• Sonuç bulunamadı

Öğrencilerin Arkadaşlarına Bağlılık Düzeylerinin ve Empatik Sınıf Atmosferine

İlişkin Bulgular

Öğrencilerin arkadaşlarına bağlılık düzeylerinin ve empatik sınıf atmosferi algılarının okula aidiyet duygularını ne ölçüde yordadığını belirlemek amacıyla yapılan çoklu regresyon analizinde, OADÖ, ABÖ ve ESATÖ toplam puanları birer değişken olarak ele alınmış; ABÖ ve ESATÖ toplam puanlarının yordamaya katkıları incelenmeye çalışılmıştır. Bu inceleme sırasında ele alınan üç değişkenin tolerans, varyans büyütme faktörü (VIF) ve durum indeks (condition indices, CI) değerleri incelenmiştir. Büyüköztürk’e göre (2005, s.100), çoklu regresyon analizinde tolerans değerinin .20’den daha düşük, VIF değerinin 10’dan daha yüksek ve CI değerinin de 30’dan yüksek çıkması, bağımsız değişkenler arasında çoklu bağlantının olduğuna işarettir. Çoklu eş doğrusallık sorununa yönelik yapılan incelemede bu değişkenlere ait tolerans değerlerinin .20’den büyük, VIF değerlerinin 10’dan düşük ve CI değerlerinin de 30’dan düşük olduğu görülmüştür. Buna göre, değişkenler için tolerans, VIF ve CI değerlerinin kabul edilebilir sınırlar içerisinde yer aldığı söylenebilir. Tablo 4.10’da bu değişkenlerin aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri ile değişkenler arasındaki korelasyon değerleri yer almaktadır.

Tablo 4.10

Araştırmada Kullanılan Değişkenlerin Aritmetik Ortalama ve Standart Sapma Dağılımları ile Korelasyon Matriksi

1 2 3 Ss

1. Okula Aidiyet Duygusu Ölçeği - 3.80 .54

2. Arkadaş Bağılılığı Ölçeği .56* - 3.78 .63

3. Empatik Sınıf Atmosferi Ölçeği .48* .44* - 3.59 .83

* p<.01

Tablo 4.10’da görüldüğü gibi, Okula Aidiyet Duygusu Ölçeği puanları ile Arkadaş Bağlılık Ölçeği puanları arasında .56; Okula Aidiyet Duygusu Ölçeği puanları ile Empatik Sınıf Atmosferi Ölçeği puanları arasında .48; Arkadaş Bağlılık Ölçeği puanları ile Empatik Sınıf Atmosferi Ölçeği puanları arasında ise .44 düzeyinde anlamlı ilişkiler bulunmaktadır. Tüm değişkenler arasındaki ilişkiler .01 düzeyinde istatistiksel

olarak anlamlı bulunmuştur. Değişkenler arasındaki ilişkilerin düzeyine bakıldığında, çoklu eş doğrusallık (çoklu bağlantı, multi-colinearity) sorununa yol açabilecek yükseklikte olmadıkları görülmektedir.

Öğrencilerin okula aidiyet duygularını yordayan değişkenleri belirlemek amacıyla yapılan çoklu regresyon analizinde, Arkadaş Bağlılık Ölçeği puanları ile Empatik Sınıf Atmosferi Ölçeği puanları eşitliğe alınmıştır. Tablo 4.11’de okula aidiyet duygusunun yordanmasına ilişkin çoklu regresyon analizi sonuçları yer almaktadır.

Tablo 4.11

Öğrencilerin Okula Aidiyet Duygularının Yordanmasına İlişkin Standart Çoklu Regresyon Analizi Sonuçları

Değişken B St. Hata β t R R2 F

Sabit 1.699 .110 - 15.396*

.623 .389 190.426*

ABÖ .372 .031 0.434 12.188*

ESATÖ .194 .023 0.296 8.322*

*p<.001

Tablo 4.11’de görüldüğü gibi, regresyon analizi sonucunda arkadaş bağlılığı ve empatik sınıf atmosferi değişkenlerinin öğrencilerin okula aidiyet duygularının anlamlı yordayıcıları olduğu belirlenmiştir. Çoklu regresyon analizi sonuçlarına göre, bu iki değişken birlikte, okula aidiyet duygusu puanlarında gözlenen toplam varyansın

%38.9’unu açıklamaktadır (R= 0.623, R2=0.389, F(2, 599) = 190.426, p<.001).

