G ö r ü ş v e d u y u ş l a r
Mimar Behçet Ünsal Genel bakımdan: Tiyatro, konser
Tiyatro, sinema, konser salonu... gibi aynı soydan yapılarda, her şeyden evvel
1 — Işık düşünüşü, 2 — Sirkülasyon düşünüşü, yer almış olmalı...
Işık, bu yapılarda diğerleri gibi değildir. Ti- yatro bir gece binasıdır.
Gündüz, gece binası anlamı (manası) şu demek:
Adliye Evini alalım; bu yapımın (inşaat) Adliye işlerine yarar, uygun gider, özel bir an- lamı bize veren iç ve dış güzel şekiller taşıması yeter...
Bu ulus kapısı (Daire) sabah açılır, gündüz çalışması var - akşam kapanır. İşte gündüzlük yapı...
Tiyatro, öyle değil; kapıları daha ziyade, akşamdan sonra; gece karanlığında açılıyor. Cu- rada gece hayatı var. Dış ve içde bu anlama (mana) uyar şekil ve ışık lâzım...
Tiyatro, sinemadaki özlük (vasıf) 1er ışık bakımından:
Gizli ışık, çekici ışık, kıvanç veren ışık, ye- rini bulmuş ışık...
İki çeşit ışık var, 1 —-İçsel (dahilî), 2 — Dışsel (haricî),
İkincisi, yukarıdaki özlüklerle beraber, ken- dini gösterir de olmalı...
Eski Türk Mimarları, ışığı cami içinde kan- dille, ve mahya ile dışarda - o çağ tekniğine uy- gun - tanrısal (ilâhî) anlamda çok güzel yerleş- tirmişler...
İşte; tıbkı öyle, fakat tiyatroda başka bi- çimde...
Sirkülasyon; tiyatro ve sinema birden ve çok insan alacak ve dağıtacak... İnsan ve oto için başka yerler ve meydanları olmalı; Sortile- rin hemen önünde... Bir tiyatro veya konser sa- lonu bunlardan daha başka şeylerdir de... ama;
genel bakımdan bu ikisinin eksikliği olmaz-...
Ve eğer bir tiyatro, meselâ Karaköydeki Z. ban- kası gibi çok basit ışıklanmak gereğini taşıya- caksa; o yapınm Mimarlık ve güzellikle bağlılı- ğı (münasebet) yok demektir.
Her şeyden evvel bunlar.. Tiyatro soyundan, olan yapılar, bunlardan daha başka şeylerdirde..
Yapı İşi niçin yalnız mimarlık işidir"?
Kireç söndürülüyor, kum çakıl birbirine ka- rışdırılıyor, beton dökülüyor, demirler bağlanı- yor, çatı örtüldü, sıva badana... yapı meydana geldi... Buna yapım (inşaat) deniyor, burda ça- lışan (Akıl) dır. Buna (His) çalışması yardım e- derse Mimarlık başlamıştır...
Bir istasyon veya gar mı yapılıyor?. Sağ- lamlığı, hesablılığı, oturaklığı, topluluğu ye- rinde...
Yetmez, Süleymaniyeyi görmekte acele e - den, Sinan hamamının arkasında sürüklediği bukadar adamı çeken nedir? Bir saray, bir baş- lık, bir âbide bize neler anlatıyor?.
Bunlar bir çağ medeniyetinin, bir geçmişin şekillenişidir.
Herkesle konuşabiliyorlar... Dil ve yazı e- serleri gibi değil...
Süleymaniyeyi bir an evvel görmeğe koşan batı adamının öğreneceği nedir?
Bir ulus oy (Fikir) ve düşünüşü... bir ke- limeyle:
Hayatını....
Süleymaniyenin bu sırrı, yalnız; kubbesin-
de, minaresinde, çinisinde, büyüklüğünde değil..
Bu sır; mimarlığın kendisidir...
İstasyon veya gar yapısını alalım:
Gar tren yollarının bittiği veya geçtiği, harekete başladığı bir yer olmaktan çok uzaktır.
Daha başka anlamı (Mana) vardır. Tütün içme salonları var, gişeler eyi, bagaj yerinde, posta yer altında işliyor...
Belki pahalıya, belki ucuza mal oldu... İh- tiyacı giderebiliyor... yetik değil...
Mimarlık; o işdir ki:
Yalnız, bir ihtiyaç ve yapım işi sanılan, bu cansız şeylere bir can katar.
Süleymaniye, içinde namaz kılman bir ma- betten ziyade, Mimarının bize verdiği (Ruhî kıymet) ölçüsünde, büyük bir eserdir.
Yapılarda bizi kendine çeken bu özlüğün adı, (Art) dır.
Mimar Sinan bu sırrı bildi, duydu ve yaptı..
Eserlerini beğendiğimiz bundandır...
Bunun için, yapıcılık yalnız mimarlık işidir diyoruz.