odalar ve tuvaletin açıldığı alan, “hanay” diye adlandırılmaktadır. Hanayda bir küçük, bir büyük ambar bulunmaktadır. Küçük ambar kiler olarak kulla- nılmakta, büyük ambara ise ekin vb. mahsullerin konulmaktadır. Otur- ma odası olarak kullanılan odada 3–4 raflı kısım bulunmaktadır. Önceleri güğüm, su kapları, helke vs. konulan raflara ihtiyaca göre bugün radyo, telefon gibi araçlar konulmaktadır. Pencerenin önünde bulunan sedire

“musufa” denilmektedir. Ocak günümüzde işlevini kaybetmiştir. “Çiçek- lik” adı verilen vitrin, bunun üzerinde duvar boyunca uzanan raf (ser- gen) bulunmaktadır. Pencerelerde göze hitap eden süslemeler, oymalar bulunmaktadır. Her odada pencere vardır.

(15)

Türkiye’de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari

15

Ahmet Gafa’ya Ait Mesken (Kırşehir/Mucur)

Derleyen: Süleyman ÖZCAN Derleme Yeri: Kırşehir/Mucur Kaynak Kişi 1: Ahmet GAFA Kaynak Kişi 2: Ömer GAFA

Yapıda Kullanılan Malzeme: Taş, toprak, saman, su, ahşap Yapının Bulunduğu konum:-

Yapım Yılı: 1908

Yapım Tekniği: Yapı kerpiç yığma tekniği ile yapılmıştır. Balçık özel- liği olan “kırmızı toprak” tan yapılan kerpiç kullanılmıştır. Tavanlar ise sırık adı verilen uzun kavakların evin üzerine döşenmesi ve bunun üzeri- ne sap, sazlık konulması, bunların üzerine de su emme kapasitesi güçlü olan, yağmur sularının mekâna akmasını engelleyen “pişirik” adı verilen çamurun döşenmesiyle yapılmıştır.

Yapının İşlevi: Yapı mesken olarak kullanılmaktadır. Evin en alt kısmında kiler, kömürlük, tandır ve ambar, üst bölümde misafir odası, yatak odası, banyo ve lavabolar, evin yan kısmında ise ahır ve samanlık bulunmaktadır.

Evin giriş kapısı ahşaptır ve yeşile boyanmıştır. Evin kapısının yeşil olmasının sebebi, ev sahibinin hacca gitmiş olduğunun bir göstergesi- dir.

Evin sol tarafında hayvanların giriş kapısı bulunmaktadır. Bu kapı- nın ayrı olması, hayvanların kokusunun evin içine sızmasının önüne geçmek içindir. Evin giriş kapısından ileride bulunan kapı evin hayatına açılır. Ahır ve samanlığa bu kapı aracılığıyla ulaşılır.

Evin kiler bölümünde yazın kurutulmuş sebze, meyve ve turşu reçel gibi yiyecekler saklanır.

Ambarda ise ürün fazlası ve tohumluk arpa, buğday depolanmakta- dır. Tandır bölümünde bir ocak ve taka adı verilen bölümler bulunmak- tadır. Takaların içerisine odun vb. malzemeler konulur. Tandırın duvar- larında kazık adı verilen çivi benzeri asacaklar bulunmakta ve bunlara elek, kalbur gibi gereçler asılmaktadır.

(16)

Evin üst katına tahta merdivenlerle çıkılır. Merdivenlerin hemen sağ tarafında oturma odası bulunmaktadır. Bu odada iki tane sedir vardır.

Sabah ve akşam yemekleri bu odada yenilir.

Koridorun biraz ilerisinde misafir odası vardır. Bu odada üç tane sedir bulunmaktadır. Bu odada yemek sunumu, erkekler için masada, kadınlar içinse yerde yapılır.

Mutfak ve koridor arasında yatak odası bulunmaktadır. Bu odada karyola, yüklük ve sedir vardır. Sedirin altında ise hamam ya da banyo adı verilen bölüm yer almaktadır.

Mutfak düz bir koridor şeklindedir ve burada “sele” adı verilen bir dolap ve lavabo bulunmaktadır. Mutfağın yanında kiler olarak kullanılan bir oda bulunmaktadır ve bu oda evin en soğuk bölümüdür. Bu kısımda tereyağı vb. bozulacak yiyecekler saklanmaktadır.

Mutfakta bulunan kapı ile iç hayat arasında bağlantı kurulmaktadır.

Yemek kokusunun eve sinmemesi için yemekler tandırda pişirilerek mutfağa getirilmektedir. (F:1)

(17)

Türkiye’de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari

17

Ahmet Salih Eseroğlu’na Ait Konak (Kastamonu/Tosya)

Derleyen: Sadık Tecelli ŞEN Derleme Yeri: Kastamonu/Tosya

Kaynak Kişi 1: Ahmet Salih ESEROĞLU, 1965 Yapıda Kullanılan Malzeme: Ahşap, kerpiç

Yapının Bulunduğu konum: Avlu içerisinde yer almaktadır.

Yapım Yılı: 1700–1750 yılları arası bir tarihte yapıldığı tahmin edilmektedir.

Yapım Tekniği: Kolonlar, direkler, tavan, taban ahşap malzeme kul- lanılarak yapılmıştır. Duvarlar ise kerpiçten yapılmıştır. Konağın hiçbir yerinde çimento kullanılmamıştır.

Konak, belli bir yüksekliğe kadar “kis” adı verilen toprak üzerine oturtulmuş, geri kalan kısım ise kerpiçle örülmüştür. Kis kullanılmasının nedeni depreme karşı dayanıklılığın sağlanmasıdır.

Yapının İşlevi: Yapı mesken olarak kullanılmaktadır ve üç katlıdır.

Yapının avlu kapısı ve giriş kapısı olmak üzere iki kapısı vardır.

Evin giriş bölümünde geçmişte odunluk olarak kullanılan ancak günümüzde işlevini kaybetmiş bir bölüm bulunmaktadır. Aynı şekilde girişte sol bölümde, günümüzde işlevini yitirmiş olan ahır vardır.

Evin birinci katında avluya bakan ahşap balkon bulunmaktadır ve bu balkonda fırın vardır. Evin tavanları ahşaptır. Birinci ve ikinci kat- ta günümüzde yatak odası, çocuk odası, salon olarak kullanılan odalar, bununla birlikte her katta, mutfak, tuvalet, lavabo bulunmaktadır. İkinci katta bulunan mutfağın camının önüne uzun bir sedir yaptırılmıştır.

