• Sonuç bulunamadı

ARKİTEKT MİMARLIK» ŞEHİRCİLİK TURİZM DERGİSİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ARKİTEKT MİMARLIK» ŞEHİRCİLİK TURİZM DERGİSİ"

Copied!
48
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ARKİTEKT

M İ M A R L I K » Ş E H İ R C İ L İ K T U R İ Z M D E R G İ S İ

V . Uluslararası çağdaş

seramik sergisi

No.

327

3 _ 1 9 6 7

XXXVII. Y I L İ S T A N B U L Fİ ATI : 1 5 , 0 0 T.L

L î l - it^hÂMtK ^

' rrttjv.TsğT"-

HIİIMF! ? i *< • • 2 r * « m

M M » l i l g J m 1 » J § M M A f i . f v I f

• K . 1 m i » I S K Ö 1 ' ! ' s

•Mİ

^ i l

\ W m O f • »

« İ t i » . " » t ,

A - T » ı W J

m

• ş i f i » t i , w ^

M I S S ^ Â ı ' S İ M • İ 5 t • i

1 t a t A İ M K l ^

Jmms mü

m tt "w», ,<!««

K J l «i, »

HBBSİîailS İft > • v « * j» , M & m

• • P H n h B & I )

K^imfmfKfi 9m mhm*

1

~Jm»

\

fflBfflBK l i i i V f i l ö « m, * «ıML #B» n^^M W* m ™f I

• İ S İ S J S * « 1S!

F M S m V T A

m

 _ , S * 4 » ,

w »»ir*» *> i » % "i mmm ^ w I A i â l ' i , ' » t

— - . . • • . w t i t ® \

MMMMMı1 MM MMMMMR

* » » i S f i s

M f l H M T M r

(2)

118 - ' M V

« H §

(3)

L ' A R C H I T E C T E- T H E A R C H I T E C T

P E R I O D I Q U E D ' A R C H I T E C T U R E D ' U R B A N I S M E e t d e D E C O R A T I O N

PERIODICAL PUBLICATION ON ARCHITECTURE, T O W N P L A N N I N G A N D D E C O R A T I O N ;

No. 327 — 1967 İ Ç İ N D E K İ L E R :

• Çalman ve kaçırılan tarihî eserler, Mimar Zeki SAYÂR, 99 • Başak Sigorta Merkez Bi- nası, Mimarları, A. MUTLU, U. İZGİ, E. SUHER, 101 • Ataköy 2. Kısım Motelleri, Mimar Bedri KÖKTEN, 104 • Ataköyde bir diskotek, Mimar B. KÖKTEN, 108 • Bir Römork, Mi- mar N. İLDENİZ, 109 n

v

- Uluslararası çağdaş Seramik sergisi 1967, istanbul, 110 • Nebioğlu turistik tesisleri, Urla, Mimarları: Y. TOSUN, Z. NEBİOĞLU, 113 • Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi, Arkeol, E. YÜCEL, 114 • Hastahane Planlamasında ameliyathane bölümleri, Mimar, Gündoğdu AKKOR, 118 • Türkiye'de yerleşme düzenlenmesi, Mimar E. MENTEŞE, 120 • Ayetullah Sümer resim sergisi, 127 • istanbul Orduevi Sitesi mimarî proje yarış- ması, 128 • Haberler, Bibliografya, piyasa fiyat cetveli.

C O N T E N T S :

• Archeological objects smuggled out of Turkey, Arch. Z. SAYÂR, 99 • The Head-office of the (BAŞAK) insurance Co. Arch. A. MUTLU, U. İZGİ, E. SUHER, 101 • Ataköy Mo- tels part 2, Arch. B. KÖKTEN, 104 • A discotek in Ataköy, Arch. B. KÖKTEN, 108 • A trailer, Arch. N. İLDENİZ, 109 • V. İnternational contemporary ceramics exhibition 1967, istanbul, • Nebioğlu touristic establishments, Urla (İzmir), Arch. Y. TOSUN, Z. NEBİOĞ- LU, 113 • The Museum of Turkish arts and architectural monuments, E. YÜCEL, 114 • Operation room sections in hospital planning, Arch. G. AKKOR, 118 • The organization of settlement pattern in Turkey, Arch. E. MENTEŞE, 120 • Exhibition of the paintings by Ayetullah Sümer, 127 • The architectural project competition for the istanbul Army Club, 128 • News, Bibliography, Price liste for materials of construction.

S O M M A İ R E :

• Les pieces de fouille archeolog'iques vendues et emportees â l'etranger, Arch. Z. SAYÂR, 99 • Le Nouveau bâtiment central de la societe d'assurance «BAŞAK», Arch. A. MUTLU, U. İZGİ, E. SUHER, 101 • Les nouveaux «motels» sur le littoral de la çite dAtaköy, istanbul, Arch. Bedri KÖKTEN, 104 • Une discotheque â Ataköy, istanbul, Arch. B. KÖKTEN, 108 Q Une remorque, Arch. N. İLDENİZ, 109 • V. exposition internationale de ceramique

(1967) â istanbul, 110 • Etablissements touristiques â Urla, İzmir, Arch. Y. TOSUN, Z. NE- BİOĞLU, 113 • Musee des procedes de construction et des oeuvres d'art Turc, Archeol.

E. YÜCEL, 114 • Le bloc operatoire dans la composition des hopitaux, Arch. G. AKKOR, 118 • L'organisation de la structure du peuplemeııt en Turquie. Arch. E. MENTEŞE, 120

• Exposition du peintre Ayetullah Sümer, 127 • Concours pour une çite de logements mili- taires et club (istanbul), 128 • Nouvelles, Bibliographie, liste des prix de materiaux de construction.

No. 327 — 1967

No. 327 — 1967

(4)

Merkez : T i k v e ş l i y o l u . Topçular Rami - İstcr^bu! Tel : 21 30 76 - 21 26 7 j 21 71 4 0 - 2 1 46 08 Distribütör • Fenni Malzeme T i c . L t d . 5 t i .

Necati bey caddesi N o : 84 Karaköy T e l : 49 1 4 00 Ankara şubesi : Anbarlar y o l u 4 / 1 S i h h i y e - A n k a r a T e l : 12 19 57

Fuel-oil Brülörlerinin araştırma ve test merkezi Monarch - JVeishaupt fabrikasındadır.

işletme, bakım ve onarım katalogunu adresimizden isteyiniz.

I H H H S S

Monarch, yılda 65.000 adetle Avrupa'nın en fazla satılan

ağır yağ brülörüdür.

98 ARK. — 812

(5)

ARKtTEKT

M İ M A R L I K , Ş E H İ R C İ L İ K V E T U R İ Z M D E R G İ S İ

Revııe t r i m e s t r i e l l e D ' a r c l ı i l e c t u r e - r ~ j Q u a r t e r l y p u b l i c a t i o n on A r c h i l e c - ı—T D r e i m n n a t s z e i t s c h r I f l f u r D ' u r b a u i d i n e et rtes a l ' t s d S c o r a ı i f s t ı ı r e c i t y p l a n n i n f ; a n d ı l e c o . a t i o n b a u k u n s t . s t a e ı l t e b a u uncl d e k o r a t i o n

İ M T İ Y A Z S A H İ B İ V E E A Ş Y A Z A R I : Z E K İ S A Y A R . U. N E Ş R İ Y A T M Ü D Ü R Ü M. İLHAN O Ö N FN

A D R E S : A R K l T E K T A N A D O L U H A N No. 33 E M İ N Ö N Ü . İ S T A N B U L T E L E F O N : 2 2 1 3 0 7

KURULUŞU: 1931

Cilt: 36 No. : 327

A b o n e ş a r t l a r ı :

Resmî ve özel bürolar için yıllığı 50.— T.L.

Özel kişiler için yıllığı 40.— T.L.

» Altı aylığı ... 22.50 T.L.

Bu sayı 15.— T.L.

Yabancı memleketler için 60.— T.L.

ARKİTEKT'iıı KOLLEKSİYONLARI : 1931 — 1935 beher cildi 45.— T.L.

1936— 1940 » » 45.— T.L.

1941 — 1950 » » 40.— T.L.

1951 — 1966 » » 50.— T.L.

İlân tarifemiz talep üzerine gönderilir.

Yazı; foto; resim ve abone bedelleri ARKİTEKT'in adresine posta ile gönderil- melidir. Basılmıyan yazılar iade edilir.

Adreslerini değiştiren abonelerin en geç bir ay içinde idarehanemizi haberdar etme-

leri lâzımdır. Aksi takdirde kaybolan der- g i l e r d e n M ü d ü r l ü ğ ü m ü z m e s ' u l i y e t ka-

b u l e t m e z . Sekreter: Keti ÇAPANOĞLU.

Muhabirlerimiz :

B. Almanya: Y. Müh. Mimar Arslan TER- ZİOĞLU — Fransa: Y. Mimar Halûk TOGAY — İsviçre ; Y. Mimar Scyfi SONAD — B. Amerika: Y. Mimar Nezahat ARIKOĞLU _ İzmir: Y. Mimar Harbi HOTAN.

Pour toııt payement et demande des ren- seigncments; ainsi qııe pour toııt envoi des documents, tels que photos, articles, annon- ces bibliographie â inserer, s'adresser â la Direction.

Abonnements pour l'etrangeı I an 5 Dollars Prix de ce numero 1.25 * Ali subscriptions, letters, photos, articles, advertisements ete. Should be addressed T o : A R K İ T E K T

No. 33, Anadolu han Eminönü, İSTANBUL Subscription rates : TURKEY Annual subscription Dollars 5.00

Single copy » 1.25

B A Ş Y A Z I

inan ve

kaçırılan tarihî eserlerimiz

ZEKİ SAYAR

Her gün yurdumuzdan eski tarihî eser- lerin çalınıp kaçırıldığını öğrenmekteyiz.

Gün geçmiyor ki, yeni bir kaçakçılık ola- yını haber almayalım! Profesyonel kaçakçı- ların yanında, bilhassa yaz aylarında, küçük hırsızlık vakaları pek çoğalmaktadır.

Bunun neticesi, bir milletvekili (1) haklı olarak, eski eser kaçakçılığı hakkında, B. M. Meclisine önerge vermiş ve Meclis araştırması istemiştir. Ayrıca Millî Eğitim Bakanı bu konu üzerinde geniş bilgi vererek, kaçakçılığı önlemek için çare ve tedbirlerden bahsetmiş, bu arada kazıların Bakanlık tarafından yapılmasını savunmuş- tur.

