Yiyecekl ere Katılan Katkı Maddeleri,
Çeşitleri, Besin Değerleri ve Sağlık
Üzerindeki Etkileri
Nurdan Okbay*
Giriş
İçinde bulunduğum uz çağ bir değişim ler çağıdır. İnsanların yaşantıla- larında ve yaşama koşullarındaki büyük değişm elere uygun olarak bes lenme alışkanlıklarında bazı değişim ler olm uştur. Bugüne kadar ev m u t faklarında hazırlanan klâsik ev yem eklerinin yerini özellikle kentlerin orta halli ve zengin kesimlerinde, yavaş, yavaş daha pratik olan konser veler veya çeşitli hazır yiyecekler alm aya balam ıştır.
H azır yiyeceklere duyulan ilginin artışı sonucu yeni tip bir gıda en düstrisi gelişmiş ve gelişmektedir. Bu endüstri, hazır yiyeceklerin alıcı için cazip, ekonom ik olm asını sağlamak, kısa za m a n d a bozu lm a la rın ı önlem ek ve alışılmış olanlarla yarışı sağlam ak için yiyeceklere b azı y a bancı kim yevi m addelerin katılması zoru n lu lu ğu n u doğurm u ştur. D iğer taraftan gerek tarım da ve gerekse çeşitli nedenlerle evlerde kullanılan kim yevi m addelerin artması ve am balaj sanaayindeki gelişm eler so nucu yiyeceklere bazı kimyasal m addelerin karışması olasılığı artmıştır. Bütün bunların son u cu n da bilerek veya bilm iyerek, istiyerek veya istem iyerek vü cu d u m u za yiyeceklerle birlikte yü zlerce y a b a n cı kim yasal m addelerin girdiğini görm ekteyiz. Buna karşılık b u m a d d elerin ufak m iktarlarda da olsa özellikle uzun süre tüketilm eleri son u cu sağlığım ız ne g ib i zararlara uğram aktadır? M a a lesef bu n u saptam ak her zam an m ü m kü n olm am aktadır.
* S .S .Y . B akanlığı Hıfzıssıhha O k u lu G ıd a ve Beslenm e E ğitim -A raştırm a Şubesi D iyetisyeni.
BESLENM E V E D İY E T D E R G İSİ 39
işte, yiyeceklerin doğal bileşim inde bulunm ayan, sonradan üretim im âlat, hazırlam a, paketlem e ve saklama gibi işlemler sırasında eklenen veya karışan kimyasal bileşiklerin hepsine birden ” gıda katkı m addeleri11 denm ektedir.
K atkı M addeleri Kullanm anın Genel Am açları ve Koşulları
1. Y iy e ce ğ in besleyici özelliğini korum ak,
2. Y iyeceğin kalitesini ve sağlam lığını korum ak ve ziyan olmasını önlem ek,
3. Y iyeceğin görünüşünü güzelleştirmek, renk vermek, iyi bir biçim sağlam ak, tadını arttırmak ve yenmesini sağlamaktadır.
Belirtilen bu özellikleri sağlayabilm ek için kullanılan gıda katkı m ad delerinin uzun süre vücu da alındıkları zam an zehirlenme veya çeşitli kom plikasyonlara sebep oldukları çeşitli ülkelerde ve çeşitli zamanlarda ortaya konm uştur.
Bu bakım dan gıda katkı m addeleri bir çok ülkelede bir halk sağlığı sorunu olarak ele alınmakta, kullanılabilecek cins ve miktarlarının tes- biti için çalışm alar yapılm aktadır. Bu konuda birleşmiş M illetler G ıda ve T a rım örgütü bir tüzük hazırlamış, bu örgüte bağlı devletler de kendi bün yelerin e uygun olarak bu tüzüğü adapte etmişlerdir.
Bu tüzüğe göre zararlı olm ayan katkı m addelerinin bir listesi yapıl mıştır. G erekli görü ldü ğü zam an bu tüzükte değiştirmeler yapılabilm ek tedir. Bu listede belirtilen katkı m addelerinin dışında sadece asırlardan beri kullanıldıkları için ekseri katkı maddesi olarak kabul edilm eyen tuz, sirke ve şekere izin verilmiştir.
Fakat bu gün bir çok yayınlarda "J a p o n hastalığı" şeklinde isim lendirilen m id e kanserinin sebepleri araştırılırken Japonların çeşitli milli yiyecekleri vasıtasıyla belkide yeryüzünde en fazla tuz tüketen toplum oldu k ları dikkati çekmiş ve bu hususun üstünde durulm uştur. B öylece bu gün tuz da şüpheli görülen m addeler arasına girmiş bulunm aktadır.
T ü zü ğ e g ö re ; m üsaade edilm eyen katkı m addesi kullanılam az. Bir m a d d en in katkı m addesi olarak kullanılabilm esi için bütün gerekli testlerin yapılm ış olm ası şarttır. Bu testlerde gıdanın içindeki katkı m addesini tespit etm e yollarını bildirm ek, bu m adde yüzünden gıdada m ey d a n a gelen değişikleri de belirtm ek gerekir. Y önetm elik ticari sır ları ifşa etm ez, bu husus garanti edilmiştir.
40 Y İY EC EK LER E K A T IL A N K A T K I M A D D E LE R İ
K im yasal katkı m addesinin zararlı veya emin oluşunu ancak gıda ve ilaç yönetm eliği tespit edebilir. Bir m addenin ne derece em in olduğu ve hangi hallerde zararlı veya zararsız olabileceği tüzükte açıklanır. D i ğer bir deyişle, kimyasal katkı m addelerinin ancak gıda ve ilâç yön et m eliğinin tespit ettiği esaslara uyularak kullanılması zorunludur.
K atkı Maddeleri ve Etkinlikleri
Y iyeceklere katılan katkı m addelerinin sayıları çoktur. Bunların en ö n em lilerini 6 gurup altında toplam ak m üm kündür.
B o y a l a r : Bir yiyeceğin m akbul sayılabilmesi için d oğa l bir renge sahip olması şarttır. D oğal olm ayan renkler yiyeceğe fazla m iktarda boya katıldığını işaretler.
