HIV &
AIDS
C Y B Ü L T E N
C İ N S E L Y O L L A B U L A Ş A N E N F E K S İ Y O N L A R K Ü Ç Ü K Ç A L I Ş M A G R U B U
| S A Y I 1
İÇİNDEKİLER
03 KÇG'DEN MESAJ
05 HIV
ENFEKSİYONUNUN LABORATUVAR TANISINDAKİ EFSANELER
06 DERLEME: ART'NİN HIV GENETİĞİNE ETKİSİ
07 DÜNYA'DA HIV ALT TÜR
ÇEŞİTLİLİKLERİ
08 HIV’İN GEÇİŞ
ORANININ HIV İLE YAŞADIĞINDAN HABERDAR/BİHAB ER KİŞİLERDE
HESAPLANMASI
09 OPTİMAL HIV İLAÇLARININ GELİŞTİRİLMESİ İÇİN
GÜNÜMÜZDEKİ VE GELECEKTEKİ
ÖNCELİKLER
10 PARTNERLERİN GÜCÜ: HIV İLE MÜCADELEDE OLUMLU İNSAN AĞLARI
12 BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİNDEKİ HEKİM VE
HEMŞİRELERİN HIV/AIDS İLE İZLENEN
HASTALARA
YÖNELİK BİLGİ VE ÖN YARGI
DÜZEYLERİ
14 HIV VE GÖZ
16 HIV İLE HAMİLELİK
SAYFA 3 • HIV & AIDS
KÇG'DEN MESAJ
HIV ENFEKSİYONUNUN LABORATUVAR TANISINDAKİ EFSANELER
SAYFA 5 >
Merhaba, ben CYBE KÇG üyesi Aleyna Balcı. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesinde dönem 2 öğrencisiyim ve yerelimde LORA asistanıyım. CYBE KÇG ile yürüttüğümüz çalışmalar adına bu hafta HIV tanısındak m tler ele alan
“HIV Enfeksiyonunun Laboratuvar Tanısındaki Efsaneler “ ve HIV popülasyon çeş tl l ğ ve HIV kalıcılığını en aza
nd rmek ç n erken tedav n n önem ne dikkat çeken“Derleme: ART'nin HIV Genetiğine Etkisi” adlı
makaleleri okudum. Ben okurken yeni bilgiler öğrenmenin mutluluğunu fazlasıyla hissettim. Umarım sizlere de bu hissi verir ve keyifle okursunuz. Bu hayatta birbirimize en çok bulaştırdığımız şeyin sevgi olması dileğiyle hepinize iyi okumalar♥
Merhabaaaa, ben Gülce Tümer. Ankara Üniversitesi'nde LORA asistanıyım. SCORA altındaki Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar KÇG bünyesi içerisinde bu hafta 3 makale okudum ve çıkardığım özetlerini sizlerle paylaşmak istedim.
1. makale ''Dünyada HIV Alt Tür Çeşitlilikleri'' ile HIV'nin alt türler n n özell kler n ve dağılımlarını anlatıyor. 2. makale ''HIV’nin Geçiş Oranının HIV ile Yaşadığından
Haberdar/Bihaber Kişilerde Hesaplanması'' ile HIV test n n önem ni bize sayısal verilerle kanıtlıyor. 3. makalem ise ''Optimal HIV İlaçlarının Geliştirilmesi İçin Günümüzdeki ve Gelecekteki Öncelikler'' ile HIV laçlarının
gel şt r lmes nde d kkat ed lmes gereken noktalar anlatılıyor. İlginizi çekiyorsa hazırladığım özetlere bir göz atın derim. Sevgiyle ve sağlıkla kalın. ⭐♥
DERLEME: ART'NİN HIV GENETİĞİNE ETKİSİ
SAYFA 6 >
DÜNYA'DA HIV ALT TÜR ÇEŞİTLİLİKLERİ
SAYFA 7 >
HIV’İN GEÇİŞ ORANININ HIV İLE YAŞADIĞINDAN HABERDAR/BİHABER KİŞİLERDE HESAPLANMASI
SAYFA 8 >
OPTİMAL HIV İLAÇLARININ
GELİŞTİRİLMESİ İÇİN GÜNÜMÜZDEKİ VE GELECEKTEKİ ÖNCELİKLER
SAYFA 9 >
CYBE KÇG SÜPERVİZÖRÜ
BESTİNUR ŞUEKİNCİ
Bültenimize hoş geldin sevgili okur!
Yarı zamanlı olarak Okan Üniversitesi'nde dönem 3 öğrenciliği, tam zamanlı olarak da SCORA Ulusal Takım üyeliği yapmaktayım.
Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar, hem geleceğin hekimi hem de SCORA savunucusu olarak benim için büyük bir önem taşımaktadır.
Önlenebilir olan bu enfeksiyonlar
toplumsal stigmalar ve ayrımcılık sebebiyle yok sayılmasıyla
maalesef ki büyük bir halk sağlığı sorunudur.
Bilinçlenip, çevremizi bilinçlendirdiğimizde pozitif bir değişime yol açabileceğimize
inanıyorum.
Herkese bol
farkındalıklı okumalar diliyorum!
En sevd ğ m namımla, CYBEst ♥
SAYFA 4 • HIV & AIDS
PARTNERLERİN GÜCÜ: HIV İLE MÜCADELEDE OLUMLU İNSAN AĞLARI
SAYFA 10 >
"Herkese merhabalar, ben Onur Karadal. Mustafa Kemal Tıp Fakültesinde dönem 1 öğrencisiyim ve yerelimde LORA asistanıyım. Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar KÇG ile kılavuz oluşturma çalışmalarımız sırasında bu hafta sizlerle özetini paylaşmak için “Partnerlerin Gücü: HIV ile
Mücadelede Olumlu İnsan Ağları” adında bir makale okudum. HIV akt v zm nde belk de en tartışmalı kısımlardan b r olan partnerle durumu paylaşma konusunda size çok güzel bir bakış açısı kazandıracağını ümit ediyorum. SCORA kırmızısının hayatınız her anına yansımasını dilerim. İyi okumalar ❤ ❤ "
Herkese selaamm,
Ben Sena Ezg Küçük. Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesinde LORA asistanıyım. Bu hafta HIV ile ilgili “Bir Üniversite
Hastanesindeki Hekim ve Hemşirelerin HIV/AIDS ile İzlenen Hastalara Yönelik Bilgi ve Ön Yargı Düzeyleri” adlı makaleyi inceledim. Makaledek bulguları ncelerken gerçekten şaşırdığım b lg ler oldu. Hazırladığım özeti incelemenizi ve eğer isterseniz makalenin tamamını okumanızı tavsiye ederim.
