CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNUN AMACI
Ceza muhakemesi hukuku, tarihsel gelişimi boyunca üç ayrı amaç
izlemiştir:
1- Aydınlanma dönemine kadar olan
aşamada ceza muhakemesi hukukunun konusu ceza mahkûmiyetini
(cezalandırmayı ve mahkûm edilmeyi)
haklı gösterecek deliller oluştur. Cezanın ağırlığı delillerin ispat gücüne bağlı
olduğu için en önemli delil “ikrar”
(itiraf) dı. İkrar elde edilinceye kadar işkence yapılabileceği kabul edilmiştir.
2- Aydınlanma döneminde egemen olan özgürlükçü akımın etkisiyle ceza
muhakemesi hukukunun amacı devlet iktidarının kötüye kullanılmasına ve
yargıçların keyfiliğine karşı sanığı korumak olmuştur. Suçluluğu sabit olmadıkça sanığın masum sayılacağı (suçlu sayılamayacağı/masumiyet - suçsuzluk karinesi) kabul edilmiştir.
-Günümüzde Ceza Yargılaması
Birinci anlayış tamamen toplumu korumayı, ikinci anlayış ise tamamen bireyi korumayı amaçlamıştır. Günümüzde ceza muhakemesi
hukuku, bir yandan suç işleyenleri tespit ederek cezalandırmak suretiyle toplum menfaatlerini korumaya çalışırken diğer yandan da sanığın menfaatlerini korumak ve suçsuzların
cezalandırılmasını önlemeyi amaçlamaktadır. Bu denge, ancak gerçeğin ortaya konulmasıyla
olanaklıdır.
GERÇEĞİN ARAŞTIRILMASINDA UYULMASI GEREKEN İLKELER
-Gerçek hukuki yollarla araştırılmalıdır. Deliller hukuka uygun yöntemlerle elde edilmelidir. (CMK m. 206/f.2, a)
-İşkence yasaktır ve sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. (CMK m. 148)
-Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir (CMK m. 217/ f. 2)
-Gerçeğin araştırılması çabuklaştırılmalıdır ancak adalet çabukluğa feda edilmemelidir. (Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.
Anayasa m. 141/4)