Boya m addeleri daha çok şekerlere, şekerlemelere, alkolsüz içkilere, pastalara, dondurm alara, dondurulm uş tatlılara, jelâtin li tatlılara, süt m am üllerine, yum urtalı yiyeceklere, hazır etlere katılm aktadır.
Bu boyalardan sentetik olanları, köm ür katranından elde edilm ek tedirler.
1955 yılında köm ür katranı b oy a la n kullanılabilir listesinden çı kartılmıştır. Z ira yeni test yöntem lerine göre sağlığa zararlı bulunm uşlar dır. Ö rneğin, bir zam anlar m argarine katılmasına m üsaade edilm iş olan tereyağı sarısı (p-dim etylam ino a zoben zen )-ki azo gu ru bu katran b o - yalarındandır- ve peynirlerin boyanm asında kullanılan ” saridan 1“ tok- sik ve kanser yapıcı etkiye sahip bulundukları için sonradan k u llan ılm a ları yasak edilm iştir.1 Bu gün katkı m addesi olarak kullanılm asına izin verilen boyalar aşağıda gösterilmiştir.
I. İnorganik Boyalar: K a rb o n siyahı (siyah renk için ), D em ir ok sitleri (sarı, kırmızı, kahverengi için ), T itan yu m di-oksit (beyaz renk için ), U ltram arinler (m avi, menekşe, yeşil, kırm ızı için)
II. Sentetik Organik Boyalar: Ponecan (kırm ızı için ), A m a ra n t (K ır m ızı için ), Eritrosin (kırm ızı için ), İn d igotin (m avi için ), T artra zin (sarı için ), G ünbatısı sarısı (sarı için ), Parlak m avi (m avi için ), H ızlı yeşil (yeşil için ).
III. Tabii Organik Boyalar: Safran, K lo ro fil, M ey a n kökü (k ah ve rengi için ), K aram el, R ib o fla v in , K aroten ve K aroten oid ler, în d ig o , İran ü zü m ü (m or menekşe için ), K ızıl kök, Asfar (sarı için ), Z e rd cçe l, Şeyp otu.
Sağlığa zararlı olm ad ığı bildirilen bu boyaların allerjik etkisi üzerin de durm ak gerekir.
BESLENM E V E D İY E T D ER G İSİ 41
1961-1967 yılları arasında H acettepe Üniversitesi T ıp Fakültesi al- lerji bölü m ü n d e 510 ürtikerli çocu k hasta üstünde yapılan araştırmada şekerlere renk verm ek am acı ile karıştırılan b oya m addelerinin bu ço cuklarda ürtikere sebep old u ğu saptanmıştır. Şekerleme allerjilerinin, şekerlere katılan b oy a m addeleri ile şekerleme yapılırken, yanm a, kavrul m a v .b . gibi işlemlerle şekerin değişmesi sonucu açığa çıkan bazı m adde lerden old u ğu sonucuna varılmıştır. Y ap ay besin boyalarının çocuklarda ürtikere sebep old u ğu uzun zam andan beri bilinm ekteydi. 1957 yılında da bu boyaların çocuklarda ve yetişkinlerde “ astım” a sebep olduğu rapor edilm iştir.2
K o r u y u c u K a t k ı M a d d e l e r i : Yiyeceklerin bozu lm a sına bir takım faktörler sebep olm aktadır, Bunlar:
1. Bakteriler, m ayalar, küfler gibi m ikroorganizm aların yiyecekte çoğalm ası,
2. H ayvan ve bitki dokularında bulunan enzimlerin devam eden faaliyetleri.
3. Atm osferik hava etkisinde yağların acılaşması, doğal renklerinin solması ve kararması, vitam inlerin kaybolm ası gibi oksidatif değişme lerdir.
İşte, bu etkenlerin ortadan kalkması için bugün gıda endüstrisinde k oru yu cu katkı m addelerinden yararlanılm aktadır. Y alnız yiyeceklerin bozulm asını önlem ek için kullanılan bu koruyucu m addelerin de vücut için bir takım zararlı etkileri veya yetersiz oldukları görülm ektedir. En çok kullanılan koruyucu katkı m addelerini T a b lo I de görüldüğü gibi bir kaç guru pta toplıyabiliriz.
Antiseptikler: Bunlardan form aldehit, asitborik, asit salisilik, etlerin
saklanm asında kullanılan oldukça kuvvetli antiseptiklerdir. Fakat eti b ozu lm aktan kurtaram azlar.
A y rıca çeşitli nedenlerle sütlere de koruyucu m addeler katılmakta dır. Fakat bu koruyucu m addelerin çoğu toksiktir. Bilhassa “ form alin” ve asit b o rik " az dozlard a dahi kullanılsa toksiktir. Süte konulacak an tiseptiklerin; sütte herhangi bir kimyasal reaksiyon m eydana getirm e mesi, sütün tüketim inden veya işlenmesinden ön ce kolaylıkla sütten ay rılabilm esi ve sütten ayrılırken süt içerisine terk edeceği tali m addelerin zararsız olm ası gereklidir.
Bu saydığım ız özelliklere tam am en sahip herhangi bir antiseptik henüz bilinm em ektedir. Bu sebepten sütlere katılan koruyucu m adde lerin kullanılm asının yasak edilmesi gerekm ektedir. A n cak F A O /W H O örgü tlerin ce bazı koşullarda “ h idrojen peroksidin” kullanılabilir olduğu
42 YİYEC EKLERE K A T IL A N K A T K I M A D D E LE R İ
T A B L O I
K oruyucu K atkı M addeleri
K u lla n m a A m a cı Katkı M addesi K atılan Y iyecekler 1. Antiseptikler
M ikroorganizm alarla oluşan bozulm ayı ge ciktirir veya önlerler.
Kükürt dioksit ve sülfit- 1er
Benzoik asit, sorbik asit, borik asit, form aldehit, a- sit salisilik.
Form alin, Asitborik
K urutulm uş balık, kuru m eyve, m antar, konsantre m eyve sulan, şarap, v.b. Etler ve dom ates
Süt 2. Antioksidanlar
Bazı besinlerin oksidas- yonla bozulm alarını ön lemek için kullanılırlar.
Propil gallat, oktil gallat, dodesil gallat butil hid- roksi toluen.
