• Sonuç bulunamadı

9 uncu Y ıl 1 9 39 İ s t a n b u l. F l a tı 2 O O K u r uş

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "9 uncu Y ıl 1 9 39 İ s t a n b u l. F l a tı 2 O O K u r uş"

Copied!
50
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Y a z ı v e r e s i m l e r : K o ç H a m . A n k a r a . Y . M i m a r S a m l h A k k a y n a k • T a k s i m d e bir k i r a e v i . Y. M i m a r S e y f i A r - k a n • B i r k i r a e v i . A n k a r a . Y. M i m a r Z . S a y & r • K a d ı k ö y O n d e bir e v . Y . M i m a r MUncI T a n g ö r • M o d e r n h a v a m e y d a n l a r ı . Ç e v i r e n A d n a n K o l a t a n • M u d a n y a d a T a h i r p a ş a k ö ş k ü v e e s k i e v l e r . F e y z u l l a h D a y ı g i l - Zarif Or- g u n fğ T a ş k a p l a m a l a r • B a ş k a m e m l e k e t l e r d e m i m a r î ( C . H . P . R e s i m s e r g i s i . A n k a r a • R e s s a m l a r t a z e bir g a y r e t l e ç a l ı ş ı y o r l a r . R e s s a m M a h m u t C u d a • N a f i a V e k â l e t i t e ş k l l & t v e v a z i f e l e r i n e d a i r k a n u n H O r t a b ü -

y ü k l ü k t e k i ş e h i r l e r i n i m a r b a k ı m ı n d a n v a z i f e l a r l . Y a z a n : Dr. N. L ü b k a • D u y u m l a r • P i y a s a c e t v e l i •

9 uncu Y ı l 1 9 3 9 İ s t a n b u l . F l a t ı 2 O O K u r u ş

(2)

A R K I T E K T

M o n a t s h e f t f ü r B a u k u n s t , S t a e d t e b a u u n d D e k o r a t l o n H e r a u s g e b e r : A r c h i t e k t A b i d i n M o r t a ş u. Z e k i S a y â r . A n a d o l u Han 2 4 . İ s t a n b u l , 9 . J a h r g a n g • N o . 5 - 6 - 1 9 3 9 .

K.oç-Han, Geschâftshaus in Ankara Arch. Samih Saim S, 97

Ein Mietshaus in Taksim » Seyfi Arkan 10I Ein Mietshaus in Ankara • Zeki Sayâr I04 Ein Haus in Kadiköy » M. Tangör I06 Moderne Flugplaetze (D. B. Z.) 109

«Kiosk* Tahir Pascha und alte Haeuser in Mudanya Feyzullah Dayıgil u. Zarif Orgun 113 Steinverschalungen (Rassegna di Archtettura) 122

Architektur in Ausland 126 Gemaelde Ausstellung der Volkspartei 128

Gesetz über die Organisation und die Fuııktionen des Ministeriums für öffentliche Arbeiten 136

Internationale Kongresse - 141

Markttabelle '43

A R K I T E K T

R e v u e M e n s u e l l e d ' A r c h i t e c t u r e , d ' U r b a n i s m e e t d ' A r t D e c o r a t l f A r c h . A b i d i n M o r t a ş e t A r c h . Z e k i S a y â r .

A n a d o l u H a n N o . 2 4 . İ s t a n b u l . 9 e m e A n n e e . N o . 5 - 6 - 1 9 3 9

»Koç Hanı» (Immeuble destinee au magazins el aux bureaux de

Commerce) Ankara Arch. S. Saim Akkaynak P. 9?

Une m-ison de rapport â Taksini • Seyfi Arkan 101 Une maison de rapport â Ankara • Zeki Sayâr 104 Une maison â Kadiköy • Münci Tangör 106

Les Aeroport modernes (D. B. Z.) 109 Le Kiosque de 1 ahir Pacha et les vieilles de maison â Mudanya Feyzullah Dayıgil, Zarif Orgun 113

Revâtement en pierres (Rassegna di Architettura) 122

L'activite de construction â l'etranger 126 L'exposition de peinture organisee par • ı e Parti du l'euple» 128

La loi sur l'organisation et les devoires du Ministere des travaux publics 136

Les Congrfes internationaux 141 La liste des prix des matieres de construction 143

(3)

K o ç H a n i ( A n k a r a ) Y. M i m a r S a m i h A k k a y n a k

Ankarada, Ulus meydanı üzerinde ve Halk Partisi umum merkez binası yanında bulunan bir arsa üzerine yapılan bu binanın zemin katı büyük bir mağaza olarak düşünülmüştür.

Mağazanın üstünde asma bir kat vardır.

Diğer katlar, yazıhanelere tahsis edilmiştir.

Bina tamamen betonarme duvarlar karkas usulüdür.

Mağazanın cephe üzerindeki kısmını kolondan kolona geniş demir camekânlar teşkil etmektedir.

Mağaza zemini karoseramik, ön cephe vitrinleri mütehar- riktir. Tavan ve duvarlar alçı ve karton Piper ile tezyin edil- miştir. Asma kata mermer bir merdiven ile çıkılmaktadır. Ta- van döşeme (Asmulen) dir. Diğer katlara ayrı bir merdiven

(4)

D i ğ e r b i r g ö r U n d ş

M a ğ a z a v e a s m a k a t p l â n l a r ı

(5)

Ö n c e p h e d e v i t r i n l e r

ve asansörle çıkılmaktadır. Bu katlar, yazıhanelere tahsis o- dilmiştir.

Mimar Samih Akkaynağın projesine göre yapılan ve TJlııs meydanına bakan binanın haricî cephesi, nisbetli ve ölçülü hatlarla güzel bir tesir yapmaktadır. Sıva açık kiremit rengi olarak intihap edilmiştir. Pençereler ve mağaza vitrinleri hu- susî maktalarda tertip edilmiş profillerdendir. Pencereler çift kat ve sürmedir.

C e p h e p o r e j s i

(6)

VLHÜ KOC HATII

AI1KAPA MAfi«A VİTOİn TATÜLATl. DCHİR KOSTBÜKSÜVOrı -1/20

- J

îr

I ;

•'1

T T'

LEVHA m

- ^ 2.16._

SSJKSTS-

f t - î

. J

Z İ L ^

>-r—

— —

n r

• Q

{

1 5

C e p h e t a f s i l â t ı

(7)

Ö n c e p h e

T a k s i m d e b i r k i r a e v i

Y. M i m a r Seyfi A r k a n

Taksimde Talimhane meydanı üzerindeki köşebaş: arsa- larından biri üzerine; Mimar Seyfi Ankaranm projesine göre yapılan b u kira evi plân tekniği itibarı ile muvaffak olmuş bir

eserdir.

Her katta çift daireli olarak döşünülen binaya, geniş bir

antreden girilmektedir. Antre tamamen mermer kaplanmıştır.

Buradan geniş bir kat merdiveni ile dairelere çıkılmaktadır.

Köşe başına tesadüf eden daireler beşer odalı, diğerleri dörder odalı olarak düşünülmüştür. Dairelerde odalardan başka birer muftak, ofis, banyo ve helâ vardır.

(8)

Ö n g ö r ü n ü ş

Bina haricî mimarîsi ile orjinal bir tesir yapmaktadır.

Taksimde Mimar olmıyan kimseler tarafından yapılan bi- nalar arasında bu kira evinin hususiyetleri yeknazarda teba- rüz etmektedir.

V a z i y e t p l â n ı

m

(9)
(10)

O n g ö r ü n ü ş

B i r k i r a e v i ( A n k a r a ) Y. M i m a r Z e k i S a y â r

Ankara Atatürk bulvarı üzerinde ve Bakanlıklar karşısın- da bulunan bir arsaya yapılan bu bina, imar Müdüriyetinin tayin ettiği irtifa ve hacim hudutları içinde ve azarni imkân dairesinde ihtiyaca cevap verebilecek bir şekilde yapılmıştır.

Binaya fazla irtifa verilemediği için bodrum katı tamamen toprağa gömülü bir halde yapılmıştır. Her katta, mütenazır iki daire altı odadan ibarettir. Bundan başka dairelerde birer

mutfak, banyo, halâ ve ofis vardır.

Dairelere, bir esas antre ve bir de servis kapı ile girilmek- tedir. Servis kısmı binanın ortasına yapılan büyük bir aydın- lık yeri üzerinde toplanmıştır, ö n cephe salonlara ve yemek odasına tahsis edilmiştir. Yatak odaları ve diğer odalar, arka ve yan cepheye konulmuştur.

Bina haricen sade ve rahat bir tesir yapmaktadır.

(11)

K a t p l â n l a r ı l 1 /sn

(12)

Ön görünüş

K a d ı k ö y ü n d e b i r e v

Y. M i m a r Münci T a n g ö r

Kadıköyünde, Haydarpaşa rıhtımına nazır bir arsa üzeri- ne inşa edilen bu ev, iki buçuk katlı ve iki ailenin oturmasına müsait bir şekilde inşa edilmiştir.

Her dairede dört oda, bir mutfak, banyo ve halâ vardır.

Oturma ve misafir odaları, cadde üzerinde ve geniş bir deniz

manzarasına hâkimdir. Diğer odaların manzaradan istifadele- rini temin için yanlardan çıkıntılar yapılmıştır. Bina, duvar- lar tuğla döşemeler betonarme olarak yapılmıştır. Haricî sı- vası (edel) sistemidir. Bina arsaya muvaffakiyetle tatbik edil- miştir.

