• Sonuç bulunamadı

S e f a l et m a h a l l e l e ri Yaz an : Y. Mi n ar - Muallim W. Schütte T e r c ü me : A d n ^n Kolatan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "S e f a l et m a h a l l e l e ri Yaz an : Y. Mi n ar - Muallim W. Schütte T e r c ü me : A d n ^n Kolatan"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ş e h i r ç i l i k :

S e f a l e t m a h a l l e l e r i

Yaz an : Y. Mi n a r - Muallim W. Schütte T e r c ü m e : A d n ^ n Kolatan

1 — Bir sefalet m a h a l l e s i n d e tipik i k a m e t g â h -güneş ve h a v a kifayetsizdir. Y e r d a r d ı r .

I. Sefalet mahallelerinin tslahı lüzumu.

S l u m s v e y a T a u d i s diye a n ı l m a k t a olan sefalet m a h a l l e l e r i v e b u n l a r ı n ıslahı meselesinin c i d d î bir m a h i y e t almış b u l u n m a d ı ğ ı b ü y ü k bir şehir b u g ü n m e v c u t değildir denilebilir. F i h a k i k a b ü t ü n b ü y ü k ş e h i r l e r d e öyle c a d d e v e s o k a k l a r v e b ü t ü n m a h a l l e l e r v a r d ı r ki binalarının tesislerindeki darlık v e h a l l e r i n d e k i h a r a b l ı k dolayısile bir insan i k a m e t -g â h ı n d a n istenilmesi' icab e d e n evsafın as-garisini bile haiz değillerdir. H a l b u k i bilhassa b ö y l e m a h a l l e l e r ç o k sıkışık bir h a l d e m e s k û n d u r u l a r . O r a l a r d a otu-r a n insanlaotu-r şehotu-rin diğeotu-r m a h a l l e l e otu-r i n d e o t u otu-r a n l a otu-r , d a n fazladır. Bu m a h a l l e l e r h e m o r a l a r d a o t u r a n -lara v e h e m d e b ü t ü n şehre d o ğ r u d a n d o ğ r u y a b i r

tehlike teşkil e d e r l e r . Ç ü n k ü h e r türlü hastalıklar için tabiî bir m i k r o p k a y n a ğ ı d ı r l a r , salgınlar için bir ocaktırlar.. D a h a b a ş k a tehlikeleri d e v a r d ı r ! G ö -rülüyor ki, b ü y ü k şehir idarelerinin epiyce seneler-d e n b e r i b u s e f a l e t mahallelerinin ıslahı meselesi ile etraflı bir s u r e t t e u ğ r a ş m a l a r ı n d a şaşacak bir şey y o k -tur.

a r k a s ı n d a geniş sefalet m a h a l l e l e r i gizlenmiştir. İs-t a n b u l şehri, b u gibi mahallelerinin nisbeİs-ten az bir b ü y ü k l ü k t e o l m a s ı n d a n dolayı m e s u d sayılmalıdır. B u n a r a ğ m e n , s e f a l e t mahallelerinin muhtelif şekil-lerini ve A v r u p a n ı n b ü y ü k şehirlerinde b u n l a r ı n ıs-lahı için b a ş v u r u l a n muhtelif çareleri tetkik e t m e k , bu çarelere n e d e r e c e y e k a d a r d o ğ r u d a n d o ğ r u y a v e u m u m î bir surette m ü r a c a a t edilebileceğini v e y a m a -hallî a h v a l v e şartların hususiyeti b a k ı m ı n d a n ne gibi değişikliklere tâbi t u t u l a r a k b u hususiyetlere u y d u rulması icap ettiğini tesbit e y l e m e k g ü n ü n kâfi d e r e c e d e a l â k a d a r edici bir m e v z u u n u teşkil e t m e k t e -dir.

M o d e r n iskân v e i k a m e t şekilleri ile m u k a y e s e edersek, b u n l a r ı n t a m tersi olan sefalet m a h a l l e l e -rinin tarifini en k o l a y bir surette y a p m ı ş oluruz.

(2)

2 F r a n k f u r t Main şehrinin eski kısımların. daki sefalet mahallesi - avlu ve bahçe kısımları bi-nalarla dolmuştur, binalar haraptır.

d a c a d d e n i n teşkil ettiği cephe hattı ile elele yürür, arsaların m e z b a h a d a koyun keser gibi fazla m i k t a r d a b o ğ a z l a n m a s ı n a engel olur. Binalardan m ü r e k k e p adaların h a v a almasının teminatı ile birlikte binala-rın yüksekliğinin d e tahdit edilmesi d e binalabinala-rın bil-hassa kâfi m i k t a r d a .aydınlık v e güneş almasını te-min eder. İkametgâh inşaatında hava ve güneşten başka m u a y y e n ve asgarî bir ölçüde o l m a k üzere sıh-hî tesisat ve bina b a k ı m ı n d a n kalite d e isteriz. Bil-hassa, z e m i n d e n veya d o ğ r u d a n d o ğ r u y a h a v a te-sirlerinden gelen rutubete engel olunmasını lüzum-lu görürüz.

Sefalet mahallelerinin karakteristiği bu şartlan haiz olmayışlarıdır. Ekseri A v r u p a şehirlerinde orta ç a ğ d a n k a l m a en eski mahalleler sefalet mahallesi seviyesine inmişlerdir. G e r ç e orta çağda v e ilk çağ-da c a d d e l e r v e sokaklar umumiyetle b u g ü n k ü telâk-kilerimize göre çok d a r idi fakat evlerin arkaların-d a h e m e n arkaların-d e arkaların-daima bahçeler ve avlular bulunurarkaların-du. Sonraları, .arsalardan d a h a ziyade istifade e t m e k için, bina blokları içinde b u l u n a n bu boş yerlere de

inşaat yapıldı. Pek çok mahallelerin toprakları yüz-d e 80, 85 hattâ y ü z yüz-d e 9 0 nisbetinyüz-de binalarla kaplandı. F a k a t yenice olan mahlleler dhi gyrısıhhî mahalleler mertebesine düşmüştür, bilhassa on do-kuzuncu asrın ikinci yarısında her ne bahasına olursa olsun kazanç temini gayretile v ü c u d e getirilmiş olan inşaat b u m e y a n d a ekseriyeti teşkil eder.

