• Sonuç bulunamadı

A.E. Yalman ile H. Üzmez nasıl yüzleşti?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "A.E. Yalman ile H. Üzmez nasıl yüzleşti?"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İLL.

■ "T

J

I

\

Yılmaz Çetiner

1

j

%

ɧ

4

-

A.E. YALMAN İLE

H.ÜZMEZ NASIL YÜZLEŞTİ?

ENÇ bir meslektaşımız, Başbakan Turgut Özal’ın kendisini yaralayan ve şimdi gözaltın­ da bulunan saldırgan Kartal Demlrağ ile yüz- leştirildiğini iddia ediyor!.. İlg ilile r ve Başbakan ise bu haberin aslı astarı olmadığını söylüyorlar!.. Han­ gisi doğru bunu bilemiyoruz! .. Öte yandan, bazı hu­ kukçular da böyle bir yüzleştirme yasalara uygun mudur, değil m idir aralarında tartışıyorlar, yorumlar yapıyorlar...

Bu manzara, bize 1952 yılında, hasbelkader ta­ nık ve bizzat hazırlayıcısı olduğumuz Ahmet Emin Valman-Hüseyin Üzmez yüzleştirilmesini hatırlattı...

Hele, Başbakan’a suikastten hemen sonra yaz­ dığımız yazıda kendisinden bahsettiğim iz Üzmez’ den gelen, alınganlık dolu, duygulu ve bu gibi olay­ ların psikolojik nedenlerini anlatan mektubu alınca, ilginç sahneden 36 yıl sonra hatırlayabildiklerimizi anlatmamız farz oldu.

★ ★ ★

---ATAN gazetesi Başyazarı A.E. Yalman yanın­ da eşi Rezzan E.Yalman, arkadaşımı? Kemal

---Aydar (1983’te milletvekili oldu), foto muha­

biri Mustafa Baykal olduğu halde yurt ilaveleri yap- ! mak üzere Malatya’da bulunuyordu... O sıralar ik ti­ darla arası iyi değildi Yalman’ın... Özellikle gerici­ lik olayları gündemdeydi... Demokrat Parti’yi iktidara getiren güçlerden biri olan Vatan muhalefete yö­ nelmişti...

Malatya postahanesinden çıkarken 18 yaşında Hüseyin Üzmez adında bir liseli genç beş el ateş ederek Yalman'ı m uhtelif yerlerinden yaraladı... Ve Türkiye yerinden oynadı...

Ulaşım, o devirler şimdiki gibi değildi... iki kez aktarma ile yola çıktığımız uçak, hava muhalefeti ne­ deniyle geri döndü, biz otom obille 22 saatte takvi­ ye kuvvet olarak Malatya’ya vardık...

Suçlular henüz yakalanmamıştı... Ama polis iz üzerindeydi... Galiba önce Şerif Dursun isminde bir ı duvarcı ustası bulundu... Bizim yanına pek yaklaş- s tırılmadığımız karakolda, bir hayli sopayla konuşan Dursun uzun süre arkadaşlarının isim lerini verme- | di amma sonunda olay çorap söküğü gibi çözüldü... | Hüseyin Üzmez ve arkadaşları teker teker yaka- ! tandılar...

★ ★ ★

ÜZÜNDE hafif bir yanık izi bulunan zayıf na­ h if bir çocuktu Hüseyin... Fakat, iki iri yapılı polis daima kollarından tutuyordu... Herhal- | de onu da konuşturmak için hayli hırpalamışlardı...

— Söyle arkanda örgüt var mı?.. Kimler var söyle?..

Bütün gazete muhabirleri Malatya’ya akın etm iş­ lerdi amma biz başyarımız suikaste uğradığı için, ha­ ber alma yönünden avantajlı durumdaydık..

Yalman hastanede yatıyordu... Rezzan Hanım ya­ nındaydı... Biz ise gece gündüz yeni bir haber yaka­ lamak, yaratmak peşindeydik... Ne yapmalı ne gibi bir olay bulmalı diye düşünürken bir senaryo gel­ di aklımıza... “ Hüseyin’i, Emin Bey’le karşılaştırıp

bütün gazeteleri atlatmak ne güzel olur!..” Yüreğimiz

sevinçle titre d i!’.. Bu düşünceyi Emin Bey’e hafifçe çıtlatalım dedik, öylesine öfkelendi ki, razı etmek mümkün değil!.. Malatya Emniyet Müdürü ile dost olmuştuk... Suçluları yakalamakla büyük bir başarı elde etmiş sayılırdı Müdür Kemal Özsoy... ismi bü­ tün gazetelerde çıkıyordu... Onunla anlaşıp Yalman’a emrivaki yapmak istedik... Olay basında geniş yer alırsa polis müdürü daha da isim yapacak başarısı­ nı duyuracak, kanıtlayacaktı!.. O da şöhret kazana­ caktı, biz de!..

★ ★ ★

İHAYET bir akşam bütün diğer gazetelerden gizli bir şekilde Emin Bey’in hastanedeki oda­ sına Hüseyin Üzmez’i getirdik...