Sevgilerlee❤
BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİNDEKİ HEKİM VE HEMŞİRELERİN HIV/AIDS İLE İZLENEN HASTALARA YÖNELİK BİLGİ VE ÖN YARGI DÜZEYLERİ
SAYFA 12 >
Herkese Selam,
Ben Z. Özge Gez c .Ankara Tıp Dönem 1 öğrencisiyim.
Yerelimde LORA asistanıyım. Bu hafta HIV ile ilgili ‘’HIV ve Göz’’ ve ‘’HIV ile Hamilelik’’ makalelerini inceledim. Açıkcası ikisi de HIV’in vücuda olası etk ler ve alınab lecek
önlemler bakımından oldukça ilgi çekici ve
bilgilendiriciydi. Eğer siz de bu konuları merak ediyorsanız hazırladığımız makale incelemerini mutlaka okuyun derim.
Sevgilerle :) ♥
HIV VE GÖZ
SAYFA 14 >
HIV İLE HAMİLELİK
SAYFA 16 >
CYBE KÇG KOORDİNATÖRÜ
Herkese merhaba!
Başkent Tıp Fakültesi Dönem 2 öğrencisiyim.
KÇG olarak bu sene yürüttüğümüz
çalışmaların bilimsel bir temele dayanıyor olması tüm takımın en büyük önceliğiydi. Bu amaçla bizler de her hafta makale
okumaları
gerçekleştirmeye ve okuduğumuz
makalelerin özetlerini sizlere sunmaya karar verdik. Umarım sizler de yazılarımızı
okurken en az bizler kadar keyif alırsınız.
İyi okumalar <3
EGE MERT
ÖZGÜRTAŞ
Mikroskobik İnceleme: Virionun elektron mikroskobu ile
görselleştirilmesi
Süspansiyon lenfosit kültürü ile HIV'in yetiştirilmesi ve tanımlanması
HIV antijenlerinin tespiti
HIV-spesifik bağışıklık tepkilerinin ölçülmesi
HIV-spesifik nükleik asitlerin tespiti ve kantifikasyonu
Teorik olarak laboratuvarlarda HIV beş olası yoldan biri ile teşhis edilebilir ve izlenebilir:
Pratikte ise HIV teşhisi ve izlenmesi serolojik ve moleküler yöntemlerle yapılır.
NAA testleri, viral yükü sağlayarak ve antiviral direnci belirleyerek HIV'in izlenmesinde önemli rol oynar.
NAAT, yeni doğanlarda ve transplant alıcılarında belirli olağandışı olaylarda ve belirli popülasyonlarda tanı için
kullanılır.
NAAT'ın uygunsuz kullanımı, özell kle mmünoterap alan hastalarda yanlış poz t f sonuçlara neden olab l r.
HIV Enfeksiyonunun Laboratuvar Tanısındaki Efsaneler
A L E Y N A B A L C I
SAYFA 5 • HIV & AIDS
EFSANE 1: Nükleik asit amplifikasyon testi, teşhis için tercih edilen testtir.
Moleküler yöntemler, PCR ve diğer in vitro enzim aracılı nükleik asit
amplifikasyon (NAA) teknikleriyle in vitro HIV-1'e özgü nükleik asitleri büyütür ve tespit eder.
Seroloji yöntemleri ise klasik ve hızlı immünolojik testlerle serumdaki HIV-1'e özgü antikorları ve antijenleri tespit eder ve tanımlar. Seroloj testler , HIV teşhisi için tercih edilen b r nc l test olmaya devam etmektedir.
EFSANE 2: Hızlı HIV antikor testi, erken teşhis için tercih edilen yoldur.
Hızlı testler genellikle yaklaşık 20-30 dakikada tamamlanır, bu nedenle onları birinci basamak sağlık hizmeti
sitelerinde ve gezici kliniklerde test ve danışmanlık için ideal hale getirir. Ek olarak, hızlı HIV kendi kendine test kitleri, dünya çapında test oranlarını artırma potansiyeline sahiptir ve bu nedenle HIV morbidite ve mortalitesinde azalmaya yol açar. Bununla birlikte,
"hızlı", testin kısa bir süre içinde
yapılabileceği ve daha erken bir teşhise varma yeteneği ile hiçbir ilgisi olmadığı anlamına gelir. Nitekim, çoğu hızlı antikor testleri rutin olarak kullanılan immünolojik testlerden daha az duyarlıdır ve daha az spesifiktir.
HIV genetik çeşitliliği, enfeksiyonun önlenmesi, kontrolü ve tedavisi için büyük zorluklar ortaya çıkarmaktadır.
Konakçıdaki HIV popülasyonlarının çeşitliliğini ve evrimini karakterize etmek, antiretroviral terapi (ART) sırasında HIV kalıcılığının
mekanizmalarına ilişkin bilgiler sağlar.
Ek olarak, erken ART, virüs popülasyonu çeşitliliğinin hala nispeten homojen olduğu ve yeni immün-kaçış
varyantlarının ortaya çıkmasından önce erken bir aşamada dondurulmasına neden olur .