Evin bütün odalarında gömme dolaplar vardır. Ahşaptan dolapların bir kısmı elbise dolabı bir kısmı ise yatak dolabı olarak kullanılmaktadır.

Bunlarla birlikte yatak odası olarak kullanılan odalarda “gusül dolabı” adı verilen banyolar bulunmaktadır. Evde bulunan odaların bazılarının üç duvarında da cam bulunmaktadır.

(18)

Ahmet Sopacıoğlu’na Ait Mesken (Çankırı/Çerkeş)

Derleyen: Seda TÜRKOĞLU

Derleme Yeri: Çankırı/Çerkeş- İdris Mah.

Kaynak Kişi 1: Ahmet SOPACIOĞLU, 1956, Çerkeş

Kaynak kişi 2: Cem KARACAOĞLU, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Kaynak kişi 3: Şükrü TARHAN, Bld. Bşk.

Yapıda Kullanılan Malzeme: Taş, ahşap, demir Yapının Bulunduğu konum: -

Yapım Yılı:1893

Yapım Tekniği: Dışı cephe taş, içi ahşaptan yapılan ve kagir adı verilen teknikle yapılmıştır.

Yapının İşlevi: Yapı mesken olarak kullanılmaktadır. Ön kısmında iki tane kapı bulunmaktadır. Kapılar ahşap ve demir sürgülü kilitlidir.

Kapılardan bir tanesinin üzerinde el şeklinde iki tokmak bulunmaktadır.

Bu tokmaklardan beyaz olanı kadınlar tarafından, siyah olanı ise erkek- ler tarafından kullanılır. Ev sakinleri dışarıdan gelen kişinin erkek veya kadın olduğunu bu tokmak seslerinden anlamaktadırlar. (F:2)

Yapı üç kat yapılmasına rağmen, 1944 yılında meydana gelen dep- remde oluşan çatlaklar sonucu üçüncü kat yıkılmıştır. Günümüzde ev iki katlıdır.

Birinci kat ara kattır ve kışlık olarak kullanılır. Burası günlük hayatın geçtiği yerdir. Yemek yapılan ve yemek yenilen yer iken, günümüzde evde yaşayan aile fertlerinin sayısı azaldığından bu kat kiler olarak kul- lanılmaktadır.

Birinci katta en köşede hamam vardır. Ailenin kalabalık olduğu dönemde banyo ihtiyacı bu hamamda karşılanmaktadır. Hamamın yeşil ve üzerinde iki ay ve ortasında bir yıldız işleme bulunan ahşap kapısı vardır. (F:3)

Evin mutfağı da birinci katta yer almaktadır. Mutfakta ahşap raflar bulunmakta ve üzerine çeşitli araç-gereçler konulmaktadır. (F:4)

Yazlık adı verilen ikinci katta ise büyük bir salon bulunmaktadır.

Bu salona “hayat” da denilir. Bu bölümde sedir veya “peyke” adı verilen

 Kapı tokmaklarının çıkardıkları sese göre, farklı cinsiyet kullanımına bu örnekle renk özelliği de eklenmiştir.

(19)

Türkiye’de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari

19 divanlar yer almaktadır. Sedirler pencere önüne gelecek şekilde köşeli olarak yerleştirilmiştir. Sedirlerin üzeri renkli iplerle işlenmiş yastıklarla süslenmiştir. Aynı şekilde sedirlerin alt tarafına da dantelli örtüler örtül- müştür. (F:5)

İkinci katta bulunan odaların tamamının kapısı hayata açılmaktadır.

Her odanın kapısında eski döneme ait el yazmaları bulunmaktadır. Oda- ların tavanları ahşap işlemelidir. Odaların bütün tavanları göbekli olup, göbekler kök boya ile boyanmıştır.

Evin ikinci katında diğerlerine göre daha geniş olan ve başoda adı verilen oda bulunmaktadır. Odanın girişinde mağara girişini anımsatan ahşap küçük bir bölme bulunmaktadır. Bu bölme kış aylarında odun ve kömür koymak amacıyla yapılmıştır. Odada bulunan divanların üzeri ince kilimlerle kaplıdır. Bunun yanında divanlarda büyük divan yastıkları kullanılmıştır. Odanın içerisinde diğer odalara açılan pencereler bulun- maktadır ve bu pencereler işlemeli kalın örtülerle örtülmüştür

Her odada yüklük adı verilen ahşap dolaplar bulunmaktadır. Bu dolaplardan bir tanesi gusülhane olarak kullanılmaktadır. Bunun dışın- daki dolaplara genellikle yatak, yastık, yorgan, gibi eşyalar konulabildiği gibi yakacak depolanan bölümler de vardır. (F:6) Yüklüklerin kenarların- da “gözgöre” adı verilen ahşaptan küçük bölmeler bulunmaktadır. Bura- lara sık kullanılan gaz lambaları konulmaktadır. (F.7)

Odalarda bulunan bir diğer bölüm ise “ocaklık” tır. Kenarlarına lam- ba veya mum koymak için “şinanay” adı verilen yerler bulunmaktadır.

 Şinanay: “İdare lambası.” (www.tdk.gov.tr) Bu çalışmada idare lambası ya da mum konulan raflara verilen ad.

(20)

Ali Rıza Tunca’ya Ait Mesken (Safranbolu)

Derleyen: Bilgen SARIKAYA Derleme Yeri: Safranbolu

Kaynak Kişi: Ali Rıza TUNCA, 1957, emekli işçi, Safranbolu-Yörük köyü Yapıda Kullanılan Malzeme: Taş, ahşap

Yapının Bulunduğu Konum:-

Yapım Yılı: Yaklaşık olarak iki yüz elli senelik olduğu tahmin ediliyor.

Yapım Tekniği: Yapının temelinde taş kullanılmıştır. Üst katlar ise ahşap direklerle birbirlerine destek olacak şekilde inşa edilmiştir.

Yapının İşlevi: Yapı mesken olarak kullanılmaktadır. Yapıda başoda misafirleri ağırlamak için kullanılmaktadır. Yaklaşık olarak 125 yıllık bir cam küre odayı aydınlatmakta, gündüzleri gelen ışığın yansıyarak oda- nın aydınlık olmasını sağlamaktadır. Bununla birlikte odada bulunan herkesin görüntüsü de cam kürede yansımaktadır.(F:8)

Odanın tavan ve duvar süslemelerinde kök boya kullanılmıştır. Kök boyadan yapılmış kalem işlemeleri ile “maşallah” ve “evin yapılış tarihle- ri” gibi yazılar yazılmıştır.

