• Sonuç bulunamadı

GÖZDEN GEÇİRME: BEŞ KITADA GENÇ SORUNLARI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "GÖZDEN GEÇİRME: BEŞ KITADA GENÇ SORUNLARI"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Aysel Ekşi*

Ö ZET

A m a ç : D ü n ya d a k i gençlerin sorunları h a k k ın d a en son bilgileri toplam aktır. Y ö n te m : Son on y ıl y a ­ y ın la n taran m ıştır. B ulgular: M adde k ö tü y e kullanım ı, intihar, cin sel yo lla b u laşan h a stalık, sa ld ır­

gan davranış, d e p r e s if belirti oranlan ülkelerin çoğu n da a rtm a k ta , in tih a r bazı A vru pa ülkelerinde azalm aktadır. G elen eksel olarak k a d ın d a inceliği ön em seyen Çin ve J a p o n y a ’da a n oreksiya n ervosa soru n olm a eğilim indedir. Saldırganlık ve k a b a d a yı d a vra n ışla r ABD, K anada, A vu stra lya ve İsra il’de e n d işe vericidir. A B D ’de silah a k o la y u laşabilm e cid d i soru n dur. D iğer 2 8 g elişm iş ü lke gen çleri ile k a rşılaştırıldığın da en y ü k s e k d e p r e s if belirtiler A BD ço cu k v e gen çlerin de görü lm ü ştü r. Bu so ru n ­ lar, aile den etim in in azlığı, boşan m aların a rtm ası, ço cu k y e tiştirm e d e y e n i yolların den en m esi, sa l­

dırganlığı v e abartılı cin sel y a ş a m ı vu rgulayan b a sın - y a y ın araçlarının e tk isi olarak açıklanabilir.

T a rtışm a : Sağlıklı b ir y ö n ü m ü z olan gü çlü aile bağlarını korum alı, çocukları ve gen çleri basın ın z a ­ rarlı olabilecek etkilerin den korum alıyız.

A n a h ta r s ö z c ü k le r : gençlik, p sik o lo jik so ru n lar

SUMMARY: REVIEW OF YOUTH PROBLEMS IN THE WORLD

O b je c tiv e : To p ro v id e clinicians w ith cu rren t inform ation on y o u th p ro b lem s. M e th o d : R eview o f p a s t 10 y ea rs. R e s u lts : R a tes o f suicide, violence, su b s ta n c e a b u se, sex u a lly tra n sm itte d d isea ses, d ep ­ re s siv e sy m p to m s are in crea sin g in m o s t countries; su icid e ra te s w ere d ecrea sed in so m e E uropean cou n tries. A norexia n ervo sa h a s b een pro b lem a m o n g C h in ese a n d J a p a n e se y o u th a s thin b o d y-id e­

a l h a s been tradition. A ggression -bu llyin g behaviors w ere m a jo r concerns in USA, Canada, A u str a ­ lia. In USA, a va ila b ility o f firearm s h a s em erged a s im p o rta n t is s u e a n d ch ild ren -a d o lescen ts h ave th e h ig h e s t levels o f d e p re ssiv e sy m p to m s com p a red w ith 2 8 o th er develo p ed n ation s. M ore lik e ly explan ation s fo r th e se cu rren t p ro b le m s are fa m ily d isru ption , lo w p a re n ta l supervision , rep la cem en t o f tradition al ch ild rearin g p ra c tic e s a n d im p a c t o f m ed ia w hich encourages violent, aggressive, high r is k behaviours. C o n clu sio n : O u r y o u th seem s to h a ve le s s p ro b le m s o f this kin d. We sh o u ld p r e s e r ­ v e ou r stro n g fam ilial ties a n d m u s t feel re sp o n sib le for p ro te c tin g th em from th e n egative influence o f m edia.

K e y w o rd s: Youth, p sych o lo g ica l p ro b le m s

G IR IŞ

N orm al gelişim sürecinde, gençlerde bazı sorun­

ların var olması kuşkusuz doğaldır. Ancak son yıllarda gençlerle çalışmalarımız, pek çok gencin ülkem izde yaşanan sorunlar konusunda hayli karam sar olduğunu düşündürm ektedir. Hatta olanağı olanların ciddi biçimde bu ülkeden ka­

çıp gitmeyi istediklerini görmekteyiz. Çeşitli günlük gazete haberleri de ne yazık ki bu gözle­

mi doğrulam aktadır. Kuşkusuz sosyal ve ekono­

m ik sorunlarım ız, politik tutarsızlıklar, işsizlik, üniversiteye giriş ve en genel anlam da eğitim so­

runları toplum u ve gençlerimizi etkilemektedir.

Ancak dünyada diğer ülke gençlerinin sorunları konusunda nesnel değerlendirm eler yapm adığı­

mız, ülkemizdeki sorunları büyüteç altında tut­

m a alışkanlığına sahip olduğum uz da gözlerden uzak tutulm am alıdır.

Bu noktadan hareketle, dünyanın beş kıtasından

gençlerin sorunlarını gözden geçirmek amacıyla bu yazı hazırlanmıştır. Son beş yıla ait uluslara­

rası alanda bilinen dergiler taranmış, gerektiğin­

de diğer yayınlar eklenmiştir. N e yazık ki Ame­

rika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa ülkele­

riyle ilgili yayın sayısının fazlalığına karşın, di­

ğer ülkelerin çoğunda güvenilir çalışmalara ula­

şılamamıştır. Benzeri bulgu Patel ve Sumathipa- la (2001) çalışmasında da ortaya konm uştur; ya­

zarlar uluslararası alanda bilinen 6 psikiyatri dergisinde 3 yıllık sürede yayınlanmış eserleri gözden geçirdikleri zaman, %94'ünün Avrupa ve A m erika'daki yazarlardan geldiğini göster­

m işlerdir. O nedenle bu yazıda, yeterli yayın bu ­ lunam ayan ülkeler konusunda Dünya Sağlık Ör­

gü tü (World H ealth Organization-W H O) ve benzeri kaynaklara başvurulm uştur.

D ünyada 10-19 yaş grubunda 1 m ilyar 142 mil­

yon çocuk-genç yaşam aktadır. 715 milyon (%62) Asya'da, 184 milyon (%16) Afrika'da, 98 milyon

* Prof. Dr., İsta n b u l Üniv. Ç ocuk Sağlığı E n s titü s ü E m e k ­

li Ö ğretim Üyesi, İstanbul. Ç ocuk ve G ençlik R u h Sağlığı D ergisi : 10(2) 2 0 0 3

(2)

(%9) Latin A m erika'da , 98 milyon (%9 ) A vru­

pa'da, 43 milyon (%4) Kuzey A m erika'da ve 4 milyon (%0.4) O kyanusya'dadır (United Nations 1999).

A SY A K IT A SI Ü LKELERİN D E G EN Ç SO R U N LA R I

Ç in'de genç sorunlarının başında intihar gel­

mektedir. 1995'de dünyada en yüksek intihar oranı Ç in'de bulunm uştur. Tüm ülkelerde inti­

har girişim oranı kızlarda, intiharla ölüm erkek­

lerde daha yüksektir. Ç in'de ise intiharla ölüm oranı kızlarda erkeklerden daha fazladır (Fried­

rich 2001, Pridchard 1996). Bu tablo, N elan (1998)'e göre, kadınların statüsünün aşağıda tu ­ tulm ası ile bağlantılıdır. Bazı bölgelerde kadının stres karşısında tepkisi intihardır.

