• Sonuç bulunamadı

Şehir inşa sanatı Theodor Fischer'den Çeviren : Y. Müh. Mimar H. Kemalî Söylemezoğlu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şehir inşa sanatı Theodor Fischer'den Çeviren : Y. Müh. Mimar H. Kemalî Söylemezoğlu"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Şehircilik

Ş e h i r i n ş a s a n a t ı

T h e o d o r Fischer'den

Çeviren : Y. M ü h . M i m a r H. Kemalî Söylemezoğlu

Üçüncü konerans :

B u n d a n evvelki konferanslarımda, Seyrisefere şehrin r u h u ve ikametgâha da şehrin v ü c u d u de-diğimi hatırlarsınız. Ş i m d i hareketli ve akıcı olan Seyrisefer u n s u r u n u n tetkikini bir tarafa bırakıp, hareketsiz duran ve bir vücuda sâhip olan ika-m e t g â h u n s u r u n u n tetkikine geçiyoruz. Şayet bu-rada ikametgâhtan bahsetmemiz icap ediyorsa b u n u çok ş ü m u l l ü olarak yapmamız lâzımdır. Y a n i otur-d u ğ u m u z evlerin tetkiki sırasına memuriyet ve iş hayatımızın geçtiği yerleri, hattâ ibâdet mahalle-rimizi de ilâve etmeliyiz. B u n l a r ı n cümlesini, haricî şekilleri ve dâhili hacımları ile, tetkik ederken, ikamet etme keyfiyetinin içtimaî m u ğ l â k l ı ğ m a da hiç olmazsa kısaca olsun bir göz atmamız icap eder. İkametgâh meselesi bugün gazete sütunlarını dol-durmakta, şehir ve devlet adamlarımızı üzmekte-dir. Zaten içtimaî d u y g u n u n ufacık bir izini ken-dimize m a l edecek olursak sadece insan olmaklığı-m ı z dolayısile b u olmaklığı-mesele bizi alâkadar eder.

Vaktile de m a l û m olan ikametgâhın b u fena vaziyetine, aldırmayıp omuz silken kimseler şimdi bu h â l i n artık B ü y ü k harpten evvel olduğu şekilde kalmaması lâzım geldiğini söylüyorlar. Acaba b u mesele eskiden nasıl imiş? Hayır daha doğrusu acaba b u g ü n nasıldır? diyelim. Eğer istatistiklerin verdiği r a k a m l a r ı tetkik edecek olursak pek kor-k u n ç hallerle kor-karşılaşırız. Şayet bir de bizzat bü-y ü k şeihrlerin fakir mahallelerini görecek olursak işte o z a m a n vaziyetin çok daha feci olduğunu an-larız. Zengin b u l u n a n A l m a n y a n m b ü y ü k şehirle-rinde 1,2, yahut 3 odalı k ü ç ü k ikametgâhların yüz-de nisbeti vasati olarak % 66 ya hattâ tek t ü k hallerde % 90 na kadar yükselir. B u ikametgâhlar ekseriya ağzına kadar doludur. B u b ü y ü k ihtiyacı karşılayacak yedek bina kalmamıştır. H a r p sene-lerinde mevcuda ilâve olarak hemen hiç inşaat yapılmamış gibidir. B u n u n l a beraber bazı yerlerde, k u r u l a n yeni sanayi dolayısile ikametgâha olan ih-tiyaç haddinden pek fazladır.

