M i m a r P o r t r e l e r i :
E L L İ E L S A A R İ N E N 1873 - 1950
«Doğarız, yaşarız, ve mimarî içinde ölürüz.» Elliel Saarinen bu sözün doğru olduğunu isbat et-mek, insan hayatını gelişi güzel ve başı boş b i r halden çıkarıp p l â n l ı bir hale getirmek istedi. 1 Temmuz 1950 de 76 yaşında iken bir m i m a r ve yirminci asrın bir plâncısı olarak verimli ve muntazam hayatı söndü. Hayatı, nükte, ve zerafetle dolu, ölçülü ve mazbut bir hayattı. Bıraktığı eserler, b ü y ü k bir dikkat ve orijina-lite ile yapılmış m ü h i m cesim eserlerdir.
1923 te Amerikaya geldiği zaman, Helsinki istas-yon binası, 1900 yılı, Paris sergisindeki Fin pavistas-yonu ile, bir çok Fin şehirleri için yaptığı plânlarla, Avru-pada şöhret kazanmış bulunuyordu. B u n d a n başka 1922 yılında Şikago-Tribün müsabakasında ikinciliği kazanmış (Louis Sullivan, birinci m ü k â f a t ı ona ver-mediği için bir hayli tenkide maruz kalmıştı) ve yap-tığı resimler yirmi yıl müddetle A m e r i k a n ı n «skyscra-per» 1eri için bir model olmuştur.
de-ğeri vardır. Burada Commonitenin daha yakından na-sıl anlaşabileceği görülür: B ü t ü n grup, ince bir usta-lıkla yapılmıştır. Bilhassa m i m a r i n i n «kardeş sanatı» olan heykel, Saarinen'i Cranbrook'a kadar takip etmiş olan dostu Cari Millers tarafından gayet b ü y ü k bir us-talık ve düşünce ile kullanılmıştır.
Saarinen ,oğlu Eero ile beraber (1925-47 senele-rinde J . Robert F. Svvanson ile beraber) yaptığı plân-ları ve şehir projelerini Cranbrook'tan gönderiyordu. Y a p t ı ğ ı binalar umumiyetle müessese ve devlet bina-ları idi. Bu hâdise, «functional» devrede abidevî eser-lere karşı ne kadar b ü y ü k bir istek b u l u n d u ğ u n u gös-teriyor. Buffalo'daki Kleinhans Music Hail, Columbus-teki Tabernacle Church of Christ, Des Moines Art Center ve nihayet Minneapolis'teki Christ Church ken-disinin başında b u l u n d u ğ u firmanın yaptığı en iyi bi-nalardandır.
Ellien Saarinen, 1947 de American İnstitut of Ar-chitects'in, ayni senenin Nisanında da Royal İnstitut of British Architect'in altın madalyalarını kazandı.
Saarinen de, bir çok b ü y ü k m i m a r l a r ı m ı z gibi, bir hayli hayal kırıklıklarına uğradı. Vaşington için, gü-zel bir eser olacak olan Smithsomian Gallery plânı, doktriner bir sanat komisyonu tarafından reddedildi. Detroit şehri idare merkezi, plânı iktidarsız bir kimse tarafından tatbik mevkiine koydu. B u n u n l a beraber,
Saarinen kendisine yardım etmekten hali kalmadı. Sa-arinen temerküz etmiş şehir h a k k ı n d a k i görüşlerini «the City» isimli kitabile açıklamıştır.
B ü t ü n hayal kırıklıklarına rağmen, Elliel Saari-nen neşeli ve mücadeleci bir adamdı. O n u n b ü t ü n me-ziyeti, kendisini değiştirebilmesinde idi. 1934 yılında oğlu Yaele Üniversitesini bitirip d ö n d ü ğ ü zaman bir takım yeni fikirleri de beraberinde getirmişti. Beşe-ri bir vasıta olarak A m e r i k a n sanayiciliğini ele alıyor-du. Saarinen'ler daima bir aile halinde çalışmışlardır. Karısı Loja iyi bir dokumacı ve bir heykeltraştır. K ı z ı Pipsan annesinin, oğlu Eero babasının mesleklerini de-vam ettirmektedirler. Oğulla babanın fikirleri arasın-daki mücadele, çok keskin ve açıktı: buna rağmen fi-kirlerini birleştirip çalışabildiler. Her biri de, yine kendi fikrini muhafaza edebiliyordu. Dostları Finlan-diyalı Alvar Aalto «Eero babası çin çok iyi bir münek-kit idi» der. Baba ve oğlun St. Louis'deki Jefferson abidesine ayrı ayrı gönderdikleri projelerin birincilik m ü k â f a t ı yanlışlıkla babaya gönderilmişti. Kendisi bu hikâyeyi anlattığı zaman gülümser; «bu m ü k â f a t ı ha-kikaten oğlumun kazandığını öğrendiğimiz zaman bay-ram ettik» derdi.
Eski sanat an'anesine bağlı olan bir ailede elbet-teki, günün birinde Eero da Elliel'in torunu Eric için bayram edecektir.
MODERN
W E R T H E İ M
Z I R H L I K A S A L A R I Arzu edenlere meccanen
Prospektüs verilir. W E R T H E İ M Zırhlı kasa, Duvar kasası ve Trezor daireleri
Türkiye Genel Vekilliği: B u r k h a r d Gentenbein ve Şsi.