Liu ve ark. (1999) Çin'i temsil yeteneğinde, 6-11 yaşlarında 2940 çocuğa Çocukların Davranışları­

nı Değerlendirme Ölçeği (CBCL) uygulam ış, to­

tal sorun, içe yönelim-dışa yönelim dereceleri di­

ğer ülke çocuklarından anlamlı şekilde düşük çıkmıştır. Fakat boşanmış Çinli ailelerin çocukla­

rındaki davranış sorunları, boşanmam ış aile ço­

cuklarından 12 kat fazla bulunm uştur.

Ç in'de bir diğer sorun, Batı tipi yeme alışkanlığı nedeniyle kilo alma eğiliminin artm asıdır. Genç­

lerin %84'ü diyet, ilaç ve ağır egzersizle ince kal­

m a yön ün de çaba gösterm ektedir. H ong K ong'da her 100 lise öğrencisi kızdan 3-4 ünde ciddi yeme sorunu vardır (Lee ve ark. 1993). Ge­

leneksel Çin kültüründe kadının inceliği önem ­ sendiği için, yeme davranışıyla ilgili sorunun daha da ciddileşm esinden endişe duyulm akta­

dır. H astalığın süregenleşm esinde şişm anlık korkusunun kültürel boyutu etkilidir (Lee ve ark. 2003).

Ç in'de cinsel eğitim in başarılı yapılam adığı, gençlerin cinsel alanda yoğun sorunları bulun­

duğu eleştiri konusudur. 1992 den beri m adde kullanım ı artmıştır. AIDS ve HlV-Pozitif olgu sayısı 600 000 dolayındadır ve artm a eğiliminde­

dir (Friedrich 2001, Garrett 1998).

Japon gençleri için en önemli sorun, giriş sınav­

larına bağlı eğitim sistemidir (Ellington 2001,

Johnson ve Johnson 1996). Çünkü ana okulun­

d an itibaren giriş sınavlarındaki başarı ya da ba­

şarısızlık onların tüm geleceklerini etkilemekte­

dir. M üfredat yoğun, hızlı ve ağırdır. Çocuklar Amerikalı yaşıtlarından 60 gün fazla okula git­

mekte ve öğretm enler de eğitim sisteminin ağır­

lığından yakınm aktadırlar. Japon toplum unda başarıya çok önem verilir. Ancak başarı, bireyin birlikte çalıştığı grubun başarısıdır. Kendi başa­

rısına öncelik tanıyan insan küçüm senir ve aşa­

ğılanır (Ellington 2001). Kilo konusunda Japon kızların da endişeleri yoğundur. Bu endişe batı toplum ları etkisinde gelişmemiştir. Ç in'de oldu­

ğu gibi Japon geleneğinde de, kadının inceliğine önem verilir (Mukai ve ark. (1994). Japonya'da başkasını öldürm e oranı düşük (0.6/100 000), in­

tihar oranı yüksektir (16.7/100 000). Bu, ABD'de tam am en aksi doğrultudadır. ABD'de başkasını öldürm e oranı 7/100 000, intihar oranı 11/100 000'dir (WHO 2002 b). Japon gençler arasında da son yıllarda suçlu davranışların, saldırganlık eğiliminin ve davranış sorunlarının arttığı belir­

tilmektedir. Alkol ve m adde kullanımı ve ba­

ğımlılık giderek artm aktadır (Ellington 2001).

R usya'da UNICEF (2003) raporlarına göre genç­

lerde işsizlik, kaza, insan öldürm e, tüberküloz ve alkolizm yaygındır. Bu nedenle genç nüfusta ölüm oranları A vrupa Birliği ülkelerinin iki katı­

dır. AIDS salgını Rusya için hayli yenidir fakat ciddi bir tehdit halindedir. Çeşitli çalışmalarda çok sayıda Rus gençleri arasında doktor tedavi­

sini gerektirecek boyutlarda depresyon olduğu bildirilmektedir. İstenmeyen ergen gebelikleri, m adde ve alkol bağımlılığı, okulu bırakm a bü ­ yük sorunlardır. Eski Sovyet cum huriyetlerinde kültür ve sanat etkinliklerine ve gençlerin iyi eğitim görmesine özellikle önem verildiği, ama günüm üzde bunların yeterince önemsenmediği büyük eleştiri konusudur. Oysa W asserman ve Vidmik (2001), So vy etler Birliğinin çökmesinin gençlerde büyük iyimserlik duygusu ve rahatla­

m a yarattığını, intihar oranlarında belirgin bir düşüş ve alkol kullanım ında %19'a varan azal­

m a görüldüğünü belirtmektedir.

H indistan'da m adde bağımlılığı aniden ciddi so­

ru n haline gelmiştir (Khanna ve ark. 2002). Üste­

lik bağımlılık her yıl daha küçük yaştakileri içer­

(3)

mektedir. Öğrenci gençlerde intiharlar artm ıştır ve gençlerdeki tüm ölüm olaylarının ikinci nede­

nini intiharlar oluşturm aktadır (Khanna ve ark.

2002).

AIDS'de hızla yayılmaktadır (Garrett 1998). H in­

distan'da HIV positif bireylerin sayısı tüm d ü n ­ ya ülkelerindekinden fazladır. AIDS konusunda gençler büyük ölçüde bilgisiz ve tedbirsizdir (Collumbien ve Bohidar 2001).

Pakistan'da intihar yasaktır; bu nedenle intihar­

la ölüm oranları bilinmem ektedir ama girişim özellikle genç kızlarda ve erken yaşta evlenen genç kadınlarda %80 oranında görülm ektedir (Heider ve H eider 2001). Bu, kadın erkek arasın­

da kadın aleyhine büyük ayırım olması, dinsel baskıların kadının yaşamını kısıtlaması ve ka­

dınlarda bunalım ın çok daha fazla olması ile açıklanmıştır.

Iranlı gençlerde intihar üçüncü ölüm nedenidir (Toobaei ve ark. 1999). Tıp öğrencilerinin %43'ü yaşamları süresince bir m addeyi en az bir kez kullanmıştır. En sık kullanılan m adde haşiştir (Ahmadi ve Ghanizadeh 2001).

Suudi A rabistan'da alkolün yasaklanmasına ve günah kabul edilmesine karşın, bağımlılık yük­

sek oranlardadır (Al-Nahedh 1999). Örneğin ka­

dınlarda bağımlılık oranı %2.7'dir (Okasha 2003, Osm an 1992). M adde bağımlıların %24'ü alkol,

%23'ü sedatif, %18'i eroin, %11'i haşiş, %24'ü birkaçını birden kullanmıştır. Arap ülkelerinde AIDS olguları vardır; utanç konusu olarak kabul edildiği için, resmi m akam lara bildirilm emekte­

dir (WHO 2001 b). U m m an'da hem konversif ve disosiyatif bozukluklar (Chand ve ark. 2001) hem de uzu n süre gelişmiş batı ülkelerinde var olduğu sanılan yeme bozuklukları söz konusu­

d u r (Al-Adawi ve ark. 2002). Ahm et ve Gielen (1998) Suudi Arabistan ve Mısır'lı üniversite öğ­

rencilerine "Sürekli ve Durum sal Anksiyete Öl­

çekleri" ile, 'Sınav Anksiyetesi ve N örotizm Testlerini" uygulam ış, Mısırlı kız öğrencilerde sınav anksiyetesini daha yüksek bulm uşlardır.

