• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI"

Copied!
84
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNDE OKULA AİDİYET DUYGUSUNUN ARKADAŞLARA BAĞLILIK DÜZEYİNİN VE EMPATİK SINIF ATMOSFERİ

ALGISININ İNCELENMESİ

Aslı ÖZGÖK

YÜKSEK LİSANS TEZİ

ADANA / 2013

(2)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNDE OKULA AİDİYET DUYGUSUNUN ARKADAŞLARA BAĞLILIK DÜZEYİNİN VE EMPATİK SINIF ATMOSFERİ

ALGISININ İNCELENMESİ

Aslı ÖZGÖK

Danışman: Doç. Dr. Mediha SARI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

ADANA / 2013

(3)

Bu çalışma, jürimiz tarafından Eğitim Bilimleri Anabilim Dalında YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.

Başkan: Doç. Dr. Mediha SARI (Danışman)

Üye: Doç. Dr. Ayten İFLAZOĞLU SABAN

Üye: Yrd. Doç. Dr. Memet KARAKUŞ

ONAY

Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim elemanlarına ait olduklarını onaylarım.

……/……/2013

Prof. Dr. Azmi YALÇIN Enstitü Müdürü

NOT: Bu tezde kullanılan ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndaki hükümlere tabidir.

(4)

ÖZET

ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNDE OKULA AİDİYET DUYGUSUNUN ARKADAŞLARA BAĞLILIK DÜZEYİNİN VE EMPATİK SINIF ATMOSFERİ

ALGISININ İNCELENMESİ

ASLI ÖZGÖK

Yüksek Lisans Tezi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Danışman: Doç. Dr. Mediha SARI

Mayıs 2013, 71 sayfa

Bu çalışma, ortaokul öğrencilerinde okula aidiyet duygusunun arkadaşlara bağlılık düzeyinin ve empatik sınıf atmosferi algısının incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Çalışmada bu üç değişken arasındaki istatistiksel ilişkiler de ele alınmıştır.

Araştırmanın evreni 2011–2012 Öğretim Yılında Adana ili merkez ilçelerindeki ortaokullara devam eden altıncı, yedinci ve sekizinci sınıf öğrencilerinden oluşmaktadır.

Evrendeki ilköğretim okullarından alt, orta ve üst sosyoekonomik düzeyden olacak şekilde yansız küme örnekleme yoluyla üç okul belirlenmiştir. Araştırmaya, alt sosyo- ekonomik düzeydeki okuldan 207, orta sosyo-ekonomik düzeydeki okuldan 205 ve üst sosyo-ekonomik düzeydeki okuldan da 190 olmak üzere toplam 602 öğrenci katılmıştır.

Bu araştırmada veriler üç farklı ölçme aracı kullanılarak toplanmıştır. Bunlar, Okula Aidiyet Duygusu Ölçeği (OADÖ) (Goodenow, 1993a), Empatik Sınıf Atmosferi Tutum Ölçeği (ESATÖ) (Özbay ve Şahin, 2000) ve “Arkadaş Bağlılığı Ölçeği” (ABÖ) (Hortaçsu, Oral ve Yasak-Gültekin, 1991)’dir.

Verilerin analizinde SPSS 11.5 paket programı kullanılarak betimsel istatistikler incelenmiştir. Ayrıca bağımsız gruplar t testi ve çoklu regresyon analizi kullanılmıştır.

Bulguların anlamlı olup olmadığının değerlendirilmesinde .05 anlamlılık düzeyi ölçüt alınmıştır. Analizler yapılmadan önce örneklemin “doğrusallık” ve “normallik”

sayıltılarını karşıladığı belirlenmiştir.

OADÖ’den elde edilen bulgulara göre Adana ili merkez ilçelerindeki ortaokulları öğrencilerin okula aidiyet duygusu ortalamaları toplam ve alt boyutlar bazında ortalamanın üzerindedir. Araştırma sonuçları üst sosyo-ekonomik düzeye sahip

(5)

okullardaki öğrencilerin, alt ve orta sosyo-ekonomik düzeye sahip okullardaki öğrencilere göre kendilerini okullarına daha fazla ait hissettiklerini göstermiştir.

Araştırmada, ortaokul öğrencilerinin okula aidiyet duyguları, arkadaşlara bağlılıkları ve empatik sınıf atmosferi algıları arasında anlamlı ilişkiler olduğu belirlenmiştir. Ayrıca arkadaş bağlığı ile empatik sınıf atmosferi algısının öğrencilerin okula aidiyet duygularının anlamlı yordayıcıları olduğu belirlenmiştir. Yordayıcı değişkenlerin okula aidiyet duygusu üzerindeki göreli önem sırası, arkadaş bağlılığı ve empatik sınıf atmosferi şeklindedir.

Anahtar Kelimeler: Okula Aidiyet Duygusu, Okula Aidiyet Duygusu Ölçeği (OADÖ), Arkadaş Bağlılığı Ölçeği, Empatik Sınıf Atmosferi, Empatik Sınıf Atmosferi Ölçeği (ESATÖ)

(6)

ABSTRACT

INVESTIGATION OF THE SENSE OF SCHOOL BELONGING, PEER ATTACHMENT AND EMPATHIC CLASSROOM ATMOSPHERE AMONG

SECONDARY SCHOOL STUDENTS

Aslı ÖZGÖK

Master Thesis, Department of Educational Sciences Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Mediha Sarı

May 2013, 71 pages

This study examines the sense of school belonging, peer attachment and empathic classroom atmosphere among secondary school students. The statistical relationships between these three variables also investigated in the study.

Research population includes sixth, seventh and eighth grade students which proceeds their secondary school from Adana central districts in 2011-2012 school year.

Three schools, which were identified as lower, middle and upper social economic status by unbiased cluster sampling method, is selected from the research population. The research is conducted on 602 students; 207 of them from the school which has low socio-economic status, 205 of them from the school which has middle socioeconomic status and, 190 of them from the school which has high socio-economic status.

Data were gathered by three different tools in this research. Psychological Sense of School Membership Scale (PSSM) (Goodenow, 1993) “Empathic Classroom Atmosphere Scale” (ECAS) (Özbay and Şahin, 2000), “The Inventory of Peer Attachment” (IPA) (Hortaçsu, Oral and Yasak-Gültekin, 1991).

In data analysis, descriptive statistics were examined by means of SPSS 11.5 package software. Furthermore, independent samples t-test and multiple regression analysis were used. In evaluating the findings in being significant or not 05 significance level is determined as the criteria. It is identified before these are done that the sample meets the premises for “linearity” and “normality”.

According to findings of PSSM sense of school belonging level in secondary schools in Adana central districts is above average accordingly in both total points and sub dimensions. In socio-economical relationships, sense of school belonging in

(7)

students of upper socio- economic status schools is higher than the sense of school belonging of lower and middle socio-economic status school students.

The results of the study indicated that there are significant relationships between the sense of school belonging and variables of attachment to friends and empathic classroom atmosphere in secondary school students. Furthermore, sense of school belonging levels was predicted significantly by the variables of peer attachment and empathic classroom atmosphere. The order of importance in precursor variables on sense of school belonging is as peer attachment and empathic classroom atmosphere.

Keywords: Sense of School Belonging, Sense of School Belonging Scale (PSSM) The Inventory of Peer Attachment, Empathic Classroom Atmosphere, Empathic Classroom Atmosphere Scale

(8)

ÖNSÖZ

Adana ili merkez ilçelerindeki ortaokul altıncı, yedinci ve sekizinci sınıf öğrencilerinde okula aidiyet duygusunun arkadaşlara bağlılık ve empatik sınıf atmosferi değişkenleriyle ilişkisini incelemek amacını taşıyan bu araştırma, birçok kişinin emeği ile gerçekleştirilmiştir.

Öncelikle çalışmanın her aşamasında beni motive eden, yardımlarını esirgemeyen ve bana güvenini sürekli belirterek güç veren değerli hocam ve danışmanım Doç. Dr. Mediha SARI’ya sonsuz teşekkür ederim. Dönütleriyle tezimin geliştirilmesine değerli katkılarda bulunan Yrd. Doç. Dr. Memet KARAKUŞ ve Doç.

Dr. Ayten İFLAZOĞLU SABAN’a, yüksek lisans eğitimim süresince bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım hocam Doç. Dr. Ahmet DOĞANAY’a ve araştırmaya katılarak bana yardımcı olan öğrencilere çok teşekkür ederim.

Tüm eğitim hayatım boyunca her zaman yanımda olan, bana destek veren canım anne ve babama, yardımlarını hiç bir zaman esirgemeyen kardeşlerim Esra ve M. Deniz ÖZGÖK’e sonsuz teşekkürler.

Aslı ÖZGÖK

Not: Bu tez Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri birimi tarafından desteklenmiştir (EF 2011 YL 22).