H e r yaştan çocukları olan bir aile tek odada bazan d a iki odada oturuyor. B u vaziyetin ne de-mek olduğunu bile tasavvur etde-mek yürekleri

(2)

gerektir. Zira geçenlerde C. Hocheder'in gösterdiği gibi, mücessem ve konveks olan bina kısmına ve, sonra bundan vazgeçerek, konkav ve boşluğu teş-kil eden sokak kısmına ziyade ehemmiyet veren devirler gelmiştir. Birinci vaziyette tek bir bina bütün tafsilâtı ile tetkik edilip k ı y m e t l e n d i r i l d i halde, ikincisinde bir çok binaların birleşmesi ile şehirciliğe uygun bir sokak hacmi teşkiline dikkat edilir. Biz, belki de bu konkavı seven devirlerin fikrine meyyal bulunduğumuz için olacak ki, bu ikinci devri daha yüksek bir tekâmül olarak kabul etmeyi doğru buluyoruz. Elen mimarisinin istilâ zamanı umumiyetle mâbetlerini, mâbedin mimari civarına b ü y ü k bir ritmik alâka göstermeden ser-bestçe yerleştirmesi, bu devrin teker teker bina-lara daha fazla ehemmiyet verdiği zannını doğuru-yor ki, bu da bizi kederlendirebilir. Fakat ne olursa olsun biz evvelâ mücessem olan unsuru, evi, inşaat blokunu tetkik etmekle iyi hareket etmiş oluruz.

Nizamsız olan bir şeyi tanzim etmek her halde sanat meşguliyetinin en m ü h i m esası olduğu görü-lüyor. İnşaat blokunu teşkil etmek maksadı ile ya-pılan, evlerin yanyana sıralanması ameliyesi de işte bu nevi bir tanzimdir. Mademki inşaatımızın esas unsuru olan tuğlanın kaim zaviyeli muntazam bir şekli vardır ve yine mademki normal olarak bir evin şekli kaim zaviyeli menşuri bir cisim arzeder, demek ki inşaat blokunun tabiî şekli de bir mus-tatildir. Evet bu blok mustatil şeklinde değildir. Dılı 70m. olan murabbai bir blok ile lOOm. ye 49m. ebadındaki mustatilî bir bloku mukayese edelim. B u her iki arsanın satıh sahası aynıdır; fakat buna mukabil ön cephelerin bir biri ile mukayesesişinde netice mustatil olan şeklin lehine çıkar (280/298m.). Zira mustatil şekil bize bir ev genişliği kadar yani 18m. kazandırır. Bu kazanç inşaat sahası büro ve mağaza inşaatına tahsis edildiği takdirde, tabiî da-ha ehemmiyet kesbeder. Şimdi bu blokların çevre-sinde 13m. derinlikte basit bir inşaat olduğuna gö-re mustatil şekilde 3198m2 ve murabbada ise 2954 m2.1ık inşaat sahası elde edilir. (İnşaata tahsis edi-lecek olan her iki saha arasında 214m2. bir fark vardır. Bu fark ta bir kat üzerinde 3 ikaemtgâh sahasına tekabül eder.) Nihayet mustatil şeklinde-ki bir inşaat sahasının murabba olana göre daha kolaylıkla inşaat arsalarına taksim edilebildiği de görülür. Filhakika mustatil bir sahanın taksimi ile birbirine benzer bir çok arsa elde edildiği halde murabba ile arsanın taksimile birbirine benzemi-yen arsaların adedi fazla olur. Burada mustatilin muntazam olup olmamasının pek büyük bir ehem-miyeti yoktur. Evvelâ mustatilin kaim zaviyesinin 88 veya 92 derece olmasından kimse zarar görmi-yeceği gibi, köşelerde 90 derecelik zaviye elde et-mek maksadı ile de mustatilin uzun dılıları biraz bükülebilir. Bu ameliyeden dolayı inşaat arsasında

