TIBBĠ HĠZMETLER VE TEKNĠKLER/ ĠLK VE ACĠL
YARDIM PROGRAMI
SAĞLIK HĠZMETLERĠ MESLEK YÜKSEKOKULU
AYP214-TRAVMA BİLGİSİ
Öğr. Gör. Dr., Asuman ŞENER
Sıcağa ve Soğuğa Bağlı Aciller, Suda Boğulma
Hafta-12
AYP214-TRAVMA BİLGİSİ
Sıcağa ve Soğuğa
Bağlı Aciller
Sıcağa ve Soğuğa Bağlı Aciller
Giriş
• Vücut sıcaklığı, vücutta üretilen ısı ile
tüketilen ısı arasındaki dengeyi gösterir.
• Vücut ısısı, hipotalamus tarafından kontrol edilir.
• Önemli çevresel değişikliklere rağmen vücut sıcaklığı 36.5–37.5 °C aralığında tutulmaya çalışılır.
• Aşırı sıcak ya da soğuğa maruz kalmak, normal fizyolojide önemli değişiklikler ile sonuçlanan ve ölümcül olabilen hipotermi veya hipertermi ile sonuçlanabilir.
Giriş
• Vücut, ani olarak yükselen veya düşen ısıyı tolere edemeyebilir.
• Bu durumda kalıcı hasarlar oluşabilir, hatta ölüm meydana gelebilir.
• Sıcak acilleri için risk oluşturan gruplar şunlardır; 5 yaş altı veya 65 yaş üstü
bireyler, hamileler, kalp ve böbrek hastalığı, hipertansiyon, diyabet gibi kronik hastalık hastalıkları olanlar ile antidepresan ve alkol kullananlardır. Ayrıca obez veya aşırı zayıf olan kişiler de risk altındadır.
Hipertermi
• Vücut ısısının, alınan bölgelere göre normal değerlerinin üzerine çıkmasına hipertermi(preksia) denir.
• Vücut sıcağa maruz kaldığında posterior hipotalamusta bulunan vazokonstrüksiyon merkezi inhibe olur ve vazodilatasyon
gelişir.
• Her 1 derecelik ısı artışı ile kardiyak debi 1lt/dk artar.
Hipertermi
• Anterior hipotalamusun uyarılması ile
birlikte deride bulunan ter bezlerinde salgı artışı başlar. Ter ile birlikte Na+, K+, Cl- ve laktik asit atılır.
• Sıcak acillerinde en önemli sorun aşırı terlemeye bağlı dehidratasyondur.
• Maksimal terleme sırasında saatte 4 kilo kaybedilmektedir.
• Vücut ısısı 40°C üzerinde iken proteinler yıkılır hatta hücreler ölür. Sonuç olarak organ yetmezlikleri gelişebilir.
Hipertemi
Hipertemiye bağlı olarak artan vücut sıcaklığı
• Sıcak Stresi
• Sıcak Yorgunluğu
• Sıcak Çarpması
• Çoklu Organ Fonksiyon Bozukluğu
şeklinde Kardiyak Arrest’e doğru ilerler.
Hipertemi
• Santral ısının 43°C’nin üzerine çıkmasıyla birlikte vücut fonksiyonları ciddi anlamda zarar görmeye başlar.
• Sıcak acilleri; sıcak krampları, sıcak bitkinliği ve sıcak çarpmasıdır.
Sıcak Krampları
• Sıcak krampları, sıcak ortamlarda egzersize bağlı olarak gelişen terleme sonucu
dehidratasyon ve elektrolit kaybı ile gelişir.
• Sıcağa maruz kalan kişide aralıklı olarak çeşitli iskelet kaslarında ağrılı kasılmalar oluşur.
• Sıcak krampları genellikle omuz, karın ve
kalça kaslarında kas ağrıları şeklinde görülür.
Çalışırken veya egzersiz sırasında veya birkaç saat sonrasında görülebilir.
Sıcak Krampları
• Sıcak kramplarında hastanın bilinci genellikle açıktır.
• Sıcak krampı tedavi edilmediğinde, sıcak bitkinliğine dönüşür.
Sıcak Çarpması
• Santral vücut ısının 40°C’nin üzerine çıktığı durumlarda görülür. Sıcak çarpmasının en sık nedeni güneşe uzun süre alışılmadan maruz kalınmasıdır.
• Hastaların çoğunda bilinç değişikliği vardır.
Çoklu organ yetmezlikleri duruma eşlik eder.
