• Sonuç bulunamadı

Bodrum kalebendi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bodrum kalebendi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUMHURİYET

23 Ekim 1973

BODRUM KALEBENDİ

Vakit öldürüyoruz, diyorlardı. Kimin haddine

düşm üş vakti ö ld ü rm e k ! Vakit, onu yaşatm ayı

bilmeyenleri ö ld ü rü r; bitkileri, insanları, im pa­

ratorlukları, medeniyetleri,

devirleri hep yok

eder. Galiba onun için pek eskiden en büyük

Tanrıya, yani her şeyi var eder, yok eder anla­

m ına Kronos dediler.. Hayat b ir yerde değil in­

sanda olur. Yaşamak, gönlü de dünyayı da aşar

taşarcasına hayatla doldurm ak dem ektir. (Mavi

Sürgün, 144-145)

Rauf MUTLUAY

t

*yıı

S

im di kalebent diyoruz; k a l’a-bend (A rapça - F arsça aslı bileşik sıfat; kaleye bağlan­ m ış, b ir kale içinde yaşam aya hüküm giymiş olan). B odrum adiyle birleşince nasıl b ir k a ra ­ basan haline geldiğini Cevat Şa- k ir anılarında an latır. Ama as­ lında idam ihtim ali bile v ar gi­ bidir. Bu yüzden M. Zekeriya S ertel —aynı davanın başka b ir sanığı o larak— İstiklâl M ahke­ m esince üç yıl Sinop sürgünlü­ ğüne gönderileceği zam an eşi­ ne şöyle telgraf çeker: «Müjde... Üç sene Sinop’ta kalebentliğe m ahkûm oldum .» (Sabiha S er­ tel - Roman Gibi, 1969, Ant ya­ yınları, sayfa 111).

Ö M Ü R D Ö N EM ECİ

İn san yaşam ım koşullandıran birçok önemli a n la r v ard ır. İçin­ de yetişilen aile çevresi, örn e­ ğin olanakları, aşk ları, dostluk­ lar. ülkülerle eylem ler, suçlan­ m alar ve cezalandırılm alar, dü­ ğüm lü toplum olayları içinde gö rev a lm a la r, h astalık lar, m ah­ p u slu k lar.. Cevat Ş ak ir Kaba- ağaçlı adiyle nüfus k ütüğüne ya­ zılı b ir paşazadenin, İstan b u l K olejiyle L ondra Ü niversitesinde öğrenim görm üş b ir p ay itah t çocuğunun, yakın çağ la r ta rih i ile resim ve süslem e sa n a tla rı­ na ilgi duyan b ir yeteneğin, Ru­ fai tekkesine derviş olan m istik eğilim lerle işgal başkentinin a- cılarını duyan h assas yüreğin bütün yaşantıları b ir araya ge­ tirilse, gene de bizim tanıdığı­ mız sanatçı değildir henüz. H e­ men hem en k ırk yaşına varm ış­ tır; başından önem li b ir kaza geçmiş, sekiz yıl k ad ar hapiste kalm ış, ciğerlerinden rah atsız­ landığı için dışarı çıkarılınca ai­ lesinden ve evinden kopm uş son­ suz b ir yalnızlıktadır. Millî Mü­ cadele bitm iş, en az b irkaç dil bilen Ş ak ir Paşazade Cevat, çe­ v irile r ve küçük yazılarla geçi­ m ini sağlam aya çalışan b ir Ba­ bIâli em ekçisidir (bkz. M. Zeke­ riya S ertel - H a tırlad ık larım , 1968, 134 so n rası).

1925’in ilk ay larıd ır. Doğuda Şeyh S ait ayaklanm ası, bunun gerektirdiği T akrir-i S ükûn Ya­ sasının uygulanm ası, iki İstik lâ l M ahkem esinin çalışm aları v ar­ dır. B irinci D ünya Savaşı yılla­ rında «ibret-i m üessire» olsun diye ask er k a çak ların ın sorgu­ suz, m ahkem esiz idam edilm esi olayını b ir hapishane gözlemi o- larak hikâyeleştiren Cevat Şa­ k ir, Resim li Ay (b ir kaynağa göre Resimli Perşem be) d erg i­ sindeki yazısından ö tü rü d erg i­ nin sahibiyle b irlik te tu tu k lan ıp A nkara’ya gönderilm iştir. Bu günlerin anılarını hem kendisi iletm ektedir (bkz. Mavi Sürgün,