Başodadan bakıldığında dış cephe ve manzara görülmektedir.

Odada bulunan perdelerdeki dantel işlemeler el yapımıdır.

Başodada yüklük, yatak, banyo amaçlı kullanılan birkaç adet dolap- ta bulunmaktadır. Bunlarla birlikte bu oda da ocak başı, şömine, mangal ve oturmak için 60-70cm kalınlığında ahşap sedir vardır.

Konağın diğer bir odası ise “yazlık” adı verilen odadır. Bu oda yaz aylarında çay ve kahve içmek amacıyla kullanılır ve buraya “cumba” adı da verilmektedir. Bu bölümde kirmen, çeyiz sandığı, eski bir halı ve gra- mofon ile bir radyo bulunmaktadır.

Yatak odasında ise el yapımı yatak ve beşik, bunlarla birlikte gardı- rop ve ayna bulunmaktadır.

Mutfakta ise kullanılmayan mutfak malzemeleri bulunmaktadır.

 Kalem işlemeleri: Kalemkâr tarafından duvar ve tavanlara fırça ile süs yapılması. Kalemkâr

“nakkaş”.(Hasol, 1998)

 Başoda: Eski Türk evlerindeki en büyük ve en süslü oda. Evin büyüğü burada oturur ve ko- nuklar burada kabul edilirdi.”(Hasol,1998)

(21)

Türkiye’de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari

21 Çalışma odası adı verilen bölümde ise kütüphane ve aile fotoğrafla- rı bulunmaktadır.

Konağın bir başka odası ise aydınlık odadır. Bu odanın duvarlarında ve tavanında kökboyası ile boyanmış, kalem işi ile işlenmiş, çiçek desen- leri bulunmaktadır. Odada el işlemesi olan kapı tutamağı, oyma dolap ve perde bulunmaktadır. Oyma dolap yatak ve yorganları koyma ama- cıyla kullanılmaktadır.

Odada çiçeklik adı verilen ve gaz lambası koymak amacı ile yapıl- mış bölümler de bulunmaktadır. (F:9)

(22)

Ali Yılmazlar’ın Konağı (Kırıkkale/Keskin)

Derleyen: Ömer ÖZBEY

Derleme Yeri: Kırıkkale/ Keskin- Bozkurt Mah.

Kaynak Kişi 1: Osman YILMAZ, 1907, Kırıkkale/Keskin, emekli öğretmen Kaynak Kişi 2: Hatice YILMAZ, 1927, Kırıkkale

Yapıda Kullanılan Malzeme: Ahşap, kerpiç, tuğla

Yapının Bulunduğu Konum: Bahçe içerisinde bulunmaktadır.

Yapım Yılı: 1879–1890 yıllar

Yapım Tekniği: Çatı, kapılar, pencere çerçeveleri ve zemin ahşap malzemeden yapılmıştır. Dış kapının demir kilit sistemi, duvarlardan destek alacak şekildedir.(F:10) Duvarlar kerpiçle örülmüştür. Ancak sonradan dış cephe tuğla ile örülmüş, beton harç ile sıvanmıştır. Duvar kalınlıkları 60–70 cm kalınlığındadır. Tavanlar yüksek yapılmış, ilk şeklin- de oymalı ahşap pencere çerçeveleri deforme olduğu için değiştirilmiş- tir. Dış cephe boyası da bugün kırmızı, ilk rengi ise beyazdır.(F:11)

Yapının İşlevi: Yapı mesken olarak kullanılmaktadır. Bahçe içe- risinde olup, bahçede ahır, garaj, tandır, tuvalet, havuz gibi bölümler bulunmaktadır. Bahçenin ve konağın iki ayrı girişi bulunmaktadır. Büyük ve küçük diye adlandırılan girişlerden büyük olanı kullanılmamaktadır.

Bahçede bulunan ahır bugün için işlevini yitirmiş, depo olarak kullanıl- maktadır. Tandır, kullanılmayan eşyaların ve toplanan meyvenin fazlası- nın depolandığı yerdir.

Pekmez yaparken üzümlerin ezildiği bahçedeki havuz ve tuvalet de işlevini kaybetmiş, kullanılamamaktadır.

Yapıya büyük girişten girildiğinde salon ve mutfak göze çarpmak- tadır. Mutfakta bulunan banyo erzak depolamak için kullanılmaktadır.

Salona açılan oturma odaları da dayalı döşeli olmasına rağmen kullanıl- mamaktadır. Bu odalar fazla kullanılmadığından pencereler orijinalliğini korumuştur.

Yapıya küçük girişten girildiğinde ise geniş bir “mabeyn” ve kömür- lük bulunmaktadır. Yapının üst katında salona açılan geniş bir mutfak, bir misafir odası, bir yatak odası, bir oturma odası, bir banyo ve tuva- let bulunmaktadır. Misafir odasının tavanı süslü, kapısı oymalı ahşaptır.

Misafir odası, oturma odası, yatak odalarında, kapakları süslemeli yük- lükler bulunmaktadır. Hemen her odada tavana yakın kısımlarda böl- meler bulunmaktadır. Buralarda eskiden kışlık kavun-karpuz saklanmış, sonraları evlilik çağındaki kızların çeyizleri saklanmıştır.

(23)

Türkiye’de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari

23

Ayniye Barıönü’ne Ait Mesken (Zonguldak/Çaycuma)

Derleyen: İlkem ASLAN

Derleme Yeri: Zonguldak/ Çaycuma-İnönü Mah.

Kaynak Kişi 1: Ayniye BARIÖNÜ,1939-Çaycuma Kaynak Kişi 2: Işık BARIÖNÜ

Kaynak Kişi 3: Songül ODABAŞ, Çaycuma Bld. Mimar Yapıda Kullanılan Malzeme: Taş, tuğla, ocak tuğlası, ahşap Yapının Bulunduğu konum:-

Yapım Yılı: 450–500 sene önce yapıldığı tahmin ediliyor.

Yapım Tekniği: Yapı yığma tekniği kullanılarak yapılmıştır. Giriş kat taşlarla, birinci kat taş ve tuğlalarla örülmüştür. Birinci katta orijinal tuğ- lalar kullanılmakla birlikte dolgu malzemesi olarak günümüzde kalorifer veya barbekü tuğlası olarak bilinen, ocak tuğlası kullanılmıştır. (F:12)

Taşıyıcı sistem olarak ahşap direkler kullanılmış, evin çatısı ahşap iskelet üzerine yapılmış ve oluklu kiremitler kullanılmıştır.