Standardize edilmiş regresyon katsayısına göre (β), yordayıcı değişkenlerin okula aidiyet duygusu üzerindeki göreli önem sırası, arkadaş bağlılığı ve empatik sınıf atmosferi şeklindedir. Regresyon katsayılarının anlamlılığına ilişkin t değerleri incelendiğinde ise her iki değişkenin okula aidiyet duygusunun anlamlı birer yordayıcısı olduğu görülmektedir.

BÖLÜM V

TARTIŞMA VE YORUM

Bu araştırma, Adana ili merkez ilçelerinde, farklı sosyo ekonomik düzeye sahip ortaokullardaki öğrencilerde, okula aidiyet duygusunun, arkadaşlara bağlılık düzeyinin ve empatik sınıf atmosferi algılarının incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu amaca ulaşmak için yapılan çalışmalar sonucunda ulaşılan bulgulara ilişkin tartışma ve yorumlar bu bölümde ayrı başlıklar altında sunulmuştur.

5.1. Öğrencilerin Okula Aidiyet Duygularına İlişkin Tartışma ve Yorum

Araştırmanın birinci sorusu “Ortaokul öğrencilerin okula aidiyet duyguları nasıldır?” şeklinde ifade edilmiştir. Bu soruya yanıt aramak üzere öğrencilerden elde edilen veriler üzerinde betimleyici istatistiklere göre OADÖ toplam puanlarına ait ortalama 3.80’dır. Beşli derecelendirme ölçeği üzerinden dikkate alındığında, bu değerlerin Adana ili merkez ilçelerindeki okullarda, okula aidiyet duygusunun öğrenciler tarafından ortanın üzerinde algılandığı söylenebilir. Bu sonuçlar farklı ülkelerdeki araştırmacıların buldukları sonuçlarla tutarlıdır. Hagborg (1994) New York’ta ortaokul ve lise öğrencileri üzerinde yaptığı araştırmada, okula aidiyet duygusu puanlarına ait ortalamayı 3.54 olarak; Israelashvili (1997) İsrail de yaptığı çalışmasında 5-7. sınıf öğrencileri için okula aidiyet duygusu puanlarına ait ortalamayı 3.74, 8-9. sınıf öğrencileri için 3.45 olarak saptamıştır. Adelabu (2007) ise Afrika kökenli Amerikalı öğrenciler üzerinde yaptığı çalışmada OADÖ puanlarına ait ortalamayı 3.80 olarak bulmuştur. Ülkemizde yapılan çalışmalarda ise Sarı (2012, 2013) OADÖ toplam puanlarına ait ortalamayı 6. – 8. sınıf öğrencileri üzerinde 3.75, lise öğrencileri üzerinde ise 3.50 olarak saptamıştır. Alaca (2011), ana dili Türkçe olan öğrencilerle, ana dili Türkçe olmayan iki dilli 6., 7. ve 8. sınıf öğrencileri üzerinde gerçekleştirdiği çalışmada OADÖ puanlarına ait ortalamayı iki dilli öğrenciler için 3.53 ana dili Türkçe olan öğrenciler için ise 3.75 bulmuştur. Bu araştırmanın sonucuna göre öğrencilerin genel olarak okula karşı olumlu duygu ve düşüncelere sahip oldukları, okulda kendilerini rahat ve güvende hissettikleri söylenebilir.

Araştırmada okula aidiyet duygusunun cinsiyete göre farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiş, kız öğrencilerin erkek öğrencilere oranla daha yüksek ortalamalara sahip oldukları ve ortalamalar arasındaki farkların istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir (p<.05). Kız öğrenciler, hem toplam hem de alt boyutlar bazında erkek öğrencilere göre kendilerini okula daha ait hissetmektedir. Bu bulgular alanyazındaki benzer araştırmaların bulgularına paralellik göstermektedir (Alaca 2011; Adelabu, 2007;

Cheung, 2004; Cheung & Hui, 2003; Goodenow, 1992b; Goodenow & Grady, 1993;