Y ağlara antioksidan ola rak katılırlar.
3. Antibiyotikler
T ek hücrelileri veya has talik yapan bakterileri parçalar, yaşayan h üc releri öldürür veya on ların büyümelerini, üre melerini önlerler.
Kloratetrasiklin, terrami- sin, oksitetrasiklin, subti- 1in, nişin.
En fazla et, balık ve tavuk etleri,
süt.
4. K oru yu cu olarak K u l lanılan K aplam a M a d deleri
Bazı besinlerin bozul- m am alan için koruyucu m adde ile kaplanması dır.
Alkali silikat, kireç suyu ve mineral yağlar Parafin Y um urta k abuğuna sü rülür. M ey v e ve bazı peynirlerin etrafına sürülür.
açıklanm ıştır.3 Halen iklim ve taşınma koşullarının g ü ç old u ğ u pek çok ülkede hidrojen peroksit denetim altında koruyucu olarak süte katılm ak tadır. H idrojen peroksit kullanıldığı takdirde sütte m evcu t “ katalase” enzim i tarafından kolaylıkla ve süratle tahrip edilm ekte ve p arçalan m a sonucun da su ve oksijen m eydana gelm ektedir. Bilindiği gibi bu iki m a d denin vücut için zararı m evcut değildir.
A slında hidrojen peroksit süte litrede 1 gr. katılınca sütün 25 d ere cede 110 gün, 28 derecede ise 40 gün saklanması m ü m kü n dü r. Fakat bu m iktarlar çok yüksektir. K oru yu cu olarak kullanılm asına izin verildiği takdirde içm e sütüne litrede 0,1-0,4 gr eklenir. T a h rip edilm esi için ka talase enzim i kullanılır.2
Antibiyotikler: Son zam anlarda yapılan diğer b ir çalışm a da gıda
BESLENME VE D İY ET DERGİSİ 43
Ç ok sayıda antibiotik, çiğ et, balık, tavuk eti ve diğer gıda maddeleri üzerinde deneylere tabi tutulmuştur ve bu gün konu ile ilgili otoritele rin yakından takipleri ile et ve tavuk için antiseptik yıkama m adde leri kullanılm aktadır. Pişirme ile antibiotiklerin etkisi yok olmaktadır. Fakat konserve sanayiinde antibiotiklerin kullanılması ekonomik yön den ve basit olm ası nedeni ile yararlı olm akla beraber bu konuya çeşitli itirazlar olm aktadır.
A ntibiotiklerin kullanılmasındaki başlıca düşünce tüketici üzerin deki etkisidir. Fazia miktarda antibiotikle m uam ele edilmiş gıda tüketen kimsenin vü cu du n da bu m addelere tepki gösteren organizm alar m eydana gelebilm ekte ve bunun sonucunda vücutta allerji belirtileri görülmektedir.
O l g u n l a ş t ı r ı c ı v e T a t V e r i c i K a t k ı M a d d e l e r i : Bu gru ba giren katkı m addeleri T a b lo II de görülmektedir. Bunların bazılarının sağlığa zararlı olduğuna dair raporlar vardır.
T A B L O II
T a t V erici ve O lgunlaştırıcı O larak K ullanılan K atkı M addeleri K atılm a A m a cı Katkı M addesi K atılan Yiyecekler 1. Sentetik T a t V ericiler
Besin değeri olm ayan, tat veren y ap ay bileşik ler.
Dulsin, sakkarin, sukaril, siklomatlar, sorbitol, m o- nosodyum glutamat.
Şeker hastaları için hazır lanan yiyeceklere şekerli tat vermek için, ayrıca sodalı içkiler, çiklet ve tütüne katılır.
2. Asitleştiriciler
Besinlere ekşi, m ayhoş tat verm ek için katılırlar.
Laktik asit, sitrik asit, tar tarik asit organik asitler.
Reçellere, marmelatlara, gazozlara, v.b.
3. N ötralleştirici ve T a m p on M a d d e le r
Besinlerin yapım ı sıra sında ba zı bazik m a d deler nötralleştirici ola rak eklenir.
Sodyum karbonat, sod yum bikarbonat, kalsiyum ve m ağnesyum karbonat. S odyum sitrat
T ereyağı ve peynir yapıl masında, sütün bu m ad delerle asit seviyesi düşü rülmektedir.
Lim onatalara, soda ve A l kollere katılır.
4. T u zla m a Potasyum nitrat ve sod yum klorür
T ereyağı ve etlere katı lırlar.
5. K o k u M a d d eleri Asetat, amil asetat, ben- zaldehit.
Diasetil
Şekerlere, reçel, likör ve şuruplara katılırlar. M argarinlere
6. Buruk tat verenler Sirik asit, tanin Şarap ve biraya katılır 7. A cılaştııan lar Ç inkona kabuklan, jansi-
yan, şerbetçi otu, hindida A c ı badem
esansı-Sodlara eklenir. A cı lezzet vermek için istenilen yiye cek m addelerine katılırlar Pasta ve şekerlemelere.
44 Y İY E C E K LE R E K A T IL A N K A T K I M A D D E L E R İ
Sentetik tat vericilerden dulsin, deney hayvan larında uzu n süreler denem elere tabî tutulmuştur. N eticede ııitrohepatik tüm örlere sebep o l duğu anlaşılmış ve m eydana getirdiği tehlikeye m âni olm ak için kullanıl ması yasak edilmiştir.
Y in e sentetik bir tat verici olarak sakkarini g örü y oru z. Sakkarin ilk olarak 1879 tarihlerinde kullanılm ağa başlanmıştır. Sülfirik asit ve daha bazı kimyasal m addeler kullanılarak köm ür katranından im âl ed il mektedir ve yapısında salisilik asit, fenol gibi k öm ü r katrınında bu lu n an m addeler mevcuttur. Bu m adde sakkarozdan 300 defa d ah a tatlıdır. İlk kullanıldığı zamanlarda sadece pişirildiği zam an b ozu lm ası ve lez zetinin acımtırak olması gibi sakıncaları görülm üştür. Sonraları b a zı in sanlarda allerji m eydana getirdiği dikkati çekmiş ve çok eski b ir geçm işe sahip olan bu m adde üstünde çeşitli görüş ve araştırm a verileri orta ya çıkmıştır.