Derleme: ART'nin HIV Genetiğine Etkisi
A L E Y N A B A L C I
Son Bulgular
HIV evrimi, ART tarafından etkin bir şekilde durdurulur. Bununla birlikte, tedaviye başlamadan önce enfekte olmuş hücreler, hem tedavi öncesinde hem de tedavi sırasında çok yüksek sayılara çoğalabilir. Bu tür klonal
genişlemeler, tedaviye rağmen entegre provirüslerin kalıcılığı ile sonuçlanır. Bu genişleyen provirüslerin ART sırasında artık viremi için bir kaynak olduğu gösterilmiştir ve bunlar, ART'yi kesintiye uğrattıktan sonra viral sıçrama için bir kaynak olabilir.
Sonuç
Ne yazık ki, artık HIV rezervuarının bulaşmadan son derece erken oluştuğu ve rezervuarın mevcut tahlillerimizin tespit sınırının altına kapsamlı bir şekilde azaltılmasının bile uzun vadeli bir
remisyon elde etmek için yeterli
olmadığı açıktır. Bununla birlikte, birincil HIV enfeksiyonu sırasında hastaları
tedavi etmek, rezervuarın boyutunu ve çeşitliliğini azaltır ve proliferasyon yeteneğine sahip olan ve bozulmamış provirüs barındıran hücrelerin sayısını en aza indirebilir. Gelecekteki çalışmalar, akut enfeksiyondaki entegrasyon bölgelerinin dağılımını ve klonal
genişlemenin erken tedaviden etkilenip etkilenmediğini ele alacaktır. Erken tedavi edilmesinin HIV'in
çeşitlendirilmesini durdurduğunu ve daha fazla monomorfik popülasyonla sonuçlandığını gösteren yeterli veri vardır.
SAYFA 6 • HIV & AIDS
Erken Antiretroviral Tedavi İçin Erken Bir Olgu
ART'nin erken başlaması, tedavi sırasında devam eden düşük HIV provirüs
seviyeleri ile ilişkilendirilmiştir.Daha az kalıcı enfekte hücre, ART kesildikten sonra geri tepebilen viral rezervuarı sınırlayabilir.
HIV genetik olarak en çeşitli
patojenlerden biri ve bunun sebebi de yüksek mutasyon ve rekombinasyon oranları, geniş popülasyonu ve hızlı replikasyon oranıdır. Hızlı evrimsel süreci HIV’in birçok alt türünün tüm dünyada heterojen bir şekilde dağılmasına sebep olmuştur.
HIV en çok Sahra Altı Afrika’yı etkileyen ve HIV-1 ve HIV-2 olmak üzere türleri bulunan bir virüstür. Zoonotik viral
geçişler HIV-1’in çeşitli türlerinin (M, O, N, P(en yaygın)) oluşmasına sebebiyet
vermiştir. HIV’in kaynağı Kinshasa, Kongo civarlarında 1920 yıllarında
belgelenmiştir. Alt tür B Amerika ve Avrupa’yı etkisi altına alırken grup M virüsleri global HIV pandemisine sebep olmuştur. Grup M virüsleri kendi içlerinde de 9 alt türe ayrılmaktadır.
HIV-2 Afrika’nın batısında baskınlığını sürdürmektedir ve HIV-1’den daha az geçici olduğu bilinmektedir. Alt tür A en çok Doğu Afrika ve Rusya’da, alt tür B Avrupa ve Amerika’da, alt tür C Güney Afrika ve Hindistan’da görülmektedir.
HIV alt tür çeşitliliğinin dinamik değişimleri tedavi ,teşhis ve aşı
çalışmaları için zorluklar yaratmaktadır.
Rekombinant virüslerin artmasıyla HIV’in farklı varyantlarıyla koenfeksiyon
oranlarında da artış görülmüş ve viral çeşitliliğin izlenmesini zorunlu kılmıştır.
Güncel tam genom dizileme çalışmaları HIV alt tür çalışmalarında büyük yer tutmaktadır. Ancak bazı coğrafi
bölgelerde alt tür verilerinin eksikliği bu konuda zorluk yaratmaktadır.
Dünyada HIV Alt Tür Çeşitlilikleri
G Ü L C E T Ü M E R
SAYFA 7 • HIV & AIDS
Güncel tam genom dizileme çalışmaları rekombinant varyantların ve alt tür C’nin üzerinde durmaktadır çünkü dünyadaki HIV enfeksiyonlarının %50’den fazlasının alt tür C’den kaynaklı olduğu
bilinmektedir.
CDC’ye göre ABD’de 1039000-1185000 arası insan HIV ile yaşamaktadır ve bu kişilerin %75’I HIV ile yaşadığından haberdarken %25’ b haberd r. Bu iki grubun yeni HIV geçişlerine yol açma oranları incelenerek HIV’in geçiş oranının azalması için yeni fikirler oluşabilir.
HIV le yaşayan ve bunun b l nc nde olanların daha düşük b r geç ş oranı ortaya atacağı düşüncesiyle ABD’de bir araştırma yapılmıştır. Bu araştırmada en önemli varyantlar viral yük (VL) ve cinsel davranış farklarıdır.
Bir kişinin HIV ile yaşadığından haberinin olmaması o kişinin yüksek oranda bir geçişe sebebiyet vereceği anlamına gelmez. Bunun sebepleri de bahsedildiği üzere VL miktarının az olma ihtimali ve/veya riskli cinsel temaslarda (korunmasız ilişki gibi) bulunmama olarak gösterilmiştir.
Ayrıca bu noktada HIV ile yaşadığını bilen ve tedaviye erişimi olanların VL miktarlarının da az olacağı ve geçişe sebebiyet vermeyebileceği de göz önünde bulundurulmuştur.