Şimdi işte her t a r a f t a b u hakikatlerle karşı kar-şıya bulunuyoruz. Paris şehrinde, sefalet mahallele-rinin tayini için, v e r e m hastalığından ölenlerin

mik-darı mikyas tutulmuştur. 1930 senesinde yapılan tetkikatta, her biri 1000 nüfuslu 1 1 sefalet m a -hallesinde o r t a l a m a hesapla yüzde 6, I 6 kişinin v e r e m d e n öldüğü anlaşılmıştır. Halbuki ayni sene bütün F r a n s a d a v e r e m vefiyatı y ü z d e 1,41 idi. H a t t â , bir numaralı sefalet mahallesinde v e r e m d e n ölüş mikdarının y ü z d e 9 . 3 6 olduğu görülmüştür. Bu k a d a r f e n a sıhhî şartlar altında yaşayan insanların, hele çocuklainsanların, diğer hastalıklara karşı d a m u kavemetlerinin azalmış bulunacağı ve sefalet m a h a l -lelerinde çok sıkışık bir halde yaşayanların arasında salgınların bir rüzgâr çabukluğu ile yayılacağı v e müthiş m i k d a r d a k u r b a n l a r toplayacağı kendiliğin-d e n anlaşılabilen aşikâr bir keyfiyettir. Sefalet mahal-lelerinde merkezleşen veya b u r a l a r d a n çıkıp

etrafı saran hastalıklar ve salgınlar şehrin maruz bulunduğu y e g â n e zarar değildir. M a -nevî ve ahlâkî tehlikeleri de ilâve etmek lâzımgelir. Doğrusu, artık hiç bir kıymet arzet-miyen bu gibi sefilâne barınaklar için kira d a alınır. F a k a t buraların k i r a l a n en ucuz kiralardır. Bunun için iktisaden en zayıf olanlar buraları tutar ve b u n

-lar arasında namuslu ve iyi insan-larla birlikte onlarla karışmış bir h a l d e öyleleri d e vadır ki, sü-rekli bir sefalet y ü z ü n d e n cemiyet gemisinin güver-tesinden kendilerini denize atmışlardır, insan cemi-yetinin kazazedeleridirler. Bunlar artık diğer insan-lara karşı hiçbir m a n e v î mes'uliyet hissetmezle.

(3)

5 — Arsaların eski tarzda yapılandırılmasile m o dern y a p ı l a n d ı r m a plânları arasında şematik m u -kayese:

I — Oıı dokuzuncu asırda c a d d e kenarlarınd a iltisaklı yapılankenarlarındırma ve bol avlu ve b a h ç e y a -pılandırılması.

II — Asrımızın başlangıcında Ulisaklı yapı adaları . avlu ve b a h ç e kısımlarında bina yok ise d e havalanması kifayetsizdir.

III — C a d d e n i n iki tarafı uzunluğunca açık t a r z d a y a p ı l a n d ı r m a - ( m o d e r n ve havalı bir tesis.)

I V — İkametgâh yollarında bir hizada, açık tarzda y a p ı l a n d ı r m a - ( ( R a s y o n e l , m o d e r n iskân tarzı.)

Bunlara (asocial) diyoruz. Cani sürüleri bunlar ara-sından çıkmaktadır.. Kargacık burgacık evler ve av-luları, arkalarındaki binalarla olan ve ekseriya kontrol edilmesi müşkül bir h a l d e bulunan irtibatları, m ü -teaddit giriş ve çıkış yerleri ve sairesi p e k çok büyük şehirlerde karanlık âlemin barınabildiği muhitleri teşkil eder. İşte.. Sefalet mahallelerinin yokedilmesi ekseriya polis idareleri t a r a f ı n d a n talep edildiği gi-bi belediye hekimleri t a r a f r n d a n d a talep edilmiştir.

(Misal: H a m b u r g şehrindeki Gangevi'ertel m a h a l , lesi.)

Bu sıhhi v e ahlâkî zararlara t a m a m e n iktisadî mahiyette zararlar da katılabilir. Meselâ L o n d r a d a farelerin yaptığı zararlar bazı tersane havuzu a n b a r -larında s e n e d e n seneye .artmış ve sigorta primleri-nin m ü t e m a d i y e n yükselmesine sebep olmuştur. Fa-reler civardaki sefalet mahallelerinden geliyorlardı. Fareleri t a m a m e n y o k e t m e k için bu sefalet m a h a l

-lerini y ı k m a k t a n b a ş k a çare bulunamamıştır. Ni. tekim h a k i k a t e n de, sefalet mahallelerinin ıslahı hususunda en geniş ameliyat liman antrepoları ci-v a r ı n d a yapılmıştır. Buralarda m o d e r n küçük aile i k a m e t g â h l a r ı v ü c u d e getirildikten sonra sigorta şirketleri primlerini tekrar n o m a l m i k d a r a indirebil-diler.

II. Sefalet mahallelerinin çeşitleri v e bunların yok edilmesi çareleri.

meselesi bunların hususiyetlerine bağlıdır. Bu husu-siyetler, her bir mahalle için önceden itinalı tetkik-ler yapılarak anlaşılır. Sefalet mahalletetkik-lerinin ikamet-gâh b a k ı m ı n d a n eveıişli olmadıkları şu sebeplerle belli olur:

1 .— Binaların yapı olarak f e n a b i r h a 1 -d e bulunmaları.

2 — A-\^lu ve bahçeler üzerine ( v e y a h u t cad-d e ve sokaklar üzerine) ç o k cad-d a r v e s ı k ı ş ı k bir halde inşaat yapılmış olması.