• Yaşlılar ve bebekler risk grubunu
oluşturmakla birlikte alkol alımı, obezite,
uyuşturucu madde kullanımı ve enfeksiyon hastalıkları sıcak çarpmasına zemin
hazırlayan faktörlerdir.
Sıcak Çarpması
• Sıcak çarpması sonucu kişide kuru veya nemli cilt, bilinç kaybı, baş ağrısı, takipne, nöbet, halüsilasyon, hipotansiyon,
taşikardiyi takiben bradikardi ve kardiyak aritmiler [sinüs taşikardisi, supraventriküler taşikardi (SVT), iskemi, elektrolit
bozukluğuna bağlı bulgular gibi] görülür.
• Sıcak çarpması tedavi edilmediği zaman ciddi sağlık sorunlarına (sinir hasarı, organ hasarı) ve hatta ölüme yol açabilir.
Sıcak Acillerinde Genel Belirtiler
Hastane Öncesi Acil Tedavi
• Çevre güvenliği sağlanır. Hastaya
ulaşıldığında bilinç, solunum, dolaşım ve havayolu kontrolü sağlanmalıdır. Gerekirse yaşamsal değerler desteklenmelidir.
• Isı kaybını hızlandırmak için hastanın vücudu tamamen soyulmalıdır.
• Özellikle egzersiz öyküsü olan vakalarda sıklıkla hipoglisemi eşlik edeceği için kan şekeri ölçülmelidir. Hipoglisemin eşlik ettiği durumlarda 2-4ml/kg %10 Dextroz
intravenöz (IV) puşe verilmelidir.
Hastane Öncesi Acil Tedavi
• Hastanın damaryolu açılarak (sıcak
çarpmalarında çift damaryolu ve tercihen antekübital bölgeden) %0.9 NaCl
başlanmalıdır.
• Hipotansiyon mevcut ise yetişkinlerde
10ml/kg 5-20/dk, çocuklarda 20ml/kg 5-20/
dk gidecek şekilde sıvı gönderilmelidir.
• Yaşlılarda, kalp hastalığı ve BY olan kişilerde verilen sıvının miktarı ve hızı yakından takip edilmelidir.
• Hastalara foley sonda takılmalı ve çıkan idrar miktarı yakından kontrol edilmelidir.
Hastane Öncesi Acil Tedavi
• Hastada sıvı-elektrolit kaybı söz konusu olduğu için EKG’de değişiklikler (sinüs taşikardisi, SVT, iskemi, elektrolit
bozukluğu bulguları) görülebilmektedir. Bu sebeple hasta mutlaka monitörize
edilmelidir.
• Hastada hipovolemik şok bulguları mevcut ise şok pozisyonu verilir. Bunun için
sırtüstü yatar pozisyonda ayakların 30o yükseltilmesi yeterlidir.
Hastane Öncesi Acil Tedavi
• SpO2 değerinin %94’ün üzerinde olması gerekmektedir. Ciddi hipoksemisi olan
kritik hastalarda (SpO2< %94) geri
solumasız maske ile yüksek akımlı (10- 15L/dk) oksijen uygulanmalıdır.
• Vücut ısısını düşürmek için müdahalede agresif olunmalıdır.
• Yelpaze yardımı ile ya da soğuk buz paketleri ile ısı kaybı hızlanacaktır.
Hastane Öncesi Acil Tedavi
• Agresif soğutma için yaygın olarak
kullanılan yöntemlerden biri daldırma (immersiyon) yöntemidir. Bu yöntemde hastanın giysileri çıkarılır, gövdesi ve
ekstremiteleri suyun içinde olacak şekilde kişi, içi buzlu su ile dolu banyo küveti içine yatırılır. Hastanın başı dışarıda kalmalıdır.
• Bu yöntemle hastanın vücut sıcaklığı ortalama 10-40/ dk içinde 39°C’ye
düşürülür.
Hastane Öncesi Acil Tedavi
• Buzlu suyla daldırma yönteminde
vasokonstrüksiyon geliştiği için hipotansif ve periferal dolaşımı zayıf olan şoktaki
hastalarda avantaj sağlar. Soğuk suyla gastrik lavaj yapılabilir. Diğer yöntemlerle birlikte kullanılabilir. Hastanın havayolu
açık değilse ya da havayolunun kapanma olasılığı varsa gastrik lavaj yöntemi
denenmemelidir. Hastane ortamında
yapılan soğuk sıvı ile peritoneal lavaj hızlı yanıt alınabilen bir yöntemdir.
