• Sonuç bulunamadı

Y E NI U N S U R L AR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Y E NI U N S U R L AR"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İ D E O L O J İ

fi*

Y E N I U N S U R L A R

[ Terasa —Direkler üzerine inşaat — Pencere — Renk — Elektrik kudreti ]

Samih Saim

Belediye Mimarı

Modern teknik, maşinizmin tekâmülü bize, iş- lerimizi kolayca görmeğe mahsus bir çok vasıtalar ve inşaat usullerimiz üzerinde bir çok yenilikler getirdi. Bu yeni hayat tarzına uyabilmemiz için binalarımızın bir çok unsurları şekillerini değiştirdi- ler; hatta büsbütün yenileştiler; bu suretle bugüne kadar görmediğimiz (FORM) 1ar ortaya çıktı.

Beton arme ile ortaya konan (YEKPARE İN-

ŞAAT SİSTEMİ); zeminin rutubetinden tecrit edil- miş (DİREKLER ÜZERİNE ISTİNAT EDEN) evler yapmayı ve bu evleri her şekilde kullanılmaya el- verişli (TERASA) larla örtmeği mümkün kıldı. Ve keza yekpare inşaat sistemi sayesinde asırlardan-

beri aranılan ( MANTIKİ PENCERE) nin tatbiki temin edildi.

Bir binanın iskeleti bir insan iskeleti gibidir;

Teras çatı — Dessau. Prof. Walter Gropius.

(2)

Merkez tayyare limanı. Berlin. Heinrıch Kosina.

nazara hoş görünmez. Bu güzel olmıyan şekil bir zarf ile örtülerek saklanır. Gerek harici ve gerekse de dahili duvarları örtecek olan sıva bu gün bir etüd mevzuu halindedir. Muhtelif malzeme ile muh- telif şekillerde ihzar edilen bu günkü sıvalar ken- dilerinden beklenen faideyi vermiyor; zira binaların haricinde kullanacağımız sıvaların tatbiki ve işlen- mesi kolay, fiatı ucuz, ömrü uzun olması lâzımdır.

Bu her şekilde tatbik edilen sıvalar, gerek kendi tabiatlarile ve gerekse haiz oldukları (RENK) lerle nazarı zevklendirmelidir.

İlmin bize getirdiği yeni kudretlerinden biriside (ELEKTRİK) dir.

Elektirik sun'î olarak aydınlık temini hususunda muvaffakiyetli neticeyi husule getirmiştir; zira (sun'î tenvir); yağ lâmbası, mum, petrol lâmbası ve ni- hayet hava gazi şekilleri altında mahdut ve gayrı kâfi neticeler veriyordu.

Elektirik kuvvetinin nakil kabiliyeti, kullanılışın daki kolaylık ve ev hizmetlerine tatbiki konfora ait büyük meseleleri halletti.

İnsan sayinin devamı ve insan zekâsının inkişafı bizi her gün yeni muvaffakiyetlere doğru sürükle- mektedir. Bu suretle uzun senelerin taharriyat ve tecrübeleri hayat tarzlarımızı değiştirecek onun esas unsurları üzerinde daimi bir tahavvül ve tebeddül vücuda getirecektir. Bizde kendimizi bu tekâmülün seyrine uydurmak zaruretindeyiz.

Her şeyin makinalaşması ve makinacılığm tekâ- mülü ev dahilinde geçen hayatın esasları üzerinde

t

büyük tahavvüller vücude getirdiği gibi onun en ufak teferrüatına kadar nüfuz ederek, en küçük meseleleri için yeni sureti haller bulmuştur. Görülü- yor ki bu suretle ev dahilindeki pratik hayat çok kolaylaşıyor, çok basitleşiyor ve hatta çok güzelle- şiyor.

* » *

TERASA

Asırlardan beri bir çok cer ve nakil vasıtaları tanıyoruz; fakat yirminci asrın bidayetinden beri büsbütün yeni bir cer vasıtası hayata girmiş bulu- nuyor. Bu vasıta şimdiye kadar kullanılmamış olan bir yolu yani ( hava) yolunu açtı. Bu yeni cer va- sıtasının bidayetlerde bu derece büyük bir inkişafa malik olacağı tahmin olunmiyordu. Wrigth ve Fer- manın zamanındaki o basit uçma makinası, az za- man zarfında emin ve serî bir (TAYYARE) hali- ne inkılâp etti.