Daha 1935 yıllarında Hintli bir doktor bir d efada 200 tablet sakka rin alan Hintli bir çocuğun akli dengesinin b ozu ld u ğ u n u teşhis etm iştir. Bu konudaki en yeni görüş ise, O cak 1972 tarihinde A .B .D . F ed eral İlaç İdaresinin sakkarini, zararsızlar listesinden çıkararak b u k o n u d a il gili hususlar gözden geçirilinceye kadar kullanılm asını yasak ettiğidir.
Çeşitli laboratuvarlarda yapılan araştırmalara g öre tavsiye edilen günlük sakkarin miktarları farklıdır. D ü n ya Sağlık Teşkilatının m ü saade olunabilir miktarı K g. başına 5 mg. dır. Fakat herkesin birleştikleri n o k ta yüksek dozlarda verilen sakkarinin bazı test h ayvan ların d a safra ke sesi tümürleri m eydana getirdiği ve bunların da kanserli ola bilecek lerid ir. 1937 yıllarında “ siklomatlar” ın keşfedildiğini g ö rü y o ru z. S ik lom a t- ların tadı sakkarozun 30 katıdır. Sakkarinden ise 10 defa d ah a az tad v eri cidirler. Özellikle eriyik durum da iken lezzeti şekerden farksızdır ve sı cakta bozulm azlar.
Son zam anlarda imâl edilen birçok tatlandırıcı tabletlerin bileşi m inde 10 kısım siklomat ve 1 kısım sakkarin bu lu n m ak tad ır ve b u y ü z den tatlandırm a değerleri şekerin 60 katıdır. Y an i 0,055 gr. lık b ir ta blet, ağırlığı 4 gr. kadar olan bir kesme şekere eşittir.
A ğızd an alınan siklomatların 2 /3 si gaita ile çıkar, 1 /3 i ise d ola şım sistemine girerek idrarla atılır. Bu arada kandaki siklom atların b ir kısmı “ Siklohexylam ine” dönüşür ve bu değişik m a d d eye yaln ız in san lard a rastlanmaktadır. “ Siklohexylam in” nin bazı toksik etkileri v a rd ır. A y r ı ca bugüne kadar yapılan çeşitli gözlem lere göre ishale sebeb olm a k ta d ır.
BESLENM E V E D İY E T D ER G İSİ 45
Y in e sentetik tad verici olarak kullanılan m onosodyum glutamatı kullananlarda göğüs ağrısı, baş ağrısı yaptığı ve tehlikeli olduğu görüşü m evruttur.
En çok diyabet hastalan tarafından kullanılan bu tatlandırıcıların bir özelliği de hiç kalori verm em eleridir. Bu nedenle düşük kalori almak isteyenler şeker yerine kilo almam ak için bu m addeleri kullanmaktadır. A y rıca düşük kalorili içeceklere tadlandırıcı olarak katılmaktadırlar.
T atla n d ırıcı olarak siklomatların çok büyük bir kütle tarafından kullanılm ası, bunların toksik etkileri olup olm adığı konusunda geniş araştırm alara yol açm ıştır.4
Bu hususta A .B .D . Federal îla ç İdaresinin çalışmaları sonucunda b unların günlük dozu 5 gr. olarak sınırlanmıştır. Bu miktarın tat verme karşılığı ise 300 gr. şekere eşit bulunmaktadır.
C am brige Üniversitesindeki bir ilmi alt komüsyon günde 5-12 gr. siklom at alan 210 insan üzerinde 18 ay boyunca incelemeler yaparak
1969 da bir rapor hazırlamıştır. Bu incelem eye göre siklomat alan 210 insanın h içbirin de toksik belirti görülm em iştir.4
Fakat bu konudaki bütün endişe, uzun süre belirli bir dozda alın ması, bu m addenin yıllar sonra kötü bir etki m eydana getirip getirme yeceğidir. Bu konuda araştırmalara devam edilmektedir. Bu gün A m e rika’ da siklom atların resmi dozu 24 saatte kilo başına 70 mg. dan 50 mg. a indirilm iştir. A yrıca bu gibi preparatlarm ambalajına şişe kapsamında veya belli bir bölüm ünde ne miktarda siklomat bulunduğunun yazıl mış olm ası gerekm ektedir.4
Y i y e c e ğ i n G ö r ü n ü ş ü n ü D e ğ i ş t i r e n K a t k ı M a d d e l e r i : Y iyeceğin görünüşünü etkiliyen katkı m addeleri ve katıldığı yiyecekler T a b lo III de görülmektedir. Maksatlı olarak ka tılan katkı m addelerinin herşeyden önce toksik olmaması gerekir. Bu kim yasal bileşiklerin biyolojik tesirleri ve toksisiteleri, test hayvanlan ü zerinde İncelenm ektedir. Bu deneylerin bir sonuca ulaşması bazen yıl larca sürm ektedir. Böyle olduğu halde bile görüyoruz ki, hayvanlar üze rinde yapılan bu incelem eler zararsız sonuç verse bile insan vücudunda b azen toksisitelere sebeb olm aktadır. Bu sebebten gıda taktı maddeleri ile ilgili zehirlenm elere kitle halinde ve sık sık rastlanmaktadır. Ö rneğin; 1960 yılın da H o lla n d a ’ da epidem ik bir margarin hastalığı görülmüştür. “ Planta” isimli m argarin yiyen 75.000-100.000 kişide bir ve ikinci günler de allerji belirtileri ve üçüncü gün deride iltihaplı döküntüler (erythema) görülm üş ve klinik olarak hastalığın serum hastalığını andırdığı tespit edilm iştir. 100 vakanın cid d i olduğu ve tıbbı m üdahaleye lüzum görül
46 Y İY E CE K LER E K A T IL A N K A T K I M A D D E LE R İ
d ü ğ ü literatürde bildirilm ektedir.5 Y apılan incelem eler sonucunda m ar garin e katılan em ülsifiyan bir m addenin (M E -18) bu hastalığa sebep ol d u ğu anlaşılmıştır.