Hagborg, 1994; Nichols, 2008; Sarı, 2012). Mengi (2011) ve Arastaman (2006) da yaptıkları çalışmalarda kız öğrencilerin okula bağlılık düzeylerinin erkek öğrencilerin bağlılık düzeyinden yüksek olduğunu belirlemişlerdir. Özdemir (2012) ise kız öğrencilerin okulu, erkek öğrencilere göre daha fazla kendilerini koruyan ve geliştiren bir yer olarak algıladıkları sonucuna ulaşmıştır. Toplumumuzda, kız öğrencilerin okul dışı sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılımı erkeklere göre daha sınırlı olduğundan, okul kız öğrencilerin sosyalleştikleri, arkadaşlarıyla etkinliklere katıldıkları tek yer haline gelebilmektedir. Bu nedenle kızlar kendilerini okula daha ait hissetmiş olabilirler.

Araştırmada OADÖ puanları açısından konu edinilen diğer bir değişken de sınıf düzeyleridir. Birbirine yakın bulunan OADÖ puanlarının ortalamaları arasındaki farklar, sınıf düzeyine göre anlamlı bulunmamıştır (p>.05). Ancak, öğrencilerin okula aidiyet duygusu, öğrencilerin başarı durumuna göre anlamlı farklılıklar göstermiştir.

Okula aidiyet duygusu toplam puanları akademik başarısı pekiyi olan öğrencilerde en yüksek, akademik başarısı orta ve altı olan öğrencilerde ise en düşüktür. Buna göre akademik başarısı orta ve altı olan öğrenciler kendilerini okula daha az ait hissetmektedir. Bu bulgular, alan yazındaki diğer araştırmaların bulgularıyla tutarlıdır.

Sarı (2012), Anderman (2002), Hagborg (1994), Goodenow ve Grady (1993) ve Isakson ve Jarvis (1999), öğrencilerin okula aidiyet duygularıyla not ortalamaları arasında olumlu yönde ilişki olduğunu ve okula aidiyet duygusu yüksek olan öğrencilerin akademik başarılarının da daha yüksek olduğunu belirlemişlerdir. Roeser, Midgley ve Urdan (1996) yaptıkları çalışmada, yüksek seviyede aidiyet duygusunun akademik başarı ile ilişkili olduğunu saptamışlardır. Benzer şekilde Hagborg (1994) da aidiyet duygusu yüksek olan öğrencilerin akademik başarılarının da yüksek olduğunu ve okula karşı daha olumlu ve sıcak baktıklarını belirlemiştir. Hallinan (2008) ise okulu seven öğrencilerin sevmeyen öğrencilere göre akademik başarıların daha yüksek olduğunu belirlemiştir. Altınkurt (2008), lise öğrencileri üzerinde yaptığı çalışmada öğrencilerin

akademik başarıları ile özürsüz devamsızlıkları arasında ters yönde bir ilişki bulunduğunu saptamıştır. Bütün bu bulgulara dayanılarak, akademik başarısı yüksek olan öğrencilerin, okula aidiyet duygularının da yüksek olduğu söylenebilir. Başarılı öğrenciler, kendilerini okulda daha güvende hissetmekte, öğretmenlerinden ve arkadaşlarından daha fazla saygı ve destek görmekte olabilirler. Bu duygular da okula daha çok bağlanmalarına katkı sağlamış olabilir.