(13)

Ö n g o r U n ü ş

Kat planları

(14)

C n c e p h e

bumuu «tT

V a z i y e t v e b o d r u m p l â n ı

(15)

M o d e r n h a v a m e y d a n l a r ı

Ç e v i r e n : A d n a n K o l a t a n

(D. B. Z.) d e n

( S t o c k h o l m ) h a v a m e y d a n ı

Hava münakalâtının ve hususi tayyarelerin s ü r a t l e ço- ğalması dolayısile tayyare meydanlarının genişletilmesi ve yeniden hava limanları tesis edilmesi kat'î bir ihtiyaç halme gîlmektedir. Son zamanlarda Almanyada bir çok büyük ha- va limanları tesis edilmiş olup b u meyanda Bsrlin. Münih, Stutgart ve sair şehirlerde vücude getirilen modern tayyare meydanlarını saymak mümkündür. Bu meydanların projeleri o kadar geniş ve etraflı surette tanzim edilmişitir ki, :25, 150 sene sonra bile, esaslı hiç bir tâdilât ve tevsiat yapılmasına lüzum olmadan, ihtiyacı karşılayabilecek bir haldedirler. Di- ğer memleketlerde de tatbik edilen bu konstrüksiyon istika- meti önümüzdeki uzun seneler için muteber sayılabilecek bir mahiyet arzetmektedir.

Bununla beraber, hava meydanlarının böyle büyük bir lıız ile tesis ve tevsiinin bir şema halini alacağını zannetmek doğru olmaz, inşaatın bu şubesi bilhassa muayyen bir mak- tada ve hususi vaziyetlerden doğan ihtiyaçlara cevap vermek mecburiyetinde olduğu için yeknasaklığa doğru yürümek teh- likelidir. Fakat; mimarlar ve inşaat mühendisleri, muayyen bir hizmet görmek vazifesile mükellef bulunan bu inşaat şu- besine, canlı bir görünüş vermek yolunda birbirlerile yarış- mağa başlamışlardır. San'atkârlar ve şehircilik, manzaracıiık sahalarında mes'ul idare mevkiinde bulunan kimseler bu yol- da onlara kıymetli yardımlarını esirgemiyorlar.

Hava limanının ilk vazifesi her şeyden evvel hava müna- kalâtına hizmet etmektir. Diğer bütün mülâhazalarını bu esas gayenin yanında hep ikinci plânda kalması icap eder. O hal- de, en mühim mesele, tayyarelerin inip kalkabilmesini ma- niasız bir surette temin edebilecek bir meydan vücude ge- tirmekte mündemiçtir. Bu meydanın hiç -sir engel ile tahdit edilmemiş bulunması lüzumludur: çünkü tayyarelerin yük- seliş zaviyeleri gayet dardır. Etrafı ormanlarla çevrilmiş bu-

lunan bir meydanın giriş istikametinde sökülüp açılması ve uçuşa engel olmasına b u suretle mahal bırakılmaması icap eder.

Meydan tesis edilirken, mümkün olduğu kadar manzara- nın güzelliğini bozmamağa veya sonradan senelerle uğraşa- rak tanzim etmek suretile manzara güzelliğini yeniden temin etmeğe çalışmak lâzımdır.

Kırlık veya çayırlık bir sahada tayyare meydanı tesis edilecekse, manzarayı bozmamak veya temin etmek keyfiye- tinin ehemmiyeti azalır. Fakat bir ormanın kısmen sökülme- si. bozulması icap ediyorsa, -o zaman pek ehemmiyetli bir va- zife karşısında bulunuluyor demektir. Tabiati seven halk?

karşı tabiat manzaralarını muhafaza etmek, bu manzaraları güzeli:ştirmek vazife ve mes'uliyetini hiç hatırdan çıkarma- mak lâzımdır. İcabında tahrip edilen bir ormanda bozulan tabiat çehresinin tedricen güzelleştirilerek insanlara, sev- dikleri vatan manzarasını iadeye çalışmalıyız. Evvelce bu cihst çok ihmal edilirdi. Bugün ise bir meydan projesi yapı- lırken göz önünde tutulması icap eden meselelerden birisini teşkil ediyor.

Meydan b u suretle tayin ve tesbit edildikten sonra, tay- yerlerinin kalkış için yürüyüş sahasını tesis etmek sırası ge- lir. Zemin sert ve katı ise, sadece hangarlar önündeki kısmı betonlamak kâfidir. Sahanın diğer kısmlarını sürekli bir ot- luk halinde tutmak kifayet eder. Her memlekette bu fikir gittikçe daha ziyade taraftar bulmaktadır. Çöl, dağ, k u m gi- bi, kâfi miktarda sert ve katı olmıyan, drenaj yapmak güç bulunan veya çayır ve ot yetiştirmeyen zeminler de ise hu- susî surette sertleştirilmiş, asfaltlanmış kalkış sahaları v ü - cude getirmek icap eder ki. bu meyanda asfaltın içine bazı göze çarpan renklerde maddeler karıştırmak suretile b u kı-

(16)

sımların sahanın diğer kısımlarına nazaran mütebariz bir gö- rünüşte olmalarını temin etmek zarureti vardır. Bu kalkış yollarının muhtelif istikametlerde yapılması lâzımdır, ki rüz- gâr her ne istikametten eser ise essin daima uçuşa kalkmak kabil olabilsin. Fakat, tayyarelerin yerde mümkün olduğu kadar az yürümeleri düşüncesinin, yani yolcu binalarını kal- kış yollarına yakın olarak inşa etmek arzusunun bu ihtiyaç ile telif edilmesi müşküldür. Bu arzuya, Filistin - Lydda ve yeni Berlin merkez hava limanında azami derecede :r.üma-

şat edilmiştir.

Bu suretle söz sırası hava limanındaki binaların inşa c- dilmesine geliyor. Bu binalardan hangarlar, atelyeler ve yol- cu binaları birinci safta gelir. Binalar kısmını ikiye ayırmak lâzımdır. Birincisi tayyare limanının işletilmesi ile alâkadar binalar, ikincisi yolcular veya seyirciler ile alâkadar bina- larda bina inşaatı şu mülâhazalara tabi bulunur:

1 — Bina. gelen tayyarelere engel olmamalıdır.

2 — Biniş yerlerine götüren ve biniş yerlerinden ayrılan tayyare yolları kısa olmalıdır.

3 — idare binası mümkün olduğu kadar hangarlara ve hava limanının umumuna hâkim bulunmalıdır ki buradan bakınca mümkün olduğu kadar umum heyet görülebilsin.

4 — Hava limanı ileride genişletilmeğe müsait olmalıdır.

5 — Şehre olan mesafesi kısa olmalıdır. Binaenaleyh binalar hava limanının şehre bakan cihetinde inşa edilmeli- dir.

6 — Diğer nakil vasıtalarile, yani otobüs, tramvay ile ir- tibat iyi olmalı ve bir tren istasyonuna yakın bulunmalıdır.

Resimde görüldüğü üzere, kabul binasının modern bir tertibini İngilterede Gatsvick'de yapmışlardır. Hava limanı- nın tam ortasında yuvarlak bir bina vardır ve yeraltından bir tünel ile yakınındaki ve büyük istasyonuna bağlıdır. Bu suretle yolcular kolaylıkla ve rahatça trenden tayyareye ve- ya tayyareden trene geçebilirler.

Umumiyetle idare binasında hava işlerine bakan daire, hava emniyet işlerine bakan daire ve hava rasat dairesi bu- lunur. Bütün hava işletme işleri bu binada tedvir ve tanzim olunur.

Bu sebeple yüksekçe bir noktasından bütün, meydanın topiu surette g'önrünmesi lâzımdır. Gece uçuşlarına mahsus tenvir tertibatının idare mekanizması da buradadır. Diğer

bina kısmı da buna iltisaklı olarak yazıhaneleri, pilot odala- rım, bir lokantayı, muhtelif kişlerle birlikte yolcu salonunu, posta, gümrük, gazete idarehanelerini ve saireyi ihtiva eder.

Bina tesisatı o suretle yapılmalıdır ki muhtelif hizmet kısım- ları kolayca birbirlerile irtibatı bulunsun, tertibat iş ve hiz- metlerin taakup sırasında uyğun olsun. Bütün bu kısımlar ha- va limanına nazır olan cephede bulunmalıdır. Lokanta yalnız hava limanında çalışan memurlar ve müstahdemler için de- ğil, ayni zamanda hava yolcuları ve misafirler için de pek beğenilecek bir şeydir.

Tamamen bir maksat binası olduğu için, hava limaııı bi- nasını mimar ve inşaat mühendisi ekseriya demir konstrük- siyonla yapmaktadırlar. Bu meyanda camdan da çok istifade edilmektedir. Hava limanına bakan bütün cephenin boydan boya camdan yapılmış bulunduğu böyle binalar vardır.

Misal olarak Bordeaux hava limanını gösterebiliriz. Manza- raya uymak icap eden hallerde ise demir konstrüksiyon ye- rine Klınker taşları kullanılıyor. Muhtelif renk temevvüçle- rinde habbeli sıva vurulmak suretile de ayrı bir tesir tevlit etmek mümkündür. Bazı Şimal memleketlerinde mimarlar, binanın etrafla imtizacını temin için takriben (5) metre yük- sekte giden, 1,5 - 2 metre genişldikte dalgalı saç tabakası kullanıyorlar ve dar olan dalgaları ufki vaziyette bulunacak surette koyuyorlar, ingilterede (Cellactite) ismile tanınmış olan bu tabakanın muhtelif renk temevvüçleri göstermesi yüzünden iyi bir tesir yapılabiliyor ki, bu renkler gümüşü, kırmızımtırak, kahverengi, çelik mavisi, yeşil olmak üzere tahavvül ediyor.

Hava limanı lokantasının kontrol kulesinden ayrılmış olarak inşa edildiği yerlerde yolcu veya kabul binası, bazı inşaî tedbirler alınmak suretile, ileri doğru çıkıntılı yuvarlak bir bina kısmı veya buna benzer sair şekillerle daha ferah ve ayrılmış bir tarzda yapılabilir. Bu takdirde kontrol binası hangarı ilâve edilir ve ekseriya Klinker'den veya demir konstrüksiyoııdan yapılır.