Yapının İşlevi: Yapı mesken olarak kullanılmaktadır ve iki katlıdır.

İki ayrı aile yaşayabilecek şekilde yapılmıştır. Evin giriş katı geçmiş yıl- larda hayvan barınağı olarak kullanılmış ancak günümüzde bölümlere ayrılarak dükkân ve kahvehane şekline dönüştürülmüştür. (F:13)

Yapıda zaman içerisinde meydana gelen hasarlar nedeniyle bazı tamirler yapılmıştır. Evin birinci katında yıkılan duvar briketlerle yeniden örülmüştür. İkinci kata ise zarar gören bölümler tuğla ve ahşapla tamir edilmiştir.

Evin dış kapısında herhangi bir kilit sistemi bulunmamaktadır. Kapı içeriden kapatıldığında “nertek” adı verilen bir odun parçası kapının arkasına dayandırılmaktadır.(F:14)

Girişin sol tarafında evin içerisine giden merdivenlere açılan ahşap bir kapı bulunmaktadır. Bu kapıdan içeri girilmeden önce kapının yanın- daki duvarda bir boşluk bulunmaktadır. “Niş” adı verilen bu boşluk gaz lambalarını ve diğer aydınlatma araçlarını koymak için yapılmıştır.

 Niş: Bir başka yörede taka adı verilen kısım. “Çoğunun üstü kemerli duvar hücresi.” (Hasol, 1998)

(24)

Kapıdan içeri girildikten sonra dik merdivenlerle büyük salona çıkıl- maktadır ve diğer odalar bu salona açılır. Evin “eyvan” olarak adlandırı- lan bölümünden merdivenlerle inilmektedir ve eyvan isimi verilen yer- lerde halıların üzerinde minderler yer almaktadır.(F:15)

Sofa olarak adlandırılan salonda eski bir beşikten bozularak yapıl- mış bir vitrin bulunmaktadır. Parçalara ayrılan ve her bir parçası raf ola- rak kullanılan beşikten oluşan vitrinde şimdiye kadar o evde yaşamış ve yaşamakta olan ailenin önde gelenlerinin fotoğrafları asılıdır. Ayrıca vit- rinde süs eşyaları, kandiller, gümüş tepsiler yer almaktadır.

Bu bölümde küçük bir oda özelliği gösteren ve de önceden bazı zamanlarda küçük çocukların yataklarının yapıldığı gömme dolaplar bulunmaktadır

Perdeleri şile bezinden olan ve ahşap zemini muşamba ile döşen- miş olan evin oturma odasında büyük bir divan vardır.

Evde bulunan diğer odalar yatak odası olarak kullanılmaktadır ve içlerinde divanların yanı sıra giysi dolapları vardır.

 Eyvan: Yörede sofaya verilen ad. Bu yapıda sofaya göre dar geçiş alanı.

(25)

Türkiye’de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari

25

Ayşe Altay’a Ait Mesken (Kayseri/Gesi-Evreke)

Derleyen: Ayşe YALÇIN

Derleme Yeri: Kayseri/Gesi-Evkere Köyü

Kaynak Kişi: Ayşe ALTAY, 1938, okuma yazması yok Yapıda Kullanılan Malzeme: Taş, ahşap

Yapının Bulunduğu konum:- Yapım Yılı: 1800–1900

Yapım Tekniği: Yonu taşının tarakla taranması ile yapılmıştır.

Yapının işlevi: Yapı mesken olarak kullanılmaktadır. İki katlıdır. Evin yer aldığı sokakta soku taşı bulunmaktadır.

Evin iki adet giriş kapısı bulunmaktadır. Kapıların üzerinde eve gelen kişinin erkek veya kadın olduğunun çıkardığı sesten anlaşılacağı, erkeklerin büyük, kadınların küçük olanı kullandığı ikişer adet kapı tok- mağı bulunmaktadır.

Evin arka kısmında, içinde üzümlerin ezildiği, ezilen üzümlerin sularının akması için önünde bir delik bulunan “şirane” adı verilen havuz bulunmaktadır. Üzümler bu delikten alınan su ile büyük ocaklarda kay- natılarak süzülmektedirler. Daha sonra leğenlere konulup pekmez hali- ne getirilmektedir.

Evin bahçesinde bir tane kuyu bulunmaktadır. Geçmişte içme suyu ihtiyacını da karşılayan ve yaklaşık olarak 6–7 m derinliğinde olan bu kuyudaki su az olduğundan günümüzde kullanılmamaktadır.

Evin alt katında bir mağara görünümünü andıran ve üç kısımdan oluşan “tırkız” denilen ahır bulunmaktadır. Ahıra merdivenlerle inilmek- tedir. Ahırın üst kısımları kemerlidir. Bu bölüme kullanılmayan eşyalar konulmaktadır. Diğer iki kısım ise duvarla ayrılmıştır. Bu bölümlerden birine soğan, elma gibi kuru yiyecekler konulmaktadır. En geniş kısımda ise hayvanlar barınmaktadır.

Evin üst katında bulunan kapılar eskiden “sallık” adı verilen geniş bir balkona açılmaktadır. Bu balkon oturmak amacıyla kullanılmasının yanı sıra ceviz ve pestillerin kurutulduğu yerdir.

 Yonu taşı: Ülkemizin kimi yerlerinde püskürük tüflere verilen ad (Hasol, 1998)

 Soku taşı: Bulgur yapımında kullanılan, nemli buğdayın dövüldüğü ortası oyuk taş.

(26)

Evin üst katında iki oda bulunmaktadır. Bu odalardan bir tanesi yatak odasıdır.

Küçük oda fazla kullanılmamaktadır. Bu odanın bir duvarında mina- re kabartması bulunmakta ve bu kabartma kıbleyi işaret etmektedir.

Kabartmanın olduğu duvarın hemen yanında ise gömme dolap bulun- maktadır.

(27)

Türkiye’de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari

27

Ayşe İlhan’a Ait Mesken (Afyon/Hocalar-Yeşilhisar)

Derleyen: Ayşe İLHAN

Derleme Yeri: Afyon\Hocalar-Yeşilhisar-Cumhuriyet Mah. Şafak Sok.