Araştırmada OADÖ puanları açısından konu edinilen diğer bir değişken de okulun sosyo-ekonomik durumudur. Okulun sosyo-ekonomik düzeyine göre yapılan tek yönlü varyans analizi sonuçlarına göre OADÖ’den alınan toplam puanlar üst sosyo-ekonomik düzeydeki okula devam eden öğrencilerin puanları lehine anlamlı farklar göstermektedir (p<.01). En düşük ortalamalar alt sosyo-ekonomik düzeydeki okula devam eden öğrencilere aittir. Üst sosyo-ekonomik düzeydeki okulların fiziksel özellikler açısından daha donanımlı olması, kültürel ve sportif etkinlikler yönünden öğrencilerin ihtiyaçlarını daha iyi karşılaması gibi etmenler bu sonuca ulaşılmasında etkili olmuş olabilir. Çünkü öğrencilerin ihtiyaçları karşılandığında okulu daha çok sevecek ve okula aidiyet duyguları gelişecektir. Alanyazın incelendiğinde okulların sosyo-ekonomik düzeylerinin öğrencilerin okula aidiyet duygularını etkileyebileceği yönünde bulgulara rastlanmıştır. Anderman (2002) yaptığı çalışmada okulların özelliklerini okula aidiyetle olumlu ilişkili bulmuş ve kırsal alandaki okula devam eden öğrencilerin okula aidiyet duygularının şehir merkezinde okula devam eden öğrencilere göre daha düşük olduğunu belirlemiştir. Cemalcılar (2010) çalışmasında, öğrencilerin okula aidiyet duygularının okulun fiziksel ortamının kalitesi ve destekleyici kaynaklara yönelik algılar ile pozitif yönde anlamlı ilişkiler gösterdiğini saptamıştır. Sarı (2013) da lise öğrencileri üzerinde yaptığı çalışmasında okula aidiyet duygusuyla okulların sosyo-ekonomik düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur.

Öğrencilerin Okula Aidiyet Duygusu Ölçeğinden aldıkları puanlar, anne-baba eğitim düzeyine göre anlamlı farklılıklar göstermiştir. Genel olarak, anne-babanın eğitim düzeyi yükseldikçe öğrencilerin okula aidiyet duyguları da yükselmiştir. Eğitim seviyesi yüksek ailelerin okula bakış açıları, eğitim hakkındaki düşünceleri daha olumlu olabileceğinden, bu düşünceler öğrencinin de okula karşı duygu ve düşüncelerinin olumlu şekillenmesinde etkili olabilir. Eğitim düzeyi yüksek anne-babanın eğitim düzeyi düşük anne-babaya göre öğretmenlerle daha olumlu iletişim kurması beklenir.

Bu durumun da öğrencilerin okula aidiyet duygularını etkilemesi olasıdır. Alaca (2011) yaptığı çalışmada, anne-baba eğitim düzeyiyle okula aidiyet duyguları arasında olumlu

ilişki olduğunu, anne-baba eğitim düzeyi yükseldikçe, öğrencinin okula aidiyet duygusunun da yükseldiğini belirlemiştir. Buna paralel olarak, öğrencilerin okula aidiyet duygusu, ailenin gelir düzeyine göre de anlamlı farklılıklar göstermiştir. OADÖ puanlarında en yüksek ortalamalar üst ve ortanın üstü gelir grubunda; en düşük ortalamalar ise alt ve ortanın altı gelir grubunda yer alan ailelerin çocukları olan öğrencilere aittir. Buradan ailenin gelir düzeyinin öğrencilerin okula ilişkin duyguları üzerinde etkili bir değişken olduğu çıkarımı yapılabilir.

5.2. Öğrencilerin Arkadaş Bağlılık Düzeylerine İlişkin Tartışma ve Yorum

Araştırmanın ikinci alt amacı “Ortaokul öğrencilerin arkadaşlarına bağlılık düzeyleri nasıldır?”şeklinde ifade edilmiştir. Bu soruya yanıt aramak üzere öğrencilerden elde edilen veriler üzerinde yapılan analizlere göre Arkadaş Bağlılığı Ölçeği puanlarına ait ortalama 3.78’dir. Bu değer, beşli derecelendirme ölçeği üzerinden dikkate alındığında, Adana ili merkez ilçelerindeki okullarda öğrenim gören öğrencilerin arkadaşlarına bağlılık düzeyinin ortanın üstünde olduğuna işaret etmektedir.