2. baskı. Remzi Kifabevi, 1971),

hem hatırladıklarıyle iş ve ceza arkadaşı M. Zekeriya S ertel. O rta yaş sınırına karşın gençlik özlem lerinden vazgeçm em iştir. Cevat Ş akir. G ünlük işlerle bu­ nalan ruhuna düşlerden ve uzak lard an yardım beklem ektedir: «..O zam an okum asından hoşlan dığım k itap ların çoğu seyahat k ita p la rı ve ü to p ilerd i. O nlarda can attığım b ir yeri arıyordum . O can attığım yere M eçhul Di­ y ar ve Tılsım lı Ada adını vere­ yim. O y erler k u ru k u ru an latı­ lamaz, sezgi yoluyla g ö rü lü r. M eçhûl D iyar ve T ılsım lı Ada, h er insanın gönül yurdudur...» (Mavi Sürgün, 23 - 26).

Ve gönlünün talih i hiç u m u l­ m az b ir yerde b ek lem ek ted ir san ki. Ne B odrum ’u, ne k aleb e n tli­ ği bilen Cevat Ş ak ir, ay larca sü ­ ren b ir yolculuktan so n ra Eğe­ yi görecek b ir yokuşun b aşın d a­ dır: «Yüreğim çarpıyor. K aç ay d ır buraya gelmeye u ğraşıyor­ dum yahu! Tepedeki b ir döne­ m eci dönünde, «şırrak»,, «guuur» diye A rşipel’in koyu çividisi ö l­ çülm ez açıklıklara k a d a r yayılı- verdi.. Akşamın çividisinde ko­ yulaşan koca A rşipel - eski de­ niz - varlığım b an a öyle b ir hey­ betle b ild ird i. M asmavi b ir g ü r­ leyişti o. Ben diyeyim yüz bin deniz m ili, siz deyin beş yüz bin deniz m ili, en b e rra k b ir açık­ lığa uzuyor d a uzuyordu. D ur­ duğum tepeden sonsuzluğu sey- rediyorm uş gibiydim..» (M. S. 127)

H A LİK A R N A S

BALIKÇISI

Yazıma başlık yaptığım B od­ rum kalebentliği ile Cevat Şa- k ir ’in yeni kişiliğiyle kim liğine

ad yapacağı H alik am as Balıkçı­ sı im zası arasında tam b ir k ar­ şıtlık v ard ır. «B odrum adının yüreği sıkan karanlığına» karşı o toprağın yüce b ir uygarlıkla aydınlandığı dönem in anısını, H alikarnassos’u koyar; bir k a ­ leye zincirlenm e k o rkusundan da denize, geçimini emeğiyle o ra ­ dan çıkarm aya, o rad a tanıdığı saf ve iyi insanların on u rlu uğ­ raşına açılırr hem H alikarnas- lı olur, hem denizci, balıkçı, i ş ­ te bu, Cevat Ş ak ir için «yıldızın parladığı an», bundan sonraki yaşam ıyle kam uoyuna yansıya­ cak sanatçılığının değer b irik i­ m idir. Bildiği bütün o yabancı d iller, Mesnevi çevirileri, d er­ vişlik âyinleri, m usiki çalışm a­ ları, m in y atü r arayışı... b ir k en ­ tin kalabalığı içinde hem en he­ m en k ırk yaşına k ad ar onu ge­ tire n bütün çalışm alar ., birden b itm iş gibidir. Eski b ir uygar­ lık toprağında yeni b ir TUrkiye­ li; o yaşa değin porsiyon po rsi­ yon k ır ve deniz görm üş olan b ir kentlinin önünde sonsuz doğa v ard ır. Geçirdiği büyük k o rk u ­ dan sonra ulaştığı bu ıssız k asa­ bayı, yaşatılan tu tsak lık tan son­ ra geldiği bu sessiz köşeyi, öm ­ rü n ü n b ü tü n sevgi ve coşkusuy­ la don atıp yeşertm eye çalışm a­ sı... arad ık ları «O Be!de»leri, Tılsım lı Adaları bu lm u ş kişile­ rin cöm ert adanışıyle olur. Ve bu talihten biz iki büyük değer kazanırız. B ir bugünkü B odrum , b ir H alikarnas Balıkçısı

E n az kırk yıl geriye dönelim . Boğaziçi m ehtap safaları, Büyük- ada aşk ilişkileri, Ahmet