Basında, eski eser kaçakçılığına karşı birçok mütehassıs (2), yazar, çeşitli yazılar yazmakta, gerekli tedbirleri tavsiye etmekte ve hükümeti uyarmaktadırlar. Son yıllarda tarihî kültürel zenginliklerimizin korunması şuuru halkta yavaş yavaş uyanmakta, bu konuya hükümetin de ilgisi artmaktadır.

Eski eser kaçakçılığı bütün Ak- deniz memleketlerinde olmakta ve pro- fesyonel kaçakçılar, teşkilâtlı bir şekilde ça- lınmaktadırlar. Son zamanlarda bir kaçakçı- lık olayı üzerine İtalya hükümeti İnterpoi'un, konu ile ilgilenmesini talep etmiştir. Bu hu- susta, İnterpol Akdeniz memleketlerindi bir

tahkikat açarak geniş bir kaçakçılık şebeke- sinin mevcudiyetini meydana çıkarmıştır.

Bergama müzesinden geçen yıl çalınan ve el'an bir ipucu elde edilemeyen BAKHÜS heykeli hırsızlığı için, bizim de, İnterpol'e niçin müracaat etmediğimizi bir türlü anla- mak kabil değildir?

Arkeolojik sahalarımızın genişliği, bu- na mukabil koruma vasıtalarımızın yetersiz- liği sebebiyle, Akdeniz memleketleri arasın- da belki en çok kaçakçılık yapılan yer, Tür- kiye'dir. Biz, ancak yapılan kaçakçılıkların pek azından haberdar olmaktayız. Durum böyle iken, İnterpol'dan faydalanmamak bir noksandır. Tarihî kültürel kalıntı ve eserle- rin korunması, bilhassa bunların değerleri- nin halka anlatılması, gibi hususlarla, 1962 yılında UNESCO'da bir takım çalışmalar yapılmış ve her memleket bu gayretlerden faydalanmışlardı. Eski eserlerin değerlerini halka anlatmak bakımından maalesef mem- leketimizde, şimdiye kadar olumlu bir ça- lışma yapıldığına şahit olamadık.

Müzelerimizdeki kıymetli eserler veya kazılarda elde edilenler hakkında bro- şürler, seminer, konferans gibi vasıtalarla, halk aydınlatılmamış ve uyarılmamıştır.

Bilhassa, antik kalıntıların kesif bir şekilde bulunduğu bölgelerde, halk ve öğrenciler bu

(6)

M O Z A İ K L E R İ

_ _ = , s E a S s

D E K O R A S Y O N D A

W: 222 111

gibi vasıtalarla uyarılmalı ve bilgi sahibi olmalarına yardım edilmelidir ki, bölgele- rindeki eserleri korusunlar ve kaçakçılığa karşı uyanık olsunlar.

El'an yürürlükte olan 1906 tarihli, Asarı Atika nizamnamesinin yerini alacak Eski Eserler kanununun B. M. Meclisinde senelerden beri bekletilmesi de, dikkate şa- yandır. Bilhassa, eski nizamnamede pek ha- fif olan kaçakçılık cezalarının, daha şiddetli olmasını sağlayacak olan bu kanunun süratle çıkarılması gereklidir.

Millî Eğitim Bakanı, kazıların tamamen Bakanlık tarafından yapılmasının düşünül- düğünü söylerken, belki, en ideal şekli ifade etmiştir. Ancak, bu kazıların tümünü yapa- bilmek için her şeyden önce maddî imkân- lar yani naraya ve mütehassıs elemanlara ihtiyaç vardır ki, Bakanlık maalesef her ikisinden de mahrumdur.

Geniş maddî imkânlara sahip bir- çok yabancı üniversiteler, kurumlar, Ba- kanlığın izni ile memleketimizde yıllardan

beri kazılar ve ilmî araştırmalar yapmakta- dırlar. Bu heyetlerin çalışmalarına müsaade edilirken, bundan böyle, bir, iki hükümet komiseri tayini ile yetinmemek, ilmî iştiraki sağlayacak olan mütehassıs elemanlarla kazı- lara katılmak daha uygun olacaktır.

Eğer Bakanlığı yabancı ilmî heyetlerin yaptıkları kazılar birçok bakımdan tatmin etmiyorsa, kendi mütehassıs kadrolarını tamamlayıncaya ve gerekli parayı temin edinceye kadar kazıları tatil etmek en doğ- ru bir hareket olur.

Müzeler Genel Müdürlüğü halen bü- yük bir eleman ve personel sıkıntısı içinde- dir. Bu sebepledir ki, Müzelerimiz gerektiği gibi korunamamakta, BAKHÜS misali hır- sızlıklara sahne olmakta, eski eser bölgele- rinde bulunmuş değerli eserler, depolarda saklanmakta ve kadrosuzluktan, mahallin Maarif memurlarına idareten! teslim edil- mektedirler.

Keza, Müzelerimizde, mütehassıs ele- mansızlık yüzünden kıymetli eserler çok fena

şartlar altında teşhir edilmekte, depolarda gün ışığı görmeyen parçalar ilmî bir tasnife tabi tutulamamaktadırlar. Hatta müzeleri- mizde ve depo müzelerdeki eserlerin tam bir envanterinin mevcut olduğu bile şüphe- lidir.

Bütün bunlar, Müzeler Genel Müdürlü- ğünde bir reorganizasyona ihtiyacı olduğu- nu göstermektedir. Son birkaç yıl içinde, bir- kaç bölge müzesi açılmış ve bazı genç ele- manlarla kadrolar takviye edilmişse de, bu kâfi değildir.

Memleketin daha fazla soyulmamasını istiyorsak bu davanın üzerine eğilmek ve ta- rihî kültürel varlıklarımıza sahip olmak âcil bir zarurettir.

(1) Adana Milletvekili Kemal Sarıibra- himoğlu.

(2) Dr. Nezih Fıratlı — Eski Eser Kaçakçılığı ve Önleme Çareleri, 18/8/1967 Milliyet gazetesi.

(7)

Başak Sigorta Merkez ve T. C. Ziraat Bankası Şube binası - Harbiye

Proje: Mim. Asım Mutlu - Utarit İzgi - Elektrik : Müh. Robert Asa İ.T.Ü. Seramik p a n o : Füreyya Koral Esat Suher D.G.S.A. Ziraat Bankası Müteahhit : Fazıl Aysu

Osman Başaran Betonarme : Müh. Orhan Günsoy İ.T.Ü. Mobilya işleri : Y. Mim. Hamdi Şensoy Salahattin Taray Tesisat : Müh. Ahmet Arpad İ.T.Ü. D.G.S.A. Perde duvarlar : Profilo

(8)

Giriş katı D

H

• D yv A

ffisr

Normal kat planı

Bina özellikleri:

Değişik mimarlık bürolarından tsklif alma şeklinde organize edilen işin projeleri hazırlandıktan sonra şirketçe yandaki arsanın alınması sebebiyle projeler yeniden düzen- lenmiştir.

Gelecekte yandaki arsanın da şirketçe yeniden alınması düşüncesi projelerin düzen- lenmesinde sirkülasyon holünün yan kısma alınmasını zorunlu kılmıştır.

İnşaat başladıktan sonra Belediyece cad- dedeki revizyon inşaat işlerini durdurmuş ve son duruma göre gerekli değişiklikler yapıl- mıştır.

Yapının zemin ve üst katlarıyle birinci bodrum katı Ziraat Bankasına ayrılmış, diğer katlar Başak Sigorta tarafından kullanıl- mıştır.

Sigorta programının seyyal olması ge- rekliliği iç mekânın elastik -bir şekilde dü- zenlenmesini zorunlu kılmış ve bütün böl- meler hareketli hafif panolar şeklinde yapıl- mıştır.

Böylece yapı süresince şirketin devamlı şekilde program ve mahalleri değiştirmesi bir aksaklık çıkarmamıştır.

n ~ T

H

; e

r r n

4-4-4-4-4-

'dflnj

l i f

J ' L

Y 1 - J '

Kat Dİanlan

(9)

Yapı özellikleri :

Yapı Betonarme karkastır.

Görünen yerlerde betonarme iki kade- meli olarak dökülerek dış kısım beyaz ola- rak bırakılmıştır.

Dış duvarlar alüminyum nefesli pano şeklinde Perde duvar (ön ve yan cepheler doğal taş arka cephe yapma taş) şeklinde de- taylanmıştır.

İç duvarlar hareketli izolasyonlu hafif panolardan meydana gelmektedir.

Güneşe karşı koruyucu olarak doğrama dışında yer alan plastik malzeme, ön ve yan cephelerde rulo- stor, arka cephede ise giyo- tin şeklinde hareketlendirilmiştir.

M H

İ n i

I

1 +

1 ı - b

•t* 1 4 -

•w

n

;

[

1 •«

^

•W

1 1

II r

r - H

+

D r +

l 1

Ceoheler ve kesit

c x _ K E . : I D >

1 alumtnyum profil 2 cam 3 plaitık pancur t konitru kıyon ıc pano 5 bjgtjntı otomanı

6 s u n i taş

0 d üzelim e' betonu 9 betonarme doj 1C ıımı tavan

U AŞ AK SİGCRİA SINASi ARKA CCPKE SİSTEM D E T A V ı H

(10)

F o t o : AKADEMİ

Âtaksy 2. kısım motelleri

Proje ve dekor : BEDRİ KÖKTEN Mimar D. G. S. A.

Mesken yapımında başarı seviyesine ulaşmış bulunan Türkiye Emlâk Kredi Ban- kası, turizm sahasında da bilhassa Ataköy'de olumlu hamleler içindedir.

Mesken grupları önünde uzanan sahil şeridinin kıymetlendirilmesi, Ataköy'ün mev-

cut çekici ve renkli karakterini kuvvetlendir- miştir.

Daha önce yapılan turistik tesislerin de- vamı olan bu yapılar artan ihtiyaç nisbetin- de inşa edilerek hizmete açılmıştır. Ataköy'de tarihî çiftlik kalıntısı yapılar kısmen restore edilerek modern yapı bölgesi içerisinde ka- rakteristik vasıflarını bozmadan istifade edil- me imkânı sağlanmıştır.