Mesafelerin kat'ı hususunda büyük süratler ve büyük muffakiyetler temin eden tayyare bu suretle turizmin kuvvetli bir unsuru haline girerek nazarla- rımıza (YENİ BİR MANZARA SAHASI) kazan- dırdı.

Tayyarelerden alınmış fotoğrafların tetkiki şe- hirlerimizin ne kadar intizamsiz ve ne kadar gelişi 1

güzel surette tanzim edilmiş olduğunu bize göster- di. Gerek evlerin ve gerekse şehirlerin kuş bakışı manzaraları onların çizgilerinde nazım bir zekânın

(3)

Direkler üstünde inşaat. Le Corbusier.

yokluğunu derhal bize hissettirdi. Bu günkü şehir- lerimizin hataları bütün vuzuh ve sarahatile mey- dana çıktı. Hava ve yeşillik noksanını, meskûn sa- halarla mevcut yollar arasındaki nisbetsizliği anla- dık; dik çatıların manzarasile vücude gelen hercü- merciyi gördük.

(ÇATI) şimdiye kadar yalnız yerden görüni- yordu; binalarımızın perspektiv etüdlerini ona göre hazırlayordu ve ekseriyetlede çatıyı saçak ve kor- nişlerle saklayarak, üzerlerinde yaptığımız baca, terason, lükarn ve saire gibi bilcümle tesisatı hiç bir güzellik ve nizam endişesi gözetmeden vücude getiriyorduk. Bu itibarla sokaklarda gezip dolaşan- lar için binaların kornişten yukarı olan aksamı adeta yok gibi idi. Halbuki bu gün tayyare, bizi şehirlere yeni bir nazar noktasından bakmaya da- vet ediyor. Şimdiye kadar saklı olan binaların kornişten yukarı aksamı tamamen meydana çıktı.

Aynı zamanda malik olduğumuz fennî imkânlar binaların üstünü muntazam ve ahenktar bir manzara temin edecek surette kapatabilmemizi de temin ediyor.

(TERASA) doğdu. Te-asa fennî bir muvaffa- kiyet olmakla beraber, binalarımızın görünüşlerine yeni ve şimdiye kadar duyulmamış bediî bir kıy- met bahşetti. Bundan böyle terasalı binalarımız için yeni bir cephe tipi; yani fazla şakulî olmiyan ufkî bir cephe tipi doğmuştur. Bu günkü terasalı binaların cephelerinde hakim olan tesir umumiyet itibarile ufkiyettir. Bu düz çatılar sayesinde bina- larımız yancepheleri gibi, bir yeni cephe daha,

ufkî müstevî bir üst cephe kazanmıştır. Bu cephe düz ve ahenktar bir plan halinde teşkil olunacağı gibi, üzeri yeşillikli bir bahçe halinde dahi tanzim olunabilir. Bu günkü inşaat fenninin vardığı netice en yamurlu ve en karlı memleketlerde bile basit bir örtü ile terasalar vucüde getirilmesini imkân dahiline aliyor. Bu suretle evlerin üst yüzüde diğer yan yüzleri gibi bir etüd süjesi haline girmiştir.

Bu sayededirki bu günkü binalarımızın hacımları te- mamen yek ahenk, temamen' yekpare ve bir kül vahdeti halindedir.

Nazarlarımızı geriye, bizden evelki devirlere doğru çevirirsek ve hatta kılâsizme avdet edersek orda bütün fennî imkânsızlıklara rağmen mimarın bir çok asırlar zarfındaki mesaisi (TERASAYA DOĞRU YÜRÜMEK) den ibaret olduğunu görü- rüz.

Gotik devrinin nihayetinden beri mimarların bütün faaliyeti binaların üstünü ufkileştirmeyi tahak- kuk ettirmeye matuf idi. Ve bu arzu bir fikri sabit halinde devam edip gidiyordu. Binaların üstünü örten çatıların ahenksiz meyillerini ve onların üs- tündeki baca ve saire gibi binaların umumî tesirini ihlal eden unsurları zengin balüstratlı atikler ve geniş kornişli antablımanlar arkasında saklıyorlardı.