Dahilli tertibat ve tezyinat ise ayrıca bir takım ihtiyaç- lara cevap vermelidir. Çünkü bu kısımda havacılık işletme- sinin zaruretlerile estetik mülâhazalar karşılaşır ve mimarî san'atkârane tedbirler alınmasına lüzum hâsıl olur. Meselâ Breslavdaki yeni hava limanının yolcu salonu 12—12 metro olmak üzere ve havacılık işletmesinin zaruretlerinden do- ğan sebeplerle sadece zemin katı irtifaına yapılmıştır, çünkü üst katta boydan boya bir yol yapmak istenilmiştir.

Esas itibarile sıkıcı ve alçak olan tavan ritmik ve çok inki- samlı kassetlerle yukarı doğru açılmış ve tek katillik vas-

no

(17)

fı kaybedilmiştir. Lokanta içerisinin tertip ve tan- zimi de dahili tertibat mimarlarına tetkike ve düşünmeğe değer bir mevzu vermektedir. Parmaklıklar, gişeler ve sa- ire içine demircilik işlerinde artistikc-, tavanlardan ve du- varlardaki resimler ve tablolar ise ressamlara faaliyet sahası teşkil eder.

Münakalât tayyarelerine mahsus olan hangarın bilhassa kapıları büyük ve ferah olmalıdır. Geniş kanatlı tayyareler kolayca ve sür'atle içeriy girebilmelidir. Hangarın her tara- fına erişebilecek palangalarla mücehhez büyük ve kuvvetli bir vinç koymak icap eder, çünkü tamiratta ağır parçaların hareket ettirilmesi zarureti ile karşılaşılabilir. Hangara bi- tişik olarak tamirat atelyesi yapılmalıdır. Benzin tankları, garajlar, telsiz binaları da hava limanı müştemilâtındandır.

Projektörler, gece tenviratı ve saire gibi havacılık tekniğine taalluk eden sair tesisatı da ayrıca derpiş ederek tam ve mü- kemmel bir liman kurmak ve eseri bütünlemek icap ettiğini

hatırlatmak muvafık olur. C r o y d o n ( i n g i l t e r e )

(18)

P A Û Û V F İ E L D

0 ıco 50C IOÜO ıŞOO

| ı I I 1 I 1 ' I ' • '

o lOO 500 IOC0 l-ıno-'fTgES

Hongkong ıKai Tcck) B a s r a ,m | r Q k ( M o r g i | )

M u h t e l i f h a v a m e y d a n l a r ı n ı n m u k a y e s e s i

îkl^lARY ^SE-ACONS"-^

AIR-PORT "&UILÖINI

REVOLVING k DAT E.

GARDEN

' Jp ORANGE &OUNOARV™

^r LIÜMT5 ^

' kwİND IMOICAÎOR \

FLOOOUGHT

'acoDİfiHT . »Illll

SVMLCUEEN RU»WAV / Ş B A P P R Ü A C H UCHTI.-V

ra—M Jo4 ioo Soo f>oo ->ou KUUYAKÜS

I S h h—'ı 1 I 1 I ' I 1

0 100 200 5 0 0 4 0 0 5 0 0 « M 700 M E T R E S

(19)

Mudanyada Tahir paşa köşkü ve eski evler

Feyzullah Dayıgll — Z a r i f Orgun.

Güzel San'atlaı- akademisi Türk tezyini san'atları şubesi şef, profesör ve talebeleri geçen ay Mudanyaya b i r gezinti

tertip etmişlerdi. Yirmi kişi kadar olan grupta biz ds var- dık. Maksat; Mudanyaya kadar hem bir gezinti yapmak, hem de orada Tahir Paşa köşkünün ahşap tavan ve dıvar tez- yinatını görmekti.

Kafile; bir evi göreceğini düşünerek saat on bir buçuk- tan üçe kadar olan zamanını şehrin mesiresi olan Arnavut köyünde geçirmiş, ondan sonra Tahir Paşa köşkünü gezmek içiıı şehire dönmüştü. Kasabanın yan sokaklarına girildiği va- kit, eski hüviyetlerini hâlâ muhafaza eden geniş saçaklı, alçı

\

&

\ J

1/

x

4 .

f y

2 <?0

I ?

T t n c c r t l a r GVt üsta. i k i Üfttcllvlc* Htmcnll oU V.

T a h i r Paşa köşkü t e z y i n a t l ı odalar plânı

pencereli, konstrüksiyonunda tuğlalarla vazo şekillerinde süs- ler yapılmış asırlık evlerimiz gözlerimizden kaçmadı. İçimizde Tahir Paşa köşkünün bulunduğu mevkii, mahallesini bilen yoktu, bir çocuğa sorduk, ileride dedi, fakat yolumuzun üze- rinde bulunan geniş saçaklı binanın da içerisin görmeden geç- miye gönlümüz razı olmamıştı; nihayet kapıyı çaldık, içerisi- ne girdik, ve profesörden talebeye, en yaşlımızdan en genci- mize kadar hepimiz hayrette kaldık. Burada gördüğümüz ta- van ve dıvarla tavanın faslı müşterekindeki nakışlar bu bina- nın Meşruta ve Zarif Paşa (®) yalılarından daha evvelki de- virlere ait olduğunu gösteriyordu. Vapur vakti yaklaştığından burada daha fazla oyalanmıyarak Tahir Paşa köşküne gitmek üzere evden çıktık. Yolun köşesini dönünce yine geniş saçak- lı, alçı pencereli eski bir ev ile karşılaştık, içeri girdik onu da gördük. Biz Tahir Paşa köşkü için geldiğimiz halde XVII.

inci asrın başında yapılmış iki bina ile karşılaşmış bulunuyor- duk. Buradan çıktıktan sonradır ki Tahir Paşa köşküne gele- bildik. Saat dört buçuğu bulmuştu, köşkte ancak beş on da- kika kalabildik.

Bir buçuk saat gibi kısa bir zamana sığdırdığımız fakat lâyıkile tetkikine imkân bulamadığımız b u binaları tekrar görmek, daha başkalarını da aramak için bir Mimar ve bir de Fotoğrafçı arkadaşın bulunduğu küçük bir grupla bir haf- ta sonra tekrar Mudan3'ada idik. Bu ikinci seferde iki gün kalarak yorucu bir çalışmadan sonra bulduğumuz bu kıymetli binaların kat plânlarını aldıkj müteaddit fotoğraflarını çektik ve tahta üzerine olan bütün tezyinatını da kopye ettik.

Bu yazıdan maksadımız, tetkik ettiğimiz binalar hakkın- da mufassal bir etüt neşretmek değil, kısaca bu eserleri tanıt- mak ve bu vesile ile de düşüncelerimizi yazmaktır.

Mudanyada çalıştığımız ilk bina. Devlet Demiryolları Mu- danya işletmesinde müstahdem Kenan Doğruöz'ün evidir. Bi- na iki katlıdır, ikinci katta geniş bir sofaya müvazi yan yana, biri mutfak diğeri yatak odası olarak kullanılan birbirinin eşi iki oda bulunmaktadır. Odaların sokağa bakan taraflarında alt ve üst ikişer pencere olmak üzere dört, sofaya bakan ta-

(*) Zarif Orgun. Arkitekt No. 1 - 2 sene 1939.

(20)

Tahir. paşa köşkü y ü k üstündeki vs k a p a k l a r ı n d a k i t e z y i n a t ile t a v a n na-

kışları, alçı pencereler...

t

rafta iki alçı pencere vardır. Bunlar da biri sofaya diğeri odaya bakan yüzlerde birer pencere olmak üzere çift pence- relidir. Odanın diğer iki cephesinden yandaki odaya tesadüf edeninde yanları dolaplı ve üzeri parmaklıklı bir musandıra vardır. Musandıranın karşısındaki cephede tavana yakın iki alçı pencere ve ortasında ocak bulunmaktadır. Diğer oda da ayni vaziyettedir. Her iki odada bulunan ocakların külahları ve yaşamaları tamamile yıkılmış ve yerleri sıva ile kapatıl- mıştır. Tezyinatının muhafazası itibarile yatak odası olarak kullanılan oda daha iyicedir. Diğer odada ise tezyini hiç bir eser bulmak ve görmek mümkün değildir. Boya ve badana altından görünen kabartma kısımlardan oralarda da tezyinat mevcut olduğunu anlıyoruz. Odaların tavanları çitalarla ya- pılmış hendesî tezyinattır. Tavanın dıvarla birleşen kenar-

larında geniş bir bordür dolaşmaktadır. Alçı pencerelerin ve ocağın muskaları ve bu muskaları üç taraftan kuşatan bor- dürler kırmızı zemin üzerine beyaz kabartma alçı tezyinattır.

Sokağa tesadüf eden cephenin karşısında bulunan alçı pen- cerelerin arasında bir pano göbeği ve iki muska görülmekte- dir. Fakat, Panonun zemini badana ile kapatılmış olduğundan tezyinatından bir eser kalmamıştır. Alçı pencerelerinin cam- ları beyaz ve bazıları da renklidir. Hepsi eski camlardır. Bun- lardanbaşka kapıların kemer muskalarında da renkleri sol- muş daha doğrusu temizliğe kurban gitmiş rûmîlerden mü- rekkep tezyinat göze çarpmaktadır.

Tetkik ettiğimiz ikinci ev; Halil ağa evi denmekle maruf olan binadır. Evin dışı epey değişiklik görmüş, balkon yapıl- mış... Dahilî vaziyetine gelince: Tezyinat yalnız üst kattaki

(21)

T a h i r paşa köşkü y ü k üstündeki pa- nodan bir parça..

1

I

I

sofanın tavan ve kenarlarında bulunmaktadır. Odalarda da evvelce varmış... Sökülüp çıkarılmış. Plân vaziyeti (T) şeklin- de büyük bir sofa ve bu sofanın iki yanında birer oda bulun- maktadır. Sofanın bahçeye bakan yüzünde bulunan iki pen- cerenin üzerlerindeki kitabelerden birinde bu evin hicrî 1054 senesinde yapıldığını gösteren tâlik yazı ile yazılmış şu kita- be mevcuttur:

Seyredüp hafız dedi tarihini Barik-allah kasrı ziba dilküşa.

Diğer pencere üstünde bulunan yazılar çok silik oldu- ğundan güçlükle şöyle okunabildi.