Suudi Arabistan'lı kız öğrencilerde akadem ik başarıya önem verm e ve bu nedenle sınav endi­

şesi düşüktür. Büyük yaştaki gençlerin %51'i, küçük yaştakilerin %45'i yaşadıkları koşullardan

m utlu olm adıklarını ve başka ülkelere göç etmek istediklerini bildirm iştir (Okasha 2003).

A M ER İK A K IT A SI Ü LK ELERİN D E G EN Ç SO R U N LA R I

ABD'de yaklaşık son 15 yıldır gençler arasında silah taşıma ve silah kullanım ı önemli sorundur.

Silahla ölüm oranı, tüm diğer sanayileşmiş ülke­

lerde m eydana gelen silahla ölüm oranlarından daha fazladır. Silahla intihar da diğer sanayileş­

miş ülke gençlerinde görülenden 11 kat fazladır.

15-19 yaşlarında ölüm nedenlerinin başında ka­

za sonucu ölüm gelmektedir. Silahla öldürülm e ikinci ve intihar üçüncü ölüm nedenidir (Rivara 2002, W HO 2002 b, United Nations 1999). Ö ğren­

cilerde saldırganlık, zorbalık, kavga etme, kav­

gaya bağlı yaralam a ve zarar verm e davranışı ciddi boyutlara ulaşmıştır. 6 ile 10. sınıf öğrenci­

lerini temsil yeteneğinde 15686 öğrencide şidde­

te bağlı davranışlar erkeklerin % 13-23'ünde ve kızların %4-11'inde saptanm ıştır (Nansel ve ark.

2001). Forero ve arkadaşları (1999) bu tip şiddet ve zorbalığın genç gelişiminin normal bir yönü olarak kabul edilemeyeceğinin altını çizmekte­

dirler. M adde kullanım oranı 12-17 yaş grubun­

da %15'dir; bazı bölgelerde oran daha azdır (Re­

port of the International Narcotics Control Board 2001). 15 yaşındaki gençler diğer ülke gençleri­

nin hepsinden daha az sigara içmekte ve daha az televizyon izlemektedir (National Institute of Child Health 2000). Fakat her yıl bir m ilyondan fazla bekar genç kız hamile kalm aktadır. Bu oran gelişmiş ülkelerin hepsinden yüksektir; üstelik bazı ülkelerde adolesan hamileliği normal karşı­

lanır ve ailede desteklenm ektedir. ABD'de ge­

rekli psikolojik ve m ateryal destek genellikle karşılanm az (Stotland 1999). ABD'de kentler H IV / AIDS salgını açısından en tehlikeli bölge­

lerdir (Akukwe 2001). Yılda yaklaşık üç milyon genç cinsel yolla bulaşan hastalık taşır (Maternal and Child Health Bureau 2000). Kızların evlilik öncesi cinsel deneyim de bu lun m a oranında 1990'lı yılların ortasından itibaren hafif düşm e görülm ektedir (Singh ve Darroch 1999). 15-19 yaşındaki bekar kızlarda cinsel ilişki deneyimi 1971 yılında %32, 1979'da %43 ve 1982'de %45'e

(4)

çıkmış ve 1992'de oran %40'a gerilemiştir. Bu durum , büyük bir olasılıkla AIDS'le savaşmak ve bekar küçük kızlardaki hamilelikleri önlemek amacıyla ülke genelinde yapılan etkin eğitim program larının sonucudur. Küçük yaştaki anne­

lerin doğurduğu kızların nasıl bir cinsel gelişim gösterdiğini ortaya koym ak amacıyla, ülke nüfu­

sunu temsil yeteneğinde 1678 kız incelenmiş ve izlenmiştir. Kızların % 34'ünün 15-16 yaşında iken cinsel deneyim i olm uştur. Oran, siyah A m erikalılarda %45'e çıkmıştır. Kızlar 19 yaşma geldikleri zam an yarıdan fazlasının cinsel dene­

yim yaşadığı bildirilm iştir (Cooksey ve ark 2002).

Rushton (2002) ile Rushton ve arkadaşlarına (2002) göre Am erika'lılar son yıllarda yüksek düzeyde anksiyete ve nörotizm yönünde büyük bir değişim den geçmektedir. Twenge (2000) öğ­

rencilere 1952 ve 1993 yıllarında Sürekli Anksi- yete testlerini uygulam ış, anksiyetenin %20 ora­

nında arttığı görülm üştür. Hatta normal nüfusta anksiyete düzeyi, 1950 yılında psikiyatrik hasta­

larda bulunan sonuçlardan fazladır. Anksiyete­

nin artm ası ailede boşanma, işsizlik, yalnız yaşa­

m a yanı sıra güven eksikliği, toplum da saldır­

ganlığın, AIDS'in ve çevresel tehlikelerin artm a­

sı ile bağlantılı olup azalması ise insan ilişkileri­

nin yakınlığı ile ilişkili bulunm uştur. Ekonomik etkenler önemli çıkmamıştır. R ushton'a (2002) göre 15 yaşındaki genç kızların %49'u ve genç erkeklerin %34'ü depresif belirtiler göstermekte­

dir. Bu, Am erikan gençlerinin neredeyse yarısı, yüksek ya da orta derecede risk altında dem ek­

tir. 1997- 1998'de yapılan benzeri bir araştırm ada Amerikalı çocuk ve gençler, diğer gelişmiş 28 ül­

kenin çocuk ve gençleriyle karşılaştırılmış, dep- resif belirtiler en yüksek oranlarda ABD'deki ço­

cuk ve gençlerde bulunm uştur (WHO 2000).

Amerikalı gençler başağrısı-karın ağrısı gibi psi- kosomatik yakınm alar ve çok sayıda ilaç kullan­

m a konusunda diğer ülke gençlerinin hepsinden fazla oranda sorun bildirmiştir. Diğer ülke genç­

lerinin hepsinden daha fazla oranda anneleriyle konuşm akta güçlük çektiklerinden, okul çalış­

m alarında büyük baskı altında kaldıklarından ve okul arkadaşlarının kendilerine nazik dav­

ranm adığ ın dan yakınm ışlardır (WHO 2000).

Son on yıldaki intihar oranlarını karşılaştıran Gould ve ark. (2003) gençlere yüksek oranda an- tidepresan ilaç verildiğini, intihar oranlarındaki azalm anın bundan ileri gelmiş olabileceğini be­

lirtmiştir.

Kanada okullarında öğrencilerin % 4'ünde alkol ve m adde alışkanlığı vardır; %8'i bir şekilde m adde ile karşılaşmış ya da kullanmıştır. Saldır­

gan ve toplum karşıtı davranışlar, okulda ve çevrede zorbalık, kavga çıkarma ciddi boyutlar­

da sorundur (Nansel ve ark. 2001, Forero ve ark.

1999). Gerçi 1993'de silah taşıyanların oranı %15 iken, 2001'de %9'a inmiştir. Bu, yine de her 10 öğrenciden biri silah taşıyor demektir. Antisos- yal ve saldırgan davranışlarda 2001 yılında biraz azalm a görülm üştür. Diğer yanda kızlarda daha çok olmak üzere, öğrencilerin yaklaşık %5'inde depresyon belirgin sorundur. Bu, her 4 öğrenci­

den birinde psikolojik sıkıntıların olduğunu gös­

terir. Zaten %3'ü son 12 ay içinde depresyon ve anksiyete ilaçları almıştır.