T A B L O III
Y iy e c e k le r in G ö r ü n ü ş ü n ü G e liş t ir e n K a t k ı M a d d e le r i K atkı M addesi K atılan Y iyeceklcr K a tılm a A m a cı
1. Em ülsifiyanlar ve Plastifiyanlar
Emülsifiyanlar, birbir- karışamayan iki m ad deden birinin diğeri i- çinde hom ojen olarak dağılmasını sağlarlar. Plastifiyanlar besin m ad desine yumuşaklık ve h a fif akıcılık verirler. 2. Kristallenmeyi önleyen
m addeler
Şekerlerin büyük kris taller halinde ayrılm a sını önlerler.
3. Kalınlaştırıcı ve Ltizuci H alde T utan M addeler
4. Berrak T u tu cu lar İçkilerde katı m addele rin çökm em esi ve h o m ojen bir halde kalm a ları için ilâve edilirler. 5. T a z e tutucular ve renk
güzelleştiriciler
Gliserinin m on o ve diste- arat bileşikleri, M E -18. K arboksi metil scllüloz Sitrik, laktik vc malik asitler.
Pektin, jelatin, yum urta akı, agar agar.
Tvveen 60
Nişasta, alginatlar.
Alkali orto ve piro fosfat lar veya kalsiyum laktat.
Pektin.
G um arabik, bazı zarar sız bitki reçineleri.
K a rb o n , jelatin , kazein, sodyum m onosülfür ve gu m arabik.
% 2-3 papain ihtiva eden tuz.
K N 0 3 N itrogentriklorid (A G E N E )
Y ağlara emülsifiyan ola rak ilâve edilir.
Bazı besin m addelerine emülsifiyan olarak katılır. Bazı cins peynirlerin ha zırlanm asında plastifiyan olarak ilâve edilirler.
Bazı besin m addelerinde, örneğin d on d u rm ad a kul lanılırlar.
Çukulatalara katılm ak tadır.
Kalınlaştırıcı olarak bazı et m am üllerin e katılırlar. Süt ile je lö z hale geçm esi için, krem a ve tatlı tozla- larına katılırlar.
Bazı reçellerde kullanılır. K a rb o n a tlı içkilere b u la nık bir görünüş verm ek için kullanılırlar.
M e y v e suları, şarap, bira gib i içilecek m addelerin çökm em esi, h om o je n kal m aları için kullanılırlar. Etin tazeliğini korum ak gayesi ile kullanılır. E tin rengini güzelleştir m ek ve unları beyazlaş tırm ak am a cı ile katıl m ak ladır.
BESLENM E V E D İY E T D E R G İSİ 47
K a tılm a A m a cı K atkı M addesi K atılan Yiyecekler 6. Parlatıcı ve Serbest
H a ld e T u tu cu la r
Talk.
Bitkisel yağlar.
Patates nişastası ve diğer nişastalar.
Şekerlerin yapışmasını ön lemek ve pirincin parla tılması için kullanılır, m ada kullanılırlar. Şekerlerin birbirleriyle ya pışmalarım önlemek için kullanılırlar.
7. K ö p ü k ö n le y ic i M a d deler
M etil p oli siloksan Şeker solüsyonundaki kö püğü ortadan kaldırmak ta kullanılır.
8. K a b a rtm a T o zla rı S odyum bikarbonat, am onyum karbonat, sodyum pirosfosfat. Sodyum bikarbonat veya organik bir asit
H am ur ve içkilerde kul lanılırlar.
Sodalı içeceklere katılır.
9. S tabilizörler
B ayatlam ayı önlem ek için kullanılırlar.
Sorbitol.
Polifosfatlar.
Şekerleme, çikolata, pasta ve bisküit im âlinde kul lanılır.
Bazı et çeşitlerine stabili- zör olarak katılır. 10. Besin m addelerinin iri
p arçalar halinde ayrıl m asını ön leyen m a d d e ler
Trikalsiyum fosfat ve m ag nezyum karbonat.
M agn ezyum karbonat.
T uzu n rutubet etkisiyle topaklanmamasını sağlar
lar Bisküvilerin parçalanm a sını önler.
11. A ntikoagulanlar Fosfat ve polifosfatlar. M ezbahalarda kanın pıh tılaşmasına m ani olm ak için kullanılırlar.
12. D o lg u M a d d eleri, su lan dırıcılar, endikatör- 1er
S odyum klorür, sodyum sülfit, nişasta, şeker (% 40 ı geçm em ek üzere) Şeker ve alkol.
K alsiyum karbonat.
Nişasta
Besin m addelerinde kulla nılan boyalar dolgu m ad desi olarak kullanılırlar. Sentetik koku m addeleri ni sulandırarak kuvvetle-' rini azaltırlar.
K abartm a tozlarına dolgu maddesi olarak katılır. M argarinlere indikatör o- larak katılır.
A y n ı hastalığın daha h a fif şekline 1958 yılında A lm anya da rast lanm ıştır. H o lla n d a ’ da durum un daha ciddi olm asının sebebi, m argari ne ilâve edilen b u em ülsifiyan m addenin A lm an ya’ dakinden iki misli fazla konsantrasyon d a olm asından dolayıdır.
48 YİY E CEK LE RE K A T IL A N K A T K I M A D D E LE R İ
Y in e bazı ülkelerde yiyeceklere emülsifiyan olarak konan “ K arbok - si m etil selüloz” un şüpheli olduğu üstünde durulm aktadır. Son zam anlar
d a F A O /W H O tarafından bildirildiğine göre bu m adde deney hayvan larına iki yıl m üddetle ağızdan verildiği zam an bir etki yapm am aktadır. F akat enjeksiyon ile lokal tümörlere sebep olm aktadır ve bu yüzd en bu katkı m addesinin kullanılmasında şüpheli bir durum ortaya çıkm ıştır.3
Bir diğer tereddüte sebep olan katkı maddesi de, “ polioksitilen 8- stearat” dır. Bu bileşiğin 1953-1958 yılları arasında yapılan hayvan d e neylerinde idrar taşları ve tüm örlere sebep olduğu saptandığı halde, bu m addenin çok az miktarının bir m ahzuru olm ayacağı fikri ileri sürülerek, ekmeklere emülsifiyan olarak katılması uygun görülm üştür. A n cak daha sonraki incelem eler polim er yapıya sahip olan bu kimyasal bileşiğin, kanser yapıcı potansiyelinin polim erin yapısına göre değiştiğini göster miştir. Bu sebeple şimdiki düşünce, bu m adden in katkı m addesi olarak kullanılmasının doğru bir hareket olm ıyacağı m erkezindedir.
