• Sonuç bulunamadı

M İ M A RÎ VE M E K Â N - Z A M AN ( Espace - Temps ) Fiziolojisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "M İ M A RÎ VE M E K Â N - Z A M AN ( Espace - Temps ) Fiziolojisi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

M İ M A R Î V E M E K Â N - Z A M A N

( Espace - Temps ) Fiziolojisi

Richard Neutra

Çeviren : Heykeltraş Hadi BARA

Hindistana yapmış olduğum meslekî bir seyahat esna-sında, Einstein'in ölüm haberi beni çok müteessir etti. Ken-disine, Mekân hâdisesinin, mimarın mesaisiyle olan müna-sebetleri hakkında yazacaktım, bu mektup artık, eline geç-meyecektir.

Bir gün Bombay'da, atom enerjisi komisyonu reisi, fi-zikçi, Dr. Homi J. Rhabba ile görüşüyordum. O da Einstein'ı tanımıştı. Aşağıdaki mektubun ruhu ile hemfikirdi.

Bugün, mimariyi bir Mekân san'atı olarak izah ve tef-sir etmek güçtür. Modern fizikçi ve fiziolojist, post-Eins-tein devrinde birbirinden ayrılmasına imkân olmayan Me-kân ve Zamanı esas bir vahdette birleştirmek için hemfikir-dirler. Euclid'in mebzul abstraksyonları, hakikata tekrar va-sıl olmak için, çok basit ve tek cepheli kaldılar; evlerimizin ve şehirlerimizin inşacıları Mekân Zaman içinde yaratmak mecburiyetindeler.

Einstein, müşahidi, mücerret ve mutlak bir kâinatın içine soktu. Aslında, insan, Mekân-Zamanm tam ve şümullü bilgisinden çok uzaktır, fakat, kendisinde mevcut ahizeler ona, ışık-seneleri ve Mekânın soğuğu ötesinden, . yıldızlar hakkında malûmat veriyor. O'nun için Mekânın ihsasî bir tarifi vardır, binaenaleyh Zamana bağlıdır. Ziyalı ihtizazlar-dan, (gözlerin hareketiyle basarî keşifler) eşyaları tutmak için kolun gerilmesine kadar, görme, dokunma, işitme has-salarının, Zaman içinde daima tecrübî bir ölçüsü vardır.

Mimar, beş duygu sahibi insan değilde, milyonlarca al-ma uzuvlu yeni bir arayıcı olan müşteri, müşahit için ibda ediyor. Onun kâinat hayali, yıldız bulutlarından derisine gi-diyor ,fakat orada duraklamıyor. \ ücudun, oturmuş, uzan-mış, yürüyüş halindeki her vaziyeti, ufkî veya meyilli zemi-nin elastikiyeti, sertliği, her şey, dahilî duygular tarafından kaydediliyor. Fizikî civarımızı inşa eden mimar, fiziyolojik muvazenemizi tehlikeye sokabilir.

Eskiden, objektif ve sübjektif ihsasî görünüşümüzü, ceha-lete veya indî hükümlere tevdi ederlerdi. Hilkaten intibak ettiğimiz hayat, çoğalan sun'î bir giriftliğe (complexite) gidi-gidiyor. Evlerimiz için olduğu gibi şehirlerimiz için de bu gi-riftlikle âhen.kli bir plân takibetmek lâzımdır. Ampirizm, ma-nevî mevcudiyetimize kadar tesir eden bu sahada kabul edil-mez oldu.

Tarihî inkişafımızın bugünkü devresinde, konfor gibi bir mefhum, fiziolojik bir tarife müsteittir. Antik felsefe insan bilgisiydi. Bu bilginin sonuna varmaktan çok uzağız, ve, her on sene, bize, eskiden bilinmeyen veya anlaşılmamış bir çok malûmat getiriyor.

Biz mimarlar, insanla Kâinat arasındaki çok mütenevvi münasebetleri ve biolojik ihtiyaçları anlamak mecburiye-tindeyiz. Bize gösterilen hürmet ve emniyetin bahası budur. Yabancı memleketlerde elde ettiğim ve bana dostlar edin-diren yegâne şey, bu hürmettir.

Mütemadiyn birbirine karşı .koyan, müteaddit mad-dî terakkilere göre, daima geride kalan bir medeniyetin içinde, mimar ve ürbanistin büyük bir nüfuzu ve büyük bir mesuliyeti vardır. Bu terakkinin karşısındaki zaafımız, bize âtiye bırakacağımız eserleri isteksizlikle yaptırıyor.

İyi mimar ne bir arazi işleticisidir ne de şekillerle, renk-lerle, ornömanlarla oynayan biridir. Desen çizmeğe başla-madan evvel, zamanımızın en yüksek ilim seviyesindeki ha-yatı ve biolojik insanı tanımalıdır. Aristod, Vitrüv veya Palladio'dan daha fazla bilmediğimizi ileri sürmek kabahat olur. Yeni bilgiler gittikçe artan bir mesuliyet icabettirir.