Bu tarihlere nazaran evin tam 304 senelik olduğu mey- dana çıkmaktadır. Oda kapılarından birinin kemer muska- dmd.a: (Ya miftahil-ebvab ) diğerinde (Lâilâhe il- lâllah ) yazıları vardır. Muskadmda (Miftahil - eb- veb ) yazılı kapının odasında bulunan tavan ve üze- rinde:

A ç ı l m z herkese razı nihanı hıfzeder dolap.

Nola darı cihanda olsa her dem muteber dolap.

Beyti yazılı dolap söküldüğünden bu oda ve mukabilin- deki diğer odada tezyinat namına bir şey bırakılmamıştır. Ta- van çitalarla yapılmış lıendesî tezyinattır. Bu binada nazarı dikkati çeken hususiyet şudur: Binayı uzunluğunca baştan başa kateden büyük sofaya amut olan küçük sofanın faslı müşterekinde ince bir tahta sütuna müstenit karşılıklı, tah- tadan yapılmış bir Bursa kemeri bulunmaktadır. Bu kemer- lere amut vaziyetinde ve yine birer tahta sütuna dayanan kar- şılıklı iki tane ikinci bir Bursa kemeri daha mevcuttur ki bu kemerler tavanı üçe bölmektedir. Bu surette üçe bölünen tavanın her kısmı değişik hendesî tezyinatı havidir, ve yine tavanların dıvar ile olan faslı müşterekierinde ayrı nakışlarla yapılmış iki sıra bordür mevcuttur. Muskalar ve bunların et- rafına sular işlenmiştir.

Üçüncü olarak gezdiğimiz Tahir Paşa köşkünde gördü- ğümüz oda, tezyinatı itibarile yapıldığı asra nisbet edilirse

T a h i r paşa köşkü pano a r a l a r ı n d a k i kısım.

(22)

Halil ağa evinin yandan sürünüşü

lıakikaten bir şaheserdir. Giriş kapısının sofaya bakan cep- hesinde bulunan kitabede tarih olarak hicrî 1137 senesi yazı- lıdır. Tarih kitabesi yeşile boyanmış ve boya altında kalan yazının kabartmalarına acemice sürülen yaldız, mısraları —- kunmaz bir hale getirilmiştir. Oda dahilindeki tezyinat Top-

alçı olmak üzere iki sıra pencere mevcuttur. Diğer iki cep- hede ise alt sırada dolaplar bulunmakta ve bunların üstün- deki panoarda vazolar ve yemiş tabakalarından çıkan çiçek demetleri vardır, ve bunların hepsi de kabartmadır. Tavan dört sıra geniş bordürle çerçevelenen çitalarla yapılmış mu-

Kemer kenarındaki su..

kapı Sarayı Müzesi Harem dairesi Ahmet III. ün yenjek oda- sı, Meşruta ve Zarif Mustafa Paşa yaşlarındakilerle ayni de- vir mahsulüdür. Oda gayet ferah ve aydınlıktır, üsttekiler

12;

rabba tezyinatlıdır. Her murabbaın içinde yaprak ve çiçek- ten mürekkep bir motif vardır.

Son olarak gördüğümüz Mısır Mirlivalarından Hasan Be- yin camiidir. Müstatil bir plân üzerine kurulmuş olan bu ca- miin tezyinatının bir kısmı tamir sebebile mahvolmuştur.

Mevcut bulunanların da bir kaç zaman sonra aynı akibete uğ- ramıyacakları temin olunamaz.

Camiin tavanı, Halil ağa evile birinci evde gördüğümüz gibi çatılarla yapılmış hendesî tezyinattır. Ortada bulunan

MUDANYA HALİL AĞA EVİ İKİNÇİ KAT PLANI. MİKYAS: 1/50

(23)

Halil ağa evi : Çıta ile y a p ı l m ı ş t a v a n t e z y i n a t ı ve sofayı bölen Bursa k e m e r i .

H a l i l aga evi : Çıta ile y a p ı l m ı ş t a v a n t e z y i n a t ı .

K O T U K I O M V I I

H a l i l ağa cv i : T a v a n ve k e m e r üstündeki t e z y i n a t ı

F J S N B E

N Î F T I

(24)

H a l i l ağa e v i : Bursa k e m e r i muskası

bordürler nisbeten iyi kalmıştır. Mihrabın bordürü, muska- ları ve kitabesi kırmızı zemin üzerine kabartma beyaz alçı tezyinatlıdır. Camiin tarihi, kitabesine nazaran 1063 hicrîdir kı mustatil göbek tezyinatı üzerine boya çekilmiştir. Nakışın ka-

bartma yerleri boya altlarından görülmektedir. Sol cephede bulunan pencerelerin üstündeki ve sofanın alt tavanmdaki

(25)

Kenan Doğruöz e v i n i n görünüşü

bu tarih birinci ve ikinci olarak gezdiğimiz evlerin yapıldığı asra tesadüf eder.

Mudanya evlerinde tezyinata fazla yer verilmiştir. Dıvar- larda, tavanlarda, alçı pencere etraflarında tezyin edilme- miş yer yok gibidir. 1137 tarihinde yapılan Tahir Paşa evi, Halil ağa ve Kenan Doğruözün evlerinden bir asra yakın bir zaman sonra yapılmakla beraber yine tezyinatının fazlalığı göze çarpmaktadır. Mudanyadaki eserler hakk:nda mufassal malûmatı tahta tezyinatı hakkında hazırlamakta oluduğumuz esere bırakarak, buraaa kısaca izahat verdikten sonra bu gezinin tahliline girişerek, bizlere verdiği his acı ve pek dü- şündürücüdür. Gördüğümüz bu kıymetlerin bugünkü zavallı hali hakikaten yürekler acısıdır. Yavaş yavaş çöken, harap olan ve yarm, öbürgün temellerinden başka birşeyleri Kal- mıyacak bulunan bu evler üç asır gibi uzun bir zaman ömür

sürdükten sonra bugün son günlerini yaşamaktadır. En kısa bir zamanda hükümetin kurtarıcı eli bunlara da yetişmezse bir kaç sene sonra bir taş yığınından başka bir şey bulmak mümkün olmıyacaktır.

Tabiatın kuvvetlerinden ve zamanın tesirinden başka bu gibi eserlerin harabisine diğer bir sebep de bir kaç evlât ya- hut mirasçıya intikali meselesidir. Bunlardan hiç biri kendi- sine intikal edenle meşgul olmuyor, tamiri ile alâkalanmıyor ve hiç bir hususuna karışmak istemiyor. Bu evler ya kiracı e- line düşüyor yahut yıkıcı kazmasına kurban gidiyor. Kabili taksim olmadığı için ilâve dıvarlar. bölmelerle şekli; tezyinatı, hülâsa benliği mahvedilen evlerde başka, bunlar muhafaza ve tamir edilmezse yakın bir zamanda bu kıymetli eseıleri- mize de veda etmek mecburiyetinde kalacağımız meydanda-

dır.

Kenan Doğruöz evi : Alçı pencereler ve e t r a f ı n d a k i t e z y i n a t Kenan Doğruöz evi ; Ocak ve t a z y i n a t ı

(26)

H a s a n B e y c a m i i ( M g a a n y a ) k e n a r m o t i f i H a s a n B e y c a m i i p e n c e r e ü s t ü

(27)

Muhakkak ki, yurdumuzda bu nefis eserlerden daha hayli, vardır. Hepsi de canlandırıcı, muhafaza edici bir elin yardı- mını beklemektedir. Mudanyada gördüklerimiz bize bunu açıkça anlattı. Demek ki küçük şehirlerimizde bile bu kadar güzel ve nefis kıymetler var ve bunlar biraz himmetle, biraz gayretle meydana çıkabilirler. Vakit kaybetmeden -bu eser- leri tamir edemesek bile bile mimarlarımıza plânlarını, rölö- velerini yaptırmak, tezyinatçılarımıza haricî ve dahilî nakış- larını tesbit ettirmek lâzımdır.

Mudanyadaki eserlerin mahvına en mühim sebeplerden biri de evlerde ipek böceği tutulmasıdır. Kozalar meydana gel- dikten sonra evlerde yapılan umumî temizlikte bütün dıvar- ların, rafların, kapıların bütün ev içinin sıcak sodalı sularla fırçalarla yıkanıp temizlenmesi tahta tezyir«atmın ölümüne sebep olmuştur. Bugün kalabilenler herhangi bir hüsnü mu- hafazanın neticesi değil sırf tesadüfün eseridir. Bu fuzulî te- mizliğin bozamadığmı da boya ve badana fırçası (tamamla- mıştır.

Eski evlerimizin sayısı çok azalmıştır. Günden güne de azalmaktadır. Koca İstanbulda bile Meşruta ve Zarif Paşa ya- lılarından başka ev olarak yapılan ve kullanılan binaya rast gelmiyoruz. Mudanyada gördüğümüz evlerin vaziyeti fecidir.

Hepsi yıkılmak üzere bulunan bu binaları fakir sahiplerinin tamir etmeleri de beklenemez. Mudanyada karşılaştığımız da- ha feci bir hâdise; biz sokak sokak gezip eski bina ararken rastladığımız bir yıkıcının:

— Ben sizin gezdiğiniz ve gördüğünüz evler gibi kaç ta- nesini yıktım demesidir. Biz bu satırları yazarken ayni yıkı- cının sağlam bıraktığımız binaları da kazması ile okşamadığı 11e malûm? Bugün bu usta yıkmazsa yarın kendiliklerinden çökecek....

Her şeyden evvel her vilâyet, kaza, nahiyede asarı atika- dan sayılabilecek binaları tesbit etmek, ve bu evlerin sahip- lerine tamirat, inşaat, yıkma, ruhsatiyesi verilmesinin önüne geçmek lâzımdır. Böylelikle eserin bozulmaması için ilk ted- bir alınmış olur, sonra muhafazası için mütehassısı tarafından lüzumlu tamirat yapılması lâzımdır. Bu söylediklerimiz önü- müzdeki senelerde yapılmazsa zaten hepsi harap olan, millî mimarî ve Türk tezyini san'atı için tetkik edilecek, görülecek eserlerin kendiliklerinden meydandan kalkacakları göz ile görülür bir vaziyettir. (*).