HIV’in Geçiş Oranının HIV ile Yaşadığından Haberdar/Bihaber
Kişilerde Hesaplanması
G Ü L C E T Ü M E R
HIV ile yaşayanlardan %33’ünün VL oranının düşüklüğünden dolayı geçiş risk bandında bulunmadığı
hesaplanmıştır. Kalan %57’nin ise VL oranının geçiş riskini arttırmasıyla beraber korunmasız cinsel ilişki
içerisinde bulunduğu saptanmıştır. Bu bağlamda çalışmada HIV’in geçiş oranı korunmasız anal veya vajinal ilişki yaşayan partnerlerdeki risk oranından hesaplanmıştır.
HIV ile yaşadığının farkında olanların korunmasız c nsel l şk lerde azalmaya gittiği görülmüştür. B haber grupta geçiş oranının %54-70 aralığında olduğu sonucuna varılmıştır. ABD’deki tüm kayıtlı HIV vakalarına bir oranlama yapıldığında HIV ile yaşadığından bihaber olan grupların %6,9, HIV ile yaşadığının farkında olan gruplarda ise
%2 ile 3.5 kat daha fazla geçiş oranına sahip olabileceği hesaplanmıştır.
Yapılan araştırma sonucunda bilinç düzeyinin HIV geçiş riskinin büyük oranda azaltacağı dolayısıyla
danışmanlık hizmetlerinin ve yapılan testlerinin artışının HIV ile mücadelede yararlı olabileceği düşünülmüştür.
SAYFA 8 • HIV & AIDS
Son 10 yılda global çalışmalar sonucu antiretroviral (ARV) ilaçların daha güvenli ve ulaşılabilir olması hızlanmış ve bu da HIV tedavi politikalarını etkilemiştir. ARV gelişimi HIV’in tedavi ve önlenmesini olumlu etkilemiştir. DSÖ'nün akademik enstitüler, uluslararası ajanslar,
girişimciler ile olan ortaklığı ile bu optimizasyon güç kazanmıştır. HIV ile yaşayanların hayat boyu tedaviye olan erişiminin artması ARV ilaçların uzun süreli kullanımlarında bazı zorluklara sebebiyet vermiştir. Bu sebeple HIV tedavisi için geliştirilen ilaçların yanı sıra ilaçlara ulaşım sisteminin de
geliştirilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Z dovud ne monoterapi tedavisinin 1987’de AIDS için onaylanmasıyla birlikte ARV ilaçların HIV’e karşı etkisi büyük güç kazanmıştır. Tedavilerle ölüm oranlarının düştüğü, yaşam sürelerinin uzadığı ve hayat kalitesinin arttığı gözlenmiştir.
Terapatik seçeneklerin artması
uluslararası iş birliği sayesinde olmuştur.
ARV’ye ulaşılabilirliği arttırmak ve yeni, daha etkili, daha az toksik, daha az kompleks, daha ucuz ve HIV geçiş riskini en aza indiren ilaçların önünü açmak için çalışmalar yapılmıştır.
Optimal HIV İlaçlarının Geliştirilmesi İçin Günümüzdeki ve Gelecekteki
Öncelikler
G Ü L C E T Ü M E R
Düzenlenen ilk uluslararası konferans CADO-1 (2010) ARV kullananların ihtiyaçlarını güvenlik, verimlilik,
dayanıklılık, stabilite ve ucuzluk olarak tanımlamıştır. CADO-2’de (2013) günlük sabit doz kombinasyonuna yoğunlaşmış ve günde tek tablet alımına indirilmesi amaçlanmıştır. CADO-3’te (2017) birinci ve ikinci hata ek olarak üçüncü hat tedavilerin geliştirilmesi istenmiştir. Spesifik
popülasyonlar -ham leler, çocuklar,
HIV/TB koenfeks yon durumları- üzerinde yoğunlaşılması gerektiği vurgulanmıştır.
Kısa süreli ve uzun süreli öncelikler tanımlanmış ve ilaçların dozajlarında
optimizasyon çalışmaları yapılmıştır. Özetle bu toplantılarda ARV ilaçlarına global erişimin sağlanması ve HIV kaynaklı
ölümlerin azaltılması ve HIV geçiş oranının azaltılması amaçlanmıştır.
Günümüzde ağızdan alınan 3 aktif ARV ilacıyla viral baskılama tedavisi
uygulanmaktadır. 2’li terapi çalışmaları sürmekte, fiyatların düşürülmesi ve tedaviyi sadeleştirmek amaçlanmaktadır. Uzun sürel etk l laçlar (haftada/ayda 1) için subdermal implantlar HIV için yeni
gelişmeye başlamıştır ve gelecek vaat etmektedir.
SAYFA 9 • HIV & AIDS
HIV statü açıklamasının ve partner
testinin faydaları ve sonucun olası ifşasını tartışmak için önerilen sağlayıcılar,
bunun ne zaman, nasıl ve kime
olabileceği ve test sonrası danışmanlığın bir parçası olarak partnerlerin ve
çocukların test ve danışmanlık için teşviğini önerir.
Partner testlerinin alımını hızlandırmak için DSÖ, 2016 yılında yardımlı HIV partner b ld r m h zmetler ne (PBH) yönelik el kılavuzları yayınladı.
PBH’nin faydalarının anlaşılması ve hizmetlerinin bireysel tercihlere ve insan haklarına saygılı olarak etik ve kapsayıcı bir şekilde sunulabilmesi için program geliştirme sırasında toplulukları dahil etmenin önemi vurgulanmaktadır.
Etkili, güvenli ve ölçeklenebilir programların geliştirilmesi ve
uygulanması için HIV'den etkilenen toplulukların, potansiyel danışanların ve ortaklarının ve PBH uygulayan veya yapacak olan sağlık çalışanlarının bakış açılarını anlamak gereklidir. Bu
perspektifler, DSÖ kılavuzlarında tavsiye edildiği üzere, HIV ile yaşayanlara sürekli olarak PBH’nin güvenli ve etkili bir
şekilde iletilmesini sağlamak için yeni stratejilerin ve en iyi uygulamaların geliştirilmesini destekleyebilir.