Hastane Öncesi Acil Tedavi
• Peritoneal lavaj invazif bir yöntemdir ve
gebelerde, batın ameliyatı olan hastalarda kullanılmamalıdır. En çok tercih edilen bir
diğer soğutma yöntemi evaporasyondur. Bu yöntem hem hızlı hem de noninvaziftir.
Giysileri çıkarılmış olan hastanın kaldığı odaya, hastaya yakın olacak şekilde
serinletici fanlar yerleştirilir. Hastanın
üzerine petler yerleştirilir ve 15°C’lik suyla kişi hem alttan, hem de üstten ıslatılır. Bu
ıslatma işlemi püskürtme yolu ile yapılabilir.
Hastane Öncesi Acil Tedavi
• Hastanın tüm vücudunun çarşaflar ile
örtülerek ıslatılması önerilmez, çünkü bu şekilde cilt yolu ile ısının buharlaşması engellenir.
• Soğutma işlemi bilinç durumunda değişikliklere göre yönetilmelidir.
• Dirençli olgularda kullanılacak diğer
yöntemler kardiyopulmoner by-pass, soğuk hava jet ventilasyon, buzlu suyla rektal lavaj ve hemodiyalizdir.
Hastane Öncesi Acil Tedavi
• Hipotermi açısından uyanık olunmalıdır.
Antipiretikler genellikle etkili değildir.
• Hasta nöbet geçiriyor ise diazepam
yapılmalıdır (yavaş IV maksimum 5mg olacak şekilde). Fenitoin etkisizdir.
• Yapılan müdahaleler eksiksiz şekilde kaydedilerek hasta uygun merkeze nakledilmelidir.
Resüsitasyonda dikkat edilecek noktalar
• Standart İYD protokolleri uygulanmalıdır.
• Sıcak acillere bağlı olarak kardiyak arrest gelişen durumlarda hastayı resüsite
ederken bol sıvı desteği sağlanması unutulmamalıdır.
• Sıvı desteği hastanın yeterli idrar çıkışına olanak sağlayacak şekilde olmalıdır.
• Resüsitasyon sırasında balon maske ile yüksek akımlı (10-15L/dk) O2 verilmelidir.
• İmmersiyon yöntemi ise kontrendikedir.
Acil Serviste Tedavi
• Yaşlı ve KKY olan hastalarda CVP ölçülmelidir, Arter kan gazı, tam kan sayımı, dissemine intravasküler
koagülasyon parametreleri, normal tam
idrar testi, kretain kinaz, miyoglobin, beyin BT ve lipoprotein tetkikleri yapılmalıdır,
• Akut böbrek yetmezliği belirtileri mevcut ise hemodiyaliz uygulanmalıdır.
Sıcak acillerde kötü prognoz kriterleri
• Gelişte vücut sıcaklığının 41°C’nin üstünde olması/ soğutmaya dirençli olması,
• Komanın 2 saatten uzun sürmesi,
• Ciddi pulmoner ödem,
• Geç ya da uzamış hipotansiyon,
• Klasik formda laktik asidoz olması, ABY ve hiperkalemi gelişmesi,
• Aminotransferaz düzeylerinin 24 saat süreyle 1000 IU/L’nin üzerinde
seyretmesidir.
Hipotermi
• Vücut sıcaklığının 35oC’nin altına indiği durumlar hipotermi olarak adlandırılır.
Çevresel nedenler, kullanılan ilaçlar (sedatif- hipnotik gibi), hipoglisemi, hipotroidi, kafa
travması, sepsis, yanık gibi durumlar hipotermi riskini arttırmaktadır.
• Aynı zamanda uzun süre aşırı soğuğa maruz kalma, uzun süreli hareketsiz kalma, kan
dolaşımının bozulması, ısı üretiminin yetersiz kalması ve hipotalamusta ısı ayar
termostatının hasar görmesi sonucu beden ısısı düşebilir.
Hipotermi
• Soğuk, santral sinir sistemi üzerinde
baskılayıcı etki gösterir ve buna bağlı olarak hipoterminin ilk aşamalarında kişide
muhakeme bozuklukları, bilinç seviyesinde gerileme, peltek konuşma, ince motor
becerilerde bozukluk oluşur. İlerleyen
dönemlerde motor kayıplar artar ve EKG’de bradikardi (genelde atropine yanıtsızdır),
QRS kompleksinin sonunda ortaya çıkan j (Osborn) dalgası, PR, QRS, QT
intervallerinde genişleme ve ST segmenti ile T dalgasında değişiklikler görülür.