AVRU PA K IT A SI Ü LKELERİN D E G EN Ç SO R U N LA R I

İntihar Finlandiya'da 100 binde 39, Estonya'da 100 binde 59 olmak üzere en yüksek ve Yunanis­

tan 'd a en d üşük (2.8/100000) oranlarda bulun­

m uştur (Eurosave 2001). İntiharın Avrupa gene­

linde 15 yıl önceye göre iki misli arttığı ve bunun büyük ölçüde m addenin bilinçsiz kullanım ı ile bağlantılı olduğu düşünülür. Son yıllarda Avus­

turya, Danimarka, Fransa, Almanya, Yunanis­

tan, Danimarka, Portekiz, İsveç'te intihar oranla­

rında belirgin düşüş dikkati çekmiştir. Uzm anlar bunu çok sayıda antidepresan ilaç kullanımına ve ailelerin bu konuda devamlı uyarılmasına bağlam aktadır. Oranların değişm ediği ülkeler Belçika, Finlandiya, İtalya ve Luksem burg'dur;

yükselm e gösterenler İrlanda ve İspanya'dır (Eurosave 2001). İngiltere'de resmi kayıtlar 15-19 yaş grubu kızlarda azalma bildirm işse de, aksine M cClure'ın (2001) çalışması artm a olduğunu, 10­

14 yaş grubunda ise bir değişim olmadığını orta­

ya koym uştur. İrlanda'daki yükseliş, sosyal ya­

pıda ve dinsel tutum larda m eydana gelen büyük

(5)

değişim le açıklanm ıştır; İrla n d a'd a evlenm e oranları düşm üş, geçici-birlikte yaşama, evlilik dışı doğum oranları ve m adde kullanımı büyük artış göstermiştir.

M adde kullanımı konusunda H ollanda'da genç­

lerin %11'i, Y unanistan'da kız öğrencilerin %15'i ve erkeklerin %30'u en az bir kez olmak üzere esrar kullanmıştır. Y unanistan'da m adde bağım ­ lılığı son 15 yılda kızlarda 6 kat artm ıştır (Mac- Coun ve Reuter 2001). M adde bağımlılığı Maca­

ristan'da çok yüksektir. Alkol kullanımı Avrupa ülkelerinde ve özellikle İngiltere'de giderek art­

m aktadır. 15-25 yaşlarındaki genç ölümlerinin

%5'i alkol nedeniyledir (WHO 2001 a, b). Psiko­

lojik ve davranışla ilgili sorunların oranı H ollan­

d a 'd a %15-20'dir; bunların %7'si ciddi psikiyat­

rik hastalık boyutlarındadır. 12-17 yaş grubu gençlerin % 3'ünün polisle başı derde girmiştir (WHO 2001 b ). İngiltere'de cinsel yolla bulaşan hastalıklar 1995'e göre 20 kat artmıştır; bekar genç kızlarda doğurm a oranları hala yüksektir ve büyük endişe kaynağıdır (WHO 2001 a).

Eski Sovyet Devletlerinde yaşayanlar Stalin'in assimilasyon politikasına göre, ulusal özellikleri­

ni kaybetmek, 'ortak bir Rus kimliğini' kabul et­

m ek ve sadece Rusça dilini konuşm ak zorunda idiler. Sovyetler Birliği parçalanınca, bu şemsiye altında yaşayan Fin, Macar, Çek, Polonya soyla­

rından gelenler ana ülkelerine dönm üşlerdir.

Örneğin Fin soyundan gelen ama Rusça konu­

şan eski Finliler kitle halinde Helsinki'ye göç­

m üşlerdir (Jasinskaya-Lahdi 2000). Ancak yeni gelenler ülke ekonomisinde durgunluğa yol aç­

tıkları için, Finlandiya'dan hiç ayrılmamış olan Finliler, yeni gelen ve Rusça konuşanlara tepki duym uş, onları artık Finli gibi değil, Rus olarak değerlendirm iş ve içlerine almak istememişler­

dir. Yeni gelenler için 'Biz kimiz?' sorusu ciddi bir soru haline gelmiştir. Kendi etnik kimlikleri ve ana vatan bildikleri Finlandiya'ya uyum ko­

nusu kimlik kargaşasına yol açmıştır (Jasinska- ya- Lahdi 2000). Aynı şekilde Doğu-Batı Alman­

ya'nın birleşm esinden sonra da, u zun süre Ro­

manya, Polonya, Rusya'da yaşamış, kollektivist değerler sisteminde yetişmiş olan yüz binlerce etnik Alman, ana ülkeleri saydıkları A lm anya'ya

dönm üştür. Değer yargılarını yeniden düzenle­

me, yeni bir ulusal ve kişisel kimlik arayışı karşı­

sında kalan gençler ailenin desteğine çok daha uzun yıllar gereksinim duym uşlardır. Araştırma gösterir ki, etnik Almanlar gençlik dönemine geçiş sorunlarını, lokal yaşıtlarından üç yıl geri­

den izlemiştir (Schmitt-Rodermund ve Silbere­

isen 1999).

A V U STR A LY A K IT A SI Ü LKELERİN D E G EN Ç SO R U N LA R I

İntihar oranı genç erkeklerde 100 binde 24.8'dir, kızlarda biraz daha azdır (Eckersley 1997). 1964 ile 1997 arasında büyük artış görülm üş, kızlarda fark bulunm am ıştır. A vustralya'daki intihar ora­

nı, buraya göç eden ya da sığınanların geldiği ül­

kelerdeki oranlardan fazladır. Uzm anlar bu d u ­ rum u Kanada, Yeni Zelanda ve bir bakım a ABD'ye benzetirler. Bu dört ülke de A vrupa'dan çok göçmen alan ülkelerdir (Cantor ve ark 1999).

Çeşitli m adde kullanımı, saldırganlık, suçlu dav­

ranışlar A vustralya'daki gençler için ciddi so­

ru n d u r (Eckersley 1997, Forero ve ark. 1999).

A FR İK A K IT A SI Ü LK ELERİN D E G EN Ç SO R U N LA R I

M adde kötüye kullanımı, İkinci Dünya Savaşın­

dan önce de yer yer salgın halinde görülm üş, son yıllarda tüm kıtayı kaplayan, önemli tıbbi- adli sorunlara yol açan boyutlara ulaşm ıştır (Lambo 2003). En sık kullanılan m adde H int ke­

neviridir ki batı A frika'da üretilm ekte ve tüm dünyaya buradan dağılmaktadır. AIDS'de, Afri­

ka'da eskiden beri çok yaygındı. Son yıllarda Güney Afrika gençleri de ciddi HIV epidemisi ile karşı karşıyadır. Garrett (1998) AIDS konu­

sunda karam sar tabloya işaret eder. Zimbab­

w e'de kızlarda görülen AIDS oranı, yaşıtı olan genç erkeklerin 7 katıdır. Çünkü HIV positif ye­

tişkin erkekler, küçük kızları cinsel ilişkiye zor­

layarak onlara AIDS bulaştırm aktadır. Etyo- pia'da, lise öğrencisi kızların %5'i 'tam amlanmış cinsel saldırıya', %10'u cinsel saldırı girişimine uğram ış ve b u n ların %17'si ham ile kalm ış,

%23'ünde cinsel hastalık m eydana gelmiş, %33'ü

(6)

intihar girişiminde bulunm uştur (Itavyer 1998).