Kaynak Kişi 1: Ayşe İLHAN, Afyon\Sandıklı,1934, okuma yazması yok, ev hanımı Kaynak Kişi 2: Ali COŞKUN, Afyon\Sandıklı, 1925, ilkokul, inşaat ustası

Kaynak kişi 3: Mehmet İLHAN, Afyon\Sandıklı,1968, üniversite, çiftçi, Yapıda Kullanılan Malzeme: Taş, kerpiç, ağaç

Yapının Bulunduğu konum: - Yapım Yılı: 1978

Yapım Tekniği: Yapının temeli 1m derinliğinde kazılmış ve 80cm genişliğindeki büyük taşlarla duvarlar örülmüştür. Örülen duvarın yük- sekliği, evin ve arazinin durumuna göre 3–5 m arasında değişmektedir.

Evin üst kısmında kerpiçler 50cm aralıklarla yapılan çatı ağaçlarının arasına çamurla birlikte 45 derece eğim ile üst üste konulmuştur. Evin çatısının üzeri kapatılmadan önce kiremitlerin altına tahta döşenmiştir.

Bu tahtaların üzeri çamurla sıvandıktan sonra çatı kiremitle kapatılmış- tır.

Yapının İşlevi: Yapı mesken olarak kullanılmaktadır. Tek katlı, dört odalıdır. Evin tavanı “düver” adı verilen çam ağaçlarından olup üzerine tahta kaplanmıştır.

Evin giriş kapısı demirdir ve üst kısmında cam bulunmaktadır.

Cam bölümün dışa bakan kısmı işlemelerle süslenmiştir. Kapının açılıp kapanması, kapının koluna bağlanan bir telle sağlanmaktadır.

Evin giriş merdiveninin üzeri teneke ile kapatılmıştır.

Tuvalet kokuyu evin dışında tutabilmek için evin dışına yapılmıştır.

Dış kapıdan içeri girildiğinde sağ tarafta evin avlusuna inen merdi- venlerin yatay ahşap bir kapısı bulunmaktadır.(F:16) Avluya evin dışın- dan ve “dambaşın” altından girilen bir kapı daha bulunmaktadır. Bura- da, samanlığa, odunluğa, dam ve ambarın bulunduğu kısma açılan ahşap, “koca kapı” denilen bir kapı vardır. Bu kapıdan içeri girince dört

 Dambaş: Yörede geniş balkona verilen ad.

 Dam: Ahır. İncelenen yapıda fonksiyonunu yitirmiş, kışlıkların depolandığı bir bölümdür.

(28)

bölümden oluşan ambar bulunmaktadır. Bu bölümde odunluk, odunlu- ğun sol bölümünde kümes olarak kullanılan, bazı zamanlarda ise buzağı ve kuzuların konulduğu tahtadan yapılmış bir bölüm bulunmaktadır.

“Dam üstü” (ambar içindeki odunluğun çatı arası) ise hayvanlar için kışlık kuru ot, yulaf, odun koymak için kullanılmaktadır.

Samanlık işlev değiştirmiş günümüzde kömür, odun ve çam koza- lağı depolanmaktadır. Samanlığa saman koymak için dışarıya açılan bir pencere bulunmaktadır.

İçeri girildiğinde tam karşıda sağlı sollu tahtadan yapılmış olan sahanlıklar bulunmaktadır. (F:17) Sahanlığın raflarına tabaklar, alt kıs- mına ise suyun olmadığı zamanlarda kullanılmak üzere yedek su bulun- durmak amacıyla kullanılan güğümler, ibrikler, bidonlar bulunmakta- dır. Sahanlığın ilerisinde “abdestlik” adı verilen kısım bulunmaktadır.

Bu bölümün alt kısmı bidon ve güğüm konulmak için boş bırakılmıştır.

Abdest alma, el yüz yıkama amacıyla kullanılan bu bölüm evin lavabo- sudur.

Evin “dambaş” adı verilen geniş bir balkonu vardır. Dambaş halı yıkanan, haşhaş kozağı kırılan, haşhaş yıkanan, kışlık besinlerin kurutul- duğu yerdir. Bu nedenle geniş yapılmıştır.

Evin üç odasının yanı sıra “ekmek evi” adı verilen ve mutfak olarak kullanılan oda bulunmaktadır. Her odada ve ekmek evinde “köşkü” ya da “seki” adı verilen yükselti bulunmaktadır. (F:18) Sekinin bir köşesinde

“kirelik” adı verilen banyo vardır. Kireliğin üzeri kapaklıdır ve pis suyun akması için bir deliği bulunmaktadır. Duvarlarının sudan etkilenmeme- si amacıyla muşamba ile kaplanmıştır. Tabanı beton olduğu için üzerine oturmak için tahta parçası konulmuştur. Kirelik kullanılmadığı zaman üzerine kıldan yapılmış “aba” veya “haba” adı verilen örtü serilmekte- dir. Üzerine yatak ve yorganlar konulmaktadır. Kireliğin yan tarafların- da “dolav” adı verilen dolaplar bulunmaktadır. Bunlar ikişer kapaklıdır.

Dolapların içerisine, serin olduğu için yiyecekler konulabilmektedir.

Dolapların üst kısımlarında camlı bir bölme vardır ve bu bölme süs eşya- larını koymak amacıyla kullanılmaktadır.

Odaların kapıları çam ağacından yapılmış, oymalı süslüdür. Kapının kolu damaklı ve oymalı “zembelek” adı verilen çeşittendir. Kapının arka-

 Sahanlık: Terek

(29)

Türkiye’de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari

29 sında “tırkaz” denilen kilit bulunmaktadır. Kapılar “kalem enserisi” adı verilen çivi ile kilitlenmektedir.

Kapıların alt kısımlarında soğuktan korunmak ve de içeriye toz gir- mesini engellemek amacıyla yapılmış 5-10cm arasında yükseklikte eşik bulunmaktadır.

Odalarda, soğuğa karşı tercihen ahşap küçük pencereler bulun- maktadır.

“Ekmek evi” adı verilen odada ocak bulunmaktadır. Bu ocakta sacın üzerinde “şibit” denilen yufka ekmeği yapılmaktadır. Ocağın sağında ve solunda iki adet dolav bulunmaktadır. Bu dolavlara mutfak eşyaları ve yiyecekler konulmaktadır. Bunların yanı sıra bozulabilecek yiyecekle- rin konulduğu, üst kısmında hava almayı sağlayacak kare şeklinde telli kısımları olan iki adet tel dolap bulunmaktadır. Dolapların alt kısımları ise kapaklıdır. İçerisine baklagil konulmaktadır. Ayrıca bu odada üzerin- de hamur açılan “senit”ler, hamur teknesi, un çuvalları bulunmaktadır.