Bazı gıdalarda bir disparsiyon ajanı olarak kullanılan ve çukulata- lara, kristallenmeye m ani olucu bir m adde olarak katılan “ T w een 60” da fare ve sıçanlarda töm ürlere sebep olm u ştu r.1
A yrıca etin rengini güzelleştirmek için K N 0 3 kullanılm aktadır. Fakat K N O s kullanılırken son derece dikkatli olm ak gerekir. Ç ünkü K N O s nın 0,3-0.5 gr. ı insan için toksik d o z d u r.7
G ıda m addelerine beyazlaştırmak am acı ile katılan b azı m a d d ele rin de zararlı etkileri görülm üştür. Bu k onuda enteresan bir örnek o la rak bir tarihte A .B .D . de una katılan nitrogen tiriklorid (A G E N E ) m a d desi gösterilebilir. Bu m adde sayesinde unun dah a beyazlaştığı ve ekm ek im âlinde pişme kabiliyetinin arttığı ileri sürülmüştür. A n ca k bu m a d d e nin bulunduğu undan yapılan ekmekleri yiyen köpek, tavşan, kedi ve farelerde epileptiform kram plar ve zehirlenm e belirtileri görülm üştür. Z eh irlen m e nitrojen trikloridin vücuttta m eth ion in ile birleşerek ” m et- hion in sulfooxam in“ in m eydana gelm esi sonucu olm uştur. Bu du ru m insanlarda görülm em esine rağm en 1949 dan bu yan a “ A g e n e ” yasak edilm iştir.8
Y i y e c e k l e r e K a r ı ş a n M a d d e l e r : Y iyecek lere b e lirli b ir a m a ç olm ad an karışabilen m a d d elerd ir. B u n lar:
1. Besin endüstrisinde kullanılan m addelerin yiy eceğ e karışması, örn eğin , yağların sertleştirilmesinde kullanılan nikel katalizörler, kahve ve kakao ekstraksiyonunda kullanılan petrol eteri, c y c lo hexan, etil alkol, p ro p il alkol, nişastadan glikoz elde edilişinde kullanılan m in era l asitler.
BESLENM E V E D İY E T D ERG İSİ 49
2. H azırlam a, saklama ve am balaj sırasında kullanılan m alzem e nin karışması. Ö rneğin, M ad en i kaplardan; kalay, aliminyum, kurşun, arsenik antim uan, pilastik kaplardan, plâstifiyan, antioksidan, boya, d o lg u m addeleri, stabilizör, m onom er m addeler.
3. Sabun, deterjan v.b.
4. H ayvan yem lerindeki ilaçların hayvansal besinlere geçmesi. 5. N ükleer denem elerde m eydana gelen radyoaktif izotop serpin tilerinin besinlere etkisi.
6. Pestisitler (ensektisitler, fungusitler, rodentisitler) dir.
Bazen besin endüstrisinde kullanılan yardım cı m addeler, im alatçı ve satıcılar tarafından hile ve aldatm aca olarak kullanılmaktadırlar. Bu nun son u cu n da hem halkın aldanmasına ve hem de halk sağlığına zarar verm ektedirler. Buna, zeytin yağm a, m adeni yağlar karıştırılmasını ve b u yağların zeytin yağı niyetine halka satılmasını bir örnek olarak vere biliriz. B öyle bir zehirlenm e 1959 yılında Fas’ ta bir epidem i şeklinde g ö rülm üştür. Zehirlenm e sayısı 10.000 olarak tahmin edilmektedir. Has talık felç şeklinde kendini göstermiştir. Y apılan tetkikler hastalığın g ö rü ld ü ğü bölgelerd e çok koyu renkli bir yağın ucuz marka bir zeytinyağı olarak satıldığını ortaya koymuştur. Zeytin yağı yerine satılan bu yağın je t-m otorla rın ı yağlam ak için kullanıldığı anlaşılmıştır.9
1967 yılında ülkemizden ihraç edilen zeytin yağlarında parafin ol d u ğu tespit edilm iş ve yurt içinde kullanılan yağların ekserisinin de aynı şekilde karışık old u ğu tespit edilmiştir.
M a d e n i ve sırla kaplı yem ek kaplarından bakır, kalay, kurşun, arse nik, antim u an gibi m etaller özellikle asit ortam da sulu besin m adde lerine geçerek zehirlenm eye sık sık sebep olm aktadırlar. Son zam anlarda y a p ı lan yayın lara göre kalayın dahi uzun zam an asitli besin m addeleri ile tem asında zehirlenm eler olabileceği anlaşılmıştır.
A m erik a ’ da bir toplantıdan sonra 38 kişiden 31 inde gastrointestinal bozu k lu k görülm üştür. Yem ekten iki saat sonra bu şahıslarda şişkinlik hissi, bulantı, m ide kram pları ve ishal görülm üştür. Y apılan incelem e neticesinde zehirlenm e olayının içki içindeki kalaydan ileri geldiği, içilen içkinin, P H nin 3 old u ğu ve kalaylanmış süt kapları ile bir restorandan getirild iği tesbit edilm iştir.10
Besin m addelerin de bulunabilecek kalayın lim it değeri % 0.2-0.04 kabu l edilm iştir ve bu m iktarın aşılması ile bazı sağlığa zararlı durum ların orta ya çıkacağı bildirilm ek tedir.11
5 0 Y İY E CE K LER E K A T IL A N K A T K I M A D D E LE R İ
A n tim u a n zehirlenm esine ise ençok sırlı kaplardan geçen antimuan sebebi ile rastlanm aktadır. 1933 de İngiliz Sağlık Bakanlığı sırlı kaplar d a hazırlanan ve saklanan besin m addelerinin tehlikeli olacağını b ild i ren ve halkın dikkatini çeken bir yaym a ihtiyaç du ym u ştu r.12
Ü lk em izd e yürürlükte olan G ıda M addeleri T üzü ğü n ü n 688. m a d desinde yenilecek ve içilecek m addelerin konulduğu kapların kaplanm a sı, kalaylanm ası, boyanm ası ve sırlanması için kullanılan m addelerin bileşim inde on bin de 2 den fazla arsenik ve binde 5 den fazla kurşun b u lunm asının yasak olduğu yazılm aktadır. A ntim uan bulunm asına ise hiç m üsaade edilm em ektedir.13
G ıdalara karışabilen kimyasal m addeler arasında deterjanlar, plas tik kaplar üzerinde de durulabilir. D ahilen alındıkları zam an bu m a d d e lerin cid d i bir toksik belirti m eydana getirm eleri şüpheli ise de bunların sindirim faaliyetini bozdukları tespit edilmiştir. Bazı plastiklerin im ali esnasında polim erizasyonun tam olm ayışı neticesi m eydan a gelen ara ürünlerin de plastik kaplardan yiyeceklere geçm esi ve yiyeceğin kalitesini değiştirmesi ve hatta vücutta toksik tesirler göstermesi m ü m k ü n d ü r.14'15 Son yıllarda besin m addelerinin üretim ve saklanm asında bitkiler ve hayvanlar için zararlı olan böcekler, hastalık yapıcılar için pek çok ilâç kullanılm ağa başlanmıştır.