Partnerlerin Gücü: HIV ile Mücadelede Olumlu İnsan Ağları
O N U R K A R A D A L
SAYFA 10 • HIV & AIDS
1. PBH Efektifliğinin Programlı Kanıtı
Yardımlı PBH'nin etkinliği, ortama veya müşteri özelliklerine bağlı olabilir ve alt grup analizleri, kaynaklar kıt olduğunda2. PBH Üzerine Müşteri ve Topluluk Bakış Açıları
veya program büyütme sırasında PBH'nin önceliklendirilmesine bilgi verme
potansiyeline sahiptir. Yardımlı PBH'nin daha yüksek HIV prevalansına sahip bir bölgede, HIV test hizmetlerine (HTS) daha az erişimi olan kırsal ve kentsel ortamlarda ve kadın endeks müşteriler için partner testlerini artırmada daha etkili olduğu bulunmuştur.
Tüm test yaklaşımlarında olduğu gibi PBH de sosyal zararları önleyecek şekilde sunulmalıdır.
HIV salgını başladığından bu yana geçen 35 yıl içinde, HIV önleme, test etme ve tedavide büyük ilerlemeler kaydedildi.
HIV artık yönetilebilir bir kronik durum olarak kabul edilmeli ve HIV bulaşması, viral baskılamayı başarmak için HIV ile yaşayan kişileri destekleyerek ve artan HIV önleme seçeneklerine risk altındaki kişileri dahil ederek kolayca önlenebilir olmalıdır. Bununla birlikte, HIV ile yaşayanlara erken teşhis konulmadıkça, HIV tedavi hizmetlerine hızlı bir şekilde bağlanmadıkça ve HIV-negatif risk altındaki partnerleri için HIV önleme hizmetlerine kolayca erişilmedikçe, HIV salgın kontrolü gerçekleştirilemez.
Yetersiz hizmet alan popülasyonlar ve HIV enfeksiyonu için en çok risk altında olanlar arasında HIV testi kapsamını iyileştirerek, PBH bu hedeflere ve nihayetinde HIV salgın kontrolüne ulaşmada kilit bir rol oynayabilir.
Partnerlerin Gücü: HIV ile Mücadelede Olumlu İnsan Ağları
O N U R K A R A D A L
3.Anahtar Gruplar için PBH
Bugüne kadar, DOGÜ(düşük ve orta gelirli ülkeler)'lerde PBH'nin etkililiğine ve güvenliğine ilişkin kanıtların çoğu, genel popülasyondaki programlardan ve çalışmalardan gelmiştir. Bu kanıtın, kriminalizasyon ve damgalanmanın yaygın olduğu, gizliliğin sıklıkla ihlal edildiği ve hak temelli ve kültürel açıdan hassas hizmetlere sınırlı erişimin olduğu, hakları kısıtlı ortamlarda anahtar
topluluklara genellenemeyeceğine dair endişeler vardır.
Sonuçlar
4.PBH’yi Takiben Gelen Sosyal Sıkıntılar
Savunucular ve sağlayıcılar tarafından, özellikle sağlayıcı yönlendirme yöntemi etrafında, PBH uygulaması ve ölçek büyütme hakkında benzer şekilde dile getirilen temel bir endişe, IPV, ilişkinin sona ermesi ve gizlilik ihlalleri gibi potansiyel sosyal zararlardır.
SAYFA 11 • HIV & AIDS
HIV, artık yaşam süresini kısaltmayan kronik bir enfeksiyon olarak kabul edilmektedir. HIV ve AIDS ile
yaşayanların maruz bırakıldığı "stigma‟
yani damgalanma durumu aslında tıp tarihinde oldukça eski bir kavramdır.
Özellikle ruhsal bozuklukları ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonu olan kişilerin maruz bırakıldığı bir toplumsal
davranıştır. HIV özelinde bakıldığında geçişinin çoğunlukla cinsel temas ile olması başlı başına bir damgalama sebebidir. Kişilerin temel sağlık haklarından uzak kalmalarına kadar ciddi sonuçlar doğurmaktadır.
Türkiye HIV enfeksiyonun epidemiyolojik boyutunda çok kritik bir noktadadır. Son 10 yıl için artış yüzdesi %600’ün
üzerindedir. T.C. Sağlık Bakanlığı
kayıtlarına göre Haz ran 2019 t bar yle toplam vaka sayısı 21.900’ü geçm ş durumdadır. Ülkemiz epidemiyolojisi açısından bu özellikli konumu sağlık personelleri açısından da oldukça önemlidir.
Bir Üniversite Hastanesindeki Hekim ve Hemşirelerin HIV/AIDS ile İzlenen Hastalara Yönelik Bilgi ve Ön Yargı
Düzeyleri
S E N A E Z G İ K Ü Ç Ü K
SAYFA 12 • HIV & AIDS
Enfeksiyonun artış hızı bu hastalara bakım verecek kişilerin temel alanları ile HIV enfeksiyonunu bilmelerini zorunlu kılmaktadır.
Ancak yapılan çalışmada Katılımcılara demografik bilgilerini içeren bir soru dizisi ve HIV&AIDS ile ilgili 30 ifadeyi içeren bir anket uygulanmıştır. Bu 30 soru ifadesinin cevapları evet/hayır cevaplı olarak düzenlenmiştir, ifadelerin 16'sı bilgi, 14'ü ise ön yargı cümlesi olarak hazırlanmıştır. Çalışmanın ışığında sağlık çalışanlarındaki ön yargı düzeyinin
yüksek, HIV ile yaşayan kişi takibi yapanlarda bile bilgi seviyesinin ise yetersiz olduğu görülmektedir.
Katılımcıların %40,6’sı bilgi soruları içeresinde yer alan “HIV/AIDS tedavi edilebilen bir hastalıktır.” ifadesine hayır cevabını vermiştir. Bu cevap günümüzde artık kontrol altına alınab l r kron k b r enfeks yon olarak kabul ed len HIV
ç n oldukça yüksek bir oran olarak yorumlanmaktadır.