Hipotermi
• Hipotermik hastalarda insülin
salgılanmasının azalması ve periferik glukoz kullanımının inhibe olması nedeni ile
hiperglisemi görülebilir.
• Titreme olgusunun uzun sürdüğü
durumlarda ve glukoz stoğunu tüketen hastada hipoglisemi görülebilir.
Osborn Dalgası
(Kaynak: https://www.resusitasyon.com)
Hipotermi tablosu
• 32-35°C: Hafif hipotermi, fizyolojik kompanzasyon aktiftir.
• 28-32°C: Orta hipotermi, metabolik
fonksiyonlar yavaşlar, EKG değişiklikleri ortaya çıkar.
• <28°C: Şiddetli hipotermi, titreme durur, ölümcül ritimler ortaya çıkar.
Acil tedavi
• Hipotermik hasta adeta metabolik buz kutusunda gibidir. Bu sebeple yapılacak müdahalelerde (boyunluk takılması,
hastanın taşınması vb.) çok dikkatli olunmalıdır. Ani, agresif müdahaleler hastada ventriküler fibrilasyona (VF) neden olabilir.
• Agresif ısıtma, kalpte geri dönüşsüz
aritmilere yol açabilir. Bu nedenle, daha fazla ısı kaybının önlenmesi birincil
önceliktir.
Isı kaybını önleme yöntemleri:
• Islak giysiler çıkartılıp, kurulandıktan sonra hastaya kuru giysiler giydirilmelidir. Hasta sıcak, kuru battaniye ile sarmalanmalıdır.
Bu işlem çok kısa sürede ve kapalı ortamda (ambulansta) yapılmalıdır.
• Ambulansın ısısı 21°C olmalıdır; hasta aniden yüksek ısıyla karşılaşırsa ani vazodilatör yanıtla hastanın durumu kritikleşebilir.
• Aktif ısıtma kesinlikle yapılmaz (ısıtıcıya maruz bırakmak vb.).
Isı kaybını önleme yöntemleri:
• Isıtılmış oksijen (su kabına ılık su
konularak oksijen ısıtılabilir) verilmelidir.
• Damardan verilen sıvılar da ılıtılmalıdır (20°C).
• Ringer laktat kullanılmamalıdır. Çünkü hipotermide laktat metabolize olmaz.
• Hastanın yaşam bulgularının düzeni ve devamlılığı sağlanmalıdır.
• Hasta monitörize edilmelidir.
Isı kaybını önleme yöntemleri:
• Hipogliseminin eşlik ettiği durumlarda 2- 4ml/kg %10 Dextroz IV puşe verilmelidir.
Kan şekeri ölçülemiyorsa Dextroz vermek hayat kurtarıcı olabilir.
• Hafif hipotermi var ise ve hastanın
titremesi geçmiş ise hastaya ılık bir şeyler içirilir.
• Yapılan tüm müdahaleler kaydedilmelidir.
Resüsitasyon sırasında dikkat edilecek noktalar:
• KPR sırasında yeniden ısıtma uygulamaları devam etmelidir. Nabız kontrolü için ana
arterler kullanılmalı ve atım olmadığına karar verilmeden önce, 1 dakika süreyle
EKG ve yaşam belirtileri değerlendirilmelidir.
Daha dikkatli entübe edilmelidir. Lidokain, hipotermik hastalarda oluşan ventriküler aritmilerde etkisizdir. Hipotermili olguların metabolik faaliyetleri yavaşladığı için arrest sonrası geri dönme ihtimali diğer medikal olgulara göre on kat daha fazladır.
Resüsitasyonda Geri Döndürülebilir Nedenler
• Hipotermili hastaya ulaştığınızda ölü gibi görünmesine rağmen hasta geri
döndürülebilir.
Vücut ısısı 30°C’nin altındaysa
• Defibrilasyon 3 kere ile sınırlıdır. İlaç kullanılmaz.
Vücut ısısı 30-35°C arasındaysa
• 30C’ye ulaşıldığında normotermiyle
kıyaslandığında ilaç dozları arasındaki süre ikiye katlanmalıdır (örn: adrenalin her 6-10 dakikada bir verilmelidir). Normotermiye
ulaşıldığında (≥35C) standart ilaç protokolleri uygulanır. Şok tekrarı vücut ısısının yükselme oranına göre artırılır. Resüsitasyon işlemine bıkmadan devam edilmelidir.
Suda Boğulma
Giriş
• Çocuklar ile alkol kullanımı sonrası suya giren kişilerin daha fazla boğulma
tablosuyla karşı karşıya kaldığı bildirilmiştir.