Ç ok m iktarda alındığı zam an insanı kısa süre için d e öldü ren bu zehirli m addeler, az alındıkları zam an uzun süre için d e öldürm ekte veya zehirlem e m eydana getirm ektedirler.
Ensektisitler, Fungusitler, R odentisitler olarak kullanılan b u m a d delerin en etkili olanı en çok toksik o la n ıd ır.12
Bu ilaçlar için de Ensektisitler b öcek öldü rm ek am acı ile tarım da kullanılm aktadırlar.
İki gu ru ba ayrılan ensektisitler için d e akut toksitisite b ak ım ın d an en ön em li gu ru bu "org a n ik fosfatlı" ensektisitler teşkil etm ektedirler.
Ü lkem izd e bu gru ba giren ilaçlarla ilaçlanm ış m eyvaların (bilhassa elm a ve şeftalinin) yenilm esine bağlı olarak zehirlen m e ve ölü m vakala rına sık rastlanm aktadır.
İk in ci gu ru bu m eydan a getiren “ K lo rlu H id ro k a rb o n lu la r” ın en ön em lileri D D T ve “ h eksakloroben zen ” dir.
K lo rlu h id rok a rb on lar g ru b u n d a n olan ensektisitler y a ğ dok u su n da d e p o old u k la rın d a n sağlık için devam lı bir endişe kaynağıdırlar. Ö r n e ğ in g ıd a la r ile birlikte m ily on d a 150 nisbetinde D D T alan sıçanlar ta
BESLENM E V E D İY E T D ER G İSİ 51
m am en n orm al görünüştedir fakat bu hayvanlar aç bırakılırlarsa yağ dokusundan açığa çıkan D D T ile zehirlenmektedirler.
D D T süte kolayca geçer. D D T nin toksik dozlarını alan hayvan ların süt em en yavrularında D D T zehirlenmesi görülür.
D D T ile ilaçlanm ış çayırlarda beslenen ineklerin sütünde litrede 3,5 m gm . D D T tesbit edilmiş olu p böyle bir sütten im âl edilen tereya- ğındaki D D T yoğu n lu ğu kiloda 65 m g. a yükselmektedir.
G ıd a m addelerin de m uayyyen lim itlerde ensektisit ihtiva etmesine izin verilen m em leketlerde dahi sütün hiçbir şekilde ensektisit ihtiva et m esine m üsaade edilm em ektedir.16
A m erik a Birleşik Devletleri H alk sağlığı Servisinin teşebbüsü ile m uh te lif eyaletlerde am eliyat olan hastalardan çıkarılan yağ dokuları m u ayene edilm iş ve ekserisinde D D T nin varlığı saptanmıştır. Y ine Am erika Birleşik D evletlerinde çeşitli lokantalarda kahvaltı öğle ve akşam için hazırlanan yem ekler analiz edilmiş ve D D T olm ayan hiçbir yem ek bu lunam am ıştır.
G ıd alarla farkında olm ad an vücudum uza D D T aldığım ız gerçektir. Y a ğ lı gıd alar ve yağda pişmiş yem eklerde daha fazla D D 1 ye rastlan mıştır. D D T genellikle gıdalarım ıza D D T ye maruz kalmış hayvanların süt, y a ğ ve eti ile karışır.17
Ç ok büyük tehlikesi olan bu çeşit zehirlenmelerden korunm ak için günlük diyetin B k om plex vitam inlerinden Ca ve vitam in G bakım ından zen gin olm ası tavsiye edilm ektedir. Bu besin öğelerinin D D T nin etkisi ni azalttığı görüşü v a rd ır.18
Y iyecek lerim ize karışan başka m addelerde olabilir. 1954 yılında N u saybin ilçesinde 7 kişi zehirlenmiş, içlerinden bir çocukta ölmüştür. Bu şahısların ekmek im alinde kullandıkları unda fare zehiri olarak kul lanılan “ T h a lliu m ” un varlığı saptanm ıştır.19
Y in e 1955 den 1959 a kadar G üney D oğ u A n ad olu Bölgesinde ken dilerine tohum luk olarak dağıtılan ilaçlı buğdayları yiyen 3000 kadar insan “ karayara” denilen bir hastalığa tutulmuşlardır. T oh u m lu k b u ğ dayları bozu lm aktan korum ak için kullanılan suda erim eyen beyaz bir toz şeklindeki bu ilaç “ H eksaklorobenzen” dir. Yetişkin kadın ve er keklerde ciltte görülen yaralar çocuklarda hem yara ve hem de kıllanma şeklindedir. Y ü z ve gözlerinin çevresi, çene, eller ve ayaklar kıllanır. Seyrek olarak bütün deriyi kıl kaplar. Ç ocu k atrofik eller ve kıllı derisi ile tıpkı b ir m aym u n a benzer. Y erli halk bu yü zd en hastalığa (M aym u n H astalığı) adını verm iştir.20
52 YİY E CEK LE RE K A T IL A N K A T K I M A D D E LE R t
H astalığın h içb ir tedavisi yoktur. Y alnız heksaklorobenzen ne ka d a r erken kesilirse hastalık o kadar h a fif geçer. Y az aylarında tepm eler o la bilir, iyileşm e tam olarak ancak yıllar geçtikten sonra görülür.