(*) Mudanyada bulunduğumuz günlerde sayın kaymakam Bay Salâhaddin'den ve kaza emniyet memurlarından gördü- ğümüz kolaylık ve alâkaya, ev sahiplerinin ananevi Türk mi- safirperliğini hatırlatacak şekildeki hareketlerini burada te- şekkürle yadederiz.

Bu vesile ile şunu da söyliyelim ki burada neşrettiğimiz tahta tezyinatı nümuneleri (**) Türk tezyini san'atlerinin hiç tetkik edilmiyen ve elde mevcudu en az bulunan şubesi- dir.

Bundan tahta tezyinatı tetkik edilmemiş de ötekiler yapıl- mış mânası anlaşılmasın, diğer şubeler için de tek tük küçük etüdlerden başka meydanda bir eser yoktur.

Türk tezyini san'atini (Medrese - tül - hattatin) den alıp Güzel San'atlar Akademisine götüren Maarif Vekâletinin bu kolun tedris usulünü de usta çırak, yani pratik yetişme vazi- yetinden kurtarması ve her şeyden evvel bu şubede birer üstad olarak tanınan profesörlere, uzun zaman çalıştıkları sahalarda edindikleri bilgi ve ihtisası kendilerine yazdırtma- sı bu sahada atılmış kuvvetli bir adım olacaktır.

Türk Tezyini sanatları tetkik edilirse bir çok bilinmiyen noktaların veya derecei şümulü kestirilemeden söylenen Hal- kârî, Hataî, Rûmî, İtrî, Gül mıhî, Penç gibi kelime- lerin mânaları da daha ilmî ve vazıh bir şekilde meydana çıkacaktır.

Tasnifi tamamlanan Topkapı Sarayı Müzesi Arşivinde bu- lunan Ehli Hiref defterlerinde tezyini şubelerinde çalışan san'atkârların esamisini ve asıllarını tesbit etmek, müzelerden ve kütüphanelerden bunların yapmış odukları eserleri bul- mak, Selim I. e kadar olan devir ile bu Padişah zamanını on- dan sonraki devri, İrandan ve Kumdan gelen san'atkârların tesirini bulabilmek için birbirlerile mukayeseli tetkikler ya- parak işe başlamak lâzımdır.

XV. inci asrın sonu ve XVI. ıncı asrın başında memleketi- mize çok miktarda gelep ve büyük rağbet gören Çin porselen- lerinin üzerindeki motiflerin de geniş mikyasta Türk tezyi- natına tesir etmiş olması ihtimali düşünülebilir.

Bugün, Topkapı Sarayı Müzesinin zengin ve emsalsiz Çin porselenleri dairesinde yapılacak küçük bir etüd ile, bizim Hataî, Rûmî ve Penç dediğimiz şekillerin Çinde uzun bir hâkimiyet süren Cengiz oğullarının devrinde, yani (Yuan) sülâlesi zamanında ilk defa porselen üzerinde yapılmış oldu- ğunu görürüz. Bizim tezyinatımızdaki motifler bu avanidekî nakışların motiflerine çok yakındır. Esasen, Cengiz oğullarının Çin porselenleri imalâtına verdikleri hız, Selâdoııdan mavi-be- yaz familyaya geçişteki ve nakışlardaki Orta Asya tesiri bu- gün bu şubede çalışan mütehassısların kabul ettiği bir haki- kattir. Tezyinatımızda en çok söylenen (Hataî) kelimesi bu motifi Orta Asyaya kadar götüren bir kelimeden başka bir şey değildir.

(**) Bu desenler Güzel San'atlar Akademisi Türk Tez- yini san'atları çinî nakışarı şubesi talebelerinden Bayan Rik- kat Kunt tarafından kopye edilerek çizilmiştir.

(28)

T a ş k a p l a m a l a r

(Rassegna di Architettura) dan

Binaların harici mermer kaplamaları ekseriya muayyen mesafelerde sütunlarla tezyin edilir. Eğer bu sütunlar yüksek temel veya kaide üzerinde oturtulmuşsa bunların sağlam ol- ması için yer yer dıvara gömülmüş olması icabeder. Eğer sü- tunlar muhtelif parçalardan yapılıyorsa bunlardan bazısı ve bilhassa ufak parçalar dıvara gömülmelidir. Bu surette sü- tunlar gayet sağlam olur ve asla yıkılmaz. Sütunlar yekpare olurlarsa o zaman bütün sütunlar muhtelif yerlerinden dı- vara tesbit olunmalı ve adeta dıvarm üçte Dirini teşkil etme- lidirler ve bunların kaidelerile başlıklarının ve keza korniş- lerinin işlenmemiş kısımları duvara gömülü olmalıdırlar.

Mermerin pahalı olmasından dolayı ancak dıvarların bazı yerleri kaplanacaksa, ihtiyatlı mimarlar dıvarları ördükleri esnada bunları da istenilen yerlerde tesbit etmelidirler. O zaman kaplama taşların veya mermerlerin bazı parçaları iyice dıvarın içine gömülebilirleı ve bu suretle yapılan kaplamalar gayet sağlam olur. Ancak dıvarların dahi sağlam olması ve kaplamaları sıkı sıkı tutması için her halde muntazam suret- te yapılması icabeder. Diğer taraftan da hem iyi malzeme ve hem de iyi kare kullanmalıdır. Kaplama dıvarlara çok ağırlık vermemelidir, aksi takdirde çöker ve kaplamalar parçalanır.

Eski binalardan; kaplamaları dıvarların örüldüğü esnada tesbit edilmiş olanlar bugün ayni halde bulunuyorlar ya- ni kaplamaları asla dökülmemiştir. Halbuki kaplamaları son- radan yapılmış olan eski binaların bütün bu kaplamaları sö- külmüş ve yalnız senelerin tesirile aşınmış olan alttaki dıvar- lar kalmıştır. Şu halde mermer veya taş kaplamalarının bil- hassa sağlam olması için en emin yol onları dıvarlarla bera- ber yapmaktır. Bazı mimarlar henüz eski usulü takip ediyor evvelâ dıvarları örüyor ve sonra bunlara kaplamaları tesbit eyliyorlar. Bunun için de bir çok yerlerde bu gibi kaplama- ların parça parça düşdüğü ve az bir müddet sonra tamamile harap okluğu görülüyor.

M ü h e n d i s u n v a n l ı m e c m u a n ı n B i r i n c i T e ş r i n 1938 t a r i h l i n ü s h a s ı n d a n

Profesör Parvopassa mermer ve taş kaplamalarına dair yazmış olduğu bir makalede bilhassa şu mütalaayı ileri sürü- yor:

«Mermer kaplamalarda çimento harçla mermerin termik inbisat emsalleri arasındaki mühim fark yüzünden kaplama- ların lâyıkı veçhile tesbit olunamaması sıcak ve soğuğun mü- tenasiben birbirini takip etmesinden ileri geliyor.

Böylece - 30 santigraddan + 60 santigrad derecesine ka- dar termik inbisat koefisianları berveçhi atidirler:

Çimento harcı 0.0000150 Mermer 0.0000015 Sıfır santigraddan 15 santigrad derecesine kadar termik

inbisat emsalleri şunlardır:

Çimento harcı 0.0000110 Mermer Tahmm edilemez.

Diğer taraftan müteaddit tecrübelerle anlaşılmış olduğu veçhile yüzleri pürüzlü olan kaplama taşları veya mermerler yüzleri düz olanlara nisbeten çimento harçları içinde daha muhkem surette tesbit olunurlar ve böylece bunların beher metre murabba 12.75 kilo sıkletine mukavemet edebilir.

Bundan başka bu kaplamaların sağlamlığına sıcaklık dere- cesinin de büyük tesiri vardır. Filvaki kış mevsiminde yapılan kaplamalar rutubet doiayısile harç içinde lâyıkı vsçhile tesbit olunamazlar, çünkü harçlar kolay kolay kuruyamazlar. Yaz mevsiminde ise harçlar çabuk kuruduğundan kaplamalar der- hal tesbit olunur ve tamamile muhkem bir mahiyet kesbrder- ler.

Bu sebepten dolayı taş, ve mermer kaplamaların bilhassa yaz mevsiminde yapılması tavsiye olunur.

Nota 3. — Mühendis A. Consigli «Mühendis» mecmuasının 1938 senesi Birinci Teşrin tarihli nüshasında mermer kapla- malara dair yazmış olduğu bir makalede şu yolda mütaleada bulunuyor: «Eğer mermer kaplamalara müsait mevsimde a- mudî direkler (pilastre» arasında tertip edilirse mevsimin de- ğişmesi üzerine aşağıdaki ahvalden biri vukua gelebilir:

a> Botonarmeden yapılmış olan direk nisbeten dört kat fazla tskallüs ederek kaplamadan ayrılır. Kaplama dahi tabiî olarak, yerinden oynar, kancalar gevşer ve bilhassa yüksek kaplamalar vaziyetlerini muhafaza edemiyerek ağırlıkları al- tında kancaları koparırlar, yere düşerler.

b) Kaplama direk ile birlikte takallüs ederler. Vakia mermer kaplama, her ne de olsa, nisbeten az büzülürse de.

her halde yerinden oynar ve kancalar ne kadar kuvvetli, ne kadar sağlam olurlarsa olsun nihayet kaplamanın ağırlığına dayanamaz ve sökülürler.

c) Kaplama oldukça kalındır ve dıvara sağlam surette tesbit edilmiştir, öyle ki yerinden oynaması pek de mümkün değildir. Kaplamanın bu vaziyeti siman arme direğin tabiî surette termik büzülmesine mani olur ve bilâkis onda gergin- lik husule getirir.