Bir zaman Baruthane olarak kullanıl- mış olan bu tesislerin iç avlu mahiyeti taşı- yan yüksek çevre duvarları içerisinde, taşı-

yabileceği kapasitede motel, kamping, kafe- Vaziyet planı

OENlZ

LOKANTJ GAZİNO

M O T E l < 3 p l

ATAKÖY1

KAMP . SAKASI

(11)
(12)

İki dış görünüş

terya, lokanta, spor ve oyun alanları ve plaj tesisleri yer almaktadır.

İlk etapta üç motel ünitesi bu sene biti- rilmiştir. İkinci etapta beş motel ünitesi ile

tamamlanacak olan moteller ikişer katlı, her ünite 24 oda 46 kişilik düşünülmüştür. Bir c d ı cfis, büfe olarak kullanılmaktadır.

Ana trafik yolu ile irtibatlandırılmış bu-

lunan motellerin giriş yönünde kendi bün- yeleri ölçüsünde otopark sahaları, ünite bir- leşimlerinde müşterek merdivenler düşünül- müştür. Motel ünitelerinin dizilişinde dış

(Devamı 127. sayfada)

Motel odalarının perspektivi MOTEL ODASI

(13)
(14)

Ataköy ikinci kısım motelleri ve kam- ping alanında mevcut eski Baruthane depo- larından biri DİSKOTEK olarak tadil edil- miştir.

Motel ve kampinglere artan isteğe oran- tılı olarak eğlence mahallerinin azlığı ve yetersizliği böyle bir planlamaya etkisi ol- muş, sonuç başarılı olmuştur.

Diskotek 100 kişiliktir. Giriş, vestiyer, kadın - erkek W.C., ofis, bar ve eğlenti sa- lonundan ibarettir.

Çevre duvarları kapı seviyesinde kumaş ile kapatılarak sıcak hava ve renk temin edilmiş, birbirlerini kesen asma tavanlar ile hacım ölçüleri nisbete sokulmak istenmiştir.

Deponun penceresi aydınlık ve hava

imkânı vermediği için, havalandırma tesisatı yapılması zaruri olmuştur. Dış sadeliğe mu- kabil içeride neşeli bir dekorasyon yapılmış- tır.

İkinci ve üçüncü etaplarda diğer depo bloklarının kapalı oyun salonları, turistik eşya çarşısı olarak değerlendirilmesi düşünül- mektedir.

İÇ GÖRÜNÜŞ

Bir diskotek

F o t o : AKADEMİ

Proje ve dekorasyon : Bedri Kökten Mimar D. G. S. A.

(15)

T u r i z m sanayii için bir çalışma

BİR RÖMORK

Proje: Nüzhet İLDENİZ Mimar D. G. S. A.

Yurdumuzdaki turizm hareketlerinin son senelerdeki hamleleri meyanında, bilhas- sa kamplarda konaklamak, en ücra yerlerde evin konforunu bulabilmek maksadiyle ha- zırlanmış kamp römorkları seri halinde imal edilmeye başlanmıştır, istanbul'da Profilo Sanayi ve Ticaret A. Ş. tarafından imal edi- len bu kamp römorkları, oturma, yemek, aynı zamanda 3 kişinin yatma imkânını ve- ren açılır kapanır yatakları, mutfak tezgâhı, dolapları ve portatif W.C. tertibatiyle mü- cehhezdir. Pis ve temiz su tankları, bütan Cazccağı, akü ile elektriği mevcuttur. Rö-

morkun genişliği 2000 m/m, boyu 2400 rn/m olup beynelmilel trafik kurallarına uy- pun olarak imal edilmiştir.

Bütün şasi aksamı çelik, karoseri kısmı alüminyumdur. İç kısımları Maon taklidi plastik yapıştırılması ile tamamlanmıştır.

Sefer halinde yolcu taşıması yasaktır. Akse- lerasyon fren ve tesbit freni olup 430 kg.

ağırlığındadır. En ufak arabalarla dahi çeki- lebilmektedir. Tatbikat proje ve detayları Y. Mimar A. Nüzhet İldeniz tarafından ha- zırlanmıştır. Tatbikatı fabrikanın makine hendisleri tarafından yanılmaktadır.

Römorkun planı ve görünüşleri

(16)

V . exposition

i î i î e r r î a t i o r s a S

Ds

eeramique contemporairse

V . Uluslararası çağdaş

seramik sergisi

Çekoslovakya Radova Sindriska porselen Koınpczısytn

Uluslararası Çağdaş Seramik Sergisi 1 Eylülde G. S. Akademisinde, Millî Eğitim Bakanı İlhami Ertem tarafından açılmıştır.

Uluslararası Seramik Akademisinin yine is- tanbul'da toplanan kongresi münasebetiyle tertiplenen sergiye, Kuruma üye olan kırk memleketin 18'i, dünyaca tanınmış s:rımik sanatkârlarının eserleriyle iştirak etmişler- dir.Ayrıca Kongreye elliye yakın sanat pro- fesörü, sanat eleştiricisi ve gazeteci katıl- mıştır.

Srrginin açılışında Millî Eğitim Bakanı- nın nutkundan sonra, A,İ,C, Başkanı Edgard Pelichet, Sergi genel sekreter ve komiseri, Profesör İsmail Hakkı Oygar birer konuşma yapmışlar ve Çağdaş seramiğin günümüzde kazanmış olduğu önem ve değerden bahset- mişlerdir.

Serginin ve Kongrenin hazırlanmasında üstün bir gayret ve baharı gösteren İsmail Hakkı Oygar'a, Fransa hükümeti adına, legicn d'honneur nişanı verilmiştir.

Bu sırada, Akademide toplanan A..İ.C.

Kongresi dert gün devam etmiş ve Kongre kapandıktan sonra sergide derece alan eser- lere madalya ve sertifikaları dağıtılmıştır.

Eserler aşağıda isimleri bulunan jüri he- yeti tarafından seçilmiştir:

Prof. Alberto Sartoris F:--f. Sııud Kemal Yetkin Edgard Pelichet

Bayan S. Kcbel Mr. Frank Elgar

Altın madalya kazanan eserlerin sahip- leri : Almanya'dan Schııller, Fransa'dan

Pierlot, Hadju, Çekoslovakya'dan Picha,

Fransa

Vazo - Plantard Andre

(17)

İngiltere

Ruth Duckworth 34 X 2C cm.

gre kâse

O. Rckert. İngiltere'den David Leach, Tür- kiye'den İsmail Hakkı Oygar, Japonya'dan Shoji Hamada, Koichi Tamura'dır. Ayrıca birçok gümüş madalya ve şeref diploması verilmiştir.

Türk seramik endüstrisini temsil eden firmalardan, Çanakkale Seramik, istanbul Porselen, Paşabahçe Şişe Cam altın madal- ya, Gorbon - Işıl, Yıldız Porselen ve Ecza- cıbaşı Seramik, gümüş madalya almışlardır.

Kongreye iştirak eden delegeler 5. günBur- sa'yı ziyaret etmişler ve Yeşil Türbe'yi gör- müşlerdir.

PIuquet - Ulrich Elizabeth Steinzug şişe

(18)
(19)

j-ric İvvotcu Tcvacco' Q. CtOOO *

neü'o»^ -rvnfevı«

tx . * *t}»lJ«L

AA.AAAOİ OO03C

: U KıSLÜİO&LU _W./aiaaAQ.

-noocjjva— vv^vi^-^c»

<»•*-' • t^ıSc*> _CKaCNCl

Nebioğlu turistik tesisleri

Ziya NEBİOĞLU - Y. Mimar Yılmaz TOSUN - Y. Mimar

Vaziyet planı

İzmire 30 Km. mesafede Urla iskelesi yakınında inşa edilmekte olan turistik mo- tel tesisleri 5 yataklı büyük ve çift yataklı küçük ünitelerden müteşekkil olup, 140 ya- taklıdır. Bunlara ilaveten 150 kişilik lokan- tası vardır. Küçük ve büyük üniteler modül

•olarak alınmış ve tekrar edilerek inşa edil- miştir.

Sahil boyunca plaj ve soyunma kabine- leri konulmuş, kayalık zeminde bir de kahve düşünülmüştür. İnşaatın yatırımını Turizm Bakanlığı yapmaktadır. Maliyet takriben 3.000.000 T.L. civarında olacaktır.

İzmir'in ihtiyacının büyük bir kısmını

"karşılayacak olan bu tesisler, yabancı turist- lere de hitap edecektir.

Tesislerin alışılmamış bir formda ol- ması, bir çoklarını tatmin etmemiş, inşası dahi olumsuz karşılanmıştır. Bunun yanın- da statikçilerle devamlı çalışmalar neticesi tuğla kemer - kubbe şeklinde yapılabileceğine karar verilmiştir. Bu formun seçilmesi sebe- bine gelince, şimdiye kadar motel odaları yan yana dizilerek meydana geliyordu. Hal- buki bu arsanın kayalık oluşu yer yer, ça- d ı r - o b a havası vereceği ümidiyle bu, forma yaklaşılmış, devamlı etüdler neticesi bu ka- naate varılmıştır.

Tabiatta her şey, keskin, kübik, prizma- tik hatlar halinde görülmemiştir. Hepsi bu

geometrik şekillerinden çok şey kaybederek

"bulunuyorlar. Proje mimarı, ünitelerin de- niz kenarındaki çakılların benzeri yumuşak, tabiatın malı olan formunu taşımasını sa- vunmaktadır.

(20)

Müzenin Saraçhanebaşından görünüşü

Türk

inşaat

ve

sanat

eserleri müzesi

Arkeoloğ: Erdem YÜCEL

mi, türbe, tekke v.s. gibi yapılardan topla- dığı ve bugün her birinin kıymeti açıkça meydana çıkan teberriikât eşyaları ile Evkaf-ı İslâmiyye Müzesini kurmuştu. Sonradan, o zamanki durum ve biraz da idarecilerin tutu- mu bu müzeyi el değiştirtmiş, Millî Eğitim Bakanlığına devrettirmiş, ismini de Türk ve İslâm Eserleri Müzesi yapmıştır.

Aradan geçen uzun yıllardan sonra, ye- niden müze mevzuu Y. Mimar A. Saim Ül- gen tarafından ortaya atılmış ve ilk Osmanlı mimarisinin menşei olan Bursa'da böyle bir teşebbüse girişilmesi teklif edilmiştir. Bu te- şebbüsün o zaman neden tahakkuk edeme- diğini tesbit edememekle beraber, muhteme-

(1) Yılmaz Önge - Erdem Yücel, Amca Hüseyin Paşa Külliyesi, «Arkitekt» İs- tanbul 1966, S. 324, s. 181 - 187.

Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından ilk defa 1957- 1958 yıllarında, iş programı- na alınarak onarım ve restorasyonuna başla- nılan, Saraçhanebaşındaki Amcazade Hüse- yin Paşa külliyesinde (1) «Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi» 13 Mayıs 1967 günü umumun ziyaretine açılmıştır. Bu müzenin kurulmasına, ilk defa külliyenin restorasyo- nunun nihayetlenmesine pek az bir zaman kala 1966 yılı Mayısında karar verilmiş ve derhal işin tatbikat safhasına geçilmiştir.

Bununla beraber, «Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü» varken, acaba vakıfların müzecilik ile ne gibi bir alâkası olabilir diye bir sual de akla gelebilir.

Vakıflar İdaresinin müze kurması ve bu husustaki teşebbüsü ise oldukça eski bir geçmişe sahiptir. Zira Osmanlı imparator- luğunun son zamanlarına rastlayan 1914 yı- lında, zamanın Evkaf Nezareti, muhtelif c,a-

Barok bir şamdan Eyüp camiine ait

(21)

Müzenin avlusu

len buna karşı çıkanlar olmuş veya fikir sa- hibi meselede yalnız kalarak, gerekli ortamı hazırlayamamıştı; fakat bu teşebbüs aynı ca- mia içerisindeki, Türk Sanat Tarihi ve mima- risi üzerinde çalışan mahdut bir zümre tara-

fından tutulmuş ve bunun içinde en müsait zemin aranmıştır.

Hakikaten bugünkü mevcut şartlar, Va- kıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde, kendi imkânları ile bir müzeye olan ihtiyacını

XI. yüzyıla ait olduğu tahmin edilen kündekârî bir cümle kapısı (env. 853) F o t o : Erkin Emirnelu

(22)

Çini kaplamalar seksiyonunda Beyşehir Demirli Mescid çini panolarından bir parça (env. 334)

şiddetle hissettiriyordu. Bu müessesenin bü- tün yurt sathına yayılan onarım faaliyetleri- nin neticesi olarak, vakıf abideleri üzerindeki çalışmaların her geçen gün biraz daha art- ması, kazanılan mimarî eleman ve buluntu- ların gitgide büyük yekûn tutmasına sebep oluyordu. Onarım esnasında ele geçen bir mimarî parça, bazen teknik imkânsızlıklar dolayısıyle yerinde kullanılamıyordu. Şu halde bu parça ne olacaktı? Herkesin gö- zünden uzak bir inşaat ambasma mı atıla- caktı? Yoksa zaman ve bilgisizliğin tahribine mi terk edilecekti?

Anlaşılmaktadır ki bu malzeme, mese- lâ bir şebeke, bir tezyinî mermer korniş, bir kemer ayağı çok daha sonraki onarımlara fikir verebileceğinden muhafazası gerekmek- tedir. Müzenin kuruluşuna sebep olan âmil- lerden bir diğeri de hiç şüphesiz bu gibi mal- zemenin umuma tanıtılmasıdır.

Asırlar boyunca Türk mimarisi ne gibi safhalar geçirmiştir? Özellikleri nedir? Ve ne çeşit inşaî malzeme bu yapılarda kullanıl- mıştır?

İşte bütün bu suallerin cevabını vere- bilmeğe çalışacak olan «Türk İnşaat ve Sa- nat Eserleri Müzesi» belki de henüz bir tür- lü yazılamayan Türk mimarî tarihinin baş- langıcına kendi çapında yardımcı olacaktır.

Bundan başka müzenin Vakıflar ca- miası iç ve dışında kalan restoratör mimar- ların devamlı baş vuracakları bir çalışma, bir etüd yeri olmasına gayret edilecektir.

Meselâ ilk Osmanlı yapılarına ait bir âbideyi restore edecek bir mimarımız karşılaşması çok muhtemel parça problemlerini burada halledecek, faraza herhangi bir devirde kul- lanılan bir alçı şebeke, bir cümle kapısı ör- neği veya diğer mimarî elemanlar burada ko- layca görülecek, deseni çizilecek, belki de mulajı alınacaktır (2).

Diğer taraftan burada şunu da kabul etmek icap eder ki. eski eser üzerinde çalı- şan mimarlarımız, bir iki istisna hariç, sa- nat tarihi yönünden belirli bir eğitimden geçmemekte, bütün gayret ve kuvvetlerini sağduyu ile tcorübeden almaktadır. Buradaki belirli bir eğitimdeki maksadımız ise, her- hangi bir ıkonuda akademik bir ihtisaslaşma, sanat tarihi sertifikaları alabilme veya dok- tora yapabilmektir.

Sîlçuklular, Anadolu beylikleri ve ilk Osmanlı devrinden başlamak suretiyle günü- müze kadar çeşitli kademeleri takip eden bir sıra içerisinde kronolojik olarak mimarî ele- manların teşhir edileceği bir müze Vakıflar için zaten gerekli idi. Nitekim daha kuruluş safhasında bile burasını ziyaret eden bazı öğ- retim üyeleri ile yazarlar, ne kadar doğru bir yolda yüründüğünü ve bu hususta alınan kararın isabetinden bahsetmişlerdir. Bu ara- da sayın R. Ekrem Koçu; «Sanat tetkiklerin- de faydası çok çok, çok büyük olacak bir müze» dedikten sonra, depolardan buraya kadlırılan eserlerin modern müzecilik anla- yışı ile tasnif ve teşhir edileceğinden bahis ile bu müzenin ileride restorasyon işleriyle meş- gul olacak mimarlarımıza bir etüd yeri, bir nevi mektep olacağını yazmıştır (3). Ayrıca sayın üstad, müzenin şeref defterine de açı- lıştan sonra hislerini şu şekilde ifade etmiş- tir; «İstanbul'un gün günden tarihî şahsiye- tini kaybettiği bir devirde bu müzenin kuru- luşu çok önemlidir. Bir gün o cânım İstan- bulumuzda ecdat yadigârlarım yerlerinde bulamayan, enkazının sanat eseri parçalarını hiç olmazsa burada bulurlar».

Sayın R. Cevat Ulunay ise; «Müze bir kadirşinaslık meşheridir, bütün o harikulâde eşya ambarlardan, molozların altından enkaz arasından çıkarılmış ve layık oldukları mev- kie konularak halkın takdirine arz olunmuş-

tur» dedikten sonra yazısına şöyle devam etmektedir: «Neler yok Yârabbi, insan ecdat sanatının ihtişamını azametini burada görü- yor. Ecdadımız bu kadar muazzam inşaatı nasıl yapmışlar? Gözümün önündeki vitrine bakıyorum, temel çivileri, kabaralar, kapı tokmakları, envai şekilde anahtarlar, bunla- rın içinde, Hırka-i Şerifin kol hacmında olan- ları da var» (4). Bundan sonra müze şeref defterinde ise üstadın şu satırlarını okuyo- ruz: «Zevk-ı-selim ile bilginin ve eski mefa- hirin bu derece bariz olarak imtizacına ko- lay kolay şahit olunamaz».

Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müze- sinde, Amcazade Hüseyin Paşa Külliyesi'nin medrese c-daları ile dershanesinden teşhir mahalli olarak azamî istifade edilmiştir. Ay- rıca avlu, büyük ebattaki taş mimarî eser- lere ayrılmış, kütüphane müzenin idare kıs- mını teşkil etmiş ve sıbyan mektebinde de inşaat arşivi hazırlanmaktadır.

Müze halen ilk adım olarak on üç seksi- yondan ibaret olup bunlar; alçı kalıp örnek- leri, taş mimarî parçalar, tuğra ve taş ki- tabeler, madenî şebekeler, alçı pencereler, çini kaplamalar, ahşap mimarî parçalar, in- şaî ve dekoratif elemanlar, sancak, kubbe ve

(2) Erdem Yücel, Amcazade Hüseyin Paşa Külliyesinde kurulmakta bulunan yenî bir müze, «Türk Yurdu» İstanbul 1967, S. 1 (331), s. 3 0 - 3 1 .

(3) Reşad Ekrem Koçu, Vakıflar U- mum Müdürlüğü İstanbul'da Güzel Bir Mü- ze Kuruyor, «Yeni Tanin 21 Eylül 1966»

Ankara, S. 839, s. 2.

(4) R. Cevat Ulunay, Türk İnşaat ve Sanat Müzesi, «Milliyet 17 Mayıs 1967»

İstanbul S. 6995, s. 2.

(23)

minare alemleri, aydınlatma araçları ve te- berrükât eşyalarıdır.

Bu seksiyonlar içerisinde bilhassa alçı kalıp örnekleri ile taş mimarî parçalar, res- toratör mimarların çalışmalarına ön planda yardımcı olacak mahiyette tanzim edilmiş- tir. Fatih devrinden başlamak suretiyle, Ek- lektik devre kadar kronolojik bir sıra takip eden sütun başlıkları, kemer ayakları, friz- ler ve şebekelerin orijinalleri veya alçı ka- lıpları görülmektedir. Buradaki Türk ve Bi- zans mimarisinin akustik elemanları, Süley- maniye, Şehzade, Üsküdar Cedit Valde v.s.

gibi camilerin şebekeleri, Kanunî türbesinin frizi gibi malzeme önümüzdeki onarımlara ışık tutacak mahiyettedir.

Tuğra ve taş kitabeler arasında, çeşitli sebepler dolayısıyle ortadan kalkan abidele- rin Sülüs, Celi ve Tâlik hatlı kitabeleri ile Selim III, Mahmut II, Abdülmecit, Abdül- hamit I ve II gibi padişahlara ait muhtelif taş tuğralar yer almaktadır. Bunlar arasın- da, bilhassa Üsküdar Efganî tekkesinin, ha- len yıkılmış olan Mimar Sinan'ın Süheyl Bey Camii ve çeşmesinin, Abdülkadir der- gâhının, Mustafa I'in annesinin Galata'da yaptırttığı, şimdi bulunmayan camiinin kita- beleri artık birer tarihî vesika sayılacak ma- hiyeti almış eserlerdir.