(9)

İÇİNDEKİLER

Sayfa

ÖZET ... iii

ABSTRACT... v

ÖNSÖZ ... vii

TABLOLAR LİSTESİ ... xii

BÖLÜM I GİRİŞ 1.1. Problem ... 2

1.2. Araştırmanın Amacı ... 6

1.3. Araştırmanın Önemi ... 6

1.4. Sayıltılar ... 9

1.5. Sınırlılıklar ... 9

1.6. Tanımlar ... 10

1.7. Kısaltmalar ... 10

BÖLÜM II KURAMSAL AÇIKLAMALAR VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR 2.1. Kuramsal Açıklamalar ... 11

2.1.1. Okula Aidiyet Duygusu ... 11

2.1.2.Arkadaş Bağlılığı ... 14

2.1.3. Empatik Sınıf Atmosferi ... 16

2.1.4. Okula Aidiyet Duygusu , Arkadaş Bağlılığı ve Empatik Sınıf Atmosferi Arasındaki ilişkiler ... 17

2.2. İlgili Araştırmalar ... 18

2.2.1. Okula Aidiyet Duygusuyla İlgili Araştırmalar ... 19

2.2.2. Arkadaş bağlılığı ile İlgili Araştırmalar ... 22

2.2.3. Empatik Sınıf Atmosferiyle İlgili Araştırmalar ... 23

2.3. Araştırmaların Değerlendirilmesi ... 24

(10)

BÖLÜM III YÖNTEM

3.1. Araştırma Modeli ... 28

3.2. Evren ve Örneklem ... 28

3.3. Veri Toplama Araçları ... 29

3.3.1. Okula Aidiyet Duygusu Ölçeği (OADÖ) ... 29

3.3.2. Arkadaş Bağlılığı Ölçeği (ABÖ) ... 30

3.3.3. Empatik Sınıf Atmosferi Ölçeği (ESATÖ) ... 31

3.3.4. Kişisel Bilgi Formu ... 34

3.4. Verilerin Toplanması ... 34

3.5. Verilerin Analizi... 34

BÖLÜM IV BULGULAR 4.1. Ortaokul Öğrencilerinin Okula Aidiyet Duygularına, Arkadaş Bağlılık Düzeylerine ve Empatik Sınıf Atmosferi Algılarına İlişkin Bulgular ... 34

4.2. Bazı Değişkenlere Göre Öğrencilerin Okula Aidiyet Duygusu, Arkadaş Bağlılık Düzeyleri ve Empatik Sınıf Atmosferi Algılarına İlişkin Bulgular ... 35

4.2.1. Cinsiyete Göre Öğrencilerin Okula Aidiyet Duyguları, Arkadaş Bağlılık Düzeyleri ve Empatik Sınıf Atmosferi Algılarına İlişkin Bulgular ... 35

4.2.2. Sınıf Düzeyine Göre Öğrencilerin Okula Aidiyet Duyguları, Arkadaş Bağlılık Düzeyleri ve Empatik Sınıf Atmosferi Algılarına İlişkin Bulgular ... 37

4.2.3. Akademik Başarı Düzeyine Göre Öğrencilerin Okula Aidiyet Duyguları, Arkadaş Bağlılık Düzeyleri ve Empatik Sınıf Atmosferi Algılarına İlişkin Bulgular ... 38

4.2.4. Okulun Sosyo-Ekonomik Düzeyine Göre Öğrencilerin Okula Aidiyet Duyguları, Arkadaş Bağlılık Düzeyleri ve Empatik Sınıf Atmosferim Algılarına İlişkin Bulgular ... 40

4.2.5. Anne Eğitim Düzeyine Göre Öğrencilerin Okula Aidiyet Duyguları, Arkadaş Bağlılık Düzeyleri ve Empatik Sınıf Atmosferi Algılarına İlişkin Bulgular ... 41

(11)

4.2.6. Baba Eğitim Düzeyine Göre Öğrencilerin Okula Aidiyet Duyguları, Arkadaş Bağlılık Düzeyleri ve Empatik Sınıf Atmosferi Algılarına İlişkin Bulgular .

... 44

4.2.7. Ailenin Gelir Düzeyine Göre Öğrencilerin Okula Aidiyet Duyguları, Arkadaş Bağlılık Düzeyleri ve Empatik Sınıf Atmosferi Algılarına İlişkin Bulgular ... 45

4.3. Arkadaşlarına Bağlılık Düzeylerine ve Empatik Sınıf Atmosferi Algılarına Göre Öğrencilerin Okula Aidiyet Duygularına İlişkin ... 47

4.4. Öğrencilerin Arkadaşlarına Bağlılık Düzeylerinin ve Empatik Sınıf Atmosferine Yönelik Algılarının Okula Aidiyet Duygularını Yordama Düzeyine İlişkin Bulgular ... 49

BÖLÜM V TARTIŞMA VE YORUM 5.1. Öğrencilerin Okula Aidiyet Duygularına İlişkin Tartışma ve Yorum ... 51

5.2. Öğrencilerin Arkadaş Bağılık Düzeylerine İlişkin Tartışma ve Yorum ... 54

5.3. Öğrencilerin Empatik Sınıf Atmosferi Algılarına İlişkin Tartışma ve Yorum ... 55

5.4. Öğrencilerin Okula Aidiyet Duyguları, Arkadaşlarına Bağlılık Düzeyleri ve Empatik Sınıf Atmosferi Algıları Arasındaki İlişkilere Yönelik Tartışma ve Yorum ... 57

BÖLÜM VI SONUÇ VE ÖNERİLER 6.1. Sonuçlar ... 59

6.1.1. Öğrencilerin Okula Aidiyet Duygusuna İlişkin Sonuçlar ... 59

6.1.2. Öğrencilerin Arkadaş Bağılık Düzeylerine İlişkin Sonuçlar ... 60

6.1.3. Öğrencilerin Empatik Sınıf Atmosferi Algılarına İlişkin Sonuçlar ... 60

6.1.4. Okula Aidiyet Duygusu, Arkadaş Bağlılık Düzeyi ve Empatik Sınıf Atmosferi Algıları Arasındaki İlişkilere Yönelik Sonuçlar... 61

6.2. Öneriler ... 61

6.2.1. Uygulamaya Yönelik Öneriler ... 61

6.2.2. İlerde Yapılacak Araştırmalara Yönelik Öneriler ... 62

(12)

KAYNAKÇA ... 64 ÖZGEÇMİŞ ... 71

(13)

TABLOLAR LİSTESİ

Sayfa Tablo 4.1. Öğrencilerin OADÖ, ABÖ ve ESATÖ Puanlarına İlişkin Aritmetik Ortalama ve Standart Sapma Dağılımları ... 34 Tablo 4.2. Cinsiyete Göre Öğrencilerin OADÖ, ABÖ ve ESATÖ Puanlarına İlişkin

Aritmetik Ortalama, Standart Sapma, t ve p Değerleri ... 36 Tablo 4.3. Sınıf Düzeyine Göre Öğrencilerin OADÖ, ABÖ ve ESATÖ Puanlarına

İlişkin Varyans Analizi Sonuçları ... 37 Tablo 4.4. Akademik Başarı Düzeyine Göre Öğrencilerin OADÖ, ABÖ ve ESATÖ

Puanlarına İlişkin Varyans Analizi Sonuçları ... 38 Tablo 4.5. Okulun Sosyo-Ekonomik Düzeyine Göre Öğrencilerin OADÖ, ABÖ ve

ESATÖ Puanlarına İlişkin Varyans Analizi Sonuçlar ... 40 Tablo 4.6. Anne Eğitim Düzeyine Göre Öğrencilerin OADÖ, ABÖ ve ESATÖ

Puanlarına İlişkin Varyans Analizi Sonuçları ... 42 Tablo 4.7. Baba Eğitim Düzeyine Göre Öğrencilerin OADÖ, ABÖ ve ESATÖ

Puanlarına İlişkin Varyans Analizi Sonuçları ... 44 Tablo 4.8. Ailenin Gelir Düzeyine Göre Öğrencilerin OADÖ, ABÖ ve ESATÖ

Puanlarına İlişkin Varyans Analizi Sonuçları ... 46 Tablo 4.9. Arkadaşlarına Bağlılık Düzeylerine ve Empatik Sınıf Atmosferi Algılarına

Göre Öğrencilerin OADÖ Puanlarına İlişkin Aritmetik Ortalama, Standart Sapma, t ve p Değerleri ... 48 Tablo 4.10. Araştırmada Kullanılan Değişkenlerin Aritmetik Ortalama ve Standart

Sapma Dağılımları ile Korelasyon Matriksi ... 49 Tablo 4.11. Öğrencilerin Okula Aidiyet Duygularının Yordanmasına İlişkin Standart

Çoklu Regresyon Analizi Sonuçları ... 50

(14)

GİRİŞ

Çocuklar gündelik yaşamlarının önemli bir kısmını okullarda geçirmektedirler.

Bu sebeple okul, bireyin yaşamında ve sosyalleşme sürecinde merkezi düzeyde bir öneme sahiptir (Kızmaz, 2006). Okul, sosyalleşme sürecinde ilk temel toplumsal kurumdur. Bu kurum, belirli öğrenme kalıplarının gerçekleştirilmesi sorumluluğunu taşır ve bireylerin toplumla uyum sağlayabilmeleri ve mutlu olabilmeleri yolunda gereksinim duydukları konuları öğrenmelerini sağladığı oranda başarılı sayılır (Yavuzer, 2002, s.146). Okul, bireye kazandırdığı bilgi, davranış ve yeteneklerle karşılaşabilecekleri sorunların üstesinden nasıl gelinebileceğinin gösterildiği, bilişsel bilgi ve işleme becerilerinin yanı sıra, diğer insanlarla doğru iletişim kurma alışkanlıklarının kazandırılmasına ve bireylerin sosyalleşmesine büyük ölçüde yardımcı olan bir kurumdur. Tüm bu konular dikkate alındığında okulun birey hayatında gerçekten de çok önemli bir rolü olduğu görülmektedir.

Öğrenciler için okul sınavlar, notlar, kurallar ve ödevlerin dışında hoşça vakit geçirilen, paylaşımlarda bulunulan, öğrencilerin kendilerini değerli ve ait hissettikleri ortamlar olmalıdır. İnsanlar kendilerini bir topluluğa ait hissettiklerinde kendilerini önemli hisseder ve o topluluğun diğer üyelerine güvenebilir (Hamm ve Faircloth, 2005).

Öğrencilerin okulda kendilerini güvende, rahat ve mutlu hissetmeleri, okul hakkındaki olumlu düşünceleri son derece önemlidir. Çünkü öğrenciler kendilerini rahat hissetmedikleri bir ortamda öğretmen ve arkadaşlarıyla yeteri kadar etkileşime giremeyecek ve iletişim kuramayacaktır. Öğrencilerin bu durumda hem akademik hem de sosyal gelişimleri olumsuz etkilenebilecektir.