Cinsiyete göre Arkadaş Bağlılık Ölçeğinden alınan puanların aritmetik ortalaması kız öğrenciler için 3.85 erkek öğrenciler için 3.70’tir. Ortalamalar arasındaki fark, kız öğrenciler lehine anlamlı bulunmuştur. Bu durumda, kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre daha içten ve yakın arkadaşlık ilişkileri kurdukları söylenebilir. Bu bulgu, alanyazında benzer konularda yapılan araştırmalarda ulaşılan sonuçlarla tutarlıdır. Örneğin, Bilgiç (2009) ortaokul öğrencileri üzerinde yaptığı çalışmada öğrencilerin arkadaş bağlılığını kız öğrenciler lehine anlamlı bulmuştur. Fehimoğlu (1998) ise çalışmasında kız öğrencilerin erkeklere oranla arkadaşlık ilişkilerinde daha duygusal ve daha destekleyici olduklarını; kızların arkadaşlarına daha çok açıldıklarını ortaya koymuştur. Özdemir ve diğerleri (2010) yaptıkları araştırmada, kız öğrencilerin erkek öğrencilere nazaran okullarındaki öğrenme ortamını daha güvenli bulduklarını ve daha olumlu bir akran etkileşimi içinde olduklarını belirlemişlerdir. Mengi’nin (2011) çalışmasında ise kız öğrencilerin arkadaşlardan algıladıkları sosyal desteğin erkek öğrencilerden fazla olduğu ortaya konulmuştur.

Sınıf düzeyine Göre Arkadaş Bağlılık Ölçeğinden alınan puanlara ait ortalamalar arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır (p>.05). Fakat Arkadaş Bağlılık Ölçeği puanları arasında başarı durumuna göre anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Bulgulara göre

öğrencilerin akademik başarıları düştükçe arkadaş bağlılık ölçeğinden alınan puanlar da düşmektedir. Bu sonuçtan hareketle, öğrencilerin arkadaş bağlılığının akademik başarıyla ilişkili olduğu söylenebilir. Örneğin, Demir-Şad (2007) yaptığı çalışmada akranları tarafından kabul edilen öğrencilerin, reddedilen öğrencilere göre akademik başarılarının daha yüksek olduğunu belirlemiştir. Oral ve Yurtal (2008) da akademik yönden başarılı öğrencilerin daha kolay arkadaş edindiklerini ve arkadaş ilişkilerinin daha olumlu olduğunu saptamıştır. Ayrıca başarılı öğrencilerin kendilerine, güvenilir olma, başarılı olma, zeki olma, neşeli olma, sevilme ve cana yakın olma gibi olumlu özellikleri daha fazla atfettikleri bulunmuştur. Bu sonuçlara dayanılarak, akademik başarısı yüksek olan öğrencilerin, arkadaşlarına karşı daha olumlu tutum ve davranışlara sahip olduğu; bu tutum ve davranışların da arkadaşları tarafından benzer şekilde olumlu algılandığı söylenebilir.

Araştırmada ulaşılan diğer bir bulgu da devam ettikleri okulun sosyo-ekonomik düzeyine göre öğrencilerin Arkadaş Bağlılık Ölçeği puanlarına ilişkindir. Çalışmada üst sosyo-ekonomik düzeydeki okulda okuyan öğrenciler lehine anlamlı farklar bulunmuştur. Üst sosyo ekonomik düzeydeki okula devam eden öğrencilerin ortalamasının yüksek çıkması, bu okulda gerek sportif gerekse sosyal ve kültürel faaliyetler için gereken olanakların diğer okullara göre daha üst düzeyde bulunması, bu doğrultuda da düzenlenen etkinliklerin öğrenciler arasındaki iletişimi ve birlikte geçirilen zamanı arttırması olabilir. Bu olanak ve fırsatlar, öğrencilerin birbirine daha çok bağlanmalarını sağlamış olabilir.

Araştırma bulgularına göre genel olarak anne-baba eğitim düzeyi yükseldikçe öğrencilerin arkadaşlarına bağlılıkları da yükselmiştir. Bu durumda, eğitim düzeyi yükseldikçe, anne babanın aile bireyleri ve çevredeki kişiler arasındaki iletişim ve ilişkilerinin de olumlu yönden geliştiği, bu durumun çocuklara yansıdığı, çocuklar tarafından örnek alındığı söylenebilir. Buna paralel olarak, ABÖ puanlarının, üst gelir grubunda yer alan ailelerin çocuğu olan öğrencilerde daha yüksek olduğu belirlenmiştir.

Bütün bu bulgulara dayanılarak, ailenin sosyo-ekonomik düzeyinin öğrencilerin arkadaşlarına bağlılıkları üzerinde önemli bir etken olduğu söylenebilir.