B u n l a r d a n başka sefalet mahallelerinin yok edil-mesi hususunda intihap edilecek şekil üzerine tesir eden bir âmil d a h a v a r d ı r :

3 — Sefalet mahallesinin buulunuduğu m e v -k i .

Tetkikimize binaların yapı olarak ffena bir hai-de bulunmalarından başlıyalım. Ekseriya bütün bir mahallenin b ü t ü n b i n a l a r ı haraptır. Bu takdirde binaların h e p s i n i yıkmak icap eder. Bunu müteakip oralarda yeniden inşaat yapılır v e ayni z a m a n d a bittabi c a d d e ve sokak hatları, geniş-lik değiştirilir, iyileştirilir ve dört cihet de göz önün-d e tutulur.

Diğer hallerde, binaların bir kısmını tadil v e tamir suretile ikamet edilebilecek bir hale getirmek ve sadece en fena binaları yıkarak yerlerine yenile-rini y a p m a k m ü m k ü n d ü r . Şayet alınacak tedbirlerin intihabı hususunda, mevki ve tekrar işe yarar bir

(4)

7 — Bir şehrin eski kısimlarmı tipik surette gösteren bir resim: Dar sokaklar, bina adalarının iç kısımlarına pek çok ve gayri m u n t a z a m bir su-rette binalar yapılmıştır „ sefalet ikametgâhları.

hale getirmek bakımlarından bir mülâhaza mevcut olmay;p ta sadece yapı itibaıile fena bir h a l d e bu-lunma keyfiyeti esas ittihaz edilecek olursa bu tak-dirde, büsbütün yıkmak mı yoksa kısmen tadil etmek mi d a h a faydalı olacağı h a k k ı n d a inşaat m a r a f l a r l e verimliliği mukayese eden bir hesap y a p -m a k lâzı-mgelir.

Y u k a r ı d a bahsettiğimiz ikinci sebep, yani d a r ve sıkışık bir h a l d e inşa edilmiş b u l u n m a k vaziyetini,

A v r u p a n ı n ıslah edilen veya ıslahı derpiş olunan he-m e n bütün sefalet he-mahallelerinde he-mevcuttur. Bu he- me-y a n d a , orta ç a ğ d a n kalma binaların on dokuzuncu asırda, yani 1870 Alman-Fransız harbini m ü t e a k i p başlamış olan A l m a n inşa ve tesis devresinde, v ü

-cuude getirilmiş olan binalardan farkı ekseriya, e sk i l e r d e b a h ç e ve dış avluların umumiyetle bir v e -ya iki katlı binalarla doldurulmuş b u l u n m a l a r ı n d a n halbuki son 60 - 80 senelik devrenin, ysni

arsa-B — Ekserisi 1870 A l m a n - Fransız harbin-den soıira A l m a n y a d a başlayan tesis ve inşa devre-sine ait binalar - bahçe ve avlu kısımlarına çok katlı

( b a h ç e evleri adı verilen) gayri sıhhî ikametgâhlar yapılmıştır.

ların hemen d e hiçbir endişe gözetilmeksizin koyunlar gibi boğazlandığı zamankoyunların « İ n ş a a t n i -z a m n a m e l e r i » mahsulü olarak bahçelerde ve dış avlularda yapılmış bulunan dar ve sıkışık vazi-yetteki binaların i s e ç o k k a t l ı olmalarından ibarettir. Bunların karakteristikleri «Berlin odası» denilen, avluya b a k a n tek pençereli', karanlık o d a -ları havi binalar ve kışla - a p a r t ı m a n denilen p e k büyük apartımanlaıın kulağa hoş gelsin diye «bahçe evi» ismi verilen arka binalarıdır! Bu gibi hallerde yapılacak ıslah ameliyatı, b a h ç e ve dış a v l u l a r a y a p ı l m ı ş b u l u n a n b i n a l a r ı n y ı k ı l -m a s ı n d a n ve bina adalarnın iç kısı-mlarına yeşil sahalar vücude getirilmesinden ibarettir.

Yakın v e Uzak şarkta bahçelere ve dış avlulara yapılan binalar meselesinin başka bir mahiyette bu-lunduğu enteresandır. (Bununla b e r a b e r d a h a

ziya-9 a v e b — F r a n k f u r t Main şehrinde bir sefalet mahallesinin ıslahı :

Bahçe ve avlu kısımlarındaki bir ve iki katlı binalar yıkılmıştır (ki b u n a öz çıkarmak deniliyor) ağaçlar ve çimenler dikilmiştir. Bir çeşme yapılmış, sıralar konulmuş, arsaların arasındaki avlu duvarları kaldırılmıştır.

a — Islahattan evvel (avlu ve b a h ç e kısmında yıkılmış binalar tarama ile gösterilmiştir.) b — Islahtan sonra.

8 1

(5)

IO — H e m e n yarısı sefalet mahallelerinden m ü r e k k e p olup kısmen romantik bir güzellikte olan m e y d a n l a r ı ve sokakları ihtiva eden F r a n k f u r t Main şehrinin eski kısmı — Sol tarafta yukarıda ortaçağ d e v r i n d e n kalma belediye binası ile R ö m e r p l a t z

meydanı. \

de, A v r u p a örneğinde apartımanların inşasına baş-l a n m a d a n evvebaş-lki zamanı kasdediyoruz.». Bu husu-siyeti ileride ayrıca tetkik edeceğiz.

A n t i k d e v r e d e kurulmuş olan şehirlerin artıkları üzerinde, veya orta çağda, v ü c u d e getirilmiş m a -hallelerin alâmeti ekseriya caddeler üzerine binaların çok sıkışık bir halde inşa edilmiş olması ve bir sok a sok t a sok i bina cephelerinin birbirine p e sok yasokın b u l u n -masıdır. Şehir inşacılığının tarihi, bilhassa bu san'atm ilk çağda en ziyade inkişaf esan'atmiş olduğunu A k d e -niz mıntakasında 1 ilâ 4 metre arasında bir genişlik gösteren c a d d e l e r için misallerle doludur. F a k a t o zamanlar, ( A t r i u ı u evi) denilen ve iç t a ı a f a doğru d ö n m ü ş bir h a l d e bulunan, iç t a r a f t a k i bir av-luya ve b a h ç e y e doğru açılan Romalıların «ç avlulu

evleri ikametgâh olarak en fazla kul'anılaiL tarz idi.

