• Sonuç bulunamadı

Naile-Esmender Koyun’a Ait Mesken (Aksaray/Güzelyurt)

Belgede YAŞAYAN GELENEKSEL MİMARİ (sayfa 114-117)

Derleyen: Aykut KOYUN

Derleme Yeri: Aksaray\ Güzelyurt

Kaynak Kişi 1: Mevlüt KARAER, 1955, serbest meslek Kaynak Kişi 2: Esmender KOYUN,1955, serbest meslek Kaynak kişi 3: Naile KOYUN,1938, ev hanımı

Kaynak Kişi 4: Gülizar KOYUN, 1961, ev hanımı Kaynak Kişi 5: Seyran SÖKMEN,1961, ev hanımı

Yapıda Kullanılan Malzeme: Kesme taş, moloz taş, toprak, ahşap Yapının Bulunduğu

konum:-Yapım Yılı: 1900

Yapım Tekniği: Kağil adı verilen teknikle yapılmıştır. Kesme taş, moloz taş, toprak ve ahşaptan yapılmış kemerli bir evdir.

Yapım tarzında “dilatasyon sistemi” kullanılmıştır. Bu sisteme göre;

çok katlı ve özellikle enine olan binalarda çatlama ve kırılmaları önle-mek amacıyla 3m’de bir kalınlığı 10 cm, eni 25–30 cm olacak şekilde iki kalın kalas evin etrafında dolandırılmaktadır. Böylece binanın çatlaması önlenmekte ve depreme karşı önlem alınmaktadır.

Evin yapımında “akustik yalıtım” kullanılmıştır. Böylece evin yazın serin, kışın sıcak olması sağlanmaktadır. Bu, “şırlaz” adı verilen sulu çamurun, moloz ve kesme taşın arasına dökülmesi ve yalçın taşlarla sıkıştırılması ile sağlanmaktadır.

Yapının İşlevi: Yapı mesken olarak kullanılmaktadır ve iki katlıdır.

Evin birinci katında hayvanların barınması için ahır, samanlık ve yem odaları bulunmaktadır. Bu mekânların tavanları kesme taştan yapılmış kemerdir. Ahırda hayvanların yem ve saman yemesi için kullanılan kes-me taştan yapılmış altı tane “havt” bulunmaktadır.

İkinci katta ise üç oda, bir kiler, bir mutfak, iç içe geçmiş iki bağım-sız bölüm bulunmaktadır. Her odanın içinde banyo vardır.

Evin giriş kısmı hem ön hem de arka cepheden yola bakmaktadır.

Arka cephenin yola bakan kısmında büyük, çatal açılımlı, bir tarafı sabit

 Diğer yörelerde hatıl denilmektedir.

Türkiye’de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari

115 kalan, bir tarafı açılan, üzeri kemerli bir kapı bulunmaktadır. Bu kapıya

“cümle giriş kapısı” adı verilmektedir.

Cümle giriş kapısından içeri girişte, geniş bir avlu bulunmaktadır.

Avlunun etrafında 2m yüksekliğinde, sokakla evin bağlantısını kesen duvarlar vardır.

Avlu içerisinde kesme taştan yapılmış, kemer yapı şeklinde fırınlar bulunmaktadır. Bu fırınların yapımında kullanılan taşlar; ısıya dayanıklı taştır. Taşlar Manastır Vadisi denilen vadiden özel izin alınarak çıkarıl-maktadır. Fırınlar iki kısımdan oluşçıkarıl-maktadır. Alt kısımda ateş yakılmakta-dır. Üst kısmın ortasında ise 30–40 cm çapında bir delik bulunmaktayakılmakta-dır.

(F:125) Yörenin “çörek” adını verdiği ekmekler bu fırınlarda pişmektedir.