Eğer kaplama, mermer parçaları yan yana muntazam su- rette tesbit edilerek yapılmışsa kolay kolay yerlerinden oy- namazlar.

d) Kaplamalarda elâstik tağyiri şekiller (deformasyon) husule gelmpz. Halbuki direkler termik takallüsa mütemail ol- duklarından bu husus kaplamaların kolezyonunu ihlâl eder.

Bu suretle kaplamalar yerlerinden oynarlar ve kancaları da beraber sürükliyerek düşerler. Mamafih bazı defa kancalar da kendiliğinden yerlerinden oynarlar ve kaplamaların düş- mesine sebep olurlar.

Bu vaziyet dahilinde kaplamalar her zamaıı tehlikededir- ler ve her an onların düşmesi melhuzdur.

Ekseriya birbirini takip eden sıcak mevsimlerde siman arme inşaatta inbisat (dilatation) eserleri hasıl olur ve bu su- retle binaların cephelerindeki siman arme kısımlarile sair kısımlar arasında kontrastlar vukua gelir.

(29)

CDBRİfl E10LA10

S e k i l : 1-2 1 - A l e l â d e ç i m e n t o h a r ç l ı k a p l a m a s i s t e m i

3 - S i m a n a r m e b i n a l a r d a d o ğ r u d a n d o ğ r u y a t e s b i t e d i l e n k a l ı n p l â k l a r a m a h s u s k a p l a m a s i s t e m i

T a ş k a p l a m a l a r ı n tesbiti.

Bina diyarlarına taş kaplamak keyfiyeti oldukça mühim bir teknik meselesidir. Eğer bu kaplamalar dıvarlara teknik usullerle sağlam bir tarzda tesbit edilmezlerse az bir müddet sonra düşmek tehlikesini göstermeğe başlarlar. Nasıl ki bu- gün bir çok yerlerde bunların nümuneleri görülmektedir.

Mermer kaplama (livarlar hakkında yapılan tecrübeler alesseviye taş kaplamaların tesbiti hususunda tatbik olunan teknik usulün noksanları bulunduğunu göstermiştir.

Mamafih taş kaplamaların sağlamlığını tehlikeye koyan sebeplerin tesbiti keyfiyetinin de çok müşkül olduğunu ve çok karışık bir teknik meselesi teşkil ettiğini itiraf etmek icabeder.

1938 senesinde Milano Mühendisleri sendikası tarafından

Fig. 5

Ş e k i l : 4

yapılan bir komisyon bu sebeplerden bazısının tesbitine ça- lışmıştır. Gerek bu komisyonun gerek sair mütehassıs teknis- yenlerin fikrine göre binalardaki taş kaplamalar başlıca aşa- ğıdaki sebeplerden dolayı düşüyorlar:

1) G a y e t geniş ve g a y e t ince p l a k l a r i s t i m a l i . B u n l a r ı n

dıvarlara tesbiti keyfiyeti çok tehlikelidir. Alelhusus ki; bu plaklar ile bunların tesbitine mahsus harçlar, arkadaki dıvar- lar ve hatta bütün bina havanın sıcaklığından ayni derecede inbisat etmezler. Paduadaki Mühendisler Mektebi muallim- lerinden profesör Parvoparsu bu teknik mesele hakkında ga- yet enteresan bir takım mütalealar serdediyor. Bu profesö- rün tetkiklerine göre, bir metre genişliğinde bir mermer plâ- ka ile bunun tesbit edilmiş bulunduğu bina arasında 50 derece sıcaklık altında yarım milimetre kadar inbisat farkı husule gelir.

Bu fark sair taş kaplamalarda bazan daha çok ve bazan daha azdır.

Mamafih, her halde bu mahzurun önünü almak için, taş kaplamaların asgarî 5 santimetre kalınlığında olması icabeder.

Bunların her türlü tazyik amillerine mukavemet edebilmesi için en pratik çare budur ve bu husus asla ihmal edilmeme- lidir.

I M M O ^ j o Fig. 3

Ş e k i l : 3

K a p l a m a l a r ı n y ü z ü n d e n a k a n s u l a r ı n t e s i r i n e mani o l m a k s u r e -

tile b u r o n z k a n c a l a r l a t e s b i t s i s t e m i . ŞeKil 3. b u l u n a n p r o f i l l e r d e n i s t i f a d e d ü ş ü n ü l m ü ş t ü r .

W \ ^ \

\MUR0

Ş e k i l : 5

M ü h e n d i s (A. C o n s i ş l i ) p a t n e t i m u c i b i n c e n ı e r m e r p l â k l a r a ? m y t i s t i k a m e t i n d e ş e n i ş s e g m a n l a r ile t e s b i t s i s t e m i

(30)

Ş e k i l : 7 - 8 - 1 1 t a f s i l a t ı . M ü h e n d i s ( B a s i s i o ) s i s t e m i n d e k a p l a m a ların t e s b i t i

IHBOTTıTUB» 01 F,. n n»ıis m cfınmo

PlAJTBO 01 CIMfHTOAOlUTO

M i l â n o d a ( M o n t e c a n t i n i ) s a r a y ı m i m a r C. Ponti a r k a d a k i b e t o n a r - m e d e m i r i n e b a ğ l ı p i r i n ç k a n c a l a r i l e t e s b i t . R e s i m 7 r e s i m 0 - 1 0 7 n u m a r a l ı r e s i m d e k i g ö r ü n ü ş U n t e s b i t t e r t i b a t ı n a m a h s u s u f k v e a m u d î s e k s i y o n l a r ı n t e f e r r u a t , c e p h e d e k i a m u d t i r t i b a t c o n t e

si t e f e r r u a t ı

Ş e k i l : 8. B e t o n a r m e y e z a v i y e l i m a d e n i ç e n g e l ile t e s b i t e d i l m i ş 5 0 x 3 0 e b ' a d ı n d a m e r m e r p l â k l a r

2) T a ş p l â k l a r ı n tesbiti v e k a n c a l a r ı n ı n t a k v i y e s i için a l - çı v e a l e l a d e h a r ç v e y a k i r e ç i s t i m a l i . B i l â k i s h e r h a l d e b u

hususta 450 numaralı tipteki çimento kullanmak icabeder.

Ancak bu suretle gerek plâkalar gerek kancalar sağlam bir tarzda tesbit olunurlar, kolay kolay yerlerinden kopmazlar.

Sönmüş kireçle karışmış çimentolar ve hattâ 600 numaralı tipteki çimento dahi tavsiye edilemez, çünkü bu cins çimen- tolar lâyıkıla donup sertleşmezler.

3) Taş p l â k l a r ı n t a k v i y e s i n e mahsus k a n c a l a r ı n i s t i m a l i n -

de pek fazla tasarruf. Her halde bu kancaların cinsine, imal IM90TTITURA 01

fUlTA OlCtMEllIO

(31)

tarzına ve adedine dikkat etmek icabeder. Filvaki kancalar rast caiz değildir. Çünkü bu mevsimde harçlar lâyıkı veçhile ne kadar sağlam olursa plâklar da o kadar sağlam surette tutmazlar.

t e s b i t e d i l m i ş o l u r . 5 ) M e m l e k e t i k l i m i n e m u v a f ı k o l m ı y a n ve bu s u r e t l e ko-

. 1 - S - h - H

i

: : ı

f Ö

m

i r

3

r

T ~ J

T a ş k a p l a m a l a r ı n t e s b i t l n i g ö s t e r e n bir e ü m u n e

A/tezza Sc//a costrt/zio/re o/te mass/me temperature (epoca de//a posa m opera dt/ r/*;stjmc/tto)

4) K a p l a m a a m e l i y e s i n i n m ü s a i t o l m ı y a n m e v s i m l e r d e layca d ö k ü l e n m a d d e l e r d e n m ü r e k k e p h a r ç l a r ı n i s t i m a l i ,

yapılması. Bilhassa don mevsiminde kaplama ameliyesinin ic- 6) Binanın inşası esnasında veya inşasını müteakip.

3

(32)

B a ş k a m e m l e k e t l e r d e m i m a r î

ispanyada işçi E v l e r i .

1929 senesinde Seville şehrinde açılan Enternasyonal ser- gisinin tertibatına dört sene evvelden başlanmıştır. O zaman serginin inşaatı münasebetile şehrin İslahına da teşebbüs c - dilmişti ve her tarafta büyük caddeler açılıyor, bahçeler ter- tip ediliyor, cesim binalar, muhteşem saraylar inşa olunu- yordu. Bu sebepten dolayı Seville şehrinde işler çoğalmıştı, yerli işçiler kifayet etmiyordu, ispanyanın her tarafından sürü sürü işçi geliyordu. Bunlar işlerin uzanması üzerine bilâhare ailelerini de celbettiler ve neticede şehir içinde mesken kahtı başladı gittikçe de vehamet kesbetti. Bilâhare bu mesken kahtmın önünü almak için inşaata başlanıldı ve iki sene zar- fında Yalnız işçi meskeni inşaatı için 12 milyon «peçeta» sar- folundu.

Bütün binalar bir sırada tertip edilmiştir ve her biri bir aileye mahsus olmak üzere iki kattan ibarettir.

Binaların üslûbu yeknesak ve iklim ile ananeye uygun- dur. Alelûmum zemin katında bir hol, bir mutfak, bir yemek odası, bir de oturacak oda, üst katta dahi üç yatak odası ter- tip edilmiştir. Terasa şeklinde olan damlarda ise bahçe yapıl- mıştır. Bütün evlerin odalarına temizlemeği kolaylatmak için tuğla döşenmiştir. Bunlardan maada, her evde bir banyo odası akar su ile elektrik tesisatı da vardır. Her evin önünde ufak bir bahçe de tertip edilmiştir.

Bu evlerde oturan işçi ailelerin ekserisi kalabalıktırlar ve C - 8 çocukları vardır.

Kiralar ayda 10 - 15 peçetedir ve muayyen bir zaman sonra evler sakinlerinin tasarrufuna geçecektir Ancak kira- larını muntazam surette tediye etmiyenlerin ve ahlâka muha- lif harekette bulunanların tasarruf hakkı iptal olunur.