Evin içinde çatıya çıkan ahşap bir merdiven bulunmaktadır. Bu merdivenle çıkılan, çatının bir bölümü olan ve “garadaban” adı verilen bölüm ise kiler amaçlı kullanılmaktadır. İçerisine az kullanılan eşyalar, küpler ve bidonlar konulmaktadır.

 Kalem enserisi: Yatay sürgülü, kapıyı duvara sabitleyen kalem şeklindeki demir.

 Dolav: Dolap

 Garadaban: Kiler

(30)

Bayram Yücesan’a Ait Mesken (Trabzon/Beşikdüzü)

Derleyen: Funda TURT

Derleme Yeri: Trabzon/ Beşikdüzü-Vardallı Mah.

Kaynak Kişi: Bayram YÜCESAN, 1933, ortaokul terk, emekli işçi Yapıda Kullanılan Malzeme: Taş, ahşap

Yapının Bulunduğu Konum:-

Yapım Yılı: 300 seneden fazla olduğu tahmin ediliyor.

Yapım Tekniği: Yerden 70–80 cm derinlikli temele, kara taş döşen- miştir. Bodrum ve ahır payı bırakılmıştır. Evin girişi yer seviyesine yakın tutulmuştur. Kesme taşlardan örülerek yapılan duvarların üzerine 150 cm’ de bir tahtalar yatay konulmaktadır. Bu işlem, düzgünlüğü sağ- larken, kolonların ve duvarın sağlam olması amacıyla yapılmaktadır.

Duvarların kalınlığı yarım metre kadardır. Yapı meyilli arazi üzerine kurulmuştur. Bağdadi denilen, ahşap iskelet arasına taş döşenen tek- nik ile yapılmıştır. (F:19)

Yapının İşlevi: Yapı mesken olarak kullanılmaktadır. Yapının altı hayvan barınağı/ ahırdır. Ahır; at ve inekler için iki ayrı kısma ayrılmış- tır. İnek ahırının zemini ahşaptır. Hayvanların yem yedikleri kısma “bah- si” adı verilir. Ahşap malzemenin duvara dönük çakılarak, duvarla ahşap arasının yemlik olarak kullanılması amaçlanmıştır. Ahırda atların barındı- ğı kısmın zemini betondur.

Yapının ön ve arka olmak üzere iki kapısı bulunmaktadır. Kapıları

“kemer” denilen taşlardan yarım daire şeklinde örülmüştür. Kapılarda tahta sürgüler ile kilit sistemi bulunmaktadır. (F:20)

Salon olarak anılan geniş kısmın içinde mutfak da bulunmaktadır.

Buranın zemini “badana ya da ahşana” denilen toprak ile yapılmıştır.

Yumuşak toprağın su ile ıslatılıp düzlenmesi ile yapılmaktadır. Buradan

 Kesme taş: Küp veya küpe yakın biçimde olan taş, bütün yüzeyleri projesine göre düzgün ve geometrik şekilde yontulmuş taş (Hasol,1998)

 Burada sözü edilen tahta diğer çalışmalarda hatıl olarak geçmektedir.

 Geleneksel Türk halk mimarisinin karakteristik özelliğidir. Meyilli arazi üzerine yapılan konut- ların, güneş ışığından en fazla istifade gözetilerek, iklim özellikleri de göz önünde bulun- durularak pencereler yapılmıştır. Meyilli arazide inşa edilen bu yapılarda, bir diğer yapının güneşini kesmemesine özen gösterilir.

(31)

Türkiye’de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari

31 ahıra inilebilmektedir. Ahıra inen merdivenler “kepenk” denilen kapak ile salondan ayrılmaktadır.(F:21) Tavanlama yapılmadığından, çatı iske- leti yapının içinden görülebilmektedir.

Odalar birbirinden ve salondan ahşap döşemeler, paravanlar ile ayrılmaktadır. Odaların duvarlarında oyma raflar, ahşap raflar bulun- maktadır. İki odada taşların ayrılması ile duvar kalınlıklarından istifade edilerek yapılmış gömme hamamlar bulunmaktadır. Hamam denilen banyoların aydınlığının sağlanması için delikler bulunmaktadır.

 Tavanlama: Dış cephesi kiremit vs. ile kapatılan çatının içeriden kapatılması.

(32)

Bülbül Hoca’nın Evi (Bekir Özaşık’a Ait Mesken) (Eskişehir/Odunpazarı)

Derleyen: Sencer ONAR

Derleme Yeri: Eskişehir\ Odunpazarı

Kaynak Kişi 1: Bekir ÖZAŞIK, Afyon\ Boldavin,1941, emekli memur Kaynak Kişi 2: Ayşe ÖZAŞIK, Eskişehir,1941, ev hanımı

Kaynak Kişi 3: Celal ÖZDEMİR, Ş.Urfa, 1982, teknisyen

Kaynak Kişi 4: Hakan GÜNDOĞMUŞ, Eskişehir,1980, inşaat mühendisi Yapıda Kullanılan Malzeme: Ahşap, kerpiç, moloz taş, alaturka kiremit Yapının Bulunduğu konum:-

Yapım Yılı: 1840-1850’li yıllar arasında yapılmış olduğu tahmin edilmektedir.

Yapım Tekniği: Yapının temeli taşlarla örülmüş, geri kalan kısmı ise ahşap ve kerpiçle yapılmıştır. Üst katlarda taşıyıcı ahşap iskelet siste- mi kullanılmıştır. “Hımış tekniği” adı verilen teknikle yapılmıştır. Çatılar ahşap olup, alaturka kiremitle örtülüdür.

Yapının İşlevi: Yapı mesken olarak kullanılmaktadır ve iki katlıdır.

Evin dört odası ve iki adet sofası bulunmaktadır. Alt kattaki sofadan üst kattaki sofaya açılan merdivenle katlar birbirine bağlanmıştır. Merdive- nin alt boşluğu kiler olarak kullanılmaktadır.

Üst katta yatak ve oturma odaları bulunmaktadır. Bu odaların tavanları işlemelerle süslenmiştir.

İki oturma odasında da iki ayrı gömme dolap içinde banyo ve şömi- ne bulunmaktadır. Odaların hepsinde gömme dolaplar bulunmaktadır.

Üst sofaya maketler (sedir) yerleştirilmiştir.