Her asırda bu işe doğru atılmış yeni bir adım gö rüyoruz. On altıncı asırda çok dik meyilli ve ardu- vaz kaplı Mansard çatılar ve on sekizinci asrın çinko veya kurşun Terasonları binaların ufki olarak nihayetlendiğini nazarda temin etmek endişesinden doğuyorlardı; ve nihayet on dokuzuncu asırda vu-

(4)

Direkler üstünde inşaat. Stuttgart.

Le Corbusier ve Pierre Jeanneret.

t

cude getirilen makine kiremidi çatı meylini asga- riye indirmeyi temin etti.

Çatı meyilleri arasında kalan boşluklar kaybol- muş bir saha gibi kalmamak için orada fena şera- itli ikametgâhlar vücude getirilirdi. On altıncı as- rın çatı arası ikametgâhları; ve keza on yedinci asrın Mansardları bu kaybolmuş boşlukların fena bir şekilde istimalinden doğmuştur.

Nihayet bu gün teras şeklinde binaların üstünü örtmek keyfiyeti tahakkuk etmiş buluniyor. Müstevi çatıların altında kalan odalar temamen mikâb şek- linde rahat ve muntazamdır. Teras vasıtasile bina- larımız için bediî bir terminezona malik olmakla be-

i

raber en iktisadî bir surette binalarımızı kapatmı- ya da muvaffak oluyoruz. Çatının ufkî olması ondan muhtelif şekillerde istifade edilmesini de mucip oldu.

Güneşin ziyasını orda bulduğumuz gibi bahçe ve jimnastik salonu gibi kullanmalarıda mümkün oluyor.

* * *

DİREKLER Üzerine inşaat

Ecdadımız ( G Ö L ÜSTÜ ŞEHİRLERİ) zama- nında suların sathı üzerinde direklere istinad eden evler yaparlardı. Zeminden tecrit edilmiş olan bu

evler sayesinde düşmanlarına karşı bir müdafaa çaresi bulmuşlardı. O zaman için lüzumlu olan bu adet bir müddet sonra onu doğuran sebeplerle beraber ortadan kalktı; bunu takiben teferrüatlı ve ağır evler vücude getirilmeye başlandı. Binaların muvazene ve mukavemetlerini temin etmek için ağır temellei toprağın derinliklerine gömmek mec- buriyeti vardı. Bilahare iktisadî sebeplerde hâkim oldu. Şimdi ise şehirlerde arazi pahalıdır. Para ile alınan toprak parçasını kullanmak hususunda çok kıskanç davranmak lâzım geliyor. Hava boşluğu ise bedavadır ve hudutsuz bir sahadır.

Toprak rutubetlidir. Güneş bütün faidelerile gökte buluniyor. Şakulî potolar ve ufki putrlarla vücude getirilen yeni evlerimiz; potolar ve putrlar üzerine istinat ettirilerek ratip topraktan tecrit edil- miş bir şekilde inşa edilmeğe müsaittirler.

Bu ebedi alemde hiç bir şey değişmez. Göl üstü evlerinin prensipleri diğer bir şekil altında muhtelif zaruretler ve sebeplerle ortaya çıkmış bu- luniyor. Ratip toprağa temas etmeksizin potolar üstüne istinat eden binaların altında serbest kalmış olan sahalar garaj şeklinde tanzim olunduğu gibi;

*

kapalı bahçeler halinde de kullanılır. Bu inşaat prensipinin sayesinde direkler üzerine inşa edilmiş yekpare mahalleler vücuda getirmek mümkün ola-

(5)

çaktır. Bu suretle mahalle blokları altında kalan serbest sahalarda çok kolay bir seyrüsefer şebekesi tatbiki mümkündür. Şehir hududu dahilinde bina- larla işgal edilmemiş olan sahalar temamen bahçe- lere ve yeşillik mıntıkaların-« tahsis olunur. Böylece yollar binaların altında kalmakla şehir dahilinde parklara ayrılacak olan boş arazı mıntıkaları çoğa- lır. Aynı zamanda yolların binalar dahilinden geç- mesile yolla bina arasındaki münasibet daha sıkı bir surette temin edilmiş olacaktır.