Fransada ucuz meskenler.

Fransada Mebusan ve Ayan meclislerinde uzun müzake- releı ve münakaşalardan sonra kabul edilen 31 Birinci Kânun 1938 tarihli Maliye kanunu aşağıdaki ahkâmı mündsriçtir:

«Madde 134: Ucuz evler inşası için 1939 senesi zarfında 200 milyon franka kadar alâkadar müesseselere avanslar yapılabi- lir.» Şu halde Fransada ucuz yerler inşası hususunda 1939 se- nesi içiıı tesbit edilen meblâğ evvelki seninin tahsisatına nis- beten yarı yarıya tenzil edilmiş demektir. Çünkü 1938 sene- sinde bu bapta 400 milyon frank tahsis olunmuştu. Binaena- leyh bu sene Fransada işçi kulübelerinin hedmi ve bunların yerine ucuz ve fakat muntazam evler inşası keyfiyeti tevakkuf etmiştir.

Fransa Mebuslar Meclisinde bu senenin bütçesi müza- kere edildiği esnada, âzadan Bay Garşeri Sıhhiye Nezareti mazbata muharriri sıfatile kaleme almış olduğu mazbatada bu esas üzerine muhakeme yürüdükten sonra Loncheur kanunundan bahsetmiş ve bu kanun mucibince memlekette ucuz m:sken inşası için on iki milyar frank tahsis edilmiş, hal-

buki şimdiye kadar bunun ancak iki milyarı sarfolunmuş o - lup on milyar frank daha mütebaki bulunduğunu beyan ve bu parayı Fransa bankasına tevdi ve Devletin munzam garanti- iile beraber ucuz mesken inşasına tahsis edilmesini teklif et- miştir. Mumaileyhin fikrine göre, bu veçhile bir taraftan 150.000 işçi kulubesi hedm edilerek bunların yerine 200.000 ucuz mesken meydana getirilebilecek, diğer taraftan bir hayli işçiye muntazam iş tedarik edilmiş olacak v = netice itibarile şcmaj'in önü alınmış bulunacaktır.

ingilterede işçi k u l u b e l e r i meselesi.

ingilterede işçi kulübelerinin hedmine büyük bir gayret- le çalışıyor. Sıhhiye Nezaretinin 1939 senesi Temmuz ayı t a - rihile neşrettiği rapora göre işçilere mahsus yeni binaların inşasına faaliyette devam olunuyor. 1933 senesinde beş sene- lik plânın tatbikine başlanıldığından beri 800.000 kişi kulübe- lerden çıkarılıp yeni binalara yerleştirimiştir. 1938 senesi Martının nihayetinde tadil ed^miş olan plânda 309.500 ev gös- teriliyordu. Diğer taraftan hedmi icap eden kulübelerin mik- tarı da % 60 nisbetinde bulunuyor yani 120.500 adede ba- liğ olmuştur, ki bu surette tadil edilmiş olan umum proğram 430.000 binaya şamil oluyor demektir.

Lehistanda Mesken Meselesi.

Lehistanda şiddetli bir mesken kahtı var. Ahalinin hiç değilse oldukça muntazam surette yerleşebilmesi için b i r milyon bina inşa etmek icabeder. Bütün şehirlerde halkın, yüzde yetmişi bir veya iki oda içinde barınıyor. Halbuki Almanyada ahalinin yüzde sekseni hiç değilse üç odada otu- ruyor. Bundan başka Lehistanda bu gibi meskenlerde sıhhî vesait de yoktur.

Bu sebepten dolayi Lehistanda mesken meselesi pek mü- him bit mesele teşkil ediyor ve hükümeti pek ziyade düşün- dürüyor.

A m e r i k a d a Bina Endüstrisi.

1939 senesinde Amerikada bina endüstrisinin geçen sene- ye nisbeten daha ziyade inkişaf edeceği melhuzdur. Vakia hususî inşaat sahasında henüz büyük bir faaliyet görülemi- yor ise de her halde bu sene bu sahadaki inşaatın geçen sene- kine nisbeten hiç değilse yüzde yirmi beş fazla olacağı anlaşı- lıyor. Geçen seneki hususî inşaat miktarı ise evvelki seneye nisbeten yüzde yedi raddesinde fazlaydı.

Diğer taraftan köprü, şose vesaire gibi umumî inşaat mik- tarı evvelki seneye nisbeten yüzde kırk, umumî bina inşa- atı miktarı ise yüzde yirmisekiz raddesinde artmıştır. Ancak fabrika inşaatı yarı yarıya ve ticarethane, garaj, mağaza ve- saire inşaatı da yüzde kırk azalmıştır.

Lehistanda i l k otostrad.

Lehistanda ilk defa olarak Varşovadan başlıca sanayi merkezi olan Loca şehrine kadar bir otostrad inşasına karar

(33)

verilmiştir, inşaata bu sene başlanacak ve üç sene devam ede- cektir.

İngiltere'de Mesken K a n u n u

1938 senesinde ingiltere'de neşrolunan mesken kanunu bina inşaatını kolaylaştırmak maksadıyla tesbit edilmiş Dev- let tahsisatını tazammun etmektedir. Bu tahsisat münhası- ran aşağıdaki ahvale şamildir:

a) 1939 senesinden itibaren işçi kulibeleriııi yıkmak ve kalabalıklı binaları hafifletmek üzere mahallî hükümet ta- ralından inşa olunacak her bir bina için. •'10 sene .zarfında tediye edilmek suretile senevi 5 ingiliz lirası VP 10 şilin tah- sisat verilecektir. Gerek bahalı arsalarda yapılacak gerek çiftçilere tahsis edilecek olan binalar müstesnadırlar.

b) Sıhhiye nezareti herhangi bir Nahiye idare Meclisi tarafından yapılan inşaat masraflarının mevcut paradan faz- la olduğuna ve hükümet tarafından icabı veçhile yardım edil- mediği taktirde bu inşaatın mevzuubahs nahiye için pek ağır bir yük teşkil edeceğini kanaat getirirse Devlet tahsisatı se- nevi 5 ingiliz lirası ve on şilinden 6 ingiliz lirası ve 10 şiline

;bîâğ edilecektir.

c) Kulübelerden ve kalabalıklı binalardan çıkarılan ai- leleri barındıracak olan balıalı arsalarda yapılmış asgarî üç katlı binalar için bunların maliyet kıymeti nisbetinde senevi tahsisat verilecektir. Arsanın dönümü loOO ingiliz lirasın- dan 4000 ingiliz lirası kıymetinde olduğu takdirde tahsisat miktarı senevi asgarî on bir ingiliz liras1. arsanın dönümü 1000 İngiliz lirasından 6000 İngiliz lirası kıymetinde olduğu takdirde, beher bina için bir ingiliz liras; mikdarında fazla tahsisat verilecek ve beher bina için azamî 26 ingiliz lirası tahsisat verilmesi icabedinceye kadar bu suretle devam edi- 'ecektir.

A l m a n y a ' d a 1938 senesinde y a p ı l a n inşaat

Almanya istatistik dairesi tarafından neşrolunan bir ra- pora göre 1938 senesinde 145759 mesken inşası için ,-uhsat verilmiş ve 128.278 meskenin inşasına başlanılmış ise de bun- lardan ancak 121.158 tanesinin inşaatı hitam bulmuş, müte- bakisinin inşaatı kusur kalmış ve bitirilmesi bu seneye tâlik edilmiştir. Bu suretle Almanya'da 1938 senesi inşaatı 1937 senesine nisbeten daha az olmuştur ve yapılan inşaatın yüz- de kırk üçü ancak bir aileye mahsus bulunmuştur. 1937 se- nesinde ise bu nevi inşaatın miktarı yüzde elliye baliğ olmuş- tur. iki ailelik mesken inşaatı daha az olmuştur ve yalnız iradlık meskenlerin miktarı 1937 senesinde yüzde yirmi yedi raddesinde iken 1938 senesinde bu miktar yüzde otuz yediye çıkmıştır.

Mamafih, her ne de olsa 1938 senesinde Almanya'da inşa olunan meskenlerin yüzde kırk altı buçuğu ancak üç a- dadan ibaret bulunmuştur.

Almanya'da süknaya mahsus olmıyan bina inşaatı dahi 1938 senesinde oldukça artmıştır.

İngilterede Mesken ve Ş e h i r c i l i k Meselesi

Londrada tesis edilmiş olan «National Housing and town planing Council» müessesesi mesken ve şehircilik meselesi-

nin münakaşası için konferanslar tertip etmiştir ve bu kon- fernslarda başlıca atideki mevzular hakkında münakaşalar yapılacaktır: 1 — Meskenlerin umumî vaziyeti. 2 — Mes- ken kanunu mucibince işçi evleri inşası. 3 — Ucuz köy evleri inşası. 4 — Şehir evlerinin inşasında İslahat. 5 — Gerek şe- hirlerde gerek köylerde inşaatın tanzimi.

Konferanslarda münakaşa edilecek olan bu mevzular müzakere rüznamesi şeklinde olmak üzere davetnamelere le- fedilersk bütün belediyelere gönderilecektir.

Bundan maada, konferansa iştirak edenlere istatistikler tevzi edilecek ve her nevi faydalı malûmatlar verilecektir.

Kopenhag şehrinin t a n z i m i n e mahsus yeni kanun.

Danimarka hükümeti paytahtın yeni bir plân mucibince tanzimine karar vermiş, bu bapta yeni bir kanun çıkarmıştır.

Bu kanun ahkâmına göre Kopenhag şehri -nıntakalara taksim edilmiş ve her mmtakaya mahsus inşaatın şehirleri ayrı ayrı tesbit olunmuştur. Böyıece her mıntakanm binaları ayni sis- temde olacaklar vs katları nisbetinde arsaları bulunacaktır.

Şayet bu hususta bina sahipleri tarafından itiraz vuku- bıılursa keyfiyet hakeme tevdi edilecek ve icabında bu gibi binalar kanunen istimlâk olunacaktır.