Bir hayvanat bahçesinde ayılar için bir yer tesis etmek-le vazifeetmek-lendirildiğimizde, ayılara olan sempatimiz ve onlar hakkındaki bilgimiz ııisbetinde muvaffak oluruz. İnsanlar için çalıştığımız zaman da vaziyet aynıdır. Meselâ, yalnız mü-cerret ölçü ve kaideleri takibetmek değil, fakat, patolojinin hududuna kadar, şahıslara göre bütün farkları ve manala-riyle, fiziyolojik ferdin derinliğini, zenginliğini takdir et-mektir.

. İfratlardan da sakınmalıyız. Değişik deri renkleri altın-da, Asya, Afrika ve Avrupa insanlarının, gelecek asıraltın-da, kendilerini tehdit eden iki büyük atomik kuvvet karşısında müşterek menfaatları olabilir. İyi niyetli bir insanlığın hiz-metinde sulhperver arayıcı bizler için dünya şantiyemizdir.

Otostradlardan ve buildinglerden ço.k evvel, hayatî me-kânımız hendeseyi aşıyordu. Geometr için ne yukarı ne aşa-ğı vardır, fakat, yaşayan insan, basarî intibalarıni, mütema-diyen, cazibei arzın mânasiyle birleştirir. Gözlerimizi, semada yükselen bir çan kulesine doğru kaldırsak veya bir merdi-ven trabzanma indirsek, yukarı ve aşağının, mekânın fizio-lojik mefhumu içinde bir esas mânası vardır. Başın hareket-leri hakikî geometre hiç bir şey ifade etmez. Yukarı ve aşa-ğı, bir cami veya kilisede dua eden ve bir proje yapan mimar için semboller olan esas prensiplere aittir.

Mekânın simetrik olmayan, lâkayd olmayan bir istika-meti vardır. Sağ, sol değildir. Gözlerimizle idrak edilen önü-müzdeki mekân, arkamızdaki görünmeyen mekândan farklı-lıdır. Basarî kuvvet, retinanin hassas mıntakasına tekabül eden görme sahasının küçük bir kısmına inhisar eder. Fa-kat mimar, mekânın daha geniş bir tefsirine cesaret

(2)

etme-lidir. ve bunu, dünyanın muhiti bir görüşü içinde yapabilir. Gözün, müdrik olsun olmasın, her vaziyette gördüğü evvelden tayin edilmelidir.

Mekân intibaka ve iki gözle görüşe de tabidir. Bugün, uzaktan yakına, ve aynı şey olmayan yakından uzağa intiba-kı için hasrettiği çok intiba-kısa zaman, ölçülüyor.

Bütün bunlar, mimar denilen ve kanaatimce, günümüzün hendesî katılığı ile artık tatmin olmayan Mekân-Zaman ya-ratıcısı için büyük bir rol oynar. Asabi sistemimizdeki ener-ji nakilleri, ve, daima ulvî heyecan ihtizazlariyle beraber

oian yorgunluk hâdiseleri, şayet mühendisi alâkadar etmez-se, Mekân-Zamamn mimarî ibdalarında büyük bir ehemmi-yeti vardır.

Mimar, bugünkü bilgilerin vasıtasiyle, insanlığın kadîm cevherine bütün vakarını vermek için kendi kudret ve ro-lünü anladığı zaman, kromdan plastiklere kadar yeni mal-zemeleri birleştirmeği bilenden fazla istikbalin eserini ya-pıyor.

H.B.

Referanslar

Benzer Belgeler

Demek kî bir bina bir manzaraya uygun olmalı ve onu güzelleştirmelidir, Zira insanın yaptığı bir eser tabiatın güzeliğine bir şey ilâve 'edebilir: Bir nehir üzerinde

Fin hükümetinin ve halkın ayrıca yaptırdığı binalar tek veya iki katlı olmak üzere ekserisi ah-

64) Komisyon, daha başka mevzu gruplarının, ve başka şekillerde tertiplenen programların ayni derecede faydalı olabileceklerini, ve bu vasıtayla, Yüksek Kurs için ihzarı

Madde 15 — Her sene tedrisat 15 ilkteşrinde başlıyarak mayıs sonunda nihayete erer. Her sınılın tedrisatı ayrı bir müfredat programiyle tesbit olunur. Madde 16 — Her

buki şimdiye kadar bunun ancak iki milyarı sarfolunmuş o - lup on milyar frank daha mütebaki bulunduğunu beyan ve bu parayı Fransa bankasına tevdi ve Devletin munzam garanti-

Yapı üslûbu ile doğrudan doğruya alâkadar olmamakla beraber, bina şekilleri üzerine çok tesiri olan ideolojik bir unsur daha vardır ki, onun da üslûbu doğuran in- kilâb

Bunun yerine mimari eserlerimize yaraştırdı- ğımız ulusal zevklerden doğan güzellik kaidelerine uygun bir süs san'atı vücude getirilmişti. Nevşehirli İbrahim paşa

O devrelerde ı ibda e'tmt Tarih bizi I şudur : «Tezyinatı, bu z kullanıyorlar?» — «Ni arfedilen bütün teşebbüs göster rijinal t .armonik devrelerinde» san