Okulda öğrenciler arkadaşları tarafından kabul edilmek, sevilmek ve saygı görmek ister. Arkadaşları tarafından sevilmeyen ve kabul görmeyen öğrenci kendini mutsuz ve yalnız hissedecektir. Yavuzer (2004, s.37) çocuğun akranlar tarafından reddedilmesinin veya alaya alınmasının benlik değeri ve güven duygusunun büyük bir darbe almasına neden olabileceğini belirtmiştir. Arkadaşlık, çocuğa toplumsal yaşamında gerekli olan uyumlu ilişkileri ve işbirliğini öğrettiği gibi, ezmeden ve ezilmeden yarışma yeteneği de kazandırır. Önder olma, yönetme, belli bir amaca yönelik takım çalışmasına katılabilme, sorumluluk alabilme gibi yetenekler evden çok

(15)

çevrede, özellikle diğerleriyle ilişkiler aracılığıyla kazanılabilir. Arkadaş ilişkileri çocuğa kendi kendini gerçekçi olarak değerlendirme olanağı verir. Çocuk başkalarına bakarak kendini tartar. Arkadaşlarıyla ortak yanlarını ve ayrıldığı yönleri görür.

İnsanlarda beğenmediği nitelikleri hoşgörüyle karşılamaya alışır (Yörükoğlu, 2006, s.91-92).

Öğrencinin akranlarıyla kurduğu ilişkiler kadar öğretmenleriyle kurduğu ilişkiler de akademik, sosyal ve psikolojik gelişimi açısından önemlidir. Sınıf içerisinde öğretmenin öğrencilere karşı davranışı, yaklaşımı ve iletişim şekli öğrencinin okula karşı olan duygularını etkileyecektir. Öğrenci kendisini rahatça ifade edebildiği, başarının teşvik edildiği ve ödüllendirildiği, kendini güvende hissettiği adil bir sınıf ortamını paylaştığında okulunu ve okulda zaman geçirmeyi daha çok sevecek, kendini okula daha ait hissedecektir. Okulda isteyerek, hoşça geçirilen zaman da akademik ve sosyal yönden öğrencinin gelişimine büyük katkı sağlayacaktır.

Öğretmen ve arkadaşlarıyla sürekli etkileşim içinde olan öğrencilerin okulu sevmelerinde, kendilerini okula ait hissetmelerinde ya da okuldan uzaklaşmalarında öğretmen ve akranların önemli etkileri vardır. Booker’a (2004) göre de öğrenciler arkadaşları ve öğretmenleriyle olumlu ve destekleyici etkileşimler yaşadıklarında, okul topluluğuna daha üst düzeyde bağlanmaktadırlar. Yüksek aidiyet duygusu, öğrencilerin davranış ve tutumlarının, akademik başarılarının ve sosyal ilişkilerinin olumlu yönde gelişmesine yardımcı olacaktır.

1.1. Problem

Okula aidiyet duygusu, öğrencinin bireysel olarak okuldaki diğer bireyler tarafından ne ölçüde onaylandığına, saygı duyulduğuna, dâhil edildiğine ve desteklendiğine yönelik öznel duygu durumudur (Goodenow, 1992a; Goodenow ve Grady, 1993). Yapılan çalışmalarda, aidiyet duygusundaki sürekliliğin sosyal, psikolojik ve akademik uyuma elverişli bir okul ortamında elde edilebileceği belirtilmektedir (Nichols, 2008).

Goodenow (1993a) aidiyeti, öğrencilerin sınıf içinde (öğretmen ve akranları tarafından) kabul edilmeleri, değerli görülmeleri, dahil edilmeleri, cesaretlendirilmeleri ve diğerlerine göre yaşantılarının ve sınıf aktivitelerinin önemli bir parçası olarak hissetmeleri duygusu olarak tanımlamaktadır. Cueto, Guerrero Sumimaru ve Zevallos’a

(16)

(2010) göre aidiyet duygusu, öğrencilerin okuldaki arkadaşları ve öğretmenleri ile bütünleşme (veya kaynaşma) düzeylerini ifade etmektedir.

Öğretmenlerle olumlu ilişkiler özellikle erken ergenlik döneminde uyum sağlamayı kolaylaştırmada önemli bir rol oynamaktadır. Roeser, Midgley ve Urdan (1996) yaptıkları çalışmada, öğretmen-öğrenci ilişkilerindeki kalitenin, okula aidiyet duygusunun geliştirilmesiyle ilişkili olduğunu ve okulun olumlu etkilerini arttırmada önemli olduğunu belirlemiştir. Ayrıca, yüksek seviyede aidiyet duygusunun akademik başarı ile ilişkili olduğunu saptamışlardır.

Ergenlik dönemindeki bilişsel değişiklikler, genellikle soyut ve kavramsal düşünme kapasitesinin ve benmerkezci düşünmelerin artmasına neden olur. Bu bilişsel gelişimin motivasyon üzerine olumsuz etkileri olabilmektedir. Genç insanların okul ve içinde bulundukları toplum tarafından maruz kaldıkları davranışlar ve bazı davranışları nedeniyle çevrelerinden gördükleri ayıplanma ve utanç, motivasyonlarının sarsılmasına ve bilişsel gelişime eşlik eden, özfarkındalık ya da özbilincin negatif yönde etkilenmesine neden olmaktadır (Elkind, 1967; Goodenow, 1993a).

Aidiyet duygusu, depresyon ve riskli öğrenci davranışları gibi olumsuz psikososyal sonuçların oluşmasına karşı bir tampon ve koruyucu bir faktör olabilmektedir (Nichols, 2008). Isakson ve Jarvis (1999) lise öğrencileri arasında stres kaynaklarının okula aidiyeti azalttığını, ebeveyn ve akran desteğinin okula aidiyeti arttırdığını bulmuştur. Anderman (2002) ise yaptığı çalışmada, yüksek aidiyet duygusunun hakim olduğu okullarda depresyon, sosyal ret ve okul problemlerinin azaldığını, iyimserlik düzeyinin arttığını belirlemiştir.

Kişiler arası çekim ve ilişkilerin dinamiği konusunda ortaya atılan teorilerden biri olan bağlanma kuramı (attachment theory), bir çocuğun ailesiyle duygusal ilişkiler kurarak hayatının sonraki safhalarında çocuk ve aile arasında kuvvetli bir ilişkinin oluşmasını konu edinmektedir. Bağlılık düzeyi, hayatın değişik safhalarında, arkadaşlık kalitesine ve çocuk veya bireyin içinde bulunduğu topluluk türüne göre farklı şekillerde kendini göstermektedir. Çocukluk döneminde yakın arkadaşlar arasında yüksek bağlanmanın olduğu, ergenlik döneminde genel olarak bireyler arasındaki bağlanmanın azaldığı, akranlar arasında oluşan arkadaşlığın kalitesinin söz konusu arkadaş bağlılığını kolaylıkla etkileyebildiği, kalabalık topluluklarda ise arkadaş bağlılığının nispeten daha kuvvetli olduğu bilinmektedir (Zimmermann, 2004).

Arkadaş ilişkileri çocukların gelişiminde büyük rol oynar. Gelişim sürecinde akranlarıyla yaşadığı yoğun ilişkiler çocuğa, yeterli sosyal uyumu gösterebilmesi ve

(17)

gerekli sosyal becerileri kazanması için birçok fırsat sağlar (Mussen ve Conger, 1956;

Akt. Çetin, Bilbay ve Kaymak 2001, s.19). Çocuğun arkadaş grubu, onun sosyal tavırlarını etkiler. Bu sosyal tavırlar, çocuğun genellikle diğer bireylere ve sosyal yaşama karşı tüm tutum ve davranışlarını içerir. Bir dereceye kadar ailede kazanılan bu tavırlar, çocuğun arkadaş grubuyla olan deneyimleri sonucu değişebilir (Yavuzer, 2002 s.145).

Akran grubu, özellikle çocukluk ve gençlik dönemindeki bireylerin davranış biçimleri üzerinde etkilidir. Çünkü çocukluk ve gençlik döneminin en temel gereksinimi bağlanma, ait olma ve kabul görme duygusudur. Bu nedenle gençler, bireysel yeteneklerinin ve kişilik yapılarının akran gruplarınca onaylanmasına büyük önem verirler (Aydın, 1998, s.29). Kang (2007) yaptığı çalışmada, yüksek performanslı öğrencilerin kendileri gibi yüksek performanslı öğrencilerle yakın ilişkiler kurarlarken, düşük performanslı öğrencilerin de düşük performanslı öğrencilerle etkileşim kurduğunu belirlemiştir. Oral (2007) ise yaptığı araştırmada, akademik başarıya göre başarılı öğrenciler ile başarısız öğrenciler arasında arkadaşlık anlayışlarında bazı farklılıklar bulmuştur. Başarılı öğrencilerin daha kolay arkadaş edindiklerini ve arkadaş ilişkilerinin daha olumlu olduğunu belirlemiştir.

Ergenlikte gencin gelişen beceri ve yetenekleri, bazı konularda (gezme, dolaşma, alışveriş) onu anne-babadan bağımsız kılmakta ve bazı sorumluluklar (yardım, danışma) yüklenmesine olanak tanımaktadır. Öte yandan arkadaşların gencin yaşamındaki önemi artmakta, anne-babayla paylaşılmayacak bir takım deneyimler, arkadaşlarla birlikte geçirilmektedir. Genç, bu deneyimler karşısındaki duygu ve düşüncelerini arkadaşlarıyla paylaşarak ve onların izlenimleriyle karşılaştırarak kendini tanıma, deneme ve değerlendirme fırsatı bulmaktadır. Bilindiği gibi kişiler doğrunun veya normalin ne olduğunu bilmediği durumlarda kendileriyle ilgili en aydınlatıcı bilgiyi, kendilerini benzer kişilerle kıyaslayarak edinebilirler (Festinger, 1954; Akt:Hortaçsu, 1997, s.94).

Kişiler arası ilişkiler, bireyin yaşamı boyunca zihinsel ve kişisel gelişiminde çok önemli bir rol oynamaktadır (Bowlby, 1969; Akt. Cemalcılar, 2010). Furrer ve Skinner (2003) yaptığı çalışmada aileleriyle güvenli ilişkisi olan ve önemsenen çocukların öğretmenleriyle daha yakın ilişkiler kurarken ebeveynleriyle sorunlu ilişkileri olan çocukların öğretmenleriyle yakın ilişkiler geliştirmekte zorlandığını belirlemiştir.