5.3. Öğrencilerin Empatik Sınıf Atmosferi Algılarına İlişkin Tartışma ve Yorum

Araştırmada ele alınan değişkenlerden biri de “Ortaokul öğrencilerin empatik sınıf atmosferine ilişkin algıları nasıldır?” sorusudur. Bu soruya yanıt aramak üzere

öğrencilerden elde edilen veriler üzerinde yapılan analizlere göre Empatik Sınıf Atmosferi Ölçeği puanlarına ait ortalama 3.59’dur. Bu değer, beşli derecelendirme ölçeği üzerinden dikkate alındığında, Adana ili merkez ilçelerindeki okullarda “Empatik Sınıf Atmosferi”nin çok yüksek olmamakla birlikte, genel olarak olumlu yönde olduğu söylenebilir. Ortaokul öğrencilerinin Empatik Sınıf Atmosferi Ölçeği puanlarına ait en yüksek aritmetik ortalamanın İçtenlik/Saydamlık boyutunda olduğu (3.78) en düşük değerin de Öznel Algılama boyutuna ait (3.31) olduğu görülmüştür. Sonuç olarak, ortalamalar çok yüksek olmamakla birlikte, öğrencilerin öğretmenlerini samimi, dürüst ve açık bulduğu, aralarında olumlu bir ilişki olduğu söylenebilir. Şahin ve Özbay (1999) ile Bilgiç’in (2009) çalışmalarında da “İçtenlik” boyutunda yüksek değer bulunması bu bulguya paralellik göstermektedir. En düşük değerin Öznel Algılama boyutuna ait olması ise öğretmenlerin öğrencilerine yönelik otoriter tutumlar sergilemiş olabileceklerini akla getirmektedir.

Cinsiyete göre Empatik Sınıf Atmosferi Ölçeğinden alınan puanlara ait aritmetik ortalama kız öğrenciler için 3.60, erkek öğrenciler için 3.57’dir. İki grubun ortalamaları arasındaki farklar ESATÖ puanlarında anlamlı bulunmamıştır. Bilgiç (2009) ve Sarı (2012) da yaptıkları çalışmalarda cinsiyet ile ESATÖ puanları arasında anlamlı bir ilişki bulamamışlardır. Bu bulguya dayanılarak, öğretmenlerin öğrencilere karşı olan davranışlarında cinsiyet farklılığı gözetmediği sonucuna varılabilir. Fakat alan yazın incelendiğinde Şahin ve Özbay (1999) ile Ün-Açıkgöz, Özkal ve Güngör-Kılıç’ın (2003) çalışmalarında, cinsiyete göre empatik sınıf atmosferi algıları arasında kız öğrenciler lehine anlamlı farklar olduğu belirlenmiştir.

Öğrencilerin ESATÖ ortalamaları, sınıf düzeyine göre anlamlı farklılıklar göstermemişken, akademik başarı düzeyine göre puanlar arasında anlamlı farklar bulunmuştur. Öğrencilerin başarı düzeyi arttıkça empatik sınıf atmosferi ölçeğinden alınan puanlar da artmıştır. Bu bulgu alanyazında benzer konularda yapılan araştırmalarda ulaşılan sonuçlarla tutarlıdır. Murat, Özgan ve Arslantaş (2005) öğretmen adayları üzerinde yaptıkları çalışmada, akademik başarısı yüksek ve orta olan adayların başarısı düşük olanlara göre sınıf atmosferini daha olumlu algıladıkları şeklinde sonuçlara ulaşmışlardır. Şahin ve Özbay (1999) da başarılı öğrencilerin, sınıf atmosferinde öğretim elamanlarının tutumlarını daha empatik algıladığını belirlemiştir.

Başarılı öğrencilerin sınıf atmosferini daha olumlu algılama nedeni, öğretmenlerin derslerine ilgili, sınıf içi etkinliklere katılan, verilen görevleri yerine getiren öğrencilere karşı daha olumlu tutum ve davranışlar sergilemesinden kaynaklanmış olabilir. Çünkü

Cooper’ın (2004) da belirttiği gibi, öğretmen davranışlarının, çocukların toplumsal, duygusal ve zihinsel gelişimlerini her yönden etkilemesi beklenir.