çıkacak müşkülât ehemmiyetli değildir. Ç ü n k ü asıl mesele köşenin kaim zaviye olmasındadır. Bu şart da burada mevcuddur. Plân için pek gayrı müsait olan açık veya kapalı köşe zaviyelerinden nefret ederim. Zira bu kapalı zaviyelerin uçları bilâhare kesilmek mecburiyetindedir. Neticede bu köşenin mimarî tesirini arttırmak için kuleli bir cümba, yap-mak fırsatını verir. Müsaadenizle kısa bir müddet için tekrar seyrisefer bahsine dönelim; geçen asrın büyük bir kısmına hâkim olan ve şema haline gi-ren şatrançvari şehir plânı birdenbire ortaya çıkan seyrisefer hırsının gayet tabiî olarak rastladığı ilk müşkil oldu. Filhakika şehir içinde bir noktadan diğer bir noktaya en kısa yoldan gitmek imkânını bulmak seyrisefer için en büyük arzu idi. İşte bu sebepledir ki şatrançvari yapılmış şehir plânları-nın murabba şeklindeki zavallı inşaat adaları, in-şaat sahası olarak elde kamavari bir takım yerler, kalıncaya kadar, şuradan buradan geçirilen geniş acddelerle parçalandı. Zaten ikamet etme keyfiyeti de tali derecede bir şey olmuştu. B ü t ü n bu olan bitenleri mimar sükûnetle seyretti. Mimarın ta Ramses'ten itibaren 'bütün mimarî şekilleri tetkik etmek gibi gayet muazzam bir işi vardı. İnşaat bloklarının bu sipsivri köşelerinde m a k u l plânlar yapılamıyacağı keyfiyeti ne mühendisi ne de jeo-metri alâkadar ediyordu. İster kapalı ister açık zaviye olsun hattâ arada bir de kaim zaviye unu-tulmuş bile olsa bütün köşeler, son süratle giden vesaiti nakliyenin tehlikeli olan bu köşeleri kabil olduğu kadar çabuk dönebilmesini temin için, Darmstadt veya Weimar'da en az 2.50 m. traş edili-yordu.

Mimarinin elinden kaim zaviyeyi almak onun kanını ve canını yok etmek demektir. Kutrani mih-vere verilen kıymet ve köşe tesirinin kuvvetlendi-rilmesi prensibi yüzünden şehir inşa sanatının uğ-radığı ziyan çok büyüktür. Sathın canlandırılması nazariyesi de inhitat bakımından aynı ayarda sa-yılabilir. (Sathın canlandırılması tabiri, mektepte vazife kabilinden öğrenilmiş bilûmum devirlere ait mimarî şekillerin cepheye konulmasıdır.)

İmdi inşaat bloku mimarî bir teşekküldür. Bu blok sokak boşluğunu yan satılan ile tahdit etti-ğinden başka bir de kendisi bir çok boşluğu ihtiva eder. İşte bunlardan bir tanesi olan avluya biraz şehirci olmamız hasebile hususî bir ehemmiyet ver-meye mecburuz. Şehir bakımından olan tekâmü-lümüz avluyu fena halde ihmal etmiştir. Bu avlu kelimesi evvelâ kralın sarayını ve saray erkânını kasdetmek maksadı ile kullanılmış ve böylece esası teşkil etmiştir. Şimdi ise şehirde ancak aptesane

(3)

ol-duğu halde iç tarafta sütunlu avlu etrafına odalar ve salonlar sıralanmıştı. Niirmberg yahut Lübeck-teki eski asîl ailelerin evlerinde sokak cephesi ile bahçe cephesine, o zamanlar hiç olmazsa aynı de-recede kıymet ve ehemmiyet verildiğini görüyoruz. Buıgün ise sokak cephesinde kibarlık ve asalet id-dia edilirken arka cephede sadece rezalet mevcut-tur. Filhakika arka cephede bina arka kısımları o kadar gelişi güzel yapılmıştır ki burada, makul bir avlu teşkil etme fikrinin en ufak bir nişanesine bile rastlanmanın imkânı yoktur. En ziyade teessüf edilecek nokta da bu gibi fena sureti halleri Be-lediye İnşaat Nizamnamesinin tashih etmek şöyle dursun bilâkis bu vaziyetlere önayak ve sebep teş-kil ettiğidir. Yalnız şunu çekinmeden söyliyebiliriz ki 'bazı inşaat nizamnamelerinin ölçüleri dolayısile şurada burada vücuda gelen çirkin şeyler her han-gi bir spekülâtörün en keskin kurnazlığı ile bile meydana gelemezdi. Ne ise ki artık avlu denen bu delik ve aralıkların da imdadına koşuluyor. Ö n cephe için olduğu gibi binaların arka cephe-leri için de inşaat hududunun tatbik edilmesi bize biraz ümit veriyor. Hakikatte daha m a k u l ve da-ha iyi bir inşa fikrinin doğması bu çirkin vaziyet-lerin tamamen İslahına yapılan her türlü inşaat nizamnamelerinden daha çabuk ve kat'î bir şekil-de yardım eşekil-decektir.