Ayrıca öğretmenleriyle karşılıklı olarak saygılı ve dikkatli şekilde yürütülen ilişkilerin, yüksek akademik motivasyon, olumlu benlik, yüksek benlik saygısı ve olumlu sosyal

(18)

davranışlar gibi kavramlarla ilişkili olduğu, öğrencilerin öğretmenleri tarafından takdir edildiklerinde kendilerini sınıfta mutlu ve rahat hissettikleri, akademik faaliyetlere katılımın onlara ilginç ve eğlenceli geldiği saptanmıştır. Bu durumun aksine öğretmenleri tarafından umursanmayan ya da kendilerine önem verilmeyen öğrencilerin, öğrenme aktivitelerine katıldıklarında kendini sinirli, mutsuz ve daha sıkıntılı hissettikleri belirlenmiştir.

Empatik anlayışın hâkim olduğu bir sınıfta öğretmenin, öğrencileri kendi bakış açısı doğrultusunda yönlendirmeden, kendi subjektif dünyasındaki görüşlerini öğrencilere empoze etmeden her bir öğrenciyi olduğu gibi içtenlikle kabul etmesi gerekir (Murat, Özgan ve Arslantaş, 2005). Öğretmen tarafından empatik süreçlerle (kabul, içtenlik, öznel algılama, empatik anlama) oluşturulan empatik ortam sayesinde, öğrenciler anlaşılma, önemli olma, değerli hissedilme, bir gruba ait olma gibi ihtiyaçları karşılanmaktadır (Kandemir ve Özbay, 2009).

Aidiyetin okulöncesinden liseye kadar her yaşta ve her seviyede önemli olduğunu belirten Osterman’a (2000) göre, arkadaşları ve öğretmenleri tarafından kabul edilen öğrenciler okuldan ve derslerden daha fazla keyif almaktadır. Hallinan (2008) yaptığı araştırmada, okulu seven öğrencilerin, okuldan nefret eden öğrencilere göre daha fazla akademik başarı ve daha az disiplin sorunu, devamsızlık ve okulu kırma oranına sahip olduğunu belirlemiştir. Aidiyetin ergenlik döneminde büyük önem taşıdığını belirten Booker (2004) okul ortamının birçok ergen için üyelik duygularını ve ilişkilerini geliştirmek için birincil yer olduğunu, bu nedenle okul ortamının özellikle etnik azınlık öğrenciler için, öğretmen ve akranlarla pozitif etkileşimlerle onların aidiyet duygularını arttırması gerektiğini savunmaktadır.

Görüldüğü gibi, alanyazındaki çalışmalar, okula aidiyet duygusunun önemine vurgu yapmakta, bu duygunun öğretmen ve akranlarla kurulan ilişkilerin niteliği ile yakından ilişkili olduğuna işaret etmektedir. Örneğin Osterman’a (2000) göre, kabul edilme, dahil edilme ve hoş karşılanma durumu huzur, mutluluk, gurur ve hoşnutluluğu sağlarken, dışlanmışlık, reddedilme ve inkar edilme durumları anksiyete, depresyon, üzüntü, kıskançlık ve yalnızlık gibi olumsuz duygulara neden olmaktadır. Beyer (2008) de yaptığı çalışmada aidiyet eksikliği olan öğrencilerde, madde ve alkol kullanımı, okulu bırakma, depresyon, reddetme ve okulda şiddete eğilimli olma risklerinin arttığını saptamıştır.

Zamanlarının önemli bir kısmını okulda geçiren öğrencilerin okula aidiyet duygusunun gelişmesi, empatik bir sınıf atmosferine sahip olması ve birbirlerine olan

(19)

bağlılıkları, kendilerini okulda daha mutlu, huzurlu ve güvende hissetmelerini sağlar.

Ayrıca bu değişkenler öğrencilerin akademik, sosyal ve psikolojik gelişimleri açısından oldukça önemli bir role sahiptir. Ancak taşıdıkları öneme rağmen yapılan alan yazın taramalarında, bu konuların bir arada ele alındığı ve birbiriyle olan ilişkilerin irdelendiği araştırmalara rastlanılamamıştır. Bu nedenle, araştırmanın alanyazındaki önemli bir eksikliğin giderilmesinde katkı getireceği düşünülmektedir. Bu gerekçelerle yapılması gereği duyulan bu araştırmada “Ortaokul öğrencilerinde okula aidiyet duygusu, arkadaşlara bağlılık düzeyi ve empatik sınıf atmosferi algısı nasıldır?” sorusuna yanıt aranmıştır.

1.2.Araştırmanın Amacı

Araştırmanın genel amacı, ortaokul öğrencilerinde okula aidiyet duygusunun, arkadaşlara bağlılık düzeyinin ve empatik sınıf atmosferi algısının incelenmesidir.

Bunun yanı sıra bu üç değişken arasındaki ilişkilerin incelenmesi de amaçlanmıştır. Bu ana amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır:

1. Ortaokul öğrencilerinin okula aidiyet duyguları nasıldır?

2. Ortaokul öğrencilerinin arkadaşlarına bağlılık düzeyleri nasıldır?

3. Ortaokul öğrencilerinin empatik sınıf atmosferine ilişkin algıları nasıldır?

4. Ortaokul öğrencilerinin okula aidiyet duyguları, arkadaş bağlılık düzeyleri ve empatik sınıf atmosferi algıları arasında cinsiyete, sınıf düzeyine, akademik başarıya, okulun sosyo-ekonomik düzeyine, anne-baba eğitim düzeyine ve ailenin gelir düzeyine göre anlamlı bir fark var mıdır?

5. Arkadaşlarına bağlılık düzeylerine ve empatik sınıf atmosferi algılarına göre ortaokul öğrencilerinin okula aidiyet duyguları arasında anlamlı bir fark var mıdır?

6. Arkadaşlara bağlılık düzeyi ve empatik sınıf atmosferine yönelik algılar, öğrencilerin okula aidiyet duygularını anlamlı bir şekilde yordamakta mıdır?

1.3. Araştırmanın Önemi

Okula aidiyet duygusu, öğrencilerde okulun önemli ve saygın bir üyesi olduğu duygusunun oluşumunu ifade etmektedir. Okula aidiyet duygusu, öğrencilerin sosyal,

(20)

akademik ve duygusal gelişimleri bakımından oldukça önemlidir. Okul öncesinden itibaren tüm eğitim kademelerinde, öğrencinin okul yaşamından tatmin olabilmesi, kendini okula ve okuldakilere ne ölçüde ait hissettiği ile yakından ilişkilidir.

Osterman’ın (2000) da belirttiği gibi, okulda arkadaşları ve öğretmenleri tarafından kabul edildiğini, onaylandığını hisseden öğrenciler, okula gelmekten, okulda yapılan etkinliklerden ve derslerden daha fazla keyif almaktadır. Bu konuyla ilgili yapılan araştırmalarda okula aidiyet duygusunun akademik başarıyı yükseltirken, disiplin sorunları, devamsızlık, okulu terk etme, madde kullanımı, şiddet eğilimi gibi olumsuz davranışların da sıklığını azalttığı vurgulamaktadır (Beyer, 2008; Hallinan, 2008).

Benzer şekilde, bulunduğu ortamda onaylanma ve kabul görmenin huzur, mutluluk ve gurur duyma ile pozitif; depresyon, üzüntü ve yalnızlık gibi duygularla da negatif ilişki içerisinde olduğu ortaya konulmuştur (Osterman, 2000). Öğrencilerin birçok yönden gelişimlerinde taşıdığı bu önem göz önüne alındığında, bu araştırmada okula aidiyet duygusunun konu edinilmiş olması, eğitim sistemimiz açısından önemli görülmüştür.

Ulaşılan bulgular, eğitimin her kademesinde, öğrencilerin kendilerini daha ait hissettikleri ortamlara kavuşturulmasında alınacak önlemlere ışık tutacaktır.

Bu araştırmada ele alınan bir diğer değişken de arkadaş bağlılığıdır. Çocuklar yaşıt arkadaşlarından oluşan destekleyici bir gruba uyum sağlamak ve ait olmak isterler.

Bir akran grubuna uyum sağlamak ve yeterli sosyal becerilere sahip olmak, çocuğun yüksek benlik saygısına ulaşmasında önemli bir yer tutar. Kendilerini akranlarına kabul ettirmek, çocuklar için en tatmin edici deneyimlerden birisidir. Tersine akranlar tarafından reddedilmesi veya alaya alınması çocuklarda benlik değeri ve güven duygusunun büyük bir darbe almasına neden olabilir (Yavuzer, 2004, s. 28, 37).

Bireylerin davranış biçimleri üzerinde önemli etkisi olan akranlar, önemli birer gereksinim olan bağlanma, ait olma ve kabul görme ihtiyaçlarının karşılandığı temel gruplardan biridir. Arkadaşlara bağlılığın, öğrencilerin bu tür ihtiyaçlarının karşılanmasındaki önemi, onların eğitim yaşamlarına da önemli etkiler yapmaktadır.

Okul ortamında arkadaşları tarafından onaylanan öğrencilerin, okula severek gidip gelecekleri, okuldaki etkinliklerden daha çok haz alacakları ve daha etkili bir şekilde yararlanacakları açıktır. Bu araştırmada arkadaş bağlılığının önemi vurgulanmıştır. Bu vurgunun, gerek alanyazında bu konuda daha çok araştırma yapılıp, taşıdığı önemin belirginleştirilmesi bakımından, gerek okullarda öğrenciler arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine yönelik çalışmalar planlanması bakımından önemli katkılar sağlayacağı düşünülmektedir.