 Hımış: “Dikme ve payandalardan meydana gelen ahşap çatkı arasına kerpiç ya da tuğla kulla- nılarak yapılan yapı, dolma yapı.” (Hasol, 1998)

(33)

Türkiye’de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari

33

Cemal Kavuncu’ya Ait Mesken (Ankara/Haymana-Sinanlı)

Derleyen: Meltem CENGİZ

Derleme Yeri: Ankara/Haymana- Sinanlı Köyü

Kaynak Kişi 1: Cemal KAVUNCU, Sinanlı Köyü, ilkokul, çiftçi Kaynak Kişi 2: Neriman KAVUNCU

Kaynak kişi 3: Şirin UZUNER, Sinanlı Köyü

Yapıda Kullanılan Malzeme: Çimento, taş, çamur, ahşap, Yapının Bulunduğu konum: Bahçe içerisinde yer almaktadır.

Yapım Yılı: 1955

Yapım Tekniği: Yapı taşlarla örülerek inşa edilmiştir. Evin yapımın- da kullanılan taşlar hicri takvime göre 1328 yılında yıkılan bir camiden alınmıştır. Evin tüm tavanı ahşaptır.

Yapının İşlevi: Yapı mesken olarak kullanılmaktadır ve iki katlıdır.

Evin beş odası bulunmaktadır. Evin arka bahçesinde ahır ve tandır evi vardır.

Ahşap olan tavan, belli aralıklarla dikilen kalaslar üzerine oturtul- muştur. Ahırda, yavru hayvanların belli bir zaman annelerinden ayrı yaşadıkları “körün” adı verilen bir bölüm bulunmaktadır. (F:22)

Samanlık ise tezek yapılan ve saman depolanan yerdir. Tandır evi küçük bir kulübe şeklindedir. (F:23) Kerpiçten yapılan bu yapıda ekmek yapılan tandırla birlikte yemek pişirilen ocak bulunmaktadır.

Tuvalet evin bahçesindedir. Evin alt katında bodrum bulunmak- tadır. Bu bölüme eski eşyalar, kazanlar ve diğer mutfak araç-gereçleri konulur.

Giriş kapısının sağ tarafında tahta raflar bulunan ve mutfak işlevi gören bir bölüm bulunmaktadır.

Odaların ikisi sağ tarafta, iki tanesi ise sol tarafta yer alır. Misafir odası olarak kullanılan ve “hura” adı verilen odada içi samanla doldurul- muş, dışı ise duvar halısı ile kaplı olan yastıklarla birlikte, yer minderleri ile döşenmiş sedirler bulunur. (F:24) Bu odada evin beyi erkek misafir- lerini ağırlamaktadır ve eğer evin beyi evde yoksa gelen misafirler içeri alınmamaktadır.

(34)

Odaların duvarlarının tümü duvar halılarıyla süslenmiştir ve halılar- da hâkim olan renk kırmızıdır.

Misafir odası olarak kullanılan odalarda ve yatak odasında duvar dolapları bulunur. Evin hanımı bu dolaplara kızı için hazırladığı çeyiz eşyalarını koymaktadır.

(35)

Türkiye’de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari

35

Cevat Ağa Konağı (Eskişehir/Sivrihisar)

Derleyen: Halime KOCAKELLE Derleme Yeri: Eskişehir/ Sivrihisar

Kaynak Kişi 1: Cevat ÖZMEN, 1934, medrese eğitimi, çiftçi Kaynak Kişi 2: Müberra ÖZMEN, 1934, ilkokul, ev hanımı

Kaynak Kişi 3: Ahmet ATMACA, 1932, medrese eğitimi, gazeteci-yazar Kaynak Kişi 4: Fikret ASLAN, 1949, yüksek okul, Sivrihisar Belediye Başkanı Kaynak Kişi 5: Hamdi KARAER, 1959, ortaokul, belediye çalışanı

Yapıda Kullanılan Malzeme: Ahşap, kerpiç, taş

Yapının Bulunduğu Konum: Bahçe içerisinde toplam 750 m² alan üzerinde, üç sokağın kesiştiği üç sokağı görebilecek bir köşe başında.

Yapım Yılı: 1920 yılından önce yapıldığı tahmin ediliyor.

Yapım Tekniği: Yapı “hımış” adı verilen ahşap iskeletin, taş ile des- teklendiği, kerpiç ile ahşap aralarının doldurulduğu teknikle inşa edil- miştir. Bodrumdan ikinci kata kadar taş arasına kerpiç döşenmiştir. İkinci kata kadar olan duvarlar bu sayede kalın ve dayanıklıdır. İkinci katta ise yalnızca ahşap iskelet ve kerpiç kullanılmıştır.

Yapının İşlevi: Yapı mesken olarak kullanılmaktadır. Evin yapıldığı dönemin şartları içerisinde son derece özenilerek inşa edilmiş, süsleme- si bol bir yapıdır.

İki kat oturum, bir mahzen, bir hamamın bulunduğu yapının soka- ğa açılan kapısı çift çıkışlıdır. (F:25) Bu iki merdivenin iki yanındaki pen- cereler, evin içinden dışarıyı rahatlıkla takip edilmesi düşünülerek yapıl- mıştır. Sokağa bakan cepheden ev iki katlıdır. Sokak kapısının üstünde, diğer sokağa bakan cephede ve bahçeye bakan cephede olmak üzere üç tane çıkma mevcuttur. (F:26)

Yapı, bir sofaya açılan odalar şeklinde geleneksel mimarinin en belirgin özelliklerinden birini göstermektedir. Her odada bulunan ahşap işlemeler ve süslemeler ile göze hitap eden gömme dolaplar, kimisinde bu dolapların içine gizlenmiş banyolar bulunmaktadır.

 Hımış: “Dikme ve payandalardan meydana gelen ahşap çatkı arasına kerpiç ya da tuğla kulla- nılarak yapılan yapı, dolma yapı.” (Hasol, 1998)

 Çıkma, geleneksel Türk halk mimarisinin öne çıkan özelliklerinden biridir. Çıkmalar, yapının inşa edildiği arazi/arsaya bağlı olmaksızın yapılır.

(36)

Yüklük olarak kullanılan dolaplarda ve oturma odası olarak kullanı- lan odadaki dolapta gündelik, el altında bulunması gereken sofra bezi, ekmek vb. konulmaktadır. Bu dolap raflıdır.

Odalarda sedirler bulunmaktadır. Sofada bulunan dışa çıkıntıların önünde de sedirler bulunmaktadır. Buralar keyif için yapılmıştır. Sedir- ler halı ve kilimlerle kapatılmıştır. Sedirlerin altları da birer dolap vazifesi görecek şekilde yapılmıştır. Bu sedir altı dolapların kapakları yan tarafla- rında bulunmaktadır.