Bu tarz bilhassa İslâm kültürü çevresindeki birçok memleketlerde, kendine mahsus b ü t ü n cazibesile hâlâ y a ş a m a k t a olan bir ikamet tarzıdır. F a k a t dar ve en dar bir haldeki c a d d e ve sokaklara b a

-kan ikamet yerleri, bizim b u g ü n k ü sıhhî

görüşleri-mize nazaran mutlaka lüzumlu olan derecede, güneş ve h a v a alamazlar. Bu gibi hallerde c a d d e veya so-kağın bir tarafındaki ve d a h a gayrı müsait tarafın-daki binaların yıkılmsı ve caddenin genişletilerek ye-ni bir bina cepheleri hattı çekilmesi icab der. Bu ted-biri ekseriya, yukarıda ikinci derecede zikrettiğimiz sebepler, yani ıslah edilecek mahallenin bulunduğu m e v k i d a h a ayrıca icab ettirir.

Eski c a d d e genişliği eğer m o d e r n seyrüsefer icaplarına kifayetli değilse bu takdirde caddenin ge-nişletilmesi bilhassa mühimleşir. Bununla beraber, birçok şehir genişletme ameliyelerinde şehrin eski mahallelerinin akıp gidici ana s e y r ü s e f e r hat-larından az çok uzakta ve ayrı bir halde bırakıldığı da vakidir. (Kolonya şehrinde H o h e Strasse) ve (Breite Strasse) gibi gülünç derecede d a r iki c a d d e büyük bir seyrüsefer güzergâhında bulunmasına rağ-men olduğu gibi bırakılmıştır.) Eski mahallelerdeki caddeler, akıp gidici ana seyrüsefer güzergâhında bulundukları hallerde ekseriya b u n l a r d a n yalnız b i-r i s i ayi-rııp m o d e i-r n seyi-rüsefei-re uygun slui-rette ge-nişetilmiş, diğerleri ise sadece mahallî birer sokak mahiyetine indirilmiştir. Bu noktai nazar k a y d a şa-yandır, çünkü meselâ lstanbulda caddelerin darlığının halli hususunda günün ehemmiyetli bir m e v -zuuna temas ediyor. Fakat bu mevzua sonra giri-şeceğiz.

Şehrin eski kısmının artistik bir görünüşte ol-duğu ve mimarî bir kıymeti haiz bulunol-duğu birçok şehirlerde vaziyet hususî bir mahiyet arzeder. Böyle birçok eski şehir kısımları hattâ «âbideleri k o r u m a » nizamlarına dahil edilmiştir. Nitekim hakikaten d e birçok eski şehir kısımlarında, geçmiş zamanların sanat hayatına şahitlik eden çok güzel eski evler b u -lunur ve m u h a f a z a edilmeğe mutlaka lâyıktırlar. Ek-seriya bir şehrin eski kısmının cazibesini teşkil e d e n şeyler bilhassa o eski ve dar sokaklar, resim gibi güzel, küçük ve çok d e f a intizamsızca teşkil edilmiş

1 1 — S t o k h o l m ' d e liman bi-nalarının yıkılması suretile bir se-falet mahallesinin ıslahı — Res-min sağ yarısı ıslah ameliyesinin ancak yarısını (gösteriyor. Avlu ve bahçe kısımlarındaki binala-rın ikinci yarısı d a yıkılacak ve o n d a n sonra oraları yeşil saha yapılacaktır. ( 1 5 numaralı resme bakınız.)

'wtıo« b e f û i a a v . M

(6)

12 — Stokholm şehrinin eski kısmı — Seyrü-seferin d a r olan eski şehir kısmının iki tarafından dolaştırıldığını bu resim sarahatle gösteriyor. Orta-da sağOrta-da saray, solOrta-da k e n a r d a meşhur Stokholm belediye dairesi binası görünmektedir.

meydanlardır. Bunlara misal olarak ( F r a n k f u r t m a i n ) , ( R o t e n b u r g o b d e r T a n b e r ) , ( T o u ı s ) , (Kop e n h a g ) , ( G e n o v a ) gibi bütün A v r u (Kop a m e m l e k e t -lerinden şehirler v e şark şehirleri gösterilebilir. Bu halerde, ikamet yerlerine icab eden asgarî aydınlığı ve havayı temin etmek için, b a h ç e ve avlu kısımla-ındaki binaları yıkmak kâfi gelmez. Bu hallerde çok d e f a b a ş k a iyi bir çareye başvurulmuştur: Eski bina-lar y e n i b i r m a k s a d a tahsis edilmiştir, ek-seriyetle d e d e p o ittihaz olunmuştur. Şehirlerin eski kısımları umumiyet merkez şaziyette b u l u n d u k -larından d e p o olarak kullanılmağa pek elverişli ol-dukarı gibi, insanarın devamı surette ikameti için kâ-fi gemiyen d e r e c e d e az aydınlık ve az havalı oldukları hallerde bile, mallaoldukların istif edilmesi için pek m u -vafıktırlar. Eski binaların yeni bir m k s a d a tahsisi dai-ma eski inşaat âbidelerinin itinalı ve artistik bir

su-13 — Stokholm şehrinin eski kısmında ıslah edilmiş bir bina adasının iç kısmı. (Burası saray civarındadıdır.) Avlu ve bahçe kısımlarındaki b i n a -ların, yani arka binaların yıkılması ve çabuk yeti-şen ağaçlar ve nebatlar dikilmesi suıetile bir sefalet mahallesinin yerine sıhhî ikametgâhlar ihtiva eden bir bina adası ortaya konuluveımiştir.

rette yeniden vücude getirilmesile elele yörümelidir. Şehrin eski kısmının bu son şekildeki ıslahı Istanbu-lun pek çok sokakları için günün meselesi gibi gö-rünüyor.