Vakıf inşaat ambarlarında çeşitli ona- rım faaliyetleri sırasında toplanan türbe, se- bil ve benzeri yapılara ait madenî şebeke- ler ile müzeyyen içlik ve dişlik alçı pence- reler ise, iki ayrı seksiyonu meydana getir- mektedir. Bu malzeme arasında bilhassa Hekimoğlu Ali Paşa türbesinin büyük ölçü- deki pulad şebekesi ile Yeni Camii hünkâr kasrı'mn, Eyüp Zal Mahmut Paşa Camii'nin alçı pencereleri de görülmeğe değer eserler arasındadır.

Müzenin en zengin ve şüphesiz en çok dikkati üzerine çeken seksiyonunu çini kap- lamalar teşkil etmektdeir. Burada XIV. yüz- yıl Selçuk çinilerinden başlamak suretiyle günümüze kadar, muhtelif devir, üslûp ve tekniklerde imal edilmiş çiniler, kronolojik bir sıraya göre teşhir edilmektedir. Çini kaplamalar seksiyonunda üzerinde durulması icap eden bir husus, bu örneklerin, neşre- dilmedikleri için tanınmamış oluşlarıdır. Ay- rıca Selçuklu çinileri arasında bulunan Bey- şehir Demirli Mescid'e ait bir pano, halen harap durumdaki bu mescidin vaktiyle çini ile kaplı olduğuna işaret etmektedir. Diğer taraftan Ilgın Lala Mustafa Paşa külliyesin- de bulunan figürlü Selçuk çinisi de buradaki müstesna eserlerden birer örnektir.

İlk Osmanlı devrine ait altın yaldızlı Bursa çinileri ise Türk çiniciliğinin gelişim safhalarını göstermesi bakımından dikkat çe- kicidir. Bundan başka Kasımpaşa hamamının sülüs hatlı çini kitabesi (5), Edirne Şah Me-

lek Camiine ait çini karolarla, XVI. yüz- yıl çinilerinin şaheserleri görülmeğe değer eserler arasındadır.

Bu seksiyonda dikkati çeken diğer bir bölüm de halife Abdülmelik'in 691 yılında inşa ettirdiği ve muhtelif tarihlerde Türkler tarafından tamir edilen Kubbet-üs Sahra'nın çeşitli çinilerini ihtiva eden müstakil vitrin- dir.

Türk çiniciliğinin en parlak ve en kuv- vetli devirlerini teşkil eden XVI. yüzyıl ör- neklerinden sonra gelen XVII. yüzyıl çini- leri ve daha sonrakiler ile bu sanat, krono- lojik olarak seyirciye ifade edilmiştir.

Ahşap mimarî parçalar seksiyonunda ise Türk mimarisinde çeşitli zamanlarda kul- lanılmış ahşap elemanlar görülmektedir.

Bunlar arasında Selçuklu geometrik geçme- lerinden başlamak suretiyle, XV. yüzyıl oy- maları, Yeni Camii hünkâr kasrının Edirne- kâri tezyinatlı tavan göbeği, sedef kakmalı kapı binileri, daha geç devirlere ait rûmî, palmet ve rozetler, Eklektik üslûpta mahfil parçaları buradaki belli başlı eserlerdir.

Diğer yandan Türk mimarisi içerisinde kullanılmış ve diğer müzelerde görülmesine imkân olmayan ufak çaptaki malzemelerin bulunduğu inşaî ve dekoratif elemanlar sek- siyonunda, XV. yüzyıla kadar tarihlendiril- mesi inen muhtelif ölçülerdeki çiviler, de- mir kenet ve zıvanaların yanında Amasya bimarhanesi'nin ahşap kenedi kronolojik bir sırada teşhir edilmektedir. Bundan başka ge- ne çeşitli devirlere ait musluklar, kapı tuta- makları, kuşaklar, rojaslar, kilitler, anahtar- lar ve kurşun örnekleri ile sıva parçaları, mazide kalan malzemenin zamanımızdaki- lerle mukayesesini sağlamaktadır.

Sancak, kubbe ve minare alemleri sek- siyonunda da köfeki, mermer ve madenden yapılmış çeşitli yapılara ait örnekler bir ara- ya getirilmiş olup bunlar yeni onarımlarda yapılacak benzeri elemanlara örnek olaca- ğından değer kazanmaktadır.

Müzenin oldukça geniş malzemeyi bir araya getirdiği aydınlatma araçları bölümün- de ise XIII. yüzyıla tarihlendirilen üzeri fi- gürlü Selçuklu şamdanından başlamak sure- tiyle cam kandilliklere kadar konu ile ilgili malzeme, tek tek incelenerek teşhir edilmiş- tir. Buarada XV. yüzyıl Memlûk şamdanı, XVIII. yüzyılın lâle şamdanları ile Abdül- mecid'in Ayasofya'ya vakfettiği abidevi mumlu mücessem şamdan (6) bu seksiyonun en enteresan eserleri arasında sayılmaktadır.

Teberrükât eşyaları bölümü ise çeşitli etnoğrafik malzemeden ibarettir. Burada bu- hurdan, güleptan örnekleri, Lâleli Camii'ne ait dekoratif askılar, rahleler, Ahmet III çeş- mesinin sebil tasları, leğen, ibrik ve cami-

lerde kullanılmış Avrupa menşeli saatler gö- rülmektedir.

Külliyenin dershane kısmında muhtelif ahşap cami kapıları ile dolap kapakları bu- lunmaktadır. Tarihlendirme bakımından mü- zenin en eski malzemesi burada toplanmış olup Genel Müdürlükten gönderilen Ankara A h i Elvan Camiine ait oyma tekniğinde ya- pılmış Kâfi ve Sülüs hatlı kitabeliklere havi dolap kapaklan, XIII. yüzyıl Selçuklu sana- tının yaratmış olduğu harikalardır. Ayrıca burada görülen XV ve XVI. yüzyıla ait suyu dahi hesap edilerek birbirine karşıt konulan ve bu yüzden bükülmeyerek zamanımıza ge- len kündekâri kapılar hâlâ yapıldıkları dev- rin canlılığını muhafaza etmektedir.

Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi kurulmuş ve ziyarete açılmış olmasına rağ- men yapılması icap eden daha pek çok iş bulunmaktadır. Bir kere bütün yurt sathın- daki abide ve onarımların teker teker araş- tırılması lazım gelmekle beraber bu hususta en büyük yardımı şüphesiz restoratör mi- marlardan beklemek icap etmektedir. Zira müze mensupları ne kadar gayret ve çaba sarfederlerse etsinler, her onarımdaki mü- zeye nakli icap eden malzemeyi ilgili mima- rından daha yakın tayin edebilmelerine mad- deten imkân yoktur. Bu yüzden her restora- tör mimarın, onarımlarında kullanamayacağı önemli malzemelerini veya küçük buluntu- larını buraya göndermesi, müzenin kısa bir zamanda gelişmesine bilhassa yardımcı ola- caktır.

Diğer taraftan müze mensuplarını da bekleyen, halledilmesi icap eden birçok me- sele vardır ki; bunlardan biri her elemanın kendisini muayyen konularda yetiştirmesi ve daha doğrusu ihtisaslaşabilmiş olmasıdır.

Müze elemanının kalem işi, çinicilik veya şebekeler v.s. gibi muayyen konularda söz sahibi olabilmesinin kaçınılmaz faydaları vardır. Zira böyle bir konuda tam mana- sıyle ihtisaslaşmış bir eleman ile restoratör mimarın bir arada tam bir anlayış ve ahenk içerisinde çalışması muhakkak ki müzeyi Vakıflar camiası içerisinde arzu edilen nok- taya ulaştıracaktır.

(5) Kasımpaşa hamamına ait XVI.

yüzyıla tarihlendirilen bu çini kitabenin; İs- tanbul Kasımpaşa hamamına mı, yoksa Bo- zöyük Kasımpaşa hamamına mı ait olduğu kesin olarak tesbit edilememekle beraber, aralarındaki benzerlik dolayısıyle Bozöyük'e biraz daha yakın olduğu kanaatindeyim.

(6) Bu şamdan Ayasofya Camii'nin müze oluşundan sonra Bâli Paşa Camii'ne götürülmüş ve müzemizin kurulması üzerine de Amcazade Hüseyin Paşa Külliyesine ge- tirilmiştir.

(24)

Hastane planlaması ameliyat salonları bölümü

Gündoğdu AKKOR Mimar İ. T. Ü.

(Geçen sayıdan devam) Bu bakımdan hidrolik preslerle imal edilmiş karo mozaik elemanlar daha tercih edilir.

Mozaik döşemelerin temizlenmesinde sabun ve sabun tozları kullanmaktan ka- çınmalıdır; zira iyi temizlenmedikleri tak- dirde ince bir sabun tabakası kalır ki, bu anti-statik hususiyeti bozduğu gibi, döşe- meleri kaygan yapar. Bu döşemeler su ile serbestçe yıkanabilir; icap ettiği takdirde nötr (ne asit ve ne de alkali mahiyette olan) temizleme tozları kullanılmalıdır.

Anti-statik kauçuk ve linoleum döşe- meler az miktar su ve icap ettiği hallerde nötr temizleme tozları ile yıkanabilir. Sa- bun ve deterjanlar tavsiye edilmez. Çok mik- tarda da su kullanıldığı takdirde irtibatları açar ve yapışmayı tahrip eder.

Bu tip döşemelerde, her nevi alkollü madde petrol, yağ, cila, dezenfektanlar ve benzeri maddeler, anti-statik özellikte ciddî bir ters tesir yaptıkları için kullanılmamalı- dırlar.

Anti-statik polyvinyl karo döşemelerde iss yıkama, az miktar su ve bir deterjan ile (sıvı veya toz halde) yapılabilir.

Bütün anti-statik döşemelerin elektrikî rezistansları periodik bir şekilde (takriben üç aylık devrelerle) dö.şemeler kısımlara ayrı- larak ve neticeler bir kayıt defterine geçiri- lerek ölçülmelidir. Yalnız ameliyat salonla- rında değil, anestetik gazların kullanıldığı anestezi odaları, anestezi depolan gibi bü- tün bacımlarda bu koruyucu tedbirler alın- malıdır.

KLİMATİZASYON

Bugüne kadar hastahanelerdeki klima- tizasyon, başlıca havanın soğutulması ve hastanın konforu deyimleri ile düşünülmüş- tür. Bugün klimatizasyonun hastanın ko- runmasındaki yardımı takdir edilmiş ve uy- gun bir şekilde harareti ve rutubeti ayarlan- mış hava ile hastanın tedavisi arasındaki çok yakın ilgi ispat edilmiş durumdadır.