(21)

Öğretmenin, öğrencilerin duygularını ne ölçüde anladığı, onlarla etkileşimlerinde ne ölçüde empatik davrandığı da çalışmanın inceleme konuları arasındadır. Öğretmenler, öğrencilerin okul deneyimlerinin şekillenmesinde önemli bir rol oynar. Öğrencinin okuldaki bir gününün büyük bir kısmı öğretmeniyle yaşadığı sözlü ve sözsüz etkileşimlerle geçmektedir. Bu etkileşimin iki bileşeninin öğrencilerin okul hakkındaki duygularını etkilemesi beklenmektedir. Bunlar öğretmenin öğrenciler için sosyal ve duygusal destek sağlaması ve öğrencilerin akademik performansı için öğretmenlerin beklentileridir. Öğretmenin öğrenciler için sosyal ve duygusal destek sağlaması öğrencilerin okula bağlılıklarını arttırmaktadır (Hallinan, 2008). Öğrencilerin öğretmenlerini sınıf ortamında yüksek düzeyde empatik algılamaları, öğrenciler arasındaki birçok problem davranışın azalmasına katkıda bulunmaktadır. Farklı bir ifadeyle, öğretmenlerin sınıf içinde öğrencilerine samimi, dürüst olarak davranması, öğrencilerini olduğu gibi kabullenmesi, öğrencilerin duygu ve düşünüşlerini doğru anlamaya çalışması ve öğretmenlerin bu tutum ve davranışlarının, öğrenciler tarafından yüksek düzeyde algılanması, öğrenciler arasındaki zorbacı davranışları azaltmaktadır (Kandemir ve Özbay, 2009). Öğretmenler öğrencilerle ilişkilerinde adil olmalıdırlar.

Öğrencilerde özellikle de gençlerde güçlü bir adalet duygusu vardır. Öğretmenler okul kural ve politikalarını uygulamalıdır. Öğretmenler herkese eşit ve adil davranırsa öğrenciler ona saygı duyacaktır. Eğer öğrenciler öğretmenlerinin kendilerine veya arkadaşlarına haksızlık ettiğini, eşit davranmadığını hissederse öğretmenlerine olan saygıları azalacaktır (Hallinan, 2008). Bu bakımdan, çalışmada öğretmenin empatik tutum ve davranışlarının öğrenciler tarafından nasıl algılandığının incelenmiş olması, olumsuz öğretmen davranışlarının yaratabileceği sonuçların vurgulanmasına ve önlenmesine katkı sağlayacaktır. Bunun yanı sıra, gerek hizmet öncesi eğitim programlarında, gerek hizmet içi eğitim kurslarının düzenlenmesinde, öğretmenlere öğrencilerle doğru ve etkili iletişim kurma becerisinin kazandırılmasına yönelik önlemlerin alınmasında bu araştırmanın bulgularının önemli olduğu düşünülmektedir.

Bu araştırmada, okula aidiyet duygusu, arkadaşlara bağlılık düzeyi ve öğretmenin empatik tutum ve davranışlarına yönelik algılar ayrı ayrı incelendiği gibi, bu değişkenler bir arada ele alınarak aralarındaki ilişkiler de irdelenmiştir. Alanyazın, bu üç değişken arasındaki yakın ilişkilere vurgu yapmaktadır. Öğretmen ve öğrenciler arasındaki ilişki öğrencinin aidiyet duygusunun güçlenmesinde oldukça önemlidir. Bu nedenle öğretmenler yıl boyunca öğrenciler ile olumlu ilişkiler geliştirmeye devam etmelidirler (Beyer, 2008). Hallinan (2008) yaptığı çalışmada diğer faktörler dikkate

(22)

alındığında bile, öğretmenlerin öğrencilere verdiği desteğin, öğrencilerin okula aidiyet duygularını güçlü bir şekilde etkilediğini bulmuştur. Bu sonuç öğretmenlerin öğrencilerin günlük yaşamında oynadığı rolün önemini vurgulamaktadır. Öğretmenler sosyal ve duygusal destek sağlayarak, öğrencilerin okulu sevmesini, akademik ve sosyal sonuçların olumlu yönde artmasını sağlayabilirler.

Sosyal tanınma ve kabulün öğrencilerin okula aidiyet duygularını etkileyen önemli bir faktör olduğunu belirten Booker (2004), yaptığı çalışma sonucunda öğrencilerin akranları ve öğretmenleriyle etkileşimlerinin, ders dışı etkinliklere katılımlarının, onların okula aidiyet duygularını etkileme eğiliminde olduğunu saptamıştır. Booker (2004), öğretmen ve akranlar arasındaki olumlu etkileşimlerin öğrencilerin okula aidiyet duygularına katkıda bulunduğunu belirtmiştir.

Özetle, bu çalışmada okula aidiyet duygusunun, arkadaş bağlılığının ve öğretmenin empatik davranışlarının öğrencilerin akademik, sosyal ve psikolojik gelişimleri açısından taşıdığı önem vurgulamaktadır. Ele alınan bu değişkenlerin, taşıdıkları öneme rağmen, alan yazında yeterince ele alınmadığı söylenebilir. Yapılan taramalarda, öğrencilerin okula aidiyet duygusu, arkadaş bağlılığı ve empatik sınıf atmosferiyle ilgili sınırlı sayıda araştırmaya ulaşılmış olunmakla birlikte, bu konuların bir arada ele alındığı ve birbiriyle olan ilişkilerin irdelendiği araştırmalara rastlanılmamıştır. Bu araştırma ile elde edilen sonuçların, birbiriyle yakından ilişkili olan bu üç değişkenin öğrenciler üzerindeki akademik, sosyal, psikolojik ve duygusal etkilerinin vurgulanması ve okul ortamlarında gereken önlemlerin alınması bakımından alanyazına önemli bir katkı sağlanacağı düşünülmektedir.

1.4. Sayıtlılar

Öğrenciler veri toplama araçlarındaki maddeleri içtenlikle yanıtlamışlardır.

1.5. Sınırlılıklar

1. Araştırma 2011–2012 Eğitim-Öğretim yılında, Adana ili merkez ilçelerinden belirlenen üç ortaokuldaki öğrencilerden toplanan verilerle sınırlıdır.

2. Toplanan veriler, ölçme araçlarında yer alan maddelerle sınırlıdır.

(23)

1.6. Tanımlar

Okula Aidiyet Duygusu: Öğrencinin, bireysel olarak okuldaki diğer bireyler tarafından ne ölçüde onaylandığına, saygı duyulduğuna, dâhil edildiğine ve desteklendiğine yönelik öznel duygu durumu (Goodenow, 1992a; Goodenow ve Grady, 1993).

Empatik Sınıf Atmosferi: Empatik sınıf atmosferi, öğrenciyi doğru anlamaya yönelik, öğrenciyi olduğu gibi kabul eden, içtenlik, saydamlık, açıklık gibi empatik eğilimler sergileyen ve öğrenciyi kendi referans çerçevesinden ele alan öğretmen tutumlarından oluşmaktadır (Murat, Özgan ve Arslantaş, 2005).

1.7. Kısaltmalar

OADÖ: Okula Aidiyet Duygusu Ölçeği ABÖ: Arkadaş Bağlılığı Ölçeği

ESATÖ: Empatik Sınıf Atmosferi Tutum Ölçeği

(24)

BÖLÜM II

KURAMSAL AÇIKLAMALAR VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Bu bölümde aidiyet duygusu, okula aidiyet duygusu ve önemi, arkadaş bağlılığı, empati ve empatik sınıf atmosferi hakkında bilgiler verilmiştir. İlgili araştırmalar kısmında ise araştırmada ele alınan değişkenlerle ilgili yurt içi ve yurt dışında yapılan araştırmaların özetlerine yer verilmiştir.

2.1. Kuramsal Açıklamalar

Bu bölümde araştırmada ele alınan temel kavramlar ve değişkenler hakkında kuramsal açıklamalara yer verilmiştir.

2.1.1. Okula Aidiyet Duygusu

Aidiyet; bağlılık, topluluk duygusu, okul yada sınıf üyelik duygusu, destek ve kabul gibi çeşitli şekillerde tanımlanan geniş bir kavramdır (Osterman, 2000). Aidiyet duygusu Maslow’un (1962) ihtiyaçlar hiyerarşisi içinde en önemli beş ihtiyaçtan biri olarak kabul edilir. Maslow’a (1962) göre bu ihtiyaç giderilmediği sürece gerçek öğrenme gerçekleşmeyecektir (Akt. Capps, 2003).

Okula aidiyet duygusu; öğrencinin, bireysel olarak okuldaki diğer bireyler tarafından ne ölçüde onaylandığına, saygı duyulduğuna, dâhil edildiğine ve desteklendiğine yönelik öznel duygu durumu olarak tanımlanmaktadır (Goodenow, 1992a; Goodenow ve Grady, 1993). Booker’a (2004) göre ise okula aidiyet duygusu, öğrencilerin okulun önemli ve saygın bir üyesi olduğunu ifade eder. Saygınlık kazanma ve statü sahibi olma ihtiyacı ergenlik döneminde çok daha fazla önem taşır.

Ergenlik kendini keşfetme, ufkun genişlemesi, fiziksel ve duygusal gelişimde bağımsızlığın yaşandığı bir geçiş dönemidir. Ergenlerin bu dönemde izledikleri yol tüm yaşamlarını etkileyen sonuçlara sebep olmaktadır (Gutman ve Midgley, 2000). Okula aidiyet duygusu ergenlerin gelişimsel ihtiyaçlarını karşıladığından dolayı onların uyumu için önemlidir. Bireyler kendilerini bir topluluğa ait hissettiklerinde kendilerini önemli hisseder ve diğer topluluk üyelerine güvenebilir (Hamm ve Faircloth, 2005). Ergenler

(25)

okullarındaki diğer insanlar tarafından önemsendiğinde, kendilerini okulun bir parçası olarak hissettiklerinde, madde kullanımı, şiddet kullanma ya da erken yaşlarda cinsel aktivitelere başlamaya daha az eğilimli olmaktadırlar (Mcneely, Nonnemaker ve Blum, 2002). Anderman (2002) yaptığı çalışmada, öğrencilerin algıladığı okula aidiyet duygusu ile iyimserlik, benlik kavramı ve not ortalaması arasında pozitif yönde ve anlamlı bir ilişki saptarken depresyon, sosyal red, okul sorunları ve devamsızlık arasında negatif ilişki bulmuştur.