İnşaat bloklarının şeklini tetkik ederken, bu blokların ebadından da kısaca bahsedelim. Bunu tesbit edebilmek için birbirine tamamen zıt iki misali ele alalım. E n basit inşa misali bahçesiz bir amele evidir. Evvelâ tek katlı olan bu evin önü-ne bir metre genişliğinde şeritvari bir yeşil kısım koyalım Buna ilâveten bina inşaat derinliği olarak 7m. ve gene aynı derinlikte küçük bir avlu düşü-nelim. Bunun topunun iki mislini alırsak 30m. de-rinlikte asgarî ebatta bir inşaat bloku elde ederiz. Buna zıt misal olarak ta beş katlı, yani 18m. yük-seklikte plânı iyi tanzim edilmiş bir ikametgâh kabul edilebilir. B i n a m n sokak üstündeki kısmı için 13m. derinlik, avlı derinliği için ise soıkak üs-tündeki tarafın ve 4 katlı olan avlı üsüs-tündeki ta-rafın irtifalarınm mecmuunun yansını yani 16.50 m. avlı üstündeki bina derinliği için de gene 13m. ve nihayet binanın arka kısmı yüksekliğinin yarı-sını, yani 7.50m., de hudut mesafesi olarak kabul edelim. Bunun topunun iki mislini alacak olursak lOOm. lik bir d e m l i k çıkar ki bu da en sık inşaat yapılan bir mıntaka için azamî eb'adı verir.

Sanayi mıntakası ile zengin kimselerin villa mıntakası hesabı yukarki misallere uymaz. Sanayi mıntakası ihtiyaçları bundan evvelki misallerinki-ne göre çok daha yüksek olup bazan büyük sanayi ihtiyaçlarına kadar yükselir Böylece yüzlerce met-relik mesafelere ihtiyaç hasıl olabilir. Zengin

vil-lâları mmtakasma gelince burada da hudut tayin etmek hemen hemen inkânsızdır.

İmar işinde ilk defa olarak burada iş mınta-kası, sanayi mıntamınta-kası, halkın ikamet mıntakası ve

villâ inşaatı mıntakası, diye bir ayırma meydana çıkıyor. Her hangi bir kimsenin nereye ve nasıl

isterse inşaat yapmasını acaba tesadüfe bırakmalı mı? Bir kimsenin biriktirdiği para ile her hangi bir yere villâ yapmasını ve bunun yanma bir fab-rikatörün fabrika binalarını oturtmasını ve bir kaç adım ilerde de meselâ bir müteahhidin beş katlı bir kira evi inşa ettirmesini acaba tamamen keyife m i bırakmalı? Elbette hayır, zira böyle bir şehrin çehresi, herkesin de tasavvur edeceği gibi pek çir-kin olup şehrin heyeti umumiyesi de kullanışsız ve bundan maada gayrı sıhhî olur. Bizde bu şekilde hüdayı nabit yetişmiş şehirlerden zaten kâfi dere-cede vardır. Bu biçim şehirlere biz umumiyetle amerikanvari diyoruz. Amerikanvari kelimesinden de ekseriyetle iyi şeyler kasdedilmez.