*** Tırnak şaret ç ndek fadeler araştırmadan doğrudan alınmış olup cümlelerde geçen HIV/AIDS fadeler b l msel bulgularla oynamamak adına değ şt r lmem şt r. Savunuculukta HIV&AIDS bares n n kullanılması daha doğrudur.
Bir Üniversite Hastanesindeki Hekim ve Hemşirelerin HIV/AIDS ile İzlenen Hastalara Yönelik Bilgi ve Ön Yargı
Düzeyleri
S E N A E Z G İ K Ü Ç Ü K
Önceki çalışmalarla kıyaslandığında zaman içinde bu oranda doğru sonucu belirtme yönünde %20'lik bir artış olsa da, sağlık personellerinin bu konudaki bilgi eksiliğinin belirgin bir şekilde devam ettiği gözlemlenmektedir.
Katılımcıların %81,5’ “Yaptığım ş HIV/AIDS açısından r skl buluyorum.”
sorusuna evet cevabı vermiştir. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, suçiçeği,
tüberküloz gibi bazı hastalıklar ön tanı ve tanı aşamasında bazı özel izolasyon önerileri gerektirseler de, HIV, Hepatit B, Hepatit C gibi enfeksiyonlarda sosyal temas geçiş için riski oluşturmaz. Sağlık personellerinin bu soruya verdikleri
yüksek yanıtın altında yatan sebeplerden biri enfeksiyonun geçiş yolları ile ilgili bilgi eksikleri ve bunun oluşturduğu kaygı olabileceği görülmektedir.
Çalışmaya katılanların %96,3’ü “Sağlık çalışanının, k ş n n HIV/AIDS
durumunu b lmeye hakkı vardır.”
ifadelerine evet demiştir. Hasta hakları bildirgesine göre:
"Hastanın sağlık durumu, tıbb
durumu, tanısı, tedav s , prognozu ve b reye özel d ğer tüm b lg ler ölümden sonra b le g zl olarak korunmalıdır.
Gizlilik kuralı ancak hastanın kendisine ya da çevresine ciddi bedensel, ruhsal ya da ekonomik zarar verme olasılığı varsa bozulabilir . Bu durumda hekimin veya diğer sağlık personelinin belirlenen çerçeve dışında paylaşması doğru değildir. Bu soru için bu denli yüksek cevap verilmesinin sebebi sağlık personellerinin enfeksiyonun geçişine ilişkin kaygıları ve muhtemel bilgi eksiklikleri olarak yorumlanmaktadır.
Dünya literatürden örneklere yer verilerek kıyaslamalar yapılmıştır.
Örneğin Avustralya'da yapılan aile hekimlerinin HIV ile yaşayanlara karşı ayrımcılık davranışlarını inceleyen bir çalışmada da benzer bir tablo görülmüş yaş ilerledikçe hekimlerin ayrımcılık davranışlarının arttığı saptanmış ve bu hekimlerinin eğitilmeleri gerektiği sonucuna varılmıştır. Ayrımcılığın önündeki en büyük eksik bilgisizliktir.
SAYFA 13 • HIV & AIDS
*** Tırnak şaret ç ndek fadeler araştırmadan doğrudan alınmış olup cümlelerde geçen HIV/AIDS fadeler b l msel bulgularla oynamamak adına değ şt r lmem şt r. Savunuculukta HIV&AIDS bares n n kullanılması daha doğrudur.
HIV ile yaşayanlar her geçen gün artan şekilde göz sorunlarıyla karşı karşıya gelmektedirler. HIV hücre aracılı
bağışıklıktan ödün verdiği için bakteri, mantar, parazit, virüs temelli enfeksiyon riskini arttırabilir. Daha düşük CD4 hücresine sahip olan hastaların oküler belirti gösterme ihtimali de yüksektir.
Keratokonjonkt v t S cca (Kuru Gözler):
Oküler alan kuruması HIV ile yaşayanlar arasında %11-50 oranında bildirilmiş bir prevalansa sahiptir. A vitamini eksikliği ve uzun süreli ART kullanımının neden olduğuna inanılmaktadır. Oküler
kayganlaştırıcılar ile tedavisi mümkündür.
Kapos Sarkomu:
Konjoktiva veya kapak kenarında kırmızı- mor vasküler tümör olarak izlenir.ART kullanımı bireylerde görülme oranını azaltır. Lokal eksizyon, fokal radyoterapi, intralezyonel vinblastin, alfa interferon gibi çeşitli tedaviler savunulmuştur.
Oküler Yüzey Skuamöz Neoplaz (OSSN):
Farklı türleri olan oldukça çeşitli bir tümör yelpazesidir.Afrika’da hastaların çoğu 40 yaşından gençtir.Afrika’da HIV görülmeye başladığından beri OSSN’de yüksek derecede bir artış durumu yaşanmıştır. Histolojik olarak hem tümörün derecesini hem de kesip çıkarmak için sınırları belirlemek adına Toluidin %1 kullanılır.Böylece kesin tanı ve erken tedavi süreci sağlanmış olur.
Eksizyon, tedavinin temelini oluşturur.
HIV VE GÖZ
Z . Ö Z G E G E Z İ C İ
Herpes Zoster Oftalm kus (HZO):
Terminal gangliyonda gizli varisella zoster virüsünün yeniden
aktivasyonundan kaynaklanır. HIV bağlamında yüzün bir kısmında ağrılı vezikülobüllöz döküntü ile daha şiddetli ortaya çıkma meyilindedir. Akut
dönemde göz kapaklarına şişkinlik yapar.
Sıklıkla göz içi inflamasyon ile
ilişkilendirilebilir. Korneal yaralanmaya kadar giden birçok farklı soruna neden olabilir.
Molluscum Contag osum:
Pox ailesi vürüslerinden biridir. HIV ile yaşayanlarda yaygın gözlemlenebilen göbeklenmiş deri nodüllerine neden olur. Tedavi kliniktir.