Bu keza personelin moral ve randımanına tesir eder. Havadan gelen mikropların sira- yetinin kontrolü, bakıma elverişli bir siste- min seçilmesi, uygun filtre tipleri, ameliyat salonlarında kullanılmış havanın ne nisbette

kabul edilebileceği, patlama tehlikesinin azal- tılması gibi hususlar dikkatli bir planlama ile üzerlerinde çalışılması gereken başlıca problemlerdir.

Hastalık sirayetinin en tehlikeli, muh- temel sebeplerinden biri ameliyat salonların- daki boğaz ve burundan çıkan patolojik bak- terilerdir. Aşağıdaki temel şartlar ameliyat salonları için tavsiye edilmektedir.

1. Salondaki ısı 2 2 ° - 2 5 ° C arasında olmalıdır.

İsveç standartlarında bu 20° - 24° C dir.

2. İzafi rutubet % 5 0 - 5 5 arasında tayin edilecektir.

3. Salondaki saatte hava değişimi 10 defa olmalıdır. İsveç standartlarında bu 36 m2 lik bir salon için minimum 10 mak- simum 18 defadır.

4. % 100 filtreli ve bakterisiz hava ta- vandan üflenecek, toz ve anestetik gazları çekmek için döşemeye yakın bir noktadan dışarı çıkarılacaktır.

5. Filtreler temizlenebilir tip olacak- lardır.

6. Koridor veya diğer steril olmayan sahalardaki havanın girmesini önlemek için salon içinde pozitif bir basınç olacaktır.

7. Alet temizlik odaları, kirli eşyalar deposu, patoloji laboratuvarları gibi hacım- lar diğer sahalara göre negatif basınçta ola- cak.

8. Bütün ameliyat salonları, bölümün dışındaki sahalara göre pozitif basınçta ola- caktır.

Bugün birçok hastahanelerde resirküle havanın muayyen nisbetlerde kullanılabile- ceğine dair çalışmalar yapılmıştır. (*) (**)

Buralarda % 60 - % 80 nisbetleri ara- sında kullanılmakta olan resirküle havanın, gerek bakteri birikmesi ve gerek biriken anestezi gazlarının patlama tehlikesi gibi bu- güne kadar itiraz edilen hususlar bakımından bir tehlike yaratmadığı görülmüştür.

Ayrıca havanın resirküle edilmesi ile

% 30 nisbetinden fazla rutubetin idamesinin kolaylaştığı anlaşılmıştır.

.Ancak bu husus bütün dünyada araş- tıma raporları neticesi kabul edilinceye ka- dar resirkülasyonsuz % 100 temiz hava temin etmek tavsiye edilir.

AYDINLATMA

Yukarıda bahsetmiş olduğumuz.gibi bü- yük ve kare formlu ameliyat salonları bö- lümü, sunî aydınlatma ve klimatizasyonun inkişafı ile realize edilebilmişlerdir. Bu su- retle tamamen dışa kapalı ameliyat salon- ları planlanabilmektedir. Salonun genel ay- dmlatmasındaki optimum miktar 800- 1500 lüks arasında olmalıdır. İsveç standartlarına göre ameliyat lambası için tavsiye edilen de- ğer, çalışma düzleminde 40.000 lükstür. Ke- safet kontrolü olan bazı tip lambalarda 10.000-90.000 lüks temin edilebilmektedir.

TIBBÎ GAZLAR

Bir tedavi unsuru olarak oksijenin ge- nel hastahanelerde kullanılması her geçen gün ehemmiyetli nisbette artmaktadır. Silin- dirik tüple oksijen taşıma sisteminin kifayet- siz ve patlama tehlikesine maruz olması se- bebiyle, bütün yeni hastahane binalarında, merkezî oksijen deposu ve bakır borulu da- ğıtma sistemi tesisatına önem verilmelidir.

Bugün A. B. D. de 25 yıl kadar yakın bir zaman önce inşa edilmiş, fakat merkezî sis- temin kullanılmamış olduğu hastahaneler bu sisteme dönmektedir. Lakin bu geç dönüş, daha önceki masrafların ilavesiyle de mali- yeti oldukça arttırmaktadır.

Merkezî oksijen sistemi, silindirik tüp- lerin bütün itiraza şayan hususiyetlerini (kul- lanma masrafları, fazla sayıda personel, patlama tehlikesi, «boş» olarak iade edilen silindirlerde hakikatte kalan oksijenin ziyanı ve masrafı, pahalı yüksek tazyik akış regü- latörlerinin başlangıç ve sonraki bakım mas- rafları gibi) elemine eder.

Bunlara ilaveten merkezî sistem, alçak basınçla çalıştığı için oksijen gazının varlı-

(*) Air conditioning surgery is speedy operation The Modern Hospital, October, 1962.

(**) Recirculation of air in the surgical süite Hospitals, J. A. H. A., November, 1961.

(25)

ğından doğan yangın tehlikesini minimum hale getirir.

Oksijen gibi, vakum, azot protoksit ve icap eden salonlara basınçlı havanın da, ame- liyat salonlarına merkezî bir sistemden ge- tirilmesi tavsiye edilir.

Bu gazların ameliyat salonlarındaki çı- kış noktaları birkaç tipte olabilir. Şöyle ki:

1. Duvar tipi.

2. Ameliyat masasının kaidesinde olan tip.

3. Tavandan sarkan tip.

4. Duvardan konsol kendi etrafında 180° hareket eden tip.

Bütün bu çıkış noktaları oksijen, azot protoksit, vakum ve icap eden ameliyat sa- lonlarında basınçlı havayı ihtiva eder. Sa- lon içindeki ameliyat ekibinin ayaklarına dolaşmaması bakımından sırasıyle son üç tip tavsiyeye şayandır.

Bütün normal ameliyat salonlarında bir oksijen, iki vakum (bir anestetist ve bir ope- ratör için) ve bir azot protoksit noktası bu- lunmalıdır. Kulak ve ortopedik ameliyat sa- lonlarında bunlara ilaveten bir basınçlı hava çıkış noktası gerekir. Kalp ameliyatı salon- larında ise iki oksijen, iki vakum ve bir azot protoksit noktası düşünmek gerekir. Hazırlık ve anestezi odalarında ise birer duvar tipi oksijen, vakum ve azot protoksit noktaları bulunmalıdır.

RENKLENDİRME

Ameliyat salonları duvarları ve tavan- ları için umumiyetle açık yeşil ve krem renkleri tercih edilmektedir. Açık yeşil, kır- mızının tamamlayıcı rengi olduğu için, kan ve yara üzerinde devamlı bir çalışmadan sonra beyaz duvar üzerinde gözlere gelen hayalin önüne geçer. Açık krem rengin ise, yüz renginden hastanın durumunu kontrol için anestetistlere daha faydalı olduğu kabul edilmektedir.

Ameliyat salonlarının yalnız duvar ve tavanları değil, salondaki gömlek, çarşaf v.s.

gibi malzemeyi aynı rengin tonlarında seç- mek ve salona bitişik hacımları tek bir ren- ge boyamak, bir mevzua toplanmış olan zih- nin başka tarafa dönmesine mani olması ba- kımından yerinde olur.

İçinde gelişigüzel beyazlar olan elektri- kî iletken siyah döşeme umumiyetle tercih edilmektedir. Ameliyat salonlarında iddialı döşeme desenlerinden kaçınmalıdır.

ÇEŞİTLİ TEÇHİZAT

Ameliyat salonlarında 4 duvarda, tak- riben 2 metre ara ile topraklı prizler bulun- malıdır. Bu prizlerden bir tanesi seyyar röntgen cihazı için olmalıdır. Memleketi- mizde patlamaya karşı özel olarak imal edilmiş prizler ve civalı tip elektrik anah-

1 A S A N $ < 5 R L E R 2 B E K L E M E

3 SıSToSKOpı 4 AYILMA

5 HEMŞİRE 6 DEpÖ 7 GARDROp 8 RÖNTTGEN

9 I S T I R A H A T H A C M I

10 ANEfTETİST

11 HAİIRLIK 1 2 AMELİYAT SALONU

1 3 A L Ç ı O D A S ı 1 A Ç A U Ç M A U A C M I 1 5 ST E R I L T > E p o

16 STÖİILOLMA7AN MEZEME

1 7 A K ı L M A 1 8 Ç E M I N E K Ç A L O N U

tarları olmadığı için, ağır anestezi gazlarının kullanıldığı hacımlarda - gaz aşağıda biri- keceği için - minimum priz yüksekliği h = l.OO m. ve elektrik anahtarları ise ha- cım dışında olmalıdır.

Her ameliyat salonunda bir elektrikli saatin bulunması doktor ve anestetistler ta- rafından istenmektedir. Bu saat, el yıkama hacmından kolayca görülemiyorsa, el yıkama hacmında da yıkama zamanının tesbiti ve bilinmesi için ayrıca bir saat gerekir.

Ameliyat masasına paralel duvarda 3 röntgen filminin yan yana aynı zamanda gö- rülebileceği (takriben cam satıh 40x120'cm.) bir röntgen illüminatörü düşünülmelidir.

Kan ve serum şişelerinin asıldığı ayaklı askılar hem yer işgal ettiği ve hem de daima devrilme tehlikesi olduğu için, tavana uy- gun yerlere sabit askılar monte etmenin çok faydası görülmektedir.

Ameliyat salonları, doktor istirahat, anestetist ofisleri, soyunma yerleri gibi ha- cımların esas hemşire istasyonu ile haberleş- me bakımından muhakkak irtibatları olmalı- dır. Bu ışıklı, hoparlörlü veya daha müte- kâmili, «interkom» sistemlerle temin edile- bilir. «İnterkom» un avantajı karşı tarafa cevap verebilme imkânının olmasıdır.

Eğitim ve araştırma bakımından, ame- liyatları bütün detayları ile göstermek im- kânı, yalnız renkli kapalı devre televizyon sistemleri ile mümkün olabilmektedir. Seyir galerilerinde ameliyatların ancak genel gidi- şatı takip edilebilir.

Hastahane jeneratörünün kapasitesinin seçümesinde en mühim faktör, bilhassa açık kalp ameliyatlarında kullanılan pompaların bir an önce devreye girmelerini sağlayacak bir tipi aramaktır. 6 - 8 saniyede devreye

ŞEKIU2. U . C . M O F R I T T AMELİYAT

S AL O N L A R J B O L Ü M Ü

girecek bir tip jeneratör bu ameliyatlar için uygun görülmektedir.