M ısır'da AIDS olduğu bilinmekte, utanç verici hastalık olarak değerlendirildiği için, resmi m a­

kam lara bildirilm em ektedir (Murfy 1992). Mı­

sır'da geleneksel olarak belli bölgelerde esrar kullanılırdı, son yıllarda her sosyal ve ekonomik düzeyde kullanım artmıştır. Başarılı üniversite öğrencilerinin %34'ü, başarısızların %42'si m ad­

de kullanm aktadır (Okasha 2003). N asser (1994), K ahire'de 15 yaşındaki kız öğrencileri incelemiş, sık diyet yaptıklarını, kilo konusunda duyarlı ve endişeli olduklarını, batılı olmayan bu toplum da yeme sorunlarının Ingiltere'de görülenden farklı olmadığını ortaya koym uştur.

T A R T IŞM A

Bu gözden geçirme çalışması, sanayileşmiş bazı ülkelerde genç sorunlarının başında şiddetin geldiğini göstermektedir. Şidddet, ölüm nedeni olduğu kadar sakatlığın, cinsel ve ruh sağlığı so­

runlarının da önemli kaynaklarından biridir. Bir günde dünyada 1424 gencin öldürülm esi önem ­ li bir kayıptır (WHO 2002 b). İntihar da son kırk yıldır ülkelerin hem en çoğunda genç ölüm ne­

denleri arasında ikinci sırayı almıştır. Dünya or­

talaması ile ilgili son bulgular intiharı 5-14 ya­

şındaki kızlarda 100 binde 0.5, erkeklerde 100 binde 0.9; 15-24 yaşındaki kızlarda 100 binde 12 ve erkeklerde 100 binde 14.2 gösterir (Pelkonen ve M arttunen 2003). Gould ve ark. (2003) genç intiharlarında kilit risk etkenlerini silaha kolay ulaşım, stres yaratan yaşam olayları, ailede inti­

harın varlığı ve gençte psikiyatrik sorunların bu­

lunm ası olarak vurgulam ıştır. Diğer bir sorun aşırı alkol-sigara kullanımıdır. Rusya, İngiltere, D anim arka, Polonya, Doğu A vrupa ülkeleri gençleri en çok alkol tüketenlerdir. Avusturya, Fransa, A lm anya ve M acaristanda gençlerin

%25'i hergün sigara içmektedir; sigara içenlerin üçte biri nikotin bağımlısıdır (National Institute of Child Health 2000). Boys ve arkadaşları (2003) gençlerde alkol, nikotin ve esrar üçlüsünün kul­

lanımı ile psikiyatrik bozukluklar arasında bağ­

lantı bulm uştur. Üçünden birinin kullanımı, di­

ğerlerinin kullanım riskini arttırm aktadır.

M adde kullanım oranı ABD'de 12-17 yaş gru­

bunda %15'dir. Japon, Hintli, Afrikalı ve A vru­

palI gençlerde de ciddi sorun halindedir. Araş­

tırma, gece eğlence amaçlı sık dışarı çıkma ile m adde kullanımı arasında doğrudan ilişki orta­

ya koym uştur (EMCDDA 1999).

Evlilik yaşı yükseldikçe, arkadaşlık, flört ve cid­

di ilişkiler gündem e gelmiştir. Cinsellik alanın­

daki sorunlar geniş bir yelpazede yer alır. Bir uç­

ta evlilik öncesi kız erkek arkadaşlığının tabu gö­

rülmesi, diğer uçta evlenmemiş küçük kızlarda hamilelik ve evlilik dışı bebek doğum ları söz ko­

nusudur. Eşcinselliğin sıklığı konusunda araş­

tırm a azdır. Peru'da 13-19 yaşındaki erkeklerde

%2, Şili'de gece okulu öğrencilerinde %10, Fili- pinlerde üniversite öğrencilerinde %6 ve H indis­

tan 'd a bir kliniğe devam edenlerde %10 oranın­

da eşcinsel faaliyetler bildirilmiştir. Peru'da 13­

19 yaşındaki kızların %1'i ve Filipinlerde %14'ü ilk cinsel deneyimi kendi cinsleriyle yaşamıştır (Singh ve Darroch 1999).

Gençliğe yönelik tehlikelerden biri de AIDSdir.

Bu yıl dünyada, 10-24 yaş grubunda 5 milyon 800 bin genç HIV enfeksiyonunu kapm ıştır (Gar­

rett 1998). Son yıllarda AIDS'in yayılmasını önle­

m ek amacıyla gelişmiş ülkelerde yoğun eğitim kam panyaları düzenlenm iştir. Batı A vrupa okullarında cinsel kaynaklı hastalıktan ve ham i­

lelikten korunm a eğitimine öncelik tanınmıştır.

Batı Avrupalı yazarlara göre, bu eğitim ABD'de günüm üzde öylesine katı biçimde ele alınmakta­

dır ki, evlilik öncesi cinsel ilişkiler neredeyse ta­

bu haline getirilmiştir; bu tutucu yaklaşımı abar­

tılı bulan Avrupalı yazarlar 'buna cinsel hasta­

lıktan korunm a eğitimi değil, cinsel yaşam dan yoksunluk eğitimi denir' sözüyle eleştirmektedir (Cooksey ve ark. 2002, Stotland 1999).

1997-1998 yılını kapsayan araştırm ada, ABD'li çocuk ve gençler diğer gelişmiş 28 ülkenin çocuk ve gençleriyle karşılaştırılmış, depressif belirti­

ler AvusturyalI gençlerde en düşük, Amerikalı çocuk ve gençlerde en yüksek oranlarda bulun­

m uştur (WHO 2000). Am erikalılarda son 6 ay içinde 11 yaşındaki erkek çocuklarda %32, kız­

larda %38; 15 yaşındaki erkeklerde %34 ve kız­

lard a %49 depressif belirtiler saptanm ıştır

(7)

(WHO 2000).

Kuşkusuz sorunların nedenleri farklıdır. Araştır­

m alara göre sosyal eşitsizlik, işsizlik, ekonomik güçsüzlük gibi eskidenberi suçlanan etkenler önemli bulunm am ış, aksine, araştırm alar özel­

likle şu noktaları işaret etmiştir: ABD'li gençler silaha çok kolay ulaşm aktadır. Medya, silahla ölüm ü salgın haline getirmiştir. Gençler televiz­

yonda şiddet imajlarıyla karşı karşıyadır. H er sa­

at başına bir öldürm e olayı izlenmekte, cinayet haberleri gazetelerin ilk sayfasında yer alm akta­

dır (National Institute of Child Health 2000). Öl­

dürm e olayı rutin bir eğlence halini alınca, gen­

cin öldürm e karşısındaki kendini kontrol d u y­

gusu gevşer. H er ne kadar saldırgan filmler tek neden değilse de şiddeti izleyen çocukta şiddete karşı bağışıklık gelişir, sorunları çözme yolu ola­

rak şiddeti görür, izlediği şiddet içeren sahneleri taklit eder, şiddeti uygulayan ya da kendine şid­

det uygulanan bireylerin karakterini benimser.

Son 10 yıla ait bilimsel dergileri inceleyen Put- nam 'a göre (2002) cinsel saldırıya uğram a, aşırı cinselleştirilmiş davranış, depresyon ve m adde alışkanlığı için anlamlı derecede risk etkenidir.