Oda kapıları da ahşaptır ve işlemelidir. Kapıların pervazlarında metalden yapılmış süslü askılıklar bulunmaktadır. Ayrıca kapılarda dik- kati çeken bir başka estetik özellik, kapının içeri açıldığında arkasında bulunan dolabın bir parçasıymış görüntüsü verecek şekilde gömme dolabı tamamlayacak şekilde yapılmış olmasıdır. (F:27)

Evin giriş katında mahzene inen bir merdiven, yukarı kata çıkılan bir başka merdiven bulunmaktadır. Üst katın merdiveni, ahşap bir kapak- la kapatılabilmektedir. Mahzene inen merdiven ortada, üst kata çıkılan merdiven de bunun iki yanından devam etmektedir. (F:28) Yukarı çıkılan merdiven kenarlarında süslü, oymalı metal korkuluklar bulunmaktadır.

Giriş kattaki odalardan biri kiler olarak kullanılmaktadır. Bu odada yani kilerde bütün duvarı kaplayan bir dolap bulunmaktadır. Kiler dola- bının üstünde duvara asılı kaplık adı verilen raflar bulunmaktadır.

Mutfakta tezgâh ve tezgâhta lavabo vardır. Ayrıca yer de bir tane daha çeşme bulunmaktadır. Bu, tezgâhın sonradan yapıldığını göster- mektedir. Tezgâh yapılmış olmasına rağmen yerde bulunan çeşme kal- dırılmamıştır.

Geçmişte haremlik olarak kullanılmış olması muhtemel odanın, küçük penceresinden anlaşılmaktadır. Ancak oda sonraları işlevini değiştirmiş çocuk odası olarak kullanılmıştır. Bu odanın biri camlı diğeri camsız iki tane kapısı vardır. Camlı kapı içerideki çocuğun gözlenebil- mesi düşünülerek yapılmıştır. Bugün bu oda misafir yatak odası olarak kullanılmaktadır.

Üst kattaki işlemeli ahşap kemer, evdeki estetik kaygının gösterge- sidir. Burada sonradan sofanın bölünmesi ile yapılmış bir mutfak vardır.

Evin gelininin oturduğu bu kat, ayrı bir ailenin yaşayabilmesini mümkün kılmaktadır. Banyosu ve tuvaleti de bulunan bu kattaki tuvalet asri tabir edilen türdendir. Bu kattaki yatak odalarında da, diğer odalarda bulu- nan gömme dolaplardan vardır.

(37)

Türkiye’de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari

37 Bu katta yazları oturmak için kullanılan bir de balkon bulunmakta- dır. İkinci katta da birinci kattaki gibi pencere önlerinde bulunan makat adı verilen sedirler vardır. Bu makatların altları kapaklıdır ve küçük birer dolap işlevi görür. (F:29) Sofadaki dışa çıkıntı kısmındaki karşılıklı iki küçük makat, kahve içilirken tercih edilen bir keyif köşesidir. Bu katta da aşağıdaki gereksiz veya fazla eşyaların konulduğu bir oda mevcuttur.

Yapının tavanları işlemeli, ahşap oymacılığının örnekleri ile kaplıdır.

Altıgen şeklinde işlenmiş avizelikler bulunmaktadır. Üst kattaki odala- rın kapıları çift işlevlidir. Evin bütün odalarında işlemeli küçük gömme dolaplar bulunmaktadır. Kapaksız ve küçük bu raflar, ufak tefek eşyalar için, kitap, radyo vb. eşyaların konulduğu kısımlardır.

Mahzende işlevini devam ettiren su kuyusu, eskiden şarap üre- timinde kullanılan fakat bugün için işlevi değişmiş bir şarap havuzu bulunmaktadır. Mahzenden şıklak ya da maymuncuk adı verilen kilidi bulunan bir küçük ahşap kapıdan ambara geçilmektedir. Ambar kışlık erzağın saklandığı bir kiler olarak kullanılır.

Mahzenin tavanında, karşılıklı iki duvar üzerine uzatılan ağaçlar ve bunların aralarında kamışlar görülmektedir. Bu teknik yörede “astar” ola- rak bilinmektedir. Isı yalıtımının sağlanabilmesi için tercih edilen bir tek- nik olduğu bilinmektedir. (F:30)

Mahzenden bahçeye çıkılabilmektedir. Bahçede komşu evin bah- çesine açılan bir kapı bulunmaktadır. Bahçenin bir köşesinde hamam vardır. Hamamın girişinde bir tandır, tandırın tam karşısında tokaç ile çamaşır yıkanılan bir yıkama taşı bulunur. Hamama ait külhan da bura- dadır. Hamamın tepesi kubbelidir ve güneş ışığından en iyi şekilde fay- dalanılması düşünülerek inşa edilmiştir. (F:31)

Bahçenin duvarları bir hayli yüksek yapılmıştır. Bu, evin mahremi- yeti ile açıklanabilir. Evin bütün pencereleri dışarıdan süslü demirlerle kaplıdır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Tropik ağaç türlerine ait basınç direnci etkileşim grafiği incelenecek olunursa deniz suyunun basınç direnci değerlerinde ki değişim üzerine

Buna göre tüm levha gruplarında eğilme direnci standartlara uygun olup % 50’ye kadar MDF zımpara tozu uygun karışımlarda kompozit malzeme üretiminde

 Esas yayladan daha alçakta, köy yerleĢmelerine daha yakın, genellikle sonbahar mevsiminde daha uzun süre ile kalınan ikinci bir yayladır..  Yayla mevsiminde

Ahşap malzemeler; karakteristik özelliklerinde hiç bir değişik yapılmadan elde edilen doğal ahşap ya da masif ahşap malzeme ve teknolojiden faydalanılarak

Çimlenme oranı, kök uzunluğu, fide boyu ve kuru madde oranı ile ilgili bulgularımız; bitki yetiştirilmesini sınırlandıran en önemli etkenin tuzluluk ve alkalilik

Seçmeli Ders İçeriği Ahşap malzemenin tanıtılması, Ahşabın yapıda kullanılması, Ahşap birleşim araçları, Ahşap yapılarda bağlantılar, Ahşap yapılarda

Atıf: Zengin, G., (2021) Türkiye’de mobilya ve dekorasyon eğitiminde yazılan lisansüstü tezler üzerine bir araştırma, Mobilya ve Ahşap Malzeme Araştırmaları Dergisi

Derleme Yeri: Polatlı, Şabanözü Köyü ve Basri Köyü, Kaynak Kişi: Hatice Tezcan ve Münire Uçar.Ankara’nın Somut Olmayan Kültürel Mirası, Ankara: Grafiker Matbaası,