• Boğulmaların görülme sıklıkları bölgeden bölgeye değişmektedir.
• Boğulma vakalarında kararlı ve agresif tedavilerin kullanımı sağ kalım oranını arttırmaktadır
Giriş
• Olayın nasıl ve neden gerçekleştiği,
kazazedenin su içerisinde kalma süresi, travmatik bir durumun eşlik edip etmediği tedavi protokolünün oluşturulması
açısından önemlidir. Boğulma sonucu gelişen kardiyak arrestlerde, uzun süreli resüsitasyon uygulaması ve uygun tedavi planının uygulanması hayati önem
taşımaktadır.
Epidemiyoloji
• Boğulmalar kaza nedeniyle gerçekleşen ölümlerin en yaygın nedenlerindendir.
• Boğulmaların 4 yaşından küçük çocuklar ile 15-25 yaş arası bireylerde daha fazla görüldüğü bilinmektedir.
• Boğulan ya da suya batan gençlerin yaklaşık %80’ini erkek bireylerin
oluşturduğu görülmüştür.
• Doğaları gereği oldukça meraklı olan
bebek ve çocukların bir diğer risk grubunu oluşturduğu belirtilmektedir.
Patofizyoloji
• Bireyin sıvı altında kalması fakat
başlangıçta hayati fonksiyonlarının var olması durumuna suya batma ya da
boğulayazma denilmektedir
• Suya batma olayının üzerinden geçen ilk 24 saatte ölüm meydana gelirse bu
duruma da boğulma denir.
Patofizyoloji
• Ölümcül ya da ölümcül olmayan boğulma, tipik olarak panik dönemininin eşlik ettiği, normal nefes alma paterninin kaybolduğu, nefesin tutulmasıyla birlikte kazazedenin hava açlığı çektiği ve su üstünde kalmak için mücadele ettiği bir durumdur.
• Suyun alt solunum yoluna kaçmasıyla gelişen laringospazm veya aspirasyon kazazedede hipoksemiye neden
olmaktadır.
Patofizyoloji
• Hipoksemi, laringospazm ve sıvı
aspirasyonu nedeniyle; havayollarında inflamasyon, obstrüksiyon ve küçük
havayollarında ise kollaps gelişmektedir.
• Pulmoner kapiller damarlarda oluşan sıvı kaçağı, pulmoner ödem ile akut solunum sıkıntısı sendromuna (ARDS) neden
olmaktadır.
• Surfaktanın azalması ve inaktivasyonu
atelektazi ve intrapulmoner şant gelişimine katkıda bulunmaktadır.
Patofizyoloji
• Morbidite ve mortalitenin ana kaynağını ise serebral hipoksi oluşturmaktadır.
Kazazedenin aspire ettiği sıvı miktarına ve su altındaki kalış süresine göre sistemik
hasarın boyutu değişmektedir.
• Boğulma ile birlikte santral sinir sisteminde;
spinal kord hasarı, intrakraniyal basınç artışı ve serebral ödem, kardiyovasküler sistemde;
sinüs bradikardisi, atriyal fibrilasyon ve
asistoli, üriner sistemde; akut tübüler nekroz, hemoglobinüri ve asidemi, hematolojik
sistemde; hemoliz ve DIC gelişir.
Patofizyoloji
• Aynı zamanda boğulma sonucu, ağır
hipoksiye veya iskemik hasara bağlı; beyin ölümü, ARDS, çoklu organ yetmezliği,
posthipoksik ensefalopati ve aspirasyon pnömonisi gelişebilir.
• Nazokomiyal enfeksiyonlar nedeniyle oluşan sepsis ise akut ya da subakut sekeller
bırakması nedeniyle önemlidir.
Hastane Öncesi Bulgular
• Boğulayazma sürecinde hastalarda
görülen semptomlar; kazazedenin suya batma süresi, suyun sıcaklığı, TYD’nin
erken sürede başlatılması ve kazazedenin resüsitasyon ugulamasına verdiği yanıta göre değişir.
• Bu semptomlar bireyden bireye farklılıklar göstermektedir.
• Boğulayazma hastaları bazen asemptomatik olabilmektedir.
Hastane Öncesi Bulgular
• Çoğu bireyde sıklıkla; orta dereceli dispne, mavi gri cilt rengi, apne ya da takipne,
hipotansiyon, nabız sayısında azalma (dakikada 4-5 atım kadar) ya da nabız alınamaması, cilt soğukluğu, pupil
dilatasyonu (balık gözü görüntüsü), hipotermi ve kusma görülmektedir.