Yaraları henüz taze olan Emin Bey önce sinirlen­ di... Fakat hemen arkadan gazetecilik damarları ka­ bardı... “ Peki” dedi başyarımız!.. Rezzan Hanım bir köşede ağlayıp duruyordu...

— Efendim çok büyük bir başarı olacak bu... Si­ zin başarınız!..

Ve kâğıdı kalemi elimize alıp, başladık sorgu ce­ vap notlar almaya... Emin Bey, sanki genç bir mu­ habir gibi soruyor, çok şeyi öğrenmek istiyordu!.. Göz göre göre atlatıyordu bizi de!-.

Bakınız Hüseyin Üzmez, “Çilenin Böylesi” adlı kitabında bu anılarını nasıl anlatıyor...

“ O sırada genç ve güzel bir kadın hıçkıra hıçkıra ağlıyordu... ‘Hanımefendi olan oldu ağlamayın’ de­ dim... Rezzan Hanım, ‘Ben kocam için ağlamıyorum.

Çok şükür o kurtuldu ama sen gençsin. Senelerce hapiste çürüyeceksin. Senin için ağlıyorum’ dedi...

Bu sözler içim e dokundu. Kadına, insanca bir şey söylemek gerekirdi. Ama bilemiyorum hangi his­ sin etkisiyle ‘Genç olduğum daha iyi ya... Çabuk çı­

kar da yanm kalan işi tamamlarım...’ gibi laflar söy­

ledim. Sonra uzun yıllar bu içimi kemirdi durdu. Ken­ di kendimi affedemiyordum. 7 yıl sonra Yalman’ın İzmit hapishanesine beni ziyarete gelişini reddetme- yişim in asıl sebebi budur.”

★ ★ ★

RTESİ gün Vatan’da manşet, “ Başyazarımız

Üzmez ile röportaj yaptı” şeklindeydi... Bü­

yük gazetcilik olayıydı bu... Biz de, kenarda intibaterımızı yazmıştık!.. Rahmetli başyazarımız, ho­ camız vazgeçemediği meslek tutkusuyla muhabiri­ ni bile atlatmıştı!..

★ ★ ★

APİSHANEDE liseyi bitiren, İngilizce öğre­ nen ve hukuk tahsili yapıp avukat çıkan, son­ ra da yıllarca bakanlıklarda danışmanlık gö­ revinde bulunan Hüseyin Üzmez bakınız mektubun­ da özetle neler söylüyor:

“Ben Malatya’da İşlediğim suçu hiçbir zaman yü­ celtmedim, övünmedim... Olayın daha ertesi günü hata yaptığımı anlamıştım... O zamanlar rahmetli Yal- man'ın öldürülmesi gerektiğine inanmıştım, inandı- nlmıştım... 18 yaşında deneyimsiz bir gençtim... Siz aydınlara göre; bir insan hayatında bir suç işledi mİ, artık ebediyen suçludur. Sabıka kaydı adli sicilden silinse bile, sîzlerin kafasından silinmez. Çünkü siz, bir AİDS’iinin, bir kanserlinin iyileşebileceğine ina­ nırsınız da bir suçlunun İslah ı nefs edeceğine asla inanmazsınız... Neyse başınızı ağrıttım, lütfen, sa­ pık, manyak, ajan dediklerinizden beni ayırın...”

Taha Toros Arşivi * 0 0 1 5 1 4 6 5 4 0 0 6 *

Referanslar

Benzer Belgeler

Poliklinik kısmı yatak holünün ortasına a - muden alınmış, bu suretle erkek ve kadın kısım- larile en kısa bir yoldan, doğrudan doğruya bir- leşmiştir.. Binanın

Zararları: Uzun yemek nakliyatı. Büyük hastanelerde bunun elektrik arabaları veya oto- mobillerle yapılması. Ve fazla araziye ihtiyaç olması. Muhtelif büyüklükte

(İdare, çamaşırhane, hastabakıcı dershanesi, müs- tahdem lojmanları gibi..) Her üniteyi çok katlı bir binaya sığdırmaktan kaçınılmış, bilâkis çevrenin

Bir

Şartnamede, nazarı dikkatimizi çeken birkaç noktayı bu münasebetle zikretmek istiyoruz.. Memleketimizde jüri azalıklarına icabeden ehemmiyeti vermemiz

Muhtelif memleketler hastahane'crinde, îon zamanlarda tatbik edilen vc yazıda bahsi oe«en, di|inda tesis edilen, bir hücredeki elektrik menbnından, katı nakit « l l i p s e

Bugün halkın münferid bir surette gayrı fennî ve gayrı sıhhî olarak yapmış olduğu usulsüz b i r inşa mahsulü olan evler yerine, kollektif bir şekilde, sıhhî ve

Madde 52— Rakımları tayin ve tesbit olunan röper nok- talarına istinaden poligon ve nirengi noktalarının rakımları kezalik ayni şeraite tâbi olarak tayin ve tesbit olunur..