D e m e k oluyor ki, eski şehir kısımlarının veya sefalet mahallelerinin ıslahı çeşitleri şöylece hulâsa edilebilir:

1 — Bütün mahallelerin t a m a m e n yıkılıp yeni-den yapılması

2 — Kısmen y ı k m a k ve kısmen tamir etmek

14 Kassel şehrinin eski kısmında yapılan bilhassa enteıessan bir ıslah ameliyatı :

a — A r k a binalar yıkılmak ve c a d d e hatlarına b — Bina adalarının iç kısmındaki bina kısım kısmen yeni binalar yapılmak ameliyesile birlikte larının yıkılması, meselâ «d» ve «e» işaretli bins yürütülmüş olan bir seyrüsefer caddesinin açılması adaları,

ameliyesi.

(7)

15 •—• L o n d r a d a bir sefalet mahallesinin ıslahı — Bir istasyonun önündeki sıkışık ve alçak bi-nalar yerine yüksek ve bol havalı bibi-nalar inşa olunmuştur.

3 Avlu ve bahçe kısımlarındaki binaları yı-kıp yeşil saha haline getirmek.

4 — C a d d e y i veya sokağı genişletmek için c a d d e veya sokağın b i r tarafındaki binaları yıkmak.

5 — İ k a m e t g â h t a n başka bir m a k s a d a tahsis suretile istifade etmek.

Ne belediyeler t a r a f ı n d a n yapılmış olan ıslah ameliyatında v e ne d e ıslah plânlarında h e m e n de hiçbir z a m a n bu tedbirlerin yalnız birisini tatbik edil-miş görüyoruz. Ekseri hallerde ıslah ameliyatı yık-mak, tadil etmek, caddeleri genişletmek, yeni bir m a k s a d a tahsis etmek gibi muhtelif usullerin birlikte tatbiki suretile icra olunuyor. Bu usul iştiraki her bir mahallenin, her bir adanın hattâ her bi rbi'nanm haiz olduğu hususî şartların itina ile tetkik edilmesi su-retile tayin edilir.

III. Bir şehrin eski kısmının ıslahı çareleri.

Y u k a r ı d a birinci kısımda sefalet mahalleleri-nin ıslahına ne gibi âmillerin sebep olduğunu izah ettik. İkinci kısımda ıslahın çeşitlerini saydık. Şimdi d e meselenin hususî bir ehemmiyet gösteren tarafını ele almamız lâzımdır. Yani, ıslahın lüzumlu olduğu kanaati ile ıslahın fiilen icrası a r a s ı n d a bulunan

tedbirleri kasdediyoruz.Bu tedbirler önce ıslahı m ü m -kün kılan ve sonra d a ıslahın t e s i r l i olmasını temin eden tedbirlerdir. En basit görünen hal, sefalet m a -hallesi yıkılınca elde edilen sahanın yükek verimli ve yüksek kıymetli binalar inşasına elverişli, kıy-metli bir saha mahiyetinde bulunmasıdır. (Bu tak-dirde yegâne mesele yedek ikametgâhlar temin ede-bilmektedir, fakat bunu ileride tetkik edeceğiz.) Ekseriya, arsalarındaki h a r a p binaların yıkılıp yeri-ne yenisinin yapılmasından kendileriyeri-ne fazla bir ge-lir temin etmek isteyenler bizzat o arsaların sahip-leridir ve ıslah ameliyesinin kendileri >cra ederler.

F a k a t ıslah masrafları d o ğ r u d a n doğruya verim temin etmiyecek ise, bu takdirde ıslah ameliyatı res-mî müesseseler tarafından yapılabilir. Pek çok memleketlerde en müstacel mahiyetteki ıslah işle-rini m ü m k ü n kılmak üzere hususî kanunlar ve hü-kümler konulmuştur. Mevcut inşat talimatnameleri-ne inzimm eden e s a s l ı hüküm daima, mal sahip-lerini, muayyen asgarî sıhhat şartlarını haiz olmı-yan yerleri ikametgâh olarak kiraya v e r m e k t e n menetmektir. Bu, şüphesiz ki esas noktadır ve, eğer t a m a m e n tatbik edilir veya edilebilir ise, radikal bir çaredir. Tatbikindeki güçlük iki türlü ve

belediye-16 — P r a g şehrinde eski kısımlarında ıslah kılmış, yeni binalar inşa edilmiş ve ayni z a m a n d a genişletilmiş, mimarî kıymeti olan manastır kilisesi tane bina, mimarî b a k ı m d a n enteressan oldukları edilmişlerdir.

(8)

1 7 — F r a n k f u r t ' u n eski kısımlarında d a r fakat eski bir güzellikte olan küçük m e y d a n l a r d a n biri-si — Etrafının ıslahı sırasında bertaraf edilmiş ve sonra itina ile yeniden vücude getirilerek t a m a m e n eski tesirini iktisap etmiştir.

lerin bu mesele hakkındaki raporları uzun birer fer-y a t n a m e mahifer-yeti arzeder. İkametgâhların kusurla-rını tesbit e d e n m e m u r l a r ile b u inlerden kira alan ve onları arslanlar gibi m ü d a f a a eden mal sahipleri arasında bitmez tükenmez çekişmeler olur. Evleri, nin artık k a n u n hükümlerine uygun olmadığını mal sahipleri ekseriya kabul etmek istemezler. Bu hu-susta p e k inatçı olan mal sahiplerini ikna etmek için A v r u p a d a bir şehrin belediyesi basit bir çareye b a ş v u r m u ş t u r : Böyle bir sokaktan otobüs servisi işlet-m e ğ e başlaişlet-mıştır. Otobüsler geçerken hasıl olan sar-sıntılar iki h a f t a içinde duvarların ve tavanların gevşek v e rutubetli sıvalarını düşürmeğe kâfi gel-miştir. Esasen komisyon da bunlara itiraz etmişti. Böylece artık esaslı tedbirlerin alınması l ü z u m u n d a

kimsenin şüphesi kalmamıştır. İkinci büyük müşkü-lât y e d e k evler tedarikindedir, ki b u n d a n aşağıda bahsedeceğiz.