Bütün mahalleleri direkler üzerine inşa edilmiş bir şehir şimdiye kadar alışmadığımız yeni bir manzaradır. Fakat bu manzaranın acayipliği haiz olduğu mantıkîlik, intizam ve kullanılışındaki sühu- letle derhal bize menus gelmeğe başlayacaktır.

Çünkü o kendi güzelliğinin menşeini büyük bir vuzuh ve sedakatle ifade etmektedir. Nazarlarımız beşer ihtiyaçlarının tekâmülü ile doğan yeni şekil- lere ve yeni vakalara mütemadi intibaklara yavaş yavaş alışacaklardır.

* *

PENCERE.

Pençere binanın belli başlı unsurlarından biri- Bina kitlesi dahilinde, güneşin ve ziyanın girmesi 'Ç'n bırakılmış olan boşlukları kapar ve ya bina da- hilini havalandırır. Bina pençereleri vasıtasile tenef-

füs eder: dahilindeki boşluklarla hariçteki boşluk arasında pençereler irtibat vasıtasına malik olur.

Pençerelere verilecek olan şekil ve ebat büyük bir ehemmiyeti haizdir. Zira bu boşlukları örten aksamın kendinden beklenilen vazifeyi hakkile ifa etmesi, mümkün olduğu kadar bol ziya geçirmesi lâzımdır.

Tabiatin ihtiva ettiği anasır arazi üzerinde uf- ken imtidat eder; bir tabiat manzarasının şakulen inkişaf ettiği zamanlar azdır. Ziya güneşin seyri istikametini takiben tahavvül eder. İnsanın hareketi zemin üzerinde keza ufkidir. Binaenaleyh insan na- zarının bu vakalar ve bu hareketleri kavrayabilme- si için aynı istikametten istifade etmesi lâzımdır.

Haricin vaka'larile insanın nazarı arasına konmuş olan pençere vazifesini hakkile görebilmek için en mantıkî bir tarzda şekillenmeli, yani uzunluğuna ola- rak inkişaf etmelidir.

Bu zamana kadar binanın diğer bir çok unsur- ları gibi pençerede inşaî zaruretlerin icabatına göre şekillendirilir ve ebadı ona göre tayin edilirdi. Bu güne kadar cari olan inşaat sistemleri mimara pen- çereyi ancak irtifaina olarak açabilmek imkânını vermişti. Küçük açıklıkların üstü ya taş lentolarla teçhiz olunur, yahut demir ve ya tahta plat bantlarla örtülüdü. Bir pençerenin aydınlık sahası irtifaina olarak kullanılırdı. Bazan bina dahiline kâfi ziya temin edebilmek için pençerelerin aydınlık sahasını

(6)

Koridor penceresi. Dessau. Walter Gropius.

büyütmek binaenaleyh irtifaını ziyadeleştirmek lâzım gelir ve bu da kat irtifalarının lüzumsuz yere yük- seltilmesini mucip olurdu. Ve nihayet Jou kadar kül- fet ve masraftan sonra aydınlatılması lâzım gelen saha için pençereye verilmesi lâzım olan eb'ada malik olunur idi. Bu keyfiyet bina dahilinde kaybe- dilmiş boşlukların husule gelmesine ve bundan baş- ka da insan mikyası ile pençere ve odaların mik- yasları arasında bir muvazenesizlik doğmasına sebe- biyet verdi. Yüksek tavanlı salonlar dar enli ve yüksek irtifalı pençerelerin yanında insanlar çok nispetsiz ve mikyassız kaldılar. Muhtelif devirlerde (mantıki bir pençere) yapabilmek ihtiyacı kendini hissettirmiştir. Tarih devirleri arasında bir çok inşa- atçıların ihtiyaca en iyi bir şekilde takabül edecek olan pençere şeklini taharri yolunda sarf ettikleri mesaiyi ve düştükleri endişeleri bize gösteriyor.

Basık ve dört köşe pençereler, uzunlamasına olarak sık sık sıralanmış pençere dizileri Roman ve Gotik ve hatta bazan da Rönesans mimarları tarafından kullanılmıştır.