Z e n g i n l e ş t i r i c i l e r : Yiyeceklerin saflaştırılması ile doğal bileşim den ayrılan veya yiyecekte az m iktarda bulunan besin öğelerinin tekrar yiyeceğe eklenmesine zenginleştirme denir. Bugün dünyanın b ir ço k yerinde yiyecekler çeşitli besin öğeleri ile zenginleştirilm ektedir. Ö r n eğin, tahıllar, genellikle B vitam inleri dem ir ve kalsiyum ; süt, A ve D vitam in leri; margarinler, A vitam inleri; tuz, iyotla zenginleştirilirler.
K atkı Maddelerinin Kullanılm asında Dikkat Edilecek Noktalar
Endüstirinin ilerlemesine paralel olarak katkı m addelerinin sayısı da gün geçtikçe artmaktadır. Yiyeceklerin üretim i ve saklanm asında bunların bir kısmını kulanmak zorunluluğu olm akla beraber diğer bir kısmı ver diğim iz örneklerde de görüldüğü gibi halkı aldatacak ve halk sağlı ğına zarar verecek bir durum almaktadır. Bu yüzd en gıda katkı m a d d ele rinin kontrolünün çok sıkı ve cid d i bir şekilde yürütülm esi zorunludur. A yrıca bu konuda bazı tedbirlerin alınması gereklidir:
1. K atı m addeleri zorunlululuk olm ad ıkça kullanılm am alıdır. Ö z e l likle çocu k besinleri için çok dikkatli olm alıdır.
2. İncelem eler sonucu tayin edilen m iktardan fazla kullanılm am a- lılıdır.
3. H ile aracı olarak kullanılm asına asla izin verilm em elidir. 4. Besinlerin doğal besleyici karakterini b o zm a m alıd ır.
5. En m ühim husus olarak da, besinlerin sıkı kontrol altında o lm a larını ve gıd a m addeleri tüzüğündeki gıda m addeleri ile ilgili hüküm lere göre hareket etm eyen im alatçıların etkili şekilde cezalan dırılm aları ger- çekleştirilmelidir.
6. T ü ketici olarak, bileşim i bilin m eyen yiyecek lerin k u llan ılm a sın da dikkatli olunm alıdır.
K A Y N A K L A R
1. K a y m a k ça la n , Ş .: Besin S im p ozyu m u , T .B .T .A .K ., 1969.
2 . Ö zk a ra g ö z, K . : Ç ocuk larda Ü rtiker S ebebleri ve R en k li Şekerlem elere Bağlı Ü rtikerler, Ç ocu k Sağlığı ve Hastalıkları D ergisi, l l - ( 2 - 3 ) , 1968.
3 . F A O /W H O N o : 220. T e ch n ica l Series, 1961.
4 . D e m ole , M . : M e d e t H y g ., 882, 3 Sept. 1969. T e r c ü m e : T a m e r, N . Sağlık D ergisi, 3-4 , 1971.
BESLENM E V E D İY E T D E R G İSİ 53
5 . M u n ten , P . : S ocial and P ublic H ealth o f M argarine Disease, Bulletin o f H yg., 3 7 : 363, 1963.
6 . H n ep er, W . C ., Payne, W . W .: Polyoxyethylene -8- Stearate, Carcinogenic Studies, Bull. o f H y g . 3 8 : 370, 1963.
7 . T o lg a y , Z ., T etik, İ .: G ıd a K on trolü ve A nalizleri K lavu zu , 1964.
8 . Salm ann, T . A .: M a n u a l o f P harm acology. Saunders, C o-P hiladelphia, S. 181, 1957.
9 . T ravers, P., R . : T h e Results o f In toxication with A b sorb ed F rom Contam inated C o o k in g O il as Seen in 4029 Patients in M o ro c co . Bull. o f H yg. 3 7 : 819, 1962. 10. YVarburton, S ., U d ler, W ., Emert, R . M .: O utbreak o f F ood Borne Illness Attri-
b u ted to T in . Bulletin o f H yg. 3 8 : 158, 1963.
11. F A O , F o o d and A gricultural O rganization o f the U nited Nations, N o : 49, 30, X I . 1961.
12. V u ra l, N . : Besin A dditifleri ve Sağlığımız, Ankara T ıp Fakültesi M ecm uası 1 7 : 638, 1964.
13. G ıd a M a d d elerin in ve U m um i Sağlığı İlgilendiren Eşya ve L evazım ın Hususi V asıflarım G österen T üzü k, Sağlık ve Sosyal Y ardım Bakanlığı Yayım larından N o : 161. A nkara Başbakanlık D evlet M atbaası, 1952.
14. V u ra l, N . : Plastikler ve Bunların Kullanılm aları ile O rtaya Çıkan Sağlık P rob lem leri, A . T ıp Fak. M e c., 16: 310, 1963.
15. S h ore, F .: T h e Japaneese Disease, W o rld H ealth, A pril, S. 12, 1970.
16. K a y m a k ça la n , S .: F arm akolojinin Bazı K onularına Genel Bir Bakış, Türk H ij. ve T e c . Biol. D er., 15: 254, 1955.
17. H ayes, W . J . : Present Status o f our Knovvledge o f D D T Intoxication, A m . J. P u b l. H ealth , 4 5 : 478, 1955.
18. R o d a le an d Staff: T h e C om plete B ook o f F ood and N utrition, S. 823, 1961. 19. K a y m a k ça la n , Ş . : Son Zam an larda M em leketim izde G örülen T hallium Zehir lenm eleri M ünasebetiyle Rodentisitlerle Zehirlenm eler. T ürk H ij. ve T e c. Biol. D e r., 1 5 : 3 : 299, 1955.
2 0 . D o ğ ra m a cı, L : Porphyrias and P orphyr M etabolism with Special R eference to P orp h yria in C h ild h ood . A dvances in Pediatrics, 13: 11, 1964.