Y ı k m a k icap ettiği hususunda kat'î karar ve-rildikten sonra, mal sahiplerine verilecek tazminat meselesi başlar, ki bütün belediyelerin ve m e m l e -ketlerin raporlarında bu mesele ısrarlı bir yer al_ m a k t a d ı r . Vaziyet şöyledir: Binalar hakikaten kıy-metsizdir. Kiraya verilmeleri yasaktır. Haraptırlar. B u n d a n başka, b u binaların kıymeti, yani onlara yatırılmış olan sermayeler, muhasebe usulünün h a n -gi çeşidine göre bakılırsa bakılsın, senelerden, hat-tâ asırlardanberi amortize edilmiştir. Buna r a ğ m e n bu k ı y m e t s i z binalar için verilen tazminatlar, se-falet mahallelerinin ıslahı işinde belediyeler tarafından kabul edilen tahsisatların en b ü y ü k kısmını teşkil et-mektedir. Pariste b a n a anlatmışlardı: Bu şehirde

18 Ragusa şehrinin eski kısmında dar bir

sokak.

1938 senesinde ayrılan ( 5 0 0 ) milyon f r a n k tahsi-satın ( 4 0 0 ) milyonu mal sahiplerine tazminat ola-rak verilmiştir. Geriye kalan para o k a d a r az idi ki, artık onunla yeni inşaata b a ş l a m a ğ a pek de i m k â n kalmamıştı. Belediyenin r a p o r u n d a , tazminatı tak-dir eden komisyonun bitaraf kimselerden intihap

edilmesi lüzumu p e k acı bir lisanla izah ve talep edilmektedir. Diğer memleketlerde de vaziyet b a ş . ka türlü değildir. İşte şehirlerin eski kısımlarının v e sefalet mahallelerinin ıslahı ameliyatının son d e r e -celerde ağır gitmesinin sebebi b u d u r .

Sefalet mahallelerinin m ü ? s s i r bir surette vok

(9)

edilmesi için bittabi bunların yeniden viicut b u l m a -sına m e y d a n b ı r a k m a m a k şarttır. Bunu söylemekle,

sefalet mahallelerhıin ıslahı meselesinin a s ı l m e s e 1 e ile irtibatına temas etmiş oluyoruz. Asıl mesele «şehirlerdeki ikametgâhlar» meselesidir. «İkametgâh-lar meselesi beynelmilel ittihadı» ismindeki biıliğin o zamanki reisi bulunan A m s t e r d a m şehrinde m u kim d o k t o r W i b a u t bu cemiyetin 1935 senesi k o n -gresi münasebetile şöyle yazmıştır: «İkametgâhla-rın iyileş'irilmesi işinin en ehemmiyetli meselelerin-den biris,, sefalet mahallelerinin o r t a d a n kaldırıl-masıdır. İkametgâh olarak kullanılacak binalar in-şaatında kolaylıklar gösterip bunu teşvik etmek ve halka kifayet edecek m i k t a r d a yeni ikametgâhlar v ü c u d e getirmek suretile devlet ve belediyenin ikam e t g â h l a r ikameselesine kâfi d e r e c e d e 'bir y a r d ı ikam y a p mış olacağı fikri yakın zamanlara k a d a r bazı m e m -leketlerde ileri sürülmekte idi. D a h a iyi, d a h a sıhhi evler mevcut bulundukça fena ve sıhhate elverişsiz ikametgâhların terkedileceği düşünülmekte idi v e hâlâ da çok d e f a öyle zannedilmektedir. İkametgâha ihtiyacı olan birçok aileler için birçok m e m l e -ketlerde yeni v e sıhhi i k a m e t g â h l a r d a o t u r m a k im-kânsızdır, çünkü ailenin iş geliri, m u n t a z a m bile olsa, azdır ve bütün masrafları karşılayan miktarda-ki miktarda-kirayı ödeyemez. Bunun neticesi olarak çok defa, tam ve ivi bir surette çalışmakta olan işçilere dahi kira bedelinin devlet ve belediye gibi resmî kay-n a k l a r d a kay-n verilmesi meselesi ortaya çıkıyor.

Diğer cihetten, d a h a iyi ikametgâhlar mevcut bulunsa dahi, sefalet mahallelerinde oturanların yer-lerini değiştirmedikleri görülmüştür. Onları bu fena i k a m e t g â h l a r a bağlayan pek çok sebepler, muhtelif mülâhazalar vardır ve sefalet mahalleleri mevcut kaldıkça insanların oralarda oturduğu d a tecrübe-lerle sabittir. B u n d a n dolayı ikametgâhların ıslahı meselesinde birinci şart sefalet mahallelerinin yok edilmesidir.»