Yapılan pek çok çalışmada okula aidiyet duygusuyla öğrencilerin akademik başarıları arasında olumlu ilişkiler bulunmuştur. Adelabu (2007), Anderman (2002), Booker (2006), Goodenow (1992a, 1992b, 1993a), Roeser, Midgley ve Urdan (1996) yaptıkları çalışmalarda okula aidiyet duygusunun gelişmiş motivasyon, akademik başarı, akademik performans ve özyeterlilikle ilişkili olduğunu belirlemişlerdir. Ayrıca araştırmalar okulu seven öğrencilerin sevmeyen öğrencilere göre akademik başarılarının daha yüksek; okulu bırakma, devamsızlık, disiplin sorunları ve okuldan kaçma oranının ise düşük olduğunu göstermektedir. Bu nedenle öğrencilerin akademik sonuçlarını geliştirmek için okulun cazibesi arttırılmalıdır (Hallinan, 2008). Bunun için öğrencilerin ilgisini çekecek, isteyerek ve zevkle katılacakları ders dışı etkinlikler, çalışmalar, yarışmalar düzenlenebilir. Finn’e (1989) göre gençler okul ortamında ekstra zaman geçirerek aidiyet duygularını içselleştirme olasılığı bulurlar. Özelliklede akademik başarısı zayıf olan öğrencileri, ders dışı ve sosyal aktiviteler okula bağlamada kaynak olabilir. Brown ve Evans (2002), öğrencilerin ders dışı etkinliklere katılımının, okula bağlılıkla ilişki olduğunu ve ders dışı etkinliklerin okula üst düzeyde bağlılık geliştirmede önemli bir strateji olabileceğini saptamışlardır. Adelabu (2007) da kendini okula ait hisseden öğrencilerin sosyal ve akademik etkinliklere daha fazla katıldığını belirlemiştir. Hunt-Sartori (2007) yaptığı çalışma sonunda birden fazla grup içinde bulunan öğrencilerin tek bir gruba katılan öğrencilere göre okula karşı daha fazla aidiyet duygusu hissettiklerini belirlemiştir.

Okula aidiyet duygusu ergenlerin gelişimsel ihtiyaçlarını karşıladığından onların uyumu için önemlidir. Bireyler kendilerini bir topluluğa ait hissettiklerinde kendilerini önemli hisseder ve diğer topluluk üyelerine güvenebilir (Hamm ve Faircloth, 2011).

Goodenow ve Grady (1993), kendilerini okul birliğinin bir parçası olarak gören öğrencilerin, sınıf ortamı içinde daha değerli bir yere sahip olduğunu ve başarı beklenti düzeylerinin daha yüksek olduğunu belirlemişlerdir. Öte yandan, okula aidiyet duygusunun öğrencilerin gelecek plan ve beklentileriyle de ilişkili olduğu yapılan

(26)

araştırmalarla belirlenmiştir. Örneğin Adelabu (2007) yaptığı çalışmada öğrencilerin okula aidiyet duygusu ve gelecek perspektifleri arasında olumlu bir ilişki saptamıştır.

Israelashvili (1997) ise çalışmasında okula aidiyet duygusunun öğrencilerin gelecek beklentisini olumlu yönde etkilediğini, aidiyet duygusu arttıkça olumlu gelecek beklentisinde de artış olduğunu gözlemlemiştir.

Aidiyet ve öğretmen desteğinin ergenlerin öğrenmesinde önemli ve çoğunlukla gözden kaçan değişkenler olduğunu savunan Johnson’a (2009) göre aidiyet duygusunun öğrencilerin öğrenme ve okul güvenliği üzerinde olumlu etkileri vardır. Özdemir, Sezgin, Şirin, Karip ve Erkan (2010) yaptıkları araştırma sonunda öğrencilerin kendilerini okula ait ve bağlı hissetmelerinin onların okula olan güvenini ve olumlu akran etkileşimini arttırdığını bulmuşlardır. Benzer şekilde Isakson ve Jarvis (1999) de yaptıkları çalışmada akran desteğinin okula aidiyeti arttırdığını belirtirken; Perdue, Manzeske ve Estell (2009) de arkadaş ilişkilerindeki kalitenin arkadaşlardan görülen desteğin ve arkadaşlara karşı saldırgan davranışların okula bağlılıkla ilişkili olduğunu saptamışlardır.

Öğretmenlerin öğrencilerle olan ilişkileri, öğrencilerin okula aidiyet duygularını önemli bir şekilde etkilemektedir (Goodenow, 1993b). Okula aidiyet duygusu yüksek olan öğrenciler öğretmen ve arkadaşlarıyla daha iyi ilişkiler kurmakta daha fazla özsaygı geliştirmekte ve yaşamdan daha fazla doyum almaktadır (Cemalcılar, 2009).

Johnson (2009) yaptığı çalışmada öğrencilerin öğretmenleriyle olumlu ilişkiler kurmasının öğrenciler arasındaki şiddeti azalttığını saptamıştır. Önder Cenkseven ve Sarı’ya göre (2012) göre zorbalığa karışmayan öğrenciler öğretmenleriyle olan ilişkilerini daha olumlu algılamaktadır. Bilgiç ve Yurtal (2009) ise zorbalığa karışmayan öğrencilerin maruz kalan ve zorbalık eğilimi olan öğrencilere göre daha olumlu sınıf iklimi algılarına sahip olduklarını, bu öğrencilerin öğretmenlerini daha fazla rahatlatıcı, paylaşımcı ve destekleyici olarak gördüklerini ve öğretmenleri ile daha olumlu ilişkiler kurma eğiliminde olduklarını saptamışlardır. Özdemir, Sezgin, Şirin, Karip ve Erkan’a (2010) göre öğrencilerini başarıya ve çalışmaya teşvik ederek destekleyen ve onların sevgi, ait olma ve başarı ihtiyaçlarını dikkate alan öğretmenler öğrenciler tarafından daha etkili algılanmaktadır. Ayrıca bu destekleyici öğretmen davranışları, öğrencilerin kendilerine güven duygusu geliştirmelerini de sağlamaktadır.

Aidiyet ihtiyacı karşılanmadığı takdirde yalnızlık ortaya çıkmaktadır. Aidiyet duygusundaki eksiklik sosyal izalasyon, yabancılaşma ve yalnızlık duygularına yol açabilmektedir (Melor, Stokes, Firth, Hayashi ve Commins, 2008). Hunt-Sartori’ye

(27)

(2007) göre yabacılaşma aidiyetin tersidir. Okuldan yabancılaşmış öğrenciler şiddet, öfke, düşmanlık gibi olumsuz davranışlar sergilemektedir (Newman, 1981; Akt. Hunt- Sartori, 2007). Finn’e (1989) göre okula yabancılaşma duygusu okula katılımı engellemekte, bu da öğrencinin okula karşı ilgisinin ve aidiyetin azalmasına, dolayısıyla düşük başarıya neden olmaktadır. Yapılan çalışmalar (Anderman, 2002; Beyer, 2008;

Osteman, 2000) okula aidiyet duygusundaki eksikliğin, depresyon, yalnızlık, kıskançlık, ilaç ve alkol kullanımı, okulu bırakma, devamsızlık, şiddete eğilimli olma gibi olumsuz sonuçlara yol açtığını ortaya koymaktadır. Bağlılık ise öğrencilerin okulu bırakmasını engellemede yardımcıdır.

2.1.2. Arkadaş Bağlılığı

Ergenlerin arkadaşlarıyla olan ilişkileri anne babaları ile kuracağı ilişkilerden farklıdır. Anne-baba ile çocuk arasında ebeveyn otoritesine dayalı bir ilişki vardır. Anne baba yol gösteren doğruları söyleyen ve karar verendir. Buna karşılık akranlarla beraberlik farklı bir ilişkiyi gerektirir. Bu daha eşitlikçi bir sosyal teması gerekli kılar.

Akranlar eşit bilgiye ve yetkeye (otoriteye) sahiptirler. Akranlarıyla kurduğu ilişkide genç başta eşitlikçi sosyal ilişki kurmayı, güvenli davranış göstermeyi, kendi düşüncesini ifade etmeyi, başkalarının fikirlerini hoşgörüyle karşılamayı öğrenir (Kılıçcı,1989; Akt. Kulaksızoğlu, 2001, s.87 ). Ergenin birincil amacı grup üyeleri tarafından ya da kendi grubuna çekici gelen bir başka grup tarafından kabul edilmektir.

Bu noktada ergenler başkalarının olumsuz tepkilerine ve eleştirilerine duyarlıdırlar.

Ergenler kabul edilip onaylanmak ve takdir edilmek istediklerinden başka insanların kendileriyle ilgili olarak ne düşündükleriyle ilgilenirler. Ergenlerin kendilerine verdikleri değer aynı zamanda bir ölçüde de olsa başkalarının görüşlerinin bir yansımasıdır (İnanç, Bilgin ve Atıcı, 2004, s.273).

Çocuğun ya da gencin toplumsallaşması sürecinde önemli bir işlevi olan akran etkileşimi, birey için önemli bir bilgi kaynağıdır. Çocuk akran grubunda, yetişkin yaşamında öğretilmesinden kaçınılan yasak (tabu) konuların burada rahatça tartışılması ve konuşulması olanağını bulur. Evde çeşitli söz ve hareketleri eleştirilen ve direnişle karşılanan birey, burada kendini rahat hisseder, hoşça zaman geçirir. Akran grubunun bir başka işlevi de, çocuğun toplumsal ufuklarını, görüş açısını genişletmesi, farklı deneyimler edinmesini sağlamasıdır. Normlara bağlanmak ve bu normlara uymak yine buakran gruplarında kazanılan davranışlardır. Bunun yanısıra akran gruplarında birey,

(28)

aileden bağımsız hareket etme, liderlik, otoriteyi tanıma, farklı sosyal sınıflara ait davranış kalıplarını öğrenme, cinsiyet rollerini öğrenme, işbirliği yapma gibi yaşantılar kazanır (Tezcan, 1997, 170-172).