Ha-şlm ’in « dalgın mesâ» altında aradığı « o hasta deniz...», hiç unutm am am ız gereken Yahya Kemal B eyatlı’nın büyük eseri «Açık Deniz» vard ır. Yalnız o, in­ sanlığın aradığı sonsuzluğu; ölüm süzlüğe, sınırsızlığa özlem duyan ruhum uzun «bitm eyen ağ­ rı» sini dile getirir. Ö tekilerin hepsi, bütün şiirlerle hikâye ve rom anlarda tasv ir edilenler ise (F ik ret’in B alık çılar’ı b ir yana), insansız b ir m an zarad ır. Tek tük canlı görünüm lerine rastlarsak da deniz insanlarını, onunla sa­ vaşırken ona âşık olanları, deniz diplerini, kürek ve yelkenle m e­ safelerle boğuşan balıkçıları, sün­ gercileri.. bulam ayız. K orsan hi­ kâyelerinde bile gereğince anla­

tılm ış değildir deniz; çünkü onu yaşanuş edebiyatçım ız yoktur. H alikarnas Balıkçısı'nı benzersiz b ir başlangıcın yenilikçisi yapan, ardından gelenleri etkileyen güç, onun deniz aşkından, deniz yaşa­ m ından gelir. B ütün hikâyeleriyle rom anlarında baş k ahram an hep odur.

«... Y ıllarca İsv içre’de yapılan Longine ve Om ega m a rk a sağ­ lam saatlere ve gün doğum u ve batım ıyle ölçülen zam ana göre Ü sküdar'dan altı ay önce ayrıl­ m ıştım . O ysaki yalan! Çocukluk­ tan heri ilk defa çocuk gibi hiç- k ıra h ıçk ıra ağlayarak dizüstü düştüğüm yerden kalkan «Balık­ çı», Ü sküdar'dan binlerce yıl ön­

ce ayrılm ıştı. Ü sküdar çarşısın ­ dan om uzları çökük o larak ge­ çen adam dan, tâ o k ad ar uzaktı ki. Oydu, am a tepeden tırnağa yepyeni...

«Babıâli yokuşunun boyunduru­ ğuna vurulm uş olan Cevat, boş b ir kalıp olarak yerde yığılı du­ ru rk en , onun o rtasın d a - içinde sanki b ir m ilyar kuş sevinçle cı­ vıldaşarak H alik arn as Balıkçısı irkilip dikilm eye koyuluyordu. Y erde b ir kalıp kalıyordu. Onun içinden başka b ir insan kalkıyor­ du... «M. S. 134 - 135.)

Ben bu değişim i, bu oluşum u anlatm aya öncelik tanıdım bu ra­ da. Y ıllardır kitaplığım ın karşı rafın a yerleştirdiğim • d aha gör­ m ediğim • b ir B odrum g örüntü­ süne bakarak. H alikarnas Balık­ ç ıs ın ın eserleriyle karşı karşıya geldiğiniz zam an yüreğinizden e t­ kilenirsiniz. N asılsa yeterince tek rarlan d ı o adlar; hem en her v itrin d e görebileceğiniz hikâye­ ler, rom anlar, mitologya kitapla­ rı, uygarlık yorum ları. Sevdiği balıkç’yle nikâhlanırken deftere p arm ak basan öğretm eni, b irb i­ rin in h esabına - hiç ad verm e­ den balık hediye eden iş a rk a­ daşlarını, deniz dibinin güzelliği­ ne vurgun süngercilerin yaşam ı­ nı, «Aganta B u rin a B urinata» di­ ye haykıran yaşam a iştahlarını.. toprağının bütün geçmişine sa­ hip çıkan insancı b ir yorum gü­ zelliğiyle onun eserinde g ö rü rsü ­ nüz. Böylece kişisel b ir serüven özelliğinden edebiyatım ızın H ali­ k arn as Balıkçısı doğar; yani «Anadolu’nun Sesi», «Hey Koca Yurt!».

Yeni a

Dergisi

Balıkçı ile

yapılan

en son

röportajı

yayımlıyor

13 E kim 1973’de ölen yazar H alik arn as B alıkçısı (Cevat aŞ- k ir) ile ölüm ünden kısa b ir sü ­ re önce rö p o rta j Yeni a Dergi- si’nin K asım sayısında yayım la­ n acak tır.

İz m ir’i! gazeteci A ykut P o tu r’- oğlu’nun H alik arn as B alıkçısı’yla yaptığı ve resim lerini çektiği bu rö p o rta jd a Balıkçı san at ve dün ya so ru n ların a değinm ektedir.