\Vibaut bunları yazarken, ikametgâhlar inşaa-tının devlet ve belediye gibi resmî müesseseler ta-r a f ı n d a n teşvik ve teshil edilmesinin heta-r m e m l e k e t t e gayet tabiî bir şey olduğu fikrine istinad etmiştir. D a h a iyi v e sıhhî ikametgâhlar vücude getirmenin sefalet mahalleleri sâkinlerinin oralara taşınmaları için kâfi bir sebep t e ş k i 1 e t m e d i ğ i n i tecrübele rin göstermiş olduğunu izah ediyor. Bu n o k t a d a

dik-kate şayandır.Esasen bunun aksi nasıl varid olabilirdi3

Ç ü n k ü d a h a iyi olan i k a m e ' g â h l a r en m ü h i m olan şartı ihtiva etmiyorlar: Kiraları t a h a m m ü l

ed'lemi-yecek kadar yüksektir. G a y e t tabiidir kî,

verimlilik-leri yukarıda dediğimiz gibi halkın en f u k a r a taba-kalarının ödediği kiraya d a y a n a n sefalet

mahallele-rinde insanlar, ( W i b a u t ) nın fikri mucibince bu mahalleler yok edilinceye kadar, veyahut da, ki-raları t a h a m m ü l edilebilecek derecede alçak ika-metgâhlar vücude getirilinceye k a d a r oturacaklardır. F a k a t bu b a k ı m d a n vaziyet A v r u p a memleketle-rinde pek fenadır. Küçük ikametgâhlar mşası 30 . 40 senedenberi artık verim temin etmiyor ve bu sebeple bu iş devlet veya belediye gibi resmî müessesele-rin eline geçmiştir. Buna rağmen gene de ikametgâh meselesini, bir deceye k a d a r olsun, m e m n u n edici bir surette halle'mek kabil olamadı. Berlindeki (iş me-selelerinin bilgili bir surette tetkiki enstitüsü) 1939 senesinde «tahammül edilebilen kira miktarı» ile mevcut eski ve yeni binaların hakikî kiralarını mu-kayese etmiştir. Bu te'kike göre bir karı ve bir ko-c a d a n m ü r e k k e p ( 1 0 0 0 ) aileden:

Aylık geliri ( 6 2 , 5 0 ) liradan az olan 5 0 0 aile kira için a y d a ( 7 ) lira ayırabiliyor.

Aylık geliri ( 1 0 0 . — ) liradan az olan 2 5 0 aile kira için a y d a ( 1 2 , 5 0 ) lira ayırabiliyor.

Büyüklükleri vasatî olarak aile efradının a d e -dile mütenasip olan evlere verilen kiralar ise vasatî olarak A l m a n y a d a eski evler için 14 - 19 lira, yeni evler için 18,50 - 25 liradır. R a p o r u n ( 3 6 1 ) inci sahifesinde şöyle deniliyor: «Kiralar bu k a d a r yük-sek olduğu için ekseriyet kendi ihtiyacına yetmiye-cek k a d a r küçük ikametgâhlarda oturuyor. Ekseri vatandaşlarımızın bugün ödeyebildikleri kiralara nazaran oturdukları ikametgâhların, hele çok ço-cuklu ailelerde, hattâ en elverişli hallerde bile, na-hoş bir vaziyette bulunduğu yolundaki tecrübelere d a y a n a n hakikat bu meselede dahi bir kere daha kendini göstermektedir. Ailelerin gelirleri yükseltirse dahi bu mesele halledilmiş olmıyacaktır. Çünkü, kiralardan sarfınazar, kâfi miktarda ikametgâh y o k -tur.» R a p o r u n vardığı neticeye g ö r e A l m a n y a d a ay-lık kirası 7 ile 14 lira arasında ( 6 ) milyon i k a m e t , gâh y a p m a k lâzımdır. H e r ne k a d a r başka m e m -leketler hakkında bu k a d a r sarih ve kat'î tetkikler mevcut değil ve geçen büyük h a r p t e bitaraf kalmış olan memleketlerin vaziyetinin nisbeten d a h a m ü -sait bulunduğu kabul olunabilir sie d e b ü t ü n m e m l e k e t l e r d e « t a h a m m ü l e d i l e b i l i r k i r a » i l e o t u r u l a n i k a m e t -g â h l a r ı n miktarını kat'iyyen kifayetsiz oldu-ğu muhakkaktır.

IV. Çıkaracağımız neticeler :

(10)

İlk iş her bir şehirdeki ve h e r bir sefalet m a -hallesindeki h u s u s î h a l v e ş a r t l a r ı i t i n a i l e t a h l i l e t m e k t i r . A n c a k bu suretledir ki tahakkuk ettirilmesi m ü m k ü n ıslah plânları yapılabilir. Sokakları pek dar ve evleri* h a r a p bir halde bulunan bir mahalleye girdiğimiz z a m a n bizde ilk hasıl olan reaksiyon te-siri ile şöyle deriz: «Bunların hepsini yıkmalı, yok etmeli!» F a k a t ekseriyetle pek acele olarak verilen bu h ü k ü m d e n ibtida sakınmak muvafık olur, çünkü bu, ekseriya tahakkuk eltirilemiyecek ve lüzumsuz bir hal çaresidir. Vaziyeti esaslı bir surette tetkik ettikten sonra çok d e f a bir kısmının, belki d e b ü y ü k bir kısmının yıkılması zarurî olduğu ve fakat diğer binaların veya bütün sokak boyunca uzanan kısım-ların nisbeten az masraflarla bir biçime konabilece-ği neticesine varılır. Buna bir misal verelim. (Şura-sını peşinen söyliyeyim ki, İstanbuldaki yeni köprü ile eski k ö p r ü arasındaki mahallelerin tadilâtı h a k -k ı n d a -k i p l â n l a r bizce m a l û m değildir. Esasen b u r a d a m u a y y e n bir c a d d e veya mahallenin tadilini kat'iyyen k a s d e d i y o r değiliz. Sadece elle tutulabilecek k a d a r yakın bulunan bir saha üzerinde p r e n -sip izahatı yapacağız.) Eminört'j m e y d a n ı gerisinde bulunan sokaklar içindeki kalabalığı görünce insa-na şöyle bir his geliyor: Burasını açmalıdır, bütün buralar geniş ve serbest bir hale getirilmelidir.. F a . kat derhal, bütün bu şehir kısmının istimlâki içi ne m u a z z a m fedakârlıklar yapılmak icap edeceği göz önüne geliyor v e insana b u r a d a öyle yakın bir za-m a n iiçn bir ıslah aza-meliyesinin tahakkuk ettiril-mesine imkân olamıyacağı kanaati hasıl oluyor. Fakat b iraz düşününce, mesele büsbütün başka bir m a -hiyet alır. Bu sokaklar, eğer sadece mahallenin iç sokakları halinde işleyecek olsalardı, hiç te o k a d a r d a r gelmezlerdi. Onları bu derece dar ve kifayetsiz gösteren şey, ayrıca iki işe d a a h hizmet etmelerin-den ileri geliyor. Birincisi İstanbuldan Eyüp Sulta-na giden aSulta-na c a d d e halinde işlemeleridir. İkincisi i s e p a z a r vazifesini gzrmelidir, ki bu vazife so-kaklara ( 2 0 0 0 ) sene evvelki antik devrinin şehir-lerinde verilmiş idi ve şarkta zamanımıza k a d a r de-v a m edip gelmiştir. F a k a t sokağın pazar yeri ola-rak işlemesi m o d e r n ahval ve şartlara artık hiçbir suretle uygun değildir. G e r e k m o d e r n m a n a d a k i mal mübadelesi şekillerine gerekse satış yerlerinin temiz ve tozsuz bulunmasını lüzumlu kılan m o d e r n icap-lara aykırıdır. İşte bu n o k t a d a n b a k m c a d ı r ki, iki köprü arasındaki mahallelerin tadil edilmesi mese-lesi hakikî çehresini gösterir. A n a c a d d e mesemese-lesi, bu vazifenin hususî ve d a h a geniş bir c a d d e y e d e v r e -dilmesi suretile, hiç şüphe yok ki, halledilebilir. Bu yeni c a d d e ise kısmen mevcut sokakların birer