ÖRNEKLER

Aşağıdaki kısım, Aaron N. Kiff ve Mary Worthen'in (*) bir makalesinden kısal- tılarak tercüme edilmiştir. Altı değişik ame- liyat salonları bölümünün analizi yapılmak- tadır :

A) MOFFITT IIASTAIIANESİ, CA- LIFORNIA ÜNİVERSİTESİ TİP MERKE- Zİ, SAN FRANCİSCO

(Şekil: 2)

Mimarının düşünceleri (Milton T. Pfleuger, San Francisco)

San Francisco'da, California Üniversi- tesi Tıp Merkezindeki 500 yataklı Herbert C. Moffitt hastahanesi, merkezin öğretim ve eğitim hastahanesidir. 15 katlı bir binadır.

Ameliyat salonları bölümü, 3. katta olan röntgen ve 5. katta yer alan laboratuarlar bölümünün arasında olmak üzere 4. kattadır.

Büyük blokta ameliyat salonları, bir ka- natta sistoskopi hacımları, başka bir kanatta soyunma hacımları v.s. ve üçüncü kanatta ayılma hacmi olmak üzere, ameliyat salon- ları bölümü bütün bir katı (takriben brüt 2400 m2) işgal eder. Üçüncü kanat, hasta- hane ile bitişik tıp bilimleri binası arasında bir bağdır.

Merkezî çalışma sahası, daha kısa me- safe yürüme, d a h a süratli temizlik ve iyi bir nezaret imkânı sağlamaktadır.

(*) Borada takdim edilen plan ve dü- şünceler, Aaron N. Kiff ve Mary Worthen (Office of York and Sawyer) tarafından bir araya getirilmiş ve kendi fikirleri ilave edil- miş olup «Architectural Record» mecmuası ile birlikte çalışılarak yayınlanmıştır.

(26)

Türkiye'de yerleşme düzenlenmesi

Prag şehrinde toplanan IX. Dünya Mi- marlar Birliği Kongresi (U.Î.A.) «TEMA» sı

«MİMARÎ ve BEŞERÎ ORTAM» olarak ka- bul edilmiş idi.

Konulara göre Kongre esnasında Oda- mız adına gönderilen beş resmî tebliğ ile şahıslar tarafından gönderilen üç ayrı tebliğ- lerdeki fikirler, kürsüden savunulmuş, takdir toplamış ve I. ile 4. konu müzakerelerin- ka- rarların özetlenmsei ve nihaî redaksiyonu için temsilcilerimiz görevlendirilmiştir.

Görüşülen konular ve konuşmacılarımız:

Konu I — TÜRKİYE'DE YERLEŞME DÜZENLENMESİ ORGANİZASYONU

Konuşmacı; ERTUĞRUL MENTEŞE (Büyük İstanbul Nâzım Plan Bürosun- dan)

Konu II — TARİHÎ VARLIK ve MO- DERN DÜNYA

(İki tebliğ gönderilmiştir.)

Konu m — KONUT ve ÇEVRESİ Konuşmacı: Asst. Prof. EKMEL DERYA (O. Doğu T. Üniversiteden)

Konu IV — SANAYİ ve ÇALIŞMA ORTAMI

Konuşmacı : ERTUĞRUL MENTEŞE (Büyük İstanbul Nâzım Plan Bürosun- dan)

Konu V — İNSAN VE ARAZİ Konuşmacı : Asst. Prof. ORHAN ÖZ- GÜNER

(Orta Doğu T. Üniversiteden) Çok ilgi çekici ve tartışmalı geçen mü- zakereler sonucunda 72 devletin mimarî te- şekküllerinin etüdlerinden çıkan nihaî karar- lardan makineleşmiş devrimizde, maddiyatın hakim olduğu dünyamızda insanların daha rahat yaşamalarını teminen ileri sürülen meslekî Kongre fikirlerinden faydalanılma- sını candan temenni ederken, Kongre sual- lerini cevaplandıran meslekdaşımız Ertuğrul Menteşe'nin tebliğini bilgilerinize sunuyoruz.

Konu I — YERLEŞME DÜZENLEN- MESİ ORGANİZASYONU

Kongre sualleri:

I — 1) Ülkenizin bütünü veya kısmı için hazırlanmış düşünülmüş yeni şehir ku- ruluş etüdleri, insan topluluklarına yararlı olabilecek sanayi mesken ve dinlenme ihti- yaçlarını yeşil sahaları da ihtiva eden Deri plan tasavvurlarınız var mıdır?

Varsa bu tasavvurlarınızda ulaşım problemine ne derece kıymet verdiniz? Sizce

bu konuda en elverişli çareler neler olabilir?

I — 2) Şehirlerin optimum ölçüleri hak- kında ve bilhassa büyük şehirlerinizin sizin ülkeniz özel şartları, içinde daha da büyü- meleri uygun düşer mi? Zaman ekonomi mefhumunu şehirleriniz organizasyonları sırasında ve genel olarak yurt çapındaki yer- leşme problemlerinizde ne derece önem ver- diniz ve bu problem nasıl ele alındı?

I — 3) Millî ekonominiz ve mevzuatı- nızda henüz layıkıyle ele alınamamış ve fa- kat ülke yerleşme dokusunun düzenlenebil- mesi için hatalı şehir kuruluşlarınızın lü- zumlu ıslahı veya yeniden kurulacak şehir- lerinizin istenen gayeye ulaşabilmesi için alınması zorunluğu bulduğunuz çareler veya düzeltilmesi gereken mevzuat nedir?

C E V A P :

TÜRKİYE'DE YERLEŞME DÜZENLENMESİ Ertuğrul Menteşe D.P.L.G.

Y. Mimar - Şehirci G İ R İ Ş :

Makine devrinden evvelki tarihlerde Türkler sosyal yapılarını nizamlamakta dai- ma üstün kabiliyet göstermişlerdi.

Tabiat imkâlarını en iyi şekilde değer- lendirerek toplulukların yaşayacağı yerleri seçmesini bilmek, bu yerleri, çevre ile tam bir ahenk kurmak suretiyle, tesis edebilmek Türkler'e has bir maharettir.

Bu sayededir ki Türk halkı vâsi toprak- larına bağlı mütecanis bir kitle olarak asır- lar boyunca da vatanperverliği ile hür ola- rak yaşayabilmişlerdir. 1300 senesinden itiba- ren Osmanlı İmparatorluğunun yıldırım süra- tiyle Asya, Afrika ve Avrupa kıtalarına ya- yılarak o ülkelerde altı asır boyunca idare- sini idame ettirebilmesi Türk toplumunun, yukarıda bahis ettiğimiz teşkilatlanma kabi- liyetinin ve yerleşme düzenindeki bilgisinin neticesine bağlanabilir.

1954'de Atina'da yapılan Beynelmilel bir mimarî kongreye sunulan «Balkan mem- leketlerinde tradisyonel mimarî ve günün mimarisi için alınabilecek örnekler» başlığı altındaki Yugoslav mimar Olivier Miniç'in Sırbistan'da tatbik edilen Türk tarzı mima-

o

risini ve şehir kurma prensiplerini öven ve ekte sunulan raporunun bazı kısımları yuka- rıda söylediklerimizi teyit eder mahiyettedir.

Anadolu yarımadası ile Trakya'nın bir parçasını ihtiva eden günümüzdeki Türkiye az gelişmiş diğer memleketler gibi kendini bünye itibariyle kuvvetlendirmeğe, ekonomik alanda ziraat üretimini arttırarak ve sanayi- leşmeye çalışmak suretiyle gelişme çabası içindedir.

TÜRKİYE'Yİ PLANLAYABİLMEK YÖNÜNDEN MEVCUT DURUMUN T A H L İ L İ :

1 — Memleketimizde yerleşme konu- sunda, toplulukların istikbali köy, kasaba ve şehirlerin, sanayi ve iskân bölgeleri ile din- lenme ve teneffüs sahalarının birbirine olan ilişkilerini tanzim edecek lüzumlu bilgiler ve teşebbüsler mevcuttur.

Araştırmalara esas temel bilgiler; (sene- de bir yapılan nüfus sayımı, ziraat sayımı, sanayi sayımı ile vesair diğer istatistikî bil- giler toplanabilmekte ve bu bilgiler Başba- kanlığa bağlı (D.P.T.) teşkilatına ulaştırıl- maktadır. 1963 de uygulanmaya başlayan D.P.T. program hedefleri 1977 ye kadarki arada % 7 bir gelişme hızını sağlamaya ça- lışmaktadır.

Ana stratejisi şöyle özetlenebilir : a) Millî gelirde senelik % 7 bir artışa varmak,

b) Ödemelerin denkleştirilmesi, c) işsizliğin önlenmesi,

d) Bölgeler arası sosyal denge ile ayrı sektörlerde çalışanların kazançlarının ayar- laması. Herkesî yaşanması mümkün bir h a - yat seviyesi temin edilebilmesidir.

Şehirlerin kuruluş ve gelişmelerini eko- nomik donelerin direkt etkilediği kabul edil- diğine göre, şehirlerin istikbali o bölgenin bir unsuru olmaları itibariyle de oraya uygula- nan yatırımlarla çO'k sıkı alakalıdır.

Şehir planlanmasından evvel bölge plan- lamasının zorunluğu idarî makamlarca da benimsenmiş olup, halen de bu yolda hare- ket edilmektedir.

Ekonomik ve teknik raporlar şeklinde hazırlanmış bölge planları; muayyen bir böl- genin özellikleri tahlil edilerek o bölgeye en uygun gelişmenin ne çeşit yatırımlarla sağ-

(27)

lanabileceğini ortaya koyan tavsiyelerden ibarettir. (D.P.T.) ülke çapındaki plan strate- jisine getirilecek yatırım safhaların değişik- likleri için bu bölge planlama detay çalış- malarından da lüzum gördüğü nisbette fay- dalanır.

Gerek bölge planlama etüdlerinin ge- rekse D.P.T. araştırmaları ile yatırımların tevzii için Türkiye 15 bölgeye taksim edil- miştir. İmar ve İskân Bakanlığının bölge planlama ekipleri Birleşmiş Milletler uzman- ları yardımı ile meydana getirdikleri etüdle- rini D.P.T. nezdinde müdafaa ederler; fakat bu temaslar henüz tam arzulanan sıkı işbir- liğine ulaşamamıştır.