Çocuk etkileşime girme fırsatı bulduğu akranlarıyla birlikte olduğu zaman, davranışlarını ve isteklerini arkadaşlarıyla, onların arzu ve davranışlarıyla bağdaştırma durumundadır. Çocuk akranlarıyla etkileşime girince onların davranışlarına ve isteklerine uyum sağlamak zorunda kalmaktadır. Bu anlamda çocukların birbirine model olmaları, pekiştireç olmaları söz konusu olabileceği gibi bazı davranışlarında da değişiklikler meydana gelir. Çocuk paylaşmayı, farklı görüşlerin varlığını da fark edip akranlarıyla birlikte yaşamayı ve bireyler arası çatışmaları çözümlemeyi de öğrenir.

Akranlarla birlikte olma, onlarla arkadaşlık etme ergenin kendisini tanıması, başkalarının kendisini nasıl algıladığını fark etmesi ve akranları arasında göreceli olarak kendi konumunu algılaması açısından, ergenin sosyal gelişimine önemli katkılarda bulunur. Ergenlikle birlikte akranlarla birlikte olma arzusu artar ve birlikte geçirilen zamanlarda önemli bir artış olur (Aydın, 2005, s. 148, 198).

Kişiler arası ilişkiler, bireyin yaşamı boyunca zihinsel ve kişisel gelişiminde çok önemli bir rol oynamaktadır (Bowlby, 1969; Akt. Cemalcilar, 2010). Başkaları tarafından saygılı davranılan öğrenciler, okulda daha mutlu olmakta, deneyimlerinden daha çok tatmin olmakta ve hedeflerini gerçekleştirmek için daha çok çalışmaktadır.

Aile, akran ve okul tarafından dışlanan çocuk ise, birçok olumsuz sosyal ve davranışsal risk taşımaktadır (Smith ve Sandhu, 2004).

Arkadaşlık ilişkileri, öncelikle çocuğun çevresel uyumu ve daha sonra da akademik, davranışsal ve duygusal uyumu üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.

Dışlanmış çocuklar olumsuz davranışlarda bulunma, suça yönelme, okuldan kaçma gibi davranışlar gösterme açısından risk grubu oluşturmaktadır (Rice, 1997; Akt. İnanç, Bilgin ve Atıcı, 2004, s.210). Bowers (1997) yaptığı çalışmada akranları tarafından reddedilen çocukların psikolojik ve sosyal sorunlar başta olmak üzere okul bırakma, alkol bağımlılığı, yetersiz istihdam ve başarısız evlilikler yaşamada yüksek risk altında olduklarını belirlemiştir. Leonard’a (2002) göre akran ilişkileri geliştiremeyen öğrenciler çocuk suçlarına karışmaya, yetişkinlikte sağlıksız mutsuz hayat sürmeye, duygusal sorunlar yaşamaya ve intihara kalkışmaya meyillidirler.

(29)

2.1.3. Empatik Sınıf Atmosferi

Empati; duygu, düşünce, eylem ve fizyolojik ayrıca bunların oluşturduğu algılama boyutunda gerçekleşir. Rogers (1961), empatiyi “karşı kişinin duygu elbisesini giymek, duyu organlarını ödünç alıp sanki bunlar kendisine aitmiş gibi bunları duyarlı anlamda subjektif derinliğe inip kullanmaktır” şeklinde tanımlamaktadır (Murat, Özgan, ve Arslantaş, 2005’de belirtildiği üzere). Özbay ve Şahin’e (2000) göre, empati doğru anlama ve algılama işlemidir. Doğru anlama ve algılama karşı BEN'e ait herhangi bir iletinin alıcı tarafından anlaşıldığı gibi veya onun algılama ve anlama repertuarının ölçütleriyle değil, karşı BEN'deki anlamlılığı açısından anlama becerisi ve çabasıdır.

Bir kimsenin karşısındaki kişinin belli bir durumda ne düşündüğünü ve ne hissettiğini anlama gücü olarak tanımlanan empati, “sosyal duyarlılık”, “sosyal algı”

gibi terimlerle de ifade edilebilir. Ayrıca empati insan ilişkilerinde iletişimin gelişimini kolaylaştıran en önemli faktörlerden biridir (Ünal, 1972; Akt. Kuzgun, 2011, s.157).

Borke’ye (1982) göre zeka, bilişsel gelişim için ne kadar gerekliyse empati de kişilerarası iletişim için o derece önemlidir (Akt. Yüksel, 2009). Empati, davranış ve ilişkiler üzerinde güçlü etkilerinin olmasının yanı sıra yüksek kaliteli öğrenme için de temeldir (Cooper, 2004).

Empatik sınıf atmosferi, öğrenciyi doğru anlamaya yönelik, öğrenciyi olduğu gibi kabul eden, içtenlik, saydamlık, açıklık gibi empatik eğilimler sergileyen ve öğrenciyi kendi referans çerçevesinden ele alan öğretmen tutumlarından oluşmaktadır (Murat, Özgan ve Arslantaş, 2005). Tettegah ve Anderson’a (2007) göre öğretmen empatisi, öğrencilerin ilgi ve kaygılarını dile getirme ve onların perspektifinden bakabilme yeteneğidir. Öğretmenler ve öğrenciler arasındaki ilişkinin gelişimi bütün öğrenciler için pozitif bir okul deneyiminin yaratılmasında önemli bir bileşendir (Beyer, 2008).

Empatik öğretmenler zihinsel ve duygusal olarak kendilerini öğrencilerin yerine koyabilen ve bunun karşılığında benzer tepkiler alabilen yüksek ahlaki değerlere sahip bireylerdir (Cooper, 2004). Öğretmenlerin öğrencilerle kurdukları etkileşimin şekli öğrencilerin kendileri ve çevreleri hakkındaki duyguların şekillenmesinde büyük önem taşımaktadır. Eğer öğrenciler öğretmenleri tarafından ihmal ediliyor, yanlış anlaşılıyor, küçümseniyor ya da saygısızlık görüyorsa muhtemelen olumsuz bir tepki verecektir.

Eğer öğretmenleri onlarla ilgilenir, davranışlarını onaylar ve onlara yardımcı olursa öğrencilerin tepkileri de olumlu olacaktır (Hallinan, 2008). Öğretmenlerin davranışları,

(30)

çocukların toplumsal, duygusal ve zihinsel gelişimlerini her yönden etkiler (Cooper, 2004). Öğretmenlerin empatik becerileri artıkça öğrencileri anlama ve onlara uygun şekilde tepki vermeleri daha mümkün olacaktır (Barr, 2011).

Öğretmenin öğrenciye yönelik davranışları da öğretmen–öğrenci ilişkisinin niteliğini belirler. Öğretmenlerin tutum ve davranışlarının öğrenciye değer veren, onu peşin şekilde yargılamadan olumlu bir insan olarak ele alan, ona karşı samimi, dürüst davranan ve onunla duygudaşlık (empatik anlayış) kurabilen özellikler taşıması son derece önemlidir (Kılıçcı, 1989; Akt. Kulaksızoğlu 2001, s.96). Murray ve Greenberg (2000) yaptıkları çalışmada, öğretmenlerini duyarlı ve destekleyici olarak algılayan öğrencilerin, okulu ve öğretmenlerini olumsuz algılayan öğrencilere göre kendilerini daha fazla güvende hissettiklerini sosyal ve duygusal uyumlarının daha olumlu olduğunu belirlemişlerdir. Yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlar, genel anlamda okul yaşamındaki memnuniyet düzeyinin, sıcak öğretmen öğrenci ilişkileri aracılığıyla daha da geliştirilebileceğine işaret etmektedir (Malin ve Lynnakya, 2001). Hunt- Sartori’nin (2007) belirttiği gibi öğretmenler daha iyi bir ortam oluşturabilmek için;

öğrencilerle iyi iletişim kurmalı ve onları katı disiplin yöntemleri ile kontrol etmeye çalışmak yerine, insancıl yöntemlerle kontrol etmeye çalışmalıdır. Çünkü hiçbir yöntem insancıl bir iletişimden daha etkili olamaz. İyi bir öğretmen ve öğrenci iletişimi mutlaka güzel sonuçlar doğuracak ve okul ortamının daha yaşanılır bir alan olması hususunda önemli katkılar yapacaktır.

2.1.4. Okula Aidiyet Duygusu Arkadaş Bağlılığı ve Empatik Sınıf Atmosferi Arasındaki ilişkiler

Okul ortamı birçok ergen için üyelik duygularını ve ilişkilerini geliştirmek için birincil yerdir (Booker, 2004). Öğrencilerin okul ve öğretmenleri hakkındaki olumlu düşünceleri onların ruh sağlığı açısından önemlidir. Olumlu düşünceler okulla ilişkili diğer düşünceleri ve öğrenmeyi geliştirebilir (Johnson ve Johnson, 1993). Öğrencilerin kendilerini güvende ve mutlu hissetmedikleri, başarı, kabul edilme, sevilme, onaylanma, takdir edilme gibi duyguları yaşayamadıkları, yaşantılarından zevk almadıkları bir ortama karşı olumlu tutum geliştirmeleri çok zordur. Çocuklar okulda pozitif deneyimler yaşadıkları oranda olumlu tutumlar geliştirebilirler (Sarı, 2007).

Öğrencilerin okula bağlılık göstermesi, okul iklimi ve okuldan memnuniyet ile ilişkilidir. Okul iklimi, öğrencilerin öğrenme, güvenlik duygusu ve risk alma gibi

(31)

özelliklerini olumlu ya da olumsuz olarak etkiler (Özdemir, Sezgin, Şirin, Karip ve Erkan, 2010). Okul ikliminin başarı, destek ve güvene dayalı olması, okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin öğrencilerle iyi ilişkiler kurması ve onları desteklemesi, öğrencilerin okulda iyi arkadaşlıklar edinmesi, okulun fiziki ortamının ve sosyal etkinliklerinin yeterli olması, akademik programların öğrencilerin gelişimini desteklemesi ve şiddetten arınık güvenli bir okul iklimi, öğrencilerin okuldan memnuniyetini artırarak onların okula daha fazla bağlanmalarına yardımcı olabilir (Özdemir ve diğerleri, 2010).