Asırlardan beri kalan an'anelerin, kıskançlıkla saklandığı İngilterede bile, meskenin esas unsurları uzun bir zamandan beri değişmiş bulunuyor. Bugün uzunluğuna olarak sıralanmış olan pençereler İngiliz evinin bir karakteristliği halindedir.

<

Beton arme ve bunun doğurduğu yekpare in- şaat sistemi uzun zamandanberi aranılmakta olan bu mantıkî pençereyi temamen tahakkuk ettirdi.

Potolar arasında kalan, uzun ve ufkî açıklıklar, tahtında uzunluğuna olarak imtidat eden pençereleri açmak mümkün olmuştur. Pençerelerin şekillerinde husule gelen bu tahavvül kullanışlarında ve imal tarzlarında da değişikler vucuda getirdi. Şakuli pen- çerelerde sabit bir mihver etrafında hareket eden kanatlar ufki pençerelerde sürmeler haline frıkilâb etti. Bu suretle ya bütün bir pençere boşluğu ve ya istenilen miktar kadar bir kısmını açabilmek mümkün olmakla beraber kanatların odalar dahilin- de işgal ettikleri fuzuli sahalardan da iktisat edildi.

Poto ve putrlarla tahdit edilmiş bir açıklıkta cam- dan bir duvar yapmak dahi mümkün olmuştur. Bi- naların dahili boşluklarını haricin manzaralarile bir- leştiren bina dahilinde açık hava zevkini temin eden cam cidarlar ve ya sabit pençereler bu günün mi- marları tarafından sıkça tatbik edilen bir buluştur.

Bu suretle kapalı ve mahfuz bir mahalde oturul- makla beraber nazarın - rüyet kabiliyeti hiç bir vasıtayla tahdit edilmemiş bulunuyor demektir.

Keza bu günün mimarları tarafından pek sık tatbik edilen diğer bir sureti hal iki döşeme ile harice doğru portafolar teşkil edilmek suretile her

(7)

Krematoryum. Brno. Ernst Wiesner.

iki döşeme arası camla kapatılarak bütün bir ceb- he imtidadınca mütemadi pençereler ve ya camdan yekpare bölmesiz cidarlar vucuda getiriyorlar.

Mantık endişesile tayin olunan pençerelerin bu günkü şekli binalarımızın cephelerine şimdiye kadar görülmemiş yeni bir manzara verdir. Üfkî pençere- ler katlar arasında büyük miktarda dolu sahalar birakarak binanın haricî manzarasını fazla kapalı gösteriyorlar, halbuki hakikatte binanın dahili, ha- rice karşı daha çok açıktır.

* * *

RENK

1919 da (Magdeburg) lu mimar Taut biraderler bütün alman meslekdaşlarına mimaride (RENK) tesirinden istifadeyi tekrar diriltmeyi tavsiye ettiler.

Filhakika renk çok hususi kıymetleri ihtifa eder.

Hacımlarm kombinezonlarile vucuda getirilen tesir- leri mübalağalandırmak hususunda büyük yardımları vardır. Her hangi bir hacmin ağırlığını tezyit veya her hangi bir sathın hafifliğini temin için renk nü- ansları kudretinden şayanı hayret bir surette isti- fade edilir. Gözü tatmin etmek hususunda tesirleri inkâr kabul etmez.

Uzun zamanlardan beri mimarlar arasında bina- ların haricinde renk kullanmak keyfiyeti metruk bir halde idi. Bizim iklimlerimizde yağmur, kar fırtına

V e güneş altında binalara renk tatbik etmek hemen hemen imkânsızdır.

En sert denen maddeler hatta taş ve mermer bile kısa bir zaman zarfında güzel ve temiz görü- nüşünü kaybediyordu. Malûmdurki Paristeki Operayı yapan mimar Şarl Garniye binasının cephesinde bir çok renkli mermerler kullandı, iyi bir malzeme ile kuvvetli renkler tatbik etti.

Fakat bu gün onlardan ne kalmıştır.

Binaların haricinde şimdiye kadar tatbik edilen renkli malzemeler kısa bir zaman zarfında tecdit edilmek ihtiyacını göstermişlerdir. Gerek bu günün ve gerekse de dünün mimarları tarafından bu saha- da sarf edilen mesai neticesiz kalmıştır. Henüz bü- tün tazelik ve yeniliğini uzun zaman muhafaza edecek bir renk malzemesine malik değiliz. Hiç şüphesizki endüstri bize bu gün cephelerimiz için muhtaç olduğumuz dayanıklı, yıkanabilir, tatbiki kolay renkli malzemeleri verecektir.