Evin ön cephesinde iki adet sütun gözükmektedir. Sütunların yan-larında evin aydınlık olmasını sağlamak amacıyla pencereler bulunmak-tadır. Bu sütunlu alandan çatal açılımlı kapı ile bir diğer alana geçilmek-tedir. Kapının üzerinde ise bir motif içerisinde “Maşallah bu evi yaptı-rana, bu evde otuyaptı-rana, sene 1900” şeklinde evin yapılış tarihi ve bu evi yaptırana ve evde oturana iyi dilekler yazılıdır. (F:126)

Evin ikinci bölümünde bir salon, salona açılan sağlı sollu iki oda, mutfak ve kiler bulunmaktadır. Salona bir tarafı sabit diğer tarafı açılabi-len bir kapıdan geçilmektedir.

Evin bütün odalarının tavanlarında kesme taştan yapılmış kemerler bulunmakta ve bu kemerlerin altında geometrik motifler yer almaktadır.

(F:127) Bu kemerlerin altında duvarlara oyulmuş ve sembolik motiflerle süslenmiş, süt vb. şeyleri saklamak amacıyla kullanılan bölüm bulun-maktadır. Bu bölüme “taka” adı verilmektedir. (F:127)

Anlatıya göre, evde yaşayan yılanın kuyruğu, ev sahibi tarafından taşla ezilir. Yılan da ev sahibinden öcünü almak için zehrini süte akıtır.

Sütü çocuğuna içeren kadının çocuğu ölür. Aklı başına gelen ev sahibi yılanla dost olmak ister. Yılan da “ben de bu kuyruk acısı sende de evlat acısı oldukça biz senle dost olamayız” der. Yörede anlatılan bu efsane-den etkilenen ev sahibesi de sütlerini yılanların rahat görmesi için taka-lara koyar.

Odaların camlara yakın kısımlarında yerden yüksek sedirler bulun-maktadır. Bu sedirlerin üzerleri halı yastıkları ve yaygılarla döşenmiştir.

 Çatal açılımlı kapı: Kanatlı kapı diye de bilinir. Günlük kullanımında tek tarafı, ihtiyaç duyul-duğunda iki tarafı da açılabilir.

Odaların içerisinde kurtlanmaması ve çürümemesi için havası alın-mış dolaplar bulunmaktadır. Dolapların hepsi kemerli, gömme dolaplı ve banyolu yapılardır. Bu dolapların içerisinde misafir geldiğinde kullan-mak üzere yatak, yorgan ve yastıklar bulunkullan-maktadır.

“Kayıt Evi” adı da verilen kilerde duvarın içerisine gömülmüş tahta raflar bulunmaktadır. Kiler oldukça serindir.

Şiralık adı verilen bölüm ise üzümlerin ezildiği yerdir. Ezilen üzüm-lerin suyu şıralığın altındaki küpte birikir. Belli bir süre bekletilen şıralar süzülerek tavalara alınır. Pekmez toprağı dökülür, börtlenmesi beklenir.

Kaynatılarak küplere alınır.

Kilerin tam karşısında, avluya bakan kısımda mutfak vardır. Mutfa-ğın yemek servisinin yapılabilmesi, ekmek hamurunun fırına daha kolay taşınabilmesi için ayrı iki bölüme açılan kapısı bulunmaktadır. Mutfakta, odalarda bulunan gömme dolaplardan vardır.

Evde bir diğer bölüm ise ısınma amacıyla kullanılan “tandır”dır. Tan-dır çatlamayan taştan veya ateş tuğlasından yapılmıştır. 60cm çapında ve 60cm derinliğindedir. “Küfle” adı verilen bölümde ateşin közlenmesi için tandırdan 2-3m geriye, aşağı yukarı 10cm çapında bir çukur yapıl-mıştır. Tandırdaki ateş bittikten sonra “kürsü” adı verilen dört ayaklı bir ahşap masa tandırın üzerine konulmaktadır. Bu kürsünün dört tarafı bir kilim ve örtüyle kapatılarak, insanların bu örtünün altında ısınmaları sağlanmaktadır. Ancak bu tandırlar günümüzde betonla kapatılmıştır.

 Özel bir teknikle ahşap malzemenin havası alınarak elde edilen tahtalardan yapılır.

 Börtlenmek: Tortunun dibe çöküp, suyun üstte kalması.

Türkiye’de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari

117

Belgede YAŞAYAN GELENEKSEL MİMARİ (sayfa 114-117)