Klinik Bulgular
• Tuzlu ya da tatlı suda meydana gelen boğulmalar arasında klinik anlamda bir farklılığın olmadığı görülmüştür.
• Ancak kirli suda boğulma (kanalizasyon vb.) antibiyotik profilaksisi açısıdan önemlidir.
• Kazazedenin hipoksik kalma süresi tam bir nörolojik düzelmeyle ilişkili taburculuk
durumunu etkilemektedir.
• Soğuk suda gerçekleşen boğulmalar kişinin hipotermiye girmesine zemin hazırlamaktadır.
Klinik Bulgular
• Tuzlu ya da tatlı suda meydana gelen boğulmalar arasında klinik anlamda bir farklılığın olmadığı görülmüştür.
• Ancak kirli suda boğulma (kanalizasyon vb.) antibiyotik profilaksisi açısıdan önemlidir.
• Kazazedenin hipoksik kalma süresi tam bir nörolojik düzelmeyle ilişkili taburculuk
durumunu etkilemektedir.
• Soğuk suda gerçekleşen boğulmalar kişinin hipotermiye girmesine zemin hazırlamaktadır.
Klinik Bulgular
• Hipotermi tablosu ise çeşitli
elektrokardiyografik değişikliklere neden olabilmektedir.
• Ölümcül olmayan boğulayazmayı takiben hastalarda ilk olarak; sinüs taşikardisi, sinüs bradikardisi veya atriyal fibrilasyon,
ilerleyen süreçte de takotsubo
kardiyomiyopatisi ve koroner arter spazmı görülebilir.
Klinik Bulgular
• Boğulma sonrası gelişen hipoksemi, şok, hemoglobinüri ve miyoglobinüriye bağlı olarak akut tübüler nekroz, bunun
sonucunda da ABY gelişebilir.Bu durum
nadiren submersiyon sonrası da görülebilir.
• Hipoksemi ve iskemi; hastada serebral ödem ve intrakraniyal basınçta artış
yaratabilen nöronal hasarlara neden olmaktadır.
Pediyatrik Boğulma
• 1yaşın altında görülen boğulma
vakalarının çoğunluğunun çocuk istismarı kaynaklı ve küvette gerçekleşen
boğulmalar olduğu belirtilmektedir.
• 1-3 yaş grubu erkek çocuklarda
resüsitasyon ihtiyacının 10 dakikadan uzun olması, GKS’nin <3-5 puan oluşu,
pupil ışık refleksinin olmaması ve hastanın hipotermik olması prognozun kötü
olacağının işaretlerindendir.
Pediyatrik Boğulma
• Hızlı müdahale ve resüsitasyon
uygulaması ile boğulma vakalarındaki klinik gidişatın düzeltilmesi olası bir
durumdur.
• Fakat boğulan çocukların yanında bulunan aile ya da yardım etmeye çalışan kişilerin eğitimsiz olması prognozun kötü
sonuçlanmasına neden olabilmektedir.
• Çocuk boğulma vakaları adli bu vakalarda ayrıca dikkatli olmak gerekir.
Hastane Öncesi Acil Bakım
• Boğulayazmalı bir kazazedenin
tedavisindeki en önemli bölüm hastane öncesi dönemdeki erken resüsitasyon uygulamasıdır.
• Hastane öncesi bakımda kazazedeyi kurtarmak amacıyla yapılan acil
resüsitasyon boğulma mağdurlarının sonuçlarını iyileştirmektedir.
• Servikal spinal kord yaralanması, ölümcül olmayan boğulma mağdurlarında nadir
görülen bir durumdur.
Hastane Öncesi Acil Bakım
• Sığ suya dalmanın dışında rutin servikal
omurga immobilizasyonu kullanılması temel havayolu yönetimini engelleyebileceği için boğulma vakalarında rutin olarak
önerilmemektedir.
• Boyun yaralanması ekarte edilemiyorsa servikal vertebralar boyunlukla korunarak uygun havayolu açıklığı sağlanmalıdır.
Hastane Öncesi Acil Bakım
• Heimlich manevra uygulamasının ya da diğer postural drenaj tekniklerinin
akciğerlerin sudan arındırılması için kanıtlanmış bir değerinin olmadığı bilinmektedir.
• urtarıcı soluk uygulamasının kesinlikle
geciktirilmemesi gerektiği unutulmamalıdır.
• Acil entübasyon gerektirmeyen
semptomatik hastalarda, SpO2’yi %94’ün üzerinde tutmak için ek oksijen
uygulaması yapılabilir.