Öldüğü 13 E kim C um artesi gü­ nü saat 15.00’de de B alıkçının yanında bulunan Aykut Potur- oğlu, Balıkçının son sözlerini de te s b it e tm iş tir. Balıkçı ölürken şöyle dem iştir:

«B urnum a çiçek kokuları geli­ yor, açın, açın pencereleri. Son d efa görm ek istiyorum güneşi. Son defa görm ek istiyorum öz­ gürlüğü. m erh ab a çocuklar! m er­ h a b a dünya!»

«CUMHURİYET

DÖNEMİNDE TÜRK

MİZAHI» ÇIKTI

Aziz N esin ’in C u m h u riy et dö­ n em i m izah çıların ı ve o n ların y a zıların d an ö rn e k le ri içeren k ita b ı A kbaba Y a y ın la n ara sın ­ da çık m ıştır.

Y ılla rd ır ta s a rla y ıp yazm ak istediği T ü rk M izah E debiyatı T a rih i’nin b ir k ü çü k bölüm üne b aşlangıç diye n iteled iğ i kita­ b ın d a Aziz N esin, H üseyin Rah­ mi G ü rp ın a r’dan (d o ğ .: 1864) E rhan T ıp lı’ya (d o ğ .: 1941) ka­ d a r 56 m izah yazarım ızın y ap ıt­ la rın d a n ö rn e k le r v e rm e k te ; ayrıca, h e r yazarın kısaca ya- şam ö y k ü le riy le sa n a tla rı hak ­ k ın d a çeşitli y azarlarım ızın «De­ ğ erlen d irm e, vorum ve anı» la- rın ı su n m a k ta d ır.

ART BUCHVVALD

İLK ROMANINI

YAYIMLADI

D ünyanın en çnk okunan ya­ z a rla rın d a n , gazetelere yazdığt siyasal ta ş la m a la rıy la tan ın an A rt Buchvvald’m rom anı «P at­ rona B ir P a k e t K adın» (A G ift F ro m th e B ovs). Koza Y a rın ­ la rı ara sın d a çık m ıştır.

Erdal Öz yenî hikâye

kitabını hazırladı

On yıla y ak ın b ir sü re d ir e- d eb iy atla ilişkisini kesm iş görü­ nen ve k ita p çık arm ay an E rdal ö z . son iki yıl İçinde v azd’ğı h ik â y e le rd e n oluşan «K anayan» adlı k ita b ın ı tam am lam ıştır.

Son y ılla rın o lay ların ı kendi y aşan tısıy la b ü tü n le ştirip , ger­ çekçi b îr dille sunm aya çalışan E rdal ö z ’ün k itab ın d a. K u rt, G üvercin, K an ay an gibi vavım - landıgı sıra la rd a ilgileri cpken hikâyeleri de b u lunm aktadır.

tik h ik âv e k itab ı «Y orgunlar»ı 1960 yılında ç ık a ra n ve «Oda­ larda» adlı b ir de rom anı b u lu ­ nan E rd a l ö z ’ü n yeni k ita b ı «K anayan» ön ü m ü zd ek i g ü n ler içinde Cem Y ayınevi ta ra fın d a n y a y ım la n a c a k tır. Y azar, bu a ra ­ da, konusu h a p ish an ed e geçen rom anını b itirm iş tir. R om an, y ılb aşın d an so n ra y in e aynı ya­ yınevi ta ra fın d a n k ita p haline g e tirilecek tir.

ANADOLU

İHTİLÂLİ’NİN

5. BASIMI YAPILDI

S ab ah attin Selek’in U lusal K ur tu lu ş S avaşını konu edinen ve M ondros M ütarekesinden Cum­ h uriyetin ilân ın a k ad ar sü ren o lay lar zincirini değerlendiren «Anadolu İhtilâli» adlı k itab ı Cem Yayınevi tarafın d an Cum­ huriyetin 50. yılı nedeniyle 5. kez yayım lanm ıştır.

«Anadolu İhtilâli» nin ilk bası­ m ı 1964 yılında yapılm ıştı. c u m h u r i y e t i m i z i n 50. YILI MÜNASEBETtY’LE YAYINLANAN

THUC ÎD im

TAÎWlNl>iî|

P€£!K!Jj iN

â

CP, NUTKU

İKTİBASLAR - MUKAYESELER Y irm idört asır evvel ya­ şanm ış Dem okrasi kuralla­ rın ın bugünkü anlam ve uygulanm ası. Yazan: A leksandros Hacopulos Dağıtım: BATEŞ

CUMHURİYETİN 50. YILI

DOLAY1S1YLE

AM ERİKA N NEŞRİYAT BÜROSU LORD K IN R U SS’UN KALEMİNDEN

İN G İLİZC E

A T A T Ü R K

THE REB1RTH OF A NATION

K itabını sayın o k u rla rın a su n m ak la aevinç d uyar. M erkez Ş ubelerim izden tem in edileceği gibi 140 T L ’na ödem eli o larak da gönderilir.