Yayınlarda çocuk yetiştirme biçiminden kaynak­

lanan psikolojik değişikliklere de dikkat çekil­

mektedir. Geleneksel çocuk yetiştirme biçiminde çocuğa sorum luluk kazandırılm asına önem ve­

rildiği, son yıllarda b unun yerini 'çocuğun önce­

likle kendini önemli hissetmesine önem verilme­

si akımı-self esteem m ovem ent' aldığını bildir­

mektedir. Bu yeni akıma göre aile ve eğiticilere verilen öğüt şudur: ilk göreviniz, çocuğun ken­

dini iyi hissetmesini sağlam ak olmalıdır. Çocuk kendini 'özel' hissetm elidir. Oysa uzm anlar, abartılı biçimde 'kendini hep özel hissetme' yi benim seyen gencin kendine ayrıcalıklı davranıl- m adığı zam an büyük öfke ile çok sert ve ani çı­

kış yapm asına dikkat çekmektedir.

Diğer bazı yazarlar, İrlanda'da evlenme oranları düşm üş, geçici birlikte yaşama, evlilik dışı do­

ğum oranları ve m adde kullanımı büyük artış göstermiştir.

ABD'de çoğu sorunun nedeni olarak yeterli aile denetim i olmamasını görmektedir. Örneğin ye­

terli denetim almamış olan Afrika kökenli Ame­

rikalı kızlarda cinsel yolla bulaşan hastalığın da­

ha fazla g ö rü ld ü ğ ü doğrulan m ıştır (Crosby 2003). ABD'de 15 yaşındaki gençlerin %36'sı ai­

leden ayrıdır, oysa A vrupa ülkelerinde %90'ı ai­

leleriyle birliktedir. Bu durum da gençler güveni­

lebilecek yetişkinle ilişkiden yoksun dem ektir (Eckersley 1997).

Japonya ve Çin'de uzm anlar, ikinci Dünya Sava­

şı sonrasında "bireyselleşme" yönünde m eyda­

na gelen değişimi tartışm aktadır. Uzm anların yorum una göre insan yaşamına daha derin an­

lam katan sosyal ilişkiler zayıflamıştır.

Çok sayıda gençte depresif eğilimlerin oluşması, uzm anların ilgisini aile içi çatışmalara ve boşan­

m alara çekm ektedir. G ilm an ve arkadaşları (2003) boşanmış 1104 annenin çocuklarını u zun süreli izlemiş, anne babalarının boşanması ile, bu çocukların sonraki yıllarda depresyon geçir­

meleri arasında ilişki bulm uşlardır. Anneleri ye­

niden evlenmiş olsa da evlenmese de anne baba boşanması çocukların depresyonu için bir risk oluşturm uş, düşü k sosyoekonomik statü depres­

yon riskini arttırmıştır. Tartışmasız görüş birliği­

ne varılan nokta şudur: Çocuk ve gencin güve­

nebileceği yetişkinle sıcak ilişki kurabilmesi çok önemlidir; eğer ailenin güçlü desteğini alabil­

mişse, karşılaştığı zorluklara ve strese dayanm a gücü daha büyük olur. Oysa son yıllarda aileler parçalanmış, boşanm alar ve evlilik dışı doğum oranları artmıştır. H atta çekirdek aile yapısı bile değişime uğramış, tek ebeveynli aileler oluşm uş­

tur. Afrika ve Latin Am erika'da ailelerin %20- 30'u, Asya ve Pasifik ülkelerinde %15'i anne ve çocuktan oluşan küçük ailelerdir (Belsey 2000).

Şiddet, intihar, m adde kullanımı, evlilik dışı be­

bek doğum u gibi sorunların artm asında ailedeki değişim kadar m edya da suçlanm aktadır. Eğlen­

ce m edyası bireylerin rastgele cinsel yaşama gir­

diği mesajını verir. Bir sonuç beklenmeyen, kar­

şılıklı duygu içermeyen, doğum kontrol yöntemi kullanm ayan kolay ilişkiler sergilenir. ABD'de bir TV kanalında, ortalam a bir günde 14 bin cin­

sel referans verilir ya da cinsel şaka gösterilir.

M edyanın, değer yargılarının şekillenmesi üze­

rindeki rolünü Villani (2001) son 10 yılda yapı­

(8)

lan bilimsel araştırm aları gözden geçirerek bir kez daha ortaya koym uştur. M edya gençlerde 1)şiddet ve saldırgan davranışın; 2)alkol ve siga­

ra kullanımının; 3)yüksek tehlike üstlenen dav­

ranışların artm ası ve 4)cinsel faaliyetlere başla­

m a yaşı üzerinde anlamlı şekilde etkilidir.

Ülkemizde durum nedir? Yaklaşık son elli yıldır ülkemiz hızla toplum sal, ekonomik ve kültürel değişim den geçmekte, son yıllarda küreselleş­

me, değişimi daha da hızlandırm aktadır. Doğal olarak anne baba tutum ları, çocuk yetiştirme bi­

çimleri değişim sürecindedir. Ancak, ailelerin bazı olumsuz ve bilinçsiz yaklaşımlarına karşın, gerek gözlemler, gerek araştırm alar ülkem izde 'aile' kavram ının önemli olduğunu d ü şü n d ü r­

mektedir. Gençlerimiz, ailelerinden çok sevgi al­

dıkları, sıcak ve yakın duygusal ilişkiler içinde yaşadıkları duygusunu aksettirm ektedir (Ekşi 1999). Ülkemizde aile bağlarının güçlü niteliğini sürdürm esi şimdiki ve gelecek kuşakların ruh sağlığı açısından son derece önemlidir.

SO N U Ç

G ünüm üzde genç sorunlarının nedenleri kuşku­

suz ülkeden ülkeye, bireyden bireye farklıdır.

Ancak araştırm alar özellikle şu noktaları vurgu­

lamaktadır: Çocuğun ve gencin güvenebileceği yetişkinle sıcak ilişki kurabilmesi sağlıklı ruh sağlığı gelişimi için temeldir. Eğer çocuk ve genç ailenin güçlü desteğini alabilmişse, karşılaştığı zorluklara dayanm a gücü daha büyük olur. Oy­

sa çoğu ülkede son yıllarda aileler parçalanmış, evlenme oranları düşm üş, boşanm alar artmıştır.

Geçici-birlikte yaşama ve evlilik dışı doğan ço­

cuklar gündem e gelmiştir. Çoğu gençlik sorun­

larının nedeni, gençlerin aileden yeterli ve nite­

likli sevgi ve ilgi alamamaları, yeterli aile deneti­

m inin bulunm am asıdır.

Sorunların artm asında ailedeki parçalanm a ka­

d a r m edya da suçlanm aktadır. Son yıllarda m edya, bireylerin rastgele cinsel yaşam ın doğal karşılandığı izlenimini yansıtır. Bir sonuç bek­

lenmeyen, karşılıklı duygu içermeyen kolay iliş­

kiler sergilenir. intihar, m adde bağımlılığı, şid­

det, silah taşıma ve saldırganlık doğal olaylar ve

hatta kabul edilebilir m oda gibi sunulm aktadır.

Ruh sağlığı ile ilgili uzm anlar olarak, bu tip so­

runların uygunsuz bir m oda gibi ülkemiz genç­

lerine sıçram ası ko nu sund a duyarlı d av ran ­ m amız gerekir. Topluma yanlış ya da abartılı mesajların iletilmesini, sonuçta karam sarlığın ve üm itsizliğin salgın bir hastalık gibi yayılmasını önlemek görevimiz olmalıdır. Ülkemizin gelecek kuşaklarının ruh sağlığından sorum lu uzm anlar olarak, gerekli zam anda gerekli tepkileri göster­

m ek üzere, örgütlenmemiz gereğini önemle vur­

gulam ak isterim.