(4)

m i n d e q " = + ijT üe yüklenir. Yani siyah

göz-lerde q " aşağıya doğru ve beyaz gözgöz-lerde de yu-karıya doğru tesir ediyor farzonunur. Bu t a h m i l şekli için döşeme, sanki her göz kenarlarında ser-best oturan bir d a l m i ş gibi eğilir. Bundan dolayı q " den mtitevellid anlar max Mx" ve max My" ,

Löser' in tek gölü dallere aid bir n u m a r a l ı cedve-li ile hesaplanır. Her iki tahmil cemoluııursa siyah

gözlerde g + = g - f p = q ve bsyaz

gözlerde de g + = g ıııevcud olur yani, azami ve asgari anları veren vaziyet bulunur. Şu halde bu azami ve asgari anlar.

m a x Mx = max Mx' -i- max Mx"

m i n Mx = max M , ' — max Mx"

max My = max My' + max My"

m i n My = max M , ' — nıax My"

dir.

(q) y ü k ü n ü n (x) ve (y) istikametlerinde taşınan kısımları (qx) ve (qy) de, her gözde q' = g + - y

den dolayı ye iç kenarlar mütedahil farz ıluı.mak suretiyle meydana gelen istinadnaııdırma şekline aid cedvelle hesaplanan (qx',) ev ( qy' ) n ü n e q " =

— den dolayı dört kenarı seıbest farzolunarak

2

b u n a aid cedvelle hesablanan (qx") ve i qy" ) n ü n

c e m o l u n m a l a ı ı ile :

' I "

qx = qx + q* ' I "

qy = qy + qs

olarak b u l u n u r . B r r a d a n da her gözden kenar kiıiş-lerin beher metre u z u n l u ğ u n a n a k l o n u l a n istinad kuvvetleri 1/2 lx . qx ve 1'2 1,. qy olarak çıkar.

Mesned anlarına gelince : bunların m u t l a k

kıy-met itibariyle azami mıkdarları mesnedin her iki tarafındaki gözler q ile t a h m i l edilince b u l u n u r . B u anların b ü y ü k l ü k l e k i gayri müsavi gözlü daller-de aşağıdaki tarzda hesaplanır: Mesnedin her iki tarâfdaki gözlerde bu mesnede a m u d istikamette-ki açıklıkların (lx veya ly ) vasatileri alınır. Mesned

anları :

x = m. X vasati yük X vasati açıklik murabbaı dir. (m) mesnede a m u d istikamette :

yalnız iki göz vaısâ —

o ikiden fazla göz v&rsa :

ilk mesnedler için ——— diğer mesnedler için — — ^ —

dir.

Bu hesap tarzı takribi d i r . Fakat pratikde tat-bik olunabilen yegane y o l d u r . Zaten b ü t ü n dal hesapları plak nazriyesine istinat eden takribi birer hesap olduklarından m ü t e m a d i daller için de bu usul kulanılabilir.

Açıklık ve mesned anlarını, bilhassa bu 'sonun-cuları. daha kat'i verecek olan fakat çok daha u-zun o l d u ğ u n d a n az kullanılan diğer bir usul de, her bir gözde gx, gy, px, py, q*, qy, in hesabı ile (x) ve

(y) istikametlerinde döşemeyi bu qx ve qy yükleri

ve /x, /y açıklıkları için feirer m ü t e m a d i hurdi

ola-rak farzetmek ve "Clapeyron,, muadeleıi vaziyetle-rine göre hesaplamakdır. Ayrıca, bulunan açıklık anlarını ( D r i l l u n g ) anlarindan dolayı vx ve vy

em-salleri ile zaıbetmek lâzımdır. Bu usul Beton Ka-leııder'in 1938 den evvelki nushalarinda ve H ü t t e ııin I I I üncü cildinde gösterilmiştir Meselâ Beton Kaleder 1935 da 321 ve 322 inci salıifelerde qx,

qy ve vx, vy kıymetlerini veren cetveller

mevcud-d u r . İlk gösterilen usul ise Löseı-'in kitabınmevcud-da ve beton Kalender'in yeni nüshalarında izah olunmuş-d u r .