İstiklâl Cd. 348 — Beyoğlu, İs ta n b u l — 44 07 72

TUZ VE

E

ÖM ER FARUK

1944-45 tutuklamalarım anlatan tek belgesel roman

S İN A N Y A Y IN LA *! 2 0 . - Tl.

G o lo ğ lu ’n u n 50.

yıla arm ağan ları

— Millî M ücadele T arihi

(1918-1924)

— D evrim ler ve tepkileri (1924-1930)

— Atatürk ilkeleri ve Bursa N utku

— Halifelik (N e İdi, niçin kaldırıldı?) — Pontos (A nadolunun Milli Devleti) Mahmut Goloğlu Turhan K itabevi Kocabeyoğlu Pasajı Kızılay — ANKARA

Readers Digest

B ü tü n d ü n y ad a 29 m ilyon baskısiyle en en te re sa n y a z ıla n b ir aray a g e tire n öğretici ve bol resim li ay lık dergisinin

İndirimli Abone Kayıtları

10/Kasım/1973’e k ad ar u z a tılm ış tır. F ır s a tta n İstifade et­ m ek istiy o rsan ız, k u ponu işa re tle y e re k abone bedeli ile

b irlik te d erh al bize g önderiniz.'

İLHAN SELÇUK

YÜ7İ

Selıriiaitiriiıı

Romanı

F i y a t ı 25 U r a

REMZİ KİTABEVİ

Amerikan Neşriyatı Bürosu

is tik lâ l Cd. 348 Beyoğlu - İST A N B U L - T e l: 44 07 72

O 3 yıllık abone bedeli 275,— TL. 2 yıllı kabone bed eli 185,— TL. gönderdim , lü tfen abonem i yapınız. İsim : ... A d r e s : T el:

A L T I N

C u m h u r iy e t 323— - 374 — R e ş a t 492— - 495— H a m it 350.--- 355— A ziz 3-25.--- 330— N a p o ly o n 375— . 330— 24 a y a r 45.90 — 46.00 2 ? a y a r 42-00 - 42.10

TAKVİM

R um ! 1389 E k im 10 H ic ri 1393 23 E k im — R a m a z a n 26 G ü n e ş 7.18 12.59 Öftle 12.58 6.39 İ k in d i 15.56 9.37 A k şa m 18.18 17.00 EK İM 1973 SA YISINDA

FR A N SA ’NIN EN CİD DÎ A Y LIK G A ZETESİ

LE MONDE DÎPL0M ATÎQ U E

TÜRK İYE CUM H U RÎY ETÎ’NİN ELL İN C İ Y IL I M ÜN A SEBETİY LE 20 SA Y FA LIK TÜ RK İY E İLÂ V ESİ V ERÎY OR.

K ita p ç ıla rd a ve gazete, m ecm ua sa tıc ıla rın d a arayınız.

Y atsı İ m s a k 18.18 5.36 12.00 11.17 (C u m h u riy e t - 8613)

Referanslar

Benzer Belgeler

Ayrıca stratejik plandaki amaç ve hedefler kapsamında Çevre Mühendisliği Bölümü öğrencilerinin memnuniyet düzeylerinin ölçülmesi için online bir

 16 Nisan haftasında yabancı yatırımcıların TL cinsi yatırım portföyü yatay kalırken, yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatında, parite ve altın

Evin plânına, haricî mimarisine, renklerine ve detaylarına itina edilerek muvaffak olmuş bir bina tesiri elde

Nahiyenin merkezini teşkil eden meydanlarda ise hiikûmet sarayile kulesi, Faşistlerin evile kulesi, millî Opera tiyatrosu, biri milisler ve diğeri ka- rabinerlere mahsus olmak

Bu apartıman bugün birçok ailelerin ara- dıkları dört odalı ve bütün teferruatı bulunan daireleri havi iyi

İğilmeğe maruz kirişlerde aksi tesirlerin ta- yini en mühim olup kirişlerin maktalarmdaki kerilmeleriıı tayininde muhakkak surette aksi tesirlerin tayin edilmesi

2,25 2 çapında oyun

Bina 173 m 2 yer işgal edip arazinin meyline nazaran deniz cihetinde yapılan ve her daire için ayrı ayrı odunluk ve kömürlükle kalorifer kazanı dairesini ihtiva eden