Ön Segment Lezyonlar
SAYFA 14 • HIV & AIDS
Antimetabolitler ve interferonlarla
birincil tedavi popülerlik kazanmaktadır, ancak şu anda sağlam klinik kanıtlardan yoksundur.
M krob yal Kerat t:
Bakteri, virüs, pratozoa ya da mantar kaynaklı olabilir. Göz ağrısı, kornea ülseri gibi farklı semptomlar ile
karakterizedir.HIV ie yaşayanlar hızlı ilerleyen, tedaviye yavaş yanıt veren ve genellikle kötü sonuçlarla karakterize edilen mikrobiyal keratit geliştirmeye daha meyillidir.Farklı kökenli olan türleri için farklı antibiyotikler kullanılmakla beraber güncel ilaçlar en iyi tedavi yolu olmaya devam etmektedir.
Üve t:
HIV ile yaşayanlarda bulaşıcı bir etiyolojiye sahiptir.Tedavi güncel metotları ve antimikrobiyal tedaviyi içerir.
Katarakt:
HIV’in neden olduğu erken biyolojik yaşlanma gibi muhtemel bir sebeple HIV ile yaşayanlarda katarakt daha erken meydana gelir.Tedavisi güvenilir ve etkilidir.
HIV Ret nopat s :
Pamuk yünü lekeleri olarak kendini gösterir ve görüş kaybına neden olmaz.Tedavi gerektirmez.
S tomegalov rüs (CMV) Progresif Dış Retinal Nekroz:
Aşırı bağışıklık bastırılması ile ilgilidir.Su çiçeği zoster virüsü,HSV 1 veya 2,CMV neden olur. Önce damar yolu sonrasında 6 hafta kadar ağızdan verilen asiklovir ile tedavisi mümkündür.
Toksoplazmoz:
Toxoplasma gondii'nin neden olduğu retinokoroidit, HIV pozitiflerde atipik bir sergileme yapabilir. Daha fazla ateşli hastalık ve beraberinde multilokal lezyonlar vb. gibi semptomlar
izlenebilir.Farklı durumlar için farklı bileşenli ilaçlar kullanılabilir.
Nöro-oftalm k Hastalıklar:
HIV ile yaşayanlarda oküler hareketlilik, bozukluk ve felç; görme alanı kusurları ve nörapati gibi birbirinden farklı birçok olgu gözlenebilir.Ayrıca bunlardan biri olan papilledema; farklı menenjit türleri, merkezi sinir sistemi toksoplazmozu ve nörosfilizi oluşturabilir.
HIV VE GÖZ
Z . Ö Z G E G E Z İ C İ
Arka Segment Lezyonlar
SAYFA 15 • HIV & AIDS
Şu anda HIV tüm dünyada görülen yani global bir enfeksiyon olma özelliği
taşımaktadır. Eklenen yeni tanıların %60 kadarı Afrika’da bildirilmiştir. Yüksek gelirli ülkelerde gebelikte doğum öncesi yaygınlık 0.1-2/1000 şeklinde iken düşük gelirli ülkelerde %29’a kadar
yükselebilmektedir. Bundan dolayı doğum öncesi ve sonrasında da etkili bir tedavi yöntemi izlenmesi gerekir.
Hamilelikte HIV ile mücadele de birincil amaç virüsün anne-çocuk transferini engellemek ve ebeveyn sağlığını
koruyarak ona güvenli, sağlıklı bir doğum ortamı sağlamak olmalıdır.
HIV VE HAMİLELİK
Z . Ö Z G E G E Z İ C İ
Enfeksiyon Tanımı HIV&AIDS
HIV 1 ve 2 olmak üzere iki farklı tipi vardır. Retrovirüs ailesine aittir ve M(ana), O(aykırı), N(yeni) olmak üzere üç ana sınıfı vardır. M grubu enfeksiyonların%90’ından fazlasını oluşturur. Farklı harflerle kombine edilen dokuz alt türü olduğu da savunulmaktadır. Değişen coğrafya ile görülen çeşitler de
değişmektedir. En yüksek viral çeşitlilik Afrika’dadır. HIV-2 daha az viral yük ile ilişkilendirilir. CD4 hücre düşüşü ve klinik ilerleme daha yavaştır, HIV-1’e kıyasla daha az bulaşıcıdır.
HIV’in Gebelik ve Gebelik Sonuçları Üzerinde Etkisi
HIV değişken hamilelik sonuçları ile ilgili olabilir. Bu sonuçlardan bazıları artan spontan düşükler, ölü doğumlar, artan perinatal mortalite, koryoamniyonit, büyüme kısıtlaması, düşük kilo ile doğan bebekler şeklinde sıralanabilir.
İmmünosupresyon nedeni ile hamilelik süresince HIV birçok hastalığın seyrini olumsuz yönde etkileyebilir.Genital herpes simpleks, HPV, bakteriyal vajinöz, hepatit B ve C, sıtma, idrar yolu
enfeksiyonları, bakteriyel pnömoni gibi hastalıklar örnek olarak gösterilebilir.
Ayrıca gebelik ve lohusalık süreci içerisinde parazitsel istilalar ve HIV ile ilişkili fırsatçı enfeksiyonlar da sık
gözlemlenen durumlardandır. Hamilelik HIV’in ilerleme sürecini, virüs ile
mücadeleyi negatif etkilememektedir.
HIV-RNA seviyeleri hamilelik süresince stabil kalır ancak bazı çalışmalar doğum sonrası dönemde viral yükte bir artış olduğunu göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde var olan hizmetler ve tedaviler sayesinde HIV hamilelik açısından bir sorun teşkil etmemekle beraber
gelişmemiş ülkelerde maternal hastalık ve ölüme ciddi oranda katkı sağlayan bir olgu olarak karşımıza çıkabilmektedir.