Sosyo-ekonomik düzeye göre Empatik Sınıf Atmosferi Ölçeğinden alınan puanlara ait ortalamaların alt sosyo-ekonomik düzeyden okuldaki öğrenciler için 3.53, orta sosyo-ekonomik düzeyden okuldaki öğrenciler için 3.46 ve üst sosyo-ekonomik düzeyden okuldaki öğrenciler için 3.78 olduğu saptanmıştır. Ortalamalar arasındaki farklar, üst sosyo-ekonomik düzeyden okuldaki öğrenciler lehine olacak şekilde anlamlı bulunmuştur. Üst sosyo-ekonomik düzeyden okuldaki öğrenciler sosyalleşebilecekleri ve kendilerini geliştirebilecekleri daha fazla etkinlik ve imkânlara sahip olduğundan, empatik sınıf atmosferi algıları da daha çok gelişme olanağı bulmuş olabilir. Öğrenciler bu etkinlikler sayesinde öğretmenleriyle daha fazla zaman geçirme olanağına sahip olunca, öğretmen öğrenci ilişkileri de gelişmiş olabilir. Bilgiç (2009) de yaptığı çalışmada benzer sonuçlara ulaşmıştır.

Araştırmada ulaşılan diğer bir bulgu da anne-baba eğitim düzeyine göre öğrencilerin ESATÖ puanlarına ilişkindir. Genel olarak anne-baba eğitim düzeyi yükseldikçe öğrencilerin empatik sınıf atmosferi algısı da yükselmiştir. Anne baba eğitim düzeyi yüksek öğrencilerin empatik sınıf atmosferi algısının yüksek olmasının nedeni, bu öğrencilerin anne-babalarının çocuklarının eğitimine daha olumlu bakış açılarına sahip olmaları, çocuklarının eğitimiyle daha yakından ilgilenmeleri, dolayısıyla çocuklarının öğretmenleriyle de daha yakından ilişkiler kurmaları olabilir.

Ailenin, çocuğun okula yönelik bakış açısının şekillenmesindeki etkisi düşünüldüğünde, anne-babaları öğretmenleriyle yakın ilişki içerisinde olan öğrencilerin öğretmenlerinin sınıf içerisindeki davranışlarını daha empatik algılaması da beklenen yönde bir sonuç olarak ele alınabilir. Buna paralel olarak, gelir düzeyi yüksek olan ailelerden gelen çocukların da devam ettikleri sınıfın atmosferini daha empatik algılamış olmaları da bu yargıları destekler niteliktedir.

5.4. Öğrencilerin Okula Aidiyet Duyguları, Arkadaşlarına Bağlılık Düzeyleri ve Empatik Sınıf Atmosferi Algıları Arasındaki İlişkilere Yönelik Tartışma ve Yorum

Okula aidiyet duygusu toplam puanlarına ait ortalama arkadaşlarına bağlılık düzeyi düşük olan öğrenciler için 3.42, arkadaşlarına bağlılık düzeyi yüksek olan öğrenciler için de 4.14; empatik sınıf atmosferi düzeyi düşük olan öğrenciler için 3.48, empatik sınıf atmosferi düzeyi yüksek olan öğrenciler için ise 4.11’dir. Okula aidiyet

duygusu arkadaşlarına bağlılık düzeyi ve empatik sınıf atmosferi algısı yüksek olan öğrenciler lehine olacak şekilde anlamlı bulunmuştur (p<.05). Bu bulgular, empatik sınıf atmosferi algısı ve arkadaşlarına bağlılık düzeyi yüksek olan öğrencilerin, kendilerini okula daha fazla ait hissettiğine işaret etmektedir. Öte yandan, öğrencilerin Okula Aidiyet Duygusu Ölçeği puanları ile Arkadaş Bağlılık Ölçeği ve Empatik Sınıf

duygusu arkadaşlarına bağlılık düzeyi ve empatik sınıf atmosferi algısı yüksek olan öğrenciler lehine olacak şekilde anlamlı bulunmuştur (p<.05). Bu bulgular, empatik sınıf atmosferi algısı ve arkadaşlarına bağlılık düzeyi yüksek olan öğrencilerin, kendilerini okula daha fazla ait hissettiğine işaret etmektedir. Öte yandan, öğrencilerin Okula Aidiyet Duygusu Ölçeği puanları ile Arkadaş Bağlılık Ölçeği ve Empatik Sınıf