Öğretmen ve akranlar arasındaki olumlu etkileşimler öğrencilerin okula aidiyet duygularına katkıda bulunur (Booker, 2004). Arkadaşlar ve öğretmenler öğrencilerin okulu sevip sevmemeleri üzerindeki en önemli etkenlerdendir. Öğretmenleri tarafından takdir edilen öğrenciler kendilerini sınıfta daha mutlu ve rahat hissettiklerini, böylece akademik faaliyetlere katılımın daha eğlenceli hale geldiğini belirtmişlerdir.

Öğretmenleri tarafından umursanmayan ve kendilerine önem verilmediğini düşünen öğrencilerin ise sınıfta ve akademik faaliyetlere katılımda kendilerini mutsuz ve sinirli hissettikleri saptanmıştır (Furrer ve Skinner, 2003). Öğrencileriyle besleyici ve empatik ilişkiler kuran öğretmenler, onlarda ait olma duygusunun gelişmesine katkıda bulunmaktadırlar (Nichols, 2008). Öğrencilerin akranları ve okul personeli tarafından gördükleri saygı ve kabul duyguları onların geleceğe yönelik beklentilerinin de önemli belirleyicileridir (Israelashvili, 1997). Kandemir ve Özbay’a (2009) göre öğrencilerin sınıf içinde insancıl bir atmosferi algılayamaması öğrencilerin özsaygılarının düşmesine ve öğrenciler arasında istenmeyen davranışların ortaya çıkmasına neden olabilir.

2.2. İlgili Araştırmalar

Bu bölümde araştırma konusuyla ilgili olarak daha önce yapılmış olan araştırmalar, “okula aidiyet duygusuyla ilgili araştırmalar”, “arkadaş bağlılığıyla ilgili araştırmalar” ve “empatik sınıf atmosferiyle ilgili araştırmalar” şeklinde ayrı başlıklar altında özetlenmiştir. Bölümün sonunda, yapılan araştırmalara ilişkin genel bir değerlendirme de yer almaktadır.

(32)

2.2.1. Okula Aidiyet Duygusuyla İlgili Araştırmalar

Goodenow (1992b), çalışmasında farklı etnik kökene sahip olan öğrencilerde okula aidiyet duygusu ile motivasyon arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Araştırmaya Afrikalı-Amerikan, İngiliz ve İspanyol öğrencilerden oluşan 301 ortaokul öğrencisi katılmıştır. Araştırmada “Okula Aidiyet Duygusu Ölçeği (The Psychological Sense of School Membership Scale)” kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, İspanyol kökenli öğrencilerin Afrikan-Amerikan öğrencilerden daha yüksek düzeyde kendilerini okula bağlı hissettikleri; okula bağlılığın erkek öğrencilere göre kız öğrencilerde daha yüksek olduğu ortaya konulmuştur. Ayrıca, öğrencilerin okula bağlılık düzeylerinde, öğrencilerin arkadaşlarından ve öğretmenlerinden gördükleri akademik desteğin ve okul motivasyonunun önemli olduğu belirlenmiştir.

Goodenow ve Grady (1993) çalışmalarında öğrencilerde okula aidiyet duygusu algısının arkadaşlarının akademik değerleri ve olumsuz akademik motivasyonla etkisini incelemişlerdir. Araştırmaya, Afrikalı-Amerikan, İngiliz ve İspanyol öğrencilerden oluşan yedinci, sekizinci ve dokuzuncu sınıf toplam 301 öğrenci katılmıştır. Goodenow (1993b) tarafından geliştirilen, “Okula Aidiyet Duygusu Ölçeği (OADÖ)”kullanılmıştır.

Çalışmada okula aidiyet duygusunun, öğrencilerin akademik motivasyonu, okula bağlılıkları ve okuldaki etkinliklere katılımı üzerine, özellikle de okulu terk etme riski olan öğrenciler arasında, önemli etkisi olduğunu tespit etmişlerdir. Öğrencilerin arkadaşları zaman zaman onların akademik motivasyonlarını negatif etkileyebilmektedir. Araştırma sonucunda, okula aidiyet duygusunun başarı beklentisi, genel okul motivasyonu ve içsel çabayla önemli ölçüde ilişkili olduğu belirlenmiştir.

Araştırmada okul aidiyet duygusuyla başarı beklentisi arasındaki ilişkinin İspanyol öğrencilerde Afrikalı-Amerikan öğrencilere göre ve kız öğrencilerde erkek öğrencilere göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir.

Liu ve Lu (2011), öğrencilerin akademik başarı yönelimlerini ve akademik başarı yönelimlerindeki farklılıkların okula aidiyet duygusuyla ilişkisi konusunda araştırma yapmıştır. Araştırmaya 567 Çinli lise öğrencisi katılmıştır. Araştırmada Goodenow’un (1993b) “Okula Aidiyet Duygusu Ölçeği” kullanılmıştır. Lise öğrencilerinin akademik başarılarının izlenmesinde Çince, Matematik ve İngilizce dersleri dikkate alınmıştır. Liu ve Lu, akademik başarıyla okula aidiyet duygusu arasında önemli bir ilişki olduğunu tespit etmişlerdir.

(33)

Cueto, Guerrego, Sugimaru ve Zevallos’un (2010) 2002 ile 2007 yılları arasını kapsayan çalışması, Peru’nun dört farklı bölgesinde çeşitli sosyoekonomik düzeylerdeki öğrencilerin okula aidiyet duygusunu konu edinmiştir. 2002 yılında inceleme yapacakları öğrencilere ait bilgiler toplanmıştır (cinsiyet, yaş, anadil gibi). 2006 yılında öğrenci çalışmaları ve başarıları üzerine 10 adet test uygulanmıştır. 2007 yılında söz konusu öğrencilere yönelik aidiyet duygusu ölçeği ve diğer öğrenci karakteristiklerinin belirlendiği anketler yapılmıştır. Öğrencilerle yarı-yapılandırılmış görüşmeler düzenlenmiştir. Araştırmanın sonucunda, sosyoekonomik durumun okula aidiyet duygusuyla doğrudan bir ilişkisinin bulunmadığı ancak, okul başarısıyla dolaylı bir ilişki içinde olduğu belirlenmiştir. Kırsal bölgelerdeki öğrencilerde, kentsel bölgelerde bulunan akranlarına oranla daha yüksek okula aidiyet duygusunun olduğu saptanmıştır.

Okul idarecileri ve öğretmenleri tarafından uygulanacak oryantasyon çalışmalarıyla, öğrencilerin liseye adaptasyon dönemlerinde karşılaşabilecekleri olası sorunların azaltılabileceği önerilmiştir.

Hunt-Sartori (2007) yaptığı çalışmada öğrencilerin birbirleriyle olan ilişkilerini okul yaşam kalitesi, aidiyet duygusu ve performans faktörlerini incelemiştir. Çalışmada güneybatı Teksas’ta 1342 öğrenciden veri toplamıştır. Çalışmada “Okul Yaşam Kalitesi Ölçeği (Quality of School Life Scale)” ve “Okula Aidiyet Duygusu Ölçeği (The Psychological Sense of School Membership Scale)” kullanılmıştır. Çalışma sonucunda okul yaşam kalitesi, öğrencilerin okul memnuniyeti, sınıf çalışmaları algıları ve öğrencilerin öğretmenlerine karşı tutumları ile aidiyet duygusu arasında pozitif yönlü bir ilişki bulunmuştur. Okul yaşam kalitesi memnuniyeti yükseldikçe öğrencilerin okula aidiyet duyguları ve buna paralel olarak okul başarıları artmıştır. Ayrıca birden fazla grup içinde bulunan öğrencilerin, tek bir gruba katılan öğrencilere göre okula karşı aidiyet duygularının daha yoğun olduğu görülmüştür.

Archambault, Janosz, Fallu ve Pagani (2009), öğrencilerin okula aidiyet duyguları ve katılım düzeyleri ile okulu terk etme arasındaki ilişki üzerine çalışmışlardır. Çalışmalarında, lise öğrencilerinde okula bağlılığın davranışsal, duyuşsal ve bilişsel göstergelerini hem ayrı ayrı hem de genel bir faktör olarak ölçerek bunların okula terk etme üzerindeki yordayıcı etkilerini incelemişlerdir. Çalışma sonucunda bağlılık puanlarının genel olarak okulu terk etme davranışını anlamlı bir şekilde yordadığı belirlenmiştir.

Arastaman (2006), lise birinci sınıf öğrencilerinin okula bağlılık durumlarına ilişkin öğrenci, öğretmen ve yönetici görüşlerini araştırmıştır. Araştırmanın evrenini,

Referanslar

Benzer Belgeler

Bazı rivayetlerde çocuklarla beraber kadınlar da zikredilmiştir ( مهيرارذو مهئاسن نم باصيف ). Ancak savaşta kadınların ve çocukların öldürülmesinin

Bu doğrultuda bu araştırmada öğrencilerin devam ettikleri üniversiteye karşı görüşlerini belirlemek için “Yükseköğretimde Öğrenci Bağlılığı Ölçeğini” geliştirmek

1. Üst düzey düşünme: Öğrencilerin sentez, değerlendirme, açıklama, hipotez yapma, bir sonuca ya da yoruma ulaşmak için gerçekleri ve fikirleri kombine ederlerken

İslamî kültürde, çocuğu ölen bir kadının ağlayıp sızlamasına şahit olan Hz. Muhammed’in onu teselli etme çabasına karşılık aldığı olumsuz tepki

Çalışmamızda uyguladığımız gevşeme terapisinin, kronik malign olmayan ağrı algısı olan hastalarda algoloji kliniğinde uygulanan ilaç tedavisi kadar etkili olduğu ve hem

Spor yarışmalarında derece alma durumlarına göre Spor Lisesi ve Anadolu Lisesi öğrencilerinin okula aidiyet duyguları ve okul yaşam kalitesi algıları incelendiğinde,

İnsanın sahip olduğu özgürlük neticesinde meydana getirdiği fiillerde bir takım engellerle karşılaşması ve bunun akabinde bazı çözüm yolları geliştirmesi, onun pratik

Köprülü, daha sonra Ahiler namıyla bilinen fütüvvet zümrelerinin, İslam âleminin hemen her tarafında göze çarpan esnaf teşkilatına bağlı bulunduklarını