Şehir planları D.P.T. ana direktiflerine uyan bölge planı çalışmaları ve verileri çer- çevesi dahilinde etüd edilmekle beraber, böl- genin özelliklerinden ötürü D.P.T. nin kabul ettiği esaslardan bazı inhiraflar olabilmek- tedir.

Şehirlerin büyümeleri, haritadan silin- meleri veya yeniden kurulmaları bölgenin teçhizatlanmasına yarayacak yatırımların uygulanıp uygulanmamasına bağlıdır. Bölge plan etüdleri D.P.T.nin yatırım programları esasına uygun olarak hazırlanmış oldukla- rından, şehir planlaması etüdlerinin de bölge plan esaslarının uygun olarak hazırlanmış ol- masının zorunluğu da açıktır. Böyle de ha- reket edilmektedir.

Gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde dahi şehirsel merkezlerin cazibesi veya kır sahalardan göçe sebebiyet vermektedir. Bu- gün dünyanın her tarafında şehirlerin nüfusu gitgide kabarmaktadır. Her çeşit ileri projek- siyonlarda zaman mefhumu ülke planlanma- sında olduğu kadar bölge ve şehir planlan- masında da en önemli faktördür; dolayısıyle ulaşım probleminin iskân mahalleleri ile iş merkezleri veya bölgelerle ithalat ve ih- racat merkezleri arasında halledilmesi üze- rinde titizlikle durulması icap eden mesele- dir.

Bu hususta bilhassa kara, deniz ve de- miryolu uzmanları ile şehirci ve plancıların birlikte netice almaları şarttır. Zira ulaşım ağlarının direkt tesiri altına giren ekonomik ve sosyal kalkınma ve buna ait güzergâh ve şebekeyi kararlaştıran uzmanların toplu- lukların mekân içinde yerleşmelerini temin eden diğer uzmanlar grubu ile (plancılar) sıkı işbirliği yapmaları hali ancak tatmin edici neticeyi verebilir. İleri ulaşım sistemi bölgenin öz?l imkânları ve orada yerleşmiş insan topluluklarının kabiliyetleri tartılarak ayarlanmış olabilmelidir.

k a l p r l a v

YER DÖŞEMELERİ

Düşüncemizi şöylece özetleyebiliriz; eğer nakliye, trafik ve genellikle ulaşım konu- suna giren her hususta (P.T.T. dahil) muva- fık sonuçlar elde etmek isteniyorsa bölgenin kendine has bütün imkânları o mıntıkada yerleşmiş bulunan insan topluluklarının ka- biliyetleri tahlil edilmeli ve ondan sonra ic- raata geçilmelidir. Ancak müsbet neticelere bu suretle varılabilir.

Ulaşım sistemi en ilerlemiş ülkelerde kara ulaşımın, demiryolu ulaşıma birçok se- beplerden tercih edildiğini biliyoruz; dolayı- sıyle bizde de karayolu yatırımlarına daha önem verilmesi doğrudur. Ancak ağır yük ta- şımada çok faydalı olan demiryolunun da ihmal edilmesi doğru olmaz. Tabiîdir ki, bu mülahazalar her memleketin akaryakıt im- kânlarına göre değişebilir (kömür, elektrik enerjisi veya petrol).

Karadeniz, Marmara, Ege ve en işlek deniz ulaşım yolu Akdenizle çevrili Türkiye aynı zamanda deniz ticaret filosu ile liman tesislerine kıymet vermek durumundadır.

Anketin 2 ve 3 üncü suallerinin cevap- larını vermeden evvel Anadolu topraklan hakkında ve Türk halkının meşgul olduğu başlıca iş konularından bahis açmayı faydalı bulmaktayım.

TÜRKİYE'NİN JEOĞRAFÎ ANA BÖLGELERİ — ULAŞIM KOLAYLIK- LARI — ANA İŞTİGAL MEVZULARI:

Türkiye nüfusu 31.400.000 (1965 sar yımı)

Avrupa ve Asya'yı Karadenizi ayırarak birleştiren Anadolu yarımadası ile Avrupa kıtasında bulunan Trakya'nın doğu kesimin- den ibaret olan Türkiye 767.119 Km2 lik bir alanı kaplar. Bu yekûn içinden 23485 Km2

lik yer Türkiye'nin Trakya kısmıdır. Şimal- de Karadeniz, batıda Ege denizi, cenupta Ak- denizle çevrili bulunan Türkiye Avrupa kı- tasında Yunanistan ve Bulgaristan ve Asya kıtasında Sovyet Rusya, İran, Irak ve Suriye ile hemhuduttur. Batıda Balkanlar Türkiye- ye yaklaştıkça alçalırlar, Türk Trakyası de- nizden ortalama 50- 100 m. irtifadadır.

Anadoluya gelince, 3 ayrı denizle çevrili bu biivük yarımadada arazi Akdenizden itibaren gerilere doğru tedricen yükselerek ortalama i 000 m. rakımlı Anadolu Yaylası teşkil eder. Bu yükselme şimale doğru devam ede- rek Doğu şimal kesimlerinde 3000 m. lik dağlarla sonuçlanır. Türkiye 7126 km. tûl sahilleriyle arazi teşekkül özelliklerine na- zaran 4 ayrı ana karakterli coğrafik bölgeye ayrılabilir :

I — KARADENİZ BÖLGESİ:

Anadolu Yaylasının şimalde hitam bul- duğu yüksekliklerle Karadeniz arası parça- dır. İklim çok yağışlıdır, ormanlar boldur, ziraate elverişli arazi dardır, nüfus yoğun- luğu fazladır. Entansif ziraat yapılır, başlıca

ziraat çay, tütündür. Hayvancılık ve balıkçı- lık ise çok çalışkan olan halkın başlıca işti- gal ettiği işlerdendir.

II — ANADOLU YAYLASI:

H a — Bu doğu alt kesimde yer yer düzlüklere rastlanabilirse de umumiyetle arazi oldukça arızalıdır. Nüfus azdır, başlıca iştigal mevzuu kuru ziraat ve hayvancılıktır.

İklim serttir, kışlar karlı ve uzun sürelidir.

Ortalama râkım 2000 m. dir.

II b — 1000 m. ortalama râkım, Göl- ler Bölgesi (Tuzgölü v.s.) en az yağmur gören yerlerdir. Başlıca ürün tahıldır.

II c — Nüfus yoğunluğu az, iklim do- ğunun dağlık bölgesinin tesirinde olup ve aynı zamanda Akdeniz iklimi tesirine de ta- bidir. Yazlar fazlaca sıcak geçer. Kuru zi- raat yapılır, sade vadilerde yaş ziraate de imkân vardır.

m — EGE BÖLGESİ ve MARMARA BÖLGESİ:

İkiye ayrılabilir :

III a — Sahiller nisbeten yumuşak ikli- me sahip olduğundan ziraat imkânları deği- şik ve çokçadır. Meyvacılık ve sebzecilik çok elverişlidir. İçerilere doğru iklim sert- leşir. Fakat genellikle ziraî ve sınaî potansi- yeli yüksek olan bir kesimdir.

ffl b — MARMARA BÖLGESİ. Ülke- de en gelişmiş bölgedir, bu bölgede Trakya kesimi Karadeniz ve Ege tesirinde olup, kuru ziraat, hayvancılık az balıkçılıkla iştigal edilir.

IV — AKDENİZ BÖLGESİ:

Kışın yağış vardır. Yazlar kuru geçer.

Türkiye'nin narenciye ve sebze bahçesidir.

Pamuk üretimi hakim ziraattir. Denize pa- ralel Toros dağları ve ormanları kereste sa- nayiine elverişlidir. Bütün sahil boyu, zen- gin tarihî kalıntıları ile turizme elverişlidir.

Sayfiye olarak da ideal yerlerdir. Tarihî ve tabiî zenginlikler namütenahidir. Daha yu- karıda 4 coğrafî kesimde arazi iklim husu- siyetleriyle o kesimlerde yerleşmiş halkın iştigalini kaba taslak sıralamış oluyoruz.

Sanayie gelince :

Karadeniz Bölgesinde (I); Kömür, De- mir - Çelik ve Bakır işletmeleri;

Orta Anadolu bölgesinde (II); Cam, Çi- mento, Giyim eşyası, Askerî malzeme, Harp sanayii, Gıda sanayii, ayrıca (II b) ke- siminde Vagon ve Lokomotif ile (II c) kesi- minde her çeşit imalat ve petrol sanayii var- dır.

Akdeniz bölgesinde ise Petrol rafineleri, krom bulunur.

Referanslar

Benzer Belgeler

dr. yayın yılını bitiriyor. Arkada kalan elli yılın kısa bir muha- sebesini yapmayı gerekli bulmaktayım. Yarım yüzyılda nereden nereye geldik. Bunu, yılların katre

Köprü, istanbulun gelişmesini kuzeye doğru çekecek, bu ise sakıncalı olacak çün- kü, İstanbul'un ip gibi Marmara sahilleri boyunca doğu-batı doğrultusunda lineer

Boğaziçi sırtlarında bulunan ve taşı- dığı doğa değerleri açısından iskân dışı bir alan olan bu yerde inşaat yapılabilme- si ancak burası için bir mevzii imar pla-

1970 yurdumuz ve bilhassa İstanbul için temenni edilmiyecek olaylarla geçdi. Ge- çen Mart'ta «Gediz»i yıkan ve 1160 vatan- daşın ölümüne ve pek çoklarının yaralan-

Yapılan araştırmaya göre, 65 yaşın- dan yukarı insanlar arasında, yaşlı yurt- larında kalmak için gerekli bütün şartlara sahip bulunanların oranı ancak yüzde 2,4'e

nüyorlar. Bence mimarlık, inşa etmek, eser meydana getirmektir. İnsan yaptıkça öğre- nir, hatalarını görür, kısaca tecrübe edinir. Kontrollük ve bir işin mima-

yet kabul etmez. 1954 senesi, Türkiyede inşaat malze- mesinin karaborsaya intikal ettiği se- nedir. İkinci Dünya Harbinin en had devresinde bile, Türkiyede inşaat mal- zemesi

Artık, İstanbul limanının nerecıe kurulacağını değil de, bugünkü lima- nın yine bugünkü veya yarınki ihtiyaç- lar için ıslâhı çarelerine tevessül etme- liyiz..