K A Y N A KLA R

A l-A d a w i S, Dorvlo A S S , B u rk e D ve ark. (2002) P resence a n d se v e rity o f a n orexia a n d bulim ia am ong m a le a n d fe m a le O m ani a n d Non- O m ani a d o le s c e n ts J A m A c a d C hild A d o le sc P sych ia try 41 :1 1 2 4 -1 1 3 0 . A h m a d i J , G h a n iza d e h A (2001) C urrent s u b s ta n c e u s e a m ong Iranian m edical s tu d e n ts . In d J P sych ia try 43:2.

A h m e d RA, G ielen UP (1998) P sychology In T he A ra b Countries. M e n o u fe U niversity Pres, Cairo-Egypt.

A k u k w e C (2001) T he n e e d f o r a n u rban H IV / AID S po l­

icy in th e U nited S ta te s. J H ea lth Soc Policy 13:1-15.

A l-N a h ed h N (1999) R e la p se a m ong s u b s ta n c e a b u s e p a tie n ts in R iya d h , S a u d i A rabia. E a s t M editerr H ea lth J 5:241-246.

B e ls e y MA (2000) T he child a n d th e fa m ily : N e w chal­

len g es to accelerating change. IPAJ (INCH) 7:3.

B o y s A , Farrell M, Taylor C ve ark. (2003) P sychiatric m orbidity a n d su b s ta n c e u s e in y o u n g p eo p le a g e d 13­

15 y e a rs: R e s u lts fr o m th e child a n d a d o le s c e n t su r v e y o f m en ta l health. B r J P sych ia try 182:509-517.

C antor HC, N eulinger K, Leo DD (1999) A u stra lia n s u i­

c id e tr e n d s 1 9 6 4 - 1 9 9 7 '.Youth a n d b e y o n d ? M JA 171:137-141.

C h a n d SP, K oul R, H u ssa in i A A (2001) C onversion a n d d isso cia tive d iso rd ers in th e S u lta n a te o f O m an. J A m A c a d Child A d o le sc P sych ia try 40:869-870.

C ollum bien M, B o h id a r N (2001) C entre fo r population s tu d ie s. A s ia P asific Popul J 16:211-224.

C o o ksey E, M ott FL, N eu b a u er A (2002) F rien d sh ip s a n d ea rly relationships: L in k s to se x u a l initiation am ong A m erican a d o le sc e n ts born to yo u n g m others. P ersp S e x R epro H ea lth 34:118-126.

C rosby R A (2003) A d o le sc e n ts w ith low p a re n ta l s u p e r­

vision m a y h a v e hig h ra tes o f se x u a lly tra n sm itte d infections. A rch P ediatr A d o le sc M edicine 157:169-173.

E c kersley R (1997) P sychosocial D isorders In Young People. M R utter, D J S m ith (ed) A u stra lia n M edical

(9)

Publishing Comp.

E k ş i A (1999) A d o le s a n s d ö n em in d e u y u m ve d a vra n ış sorunları. B e n H a s ta D eğilim içinde, A E kşi(ed) Nobel Tıp Kitap. Ltd. fiti., s:125-149.

Ellington L (2001) J a p a n e s e education. J a p a n Digest.

N ational C learing-house f o r US- J a p o n S tu d ies.

EMCDDA Scientific R eport (1999) R eview o f scientific s tu d ie s o f m ortality a m ong drug u se r s in m em b er s ta te s o f E uropean Union.

E u ro sa v e (2001) E u ro p ea n R e v ie w o f S u ic id e a n d Violence Epidem iology N ew sletter2 , Ju n e .

Forero R, M cLellen L, R iss e l C ve ark. (1999) B ullying b eh a vio u r a n d p sych o so cia l h e a lth am ong school s t u ­ d e n ts in N e w S o u th W ales, A ustralia: C ross sectional su rv e y . B ri M J 31 9 :344-348.

Friedrich M J (2001) C h in ese a n d US h e a lth care leaders d is c u s s c h a llen g es o f th e 21 s t century. M ed N e w s P ersp 8:2 8 6

G arrett L (1998) Staggering tren d / H IV p a n d e m ic w o rs­

ening a m ong A frican, A s ia n yo u th . N e w s d a y : N ovem ber, 24.

G ilm an SE, K a w a c h i I, F itzm aurice G ve ark. (2003) F am ily d isruption in childhood a n d r is k o f a d u lt d e p r e s ­ sion. A m J P sych ia try 160:939- 946.

G ould MS, G reenberg T, Velting DM ve ark. (2003) Y o u th su icid e r is k a n d p reven tive interventions: a review of th e p a s t 10 y ea rs. J A m A c a d Child A d o le sc P sychiatry 42:386-405.

H eid er SI, H eider I (2001) D eliberate s e lf harm . Pac J M ed S cien c es 17:151-155.

Ita v y e r D (1998) Violence, conflict a n d h e a lth in Africa.

Soc S ci M edicine 28:649-657.

J a s in s k a y a -L a h d i I (2000) Psychological acculturation a n d ad a p ta tio n am ong R u ssia n -sp e a k in g a d o le sc e n ts in Finland. A ca d em ic d issertation. D ep a rtm en t o f Social P sychology, H elsinki.

J o h n s o n ML, J o h n s o n J R (1996) D aily life in J a p a n e s e H igh Schools. N ational C learinghouse fo r US- J a p o n S tu d ie s. J a p o n D igest: October.

K h a n n a MP, V ohra AK, R a jp u t R (2002) P revalence a n d p a tte rn o f alcohol a n d su b s ta n c e a b u s e in u rb a n areas.

In d J P sych ia try 44:348-352.

L am bo TA (2003) M edical a n d social p ro b lem s o f drug ad d ictio n in W e s t A frica (2003) U nited N ations Office On D rugs a n d Crim e A pril 29. ODC B ulletin on Narcotics 1:

2.

L ee S, H o TP, H s u LKG (1993) F a t pho b ic a n d non- f a t pho b ic a n orexia nervosa. A com parative s tu d y o f 70 C h in e se p a tie n ts in H ong K ong. P sy c h o M edicine 2 3 :999-1017.

L ee S, C han LYY, H s u LKG (2003) T he interm ediate-term outcom e o f C h in ese p a tie n ts w ith a n orexia n ervo sa in H ong Kong. A m J P sych ia try 160:967-972.

L iu X, K urita H, Guo C ve ark. (1999) P revalence a n d r is k fa c to r s o f beh a vio ra l a n d em o tio n a l p ro b lem s a m ong C h in ese children a g e d 6 through 11 y ea rs. J A m A c a d Child A d o le sc P sychiatry. 38:708-715.

M acC oun R, R e u te r P (2001) E va lu a tin g alternative c a n n a b is regim es. B r J P sych ia try 178:123-128.

M a te rn a l a n d C h ild H e a lth B u r e a u (2000) US.

D ep a rtm en t o f H ea lth a n d H u m a n Services a n d th e N ational C learinghouse to Alcohol a n d Drug Inform ation.

M u ka i T, Crago M, S h is s la k CM (1994) Eating a ttitu d e s a n d w e ig h t preoccupation a m ong fe m a le hig h school s tu d e n ts in J a p a n . J C hild P sychol P sych ia try 3 5 :6 7 7 ­ 688.