Paris şehri bir talimatname ile bina sahiplerini her on senede binalarının yüzlerini temizlemeğe veya boyatmaya mecbur etti. Kirli yüzlü binaları ihtiva eden mahallerin bu suretle tecdidinden sonra hasıl olan manzaralar şayanı hayret bir surette te- beddül etmiştir. Siyah ve mahzun yüzlü sokaklar birden bire büyük bir tazelik ve berraklık iktisap etmişlerdir. İnsanların cümlei asabiyeleri ve ahvali ruhiy eleri üzerinde renklerin tesiri büyüktür. Temiz ve kuvvetli renkler münebbihtirler; tesirinde bulu- nanları faaliyete sevk eder. Esmer ve zayif renklerin tesiri daima uyuştrucu olur.

* • *

(8)

Elektrik. Celle. Otto Haessler.

ELEKTRİK KUDRETİ.

Şimdiye kadar, ev dahilinde hayat güneş ziya- sile beraber sönüp gidiyordu. Gayri kâfi miktarda ziya ve faide temin eden sun'î menbalar evin gece kullanılmasına mani teşkil ediyorlardı.

Fizik ilminin inkişaf ve tekâmülü neticesi mey- dana çıkan (ELEKTRİK) ve onun muhtelif tatbikatı sayesinde mimar çok kıymetli bir yardımcıya malik oldu; bu suretle evi daha kullanışlı bir şekle koy- maya ve daha çok istirahatlı bir hale kalbetmeye muvaffak oldu.

Filhakika elektrik cereyanı lâzım olan her yere

kolaylıkla nakil ve sevk edilebiliyordu. Basit bir enstalasyon her işi görmeye kâfi idi. Bu suretle gerek evde ve gerekse sokakta bir GECE HA- YATI doğdu. Gündüz hayatı kadar normal bir gece hayatının imkân dahiline girmesi mimara yeni bir etüd mevzuu hazırladı.

şehirlerin ve binaların gece manzaraları, elek- trik ziyasının bu manzaraları husule getirmek husu- sundaki sureti istimali, mimarı meşgul edecek mev- zulardır. Bu sahada cidden muvaffak olmuş mimarî eserleri az değildir.

29 Mart 931.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bal i Işın, Affan Galip Kırımlı, Atıf Ceylân Bedi Sargın, Reha Ortaçlı, Muzaffer Seven, Ve- dat Erer, Ekrem Yene!, Cevdet Beşe, Fethi Tulgar, Feyyaz Baysal, Münir Arısan,

Bunuıı için de dozajlı fazla çimento harç kullanmıyarak döşeme betonu tarafından harcın suyunun kurutulmasına ma- ni olunmalıdır.. 5 — Döşeme ile karolar beynindeki

Yabancı kalfaların üzerinde izi bulunan bu karanlık, zevksiz taş yığınları şehrin en gü- zel yerlerine yığıldı kaldı- Meşrutiyetle birlikte ilk Türk mimarı olarak

Demir, Potasyum, Magnezyum ve Sodyum Tuzlarını İçeren Mannitol Çözeltilerinin Liyofilizasyon Esnasında Kritik Formülasyon Sıcaklıklarının Differensiyel Termal

183 programlarında yer alan temel öğeler bağlamında analiz ederken, Yılmaz ve Sayhan tarafından gerçekleştirilen çalışmada ise lisans öğretim programları düzeyinde

700 m2 alana sahip odanın içinde, 3 adet yatak odası (1 tanesi bakıcı veya koruma için uygundur), 1 adet çalışma odası, 1 adet tam techizatlı mutfak, 1 adet oturma odası, 1

Pleksi - metal - mermerit- ahşap malzemeleri; kısa dikdörtgen prizma kaide, kesik piramit ve diagonal sergileme için rahle formunda üretilmiştir. Farklı kaidelerle

Bu amaçla; öğrencinin problem çözme, analitik, eleştirel ve yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmek amacı ile çeşitli okumalar, senaryolarla örnek