Ş i m d i şekilde gösterilen beton aıme döşemenin bu esaslara göre tam hesabı şu tarzda olur:

1) Yükler : 12 cm beton arnıe = 288 kg/m2 döşeme Şap ve sıva — 70 „ ~ g = 358 „ M u n z a m p = 200 ,, q = 558 ,, q' = 358 + 200 = 458 k g / m2 •M q " = + . 200 = + ı o o „

(5)

B e t o n : ! } ,5 m ' , Demir: 650 k g . ^ - s ı B , ) k E / m ' \J •3 12 •fi S •c jjji 71 /0&6 . \J •3 12 >4 J* i •c S jjji 71 /0&6 . \J •3 12 >4 J* i

[

>4 J* i

[

1 <0 6. >S 8<P8 . il - 8.PPS 1 <0 6. >S 8<P8 . a V i - 8.PPS a V i b e t o n : ) 1 , 7 rr.^, û e c ı r : 7 7 1 l c£ v^= 66 k g A5 % <J 9C~ S-fi 9 6 S <70 9,y -S ?t>8 . r •0 «s 70,5 I 9.S& 8 y—» S t 70,5 I 9.S& 8 y—» <*> «K » N OC <*> «K QQ

ft

yj Şekil : 2 Sekil : 3 Dl : £ - 4,00 "3^50" = 1,14

(6)
(7)

DA

DÖ arası :

8

2

0,06

)C = I.

— 535 kgm

kg/cm

3

, le

Ds den —

Ds dan =

ilâve 4 adet 8 makatında =

Dı —s arası :

J / 4 4 9 + 355 \ / 3,5 -f 5 y

~ 10 \ 2 M 2

0.06 = r-r 664 kgm

10,5 cm, oî, — 40 kg/em

2

,

1 = b

-ilâve 4 maktamda 8

Ds — D s arası

- -

l

10

\

: 1,88

1,98

2,01

o

cm' »

5,87

v

2

. 164,5

f — ,

/

. 164,5

f — ,

« 4,

75 crn

3

1,52

1,44

2,01

cm

3

»?

4,97 "

»

i y

. 3,5.449

2

. 3,5.449

2

& «

= 1.98

>î t A

5,92 cm

cm

3 Z) 1V'

= 2,01

)>

6,09 5)

î /355 + 394

) +

2

0,06 = — 708 kgm

10,5 cm , oı, — 42 kg/cm

3

fe 6,31 cm

2

den — 2,10 cm

3

De dan =

2,09 „

ilave 4 adet 8 maktamda = 2,01 „

Bir mukayese

Mütemadi olarak hesaplanan bu döşeme için

13.5 m

3

beton ve 618 kg demir gideceği kolaylıkla

bılunur. Şu halde bir metre mikâbı için î-i = 45,5

•g/'m

3

ci ir.

Aynı döşeme piyasa usulu ile serbest dsller

o-lirak 1 numaralı Löser cedveli ile hesaplanırsa

şe-kil 3 de gösterilen beton kalınlıkları ve demirler

lıkar. Bu takdirde 11,7 m

3

beton ve

77 İ kg demir

kzımdır.

ji, = 66 ko/ra

3

dir. Mütemadi dal halinde sarf

olunan demir m i kd ar ile bir mukayese yapılabilmek

için eğer serbest dallerle yapılan hesâpda da döşeme

kalınlıkları d—12 cm alınırsa şekil S de gösterilen

neticeler bulunur. Burada beton: 13,5 m

3

, demir :

650 kg, ve |i

48,3 kg/m

3

dir.

Görülüyor ki doğru olarak hesap yapıldığı

tak-dirde sarf olunacak demir de asgari mikdardadır.