SAYFA 16 • HIV & AIDS
HIV VE HAMİLELİK
Z . Ö Z G E G E Z İ C İ
Hamilelikte HIV Taraması
HIV’in hamilelikteki etkileri ve anneden çocuğa transferi(MTCT) açısından tüm hamilelere doğum öncesi bakımınsağlanmasında tarama yapmanın önemi oldukça fazladır. DSÖ yüksek prevalans gözlemlenen yerlerde sağlayıcı
tarafından test ve danışmanlık sisteminin (PITC) doğum öncesi bakım adı altında sabit bir bileşen olmasını önermektedir.
Öte yandan düşük prevalans yerlerde de PITC, anneden çocuğa bulaşı elimine etme adına önemli olarak düşünülüp aynı zamanda diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların da yayılımının önüne geçmede, anne-çocuk sağlığını sağlamada etkili olacağı
düşünülmektedir. HIV testine ‘’op- out’’(olumsuz yaklaşım) yaklaşımı ilk doğum öncesi dönemde(ilk 3 ay) tüm hamilelere rutin doğum öncesi testleri olarak sunulabilir. Yaklaşımı reddedenler de hamilelik sürecinde genellikle bu testi edinmeyi tercih etmektedirler.Test geç gebelik süresinde olan(yaklaşık 36 hafta)hamilelere de olası yeni bir enfeksiyona karşı ya da HIV statüsünü öğrenmek adına önerilebilir. Gelişmiş ülkelerde birçok birey hamilelik
öncesinde HIV statüsü hakkında bilgi
Gebelik Öncesi Danışmanlık
sahibi ancak bir kısmı da bu bilgiyi hamilelik süresinde öğrenmektedir.Mesela, İngiltere’de 2012-2014 arasında HIV ile hamileliklerde bireylerin %85’i doğum öncesinde statülerini biliyorlardı ve %50’si de teşhis konulduktan sonraki ikinci veya daha sonraki doğumlarını yapmışlardı.
HIV ile yaşamanın bazı ebeveynler için psikolojik açıdan yorucu olabildiğine inanılmaktadır. İngiliz HIV
Derneği(BHIVA) bu gibi durumlarda bireylere psikolojik destek verilmesini ısrarla önermektedir. Ayrıca bireyler diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ve farklı olası semptomlar için de taranmalıdır.
Üreme dönemindeki tüm HIV pozitifler hamilelik başlamadan danışmanlık almalıdır. Böylece gebelik detaylı düşünülerek dikkatle planlanır. Ana olarak HIV’in anne çocuk arasında transferini önlemeye odaklanmak
gerekir. Ayrıca verilen ilaçların hamilelik için uygun kombinasyonlar olup
olmadığına, hamilenin medikal
geçmişine dikkat edilmelidir. Gebelik öncesi maksimum şekilde viral yükü baskılamak da transferi engellemeye yardımcı olur.
SAYFA 17 • HIV & AIDS
HIV VE HAMİLELİK
Z . Ö Z G E G E Z İ C İ
Teşhis Koymak
Teşhis doğrudan viral partikül vebileşenlerin tespiti ile ya da dolaylı olarak virüs karşıtı antikorların tespiti ile
koyulabilir. Genellikle geleneksel
yöntemler ile yapılan testler kullanılsa da yeni yöntemler her geçen gün
artmaktadır. 1-2 saat içince tanıyı
koyabilen testler mevcuttur. Bu hızlı test hassas bir duyarlılığa sahiptir ve HIV yükü bilinmeyen hamileler için oldukça etkili bir test olabilir.
Hamilelik Süresince HIV
olan ilaç zidovudin olmakla beraber halihazırda bir ilaç kullanımı varsa ve bu dönemde hamile kalınmışsa hamilelik süresince de bu ilacın devam edilmesine dair bir fikir birliği vardır. Tedavide
sadece hamile birey değil aynı zamanda bebek de gözetildiğinden normal
zamanda herkese uygun olmayabilen ancak viral yük baskılama adına önemli olan üçlü tedavi yöntemi önerilebilir.
DSÖ tüm HIV ile yaşayan hamilelerin ve emzirenlerin viral yükte, klinik evrede bu üçlü tedaviyi almalarını önermektedir.
Kullanılan ilaçların büyük oranda
güvenilir olduğu düşünülmektedir.Ancak hamilenin bağışıklığı, daha önceki ilaç tedavileri gibi etkenler ile bazı ilaçların kullanımı hamilelik dönemi içerisinde farklılıklar gösterebilir.
HIV ile yaşayanlar hamilelik süresince dikkatle izlenmelidir. Çoğu antiretroviral tedavi ilacı böbrek ve karaciğerde
metabolize edilir. Bundan dolayı bu organların fonksiyonlarını takip etmek gereklidir. Aylık tam kan taraması da önerilir. Özellikle kemik iliğine baskılama yapma açısından hemoglobin ve
trombosit miktarını izlemek gerekir.
Kullanılan ilaçların toksik özellik göstermesi az rastlanan bir durum değildir. Hatta insülin direnci, çeşitli kemik bozuklukları, cilt döküntüleri gibi etkiler daha öncesinde rapor edilmiştir.
Bundan dolayı kullanılan ilaçların kimyasal bileşenlerine bakmak da bir o kadar önemlidir. Hamilelikte HIV
tedavisinde kullanılabilecek tek lisanslı
Serodiscordant Partnerler
Serodiscordant -partnerlerden birinin statüsü HIV+ olup diğer(ler)inin olmadığı- ilişkilerde eğer HIV ile yaşayan gerekli önlemleri alır, viral yük baskılanmasını sağlarsa ve eğer ortada başka bir cinsel yolla bulaşan enfeksiyon yoksa HIV geçiş ihtimali sadece %0.5’tir. Ayrıca bu tür ilişkilerde bireylerin gebelik öncesinde Maruz Kalma Profilaksisi(PrEP) hizmeti alması hem kendi sağlıkları açısından hem de gebelikte bebeğin sağlığı açısından oldukça önemlidir.SAYFA 18 • HIV & AIDS
SAYFA 19 • HIV & AIDS