Hastane Öncesi Acil Bakım
• CPAP (sürekli pozitif havayolu basıncı) veya BİPAP (iki seviyeli pozitif havayolu basıncı) ile noninvazif pozitif basınçlı
ventilasyon, oksijenlenmeyi iyileştirebilir ve kazazedede ventilasyon- perfüzyon
uyumsuzluğunu azaltabilir.
• Hipoterminin nöroprotektif etkileri
nedeniyle hipotermili kazazedelerde uygulanan uzun süreli resüsitasyonun başarılı sonuçlar verebileceği
unutulmamalıdır.
Hastane Öncesi Acil Bakım
• Bu nedenle, uzun süreli resüsitasyon
çabaları hipotermili boğulma vakalarında etkili olabilir. Böyle durumlarda hastanın sıcaklığı 32 ila 35ºC’ye (90-95ºF) ulaşana kadar resüsitasyona devam edilmelidir.
• Düşük dereceleri okuyabilen bir
termometrenin bulundurulması gerekebilir.
• Özellikle soğuk suda gerçekleşen
boğulmalarda uzun süreli resüsitasyonlar daha etkili ve kaliteli sonuçlar ortaya
koyabilmektedir.
Hastane Öncesi Acil Bakım
İYD’ninbaşlatılmasından itibaren 30 dakika içinde spontan dolaşımın geri dönmemiş olması kötü
nörolojik sonuçlar ile ilişkilendirilmektedir. 2015 ERC Kılavuzu suda boğulmalarda sağ kalım zinciri,
1. Halka: Boğulmayı önleyin- Su içinde ve çevresinde güvenliği sağlayın.
2. Halka: Tehlikeyi tanıyın– Birinden yardım çağırmasını isteyin.
3. Halka: Batmayı önlemek için– Su üzerinde durmayı
sağlayın. Bu amaçla yüzme tahtası ve simit vs. kullanılabilir.
4. Halka: Sudan çıkarın– Ama sadece güvenli olduğunda bunu yapın.
5. Halka: Gerekli bakımı sağlayın– Tıbbi yardım isteyin.
Hastane Öncesi Acil Bakım
• Suda boğulmalarda temel yaşam desteği uygulama sıralaması, hipoksinin hızlı
düzeltilmesinde kritik öneme sahiptir.
• Su içi resüsitasyon çalışmaları için
profesyonel ekipler gerekli yerlerde hazır bulundurulmalıdır.
• Kazazede horizontal pozisyonda en kısa sürede sudan çıkarılmalı ve en kısa
zamanda TYD’deki boğulma algoritması uygulanmalıdır.
Hastane Öncesi Acil Bakım
• Kurtarıcı soluk uygulanması asla
unutulmamalıdır (TYD uygulaması 5 kurtarıcı soluk ile başlar).
• 5 kurtarıcı soluk sonrası yaşamsal belirti görülmeyen hastalara 30:2 oranında KPR uygulaması başlatılmalıdır.
• Gastrik içerik ve köpük varlığı efektif
ventilasyona engel oluyorsa kazazede yan yatırılmalıdır.
• İmkan dahilinde aspiratör ile aspire edilebilir.
Hastane Öncesi Acil Bakım
• Suda boğulma vakalarına yapılan İYD’de erken entübasyon ve gastrik
dekompresyon önerilen uygulamalar arasında yerini almaktadır.
• Hastanın hipotermik ve hipovolemik olabileceği unutulmamalıdır.
• Bu durumda modifiye edilmiş algoritmalar uygulanmalıdır.
• Hastane öncesi boğulayazma vakalarında öncelikle kazazedenin su altında kalış
süresi belirlenmelidir.
Hastane Öncesi Acil Bakım
• On dakikadan uzun süre yüz üstü suda boğulmalarda prognozun kötü olduğu bildirilmektedir.
• Tanıkların, kazazedeleri sudan
çıkartmaları sağ kalımı arttırmaktadır.
• Kazezedenin ıslak kıyafetlerinin
çıkarılması ve kuru battaniye ile sarılması gereklidir.
Hastane Öncesi Acil Bakım
• Hastada eğer defibrilasyon ihtiyacı
doğarsa kaşıklar ve pedler arasında kalan bölgenin kurulanmış olmasına dikkat
edilmelidir.
• Su altında kalma süresinin 10 dakikadan daha az olduğu durumlarda olumlu sonuç elde etme şansı yükselmektedir.