Netice

Şekil 3 deki tarzda yapılan beton anne dall eriri

hepsinden tehlikeli mmtakalar döşeme ile kirişlerin

birleşdikleri yerlerdir. (Şekil 4). Buralarda,

hesap-larda nazarı dikkata ahnan munzam siklet tam

o-larak tesir etmeden dahi mevcud emniyet çok azdır.

Halbuki mukavemet hesaplarının esas gayesinin,

inşaatın her tarafında aynı derecede emniyet

mik-dannı temin etmek olduğu malumdur. Şu halde,

bu kaideye uygun olarak, beton arrae binalardaki

döşemeleri, bunun biraz

h a l ı a

uzun olmasına,

rağ-men, mütemadi daller olarak hesaplamak lâzımdır.

Ayrıca 1932 beton örme nizamnamesinin 25

inci maddesenin 5 inci fıkrasının, tali kirişler

üze-rine oturmuş hindilerin aslı kirişlere bağlantı

yer-lerinde mevcud olması şart koşul mluş olan asgari

8 tane

7 lik konsol demirlerinin göreceği vazifeyi,

yani hurdinin aslı kirişden ayrılmasını teinin

et-meyi, daller serbest olarak hesaplandıkları zaman,

yapacak demirler mevcud değildir, Şu .halde bu gibi

döşemelerde kirişlerle döşeme arasında rabıta

ol-mayacağından, kirişleri dahi tabi etli olarak

hesapla-mak caiy değildir. Ancak mesnetlere menfi an

de-mirleri konduğu takdirde bu rabita mevcuddur ve

o vakit kirişler tabletli olarak galışrler.

Yukardâki misalde görüldüğü üzere, 4—5

met-relik odalar için

e v v e l â

çok gibi görünen 12 cırı

lik döşeme kalınlığı mesnedlerde, tazyik va ilâve

cer demiri koymadan, ancak kâfi ğelmekdedir. Şu

dal de serbest olarak hesaplanan döşemelerde beton

kalınlığı ela azdır. Çünkü bu kalınlığı açıklık anları

değil mesned anları tayin eder..

Zikredilen bütün bu hatalara ( kirişlerdekiler

bu yazımızda hatırlatılmadı) şimdiye kadar yapılan

beton ârrne inşaatın ekserisinde taslandığından, hiç

olmazsa bundan sonra, tam emniyetli binalarda

o-turraak istenirse, bunlara mani olmak lâzımdır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu bağlamda bu çalışma, vaka etüdü olarak seçilen karma kullanımlı konut yapılarının, LEED yeşil bina sertifika sistemi kategorilerine dayanan bütüncül

Bursa kaplıcaları Türk anonim şirketi 1930 senesinde Bursa - Çekirge yolu üzerinde ovaya hâkim mail arazi üzerinde yapılacak iki otel ve bir kaplıca binası için Prof.

Türkiye iş Bankası Genel Müdürlük yapısı, bankanın 'muhtelif binalarda dağı- nık olan üst idare kademesinin tek bina- da toplanması gayesi ile inşaa edilmiş- Ankara,

Bugün bir bölge merkezinin yürütmek için beşeri bilimlerde, mimaride, mühendis- likte, spesyalist yüksek nitelikli insanlardan teşekkül eden bir ekibe ihtiyaç vardır.. Bü-

Eğer bu doktora tezimizle hiç olmazsa ortaçağ Türk - İslâm hastahanelerinin mi- marî ve tıp tarihindeki ehemmiyetini akset- tirebildiisek bizim için ne

M ü k â f a t : Umumî vaziyet plânı iyi tertip edilmiş, iskele meydanı iyi düşünül- müş, Belediyenin kutran görüş temin eden geçitleri iyi, Otelin yeri iyi, plân

Mimarın vicdanı, yıkılmakta olan kültürün kurtarılmasının mimarın birinci vazifesi olduğunu; şayet mimar este- tiğin zevkleri içinde mest olup teknik meselelerin

Netekim muhtelif endüstri faaliyetin, harp malze- mesine tahsis edildiği- gibi... Yemekhane