B e r l i n i n izdihamında mesken meselesinin halli

Berlin inşaat baş müfettişliği müsteşarı Bay Stefen ahiren Berlin Üniversitesinde Almanya paytahtmda gayet vasi mik- yasta yapılmakta olan yeni tertibat ve tanzimata dair bir kon- ferans vererek bilhassa mesken meselesini mevzuubahs etmiş ve bu mühim meselenin halli için hükümetçe kat'î karar itti- haz edilmiş olduğunu söylemiştir. Mumaleyhin ifadesine gö- re, mesele yalnız mesken inşaatile bitmeyip hususile bu in- şaatın yeni prensiplere müstesniden yapılması lâzım gelir.

Mamafih her ne de olsa, yalnız BerJinde mesken meselesi- nin halli için 1950 senesine kadar 400.000 bina yapmak ica- bediyor. Şimdiye kadar hükümet yalnız ufak meskenler inşa- sının teşviki için iktiza eden tedbirlere tevessül etmiştir.

Böylece ancak azamî 45 metre murabbalık evlerin kiraları üzerine ipotek vazedilmiş ve azamî ayda 55 rayhsmark kira getiren evlerin vergileri tenzil olunmuştur.

Bu izahattan anlaşılıyor ki. hükümet, paranın fıkdanın- dan dolayi münhasıran bu gibi küçük binaların inşasına yar- dım edebiliyor ve hükümetin inşaat programından ancak bir- den iki edalı meskenler istifade ediyorlar.

Halbuki bu gibi meskenler kalabalıklı ailelerin ihtiyacını tatmin edemez, çünkü bunlar için asgarî üç dört odalı ev lâ- zımdır. Bu gibi evlerin kirası ise asgarî yetmiş beş rayhj- mark'tır ve bu kadar kirayı da Berlin ahalisinin büyük kıs- mı veremez.

Bu sebepten dolayı 1938 senesinden beri inşaat müfettiş- liği iş ve Maliye Nezaretinin ve Berlin Belediyesinin yardımile kiraların tenzili için ciddî teşebbüslerde bulunmuş ve bu su- retle inşaat hususunda gösterilen kolaylıklar üzerine Devletin yardimile inşa edilen meskenlerin kiraları azaltılmıştır.

(34)

O s m a n i y e c a d d e s i ( i z m i r ) S a m i Y e t i k

C. H. P. R e s i m S e r g i s i . (Ankara)

Geçen y ı l Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliği tarafından memleket san'atkârlarmı korumak ve ayni zaman- da yurdumuzun güzelliklerini tesbit ettirmek gayesile on res- samdan mürekkep bir heyet, muhtelif vilâyetlerde Parti nam ve hesahına çalıştırılmıştır. Genç ressamlar neticede, 130 ka- dar tablo ile bu mesailerini bir sergi halinde teşhir etmişlar- dir. Halk Partisi mesaisine iştirak eden bu ressamlar: Ali Av-

ni Çelebi, Bedri Rahmi, Cemal Tullu, Feyhaman Duran, Hâmit Görel, Hikmet Onat, Mahmut Cuda, Saim özeren, Zeki Ko- cameni, Sami Yetik'dir.

Türk san'atkârlarmı çalıştırmak ve inkişaf ettirmek için Parti tarafından düşünülen bu hareketi alkışlar ve her se- ne tekrarlanmasını temenni ederiz.

(35)

A l i A v n i Ç e l e b i M a l a t y a

C e m a l T o l l u A n t s lya

M a h m u t C u d a T r a b z o n

(36)
(37)

Z e k i K o c a m e m i Ç a r ş ı içi ( R i z e )

H i k m e t O n a t Y e n i k a p l ı c a

B u r s a

C e m a l T o l l u A n t a l y a l i m a n ı

(38)
(39)
(40)

H u m i t G ^ r e f ( E r z u r u m )

F « y m m a n D u r a n ( G a z i a n t e p )

(41)

R e s s a m l a r t a z e b i r g a y r e t l e ç a l ı ş ı y o r l a r

T a ı a b a m d a iken bir sabah peyzaj y a p m a k için sokağa çıktım. Gecenin karanlığından henüz k u r t u l m a k t a olan nem- li ve şeffaf renklerin r u h u m a verdiği coşkunlukla y ü r ü y o r - d u m . H e n ü z y a r ı m saat olmamıştı. Bulduğum mevzuların bir- biri ııdeı. cazip güzellikleri karşısında şaşkına dönmüştüm. İn- san, azlık ve yoklukta k a n a a t k a r , çokluk ve bollukta ise müş- külpesort oluyor, t e r e d d ü d e düşüyor, Nihayet v a k t i m i n boş gcçsceği endi şeşi le bir yerde k a r a r verebildim. S e h p a m ı aça- rak çalışmıya başladım. Biraz sonra da sabah n a m a z ı n d a n çıkanların bir kısmı e t r a f ı m ı sardı. Tabii, sorgular da başladı.

Seyircilerin tecessüsleri o kadar saf ve sevimliydi ki onlara m e m n u n i y e t l e cevap v e r i y o r bir y a n d a n da çalışıyordum, Böy- lece, idrakimin gözümle k u l a ğ ı m d a n aldığım üykırı ihsaslar arasında yapmıya başladığı canbaz raksı bir saat kadar sür- dü, güneçiıı yükselerek mevzuumtın efesini değiştirmesile so- na erdi. Buya kutumu k a p p r k e n birisi, bir kahveci resimlerini görmeni için beni davet etti. Gittim, ve gördüm. Alelade hat- tâ bayağı kopyalardı. Fakat, onları camlayıp, çerçİveleyip itina ile asdııan resim sergisine h ü r m e t ve takdir d u y m a m a k kabil değildi. İkram ettiği kahveyi içerken ona. anlıyacağı dille kopyanın ne olduğunu, kıymetlilerinin nasıl y a p t ı k l a r ı m söyledim bu suretle orijinal resmi de tarif etmiş oldum. Ya- nımızda bir kaç kişi daha vardt. İçlerinden birisi,, ameli ye- tişmiş bir tesviyeci «saıVati ö ğ r e t m e k t e n çekinme, o bir kabi- liyet işidir, binde bir kişi ancak çıkar, belki senin de ondan öğreneceklerin bulunur, mealinde bîr şiir okudu.

A r k a d a ş l a r d a n birisi peyzaj yapıyormuş, ö n plânda bir dırek varmış. Tuvale koyduğu zaman kompozisyonu bozdu-

ğu için silmiş. Tam bu sırada a r k a d a n birisi «çok iyi yaptın.

o direk resme hiç yakışmamıştı.» demiş. Bunlar gibi daha ni- ce vak'alar isbat eder ki, her vatandaşın güzele karşı fıtrî bil- meyi i v t alâkası vardır, Sî^n'atı benimsemesi için biraz gör- gü kifayet edecektir.

Yurdumuz, bütün tabiat güzelliklerinin bir araya top- landığı ebedî heyecanın kaynağı olan bir diyardır. Halkı- mızda ise bedii hisler t a m a k o r d u n d a gerilmiş t e m a s bekliyen tellet halindedir. Fakat, bu müsait şartlara rağmen aksıyan taraf da var; S a n a t k â r l a r ı m ı z günlerinin güneşli saatlerinden, maddi istiklâlden m a h r u m d u r l a r . Her sahada, tekâmüle doğ- ru atılacak ilk adımlar daima eıı yavaş ve en güç olculardır.

Bu hususta san'atkâr esasen başlangıcın bütün y ü k ü n ü sıı-t- liinmıştır. Hayatı bahasına da olsa gayret edecektir. Lâkın, n- rıu tek başına koınak milli tekâmülümüzü zamanın ağır sey- rine bırakmaktır. Bu da razı olunacak gibi değildir. O halde, sun'atkâri ıı elinden t u t a r a k y a r d ı m etmek veya onu y a r d ı m c ı almak lâzımdır.

İşte, bu düşünce iledir ki Cumhuriyet Halk P a r t i m i z y u r d u n giiıtelliklerini tesbit e t t i r m e k , halka san'atin y a r a r l ı - ğını göstermek, san'atkâra maddi istiklâl v e r m e k istedi. Ge- çen yıl on ressamı on ayrı vilâyete göndererek bir ay çalış- tırdı, Toplanan resimlerle Arıkarada bir sergi açtırdı. A y n i sergiyi muhtelif vilâyetlerde de teşhir ettirecektir.

Şimdi, san'atkârlar senenin bir ayır,da olsun g ü n l e r i n i n büt.üıı güneşli saatlerinden istifade edeceklerini d ü ş ü n e r e k sevinmekte Partinin y a r d ı m ı n a layık olmak için gecelerini gündüz yaparak taze o ir gayretle çalışmaktadırlar.

Ressam Mahmut Cüda

Referanslar

Benzer Belgeler

Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar, hem geleceğin hekimi hem de SCORA savunucusu olarak benim için büyük bir önem taşımaktadır... Önlenebilir olan

Minberinin kapısı üze- rinde bulunan hicrî 1161 (1748) tarihi camiin han- gi devirde inşa edildiğin: göstermektedir. Camiin mimarî bakımdan dikkati çeken tara- fı,

[r]

Nefret söylem son üç yıllık dönemde kamu yetk l ler tarafından doğrudan üret ld ğ nden, toplum ve kamu görevl ler tarafından LGBTİ+’lara yönel k şlenen nefret suçları

• Şubat ayı boyunca gerek üniversitede gerekse İstanbul ve diğer kentlerde düzenlenen gösterilerde çok sayıda kişi fiziksel şiddet kullanılarak gözaltına

Ayrıca ilk felsefeci Türk kadın olarak da kabul edilen Fatma Aliye Hanım, edebiyatımızda kadın haklarından ve kadın-erkek eşitliğinden ilk kez bahseden yazarımız

Okul olarak eğitim felsefemizi cumhuriyetimizin temel değerleri ve 2023 eğitim vizyonu

Bu amaçla; öğrencinin problem çözme, analitik, eleştirel ve yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmek amacı ile çeşitli okumalar, senaryolarla örnek