• İKYD sırasında mümkünse kazazede entübe edilmelidir
Hastane Öncesi Acil Bakım
• Buradaki en önemli nokta kazazede olay yerinde iyileştiğini söylese dahi hiçbir
boğulayazma vakası olay yerinde bırakılmamalı, mutlaka bir sağlık
kuruluşuna transportu sağlanmalıdır.
• Hastalar transport süresince sıcak tutulmalıdır.
• Ek olarak kazazedeye maskeyle %100 oksijen desteği sağlanmalıdır.
• Damar yolu açılarak hidrasyon uygulanmalıdır.
Acil Serviste Acil Bakım
• Acil servise başvuru anındaki GKS 13’ün ve oksijen satürasyonu %94’in üzeri olan hastalarda komplikasyon gelişme olasılığı oldukça düşüktür. Bu hastaların acil
serviste 4-6 saat kadar gözlem altında tutulmaları yeterli olacaktır.
• GKS 13’ün altında olan hastalara oksijen verilmelidir. Gerekli olduğu durumlarda ise ayrıca solunum desteği sağlanmalıdır.
Acil Serviste Acil Bakım
• Yüksek akımlı oksijen verilmesine rağmen hastanın parsiyel oksijen basıncı yeterli
olmazsa, hasta entübe edilerek pozitif basınçlı ventilasyon ile takip edilmelidir.
• Elektrolit bozukluklarının yaygınca
görüleceği öngörülen bu hastalarda bir
taraftan elektrolit bozuklukları ile mücadele edilirken diğer tarafta ise hastanın
kardiyak monitörizasyonu, nabız oksimetre ve ateş takibi yapılmalıdır.
Acil Serviste Acil Bakım
• Boğulma ile ilişkili ölümlerin yaklaşık %10- 15’i ikincil boğulma nedeniyledir. İkincil
boğulma dediğimiz olay ise ilk olaydan 72 saat sonra ortaya çıkabilir, bu nedenle
hastaların olaydan hemen sonra nasıl göründüğüne bakılmaksızın her
boğulayazmalı kazazede mutlaka acil servise transport edilmelidir.
Acil Serviste Acil Bakım
• Hastane koşullarında tüm boğulayazma olgularına bütün akılcı uygulamalar
sonuçsuz kalıncaya ve hasta hemen hemen normotermik oluncaya kadar
agresif resüsitasyona devam edilmelidir.
• Resüsitasyon girişimleri, ABC
stabilizasyonu ve ısıtma sürekliliğinin önemine dikkati çekmektedir.
• Kazazedenin vücut iç sıcaklığı 30°C’nin altında ise ısıtma girişimleri agresif
olmalıdır.
Acil Serviste Acil Bakım
• Vücut iç ısısı 30°C’nin altında olduğunda kalp ilaçlara ve elektriksel tedaviye direnç
göstermektedir. Bu nedenle erken ısıtma VF’nin önlenmesi için oldukça önemlidir.
• GKS’nin 5 puan veya altında olması, su altında uzun süre kalınması (5 dak. fazla), TYD uygulamalarının gecikmesi, pH’nın 7.0’den az olması, su sıcaklığının 25°C üstünde olması ve hastanın acil servise ulaştığında asistol durumunda olması prognozu olumsuz yönde etkileyen
faktörlerdir.
Acil Serviste Acil Bakım
• Mekanik ventilasyon stratejileri, diğer akut akciğer hasarı olgularında uygulanan
stratejiler ile benzerdir. Olgu serileri ve vaka raporları, boğulma kurbanlarını tedavi etmek için ekstrakorporeal
membran oksijenasyonunun (ECMO) kullanımını başarılı olarak
tanımlamaktadır. Fakat bu yaklaşımı destekleyen yüksek kaliteli kanıtlara ihtiyaç duyulmaktadır.
Kaynaklar
• Çelebi İ, Hipertermi ve Hipotermi Durumlarında Resüsitasyon. Usta G, SARI A, Tüm Yönleriyle Kardiyopulmoner Resüsitasyon (KPR) Uygulamaları, Yayınevi: Kongre Kitabevi, ISBN: 978-605-80509-6-9, YIL: 2019, Sayfa 295-302
• Şener A, Çınarlı T . Suda Boğulmalar Sonrası Resüsitasyon. Usta G, SARI A, Tüm Yönleriyle Kardiyopulmoner Resüsitasyon (KPR) Uygulamaları, Yayınevi: Kongre Kitabevi, ISBN: 978-605-80509-6-9, YIL: 2019, Sayfa 269-273