ta-rafları genişletilerek vücude getirilebilir. İşte böylece, b u r a d a a n a c a d d e vazifesile pazar-yeri vzifesi o r t a d a n kalkınca iş artık sadece mahallî irtibatı temin etmek gibi bir ihtiyacı karşılamaktan ibaret kalır, ki sokakların ekserisinin genişliği b u n a t a m a m e n kifayetli gibi görünmekte-dir. O r a d a k i binalardan birçokları daha şimdiden d e p o ve ardiye hizmeti görmektedir ve b u n u n d a h a bir m ü d d e t böylece d e v a m etmesinde bir zarar y o k tur. O r a d a bulunan ikametgâhlara gelince, eğer b u n -lar, tamir edilerek kusursuz bir hale getirilemiyecek-ler ise, d e p o haline getirilmegetirilemiyecek-leri imkânları araştırıl-malıdır. A n a c a d d e ve pazaryerinin başka mahal-le nakli ameliyemahal-leri nisbeten az masraflarla yapıla-bilir. Buralardaki eski binaların yerine yenilerinin yapılması ise sonra, zamanla, Ve tahminimize göre devletin veya belediyenin malî bir m ü d a h a -lesine lüzum olmaksızın, kendiliğinden ve organik bir tarzda husul bulacaktır.

Böyle pek küçük bir tahlil neticesinde bile, esaslı bir fenalığı o r t a d a n kaldıracak ve masrafları d a belediyenin malî imkânları dahilinde kalacak bir hal çaresi bulunabileceğini misalimiz gösteriyor.

A v r u p a şehirlerinden elde edilen tecrübelerden çıkaracağımız ikinci netice ise şimdiki inşaaat ni.

zamnamesıinin ileride yeni sefalet mahalleleri vücut bulmasına engel olması icap ettiğidir. Y a n i : İnşaat

nizamnamesi arsalar üzerine yapılacak inşaatın o derece aralıklı ve ferah v e avlularla bahçelerin o m e r t e b e h a v a almayı m ü m k ü n kılacak bir surette tertip edilmelerini temin etmelidir ki artık oralarda on dokuzuncu asır sonlarında A v r u p a şehirlerinde inşa edilmiş olan mahallelerin bir kısmında görülen

ahval ve şartlar b i r d a h a h i ç b i r z a m a n

husul bulamasın. Eğer bugünkü apartımanlann ileride

birer sefalet mahallesi haline gelmesini istemiyorsak

bu müthiş mes'uliyeti idrâk etmemiz lâzımdır. Mevcut inşaat nizamnamesinin böyle bir ihtimali önlemek hususunda kâfi bir teminat teşkil edip etmediğini kendi kendimize sormamız icap eder! İşte b ö y l e -likle, arsalar h a k k ı n d a takip edilecek siyasetin ika-metgâhlar meselesi ile u m u m î olarak ve ayni siya-setin sefalet mahallelerinin ıslahı meselesi ile d e hu-susî olarak nasıl içten içe bağlı bir mahiyette bu-lunduğu ayni z a m a n d a tezahür etmektedir.

Çıkaracağımız üçüncü netice dahi b u n a sıkı

surette bağlıdır: Sefalet mahalleeri ile t e s i r l i bit1

surette mücadele etmek, yani bu gibi yerlerde oturan-ların taşınması yüzünden o mahallelerin başka yer-lerde tekrar vücut bulmasını önlemek için yegâne

çare kâfi miktarda olmak ve kiralan tahammül edi-lebilir bir derecede bulunmak üzere sıhhî ikamet-gâhların aynî zamanda hazır bulundurulmasıdır.

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

[r]

[r]

Bir iş sahibinin arzusu üzerine mimar tarafından hazırlanan proje mevkii tatbike konulmaz ise, o binanın inşası için miktarı tesbit edilen malzemenin ve bütün binanın

Bal i Işın, Affan Galip Kırımlı, Atıf Ceylân Bedi Sargın, Reha Ortaçlı, Muzaffer Seven, Ve- dat Erer, Ekrem Yene!, Cevdet Beşe, Fethi Tulgar, Feyyaz Baysal, Münir Arısan,

Büyükdere Prese

If we agree that Becker’s view about how history works and what historical facts actually are makes more sense in the horizon of experience (because we are

devam etmiş bulunmaktadır. Bu mabedlerin inşa tarzları Mısırlılarmkine benzemediğine göre bu muazzam taş kütlelerini zamanının insanları nasıl bir usul ile nakil