M cClure GMG (2001) Su icid e in children a n d a d o le s­

c e n ts in E n g la n d a n d W a le s 1 9 7 0 -1 9 9 8 . B r J P sych ia try 178:469-474.

M urphy K (1992) R egional Outlook: A ra b s W aking up to AID S S p re a d o f virus a la rm s regional h e a lth officials.

L os A n g e le s Tim es. W orld Report: March, 24

N a n se l TR, O verpeck MD, H a y n ie DL ve ark. (2001) R ela tio n sh ip b e tw e e n bulling a n d violence a m o n g US y o u th . A rc h P ediatr A d o lesc M ed 157:348-353.

N a s s e r M (1994) Screening fo r abn o rm a l eating a ttitu d e s in a population o f E g ytia n se c o n d a r y school girls. Soc P sy c h ia E pidem io 29:25-30.

N ational In stitu te o f Child H ea lth (2000) U.S 15 y e a r o ld s le s s likely to w a tc h T V or sm o k e th a n children in m a n y o th er in d u stria lized countries. N ational In stitu te o f C hild H ea lth a n d H u m a n D evelopm ent: J a n u a ry , 31.

N e la n B (1998) S u ic id a l T e n d e n c ie s. T im e-A sia:

J a n u a ry , 26.

O k a s h a A (2003) Y oung p eo p le a n d th e struggle a g a in s t drug a b u s e in th e A ra b countries. U nited N ations Office o n D rugs a n d Crime: March, 2.

O sm a n A A (1992) S u b sta n c e a b u s e a m ong p a tie n ts a tte n d in g a p sych ia tric h o sp ita l in J e d d a h : A descriptive s tu d y . A n n a ls S a u d i M edicine 12:289-293.

P atel V, S u m a th ip a la A (2001) International rep resen ta ­ tion in p sych ia tric literature: S u rv e y o f s ix leading jo u r ­ nals. B r J P sych ia try 178:406-409.

P elkonen M, M arttunen M (2003) Child a n d a d o le s c e n t suicide: epidem iology, risk fa c to r s a n d a p p ro a ch es to p revention. P a ed ia t D rugs 5:243-265.

P ridchard C (1996) Su icid e in th e republic o f C hina c a t­

egorized b y a g e a n d gender: E vid en ce o f th e influence o f cu ltu re o n su icid e. A c ta P sy c h i S c a n d i 93:362-367.

P u tn a m F W (2003) T en -yea r resea rch u p d a te review:

C h ild s e x u a l a b u s e . J A m A c a d C hild A d o le s c P sych ia try 42:263-278.

R ep o rt o f th e International N arcotics Control B o a rd fo r 2001 (INCB )A n a ly sis o f th e W orld Situation.

R iva ra FP (2002) U nderstanding a n d p reven tin g vio­

lence in children a n d a d o le sc e n ts. A rch P ediatr A d o lesc

(10)

M ed 156: 8.

R u sh to n J L (2002) D epresive d iso rd ers in ado lescen ts:

C hallenges in dia g n o sis. P sych ia t T im es 19: 9.

R u s h to n JL, F orcier M, S c h e c tm a n R M (2002) E pidem iology o f d e p re s siv e s y m p to m s in th e national longitudinal s tu d y o f a d o le sc e n t health. J A m A c a d C hild A d o le sc P sych ia try 41:199-205.

S c h m itt-R o d e r m u n d E, S ilb e r e is e n R K (1999) D eterm in a n ts o f d ifferen tia l acculturation o f d e v e lo p ­ m en ta l tim e ta b le s a m ong a d o le s c e n t im m igrants to G erm any. In t J P sychology 34:219-233.

S in g h S, D arroch J E (1999) T ren d s in se x u a l activity a m ong a d o le sc e n t A m erican w om en: 1982- 1995. F a m Plan P erspec 31:212-219.

S to tla n d N L (1999) O b ste tric s a n d g y n e c o lo g y . E s se n tia ls O f C onsultation In P sych ia try içinde, J R R undell, MG W ise(eds) A m erica n P sychiatric P ress, W a sh in g to n D.C., s:388.

T oobaei S, L oghm ani A , Y o o sefia n R (1999) Suicidal c a u s e s a m ong 15 to 3 0 y e a r o ld s in S h ira z S o u th ern Iran. In t J M ed Sci 24:14-19.

T w e n g e J M (2000) The a g e o f a n x ie ty ? B irth cohort ch a n g e in a n x ie ty a n d neurotism , 1 9 5 2-1993. J Pers Socia P sycho 79:1007-1021.

Villani S (2001) Im p a ct o f m e d ia on children a n d a d o ­ lescen ts: A te n y e a r review o f th e research. J A m A c a d C hild A d o lesc P sych ia try 40:392-401.

UNICEF (2003) UNICEF priorities. R u s s ia n Federation:

F ebruary, 20.

U nited N ations (1999) 10 W orld po p u la tio n pro sp ects:

1 9 9 8 revision. U nited N ations D ep a rtm en t o f E conom ics a n d Social A ffairs. P opulation division.

W a s se rm a n D, V d m ik A (2001) C h a n g es in life e x p e c ta n ­ cy in R u ssia . T h e L a n cet 357 :2 0 5 8 .

W orld H ea lth O rganization (1992) T h e w o rk o f WHO in th e E a ste r n M editerranean Region. A n n u a l report.

W orld H ea lth O rganization (2000) WHO Policy series:

H e a lth Policy fo r children a n d a d olescent, C openhagen.

W orld H e a lth O rganization (2001a) C openhagen-M adrid A ccession.

W orld H ea lth O rganization (2001b) C onference on young p e o p le a n d alcohol, Stockholm .

W orld H ea lth O rganization (2002 a) The global b u rd en o f injuries, G eneva.

W orld H e a lth O rganization (2 0 0 2 b) W orld H e a lth O rganization calls violence a leading public concern, G eneva.

Referanslar

Benzer Belgeler

Durmuş ve Bağcı (2013) öğretmen adaylarının web tabanlı öğretime yönelik tutumlarını inceledikleri çalışmalarında sınıf değişkenine göre anlamlı farka

[r]

Bir iş sahibinin arzusu üzerine mimar tarafından hazırlanan proje mevkii tatbike konulmaz ise, o binanın inşası için miktarı tesbit edilen malzemenin ve bütün binanın

zmir l Müdürlü ümüzce 12 Ocak 2009 tarihinde Ortopedik Özürlüler Derne inde zmir Büyük ehir Belediyesi Yerel Gündem 21 toplulu una, Kurumuzun hizmetleri, özürlülere

2 Haziran 2008 tarihinde sizlik Sigortas kapsam nda, 20 i siz için Ayval k Halk E itim Müdürlü ü i birli inde bayanlara yönelik “Gümü Has r Tak Örücülü ü” mesle inde

Bundan sonra ilâçlı olarak tefrik edilen blokların her biri üzerinde Dieldrin, Malathion locquer ve Wettable powder formlarından pipet ve fırça ile sürüldü.. Bunun için,

lanılan bordür taşları andezit olduğuna ve günüm üze kadar hizm et verebilip, özelliklerinden birşey kaybetm ediğine göre, andezit bordürleri öm rünün yapay

maddelerinin birlikte yorumundan çıkan sonuç, İnsan haklarına ilişkin uluslararası antlaşmaların, anayasal değerde hatta uluslarüstü hukuk kuralı olarak, Türk